Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/173 E. 2021/269 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/173 Esas – 2021/269 Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/173
KARAR NO : 2021/269
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 03/05/2019
KARAR TARİHİ : 08/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin İrlanda’nın önde gelen kahve/kafe zincirlerinden biri olduğunu, 1997 yılında … Kitapçısı’nda başlayan kahve dükkanının 150’den fazla dükkanının bulunduğunu, 2015 yılında müvekkili şirketin yine dünyanın en büyük perakendecilerinden … ile ticari ilişki ile Cork, Birleşik Krallık’taki Rugby, Bradford, Cardiff, Bristol Brocklebank, Watford, Stockport ve Leeds şehirlerinde de yeni kahve dükkanları açtığını, müvekkili şirket markasının sektöründe tanınmış bir marka olduğunu ve ‘…’ markasının gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, davalı yanın müvekkili şirket ile aynı sektör olan kahve dükkanı sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalının müvekkili şirketin tanınmış markasını bilmediğini iddia edemeyeceğini ve kötü niyetli olduğunu, her iki markanın da harf karakterleri ile aynı fontta, aynı karakterlerle ve aynı tertip tarzı ile hazırlandığını, davalı yanın…’da güzel” şeklinde bir slogan kullandığını, yani müvekkilinin ana faaliyet alanı olan kahve ve kahve servisi hakkında tanıtımlar yaptığını, davalı yanın müvekkilinin marka haklarına tecavüz ettiğini ve haksız rekabet yarattığını iddia ederek; Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptali ile … sayılı “…” markasının (tescil edilmesi halinde) hükümsüzlüğüne, markalar sicilinden terkinine ve dava sonuçlanıncaya kadar markanın devrinin önlenmesini teminen ihtiyati tedbire karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, davacı yanın Kurum nezdinde tescilli ve Türkiye’de marka korumasından yararlanan bir marka hakkının bulunmadığını, Avrupa Birliği ülkelerinin veya Amerika’da tescilli olan bir markanın Türkiye’de de korumadan yararlanmasının marka hukukunda ülkesellik ilkesi gereği mümkün olmadığını, davacı yanın davaya konu edilen marka başvurusunun kötü niyetli olarak yapıldığı iddiasında bulunduğunu ancak bu iddiaların ispatı için yeterli derecede somut ve inandırıcı delil sunulmadığını, davacı tarafından markanın tanınmışlığı iddia edilmişse de Türkiye’de tescilli olmayan markanın SMK da öngörülen tanınmışlık müessesesinden yararlanamayacağını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle, davacı yanın … markasının başta İrlanda ve İngiltere olmak üzere çeşitli ülkelerde tanınmış bir marka olduğunu ve davaya konu markaya ayırt edicilik kazandırdığını iddia ettiğini, bir marka veya amblemin kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanabilmesi için ülkesellik ilkesi gereği Türkiye’de marka olarak algılanır hale gelmiş olduğunun ispatlanması gerektiğini, bu doğrultuda yurt dışında kazanılmış ayırt edici niteliğin Türkiye’de tescil için yeterli olmadığının kabul edildiğini, davacı yanın mesnetsiz iddialarının aksine davaya konu markanın gerek Türkiye’de gerekse dünyada “tanınmış marka” niteliğini haiz olmadığını, yine davacı yanın müvekkili şirkete kötü niyet atfettiğini ve haksız rekabet iddiasında bulunduğunu ancak müvekkilinin herhangi bir kötü niyetinin veya haksız rekabet oluşturma amacında bulunmadığını, huzurdaki davaya konu “…” kelimesinin “uyuyamama sendromu”, “uykusuzluk hastalığı” anlamlarına geldiğini, kahve ile ilgili hizmetlerde, hizmetin niteliği gereği seçilme ihtimalinin oldukça yüksek bir ibare olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/3, 4, 5, 6, 9 maddeleri kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden;davalı … Grup Gıda Tic. Ltd. Şti. tarafından markasının “43.sınıf: 43/01 Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. 