Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/174 E. 2021/167 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/174
KARAR NO : 2021/167

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 06/05/2019
KARAR TARİHİ : 25/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalı tarafından başvurusu yapılan … sayılı “… & medical” ibareli markanın devredilerek davalı değişikliği bu suretle muvazaa yoluyla davadan kurtulmasının mümkün olduğu ve bu nedenle davanın etkinliğinin sağlanması adına dava sonuçlanıncaya kadar bu doğrultuda sicil kaydına ihtiyati tedbir kararının verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin kurucularının 2005 yılında ticari hayatına “…” markasıyla İngiltere’de başladığını, müvekkilinin … Holding bünyesinde faaliyet gösterdiğini, … Holding’in bünyesinde Türkiye’de … İlaçları Ltd. Şti. , … İlaçları Ltd. Şti., … Laboratorıes İlaçları Ltd. Şti., Dr. … İlaç Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., … Ophthalmıcs İlaçları Ltd. Şti., … İlaç Sanayi ve Tic. Ltd. Şti., … … Gayrimenkul Yatırım Ltd. Şti., … ….ve Ortağı bulunmakta olduğunu ve yurtdışında da çok sayıda şirket holding bünyesinde faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirketin Türkiye’yi dünyadaki ticari faaliyetleri için üs yaptığını, Güneşli’ de 9600 metrekare kapalı alanda, Çatalca’da serbest bölgede 6200 metrekare kapalı alanda, 20.000 Euro paletlik deposu ile faaliyetlerini sürdürmekte olduğunu ve Çorlu’da proje aşamasındaki 30.000 metrekare kapalı alana sahip fabrika binasıyla üretim yatırımı yapmakta olduğunu, müvekkili şirketin Türkiye çapında ciddi yatırımlar yaptığını ve yapmakta olduğunu, 20 ülkeye … şekil markaları ile ürün ihraç ettiğini, 2000’in üzerinde çalışanının olduğunu, müvekkili şirket ortaklarının … ticaret unvanı ile Rusya Federasyonu’ndaki ülkelerde çok sayıda şirket kurmuş olduğunu ve ”…” şekil markasını bu ülkelerde tescil ettirmiş olduğunu, davalı yanın markasının esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu zira görsel olarak markaya bakıldığında da “…” ibaresinin üstte ve büyük puntolarla yazıldığının görüldüğünü, “… & MEDİCAL” ibarelerinin Türkçe anlamlarının estetik ve tıp olduğunu, bunun da mezkur ibarelerin yardımcı unsur olduğunu ve taraf markalarının benzerlik değerlendirmesinin “…” ve “…” üzerinden yapılması gerektiğini açıkça gösterdiğini, MED kelimesinin MEDİCİNE kelimesinin kısaltılmış hali olduğunu, markaların tescil edildiği sınıfların da ilaç ve tıp ile ilgili sınıflar olduğunu ve bu nedenle de med ve medicine ibarelerinin yapıldığı işi belirttiğini dolayısıyla yardımcı unsur olduğunu, markalarda esas unsurun “WORLD” ibaresi olduğunu, müvekkili markasının esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu “…” ibaresi ile “…” ibareleri karşılaştırıldığında markalarda yer alan ibarelerin birebir aynı olduğunun görüldüğünü, davalı yanın world ve medicine ibarelerinin yerlerini değiştirerek “…” markasını oluşturduğunu ve bu nedenlerden dolayı davalı yan markasının akla müvekkili markalarını getireceğini, davalı yanın Medicine ibaresini med şeklinde kısaltarak kullanmasının herhangi bir şekilde anlam değişikliği yaratmadığını, davalı yanın markasını tıpkı müvekkili şirket markalarında olduğu gibi marka baş harflerini markanın başında olacak şekilde oluşturduğunu, W/M, M/W kısaltmalarının dahi markaları birbirine yakınlaştırmakta olduğunu ve tektip tarzı itibariyle de benzer kıldığını, davalı yan markasının esas unsuru olan “…” ibaresinin mavi renginde oluşturulduğunu bu hususunda müvekkili şirket markalarının mavi rengini havi olmasından dolayı benzerliği arttırmakta olduğunu, davalı yanın marka başvurusunu 44. Sınıflarda tescil ettirmek istediğini ancak müvekkili şirketin bu sınıfta ve bununla bağlantılı olduğu sınıflarda markalarının tescilli olduğunu, dolayısıyla markalar arası benzerlikle birlikte tescil kapsamındaki sınıfların da ortak ve bağlantılı sınıflar olduğunu, bu hususunda iltibası kaçınılmaz kılacağı için itiraza