Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/199 E. 2021/182 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/199
KARAR NO : 2021/182
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 17/05/2019
KARAR TARİHİ : 03/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; davacı şirketin eğitim sektöründe gerek öğrenciler gerekse veliler tarafından … KOLEJLERİ olarak bilindiğini ve tanındığını, davacının unvanı olan … ile Türkiye’de yeni bir dönemi temsil eden … KOLEJLERİ unvanıyla İstanbul genelinde 5’i Avrupa, 5’i Anadolu yakasında, Bursa ve Sakarya kampüsünde olmak üzere toplam 11 ayrı noktada eğitime devam ettiğini, davacı şirketin … esas unsurlu seri markalarının bulunduğunu, davacı şirketin www.eraokullari.com alan adlı web sitesine ilişkin ekran görüntüleri ile markanın reklam harcamalarının dosyaya sunulduğunu, davacı şirkete ait … KOLEJİ markasının 41. sınıf başta olmak üzere birçok sınıfta tescilli olduğunu, Davalının “… … + şekil” ibaresinin tescili amacı ile Türk Patent ve Marka Kurumu’na 2018/59984 numaralı marka tescil başvurusunda bulunduğunu, başvurunun 12.07.2018 tarihli ve 304 sayılı Resmi Marka Bülteninde yayınlandığını, davacı şirket tarafından marka tescil başvurusuna itiraz edildiğini, bu itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiğini, işbu ret kararına karşı davacı şirket tarafından itiraz edildiğini, YİDK tarafından itirazın reddine karar verdiğini, davacı şirketin … ibaresini uzun yıllar boyu harcanan emek, zaman ve para sayesinde meşhur ve maruf hale getirerek, kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazandırdığını, davacının … ibareli ve esas unsurlu markalarının davacının yaptığı yatırımlar ile toplumda oldukça iyi bilinen tanınmış bir marka haline geldiğini, davalı tarafın “… …” ibareli markasını davacı markalarının türevi niteliğinde olarak algılanmasına sebep olarak iltibas yaratma amacında olduğunu, markalar arasında görsel, işitsel ve bütünlük ilkesi uyarınca benzerlik olduğunu, taraf markalarının kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin aynı veya benzer olduğunu, davalı tarafın … … isimli markanın sadece çanta üretim ve satışı yaptığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, marka başvurusunda 09.14.16.18.25.35. Sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerin yer aldığını, … kelimesinin anlamsız bir kelime olmadığını, … ibaresinin birçok markada kullanıldığını, davalı tarafça bildirilen URL adresi incelendiğinde çanta satışına rastlanmadığını, davalı tarafa ait marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu, emsal TÜRKPATENT ve yargı kararları bulunduğunu belirterek dava konusu YİDK kararının iptalini ve dava konusu markanın tescil başvurusunun tüm mal ve hizmetler yönünden reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesiyle, dava konusu marka başvurusu ile davacı şirkete ait markalar arasında benzerlik bulunmadığını, taraf markalarının görsel, işitsel ve anlamsal olarak farklı olduklarını, “… …” markasının özgünce oluşturulduğunu, … ibaresinin İngilizce çağ anlamına geldiğini, z,o,i, harflerinin davalı, eşi ve annesinin baş harflerinden oluştuğunu, … ibaresinin İngilizce “çağ” anlamına gelmesi nedeniyle jenerik bir kelime olduğunu, davalının çanta üretim ve satışı alanında faaliyette bulunduğunu, davacı tarafın markasının ise eğitim sektörü ile ilgili olduğunu, markalar arasında benzerlik bulunmadığını, davanın haksız ve dayanaksız olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/1, 5, 6, 9. maddeleri kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davalının “… … + şekil” ibaresinin tescili amacı ile Türk Patent ve Marka Kurumu’na 2018/59984 numaralı marka tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun 12.07.2018 tarihli ve 304 sayılı Resmi Marka Bülteninde yayınlandığı, davacı şirket tarafından marka tescil başvurusuna itiraz edildiği, bu itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiği, işbu ret kararına karşı davacı şirket tarafından itiraz edildiği, YİDK tarafından … Sayılı kararıyla; “Yapılan incelemede, başvuru konusu marka ile itiraz gerekçesi markalarda ortak unsur konumunda olan “…” ibaresinin üç harften oluşan kısa bir ibare olması ve başvuruya konu markanın ihtiva ettiği “…” ibaresi ve şekil unsuru ile bütün itibariyle bıraktığı izlenim dikkate alındığında; markaların karıştırılacak ölçüde benzer markalar olmadığı, bu nedenle söz konusu markalar arasında karıştırılma ya da ilişkilendirme ihtimali bulunmadığı kanaatine varılmıştır. İlaveten itiraza gerekçe olarak gösterilen markanın tanınmış olduğu ve başvurunun kötü niyetle yapıldığı iddiaları yeterli bilgi ve belge ile desteklenmediğinden yerinde bulunmamıştır.” gerekçeleriyle itirazın reddine karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 20/03/2019 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 17/05/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: dava konusu marka ile davacının itiraza mesnet markalarının aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer