Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/135 E. 2021/312 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/135 Esas – 2021/312
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/135
KARAR NO : 2021/312

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 04/04/2019
KARAR TARİHİ : 05/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; müvekkili şirketin faaliyete başladığı 1991 yılından beri “…” markası ile tv yayıncılığı yaptığı ve bu markası ile tanındığını, müvekkilinin başta “… tv” markası olmak üzere “…” unsuru ihtiva eden çok sayıda markasının bulunduğunu, dava konusu … sayıl “….com” ibareli başvuruya yönelik itirazlarının davalı kurumca reddedildiğini, davalının 2018/21471 sayısı ile “e-…” şeklindeki başvurusuna yönelik itirazların ise kısmen kabul edilmiş olduğunu ve 35. Sınıfta bir kısım hizmetlerin başvurudan çıkartıldığını, kurumun kendi içerisinde çelişkili kararlar verildiğini, müvekkili şirketin “…” markasının tanınmış marka niteliğinde olduğunu, bu ibareyi içerir bir seri marka ailesi bulunduğu, dava konusu markanın müvekkilinin tanınmış “…” markasını aynen içerdiğini, markada yer alan “sanal” kelimesinin tali nitelikte olduğunu, bunun yanı sıra markaların şekil unsurları bakımından da benzer olduklarını, müvekkilinin markalarında yer alan renkli ve çiçek görünümündeki şekil ibaresinde, davalı yan tarafından renk ve bütünsel şekil aynen kullanılmak suretiyle “….com” ibaresi başında şekil olarak yer verilmiş olduğunu, markaların anlam ve vurgu bakımından “…” ibaresini ön planda taşıdıkları, bu nedenle markaların işitsel, kavramsal, anlamsal açıdan bütün halinde benzer olduklarını, dava konusu markadaki “sanal.com” ibaresinin markaya hiçbir ayırt edici özellik katmadığını, dolayısıyla dava konusu markanın da müvekkili markalarının bir serisi olarak algılanacağını, dava konusu markanın kapsamındaki 35. Sınıf emtiaların müvekkili şirketin “…” esas unsurlu seri markaları ile aynı emtia sınıflarını kapsadığını, özellikle “…” ve “…” markalarının müvekkili markaları ile aynı emtiaları kapsadığını, yine müvekkili markalarının tescilli olduğu 38 ve 41. Sınıf hizmetlerin de yine 35. Sınıftaki dava konusu marka ile benzer nitelikte olduğunu, müvekkili markasının tanınmış marka olduğunu, dolayısıyla bu durumun da müvekkili lehine daha geniş bir korumayı gerektirdiğini, dava konusu markayı gören tüketicinin bu markayı da müvekkilinin tanınmış markaları ile ilişkilendireceğini ve yanılgıya düşeceğini, müvekkilinin aynı zamanda www…..com.tr alan adının sahibi olduğunu, dolayısıyla bu alan adına dayalı olarak da üstün hakkının bulunduğunu, dava konusu markanın tescil edilmesi halinde bu ibarenin alan adı olarak kullanımı olanağının doğacağını ve bu durumun davalı lehine haksız rekabet doğuracağını, başvuru sahibinin kötü niyetli olduğunu, dava konusu ibareyi tercih etmesinin sebebinin müvekkili markalarından yararlanmak olduğunu, davalının ticaret unvanı “şov” şeklinde iken ve bu ibareyi kullanarak başvuru yapabilir konumdayken “…” şeklinde yaptığı başvurunun kötü niyeti göstermeye yeterli olduğunu, iddia ederek işbu … sayılı YİDK karar iptali ve … sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, dava konusu markada yer alan “…” ibaresinin “gösteri, göstermek, sahnelemek” gibi anlamları bulunan, farazi olmayan, ayrım gücü zayıf, tüketicilerin her sektörde maruz kaldıkları işaretler arasında olduğunu, bu nedenle anılan işaret nedeniyle tüketicinin her markayı birbiri ile ilişkilendirmeyeceğini, dava konusu markanın “….com” şeklinde olduğunu ve bu markaların davacı markaları ile ilişkilendirilme ihtimalinin bulunmadığını, anılan markanın bileşke bir marka olduğun, “…” ibaresinin de bütün içerisinde asli ve baskın unsur olarak yer almadığını, markaların ihtiva