Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/196 E. 2021/129 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/196
KARAR NO : 2021/129

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 15/05/2019
KARAR TARİHİ : 15/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2017 yılında kurulduğunu, 150’den fazla ülkede madencilik, inşaat, su, petrol, gaz, yakım ve geri dönüşüm ve diğer altyapı endüstrilerinde ekipman, sarf malzemesi ve servis hizmeti sunduğunu, müvekkili şirketin sondaj kuleleri, yükleyiciler ve forkliftler, kaya delme aletleri, civatalar, kırıcılar, ufalayıcılar, beton makaslar, çelik makaslar, kıskaçlar, kompaktörler, kova kırıcılar ve yer altı havalandırma sistemleri geliştirdiğini ve ürettiğini, davalıya ait … sayılı “…” marka başvurusuna itirazlarına ilişkin TPMK YİDK, vermiş olduğu kararda müvekkili şirkete ait marka ile dava konusu marka arasında benzerlik olduğuna ve kısmen aynı tür malları ve hizmetleri kapsadıklarına karar vermiş olsa da dava konusu markanın eşya listesinde kalan mal hizmetler açısından ret talebinin yerinde olmadığını, SMK 6/9. Madde gereğince kötüniyetle yapılan marka başvurularının itiraz üzerine reddedildiğini, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimsenin iyi niyet iddiasında bulunamayacağını, davalı şahsın müvekkilinin bağlı olduğu … A.B. şirketinin Türkiye ayağı olan … Makinaları İmalat A.Ş.’de 2001-2010 yılları arasında servis teknisyeni olarak çalıştığını, şirketin eski çalışanı olduğunu, müvekkilinin … markasının AB çapında tescil başvurusunu 25/04/2017 tarihinde yaptığını, …- … şirketler ayrımının ve bu suretle müvekkilinin 2018 yılından sonra faaliyetlerine … hissedarı yeni bir firma olarak devam edeceği duyurusunun 02/05/2017 tarihinde yapıldığını, davalının “…” markası için tescil başvurusu yapmasının tesadüf olmadığını kötüniyetli olduğunu, davalının 9 sene kadar bir süre müvekkil şirkette servis teknisyeni olarak çalışıp bu markayı bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalı tarafça aynı ibarenin aynı/benzer mal ve hizmet sınıflarında tescil başvurusu yapıldığını, müvekkilinin bu markayı AB çapında tescil ettirmek üzere 25/04/2017 tarihinde başvurduğunu, rüçhan hakkına dayanıldığını, müvekkili şirketin … ibaresini Latince ’de açıkta ve üstünde anlamına gelen “Epi” ve İngilizcedeki kaya anlamına gelen Rock ibaresini hatırlatan “Roc” ibaresini seçerek belirlediğini, YİDK incelemesi aşamasında istihdam ilişkisinin incelenmediğini, markaların görsel ve işitsel olarak birbirinin aynısı olduğunu, anlamsal olarak da müvekkili şirketin iki kelimeyi birleştirip oluşturduğunu başka bir anlamının olmadığını, mal ve hizmetlerin de aynı/benzer olmasının doğrudan iltibasa yol açtığını, müvekkili şirketin kendi sektöründe bilir bir marka olduğunu, davalıya ait markanın ilgili sektördeki tüketicide ekonomik bağlantının olduğu şeklinde bir kanıya sebebiyet vereceğini beyanla TPMK YİDK’nın … sayılı kararının iptaline, … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, SMK 6/1 anlamında tescil engelinin mevcut olduğundan söz edebilmek için markaların benzer olması, kapsadıkları mal/hizmetlerin aynı/benzer olması ve iltibas yaratması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerektiğini, bir işaretin tescilli marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimali varsa o işaret tescilli markanın benzeri olduğunu, somut olayda davalının başvuru markası ile davacı markası işaret anlamında benzer olduğunu, yapılan mal ve hizmet benzerliği neticesinde benzer olan mal ve hizmetlerin başvuru kapsamından çıkarıldığını, başvuru kapsamında kalan mal ve hizmetler açısından ise emtia benzerliği bulunmadığı için iltibas tehlikesinin bulunmadığını, davacının kötüniyet itirazını ispatlar yeterli delil sunamadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kötüniyetli olmadığını, basiretli bir tacir gibi gerekli araştırmayı yaptığını, müvekkilinin önce … İnş. İş Mak. Yedek Parça İmalat San. Ve Tic. Ltd. Şti’yi kurduğunu akabinde aynı adreste … makine şirketinin kurulduğunu, müvekkilinin marka başvurusunu yaptıktan sonra … Makine İmalat A.