Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/13 E. 2021/272 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/13 Esas – 2021/272 Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/13
KARAR NO : 2021/272

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 11/01/2019
KARAR TARİHİ : 08/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili şirketin Türkiye’nin önde gelen sanayi ve ticari topluluklarından olarak öncü kuruluşlardan biri olduğunu, uzun yıllardan gerek yurt içinde gerekse de yurt dışında her seviyedeki tüketici nezdinde haklı bir şöhretlerinin bulunduğunu, müvekkilinin “… … SU” markalarının sahibi olduğunu ve bu markayı uzun yıllardır, kesintisiz ve fasılasız kullandığını, anılan ibarenin … sayısı ile tescilli olduğunu, davalının … sayısı ile gerçekleştirdiği marka başvurusuna ilişkin itirazlarının davalı kurum tarafından nihai olarak … sayılı karar ile reddedildiğini, davalı başvurusunun 5/1-c ve 5/1-f hükümlerine açıkça aykırılık teşkil ettiğini, “…” ibaresinin yardımcı unsur olarak kullanıldığı varsayımında dahi başvurunu 5/1-f bendi uyarınca reddinin gerektiğini, “İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik”’te isim karışıklığının önlenmesi başlıklı maddede markanın, ürünün üretim yerini ifade etmemesi haline, marka ibaresinin yanına 1,5 kay büyüklüğünde yazılacak ifade ile kaynağın belirtilmesinin amaçlandığını, “…” ibaresinin halk arasında iyi bir su olduğu yönünde algı oluşturduğunu, suyun … Dağı’ndan çıkan bir su olduğu intibaının yaratılmaya çalışıldığını, “…” ibaresinin kimsenin tekeline bırakılması mümkün değil ise de “…” etiketi ile piyasaya sürülen ürünlerin de tüketiciyi yanıltacağını, davalının “… …” ürünlerine ilişkin kendi web sitesinde dahi ürünlerinin … Dağı’ndan değil Nazilli’den çıkarttığının açıkça görülebileceğini, davalının … Dağı’ndan su çıkarmaya yetkili olup olmadığı veyahut davalı şirketin dava konusu markanın kapsadığı mal ve hizmeti nereden tein ettiği hususlarının belirlenmesi amacıyla mahkemece valilik halk sağlığı müdürlüğüne müzekkere yazılması talebinin zorunlu olduğunu, zira davalının sitesinde ürünlerinin kaynağının “Uludağ, Sapanca ve Nazilli” olarak yazıldığını, dolayısıyla davalının markasının kapsadığı mal ve hizmeti nerden temin ettiği hususunun tespitinin gerektiğini, müvekkilinin daha önce de benzer başvurulara karşı hukuki süreçler yürüttüğünü, İzmir FSHHM 2014/23E sayılı dosyasında “sırma …” markası ile üretilen damacana su ürünündeki kullanımın haksız rekabet ettiği ve hükümsüzlük ve haksız rekabetin men’i davasının ikame edildiğini, anılan dosyada mahkemece haksız rekabet teşkil eden kullanımların önlenmesine karar verildiğini, yine benzer bir şekilde Söke 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/398E sayılı dosyasında görülen yargılamada “Ak …” ve “B&M Gıda Kızılcık … Suyu” ibareli kullanımlara karşı açılan davada davanın reddine karar verilmiş ise de Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/8422E – 2014/16234K sayılı kararı ile yerel mahkeme kararının 7/1-f maddesi hükmü uyarınca bozulmasına karar verildiğini, bu kararda davalının ürettiği ürünlerde … Dağı’ndan çıkan suyu kullanmadığı halde uyuşmazlık konusu markalarda … ibaresinin kullanmasının yanıltıcı nitelikte olduğunun gerekçe gösterildiğini, Ankara 2. FSHHM’nin 2015/129E – 2016/60K sayılı başka bir kararında ise yine … ibaresinin coğrafi bir yer adı olduğunun, su ürünü içermesi zorunlu olan 32/1 ve 32/3. Sınıftaki emtiaların sadece su ürünleri ile meşhur bir yer ismi olan “…” tanıtım işaretiyle kamuya sunulmasının 556 s. KHK 7/1-c maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin belirtildiğini, Ankara 2. FSHHM’nin 2015/256E – 2016/370K sayılı bir başka kararında da benzer gerekçelere yer verilerek “Birdağ … Doğal Kaynak Suyu+şekil” şeklindeki başvurunun 32. Sınıftaki ürünler yönünden ürün içeriklerinde … coğrafi yerinden kaynaklı su içerdikleri algısı oluşturacağı, tüketicinin bu yönde