ettikleri tüm unsurları itibariyle bütün olarak farklılaştıklarını, tüketicilerin dava konusu markadan “…” ibaresini münferit olarak seçip algılamayacağını, bu nedenlerle taraf markaları arasında iltibas ihtimalinin bulunmayacağını, davacı markasının tanınmışlığına yönelik iddiaların 6/5 maddesindeki olası sonuçlardan birinin oluşacağı yönünde kanaate varılması için yeterli olmadığı, bu hususta delil ve argümanların dosyada bulunmadığını, başvurunun kötü niyetli olarak değerlendirilmesini gerektiğine ilişkin bir kanaate sunulan delillerden varılamadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkilinin İstanbul’da birçok şubesi bulunan “… hipermarketleri” zincirinin sahibi olduğunu, uzun yıllardır gıda sektöründe faaliyet gösterdiğini ve bir aile şirketi olduğunu, müvekkili ticaret unvanına yasal düzenlemeler gereği “…” ibaresinin yazılamadığını ve “şov” olarak kayıtlara geçtiğini, taraf markaları arasındaki karıştırılma ihtimali iddialarının yersiz olduğunu, davacı tarafça itiraza konu edilen “… tv” markası ile “…” markasının yazılış biçimlerinin farklı olduğunu, müvekkili markasında “w” harfinin alt kısmı oval şekilde iken davacının tescil ettirdiği markalar” w” harfinin alt kısmı düz veya sivri şekilde olduğunu, yine “o” harfleri açısından da farklılıklar bulunduğunu, müvekkili şirketçe tescili talep edilen işaretin turuncu renk ile yazılmış “…” ibaresinin başında iç içe geçmiş kırmızı, yeşil, mavi, mor ve lacivert renklerden oluşan dairelerin yer aldığını, davacı markasında ise çok farklı renklerden oluşan bir spectrum’un yer aldığını, markalarda “…” ibaresinin kullanımının iltibas yaratmayacağını, bu şekildeki bir kelimeyi davacının kendi kullanımına tahsis etmek istemesinin kötü niyetli olduğunu, davacıya ait markaların tanınmış olduğu yorumunda dahi bu hususa itirazlarının olduğunu, müvekkilinin İstanbul’da birçok semtte şubesi bulunduğunu ve zaten “… hipermarketleri” adıyla faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin uzun yıllardır devam eden faaliyetlerinden bir zararı bulunmayan davacı şirketin şimdi bu yöndeki taleplerinin yersiz olduğunu, Türkiye genelinde çok sayıda “…” ibaresi ile faaliyet gösteren şirket bulunduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin “… hipermarketleri” olarak gösterdiği faaliyetlerden esinlenerek oluşturulduğunu, herhangi bir şekilde davacı markalarından faydalanma amacı güdülmediğini, davacının “…” şeklindeki ibarenin 3. Kişilerce kullanımlarına tahammül etmesi gerektiğini, müvekkilinin de kendi sektöründe bilindiği ve tanındığını, dava konusu markayı mağazalarında satılan ürünlerin “sanal” olarak da sergilenebileceği ve internet üzerinden de satışının gerçekleştirilebileceği bir mecradaki kullanım amacıyla oluşturulduğunu,televizyon yapım ve yayıncılığı ile uğraşan davacı yan ile müvekkili markalarının ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığını, davacının taraf markaları arasında iltibas oluşabileceği ve tüketicinin yanılgıya düşebileceği yönündeki endişesinin yersiz olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/1, 5, 6, 9 md kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu ….com+şekil ibaresinin 35. Sınıf hizmetlerde tescili amacıyla 02.03.2018 tarihinde başvuru konusu edilen … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.04.2018 tarih ve 299 sayılı bültende ilan edildiği, anılan ilana karşı davacı yanın önceki tarihli markalarına dayalı olarak itirazda bulunduğu ancak bu itirazların Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından haklı bulunmayarak 14.09.2018 tarihli karar neticesinde reddedildiği, söz konusu ret kararına karşı bir kez daha itirazda bulunan ve başvurunun reddini talep ettiği görülen davacı yanın bu itirazlarını inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 