Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/139 E. 2021/213 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/139
KARAR NO : 2021/213

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 08/04/2019
KARAR TARİHİ : 15/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; … Üniversitesi’nin, Dünya Eğitim Vakfının müracaatı neticesinde, 27 Şubat 2014 tarih 29826 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6525 sayılı Kanunla, Türkiye Cumhuriyeti yükseköğretim sistemi içerisinde, kamu tüzel kişiliğine sahip bir Vakıf Üniversitesi olarak yerini aldığını, müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde çok sayıda “…” esas unsurlu markasının bulunduğunu, davalının … sayılı ve “…” ibareli markanın tescili için başvuruda bulunduğunu, müvekkilinin anılan markaya yönelik itirazlarının davalı kurumca kısmen reddedildiğini, … 2. FSHHM’nin 2014/242E – 2016/23K sayılı dosyasında müvekkili markasının sektöründe ayırt edici olduğu kanaatine varıldığını, davalı şirketin 41. Sınıf hizmetlerde markasının kullanmadığını, bu nedenle 177751 sayılı markasının kullanma nedeniyle iptalinin talep olunduğunu, müvekkilinin faaliyet alanının 44. Sınıfı kapsayan “tıp fakültesi vs sağlık eğitimi” faaliyetleri olduğunu, Yükseköğretim Kanununa göre tıp fakültelerinin bulunduğu üniversitelerin uygulamaya yönelik eğitim verebilmeleri için kendilerine ait hastanelerin ve hastaneye bağlı bölümlerin bulunması gerektiğini, nitekim tıp fakültesinde eğitimin 2. Yılından sonra hastanelerde uygulamalı ders verildiğini, bu nedenle tıp eğitimin bir parçasının da 44. Sınıf hizmetleri kapsadığını, davaya konu markanın 16, 41 ve 44. Sınıf emtiaları kapsadığını, başvurunun 44. Sınıfta da reddedilmesi gerekirken kısmen reddine karar verilmiş olunmasının hatalı olduğunu, bir üniversitenin eğitim hizmetleri kapsamında göstermiş olduğu her bir faaliyette eğitim öğretim amaçlarına hizmet edildiğini, bu nedenle müvekkilinin 41. Sınıfta da hizmetleri bulunduğunu, müvekkili itirazlarının 41. Sınıfta kabul edilip diğer sınıflarda reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin 44. Sınıftaki hizmetlerinin 41. Sınıftaki hizmetlerin devamı niteliğinde olduğunu, müvekkilinin markasının yoğun ve ciddi bir şekilde kullandığını, müvekkilinin markalarına yaptığı yatırım, harcadığı sermaye ve emek ile markasına ayırt edicilik kazandırdığını, müvekkilinin kullanımla ayırt edicilik kazandırdığı markasına benzer şekilde yapılan dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu, başvurun müvekkili markaları ile aynı şekilde “…” ibaresini içerdiğini, bu nedenle markaların okunuş ve yazılışlarının aynı olduğunu, bu durun karıştırılma ihtimaline yol açtığını, Yargıtay 11. HD’sinin 2016/8543E – 2018/2067K sayılı kararında kanunla kurulan bir vakıf üniversitesi olan müvekkilinin kanundan doğan haklarını kullanımının marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilemeyeceğinin kabul edildiğini, müvekkilinin kanunla kurulmuş olması karşısında kendisine verilen üniversite adını kullanmasının marka hakkına tecavüz oluşturmayacağını, müvekkilinin ticaret amacı gütmeyen bir vakıf üniversitesi olduğunu, davalı şirket ile farklı sektörlerde faaliyet gösteren müvekkilinin davalı ile haksız rekabete sebep olmayacağını, müvekkilinin kanunla kurulmuş bir üniversite olması nedeniyle ve tıp fakültesine sahip olması nedeniyle sağlık alanında da faaliyetlerinin zorunlu olduğunu, iddia ederek işbu 36, 40, 41, 42, 