43/02 Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. 43/03 Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. 43/04 Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.”ni kapsayacak şekilde tescili için 04.01.2018 tarihinde başvuruda bulunulduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından başvurunun incelenerek 12.03.2018 tarih ve 296 sayılı Resmi Marka Bülteninde ilanına karar verildiği, davacı … LIMITED tarafından söz konusu yayına “…” markasının gerçek hak sahibi olduğu, bu ibarenin ticaret unvanının ayırt edici kısmını oluşturduğu, markanın tanınmış olduğu ve başvurunun kötüniyetle yapıldığı iddiasıyla itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından iddiaların ispatlanamadığı gerekçesiyle itirazın reddine karar verdiği, İlgili Dairenin bu kararına, davacı tarafından Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu nezdinde itiraz edilldiği, 15.02.2019 tarih ve … sayılı YİDK kararı ile; “… başvuru numaralı ‘…’ ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, gerçek hak sahipliği, tanınmışlık, diğer fikri haklar ve kötüniyet gerekçeleriyle 6769 s. SMK’nın 6ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle … Limited tarafından yapılan itiraz incelenmiştir. 6769 Sayılı SMK’nın 6/3 maddesi, tescili talep edilen bir marka başvurusunun, tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itirazı üzerine: a) Markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş olması; b) Belirtilen işaret, sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyor olması; hallerinde tescil edilemeyeceğini hükme bağlamaktadır. Doktrince de kabul edilmiş olan genel görüşe göre, markanın daha önceden ticaret alanına çıkarılmış ve ilgili sektörde belirli bir bilinirlik düzeyine erişmiş olması, yani markanın tescil başvurusundan önce aktif kullanımı, sonraki başvurunun tescilini engelleme hakkı vermektedir. Yapılan incelemede, itiraz sahibi … Limited firması adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescilli herhangi bir marka hakkı bulunmadığı görülmüştür. Bununla birlikte, muteriz vekilince sunulan belgelerden, ibarenin itiraz sahibi adına Avrupa Birliği ülkeleri, A.B.D. ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nde tescilli bulunduğu anlaşılmıştır. Bilindiği üzere, marka haklarının tescili ve korumasında geçerli olan ülkesellik ilkesinin bir gereği olarak marka haklarının doğumu, kazanılması ve koruma kapsamı her bir hukuk sistemi tarafından ayrı ayrı belirlenir. Bu çerçevede, markalar kural olarak tescilli bulundukları ya da kullanıldıkları ülkede doğar ve korunur. Dolayısıyla, 6769 Sayılı SMK’nın 6/3 maddesi ile düzenlenen daha önceden kullanılan ve üzerinde hak elde edilmiş bulunan tescilsiz bir marka ya da işaretin sahibinin itirazı üzerine daha sonraki başvuruların tescil edilemeyeceği hükmünün de Türkiye’de kullanılmış ve elde edilmiş haklara ilişkin olduğunun kabulü gerekir. Bu hükmün dünyanın herhangi bir yerinde elde edilmiş haklara ilişkin olduğunun kabulü ise fikri mülkiyet hakları için dünya çapında geçerli olan ülkesellik ilkesi ile bağdaşmaz. Nitekim, Paris Sözleşmesi’nin 6/1 maddesine göre, markanın başvuru ve tescil koşulları her üye ülkenin kendi iç hukukuna göre belirlenecektir. Aynı maddenin 3. fıkrasına göre, birlik ülkelerinden birinde usulüne uygun olarak tescil edilmiş bir marka, menşe ülkesi dahil birliğe dahil diğer ülkelerde tescil edilmiş markalardan bağımsız olarak kabul edilecektir. Ülkesellik ilkesinin diğer bir sonucu da, bir kimsenin bir ülkedeki tescile dayanarak başka ülkede hak iddia edememesidir. (Yasaman/Yusufoğlu, Marka Hukuku, s.4 vd.) Bu çerçevede, ‘…’ markası için çeşitli ülkelerde