Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/138 E. 2021/157 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/138
KARAR NO : 2021/157

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 08/04/2019
KARAR TARİHİ : 27/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin eğitim sektöründe faaliyet gösteren firmalara öğretmen işe alımlarında ve veli – öğrenci ilişkisinde bizzat rol oynayan bir kurum olduğunu, müvekkilinin faaliyetlerin “orijin” markasının kullandığını, bu markanın aynı zamanda … sayılı markaların sahibi olduğunu, müvekkilinin wwww…com internet sayfası üzerinden de faaliyetlerinin bulunduğunu, müvekkilinin eğitim sektöründe çeşitli konularda danışmanlık ve eğitim veren bir kurum olduğunu, müvekkilinin daha önce de başka bir şirkete karşı Ankara … FSHHM’de …E sayılı davayı ikame ettiğini, müvekkiline ait markaların kullanımına ilişkin delillerin ilgili dosyada olduğunu, dosyanın da bilirkişide olduğunu, bu nedenle anılan dosyaya atıfta bulunduklarını, dava konusu … sayılı ve “orijin” markanın müvekkili markaları ile benzer olduğunu, aralarında iltibas ihtimali bulunduğunu, müvekkili ile aynı sınıfta ve aynı sektörde kullanılacak/kullanılmakta olan markaların müvekkili şirketin markasına tecavüz ettiği ve ortalama zeka düzeyindeki tüketicinin yanılacağını, dava konusu marka müvekkilinin markası ile sadece yazım olarak farklılaştığını ancak okunuş bakımından aynı olduğunu, ayrıca kullanım sınıf olarak müvekkilinin markalarının da tescilli olduğu 41. Sınıf hizmetleri kapsadığını, bu nedenle müvekkili markasından sadece bir harfin çıkartılması suretiyle oluşturulan dava konusu markanın müvekkili markalarından doğan hakları ihlal edeceğini, davalı başvurusunun kötü niyetli olduğunu belirterek, TPE YİDK’nın … sayılı kararın iptaline, davalıya ait … kod nolu “… Fitness+Şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, dava konusu … sayılı “… fitness” ibareli markanın sol alt köşeden yukarıya doğru uzanan kırmızı bir şeritle birlikte oluşturulduğunu, davacının dayanak markalarının ise “orijin” ve “orijinal” ibareleri ve bu ibareye ilaveten çeşitli ek unsurlardan oluştuğunu, taraf markalarında ortak olarak yer alan kelimenin “soy, sop, köken, başlangıç” gibi anlamlara geldiğini ve ayırt edici vasfının son derece zayıf olduğunu, tüketicinin bu ibareye hemen her sektörde maruz kaldığını, bu nedenle “orijin” ve “…” markaları arasında bir iltibasa uğramasının mümkün olmadığını, markaların tertip tarzı, yazım stilleri, ihtiva ettikleri farklı şekil ve renk unsurlarının karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırdığını, kötü niyet iddialarının ispatlanamadığını ileri sürerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle, benzerlik iddialarının dayanaksız olduğunu, müvekkilinin kimseden esinlenmediğini, kimseyi taklit etmeye çalışmadığını, markalar arasında görsel olarak hiçbir benzerlik bulunmadığını, müvekkili markasının ayırt edici olduğunu, müvekkiline ait “orjinlife fitness” şeklinde olduğunu ve bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, markasının tek başına “orjin” ibaresinden oluşmadığını, markalardaki alt unsurların hiçbir benzerlik göstermediğini, 41. Sınıf itibariyle emtiaların benzer olmadığını, müvekkilinin … sayılı “… clup” ibareli markasının zaten tescilli olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin zaten tescilli bir markası bulunduğunu, bu nedenle işbu markanın da tescil edilmesi gerektiğini, davacının anılan markaya da itiraz ettiğini ancak ilgili itirazın da reddedildiğini ileri sürerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/1, 3, 4, 5, 6, 9. maddeleri kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu … Fitness + şekil