Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/162 E. 2021/143 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/162
KARAR NO : 2021/143

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 22/04/2019
KARAR TARİHİ : 22/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın Türkiye’nin önde gelen marka şirketlerinin “Yat ve teknelerinin bakım/onarım” işlemlerini yapmakta olduğunu, uzun yıllardan bu yana 1997 yılında … Grup bünyesine katılan ileri teknoloji ürünü, uluslararası standartlardaki projeleri, kurumsal kimliği ve altyapı olanakları ile … Sanayi’nin öncü şirketlerinden biri olan … Marine şirketine hizmet verdiğini, müvekkili şirket yetkilisi ile davalı yan …’in eşi … ile aynı köyden birbirlerini çocukluktan tanıdıklarını ve uzaktan akrabalıklarının bulunduğunu, davalı yanın müvekkili ve markasını daha önceden bildiğini, buna rağmen kötüniyetli olarak davalı tarafından 37.sınıfta ve “… YATÇILIK” ibareli … nolu marka tescil başvurusunda bulunulduğunu, müvekkilinin daha önceleri “… yatçılık” yerine “… yatçılık” ibaresini dava dışı kar ortağı ile birlikte kullandığını, tüm bu hususların davalı yan tarafından bilinmesine rağmen işbu marka başvurusunu gerçekleştirdiğini, bu konunun başka bir şekilde ispatının mümkün olmadığından Mahkemenin istemesi halinde tanık sunulabileceğini, davalı yanın öncelikle bir şahıs firması kurduğunu ve bu ibareyi de şahıs firmasına eklediğini, ancak söz konusu kullanım ve ticaret sicil kaydının müvekkili firmanın “… Yatçılık” unvanlı limited şirketini kurmasından sonra gerçekleştirildiğini, sırf bu hususun dahi müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğunu gösterir nitelikte olduğunu, Ocak 2011 tarihinde davalı … tarafından ticari sicil kaydının sildirildiğini, akabinde ise 22.10.2014 yılındaki ticaret sicil gazetesinde “Ticareti Terk” nedeniyle tamamıyla kayıt sildirme yapıldığını, bu hususun davalı yanın markayı kullanmamasının yanı sıra işletmesini terkettiği ve faaliyetlerini durdurduğu anlamına geldiğini, davalı tarafından ilk marka başvurusunun 2016 yılında 12.sınıfta gerçekleştirildiğini, müvekkili bu ticaret unvanını aldığında başvuru sahibinin hem ticaret unvanının hem de marka başvurusunun/tescilinin bulunmadığını, dolayısıyla şahıs firması olarak ticaret sicil kaydını müvekkili şirket kaydından sonra gerçekleştiren davalı yanın gerçek hak sahibi olmadığını ve işbu itiraz konusu marka başvurusunu da iyi niyetli olarak yapmadığını ve müvekkili çalışmalarını engelleme saikiyle hareket ettiğini iddia ederek; davanın kabulü ile … sayılı YİDK kararının iptaline, … numaralı “… YATÇILIK” ibareli markanın sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru sahibinin önceye dayalı kullanımını somut delillerle ispat ettiğini ancak davacı tarafın daha önceye dayalı kullanımını ispat edemediğini, bir ibarenin ticaret unvanının ayırıcı unsuru olmasının onun tescil başvurusunun kabulü ya da aynı ibareli başka bir marka tescil başvurusunun reddi mecburiyetini doğurmayacağını, davaya konu markanın yasada öngörülen amacına ve kendisinden beklenen iktisadi işlevlerine aykırı amaçlarla yapılmış bir tescil başvurusu olduğu yönünde yeterli kanaate ulaşılamadığını, davacı yanın davalı başvurusunun 6769 sayılı Kanunun 6/9 maddesi anlamında kötü niyetli bir başvuru olduğunu ispat edemediğini ileri sürerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı asil vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin “… Yatçılık” adıyla 2008 yılından bu yana faaliyet gösterdiğini, bu ibareyi ticaret hayatında faal şekilde kullandığını, müvekkilinin yatırım yaptığı “…” ibaresinin geçtiği bir marka yaratmak suretiyle “… yatçılık” markasının 37. Sınıftaki “deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri”nde tescili için 05.04.2018 tarihinde başvuruda bulunduğunu, davacı yanın marka korumasının bulunmadığını ve bu husustaki eksikliğini dava dilekçesinde de itiraf ettiğini, bu