konu başvurunun tescili talep edilen tüm hizmetler yönünden reddedilmesinin gerektiğini, davalı yanın farklı bir marka başvurusu tercih edebileceği bir durumda müvekkili şirketin emek verdiği ve tanıttığı markası ile iltibas yaratacak bir markayı tercih etmesinin davalı yanın kötü niyetini açıkça ortaya koyduğunu, davalı şirketin müvekkili markasının ayırt edilemeyecek kadar benzerini müvekkili şirketin tanınmış olduğu sektörde tescil ettirmek istediğinin ve bunun da açıkça kötü niyet göstergesi olduğunu, davalı yanın müvekkili şirketin markalarından habersiz olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ve tüm bu sebeplerle davalı şirketin kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunduğunun kabulünün gerektiğini, davalı kurumun world ibaresinin zayıf marka olduğu iddiasının tamamen mesnetsiz olduğunu zira söz konusu ibarenin tescil edildiği mal ve hizmetlerin cinsini ve vasfını bildirmediğini zira world ibaresinin tescil edildiği sınıflarda son derece ayırt edici bir ibare olduğunu belirterek TPMK YİDK’nın … sayılı kararın iptaline, davalıya ait … kod nolu “…&Medical+Şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, SMK m. 6/1 kapsamında tescil engelinden söz edebilmek için kanun normunda belirlenen şartların kümülatif olarak varlığının gerektiğini ancak somut olayda başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet markalar arasında ayniyet veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunması gerektiğine ilişkin koşulun sağlanamadığını, davalı adına tescili talep edilen işaretin üç kelime ve çeşitli şekil unsurlarından oluşmakta olduğunu, bu kompozisyonda şekil unsuru ile “WORLD” ibaresinin ön plana çıktığını, iddialara mesnet markalarla ortak unsuru oluşturan “WORLD” ve MEDİCAL” ibarelerinin ayırt edici vasıflarının düşüklüğü de dikkate alındığında markaların birbirlerinden farklılaşmakta olduğunu ve belirtilen nedenlerden dolayı iltibasa neden olacak herhangi bir benzerliğin bulunmadığını, markaların ayniyet derecesinde ya da ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olmasının kötü niyetin varlığını tespit için tek başına yeterli değilken iddialara mesnet markalarla başvuruya konu işaret arasında tesciline engel olacak nitelikte bir benzerliğin dahi bulunmadığını, ayrıca kötü niyet iddiasını destekler nitelikte yeterince delil sunulmadığından bu iddianın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili davaya cevap vermemiş, sonraki beyanlarıyla davanın reddini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/1, ve 6/9 maddeleri kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu “… & medical” ibareli marka başvurusunun davalı … TURİZM ORG. GÜZ. TEKS. İTH. İHR. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. tarafından 24.01.2018 tarihinde, 44. sınıfta yer alan hizmetleri kapsayacak şekilde gerçekleştirildiği, … başvuru numarası ile işleme alınan başvurunun 295 sayı ve 27.02.2018 tarihli Resmi Marka Bülteni’nde ilan olunduğu, ilan üzerine davacı yanca; önceki tarihli “…” ibareli markalara dayalı gerçekleştirilen itirazın Markalar Dairesi Başkanlığınca reddedildiği, söz konusu ret kararı üzerine bu defa kararın kaldırılması için YİDK nezdinde itirazda bulunduğu, YİDK nezdinde gerçekleştirilen itirazlar üzerine yapılan nihai inceleme ve değerlendirmeler sonucunda 07.03.2019 tarih ve …sayılı karar ile; “… başvuru numaralı ve “… & medical” ibareli başvurunun ilanına yapılış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun …. sayılı ve “…l”ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali ve kötü niyet gerekçelerine dayanılarak 6769 s. SMK’nın 6’ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. …Bu çerçevede yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmamıştır. Bu nedenle, markalar arasında ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmayacağı kanaatine varıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir. 6769 s. SMK 6/1 maddesi gerekçeli itiraz yerinde bulunmadığından kullanım ispatı