30.01.2019 tarih ve … sayılı kararı neticesinde özetle; ”… başvuru numaralı ‘….com’ ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun … sayılı ‘…’, ‘… tv’, ‘…’, ‘klip …’, ‘huysuz …’, ‘süper …’, ‘… party’, ‘müzik … şekil’, ‘… başlıyor’, ‘…?da …’, ‘… alo polis’, ‘… büyük küçük demeden’, ‘… market’, ‘… ilk on’, ‘… spor aktüel’, ‘… spor extra’, ‘… top 10’, ‘… çok özel’, ‘… olay’, ‘… şekil’, ‘… şekil’, ‘… şekil’, ‘… plus şekil’, ‘… turk şekil’, ‘… max şekil’, ‘… spor şekil’, ‘… max şekil’, ‘….com’, ‘…’, ‘… dünyası’ ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali, tanınmışlık, kötü niyet, diğer haklar gerekçeleriyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Karıştırılma ihtimali gerekçeli itirazın incelenmesi neticesinde, ihtilaf konusu ‘…’ ibaresinin ticari alanda farklı sektörlerde ve de günlük hayatta kullanılan ayırt edici niteliği zayıf bir ibare olduğu, tescili talep edilen ‘….com’ ibareli bileşke markada ‘…’ ibaresinin asli ve baskın unsur biçiminde de yer almadığı tespit edilmiştir. Bu çerçevede, markalar ihtiva ettikleri tüm unsurlarla birlikte değerlendirildiğinde başvuru ile itiraz gerekçesi ‘…’ ibaresini ihtiva eden markaların bıraktıkları bütünsel izlenim itibariyle farklılaşmış olduğu kanaatine varıldığından karıştırılma ihtimali gerekçeli itiraz reddedilmiştir. T/02700 sayılı ‘…’ ibareli tanınmış markaya dayalı itirazın incelenmesinde, başvurunun münhasıran tanınmış markayı içermediği, somut olay açısından başvurunun itiraz konusu hizmetler bakımından tescilinin 6769 s. SMK Md. 6/5 maddesi hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açabileceği yönünde kanaat oluşmadığından, tanınmışlık gerekçeli itiraz da haklı görülmemiştir. Ayrıca, muteriz tarafından ileri sürülen kötü niyet iddiası somut bilgi, belge ve delil ile ispatlanamadığından, söz konusu itiraz da yerinde bulunmamıştır. Başvurunun tescili durumunda muterize ait herhangi bir hak ihlali bulunmadığı görüldüğünden 6769 s. SMK Md. 6/6 gerekçeli itiraz reddedilmiştir.” şeklindeki gerekçeler ile itirazların bir kez daha reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 04/02/2019 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 04/04/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda / ekraporda özetle: dava konusu … sayılı marka başvurusu ile davacı yanın önceki tarihli markaları arasında başvuruda yer alan 35. Sınıftaki “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; . Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri” bakımından benzerlik bulunduğu, sair hizmetler bakımından bir benzerliğin ise mevcut olmadığı, benzerliği tespit olunan bu hizmetler bakımından taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal unsurlardaki yakınlaşmanın bütünsel algıda da markaların aynı iktisadi – idari kaynaktan gelen markalar şeklinde ve birbirlerinin devamı olarak algılanması sonucunu doğurabileceği, bu durumun ise işaretler arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırılma ihtimalini meydana getireceği, davacı yanın “televizyon programları ve yayın hizmetleri” alanındaki tanınmışlığının, başvuruda yer alan hizmetler bakımından da davacı lehine geniş bir koruma sağlayacağından bahsedilemeyeceği, davacının alan adına dayalı olarak dava konusu marka açısından üstün bir hakkının mevcut olmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun / ek raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markası

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu … sayılı marka başvurusu ile davacı yanın önceki tarihli markaları arasında başvuruda yer alan 35. Sınıftaki “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri” bakımından benzerlik bulunduğu, sair hizmetler bakımından bir benzerliğin ise mevcut olmadığı görülmüştür.