durumda davacı yanın kararın iptalini istemek adına dayanak gösterebileceği herhangi bir marka tescilinin olmadığını, yine davacı yan iddiasının aksine müvekkili …’in eşi … ile davacı şirketin herhangi bir ilişkisinin, doğrudan veya dolaylı bir iş bağlantısının bulunmadığını, müvekkilinin … Yatçılık markasını çok uzun zamandır kullandığını ve ticari kullanım bakımından davacı tarafın önceliğinin söz konusu olmadığını, davacı tarafın dava konusunun dışına çıkarak ve dava dışı başka bir kar ortağından (… Yatçılık) bahsettiğini, bu hususun işbu dava konusunu ilgilendirmediğini ve davacı yanın bu yöndeki açıklamalarının değerlendirme dışı tutulması gerektiğini, davacı yanın eskiye dayalı kullanımının bulunmadığını, marka tescili bakımından önce 12.sınıf, sonra da dava konusu 37.sınıf bakımından tescillerin müvekkili tarafından yapıldığını, bu süre zarfında davacı tarafın herhangi bir marka tescil başvurusunun bulunmadığını, müvekkilinin davaya konu marka tescili bakımından gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkilinin davacı yana yaklaşık bir buçuk sene öncesinde (09.02.2018 tarihinde) (henüz 37.sınıfa ilişkin marka tescil başvurusunda bulunmamışken) … ihtarname gönderdiğini ve marka tecavüzü ve haksız rekabete yönelik eylemlerini sona erdimesini ihtar ettiğini, davacı yanın bu bildirime sessiz kaldığını ve müvekkilinin iyi niyetine karşılık aynı yaklaşımda bulunmadığını, son olarak davacı tarafın konu ile alakası olmayan tüm delillerini, açıklamalarını, afaki sunulan bilgi ve belgeleri kabul etmediklerini de beyan ederek; davanın reddine ve … sayılı YİDK kararının olduğu gibi kabul edilerek kesinleşmesine, müvekkiline ait … sayılı “… yatçılık” markasının sicilden terkinine dair istemin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/3, ve 6/9 md kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davalı … tarafından … Yatçılık+şekil ibaresinin “37.sınıf: İnşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri.”ni kapsayacak şekilde tescili için 05.04.2018 tarihinde marka olarak tescili için başvuruda bulunulduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından başvurunun incelenerek, 27.04.2018 tarih ve 299 sayılı Resmi Marka Bülteninde ilanına karar verildiği, başvurunun ilanına davacı … Yatçılık San. Ve Tic. Ltd. Şti. tarafından gerçek hak sahipliği ve kötüniyet iddiasıyla itiraz edildiği, itirazı inceleyen Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itiraz kısmen kabul edilerek başvurunun hizmet listesinden “Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri’’nin çıkartılmasına ve kalan hizmetler için tescil işlemlerinin devamına karar verildiği, İlgili Dairenin bu kararına, başvuru sahibi davalı tarafından Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu nezdinde itiraz edildiği, 18.02.2019 tarih ve … sayılı YİDK kararı ile; “… başvuru numaralı ‘… yatçılık’ ibareli başvurunun, ‘… yatçılık’ ibaresi üzerinde yayına itiraz sahibi … YATÇILIK SANAYİ VE TİC. LTD. ŞTİ.’nin eskiye dayalı kullanımı bulunduğu gerekçesiyle, ‘SINIF 37: Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri.’ bakımından 6769 s. SMK’nın 6(3) maddesi uyarınca kısmen reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvuru hakkındaki kısmi ret kararının kaldırılması talebiyle başvuru sahibi tarafından yapılan itiraz incelenmiştir. 6769 sayılı SMK’nın 6(3) maddesi, ‘Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.’ hükmünü ihtiva etmektedir. Her ne kadar 6769 s. SMK’nın 7(1) maddesinde, ‘bu kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir’ düzenlemesi mevcut ise de yukarıda anılan hüküm, bu kuralın bir istisnasını oluşturmakta ve maddede sayılan koşullarda tescilsiz markalara koruma sağlanmaktadır. Söz konusu madde kapsamında tescilsiz bir işaret üzerinde hak edilebilmesi için öncelikle tescilsiz işaretin markanın işlevine uygun biçimde kullanılması ve bu kullanımın Türkiye’de gerçekleşmesi gerekmektedir. Öte yandan, tescilsiz biçimde kullanılan markaya bilinirlik, tanınmışlık kazandırılmasına gerek bulunmamaktadır. (aynı yönde 556 s. KHK m. 8/3 ile mukayeseli olarak bkz. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi, 22/02/2018 tarih, 2017/1256 E., 2018/205 K. sayılı kararı) Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 28/05/2002 tarih, 2002/2411 E., 2002/5314 K. sayılı ilamında da, tescilsiz markanın piyasada fiilen kullanılması yeterli görülmüş, ayrıca markaya bilinirlik kazandırılması aranmamıştır. İtiraz edilen başvurunun tarihi 05/04/2018’dir. Dolayısıyla, yayına itiraz sahibi … YATÇILIK SANAYİ VE TİC. LTD. ŞTİ’nin, bu tarihten önce, ‘… yatçılık’ ibaresini (veya bu ibarenin ayırt edilemeyecek kadar benzeri bir işareti), söz konusu ibarenin başkası tarafından kullanımını veya tescilini engelleme hakkı verecek nitelik ve yoğunlukta, kısmi ret kararına konu hizmetlerle ilgili olarak Türkiye’de ciddi kullanım teşkil edecek şekilde ticaret alanında kullandığını ispat etmiş olması gerekmektedir. Başvuru sahibi karara itirazında, çekişme konusu ‘… yatçılık’ ibaresini, yayına itiraz sahibi firmadan daha eski bir tarihe dayalı olarak kullanmaya başladığını; … Yatçılık … ticaret unvanına sahip şirketin Nisan 2008’de, yani yayına itiraz sahibi şirketten daha önce kurulduğunu ileri sürmektedir. Yayına itiraz sahibi şirket ise, başvuru sahibi tarafından sunulan faturalara bakıldığında kendisi tarafından sunulan gemi restorasyonu kadar uzun sureli bir işlem yapılmadığını, dolayısıyla başvuru sahibine ait kullanımların yeterli olmadığını; ayrıca, başvuru sahibinin 22/10/2014 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ‘ticareti terk’ nedeniyle kayıt sildirme işlemi yaptığını, ‘… yatçılık’ ibaresinin kendisinin ticaret unvanı olduğunu, bu ticaret unvanı alındığından başvuru sahibinin hem ticaret unvanı hem de marka başvurusu/tescili bulunmadığını; hal böyleyken ve tekrar şahıs firması olarak ticaret sicil kaydını kendisinden sonra gerçekleştiren başvuru sahibinin gerçek hak sahibi olmadığını, marka başvurusunun iyi niyetli olmadığını, aralıksız olarak marka kullanımı ve ticari faaliyet gösteren bir firmanın bu gibi ticaret sicil kaydı sildirme işlemleri yapmayacağının kesin olduğunu ve bu gibi işlemlerin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ileri sürmektedir. Dosya kapsamında taraflarca sunulan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde, itiraz sahibi şirketin 2015 yılında kurulduğu ve itiraz sahibi tarafından sunulan delillerin ‘… yatçılık’ ibaresinin bu tarihten itibaren ve işbu başvuru tarihinde önceye dayalı olarak gemi restorasyonu hizmetleri için tanıtıcı işaret ve ticaret unvanı biçiminde kullanıldığı yönünde kanaat oluşturduğu kabul edilmekle birlikte; başvuru sahibine ait … Yatçılık … isimli şirketin Nisan 2008’de kurulduğu, bununla birlikte, başvuru sahibi tarafından ‘… yatçılık’ ibaresinin deniz taşıtlarının bakımı ve onarımı hizmetleriyle ilgili olarak markanın işlevine uygun şekilde kullanıldığını gösterir 2009-2017 yılları arasını kapsayan çeşitli faturalar sunulduğu, sunulan faturaların sayısı ve tutarları göz önüne alındığında, bunların belli bir ticari faaliyeti yansıtacak nitelikte olduğu, bu faaliyetlerin göz ardı edilebilir ve göstermelik olmadığı düşünülmüştür. Diğer yandan, her ne kadar başvuru sahibine ait … Yatçılık … unvanlı, Nisan 2008’de kurulmuş olan şirketin 22/10/2014 tarihli 8678 sayılı Ticaret Sicili Gazetesinde söz konusu şirketin ticareti terk nedeniyle kaydının terkin edildiği tespit edildiyse de, dosya kapsamında sunulan delillerin, ilgili terkin işleminden sonraki tarihlerde de ‘… yatçılık’ ibaresinin kullanımına başvuru sahibince devam edildiğine işaret eder nitelikte olduğu; ticaret unvanı ve markanın birbirinden ayrı mevzuata tabi olan iki ayrı sınai hak olması karşısında, söz konusu işlemin başvuru sahibinin tescil işaret üzerindeki