Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/16 E. 2021/93 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/16
KARAR NO : 2021/93

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Tescili
DAVA TARİHİ : 07/01/2019
KARAR TARİHİ : 06/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka tescili davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; müvekkili şirket tarafından “…” markası için, 29. Sınıfta tescil talepli olarak … numara ile başvuru konusu edildiğini, başvuru hakkında yayın kararının verilmiş olduğunu ve davalı … MAKARNACILIK SANAYİ ve TİCARET A.Ş. tarafından “…” markasıyla iltibas oluşturacağı gerekçesiyle yayına itiraz edildiğini, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından söz konusu itirazın kabulüne karar verildiğini ve karara taraflarınca yapılan itiraz üzerine Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun itirazın reddine karar verdiğini, müvekkilinin markasıyla davalı markası arasında gerek yazı karakteri, yazıyı çevreleyen şekil, çizimler gerekse her iki markada kullanılan renklerin birbirinden farklı olması nedenleriyle iltibasa yol açacak bir benzerliğin olmadığını, bu nedenle marka başvurusunun kabulüne ve tesciline karar verilmesinin gerektiğini, müvekkili markasıyla davalı yan markasının tek kelimeden oluştuğunu, müvekkili markasının tüm batı dillerinde zeytin çağrışımı yapan “…” ibaresini içerdiğini, müvekkili marka görselinde “…” ibaresini alttan ve üstten ismiyle uyumlu biçimde birer zeytin dalının çevrelediğini, davalı yan markasının ise kırmızı-yeşil zemin üzerine oval kâse şeklinde yeşil zemin üzerine sarı renkli yazılmış “…” yazısının bulunduğunu ve her iki marka karşılaştırılması durumunda tüketici nezdinde birbiriyle ilişkili markalardan olmadığının izahtan vareste olduğunu, davalı markasının “…” ibaresinden oluşan tek kelimelik bir marka olduğunu, müvekkili markasının ise “…” ve “…” kelimelerinin birleşiminden oluşan görsellik ve anlam açısından davalı markasından tamamen farklı bir marka olduğunu, müvekkili markasıyla davalı markasının esas unsurlarının farklı olduğunu, müvekkili markasının esas unsurunun zeytinyağı ile bağlantılı “…” kelimesi olduğunu “…” ibaresinin ise bu asıl ibareyi tamamlayan tali unsur olduğunu, bu birleşik kelime oluşurken sonundaki “O” harfinin ünlü düşmesi sonucu “…” şeklinde kelimeye eklendiğini ve tek başına bir anlamının kalmadığını, davalı yanın zeytin ve zeytinyağı alanında fiili bir kullanımının bulunmadığını, davalı yanın makarna üretimi-pazarlaması yapan bir firma olduğunu, müvekkilinin ise zeytinyağı üretip sattığını ve markasını birçok dünya ülkesine zeytinyağı ihracatı için kullanmayı planladığını, müvekkilinin AB ülkeleri ve BD başta olmak üzere birçok ülkede markasını tescil ettirdiğini, kısa sürede markasına dünya çapında bilinirlik kazandırdığını ve aranan bir marka olma yolunda hızla yol aldığını, davalı yanın her ne kadar markasını 29. Sınıftaki tüm ürünlerde tescil ettirmiş olsa da bu alanda herhangi bir kullanımının olmadığını ve taraf markaları her ne kadar aynı sınıf içinde yer alsa da ürünlerin birbiriyle ilişkilendirilmesi ve tüketiciler nezdinde iltibasa yol açmasının teknik olarak mümkün olmadığını iddialarına konu ederek, davanın kabulüne, TÜRKPATENT YİDK’nın vermiş olduğu … sayılı kararın iptaline ve … sayılı markanın tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK tarafından verilmiş … sayılı kararının hukuka uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkili şirketin TSE güvencesi altında son sistem ve tam donanımlı laboratuarlarında uzman ekipler tarafından yapılan, üretim öncesi ve sonrası kalite kontroller ile gerek ihracatta gerekse iç piyasada yüksek kaliteli ürünler üreterek müşteri memnuniyetine gösterdiği hassasiyeti ortaya koyduğunu, ISO 900, ISO 22000, FSSC 22000 ve HELAL belgeleri ile gıda güvenliğine, hijyen ve insan sağlığına verdiği önemi gösterdiğini, müvekkili şirketin yüksek kalite ve teknolojiye sahip olduğunu, birçok çeşidiyle 80’in üzerinde ülkeye ihracat yapmakta olduğunu, Türkiye’de 500 büyük sanayi kuruluşu arasında olduğunu ve sektörün öncü firmaları arasında yer aldığını, “… no’lu