ibaresinin 41.sınıf hizmetlerde tescili amacıyla 19.04.2018 tarihinde gerçekleştirildiği görülen … sayılı başvurunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 28.05.2018 tarih ve 301 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın TÜRKPATENT nezdinde kayıtlı birtakım markaların dayalı olarak itirazlarda bulunduğu, bu itirazlarının Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 14.11.2018 tarihli kararı neticesinde haklı bulunmayarak reddine karar verildiği, söz konusu ret kararına karşı davacı yanın bir kez daha itirazda bulunarak MDB kararının kaldırılması ve başvurunun tümden reddini talep ettiği, itirazları inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 08.02.2019 tarih ve … sayılı kararı neticesinde özetle; “… başvuru numaralı “orijinlife fitness” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki karara karşı … sayılı markalar ile karıştırılma ihtimali, tanınmışlık ve kötü niyet gerekçeleriyle reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. İtiraza gerekçe olarak gösterilen markalardan … sayılı markaların işbu başvurudan sonra kayıtlara girdiği tespit edilmiş olup karıştırılma ihtimaline ilişkin değerlendirmede dikkate alınmamıştır. İtiraz gerekçelerinden … bakımından yapılan karıştırılma ihtimali değerlendirmesinde, başvurunun yan unsurlarla beraber bir bütün olarak bıraktığı izlenim itibariyle belirtilen markalardan farklılaştığı, bu bağlamda aralarında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. … kurulun kanaatine göre, markalar arasındaki benzerlik, diğer başkaca koşulların varlığı aranmaksızın, tek başına kötü niyet iddiasının kabulü için bir kanıt teşkil etmediğinden bu gerekçeye dayalı itiraz da yerinde ve haklı görülmemiştir. Son olarak itiraz gerekçesi markanın tanınmışlığına ilişkin yeterli bilgi ve belge sunulmadığından tanınmışlığa ilişkin iddia da yerinde görülmemiştir.” şeklinde karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 10/02/2019 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 08/04/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda ve ek raporda özetle: dava konusu … sayılı “… fitness” markası kapsamındaki 41. Sınıf hizmetler ile davacı yanın dayanak markaları kapsamındaki 41. Sınıfta yer alan hizmetlerin aynı, aynı tür veya benzer oldukları, davacı yanın …. sayılı “orijinal” esas unsurunu taşıyan markaları ile dava konusu marka arasında bütünsel algıda tüketiciyi iltibasa düşürecek bir benzerliğin bulunmadığı, bununla birlikte davacının …sayılı “ORİJİN” esas unsurunu taşıyan markaları ile dava konusu “ORJİN” ibaresini esas unsur olarak içeren marka arasında görsel, fonetik ve kavramsal açıdan ve ayrıca bütünsel anlamda bıraktıkları algılar itibariyle güçlü bir benzerliğin mevcut olduğu ve bu benzerliğin iltibas ihtimalini doğurabileceği, davacı yanın önceye dayalı kullanımları ve önceki bir hakkın varlığına dayalı üstün hak iddialarını ispatlar işlem dosyasına hiçbir delil sunmadığı, dava dosyasına www…com alan adı kapsamındaki faaliyetleri göstermeye yönelik sunulan delillerin ise yalnızca “eğitim – öğretim hizmetleri” ne yönelik olduğu, ancak bu hizmetlerin zaten taraf markaları arasında yapılan iltibas değerlendirmesinde benzer görüldüğü, davacı yanın tanınmışlığa ilişkin iddialarını destekler yeterli delilin dosyada mevcut olmadığı, başvurunun kötü niyetli bir başvuru olarak değerlendirilmesini gerektirir somut veya şüphe uyandırır delillerin dosyaya sunulmadığı, ek raporda kök rapordaki görüşlerin değişmediği, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun ve ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun ve ek raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı Markası Davacı Markaları