43, 44 ve 45. Sınıf hizmetler bakımından başvuru konusu edilen dava konusu markaya ilişkin verilen … sayılı YİDK karar iptali ve … sayılı markanın 5/1-ç , 6/1, 6/6 ve 25 maddeleri uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, taraf markalarında “…” ibaresinin ortak olduğunu ancak markaların genel izlenimleri açısından benzer olmadıklarını, iltibas değerlendirmesinde bütünlüğün esas olduğunu, karşılaştırmanın tek tek unsurların yönünden yapılmaması gerektiğini, başvuru ile davacı markalarının farklı olduğunun açıkça görülebilir olduğunu, başvurudan 41. sınıf hizmetlerin çıkartılmış olmasının iltibas ihtimalini ortadan kaldırdığını, 44.sınıf hizmetlerin 41. sınıf hizmetlerin devamı olmadığını, kötü niyet iddialarının mesnetsiz olduğunu ve ispatlanamadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle, müvekkilinin 1983 yılında kurulmuş Türkiye’nin önde gelen tahlil laboratuarlarından biri olduğunu ve 35 yıldır markasını kesintisiz olarak kullanmakta olduğunu yine müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde 177751, 2009/30233, 2009/30234, 2016/74124, 2016/20794 sayılı markalarının bulunduğunu, müvekkilinin 20 yıldır tescilli olarak markalarını kullandığını 177751 sayıl markasının sehven yenilenmemesi nedeniyle hak kaybına uğramamak adına müvekkilinin birebir aynı ibareyi … sayısı ile başvuru konusu ettiğini, davacının müvekkili başvurusuna yönelik itirazlarının hatalı bir şekilde 41. Sınıf hizmetler bakımından reddedildiğini, davacının kalan hizmetler bakımından YİDK kararının iptali ve müvekkili markasının tümden hükümsüzlüğünü talep etmesinin mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin çok uzun yıllardır sağlık sektöründe bilfiil faaliyet gösterdiğini, davacı üniversitenin ise 2014 yılının ikinci yarısında kurulduğunu, davacının yaptığı marka başvurularından haberdar olan müvekkilinin davacıya ….yevmiye sayılı ihtarnameyi keşide ettiğini, ancak davacının gönderdiği cevabi ihtarname ile hiçbir iddiayı kabul etmediğini ve akabinde müvekkili aleyhine … 2. FSHHM’de 2014/242E sayılı davayı ikame ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin ise davacı aleyhine … 3. FSHHM’de 2015/13E sayılı davayı ikame ettiğini ve anılan davanın 2014/242E sayılı dosyası ile birleştirildiğini, davacı aleyhine açılmış marka tecavüz ve haksız rekabet talepli davalara rağmen davacının faaliyetlerini hızlandırdığını ve “…” markası altında sağlık hizmetlerinde faaliyetler sürdürdüğünü, davacının kendisinin kötü niyetli olduğunu, bahsi geçen davada davacı yanın “…” markasının laboratuar hizmetleri üzerindeki kullanımlarının ve www…edu.tr alan adına yer alan “laboratuar hizmetleri” bakımından erişimin engellenmesi yönünde tedbir kararı verildiğini ancak davacının bu kararlara uymadığını, tam tersi faaliyetlerin arttırıldığını, davacının yapmış olduğu marka başvurularının bir kısmının re’sen kurum tarafından bir kısmının ise müvekkili itirazları sonucunda 16, 41, 42 ve 44. Sınıflardaki mal ve hizmetler bakımından reddedildiğini, davacının 2014/28803 sayılı “…” ve 2014/28809 sayılı “… üniversitesi” başvurularının reddi kararına karşı Ankara 4. FSHHM’nin 2015/144E sayılı davasını ve Ankara 3. FSHHM’nin 2015/216E sayılı davalarını ikame ettiğini ve her iki davanın da netice olarak reddine karar verildiğini, yine Ankara 2. FSHHM’nin 2018/122E sayılı dosyasında müvekkilinin “… genetik” ibareli marka başvurusuna ilişkin hükümsüzlük talepli dava ikame ettiği düzenlenen