elde etmiş olduğu tesciller ve işbu ülkelerdeki tanıtım ve etkinlik faaliyetlerine ilişkin dokümanlar, itiraz sahibine Türkiye sınırları içerisinde geçerli olan bir hak sağlamadığı gibi işbu tescillerin ülkemiz sınırları içerisinde eskiye dayalı kullanım delili olarak kabul edilmesi mümkün olmamış, muterize ait eskiye dayalı kullanım gerekçeli iddiaların reddi gerekmiştir. Avrupa Birliği Adalet Divanı Genel Mahkemesi’nin 01/02/2012 tarihli T-291/09 sayılı kararının 90. paragrafında, inceleme konusu işaretlerin aynı olması, kötü niyete ilişkin diğer faktörlerin hiçbirisi mevcut değilken, tek başına kötü niyetin varlığını ortaya çıkarmaz tespiti yapılmıştır. Bir diğer deyişle, kötü niyetle başvurusunun yapıldığı iddia edilen işaretle buna karşı öne sürülen itiraz gerekçesi markaların aynı (veya benzer) olması veya markaların benzer olduğu yönündeki iddia, tek başına başvurunun kötü niyetle yapıldığını ispatlamayacaktır. Kurul belirtilen tespiti paylaşmaktadır ve incelenen başvuruyu oluşturan işaretle itiraz gerekçesi markaların benzer olduğu iddiasını, tek başına, başvurunun kötü niyetle yapıldığı ispatlayan bir husus olarak kabul etmemektedir. Bu çerçevede, gerek başvurunun kötü niyetli yapıldığı iddiasını destekleyici herhangi bir delil sunulmadığı, gerekse Kurul nezdinde yeterli kanaat oluşmadığından kötüniyet gerekçeli iddialar da haklı görülmemiştir. Ayrıca muterizin tanınmışlık ve diğer fikri haklar gerekçeli itirazları, yukarıda yapılan değerlendirmeler ve sunulan bilgi ve belgeler ışığında incelenmiş ve yerinde bulunmamıştır. Sayılan gerekçelerle, itirazın tüm gerekçeleri açısından reddine karar verilmiştir.” gerekçesiyle itirazın reddine karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 04/03/2019 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 03/05/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle:davacının, … markası üzerinde 6769 sayılı SMK’nun 6/3 maddesi kapsamında üstün hak sahibi olduğu iddiası ispatlanamadığından; somut olayda bu madde kapsamında bir tescil engeli bulunmadığı, davacının … markasının Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamında ülkemizde tanınmış marka olduğu iddiası ispatlanamadığından; somut olayda 6769 sayılı SMK’nun 6/4 maddesi kapsamında bir tescil engeli bulunmadığı, … markası, dava konusu marka başvurusunun yapıldığı tarihte ülkemizde tescilli ve/veya tescil için başvurusu yapılmış tanınmış bir marka olmadığından; somut olayda, 6769 sayılı SMK’nun 6/5 maddesi kapsamında bir tescil engeli bulunmadığı, davacı şirketin, ticaret unvanının ayırt edici kısmı olan … ibaresinin kendi faaliyet alanında marka olarak tescilini engelleme yetkisi bulunduğu; “…” ibareli dava konusu marka başvurusunun “43/01 Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.” üzerinde tescilinin 6769 sayılı SMK’nun 6/6 maddesi kapsamında tescil engeli yarattığı, davalının … ibareli dava konusu marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede: davacı yanın sunduğu delillerin incelenmesinden, … sayılı … ibareli davalı marka başvurusunun yapıldığı tarihte, söz konusu ibarenin Türkiye’de davacı adına tescilli olmadığı, söz konusu markanın İrlanda ve Birleşik Krallık başta olmak üzere pek çok ülkede tescilli ve yoğun kullanıma konu bir marka olmakla birlikte; davacı delilleri arasında, … markasının ülkemizde davacı tarafından kullanıldığını tevsik eden herhangi bir belge bulunmadığı, dosya kapsamında, davacının … markası üzerinde 6769 sayılı SMK’nun 6/3 maddesi kapsamında üstün hak sahibi olduğunu ispatlayan herhangi bir belge bulunmadığı; somut olayda bu madde kapsamında bir tescil engelinin söz konusu olmadığı; davacının … markasının İrlanda ve Birleşik Krallıkta oldukça iyi bilinen bir kahve zinciri markası olduğu, ancak