kullanımını engelleyici nitelikte olmadığı değerIendirilmiştir. Kaldı ki, üzerinde hak iddia edilen işaretin markanın işlevine uygun şekilde, sunulan mal veya hizmeti diğerlerinden ayırt edecek şekilde ve ciddi kullanım teşkil edecek biçimde kullanılması SMK’nın 6(3) maddesi açısından yeterli olup işaretin mutlaka ticaret unvanı biçiminde kullanılması bir zorunluluk değildir. Belirtilen hususlar çerçevesinde, kısmi ret kararı kapsamındaki hizmetler bakımından ihtilaf konusu işareti daha eskiye dayalı olarak kullanan ve buna bağlı olarak eskiye dayalı kullanım yoluyla hak elde eden tarafın yayına itiraz sahibi firma olduğu sonucuna ulaşılmış, dolayısıyla başvuru hakkında verilen kısmi ret kararının kaldırılması ve başvuru sahibi tarafından yapılan itirazın kabulü gerekmiştir.” gerekçesiyle itirazın kabulüne ve başvuru hakkında “SINIF 37: Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri” bakımından verilen RET KARARININ KALDIRILMASINA karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 18/02/2019 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 22/04/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda ve ek raporda özetle: davacının … Yatçılık+şekil markası üzerinde, davalı …’e nazaran üstün ve öncelikli hak sahibi olduğu iddiası ispatlanamadığından; somut olayda 6769 sayılı SMK’nun 6/3 maddesi kapsamında bir tescil engeli bulunmadığı, … YATÇILIK ibareli dava konusu marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun ve ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun ve ek raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, dosya kapsamında yer alan delillerden, 17.06.2015 tarihinde kurulan davacı şirketin, ticaret unvanının “… YATÇILIK VE SANAY TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ” şeklinde olduğu ve faaliyet alanının, çekişme konusu “Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetlerini” kapsadığı anlaşılmaktadır. Yani davalı …’in, … sayılı ibareli markasının tescili için başvuruda bulunduğu 05.04.2018 tarihi itibariyle, davacı şirketin ticaret unvanında “… Yatçılık” ibaresi yer almaktadır. Ancak, SMK 6/3 maddesi kapsamında gerçek hak sahipliğinden bahsedilebilmesi için ticaret unvanı tescili yeterli değildir. İtiraza konu markanın başvuru tarihinden önce, davacı tarafından markasal olarak kullanıldığının ispatlanması gerekmektedir. Dosya içeriğinde davacı şirketin … YATÇILIK ibaresini markasal olarak kullandığını gösteren herhangi bir delil bulunmadığı gibi; davalı …’in, söz konusu ibareyi davacı şirketten çok daha önce ticari hayatta “Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri”nde ayırt edici işaret, bir başka ifade ile tescilsiz marka olarak kullandığı anlaşılmaktadır. Davalının yıllara sari şekilde, sıralı biçimde sunduğu faturalar ve içerikleri dikkate alındığından, … YATÇILIK ibaresi üzerinde üstün ve öncelikli hak sahibinin başvuru sahibi davalı olduğu sonucuna varılmaktadır. Bu kapsamda davacının, … YATÇILIK ibaresinin gerçek hak sahibi olduğu iddiası ispatlanamamıştır. Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamında, davacının … YATÇILIK markası üzerinde 6769 sayılı SMK’nun 6/3 maddesi kapsamında (davalıya nazaran) üstün ve öncelikli hak sahibi olduğunu ispatlayan herhangi bir belge bulunmadığından; somut olayda bu madde kapsamında bir tescil engelinin söz konusu olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı yan, davalının, kendisinin gerçek hak sahibi olduğu markayı tescil ettirmek üzere kötü niyetli olarak başvuruda bulunduğunu ileri sürmekle birlikte, bunu ispata yönelik herhangi bir delil sunamamıştır. Somut olayda davalının yedekleme, şantaj, marka ticareti gibi bir niyetle hareket ettiğine dair delil bulunmadığı gibi, markanın üstün ve öncelikli hak sahibinin davalı olduğu anlaşıldığından; kötüniyet iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/04/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