tercihte bulunabilecekleri, oysa bunun yanılgılı bir sonuç doğuracağı, zira ürünlerin … kaynaklı su içermedikleri şeklinde kanaatlere varıldığını, benzer mahiyetteki uyuşmazlık tamamında aynı değerlendirmelerin mahkemelerce yapılarak Narçiçeği …, … Hamidiye Kaynak Suyu, Değer … markalarının da tescilinin mümkün olmadığına kanaat getirildiğini, davalı başvurusunun 5/1-a, 5/1-b, 5/1-d maddeleri uyarınca da reddinin gerektiğini, yine davalının başvurunun kötü niyetli olduğunu, dava konusu markanın müvekkili markası ile 5/1-ç uyarınca da ayniyet düzeyinde benzer olduğunu, müvekkilinin markasının tanınmış olduğunu, toplumda ciddi bir tanınmışlık düzeyine eriştiğini, dava konusu markadaki “…” ibaresinin taraf markaları arasındaki karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmadığını, tescili talep edilen markanın müvekkilinin markası ile birebir aynı olduğunu, bu nedenlerle 6/1 maddesi uyarınca da başvurunun reddinin gerektiğini, davacı başvurusunun aynı zamanda 6/3 maddesi uyarınca da reddinin gerektiğini, zira müvekkilinin “… … su” ibaresinin uzun zamandan beri kullanmakta olduğunu, iddia ederek … sayılı YİDK kararının iptali ve … sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, dava konusu markanın sadece “…” ibaresinden değil “… … …” ibarelerinin bütününden oluştuğu, başvuruda “…” ibaresinin bulunmasının kendiliğinden tüketicileri yanıltacak nitelikte olmadığını, bu nedenle davacının 5/1-a, b, c, d ve f bentlerine aykırılık iddialarının hukuka uygun olmadığını, yine davacı yan markası ile dava konusu marka arasında iltibasa yol açacak bir benzerliğin bulunmadığını, benzer unsur olan “…” ibaresinin coğrafi bir yer adı olduğunu ve markaların bütün olarak birbirlerinden farklı olarak algılanacaklarını, dava konusu marka bütün olarak “… … …” şeklinde olduğunu, bütün olarak markanın ayırt ediciliğinin bulunduğunu, davacı yanın tanınmışlık iddialarına ilişkin 6/5 maddesinin koşullarının somut olayda oluşmadığını, kötü niyet iddialarının herhangi bir delil ile desteklenmediğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle, davacı yanın kullanım ispatına ilişkin kurum nezdinde sundukları delilleri kabul etmediklerini, davacının müvekkilinin … Dağı’ndan su çıkarma izni bulunmadığı yönündeki iddialarının asılsız olduğunu, müvekkilinin 2010 yılından beri “…” markası altında satış yaptığını, müvekkilinin …’dan elde edilmeyen kaynak suyu üzerinde “…” ibaresini kullanacağı iddiasının kabul edilebilir bir iddia olmadığını, müvekkilinin toplum nezdinde ulaştığı tanınmışlık düzeyi karşısında davacı yanın hiçbir dayanağı olmayan bu iddialarının da reddinin gerektiğini, müvekkilinin markasının zaten …’dan çıkmayan sular üzerinde kullanılacak şeklinde yorumlanmasının markasını, kanunun kendisine tanınan tescilden itibaren 5 yıl süre içerisinde kullanım hakkı olduğu gözetildiğinde müvekkilinin zaten gerekli izinleri alarak işbu dava konusu markayı kullanmaya başlayacağını, …’dan su çıkarma yetkisi bulunan ve … ibaresini içerir bir markanın sahibi, bu markayı …’dan çıkan sular üzerine kullanabileceği gibi farklı bir kaynaktan elde ettiği su üzerinde de kullanabileceğini, kaldı ki davacının tescilli markasının da “… … su” şeklinde olduğunu, davacının farklı kaynaklardan çıkan ürünlerde markasını kullanmayacağının bir garantisi olmadığını, dolayısıyla davacının ileri sürdüğü iddialarının tüm “…” ibareli marka sahipleri için geçerli olduğunu, şu aşamada müvekkilinin …’dan su çıkarma yetkisi olup olmadığının araştırılmasın hatalı olacağını, taraflar arasında görülmekte olan “… …” ibareli marka ile ilgili Ankara 3. FSHHM’de 2018/265E sayılı dosyasında düzenlenen bilirkişi raporunda da bu hususun isabetli bir şekilde tespit edildiğini, müvekkilinin markalarının davacı taraf markası ile 5. Madde kapsamında ayırt edilemeyecek kadar benzer olmadığı gibi 6. Madde gereğince taraf markaları arasında iltibas ihtimalinin de bulunmadığını, “…” ibaresinin bir yer adı olduğunu, bu