söz konusu markanın ülkemizde maruf hale gelmediği, yani Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamında tanınmış marka olduğunu ispatlayan herhangi bir delil bulunmadığı, açıklanan nedenlerle 6769 sayılı SMK’nun 6/4 maddesi kapsamında bir tescil engelinin söz konusu olmadığı; … markasının dava konusu marka başvurusunun yapıldığı tarihte ülkemizde tescilli ve/veya tescil için başvurusu yapılmış tanımış bir marka olmadığı, bu nedenle 6769 sayılı SMK’nun 6/5 maddesi anlamında tescil engeli bulunmadığı; davacı şirketçe dosyaya sunulan belgeler ve Wikipedia kayıtları incelendiğinde; şirketin faaliyet alanının “Cafe hizmetleri”ne ilişkin olduğu, bu kapsamda; davalının “…” markasını 43. Sınıftaki “43/01 Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.” üzerinde tescil ettirmesinin, davacının ticaret unvanı karşısında, 6769 sayılı SMK’nun 6/6 maddesine aykırı olduğu; … markasının, davacı şirket tarafından, 1997 yılından bu yana İrlanda ve Birleşik Krallık başta olmak üzere, pek çok ülkede 29, 30, 43. Sınıflardaki mal ve hizmetler üzerinde tescil edilen ve “kahve zinciri/kafe” markası olarak yoğun ve yaygın şekilde kullanılan bir marka olduğu, söz konusu markanın ülkemizde bir kullanımı olmamakla birlikte, kahve dükkanı açma konusunda yatırım yapacak basiretli bir tacir tarafından basit bir araştırmayla dahi kolaylıkla bilinebileceği, davalı her ne kadar … ibaresinin “uykusuzluk hastalığı” anlamına geldiğinden “kafe hizmetleri” ile “kahve” emtiası bakımından herkesçe kullanılabilecek bir marka işareti olduğunu savunmuşsa da; bu ibarenin, tıbbi bir terim olduğu ve bir hastalığı tanımladığı, bu ibarenin, söz konusu mal ve hizmetler bakımından herhangi bir tanımlayıcılığı olmadığı gibi, yaygın kullanıma konu sıradanlaşmış bir işaret de olmadığı, davacının söz konusu ibarenin “uykusuzluk” durumuna ilişkin telmih edici etkisinden yararlanarak 1997 yılında bu markayı yarattığı ve menşe ülkede tescil ettirerek kullandığının dosya kapsamı ile sabit olduğu, bu anlamda markanın 29, 30 ve 43. Sınıftaki mal ve hizmetler için orijinal ve ayırt ediciliği yüksek bir marka işareti olduğu, davacı ile aynı sektörde faaliyet gösteren, davacı markasının neredeyse AYNISI taklit ederek tescil ettirmeye çalışan davacının, dava konusu … markasını tesadüfen seçip tescil ettirdiğini kabul etmenin hayatın olağan akışına aykırı düşeceği, davalının, “kahve zinciri, kafe” sektöründe yurt dışında bilinen … markasının itibarından yararlanarak faaliyette bulunmak maksadıyla dava konusu markayı tescil ettirdiği; bir markanın benzerinin tescili, her durumda kötü niyetli tescil olarak kabul edilemeyeceği, ancak, özellikle yurt dışında tescilli markaların, kopya-taklit düzeyindeki benzerlerinin kötü niyetli tescil olarak değerlendirilmesi gerektiği, zira, kimi tacirlerin dünyaca ünlü markaları benzer ya da farklı sektörlerde tescil ettirerek kullandıkları ve olumlu imaj transferi yolu ile haksız kazanç elde ettiklerinin bilinen bir husus olduğu, marka korumasının amacına aykırı, kötü niyetli tescil; engelleme, spekülasyon markası şeklinde olabileceği gibi, dünyaca ünlü ve/veya çok sayıda ülkede tescilli maruf markanın sulandırılması ve haksız yarar sağlama amacı güdülerek tescil edilmesi suretiyle de gerçekleşebileceği, bu şekilde tescil edilen markanın, taklit edilen tanınmış markanın ilgili sınıfta tesciline de engel teşkil ettiği anlaşılmış, açıklanan nedenlerle davalı marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı sonuç ve kanaatine ulaşılmakla aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın …sayılı kararın iptaline,
Davalıya ait … kod nolu “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.135,20-TL
yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/07/2021