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu başvurunun ön kısmında kırmızı, yeşil, lacivert, turuncu, mavi renklerden oluşturulmuş daire şeklinde bir figür yer almakta ve bu figürün hemen yanında “….COM” ibarelerine turuncu renk ile yer verilmektedir. “…” ibaresi İngilizce kökenli bir kelime olup dilimizde de aynı telaffuz ve “şov” şeklindeki yazımı ile geçmiş “gösteri” anlamına gelen bir kelime iken “sanal” ibaresi ise sözlük anlamı olarak “Gerçekte yeri olmayıp zihinde tasarlanan, mevhum, farazi, tahminî.” anlamına gelirken günlük dilde elektronik ortam, internet dünyasını ifade eden nitelikte yaygın bir kullanımı da bulunduğu, özellikle işaretin sonunda “.com” uzantısının yer alıyor oluşu “sanal” ibaresinin kullanım amacını da bu noktada açıkça ortaya koyduğu, her ne kadar taraf markalarını oluşturan sözcük unsurları bileşik şekilde yazılmış ise de “…” ve “sanal” ibarelerinden oluşan bütünün kendisini meydana getiren sözcüklerden bağımsızlaşarak edindiği farklı bir anlam yer almadığı gibi bütün içerisindeki ilgili kelimeler de derhal fark edilebilir mahiyette olduğu, markanın bütünü içerisinde tüm bu unsurlar bir arada değerlendirildiğinde gerek şekil gerekse de “sanal.com” ek sözcük ibarelerine nazaran markadaki asıl unsurun “…” kelimesi olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı yanın ortak emtia grubu taşıdığı tespit edilen markalarına bakıldığında ise …+şekil, … MAX+şekil, ….com, … DÜNYASI, …+şekil, … SPOR+şekil şeklindeki markalarının her birinin “…” kelimesi temelinde “haber, spor, max, dünyası” gibi ayırt edici vasfı zayıf ek sözcük unsurlar ve ayrıca çeşitli görsel unsurlarla oluşturulmuş markalar oldukları; davacı markalarının bu anlamda esas unsurunun dava konusu markada olduğu gibi “…” ibaresi olduğu ve bu ibare etrafında bir seri marka ailesi yarattığı anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede; taraf markalarının ortak olarak “…” ibaresini markalardaki esas unsur şeklinde ihtiva ettikleri, dava konusu markanın, davacı markalarından temel anlamda ve bütünsel algıda uzaklaşmasını sağlayacak mahiyette hiçbir ayırt edici ek unsur taşımadığı, markada kullanılan şekil unsuru, davacı markasındaki ile doğrudan benzer olmamakla birlikte tüketicinin her iki markayı her zaman yan yana görme ihtimali bulunmadığından, benzer renk dizilimi ile oluşturulmuş ve genel olarak yuvarlak forma sahip ilgili görsellerin, davacı yanın mezkur markalarında kullanılan logonun güncellenmiş bir versiyonu olarak algılanma ihtimalinin mevcut olduğu, ancak neticesinde taraf markalarında asıl ön planda olanı unsurun “…” ibaresi olduğu, “….com” şeklindeki yazımın dava konusu markaya yeterli ayırt edicilik sağlamadığı, markanın özellikle “sanal.com” şeklindeki uzantı ile bitmesinin “…” markasının sanal ortamdaki faaliyetleri için hazırlanmış bir marka algısı yarattığı, tüketicinin bu nedenle taraf markaları arasında bütüncül algıda benzerlik kuracağı ve işaretleri birbirlerinin devamı, yeni bir versiyonu olarak yorumlama yanılgısına düşebileceği; davacı markaları ile uyuşmazlık konusu markada benzerliği tespit olunan hizmetlerde bir şekilde karşılaşmış, markayı duymuş, görmüş, deneyimlemiş ortalama bir tüketici, sonraki