nedenle taraf markalarında “…” ibaresinin esas unsur olarak kullanılmadığını, müvekkili başvurusunun “…” ve “…” ibareleri ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, davacının markasında ise esas unsurun “…” ibaresi olduğunu, davacının müvekkili markasındaki bu unsurları göz ardı ettiğini, halbuki müvekkilin 2010 yılından beri damacana su satışı yaptığını, faaliyetlerinin Uludağ, sapanca ve nazilli olmak üzere 3 farklı kaynaktan çıkan sularla sürdürdüğünü, TÜRKPATENT kurumu nezdinde 22 adet “…” ibareli tescilinin bulunduğunu, dolayısıyla müvekkili markasındaki “…” ibaresinin göz ardı edilebilir olmadığını, tüketicinin taraf markaları arasında yanılgıya düşme ihtimalinin bulunmadığını, dava dilekçesinde benzerlik değerlendirmesi yapılırken “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğu, coğrafi bir yer adı olduğu ve esasen marka vasfı dahi taşımadığı hususlarının göz ardı edildiğini, davacının markası ile müvekkili markası kapsamındaki emtiaların benzerliği koşulunun somut olayda gerçekleşmediğini, davacı markasının tanınmış olduğu hususunun kabul edilebilir olmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 5/1-a, b c d f ve 6/1, 3, 4 5, 9 ile 19/2 maddeleri kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu … sayılı ve … … … ibaresinin 31.03.2017 tarihinde 32. Ve 35. Sınıf mal ve hizmet sınıflarında marka başvurusuna konusu edildiği, yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun 28.06.2017 tarih ve 279 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davacı yanın … sayılı markasına dayalı olarak itirazda bulunduğu, bu itiraza karşı davalı yanın SMK m. 19/2 uyarınca kullanım ispatı talebinde bulunduğu, buna ilişkin delillerin davacı yanca dosyaya sunulduğu ve fakat Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 20.04.2018 tarihli kararı neticesinde taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığı gerekçesiyle itirazların reddine karar verdiği, iş bu itiraza karşı davacı yanın MDB kararının kaldırılması ve başvurunun reddi talebiyle bir kez daha itirazda bulunduğu, itirazların inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 12.11.2018 tarih ve … sayılı kararı neticesinde özetle; “… başvuru numaralı “… … …” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki MDB kararına karşı başvurunun … sayılı “… … su şekil” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali, tanınmışlık, kötü niyet ve 5. Maddenin a,b,c,d,f bentlerine aykırılık gerekçeleriyle yapılan red talebi incelenmiştir. Yapılan incelemede başvurunun sadece … ibaresinden değil “… … …” ibarelerinin bütününden oluştuğu, başvuruda … ibaresinin bulunmasının kendiliğinden tüketicilerin yanılmasına neden olmayacağı ve bütün olarak değerlendirildiğinde başvurunun marka olma şartlarına haiz olduğu ve tanımlayıcı olmadığı düşünüldüğünden SMK m.5/1 (a), (b) (c), (d), (f) bentlerine aykırılık gerekçesi kabul edilmemiştir. Karıştırılma ihtimali incelemesi yukarıda zikredilen bilgiler ışığında yapılmıştır. Bu kapsamda yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların, markalarda benzer unsur olan “…” ibaresinin coğrafi yer adı olması ve markaların bütün olarak birbirinden farklı olarak algılanması hususları da dikkate alındığında ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırma ihtimaline yol açabilecek derecede benzer olmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Taraf markalar arasında karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzerlik bulunmadığından muterizin tanınmışlık ve kötüniyet dahil tüm itiraz gerekçeleri kabul edilebilir nitelikte bulunmamıştır.” şeklindeki gerekçeler ile itirazların bir kez daha reddine karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 26/06/2019 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 09/08/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ ek raporda özetle:dava konusu marka başvurusunun 6769 s. SMK 5/1-a,b,c,d bentleri kapsamında düzenlenen herhangi