Ş.’yi 23/08/2017 tarihinde kurduğunu, planlamayı daha önce yaptığını, müvekkilinin davacı grup şirketlerinden … ’da çalışmasının mezkur dosya ile ilgisi olmadığını, müvekkilinin 9 yıl boyunca çalışmış olsa da davacı şirket tarafından … ibaresinin 02/05/2017 tarihinde duyurulduğunu, müvekkilinin ise 09/05/2017 tarihinde tescil başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin ise çok daha öncesinde ilgili sektöre ilişkin ticari girişimlerde bulunduğunu, … markasının bir bütün olarak anlam ifade etmediğini “Epi” ibaresinin Doğu Karadeniz’de ve Lazca ’da taşmak-taştı anlamına geldiğini, bütün olarak taşan kaya anlamına geldiğini, her iki marka arasında görsel anlamda benzerlik olmadığını, müvekkilinin birebir örtüşmeyen alanlarda marka tescilinde bulunmasının davacının marka hakkını ihlal etmeyeceğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusunun ilanına davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/1 ve 6/9 maddeleri kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; 09/05/2017 tarihinde … ibaresinin 06,07,08,09,12,16,17,35,36,37,40,42. Sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerde marka olarak tescili için … tarafından TÜRKPATENT nezdinde başvuru yapıldığı, 11/05/2017 tarihli Markalar Dairesi kararıyla başvurunun 29/05/2017 tarih ve 277 Sayılı Resmi Marka Bülteninde ilanına karar verildiği, yayına … şirketi adına itiraz edildiği, başvuru sahibi tarafından karşı görüş sunulduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 02/11/2017 tarihli Karar Düzeltme Şerhi konulu yazı ile bir kısım malların ve hizmetierin …. numara ile işlem gören ”social …” ibareli markanın malları arasında bulunduğu tespit edildiğinden başvuru kapsamında yer alan bir kısım malların ve hizmetlerin SMK 5/1-ç bendi uyarınca emtia listesinden çıkarıldığı ve düzeltme şerhinin 13/11/2017 tarihli Resmi Marka Bülteninde ilanına karar verildiği, karara başvuru sahibi adına itiraz edildiği, kısmi ret kararına itirazın YİDK tarafından değerlendirildiği ve 16/03/2018 tarih ve … Sayılı karar ile itirazın reddine karar verildiği, 20/04/2018 tarihli Markalar Dairesi Başkanlığının kararı ile başvuru kapsamından SMK 6/1 maddesi uyarınca bir kısım mallar/ hizmetlerin çıkarıldığı ve kalan mallar ve hizmetler için tescil işlemlerinin devamına karar verildiği, … şirket vekili tarafından karara itiraz edildiği, başvuru sahibi tarafından karşı görüş sunulduğu, itirazların YİDK nezdinde incelendiği ve Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından verilen dava konusu … sayılı YİDK kararında; “ … başvuru numaralı ve “…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın kısmen reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı Kararı’na karşı yayına itiraz sahibi firma tarafından, başvurunun …. sayılı ve “…” ibareli marka ile karıştırılma ihtimali, tanınmışlık ve kötüniyet gerekçelerine dayanılarak 6769 s. SMK’nın 6. Maddesi uyarınca tümden reddi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. … Bu çerçevede yapılan değerlendirme sonucunda, iş bu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markanın benzer oldukları ve kısmen aynı/anı tür malları ve hizmetleri kapsadıkları, ilgili durumun Markalar Dairesi Başkanlığı kararı ile de tespit edildiği görülmüş olup başvurunun eşya listesinde kalan mallar ve hizmetler açısından karıştırılma ihtimali oluşmayacağı kanaatine varıldığından tümden ret talebi yerinde görülmemiştir….Somut olay açısından, itiraza konu başvurunun tescilinin 6769 sayılı SMK’nın 6/IV ve 6/V maddeleri hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde de bir kanaat oluşmadığından, tanınmışlık gerekçesine dayalı itiraz da haklı görülmemiştir.