tarihli dava konusu markayla, yine benzerliği tespit olunan hizmetlerde karşı karşıya kaldığında, işaretler arasındaki bu yüksek düzeyli benzerlik nedeniyle bir ilişki kurabileceği ve markaları aynı iktisadi kaynağın yarattığı yeni bir marka olarak algılaması kuvvetle muhtemel olduğu, bu noktada tarafların fiili faaliyet alanlarının birbirinden farklı oluşlarının da somut uyuşmazlık konusu bakımından bir önemi bulunmadığı; nihayetinde taraf markalarının dava konusu markada yer alan-benzer 35.sınıftaki “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri” hizmetleri bakımından iltibas ihtimalinin oluştuğu,
Başvurudaki sair hizmetler bakımından ise bir iltibas ihtimalinin bulunmadığı; davacının tanınmışlığının markalarının genelinde yer alan “televizyon programları ve yayın hizmetleri” alanında mevcut olduğunun kabul edilebileceği, uyuşmazlık konusu marka kapsamında yer alan ve benzer görülmeyen hizmetlerin ise davacı yanın tanınmışlığı bulunan hizmetler ile bir ilişkisinin bulunmadığı, davacı yan markasının tanınmışlığı bulunan hizmetler ile farklı hizmet gruplarını taşıyan dava konusu markanın benzer görülmeyen emtialardaki tescilinin, davacı yanın tanınmışlık temelli oluşan ayırt edici karakterine zarar verebilecek nitelikte olmadığı gibi benzerliği tespit olunmayan bu hizmetlere de davacı yanın markasının tanınmışlığından kaynaklı bir imaj transferinin mümkün olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı yanın www…..com.tr alan adına dayalı olarak ileri sürdüğü üstün hak iddiası çerçevesinde ilgili alan adı incelendiğinde, alan adının fiili kullanımını gösterir bir sonuca ulaşılmadığı, davacının https://www…..com.tr/ şeklindeki alan adının ise yine davacının tanınmışlığının bulunduğu yayın – yapım hizmetleri, televizyon programları gibi faaliyetlerini sürdürdüğü web sitesi olup içerik itibariyle, dava konusu marka kapsamındaki hizmet sınıfından tamamen farklı nitelikteki bu hizmetlerdeki üstün bir hakkı ortaya koyduğu davaya etkisinin bulunmadığı anlaşılmış açıklanan nedenleri ile neticeten davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabulü ile
TPMK YİDK’nın … sayılı kararının 35. Sınıfta yer alan “reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinalarının kiralanması hizmetleri, bilgisayar ve veri tabanındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri; iş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri” mal ve hizmet sınıfları yönünden iptaline,
YİDK iptaline yönelik Fazlaya dair talebin reddine,
Hükümsüzlük talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile,
Davalı şirket adına tescilli … sayılı “….com+Şekil” ibareli markanın tescilli olduğu 35. Sınıfta yer alan “reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinalarının kiralanması hizmetleri, bilgisayar ve veri tabanındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri; iş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri” mal ve hizmet sınıfları yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
Hüküsüzlüğe ilişkin Fazlaya dair talebin reddine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.071,15-TL
yargılama giderinin takdiren 1.000,00-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/10/2021