bilirkişi raporunda ise müvekkili lehine değerlendirmelerde bulunulduğunu, müvekkilinin 35 yıldır tescilsiz 20 yıldır tescilli olarak kullandığı markaları üzerindeki hakları ihlal etmeye çalışan davacının kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin davacıya herhangi bir markasal kullanım hakkı tanımadığını, 2014 yılında kurulmuş davacı üniversitenin “…” markası üzerinde öncelik ve üstün hak sahipliği iddialarının temelsiz olduğunu, davacının müvekkilinin kuruluşundan 31 yıl sonra kurulduğunu, davacının hiçbir önceki hak sahipliğinin bulunmadığını, dava konusu başvurunun müvekkilinin önceki tarihli seri markalarının devamı niteliğinde olduğunu, davacının itiraz gerekçesi yaptığı markaların müvekkilinin önceki tarihli markaları sonucunda ya re’sen ya da yapılan itirazlar sonucunda reddedildiğini, davacının huzurdaki davayı kötü niyetle açtığını, hukuki bir menfaatinin bulunmadığını, davacının … 2. FSHHM’nin vermiş olduğu ihtiyati tedbir kararına rağmen … merkezi altında sağlık hizmeti sunduğunu, müvekkilinin www.birunidishastanesi.com internet sitesinden görülebileceği üzere … ibaresi altında halihazırda diş hastanesi kurduğunu ve sağlık hizmetleri alanında faaliyet göstermeye başladığını, davacının da www.birunihastanesi.com.tr alan adını aldığını, davacının farklı kelime unsurları ile bir araya getirerek oluşturduğu ve benzer mal ve hizmetler üzerinde tescil ettirmek üzere yaptığı “…” ibareli markalardaki tek amacının, müvekkili markalarından mütecaviz bir şekilde yararlanmak olduğunu, davacının kanunla kurulmuş bir üniversite olmasının müvekkilinin uzun yıllardır tescilli ve yoğun kullanıma konu markasal haklarına tecavüzü meşru kılmayacağını, bu yorumun mülkiyet hakkının ihlali olacağını, davacının iddialarının aksine 41. ve 42. Sınıf hizmetlerin 44. Sınıfın hizmetlerin tamamlayıcısı olmadığını, müvekkilinin bir tıbbi tahlil laboratuarı olduğunu, davacının iddiasının aksine davacının ticari bir işletme olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 5/1-ç, 6/1,6, 9 md kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu … ibaresinin tescili amacıyla 36, 40, 41, 42, 43, 44 ve 45. Sınıf mal ve hizmet sınıflarını kapsayacak şekilde 08.08.2017 tarihinde gerçekleştirildiği görülen … sayılı marka başvurusunun, yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.09.2017 tarih ve 285 sayılı bültende ilan edildiği, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli bir kısım markaları ve sair nispi ret nedenlerine dayalı olarak itirazlarda bulunduğu ancak itirazların Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 16.05.2018 tarihli kararı neticesinde reddine karar verildiği, söz konusu ret kararına karşı davacı yanın bir kez daha itirazda bulunduğu ve MDB kararının kaldırılarak başvurunun tüm hizmet sınıfları bakımından reddini talep ettiği, itirazları inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 08.02.2019 tarih ve … sayılı kararı neticesinde özetle; “… başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2014 96178, 2014 96231, 2014 96223, 2014 96218, 2014 96227, 2015 26191, 2016 27509, 2016 27960, 2016 28192, 2016/29074. 