…Kurul belirtilen tespiti paylaşmaktadır ve incelenen başvuruyu oluşturan işaretle itiraz gerekçesi markaların benzer olduğu iddiasını, tek başına, başvurunun kötüniyetle yapıldığı ispatlayan bir husus olarak kabul etmemektedir. İtiraz sahibinin markaların benzer olduğu iddiasının ötesinde, kötüniyet hususunu ispatlar nitelikte herhangi bir kanıt sunmaması dikkate alındığında ve Kurul’da başvurunun kötüniyetle yapıldığı yönünde kanaat oluşmadığından kötüniyet gerekçeli itiraz haklı bulunmamıştır. Son olarak, her marka özgünlük derecesi, tasarımı, tescile konu mallar/hizmetlerin ve bu mal ve hizmetlerin tüketici grubunun özellikleri, markanın tescil kapsamındaki mal/hizmetler üzerindeki ayırt edici niteliği gibi unsurlar açısından kendine özgü özellikler taşıdığından ve ancak tüm bu unsurların birlikte değerlendirilmesi sonunda tescil başvurusuna ilişkin karar oluşturulabildiğinden dilekçede başka marka başvurularına ilişkin verilen kararların işbu itirazın değerlendirilmesinde dayanak gösterilmesi de haklı bulunmamıştır. Dilekçede yer alan diğer iddialar da yerinde görülmemiş olup, sayılan nedenlerle, iş bu itirazın reddi gerekmiştir.” şeklinde karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 22/03/2019 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 15/05/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: davaya konu markaların 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında benzer oldukları, davalı kurum tarafından kısmi red kararı verildikten sonra marka başvurusunda kalan emtiaların davacı markası ile aynı/benzer/ilişkili olmaması karşısında SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında iltibas ihtimali bulunmadığı, taraf markalarının görsel/işitsel ve kavramsal olarak ayniyet derecesinde benzerliği, “…” ibaresinin uyuşmazlığa konu mallar için günlük hayatta veya ticaret hayatında kullanılabilen bir kelime değil, özgün bir ibare olması, davalının, davacı/grup şirket bünyesinde daha önceden çalışmış olması yani ondan haberdar olması, davacı ile aynı tescil sınıfları için başvuruda bulunması, davalı her ne kadar “epi” kelimesinin Lazcadan geldiğini iddia etmişse de markada bulunan “roc” kısmının ne şekilde yaratıldığını açıklayamaması, üstelik davacının marka oluşturulurken “rock” kelimesini andırır şekilde “roc” ibaresini kullandığı beyanı ve davalının da markanın bütünsel anlamını açıklarken “roc” kısmının aynı şekilde kaya anlamını karşılar şekilde kullanıldığını ifade etmesi yani davalının da tesadüf olarak kabul edilemeyecek şekilde “rock” ibaresini “roc” olarak kısaltmış olması, sonuç olarak hayatın olağan akışına göre, sayısız seçenek özgürlüğü olan ve basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gereken davalı tarafından, “…” ibaresinin benzer mal ve hizmetler için tescili talebinde bulunulmasının tesadüfi olamayacağı karşısında dava konusu markanın tüm tescil sınıfları açısından SMK md. 6/9 uyarınca tescil engeli bulunduğu, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından verilen dava konusu … sayılı YİDK kararı ile değerlendirmelerin paralellik teşkil etmediği, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Taraf markalarının emtia kapsamları incelendiğinde, davaya konu marka başvurusuna davacı tarafından SMK 6/1. Madde kapsamında yapılan itiraz kısmen yerinde bulunmuş ve markaların benzerliği gerekçesiyle bir takım mal ve hizmetlerin başvurudan çıkartılmasına karar verilmiştir. Davaya konu marka başvurusunda kalan mal ve hizmetler yönünden ise bunların birbirinden farklı olduğu ve SMK Md. 6/1’de sayılan emtiaların aynı/ilişkili olması şartının sağlanmadığı anlaşılmaktadır. Devamla,