Taraf markaları emtia kapsamları incelendiğinde; başvuru kapsamında yer alan 41. sınıftaki hizmetler ile itiraza dayanak davacı markaları kapsamındaki 41. Sınıf hizmetler aynı, aynı tür ya da benzer mahiyetteki hizmetler olup bu hizmetlerin ilgili tüketicileri, nihai faydaları, amaçları, dağıtım, sunum ve satış noktaları aynı olduğu anlaşılmaktadır. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesinde geçen emtia benzerliğine ilişkin kıstas belirtilen emtialar için sağlanmıştır. Devamla;
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu marka incelendiğinde; üst kısmında “…” şeklinde markanın bütününe hakim bir sözcük grubu, bu ibarelerin altında oldukça küçük bir şekilde yazılmış “fitness” kelimesi ve tüm bu kelimelerin fonunda sol aşağıdan sağ yukarıda doğru bir fırça darbesi vurulmuş gibi çekilmiş kırmızı bir şeridin yer aldığı, marka görseli bu haliyle bütün olarak incelendiğinde, markada görselinde tüketici algısında ön plana çıkan unsurun “…” kelimeleri olacağı, “orjin” ibaresinin matematikte koordinat sistemi başlangıç noktası anlamına geldiği, “life” kelimesinin ise yabancı bir sözcük olmakla birlikte ticaret hayatında son derece yaygın kullanımı bulunan ve ülkemiz tüketicisinin de aşina olduğu “hayat, yaşam” anlamına gelen bir kelime olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının mesnet markaları ise; davacının ORİJİN, ORİJİNAL+şekil, ORİJİNAL EĞİTİM KURUMLARI+şekil şeklinde ayrılabilecek iki ayrı marka grup markasının bulunduğu, davacının “orijin” ibareli markaları incelendiğinde, markalarda hakim unsur konumunda bulunan bu kelimenin kırmızı renk ile yazıldığı, bunun dışında markada ayırt edici bir şekil unsurunun bulunmadığı, yalnızca “orijin” ibaresinin paralel çekilmiş iki siyah çizgi arasında konumlandırıldığı, ayrıca alt çizginin altında kalacak şekilde yine yardımcı unsur konumundaki “eğitim kurumları” jenerik ibaresini içerdiği, “orijin” kelimesinin sözlük anlamı itibariyle “soy, sop, başlangıç, kaynak” anlamlarına geldiği, davacının diğer grup markasının ise “orijinal” kelimesini esas unsur olarak içermekte olup bu markalarda “A” harfinin bir insan figürü ile oluşturulduğu, kalan tüm unsurlar bakımından “orjin” markası ile birebir aynı özellikleri ihtiva eden bu markalarda “orijinal” kelimesinin ise “özgün, taklit olmayan ” anlamına geldiği anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Taraf markaları bir bütün olarak ele alındıklarında markaların şekli unsurları açısından birbiri ile benzer olmadıkları, ancak markaları meydana getiren kelime unsurları bakımından işaretler arasında yüksek düzeyde işitsel, görsel ve kavramsal bir benzerlik olduğu, “ORİJİN” ve “ORJİN” şeklinde esas unsura sahip olan taraf markalarını, her durumda yan yana görme ihtimali olmayan tüketicilerin, markaların esas unsurları arasında sadece tek bir harf farkından ibaret farklılığı yazım farklılığını algılayamayabileceği, tüketicinin, 41. Sınıfta birebir aynı hizmetleri kapsamakta olan markaların zihnindeki yetersiz anımsamalarına istinaden, hizmetlerin aynı veya ekonomik olarak bağlantılı işletmelere ait olduğu zannına kapılabileceği, bu noktada tüketici kitlesinin niteliğinin ortalama tüketiciden daha yüksek olmasının da bu sonucu etkilemeyeceği, ilgili tüketicinin yeni karşılaştığı bu markanın, önceki deneyimlediği marka olup olmadığını düşünmesi ve zihnindeki yetersiz görsel ve işitsel algının kendisini yönlendirmesi ile sonraki marka ile önceki marka arasında ilişki kurabileceği ve bunun sonucunda yanılgıya düşme ihtimalinin bulunabileceği, bir an için farklı iki marka karşısında olduğunu algılasa dahi bu durumda da markalayın aynı kaynaktan geldiği zannına kapılabileceği, davacının bir diğer markası olan “orijinal” markası ve “orjin” kelimeleri arasındaki kavramsal farklılığın, “orijin” markası ve “orjin” kelimeleri arasında bulunmadığı, “orijin” ibaresinin 41. Sınıf hizmetler açısından ayırt edici vasfı yüksek bir kelime olduğu, önceki markanın yüksek ayırt ediciliği olmasının, karıştırılma riskini arttıran bir husus olduğu, zira yüksek ayırt edici karakteri olan markaların, ya kendi başlarına ya da piyasadaki itibarları nedeniyle, daha düşük ayırt edici karakteri olan markalardan daha geniş bir korumadan yararlanacaklarının uygulamada kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, karıştırılma ihtimalinin temelinde tüketicinin iki işaret arasında herhangi bir sebeple bağlantı kurmasının yer aldığı, nitekim Hukuk Genel Kurulu’nun da bir kararında ifade ettiği üzere “tescilli marka ile kullanılan işaret arasında görsel ve sesçil (fonetik) yönden benzerlik bulunmasa, hatta genel görünüş (umumi intiba) açısından ayniyet veya benzerlik bulunmasa dahi, halk bunlar arasında herhangi bir şekilde bir bağlantı kuruyorsa karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğunun kabul edilmesi gerektiği”, dolayısıyla bu ihtimal çerçevesinde taraf markaları bütün olarak değerlendirildiklerinde işaretler arasında iltibasa yol açabilecek bir benzerliğin mevcut olduğu, davacı yanın işlem dosyasına üstün hak sahipliği iddialarına ilişkin hiçbir delili sunmadığı bu bağlamda işlem dosyası bakımından 6/3 ve 6/6 maddelerine dayalı iddialarını ispatlayamadığı, bununla birlikte davacının dava dilekçesinde bahsi geçen ve dilekçe ekinde de delillerine yer verdiği web sitesi olan www…com adresinin 17.03.2006 tarihinde oluşturulduğu, anılan alan adının “orijin” ibaresini içermekte olduğu, “danismanlik” ibaresinin jenerik bir kavram olduğu, “orijin” ve dava konusu “orjin” ibaresinin iltibas ihtimali doğuracak düzeyde benzer işaretler olduğunun zaten değerlendirildiği, bununla birlikte davacının web sitesine ilişkin kayıtlar incelendiğinde “insan kaynakları eğitimi, eğitim yöneticisi eğitimleri, eğitim personeli eğitimleri, eğitim danışmanı eğitimleri” gibi iş hayatına yönelik eğitim ve danışmanlık hizmeti faaliyetlerinde bulunduğunun görülebildiği, dolayısıyla davacının faaliyetlerinin, dava konusu markada yer alan 41. Sınıftaki “eğitim – öğretim” hizmetleri kapsamında değerlendirilebileceği, ancak zaten bu hizmetler bakımından iltibas ihtimali değerlendirmesinde taraf markalarının benzer görüldüğü, davacı yan markasının, ülkemiz tüketicisi nezdinde var olduğunu iddia ettiği tanınmışlığını gösterir yeterli nitelikteki delili gerek işlem dosyası gerekse de dava dosyasına sunmadığı, davacının markasının kullanımlarına ilişkin sunduğu delillerin, her bir markanın kullanım yükümlülüğü çerçevesinde gerçekleştirdiği faaliyetlere yönelik olağan kullanımları gösterir deliller olduğu, bu delillerin davacı markalarının tanınmış markalara sağlanan koruma statüsüne erişimi açısından yeterlilik arz etmediği, davacı yanın tanınmışlığa ilişkin iddialarını destekler yeterli delilin dosyada mevcut olmadığı, başvurunun kötü niyetli bir başvuru olarak değerlendirilmesini gerektirir somut veya şüphe uyandırır delillerin dosyaya sunulmadığı, kötü niyet iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmış, neticeten iltibas ihtimali nazara alınarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPE YİDK’nın … sayılı kararın iptaline,
Davalıya ait … kod nolu “… Fitness+Şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.073,65-TL
yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/04/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸
MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 95,20-TL
GİDER AVANSI :2.062,85-TL
TOPLAM :2.158,05-TL