2016 29454, 2016 29450 sayılı markalar ile karıştırılma ihtimali, tanınmışlık ve kötü niyet gerekçeleriyle 6769 s. SMK’nın 6. maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Yapılan incelemede, başvuru ile itiraz gerekçesi 2016/29074, 2016 27509, 2016 29454 sayılı ve “… üniversitesi tip fakültesi hastanesi”, “ibu … … üniversitesi” ve “… üniversitesi florya hastanesi” ibareli markaların “…” ibaresini ortak olarak içerdikleri ve markaların tescil kapsamında 41. sınıfa dahil hizmetlerin ortak olarak bulunduğu ve söz konusu hizmetler bakımından markanın tescili halinde markalar arasında ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimali ortaya çıkabileceği kanaatine varılmıştır. Bununla birlikte, farklılaşan hizmetler açısından karıştırılma veya ilişkilendirilme ihtimallerinin bulunmadığı düşünüldüğünden tümden ret talebi haklı bulunmamıştır. Diğer taraftan, başvuruya konu marka ile itiraza gerekçe olarak gösterilen diğer markalar arasındaki benzerlik düzeyi ve markaların eşya listelerinde yer alan mal ve hizmetlerin benzerlik düzeyi birlikte değerlendirildiğinde söz konusu markalar arasında karıştırılma ya da ilişkilendirilme ihtimali bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Kurul, takiben tanınmışlık ve kötü niyet gerekçeli itirazları da incelemiştir. Yapılan inceleme neticesinde, muterize ait markaların tanınmış olduğuna ilişkin yeterli bilgi, belge ve delil sunulmadığı tespit edildiğinden markaların tanınmışlığına ilişkin yeterli kanaat oluşmamış ve tanınmışlık gerekçeli itirazın reddi gerekmiştir. Diğer taraftan başvurunun, kötü niyet iddiasının temelini oluşturan 41. sınıftaki hizmetler bakımından yukarıda açıklandığı üzere karıştırılma ihtimali gerekçesiyle halihazırda reddedildiği, ayrıca ibarenin ünlü bir İslam bilgininin adı olması ve yaygın olarak bilinmesi hususu da dikkate alındığında salt markalar arasındaki benzerliğin başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığı sonucunu tek başına doğurmayacağı, tarafları aynı olan 2016/74142 başvuru numaralı marka hakkında verilen 2018-M-359 sayılı YIDK kararında başvurunun kötü niyetle yapılmadığına ilişkin tespitin varlığı da göz önüne alındığında, huzurdaki başvurunun da kötü niyet gerekçesiyle tümden reddinin yerinde olmayacağı kanaatine varılmıştır. Belirtilen nedenlerle iş bu itirazın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İtirazın kısmen kabulüne ve “SINIF KODU 41 Eğitim hizmetleri: Akademiler, ana okulları, eğitim (ders verme), eğitim bilgileri, eğitimle ilgili sınavlar, öğretim amaçlı kurslar, yatılı okullar, eğitim ve öğretim hizmetleri, sempozyum ve kongre düzenleme hizmetleri: Konferansların, kongrelerin, konuşmaların, sempozyumların düzenlenmesi. yönetimi ve organizasyonları, kütüphane hizmetleri: Gezici kütüphaneler, ödünç kitap veren kütüphaneler, kitap yayınlama hizmetleri Spor hizmetleri: Beden eğitimi ve jimnastik hizmetleri, spor kulüpleri sağlık kulüpleri hizmetleri, spor aletlerinin kiralanması, spor olanaklarının sağlanması, sportif kamp hizmetleri, stadyumların kiralanması. Eğlence hizmetleri: Diskotek hizmetleri, casino hizmetleri, eğlence ile ilgili bilgilendirme, lunaparklar, parti düzenleme, sirkler, tatil ve eğlence kampI hizmetleri. Film yapımcılığı, video film yapımcılığı, tiyatro yapımcılığı, sinema filmlerinin kiralanması, sinema projeksiyon makineleri ve aksesuarlarının kiralanması, sinema salonu temini, sinema stüdyoları. sahne dekorlarının kiralanması, çizgi filmlerinin kiralanması,gösteri yapımcılığı gösteriler için eğitim, müzikholler, orkestra hizmetleri, gösteri dekorlarının kiralanması, radyo eğlenceleri, radyo ve tv programı yapımcılığı, tv eğlenceleri, radyo, tv setlerinin kiralanması, video kaset kaydedicilerinin kiralanması, videoların kiralanması. ses