bir mutlak ret engeli çerçevesinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, bununla birlikte 5/1-f bendi yönünden yapılan değerlendirmelerde “…” ibaresinin hususiyetle “Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar.” Emtialarında doğrudan ilgili ürünlerin coğrafi kaynağı ve hatta kalitesi bakımından dahi yanılgıya yol açabilecek bir işaret olduğu, davalının bu emtialar bakımından … Dağı Kaynak Suları işletme ruhsatının bulunmamasının da bu yanılgıda etken unsurlardan olarak değerlendirilebileceği; ayrıca dosya kapsamında mevcut olan ve yine heyetimizin bilgisi dahilindeki Yargıtay kararlarında, bahsi geçen emtiaların yanı sıra “Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri” emtialarında da bu emtiaların da içerisine su katılabilecek nitelikte emtialar oldukları gerekçe gösterilerek 5/1-f maddesi kapsamında değerlendirildiği, ayrıca bahsi geçen emtiaların 35. Sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” şeklindeki satış hizmeti bakımından da yine “…” ibaresinin yanıltıcı olarak değerlendirilebileceği, taraf markaları arasında 6/1 maddesi anlamında benzerlik ve iltibas ihtimalinin bulunmadığı, davacı yanın, dava konusu marka başvurusuna konu işaret bakımından 6/3 maddesi anlamında üstün bir hakkının bulunmadığı, davacı yanın “…” markasının tanınmışlığının, dava konusu işaret bakımından, davacı yana 6/4 veya 6/5 maddeleri anlamında bir hak sağlamayacağı, başvurunun kötü niyetli bir başvuru olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, taraf markaları 6/1 maddesi uyarınca benzer görülmemekle birlikte 19/2 maddesi anlamındaki davalı yanca ileri sürülen kullanmama def’i kapsamında dosyaya sunulan delillerin davacının “sofra suları” emtiasında “… …” markasını kullandığı kanaatine varılabileceği, ancak bu durumun sonucu değiştirmeyeceği, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun ve ek raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede:

Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı Markası Davacı Markası
… … … … … su şekil
(32. ve 35. sınıf) (32. sınıf)

Davalının markasının incelenmesinde; başvurunun … … … şeklinde teşekkül etmiş kelime markası olduğu, hiçbir şekil unsuru içermediği, anlaşılmaktadır.
Davacının markasının incelenmesinde; davacı markası … … SU ibaresinden oluşmaktadır. Dağ manzarası üzerine konumlandırılmış davacı markasında … ibaresi üstte ve … SU kelimesi alt kısımda yer alacak şekilde tasarlanmıştır. … ibaresi manzarada yer alan gökyüzünün üzerinde konumlandırılmış olup, ibare yeşil renk standart yazı karakteri ile ve tümü büyük harflerden oluşacak şekilde tasarlanmıştır. Alt kısımda yer alan … kelimesi ise dağ manzarasının üzerinde konumlandırılmış olup, … kelimesine nazaran daha küçük puntoyla standart yazı karakteri ile beyaz renkte baş harfi büyük geri kalan harfleri küçük olacak şekilde tasarlanmıştır. Marka kelime+ şekil markasıdır. Söz konusu markada yer alan “…” sözcüğü davalının şemsiye markası olduğu anlaşılmaktadır.
6769 S. Smk 5/1-a Maddesi Yönünden Değerlendirme:
6769 s. SMK m 5/1-a düzenlenmesine göre 4 üncü madde kapsamında marka olamayacak işaretlerin tescili mümkün değildir. 4. Maddeye bakıldığında ise “Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.” Denilmek suretiyle yürürlükteki mevzuat hükümleri uyarınca hangi işaretlerin marka olarak tescil edilebilir olduğu belirtilmiştir. Buna göre söz gelimi günümüzde, her ne kadar uluslar arası mecrada tartışılmakta ise de, işbu düzenleme uyarınca koku ve tat markalarının tescili, sicil gösteriminin ne şekilde ifade olunacağı noktasında tereddütler oluştuğundan mümkün değildir. Dolayısıyla bahsi geçen madde “nelerin tescil edilemeyeceği”ni düzenlemiş olup dava konusu şeklindeki üç ayrı kelimenin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş işaretin, “…” ibaresinin davalının önceki tescilli markaları oluşu da göz önüne alındığında 5/1-a maddesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.