talebinin değerlendirilmesine gerek görülmemiştir. Avrupa Birliği Adalet Divanı Genel Mahkemesi’nin 01/02/2012 tarihli T-291/09 sayılı kararının 90. Paragrafında, inceleme konusu işaretlerin aynı olması, kötü niyete ilişkin diğer faktörlerin hiçbirisi mevcut değilken, tek başına kötü niyetin varlığını ortaya çıkarmaz tespiti yapılmıştır. Bir diğer deyişle, kötü niyetle başvurusunun yapıldığı iddia edilen işaretle buna karşı öne sürülen itiraz gerekçesi markaların aynı(veya benzer) olması veya markaların benzer olduğu yönündeki iddia, tek başına başvurunun kötü niyetle yapıldığını ispatlamayacaktır. Kurul belirtilen tespiti paylaşmaktadır ve incelenen başvuruyu oluşturan işaretle itiraz gerekçesi markaların benzer olduğu iddiasını, tek başına, başvurunun kötü niyetle yapıldığı ispatlayan bir husus olarak kabul etmemektedir. İtiraz sahibinin, markaların benzer olduğu iddiasının ötesinde, kötü niyet hususunu ispatlar nitelikte herhangi bir kanıt sunmaması dikkate alındığında ve Kurul’da başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde kanaat oluşmadığından kötü niyet gerekçeli itiraz haklı bulunmamıştır. Dilekçede yer alan diğer iddialar da yerinde görülmemiş olup, sayılan nedenlerle işbu itirazın reddi gerekmiştir.” şeklinde karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 11/03/2019 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 06/05/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle:dava konusu … sayılı marka başvurusunun davacı yan markaları ile 44. sınıf hizmetler bakımından iltibasa neden olmayacağı, davalı yanın kötü niyetli olduğu yönündeki iddiaların ispatlanamadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun ve ek raporun sınıf karşılaştırılmasına ilişkin teknik kısmına itibar edilmiş, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Taraf markalarının emtia kapsamları incelendiğinde, dava konusu marka başvurusunun 44.sınıfta yer alan hizmet emtialarının tamamı davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamındaki emtialar ile aynı/ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olduğu görülmektedir. Şu hâlde SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan karıştırılma ihtimali de belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir. Devamla;
Tek başına emtia karşılaştırması markalar arasında iltibasın meydana gelip gelmediğini açıklamak için yeterli olmayacağından ve emtiaların davaya konu marka kapsamında özele indirgenmiş olarak düzenlenmesinin de dava kapsamında hususiyet arz ediyor olması nedeniyle, söz konusu markaların son kullanıcı ve tüketici profilleri bakımından da değerlendirilerek bütünsel anlamda bıraktığı izlenimin tespit edilmesi uygun olacaktır.
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu markanın “med” ve “world” ibarelerinin birleşmesinden oluşmuş birleşik kelimeden ibaret olduğu; markada “med” ibaresinin başlangıç kısmında yer aldığı ve esasen “…” ibaresinin ayrıksı olarak değil tümleşik halde karakterize edildiği ve markanın baş kısmında bir şekil unsurunun yer aldığı anlaşılmaktadır. Markada yer alan …” ibaresi dışında kalan ekler tanımlayıcı veya tali niteliktedir.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı yana ait markaların “world” ibaresi ve bu ibare etrafına eklenen başta “medicine” ibaresi olmak üzere başkaca sözcükler/rakamlar/sayılar ile türetilen markalar olduğu anlaşılmaktadır. Davacının markalarının incelenmesinde world ve medicine kelimelerinin esaslı unsur olduğu görülmektedir.