kaydedici aletlerin kiralanması hizmetleri. Kulüp ve demekler eğlence ve eğitim amaçlı kulüp ve dernek hizmetleri, müze etkinlikleri, eğlence veya eğitim amaçlı yarışma organizasyonları, spor amaçlı yarışmaların düzenlenmesi, kültürel ve eğitim amaçlı sergi organizasyonları hizmetleri. dalma ekipmanlarının kiralanması hizmetleri. fotoğrafçılık, fotoğraf ile rapor etme hizmetleri, film dizme hizmetleri, tercüme hizmetleri, işaret dilinin tercümesi, haber muhabirliği hizmetleri.” hizmetlerinin başvuru kapsamından çıkarılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.” şeklindeki gerekçeler ile itirazların 41. Sınıf hizmetler bakımından kısmen kabul edildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 11/02/2019 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 08/04/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporda özetle: dava konusu … sayılı marka kapsamındaki 40.sınıftaki “Matbaacılık; ofset baskı, taş baskı, ipek baskısı (serigrafi) hizmetleri,” ve yine 44.sınıftaki “optik hizmetler” bakımından taraf markalarının aynı, aynı tür ya da benzer emtiaları kapsadıkları, söz konusu hizmetler bakımından markaları oluşturan işaretlerin iltibas ihtimaline neden olabilecek düzeyde benzer oldukları, başvuru kapsamında yer alan sair hizmetler bakımından taraf markaları arasında iltibas ihtimalinin mevcut olmayacağı, mahkemece 41. Sınıf “eğitim ve öğretim hizmetleri” ile 44. sınıftaki genel anlamdaki “sağlık hizmetleri” bakımından heyetimizce rapor kapsamında yapılan değerlendirmenin aksi yönde bir görüşün benimsenmesi ve iltibas ihtimalinin var olduğunun kabulü halinde, davalının 2009/30234 sayılı 44. Sınıfta “tıbbi hizmetler”de tescilli markasının, dava konusu markada yer alan 44. Sınıftaki “Tıbbi ve hijyenik bakım. Fizik tedavi, fizikoterapi, hastaneler, hemşirelik, piskolojik testler, plastik cerrahi, sağlık bakımı, sanatoryumlar, tıbbi klinikler, tıbbi yardım, kan bankası hizmetleri, dişçilik, ebelik hizmetleri” emtiaları bakımından davalı lehine müktesep hak sağlayacağının da değerlendirilmesi gerekeceği, davacı yanın “BİRUNI” ibaresi üzerinde üstün hak sahipliğine yönelik iddiaları mevcut ise de 44. Sınıftaki genel anlamdaki “tıbbi hizmetler” alanında davalının, davacıya göre, dava konusu marka üzerinde daha eskiye dayalı kullanımlarının mevcut olması nedeniyle davacının, davalıya karşı bir üstün hakkının bulunmadığı, başvuru konusu markanın kötü niyetli olarak tescil başvurusuna konu edildiğine dair herhangi bir delilin dosyada mevcut olmadığı, davalının başvuru konusu işareti 30 yılı aşkın bir süredir kullandığı ve hali hazırda kendisi adına tescilli olduğu, bu nedenlerle bu husustaki takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun/ ek raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç bendi “Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler.” tescil edilemeyeceği hükmünü amirdir. Bu düzenleme marka hukukuna hakim olan öncelik ve bir markanın tek bir sahibi olması ilkelerini ifade eder. Böylece daha önce tescil edilmiş veya başvurusu yapılmış bir markanın aynı veya ayırt edilmeyecek kadar benzerinin, aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetler için bir başkası adına mükerrer tesciline engel olunması amaçlanmıştır. Aksi halin bir markanın birden fazla kişi tarafından kullanılmasına ve halkın yanıltılmasına neden olacağı kabul edilmiştir. Bu hususu TürkPatent tescil sürecinde, kendiliğinden dikkate almakla yükümlüdür.