6769 S. SMK 5/1-b ve c Maddeleri Yönünden Değerlendirme:
6769 s. SMK 5/1-b maddesi “Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler”in marka olarak tescil edilemeyeceklerini düzenlemektedir. Madde gerekçesi incelendiğinde, sicilde gösterilebilir olmasına rağmen mal ve hizmetler bakımından herhangi bir şekilde ayırt ediciliği bulunmayan, kaynak gösterme fonksiyonuna sahip olmayan dolayısıyla tüketiciler tarafından marka olarak algılanmayacak işaretlerin tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir. 2015/2424 sayılı AB Marka Tüzüğünün 7. maddesinde de marka olarak tescil edilemeyecek herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler benzer şekilde düzenlenmiş olup söz konusu maddeye göre işaretin tescilinin mümkün olmaması için “kaynak gösterme fonksiyonu”na sahip olmaması gerekmektedir.
Kanunun 5/1-c maddesi ise “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler” in marka olarak tescil edilemeyeceklerini düzenlemektedir. 556 s. KHK döneminde 7/1-c maddesinin doğrudan karşılığı olan bu düzenlemeye göre bir işaretin 5/1-c kapsamında değerlendirilebilmesi için, mal veya hizmetin karakteristik bir özelliğini, vasfını, amacını hiçbir özel zihni çabaya mahal bırakmadan, mal veya hizmet ile olan sıkı ilişkisi sebebiyle derhal düşündürmesi ve akla getirmesi gerekmektedir.
Görüleceği üzere işaretin 6769 s. SMK 5/1-b ve 5/1-c maddeleri kapsamında kalıp kalmadığı hususu, başvuru kapsamındaki emtialar ile işaret arasındaki ilişki gözetilerek değerlendirilmesi gereken bir husustur. Zira tescili talep edilen işaretin kaynak gösterme fonksiyonuna sahip olup olmadığı ya da ilgili mal ya da hizmetin bir özelliğini ifade edip etmediği değerlendirilirken, başvuru kapsamındaki mallar / hizmetler esas alınmak durumundadır. Çünkü bir mal / hizmet için tanımlayıcı nitelikte olan bir kelime, başka bir mal / hizmet için tanımlayıcı olmayabilir. Örneğin; meyveler için nitelik belirten “taze” kelimesi, elektronik cihazlar için, akaryakıt ürünleri için cins belirten “diesel” ibaresi pantolonlar için herhangi bir özellik belirtmemektedir.
Somut olayda ise davalı yanın markası … … … şeklinde bir kelime kombinasyonundan oluşmaktadır. Davalının markasındaki “…” ibaresi hem bir erkek ismi hem de ülkemiz coğrafyasının batı bölümünde yer alan İzmir, Aydın, Manisa, Denizli, Muğla gibi illeri içine alan bir bölgenin adıdır. “…” ibaresi ise yine bölgede yer alan … Dağı’nın isminden gelmektedir. Dolayısıyla bu iki ibarenin coğrafi yer bildiren kavramsal karşılıkları var ise de dava konusu markada ön ses olarak konumlandırılan “…” ibaresinin davalı yan adına hali hazırda 2010 yılından bu yana tescilli markalarının esas unsuru olduğu , bu ibarenin tescile konu mal ve hizmetler bakımından ayırt edici vasfı bulunan, davalı yanca yaratılmış bir marka olduğu, dolayısıyla anılan işaretin herhangi bir şekilde 5/1-b ve c bentlerinde tanımlanan mutlak ret nedenleri çerçevesinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
6769 S. SMK 5/1-d Maddesi Yönünden Değerlendirme:
6769 S. SMK’nın 5/1-d bendi gereğince “Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler..” marka olarak tescil edilemez. Anılan hüküm ile herkesin kullanımına açık olması gereken bir işaret üzerinde herhangi bir kimsenin inhisarı bir hakka sahip olmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır. 5/1-d maddesinde dikkate alınması gereken temel husus, ibarenin tescili talep edilen mallar ve hizmetlerle ilişkili olarak ticaret alanında herkes tarafından başka bir deyişle yaygın kullanımının bulunup bulunmadığıdır.