başvurunun 297 sayılı Resmi Marka Bülteninde yayımlandığını ve müvekkili tarafından yapılan itirazlar sonucu marka başvurusunun reddine karar verildiğini, davacı tarafından YİDK nezdinde yapılan itirazların da reddedilerek marka başvurusunun reddine karar verildiğini, müvekkili firmanın tescili ticaret unvanının, tescilli ve tescil aşamasındaki markalarının hakim ve ayırt edici unsurunun “…” ibaresi olduğunun aşikar olduğunu, muhatap adına tescili için başvuru yapılan markanın hakim unsur olan ve açıkça ön plana çıkarılan “…” ibaresinin tesciline karar verilmesi halinde tüketici nezdinde işletmesel köken anlamında bir bağlantının kurulma ihtimalinin çok yüksek olduğunu, müvekkil firmanın tescilli ticaret unvanının ve tanınmış seri markaları ile görsel, fonetik, anlamsal olarak benzerliğinin açık ve net olduğunu bu nedenlerden dolayı dava konusu kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, davanın ise haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin tescilli “…” markasının davacı yana ait marka içerisinde birebir ayırt edici unsur olarak yer aldığını dolayısıyla kıyasa tabi markalarda 5 harfin ortak olarak bulunduğunu, tescilli markalara harf eklemek ya da markadan harf çıkartmak suretiyle markaya ayırt edicilik kazandırılamayacağının aşikâr olduğunu ve bu hususun yerleşik yüksek mahkeme içtihadı olduğunu, müvekkili şirketin kesintisiz olarak uzun yıllardır kullandığı ve 1998 yılından bu yana Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde korunmakta olan markası ile aynı/benzer sınıftaki aynı ve benzer ürünler/hizmetler için haksız olarak tescil müracaatına konu edindiğini, dava konusu markanın kapsadığı 29. Sınıfın müvekkili adına tescilli olduğunu ve yine bu sınıfta yer alan emtialarla aynı/benzer olan 30. Sınıf emtialarının da müvekkili adına tescil olduğunu bu hususun da markaların karıştırılma tehlikesini büyüttüğünü, müvekkili firmanın markalarını uzun yıllardır kullanmak suretiyle ayırt edicilik kazandırdığı davacı yanın ilgili markaya yönelik yapacağı kullanımların müvekkili firmanın seri markası ile halihazırda ticari faaliyetlerini sürdürdüğü iş kolunda kullanımını geliştirdiği-sürdürdüğü şeklinde nihai tüketici tarafından algılanacağının aşikar olduğunu, davacı yan başvurusunda “…” ibaresindeki “…” ibaresinin İspanyolca zeytin ve İtalyanca zeytin ağacı anlamlarına gelmekte olduğunu,”…” ibaresinin ise İngilizce zeytin anlamına gelmekte olduğunu ve bu kelimenin çok fazla dilde zeytin kelimesinin aynı zamanda kökeni olduğunu, davacı yanın “…” markası altında zeytinyağı üretim ve satışını gerçekleştirmekte olduğunu, söz konusu “…” ibaresinin genel ibare olması nedeniyle ayırt edicilik sağlama imkânının olmadığının aşikar olduğunu, bu nedenle davacı yan markasının esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, her iki kelimede de “O” harfinin yer alması sebebiyle davacı yanca iki “O” harfi yerine tek “O” harfinin kullanıldığını, ancak davacı markasının müvekkili firma markasıyla birebir olacak şekilde oluşturulmuş olduğunun açıkça görülebilmekte olduğunu, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurunun reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı yasa 6/1 maddesi kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu “…” ibareli marka başvurusunun, davacı şirket adına TÜRKPATENT nezdinde 07.02.2018 tarihinde … sayısı ile gerçekleştirildiği, söz konusu başvurunun 297 numaralı bültende 27.03.2018 tarihinde yayınlandığı, mezkur ilana, davalı yanca “…” ibareli … sayılı marka gerekçe gösterilmek suretiyle, süresi içinde itiraz edildiği, itirazın reddi kararına karşı tekrar yapılan itiraz neticesinde de itirazların TÜRKPATENT YİDK’ nın 31.10.2018 tarih ve … sayılı kararı ile; ”Anılan kararın ilgili bölümüne aşağıda aynen yer verildiği, “ … başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun … sayılı “…” ibareli marka ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6(1) maddesi uyarınca reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvuru hakkındaki ret kararının kaldırılması talebiyle başvuru sahibi tarafından yapılan itiraz incelenmiştir. …Kurul; “…” ibareli başvuru ile … sayılı “…” ibareli ret gerekçesi markanın görsel,işitsel ve bütün olarak ortaya çıkan izlenim bakımlarından benzer markalar olduğu görüşündedir. Buna ilaveten, başvuru ile ret gerekçesi markanın aynı/aynı tür malları kapsadıkları tespit edilmiştir. Bu çerçevede, başvuru ile … sayılı “…” ibareli ret gerekçesi markanın aynı/aynı tür malları kapsadıkları tespit edilmiştir. Bu çerçevede, başvuru ile … sayılı “…” ibareli ret gerekçesi marka arasında karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkabileceği kanaatine varılmış ve aynı tespit doğrultusunda Markalar Dairesi Başkanlığı’nca verilen ret kararı yerinde görülmüştür. Son olarak, başvuru sahibinin emsal kararlar gerekçeli itirazı, farklı markalar hakkında verilen kararların incelenen başvuruyla ve bu başvuru hakkındaki kararla bağlantısının bulunmaması nedeniyle haklı bulunmamıştır. Sayılan nedenlerle itirazın reddedilmesi gerekmiştir.” şeklinde karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 05/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 07/01/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda ve ek raporda özetle: dava konusu … sayılı “…” ibareli başvuru ile ret gerekçesi davalı markası arasında aynı, aynı tür emtialar bulunuyor olması ve işaretler arasındaki markalar arasında iltibas ihtimaline neden olacağı, bu bakımdan TÜRKPATENT YİDK tarafından verilen dava konusu … sayılı kararının görüşlerimizle uyarlılık içerisinde olduğu, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun ve ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davacı Markası Davalı Markaları
…+şekil …+şekil
(29. sınıf) (29. sınıf)

Dava konusu marka kapsamındaki 29. Sınıf mal ve hizmetler ile ile davalı marka kapsamındaki 29. Sınıf ”Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri” yönünden benzer olduğu anlaşılmaktadır. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesinde geçen emtia benzerliğine ilişkin kıstas belirtilen mal ve hizmetleri yönünden sağlanmıştır. Devamla;
Davacının markasının incelenmesinde; dava konusu “…+şekil” marka başvurusuna bakıldığında markanın “…” harflerinden oluştuğu, ibarenin üst tarafında ve alt tarafında yer alacak şekilde konumlandırılan zeytin dalı figürünün bulunduğu, markada görsel anlamda ön planda olan unsurun “…” kelimesi olduğu anlaşılmaktadır.
Davalının markasının incelenmesinde; davalının markasında “…” ibaresinin her bakımdan markada ön planda olduğu ve bu ibarenin üst tarafının koyu yeşil alt tarafının ise koyu kırmızı renklerle donatıldığı, ayrıyeten de “…” ibaresinin de oval bir zemin içerisine yerleştirildiği anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, dava konusu markanın davacı markalarından figüratif anlamdaki unsurlar açısından kısmen farklılaştığı görülmekte ise de özellikle sözcük unsurlarının “…” ve “…” şeklinde olması nedeniyle birbirine ciddi anlamda yakınlaştığı, davalı yan markasının, davacı markasını oluşturan kelimenin ilk beş harfi olarak birebir yer aldığı, bu nedenle işaretler arasında, esas unsurlar bakımından yüksek düzeyli görsel bir benzerliğin bulunduğu, taraf markalarında “…” harflerinin diziliminin aynı olduğu görüldüğü anılan ibarenin “rik-ko” şeklinde telaffuz edilecek iken dava konusu markanın “rik-ko-li-vo” şeklinde telaffuz edileceği, bu anlamda markaların ilk beş harf ve iki hecesinin birebir aynı olduğu, her ne kadar başvurunu bitiş sesi “…” ise de kelimedeki vurgunun ilk hecede olması nedeniyle fonetik anlamda işaretlerin birbirlerinden uzaklaşmadığı, taraf markalarında ortak ve esas unsur konumunda yer alan “…” sözcüğünün İtalyanca olup “zengin” anlamına geldiğini ve bu kelimenin anlamını 29. Sınıf emtiaların ilgili tüketicisinin bilmesinin mümkün olmadığı, davacı taraf vekilince dava konusu markanın zeytin çağrışımı uyandıran “…” ibaresinden yaratıldığı ileri sürülmüş ise de tüketicinin “…” markasını bir bütün olarak gördüğünde bu şekilde bir çıkarımda bulunması veya markayı davalı markasından farklılaştıracak ve … kelimesinden uzaklaştıracak düzeyde bir anlam yüklemesinin mümkün görülmediği anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/04/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