Başvuruya konu markanın (işaretin) daha önce tescil edilmiş (veya başvurusu yapılmış) marka ile aynı olması, karşılaştırılan markaların (işaretlerin) özdeş, farksız, tıpa tıp taklit, aynen veya bire bir kopya olmalarını ifade eder. Aralarında küçük de olsa farlılık bulunan markalar ise aynı sayılamazlar. Ancak markaların farklı büyüklükte olması veya sözcük markalarının yazı karakterinin (el yazısı, büyük-küçük harf) veya yazı tipinin (Times New Roman, Arial, Comic Sans MS gibi) farklılaştırılması aynı olma durumunu etkilemez.
Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik ise, karşılaştırılan markalar aynı olmamakla birlikte, orta düzeydeki alıcıda bıraktığı genel izlenimlerinin hemen hemen aynı olmasıdır. Bir başka deyişle, markalar arasındaki farklılık o kadar önemsizdir ki, müşteri kitlesi nezdinde markalar yazılış, okunuş, görsel veya işitsel olarak aynı imiş gibi algılanırlar.
Ancak 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesindeki tescil engelinin varlığı için sadece başvuru ile önceki markaların aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olması yeterli değildir. Aynı zamanda başvuru ve önceki markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin de aynı yada aynı tür olması zorunludur. Bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesi durumunda yasa koyucu halkın bu iki markayı karıştırma ihtimalinin bulunduğunu kabul etmiştir. Bu nedenle, TürkPatent ayrıca karıştırma ihtimalinin var olup olmadığı üzerinde durmaksızın başvuruyu ret edecektir. Başvuru ve redde mesnet markanın kapsamındaki mal veya hizmetlerin bire bir örtüşmesi bir diğer söyleyişle özdeş olması halinde ayniyet mevcuttur. Aynı tür kavramı ise, kural olarak aynı sınıfın aynı alt gurubu içinde bulunmayı ifade eder. Marka Tescil Başvurularına Ait Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırmasına İlişkin 2002/3 sayılı Tebliğin 5 ve 7. maddeleri anılan ilkeyi açıkça ifade etmektedir. Bununla birlikte sınıflandırma Nice Anlaşmasının 2. maddesinde vurgulandığı üzere, tescil edilmiş herhangi bir markanın koruma kapsamının belirlenmesi bakımından bağlayıcı değildir.
Ayırt edilemeyecek kadar benzerlikten söz edilebilmesi için başvuru konusu işaret ile redde mesnet markalar arasında ortalama tüketici ve yararlanıcılar nazarıyla bakıldığında hiçbir araştırma ve herhangi bir inceleme yapılmasını gerektirmeyecek derecede açık ve net biçimde iltibasın ortaya çıkmasının kesin olarak öngörülebilir olması gerekir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, … 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Somut uyuşmazlık bakımından tartışma konusu olan nokta; markaların AYNI VEYA AYNİYET DERECESİNDE BENZER olmalarıdır. Değerlendirme konusu mutlak ret nedeni ile ilgili olarak yukarıda verdiğimiz örnekler doğrultusunda, kanun yolu incelemesi yapan mahkemelerin uygulamalarından da anlaşılabileceği üzere markaların aynı olma kriterinden asgari düzeyde uzaklaşmış olmaları mutlak ret gerekçesinin varlığını ortadan kaldırmaktadır.
Bu çerçevede dava konusu markanın … şeklinde tek bir kelimeden ibaret ve bu kelimenin altının çizilmesi ile oluşturulmuş bir marka olduğu, davacı yanın dayanak markalarına bakıldığında ise her birinin “…” ibaresini ortak olarak içermekle birlikte pek çok ek kelime unsurunu da beraberinde ihtiva ettiği görülmektedir.