Davalının markasının incelenmesinde; siyah renk ile yazılan ve baş harfi büyük olmak üzere … ibaresinden oluşan herhangi bir şekil unsuru taşımayan kelime markası olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının markasının incelenmesinde; tüm harfleri büyük siyah renk ile yazılan … ibaresinden oluşan herhangi bir şekil unsuru taşımayan kelime markası olduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacının itiraza mesnet markasının asıl ve ayırt edici unsurunun “…” ibaresi olduğu, davalı markasının da “…” ibaresi olduğu, taraf markalarının büyük harf/küçük harf şeklinde yazım farklılığı dışında aynı olması karşısında taraf markalarının görsel olarak aynı/benzer oldukları; davaya konu markaları oluşturan “…” ibaresinin doğrudan bir Türkçe karşılığının bulunmadığı, davacı yanın … ibaresinin Latince ‘de açıkta ve üstünde anlamına gelen “Epi” ve İngilizcedeki kaya anlamına gelen Rock ibaresini hatırlatan “Roc” ibaresini seçerek belirlediği, davalı yanın ise … markasının bir bütün olarak anlam ifade etmediği “Epi” ibaresinin Doğu Karadeniz’de ve taşmak-taştı anlamına geldiğini, bütün olarak taşan kaya anlamına geldiği yönündeki beyanlar incelendiğinde taraf markalarının kavramsal olarak düşük dereceli benzer olduğu; davaya konu markaların başkaca bir unsur bulunmaksızın sadece “…” ibaresinden oluşması karşısında taraf markalarının sesçil olarak aynı olduğu; sonuç olarak, markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak birbirlerine benzemesi karşısında markaların bütünsel olarak benzer olduğu; davaya konu marka başvurusunda davalı kurum tarafından çıkartılmasına karar verilen mal ve hizmetler çıkartıldıktan sonra kalan mal ve hizmetlerin davacıya ait marka ile aynı/benzer/ilişkili olmaması karşısında kalan emtialar bakımından SMK’nın 6/1. Madde bağlamında iltibas ihtimali bulunmadığı; taraf markalarının görsel/işitsel ve kavramsal olarak ayniyet derecesinde benzerliği, “…” ibaresinin uyuşmazlığa konu mallar için günlük hayatta veya ticaret hayatında kullanılabilen bir kelime değil, özgün bir ibare olması, davalının, davacı bünyesinde daha önceden çalışmış olması yani ondan haberdar olması, davacı ile aynı tescil sınıfları için başvuruda bulunması, davalı her ne kadar “epi” kelimesinin Lazcadan geldiğini iddia etmişse de markada bulunan “roc” kısmının ne şekilde yaratıldığını açıklayamaması, üstelik davacının marka oluşturulurken “rock” kelimesini andırır şekilde “roc” ibaresini kullandığı beyanı ve davalının da markanın bütünsel anlamını açıklarken “roc” kısmının aynı şekilde kaya anlamını karşılar şekilde kullanıldığını ifade etmesi yani davalının da tesadüf olarak kabul edilemeyecek şekilde “rock” ibaresini “roc” olarak kısaltmış olması, sonuç olarak hayatın olağan akışına göre, sayısız seçenek özgürlüğü olan ve basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gereken davalı tarafından “…” ibaresinin benzer mal ve hizmetler için tescili talebinde bulunulmasının tesadüfi olmadığı; davalının kötü niyetli olduğu anlaşılmış açıklanan nedenleri ile neticeten davanın tümden kabulüne karara vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPE YİDK’nın … sayılı kararın iptaline,
Davalıya ait … kod nolu “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,

2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.041,50-TL
yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/04/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 95,20-TL
GİDER AVANSI :1.946,30-TL
TOPLAM :2.041,50-TL