Somut uyuşmazlıkta dava konusu markanın asli unsuru olduğu görülen “…” ibaresinin, davalı yanca yaratılmış ve yine davalı adına tescilli bir marka olduğu göz önüne alındığında, anılan ibarenin 5/1-d maddesi kapsamında değerlendirilmeye uygun bir sözcük olmadığı anlaşılmıştır.
6769 s. SMK 5/1-f Maddesi Yönünden Değerlendirme:
Bir işaretin 6769 s. SMK 5/1-f bendi kapsamında değerlendirilebilmesi için, mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı vb. hususlarda mal veya hizmet ile ilgili halkı yanıltıcı nitelikte olması gerekmektedir. Bir işaret, bir malın hammaddesi, kökeni, menşei, coğrafi yeri hakkında müşterilerine gerçek dışı bir intiba sağlıyor ve bu intiba müşterilerin o malı tercihlerinde etkili oluyorsa da 5/1-f uyarınca engellenmesi mümkündür.
Dava konusu markanın, başvurusu kapsamında yer alan “Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar.” Emtialarında doğrudan; “Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri” emtialarında ise bu emtiaların da içerisine su katılabilecek nitelikte emtialar oldukları gerekçe gösterilerek 5/1-f maddesi kapsamında değerlendirildiği görülmekte olup bahsi geçen emtialar ve 35. Sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” şeklindeki ilgili emtiaların satış hizmetleri bakımından, “…” ibaresinin 5/1-f maddesi kapsamında değerlendirilebileceği anlaşılmaktadır.
6769 s. SMK’nın 6/1 Maddesi Kapsamında Değerlendirme:
6769 s. SMK’nın 6/1 maddesinde “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” denilmektedir.
Bu maddenin uygulanabilmesi için bir dizi şart bulunmaktadır. Bunlar;
• Her iki markanın kapsadığı mal veya hizmetler aynı veya benzer olmalıdır.
• Her iki marka birbirleri ile aynı veya benzer olmalıdır.
• Karıştırılma ihtimali yani iltibas tehlikesi bulunması gereklidir.
Dolayısıyla kanunun 6/1 maddesi anlamında benzerlik değerlendirmesinin ilk koşulu markaların tescilli oldukları sınıfların aynı olması veya birbirine benzer olmasıdır. Markaların tescilli oldukları veya tescili talep edilen mal ve hizmetlerin benzerliğine kanaat getirilmesi halinde, ikinci şart olan markaların benzerliğine geçilir. Görüldüğü üzere karıştırılma ihtimalinin varlığı için çifte benzerlik şartının gerçekleşmesi ve her iki benzerliğin de dikkate alındığı genel izlenim ve değerlendirmeye göre karıştırma ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılması gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta taraf markaları kapsamında detaylı bir emtia benzerliği yapılmasına gerek dahi olmaksızın, rapor kapsamında yukarıda açıklanan hususlar çerçevesinde markalardaki ortak unsur olan “…” ibaresinin, uyuşmazlık konusu 32.sınıf emtialar ve bu emtiaların satışına ilişkin hizmetler bakımından coğrafi bir kaynak gösterir nitelikte karşılığı sebebiyle ve şeklinde tamamen farklı esas unsurlara (… ve …) haiz olan iki işaretin, ortalama bir tüketici tarafından, benzer dahi görülmeyeceği, davacı markasının 35. Sınıftaki sair alt grupları ise zaten kapsamadığı, dolayısıyla işaretler arasında karıştırılma ihtimalinin dahi bulunmadığı, nitekim gerek davacı gerekse de davalı markasının yıllardır piyasada birlikte var oldukları ve bu eş zamanlı var oluşları süresince de aralarında iltibas oluştuğu yönünde hiçbir belgenin dosyaya sunulmamış olduğu görüldüğünden 6/1 maddesinin koşullarının uyuşmazlık bakımından oluştuğundan bahsedilemeyeceği anlaşılmıştır.