Yüksek mahkemelerin güncel ve istikrarlı uygulamalarında bilinçli olarak vurgulandığı üzere, aynı veya ayırt edilemeyecek düzeydeki benzerlik değerlendirmesi kapsamındaki, işaretlerin aynı/ayniyet derecesinde benzer olmaları gerekliliği yönündeki kriterin somut uyuşmazlıkta gerçekleşmediği, markaların özellikle görsel anlamda farklılaştıkları, oysaki ret gerekçesi düzenlemedeki kastın ortalama tüketici ve yararlanıcılar nezdinde hiçbir araştırma ve herhangi bir inceleme yapılmasını gerektirmeyecek derecede açık ve net bir iltibasın ortaya çıkması şeklinde yorumlanması gerektiği , bu şartın sağlanmadığı ve tüketicinin iki işaret arasındaki iktisadi ya da idari bir bağ olup olmadığı yönündeki zihninde oluşturacağı tartışmanın nispi ret nedenleri uyarınca ele alınması gerektiği anlaşılmıştır.
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markaları

Taraf markalarının emtia kapsamları incelendiğinde, dava konusu … sayılı marka kapsamındaki 40.sınıftaki “Matbaacılık; ofset baskı, taş baskı, ipek baskısı (serigrafi) hizmetleri,” ve yine 44.sınıftaki “optik hizmetler” bakımından taraf markalarının aynı, aynı tür ya da benzer emtiaları kapsadıkları bilirkişi incelemesi ile anlaşılmıştır. Bu minvalde SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan karıştırılma ihtimali de belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir. Kalan mal ve hizmet sınıfları yönünden benzerlik bulunmamaktadır. Sağlık sektörü ile tıp fakültelerinde eğitim verilmesi nedeni ile eğitim öğretim hizmetleri arasında karıştırılma ihtimali doğacağına dair iddia verilen hizmetlerin tamamen farkı sektörlerde olması ve ikame edilmeyecek olması nedeni ile yerinde görülmemiştir. Devamla;
Davalının markasının incelenmesinde; başvurunun herhangi bir figüratif unsur içermeksizin “…” ibaresinden oluştuğu, bu ibarenin altının çizili olarak gösteriminin markaya bütünsel anlamda ek bir ayırt edicilik katmadığı, “…” ibaresi tam adı “…’” olan ve gökbilim, matematik, doğa bilimleri, astroloji, coğrafya ve tarih alanındaki çalışmalarıyla ve özellikle de tıp alanındaki eserleri ile bilinen 973-1051 yılları arasında yaşamış bir İslam aliminin adı olduğu, tarihi bir karakterin ismi olmakla birlikte anılan ibarenin ülkemiz tüketicisinin büyük bir çoğunluğunca bu anlamıyla bilinmeyeceği, bilinse dahi bu isimle yaratılan bir marka için anılan ibarenin ayırt edici olarak algılanacağı anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı yanın dayanak markalarının “…” kelimesi etrafında oluşturulmuş başta olmak üzere, … … EL … ÜNİVERSİTESİ, … UNİ, … … ÜNİVERSİTESİ, … ÜNİVERSİTESİ Bilimin Geleceği, İBU … … ÜNİVERSİTESİ, … ÜNİVERSİTESİ .. LABORATUVARI, … ÜNİVERSİTESİ MERKEZ HASTANESİ, … ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTANESİ, … ÜNİVERSİTESİ FLORYA HASTANESİ, … ÜNİVERSİTESİ … LABORATUVARI şeklinde markalar olduğu, her bir markada “…” ibaresinin münhasır esas unsur veya esas unsurlardan biri olarak yer aldığı, markalarda bunun dışında yer alan “…, üniversite, hastane” vb kelimeler tali nitelikte olmakla birlikte …’nin tam adının yazıldığı veya … ibaresinin ön plana çıkartıldığı markalarda da “…” kelimesinin yine çatı marka olarak varlığını koruduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, taraf markaları bütünsel unsurları bakımından kıyaslandıklarında “…” ibaresinin dava konusu markanın tek asli unsuru, davacı yan markalarının ise yine ya tek asli unsuru