işaretler olmadığı, dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin, itiraz gerekçesi markaların kapsamında bulunan mallar ve hizmetlerle aynı ve aynı tür olduğu, dava konusu marka ile davacının itiraza mesnet markalarının bütünsel açıdan bıraktıkları genel izlenim yönünden benzer olmadığı, taraf markaları arasında başvuru kapsamında yer alan mal ve hizmetler yönünden iltibas ihtimalinin ve tescil engelinin bulunmadığı, davalının “… …” ibareli markasının, sonraki başvurunun tescili nedeniyle haksız bir yararın sağlanması, tanınmış markanın itibarının zarar görmesi veya tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi hususlarından birisine sebebiyet vermeyeceği, dosya kapsamında davacının kötü niyet iddiasını ispata ilişkin delil sunulmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı Markası Örnek Davacı Markaları

Taraf markalarına bakıldığında, davacının itiraza mesnet markaları arasında yer alan … Eğitim Kurumları+ şekil ibareli 2015/67407 sayılı markanın tüm mal ve hizmet sınıflarında tescilli olduğu, dava konusu marka başvurusu kapsamında kalan 09, 14, 16, 18, 25 ve 35. sınıfta yer alan mal ve hizmetleri kapsamakta olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda taraf markalarının kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin aynı veya aynı tür olduğu görülmüştür. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesinde geçen emtia benzerliğine ilişkin kıstas sağlanmıştır. Devamla;
Davacı markaları incelendiğinde ise, büyük harflerle …, … OKULLARI, … EĞİTİM MERKEZİ, … İK, … CARD, … KOLEJİ, … BASIN, … ELT, … MİND STUDİO vb. nitelikteki ibarelerinden oluştuğu, davacıya ait bir kısım markalarda ayrıca üç renkten oluşan dairesel bir şeklin de yer aldığı anlaşılmaktadır.
Davalının markasının incelenmesinde; ön kısmında “…” şeklinde başka bir kısa sözcük markasının bulunduğu, başvurunun bütün olarak alt alta yazılmış “… …” ibaresi ile bu ibareyi dairesel şekilde çevreleyen sarı renkte kısa ve uzun çizgilerden oluşan bir şekilden oluştuğu, … ibaresinin de … ibaresi ile birlikte aynı büyüklükte olduğu ve … ibaresinin üstünde yer aldığı anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Markalar arasında “…” ibaresi ortak olmakla birlikte taraf markalarının bütünsel algılarında görsel olarak benzemedikleri, taraf markalarında ortak unsur bulunmakta ise de ortak ibarenin üç harften oluşan kısa bir ibare olduğu, davalıya ait markanın ön sesini oluşturan ilk kelimesinin “ZO-İ” şeklinde farklı bir kelime olmasının yanı sıra markaların harf dizilimleri ve telaffuzları dikkate alındığında markalar arasında düşük düzeyde işitsel benzerlik bulunduğu; davacı markalarının esaslı unsuru olan … ibaresinin dilimizde bir anlam ifade etmediği, ancak İngilizce “çağ, devir.” anlamına geldiği, dava konusu markada yer alan … ibaresinin Bizans imparatoriçesinin ismi olduğu, söz konusu ibarenin bu anlamının tüketici tarafından derhal bilinmesinin mümkün olmadığı tüketicinin bu işareti yabancı bir kelime markası gibi algılayacağı, bu anlamda gerek anlamsal gerek görünüm olarak markaların benzemediği, işitsel benzerliğin zayıf olduğu ve iltibas ihtimalini doğurmayacağı anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak itiraza mesnet gösterilen ve aynı/benzer emtiaları kapsayan davacı markaları incelendiğinde; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden, tüketici işlemi ya da tüketiciye yönelik uygulamaların her aşamasında makul düzeyde bilgiye sahip olan gerçek veya tüzel kişi olan ortalama tüketicinin taraf markalarını aynı anda ya da ayrı ayrı görmesi hâlinde bu markaların ilişkili markalar olduğunu sanma tehlikesi bulunmadığı, dava konusu marka ile davacının itiraza mesnet markalarının genel izlenim yönünden benzer olmadığı, bu nedenle markalar arasında dava konusu mal ve hizmetler yönünden karıştırılma olasılığının bulunmadığı, markaların anlamsal, görsel ve biçimsel olarak benzerlik taşımadığı ve bu durumun markaların ortalama tüketici nezdinde birbirlerinden ayırt edilebilecek şekilde uzaklaştırmaya yeterli olduğu, davacı tarafından, dava konusu … ibareli markanın tanınmış olduğuna ilişkin, yurtdışı tescil belgeleri, muhtelif reklam harcamalarına ilişkin faturalar dosyaya sunulmuşsa da; sunulan belgelerin “…” ibareli markanın büyük bir coğrafyada, çeşitli reklam yatırımıyla tüketiciye ulaştırıldığı ve tanınmış olduğu yönünde kesin kanaat bildirmek için yeterli olmadığı, bununla birlikte markalar arasında benzerlik bulunmadığı değerlendirildiğinden; davalının ”… …” ibareli markayı kullanmasının sonraki başvurunun tescili nedeniyle haksız bir yararın sağlanması, tanınmış markanın itibarının zarar görmesi ve tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi sonuçlarının ortaya çıkmayacağı, kötü niyet hususunda ispat yükü üzerinde bulunan davacı yanca davalının kötü niyetli davrandığına dair dosyaya yeterli delil ibraz edilemediği anlaşılmış neticeten davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/06/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