6769 s. SMK 6/3 Maddesi Yönünden Değerlendirme:
6769 s. SMK’nın 6/3 maddesi uyarınca başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilmektedir. Yine kanunun 25.maddesinde “5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Bu bağlamda dosya incelendiğinde, davacının “…” lider markası ile birlikte “… SU” ibaresini “sofra suları” emtialarında kullandığı ve buna ilişkin çeşitli belgeler dosyaya ibraz ettiği görülmekte ise de sunulan herhangi bir delilin coğrafi bir yer adı olan ve özellilkle “doğal kaynak suları” bakımından zengin bir dağın adı olan “…” ibaresinin yalnızca davacı tekeline bırakılması sonucunu doğurmayacağı, kaldı ki dava konusu ibaredeki sair unsurlar üzerinde davacının önceye dayalı bir hakkının da bulunmadığı, davacı kullanımarının “…” markası ile birlikte gerçekleştirildiği, “…” ve “…” ibarelerinin ise zaten birbiri ile benzer dahi olmadığı göz önüne alındığında, davacının 6/3 maddesi anlamında dava konusu başvuru kapsamındaki işaret açısından hiçbir bir üstün hakkının bulunmadığı anlaşılmıştır.
SMK 6/4 ve 6/5 Maddeleri Kapsamında Değerlendirme:
Davacı yanın tanınmış “…” markalarının sahibi olduğu, bununla birlikte dava konusu marka ile davacı yan markasının benzer dahi olmadığı, davacının coğrafi bir yer adı olan “…” ibaresini, yalnızca kendisi ile özdeşleştirdiği yönünde bir kanaate varılamayacağı, hal böyleyken davacı markasının tanınmışlığının dava konusu başvurunun tescili için bir engel oluşturmayacağı, 6/4 ve 6/5 maddesinin koşullarının uyuşmazlık bakımından meydana gelmediği anlaşılmıştır.
6769 s. SMK 6/9 Maddesi Kapsamında Değerlendirme:
6769 s. SMK 6/9 maddesinde ise “Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre bir marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olarak değerlendirebilmesi için, başvuru anında, markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılmak istenildiğinin ispatlanması gerekmektedir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.
Somut olayda dava konusu marka başvurusunda “…” ibaresinin yer alıyor oluşu ve davalının marka başvurusunu gerçekleştirdiği tarih itibariyle … Dağı Su kaynaklarının kullanımı ile ilgili herhangi bir ruhsat sahibi olmayışı, marka hukuku anlamında, davalı başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olarak değerlendirilmesi için yeter bir kriter olmayıp davalının kendi markası olan “…” markasına ek bir takım unsurlar ekleyerek marka başvurusunda bulunmasının, olağan bir tacir davranışı olarak yorumlanabileceği, kötü niyet iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmıştır.
19/2 Maddesi Kapsamındaki Değerlendirme:
6769 s. SMK 19/2 maddesi ile birlikte getirilen; “6. maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması hâlinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir.” Düzenlemesi ve yine bu maddeyle doğrudan bağlantılı 25. Madde 7. Fıkradaki “6 ncı maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19 uncu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlar.” düzenlemesi gereği 6/1 maddesi uyarınca yapılan itirazlarda ve ileri sürülen hükümsüzlük taleplerinde; uyuşmazlık konusu markanın başvuru tarihinde, gerekçe olarak gösterilen markanın en az beş yıldır tescilli olması halinde, markasını tescil kapsamındaki emtialarda ciddi bir biçimde kullanıp kullanmadığını ispata davet müessesi düzenlenmiştir.
Somut olayda taraf markaları kapsamında 6/1 maddesi uyarınca iltibasa yol açacak bir benzerlik tespit olunmamıştır. Dolayısıyla davacı yanın markasını kullanımı bulunup bulunmamasının sonuca doğrudan bir etkisi bulunmayacaktır.
Tüm dosya kapsamına göre yukarıda açıklanan nedenlerle; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile
TPMK YİDK’nın … sayılı kararının 32. Sınıfta yer alan mal ve hizmetlerin tamamı, 35. Sınıfta yer alan “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz), proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmet sınıfları yönünden iptaline,
YİDK iptaline yönelik Fazlaya dair talebin reddine,
Hükümsüzlük talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile,
Davalı şirket adına tescilli … sayılı “… … …” ibareli markanın tescilli olduğu 32. Sınıfta yer alan mal ve hizmetlerin tamamı, 35. Sınıfta yer alan “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz), proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmet sınıfları yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
Hükümsüzlüğe ilişkin Fazlaya dair talebin reddine ,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.093,65-TL

yargılama giderinin takdiren 1.395,76-TL
‘sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/07/2021