ya da asli unsurlarından biri olarak yer aldığı, bu durumun ilgili tüketici kitlesinde işaretler arasında görsel, işitsel ve kavramsal açıdan benzerlik ve iltibas ihtimalini beraberinde getireceği, aynı, aynı tür ya da benzer mal veya hizmetlerde “…” markası ile karşı karşıya kalan tüketicinin önceki marka ile sonraki marka arasında ilişki kurmasının kaçınılmaz olacağı ve aynı iktisadi – idari kaynağın sahip olduğu “…” markasına ait farklı versiyonlar olarak taraf markalarını algılayacağı; bu durumun ise işaretler arasında karıştırılma ihtimalini de beraberinde getireceği; tüketicinin “…” şeklinde ortaklığı tespit olunan hizmetler bakımından ayırt edici vasfı güçlü ve yaygın olarak ticaret hayatında karşı karşıya kalmayacağı bir ibareyi gördüğünde, zihninde işletmesel anlamda taraf markaları arasında bir bağlantı bulunduğu yanılgısına kapılması kuvvetle muhtemel olduğu, dolayısıyla bu benzerliğin taraf markaları arasında ortaklığı doğrudan tespit olunan 40.sınıftaki “Matbaacılık; ofset baskı, taş baskı, ipek baskısı (serigrafi) hizmetleri,” ve yine 44.sınıftaki “optik hizmetler” bakımından işaretler arasında karıştırılma ihtimalini beraberinde getireceği, karıştırılma ihtimalinin temelinde ilgili tüketicinin, iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bir bağlantı kurmasının yattığı, hal böyleyken dava konusu marka ile davacı yan markalarının bütünsel anlamda bıraktıkları izlenimlerde ön plana çıkan “…” ibaresinin işaretler arasında iltibas ihtimaline neden olabilecek bir benzerlik oluşmasına sebebiyet verdiği anlaşılmaktadır.
Davalı tarafın, dosya kapsamındaki beyanları ve yine dosyaya sunulan delillerden “…” ibaresi üzerinde 44. Sınıftaki “tıbbi hizmetler”de üstün ve gerçek hak sahibi olduğu, davalının 30 yılı aşkın bir süredir sağlık alanında laboratuar hizmetleri faaliyetlerinin mevcut olduğu; dolayısıyla mevcut durumda 44. Sınıftaki hizmetlerde “…” ibaresi üzerindeki hak sahibi anlaşılmakta ise de bu hizmet sınıfı yönünden emtia benzerliği bulunmadığı gibi davacının tanınmışlık iddiası bulunmadığından davalının üstün hakkının sonuca etkisi bulunmamaktadır. Başvuru konusu markanın kötü niyetli olarak tescil başvurusuna konu edildiğine dair herhangi bir delilin dosyada mevcut olmadığı anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile
TPMK YİDK’nın … sayılı kararının 40. Sınıfta yer alan “Matbaacılık; ofset baskı, kart baskı, ipek baskısı (serigrafi) hizmetleri” ve 44. Sınıfta yer alan “optik hizmetler” mal ve hizmet sınıfları yönünden iptaline,
YİDK iptaline yönelik Fazlaya dair talebin reddine,
Hükümsüzlük talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile,
Davalı şirket adına tescilli … sayılı “…” ibareli markanın tescilli olduğu, 40. Sınıfta yer alan “Matbaacılık; ofset baskı, kart baskı, ipek baskısı (serigrafi) hizmetleri” ve 44. Sınıfta yer alan “optik hizmetler” mal ve hizmet sınıfları yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
Hükümsüzlüğe ilişkin Fazlaya dair talebin reddine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.607,95-TL

yargılama giderinin takdiren 1.300,00 TL’sinin TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı şirketin yapmış olduğu gider avansından ibaret 200,00-TL yargılama giderinin takdiren 50,00-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/06/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 95,20-TL
GİDER AVANSI :2.512,75-TL
TOPLAM :2.607,95-TL