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Davacı ve davalı markalarının esaslı unsurları … ve … ibarelerinin karşılaştırılmasında; world kelimelerinin birebir kullanıldığı, med kelimesinin ise medicine kelimesinin kısaltılmış hali olarak kullanıldığı, ülkemizde med ibaresinin yaygın kullanımının bulunduğu ve görülen yerlerde medicine ibaresini açıkça ve derhal çağrıştırdığı, … ibaresi bütün olarak yazılsa dahi her bir ibarenin bıraktığı etki itibari ile bağımsızlığını koruduğu görülmektedir. “…” ibareleri sağlık sektörü bakımından tanımlayıcılığı bulunan, zayıf bir marka işaretidir. Ancak, markalar tek başına bu ibarelerden oluşmadığı gibi, markalarda ayrıca yer alan World kelimesi de markaları birbirine oldukça yaklaştırmıştır. Ayrıca “dünya ilaçları” gibi bir anlamı olan davacı markalarının bütün olarak zayıf marka olduğu kabul edilse dahi, asgari bir korumayı haiz olacağı muhakkaktır. Zira tescilli bir markanın korumasız bırakılması ve serbest bir işaret gibi değerlendirilmesi mümkün değildir. Davalı markasının davacı markasından uzaklaşmayı sağlayacak asgari değişikliği yapma yükümü altında olacağı ancak bilinçli tüketici nezdinde dahi markaların gerek görsel, gerek fonetik ve gerek anlamsal olarak iltibas ihtimalini ortadan kaldıracak yeterli değişikliğin yansıtılmadığı anlaşılmaktadır. Somut olayda … ve … markaları arasında görsel ve işitsel açıdan dolaylı benzerlik bulunmaktadır. Davalının … markasını, davacı markaları ile aynı/aynı tür ve benzer hizmetler üzerinde gören bir tüketicinin; davalı malının ya da hizmetinin, davacı markası ya da işletmesi ile ilişkili olduğu yanılgısına kapılması kuvvetle muhtemeldir. “…” markasını taşıyan emtianın, davacının … markalı mallarının/hizmetlerinin yeni bir versiyonu, türevi yahut güncellenmiş hali olduğunun düşünülmesi de iltibas kapsamındadır. Tüketicilerin, önceden bildikleri … markasının zihinde bıraktığı imajdan hareketle, “seçici tutma” yoluyla yeni karşılaştıkları … markasını aynı/aynı tür ve/veya benzer mallar üzerinde gördükleri takdirde tercih etme olasılıkları oldukça yüksektir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, taraf markaları arasında bütünsel algı ve imaj açısından benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunduğu anlaşılmaktadır. Zira, piyasa koşullarında firmaların, bilinen markalarının başına ya da sonuna yeni ekler getirerek markalarını güncelledikleri ve farklı ürün ve hizmet seçenekleri için bu şekilde seri marka yaratma yoluna gittikleri ya da marka üzerinde lisans hakkı tanıdıkları bilinen bir gerçektir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, davacının … ibareli markasının yeni versiyonu izlenimi yaratan … markasının, davacı markaları ile seri marka imajı taşıdığı görülmektedir. Bu bakımdan da, davalı markasının, davacı markasının serisi, devamı olarak algılanması ve aynı/aynı tür ve benzer mallar üzerinde kullanılması halinde iltibasa yol açması kuvvetle muhtemeldir.
Öte yandan, çekişme konusu olan sağlık sektörünün tüketicileri toplumun pek çok kesim ve katmanından kişiler olduğundan; eğitim, bilgi, kültür farkına karşın pek çok kişi, dava konusu markaların tüketicileri konumundadır. Bu sebeple bu markaları taşıyan emtianın ortalama tüketicisinin davalının mallarını tercih ederken davacı markasından edindiği olumlu imajı davalı markasına kolaylıkla aktarabileceği ve yanılgıya kapılabileceği ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır. Davalı markası ile (aynı/aynı tür ve benzer hizmetler üzerinde) karşılaşan bir tüketici, muhtemeldir ki; bu markayı, davacının … ibareli markasının türevi yahut yan markası sanacak, … ibareli davalı markası ile … ibareli davacı markalarının aynı/aynı tür veya benzer mal veya hizmetler üzerinde kullanılması halinde markaların karıştırma ihtimalinin bulunduğu anlaşılmıştır. İltibas tehlikesinin bulunması ve emtia listelerinin aynı/benzer olması halinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) ve (9) numaralı fıkrasının tartışma alanı bulamayacağı izahtan varestedir. Açıklanan nedenleri ile neticeten davanın tümden kabulü ile vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın … sayılı kararın iptaline,
Davalıya ait … kod nolu “…&Medical+Şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,

2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.056,40-TL
yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/05/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 95,20-TL
GİDER AVANSI :1.961,10-TL
TOPLAM :2.056,40-TL