Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/459 E. 2022/274 K. 23.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2014/447
KARAR NO : 2022/310

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 22/09/2014
KARAR TARİHİ : 18/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin otomotiv, araç, gereç, yedek parça alım satım, distribütörlük vb. alanlarda faaliyet gösterdiğini, itiraz eden firmanın logosu ile müvekkilinin logosu arasında itiraza konu olabilecek bir benzerliğin bulunmadığını, tamamen özgün bir logo olduğunu, içerik ve şekil arasında benzerliğin bulunmadığını, at figürünün doğada var olan bir canlıya ait olduğunu ve başka bir şekilde resmedilmesinin mümkün olmadığını, diğer yandan figürlerin farklı yönlere dönük, ayaklar ve kuyruk duruşunun farklı olduğunu, müvekkiline ait logonun tam ortasında büyük puntolarla “… Otomotiv” yazdığını ve markanın yalnızca at figürü olarak değil, “… Otomotiv” olarak tescilinin talep edilmiş olduğunu, “…” ibaresinin ayırt edici ve baskın unsur olduğunu iddia ederek, TÜRKPATENT YİDK’nın 2014-M-9855 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle, müvekkilinin “…AT” markasının dünyaca tanınmış marka olduğunu, dünyanın birçok ülkesinde tescilli olduğunu ve kullanıldığını, TÜRKPATENT tarafından verilen birçok kararda ve Yargıtay kararında (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 25.06.2001 tarih ve 2001/3618 Esas, 2001/5778) tanınmış olarak kabul edildiğini, müvekkilinin markasının “…At” şeklinden oluştuğunu, davacı yanın markasının da “…At” ile “… otomotiv” ibarelerinden oluştuğunu, davacı yanın markasında “…At”ın markanın esas unsuru olduğunu, “…At” işaretinin markadaki konumu ve büyüklüğü ile markada yer alan kelime unsuru olan “… Otomotiv” ibaresinin önüne geçmiş olduğunu, markada yer alan “… otomotiv” ibaresinin, markada yer alan şekil unsuruna göre ikincil planda kaldığını, davacı yanın hem 12 ve hem de 35. sınıfta tescilli “… Otomotiv” kelime markası var olduğunu, davaya konu marka ile asıl tescil ettirmek istediğinin “…At” işareti olduğunu, davacı şirketin markasının, davalı müvekkili şirketin markalarına benzer olduğunu, markaların mallarının aynı olduğunu ve markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, davaya konu marka başvurusunun kapsadığı 35. sınıftaki “lastik ve jant ürünlerinin bir araya getirilerek satışa sunulması hizmeti”, müvekkili şirketin davaya gerekçe markalarının kapsamında yer alan eşya ve hizmetlerle aynı/benzer olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusuna davalı tarafından yapılan itirazın kabulü ile ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; … tarafından, 26.10.2011 tarihinde 2011/84930 başvuru numarası ile “… otomotiv” ibareli marka için 35. Sınıfta yer alan bazı hizmetler için marka başvurusunda bulunulduğu, söz konusu marka başvurusu Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından kabul edilerek 202 Sayı ve 12.06.2012 tarihli Resmi Marka Bülteni’nde ilan edildiği, söz konusu yayına … tarafından itiraz edildiği, iş bu itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından haklı bulunarak reddedildiği, başvuru sahibi şirket tarafından söz konusu ret kararına Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK nezdinde yeniden itiraz edildiği, Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu tarafından 2014-M-9855 sayılı karar ile;(…) Buna göre, somut olay özelinde itiraza mesnet olarak gösterilen 96 006560, 2000 01673, 2000 01678, 2005 39630, 2007 64772 sayılı ve “… at şekil”, “şekil”, “… şekil”, “… şekil”, “sf scuderia …” ibareli markalar başta olmak üzere dilekçede yer alan itiraz sahibi adına kayıtlı muhtelif sayıda markada yer alan “…at şekli” ile başvurusu yapılan markada yer alan “…at şekli”nin ayırt edilemeyecek derecede benzer nitelikte olduğu, itiraz sahibi adına tescilli bulunan “…” markasının ve özgün nitelikteki “…at şekli”nin dünyada ve Türkiye’de tanınmış ve itiraz sahibi ile özdeşleşmiş markalar olduğu, dolayısıyla başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunduğu kanaati oluştuğundan başvurunun reddi kararı ve gerekçeleri isabetli görülmüş ve başvuru sahibinin itirazının reddi gerekmiştir.” gerekçesiyle, ”itirazın ve başvurunun reddine oybirliği ile karar verilmiştir.” şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 22/09/2014 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: dava konusu markanın kapsamında yer alan dava konusu hizmetlerin tamamının redde gerekçe 2000 01673, 2000 01678, 2000 05126 sayılı markalar hariç redde gerekçe diğer markaların kapsamlarında benzer/ilişkili olarak yer aldığı, dava konusu marka ile davalı markaları arasında görsel ve kavramsal benzerlik bulunduğu, dava konusu marka ile davalı markaları arasında dava konusu hizmetler bakımından karıştırılma ihtimali bulunduğu, TÜRKPATENT 2014-M-9855 Sayılı YİDK Kararı’nın yerinde olduğu, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davacı Markası Davalı Markaları

(03, 06, 09, 12, 14, 16, 18, 20, 22, 24, 25, 26,
28, 35, 37, 41, 42.sınıf)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu marka kapsamındaki tüm hizmetlerin davacıya ait 96 006560 sayılı marka tescil kapsamındaki ”Taşıt araçları, kara, hava veya su yoluyla ulaşım için araçlar ve bütün bunların parçaları ve fitingleri”; 2005 39630, 2005 39628, 2005 39629 sayılı marka tescil kapsamındaki ”Jantlar. Taşıtlar için iç ve dış lastikler, tubles lastikler. Lastik tamir takımları, taşıt lastikleri için yamalar, kaynak yamalar. Taşıt lastikleri için supaplar”; 2007 03960 sayılı marka tescil kapsamındaki ”otomobil tekerlekleri için tekerlek lastikleri için kaymayı önleyici cihazlar, ABS blokaj önleyici fren sistemleri”; 2008 60724 ve 2008 60707 sayılı marka tescil kapsamındaki ”motorlu kara taşıtları için lastikler”; 2007/64772 sayılı marka tescil kapsamındaki ”Müşterilerin bu malları rahatça görmelerini ve satın almalarını sağlayan çeşitli malların bir araya getirilmesi; otomobil, otomotiv ürünleri, perakende satışını içeren dağıtım hizmetleri; postayla sipariş hizmetleri ve çeşitli nitelikteki malların çevrimiçi perakende satış hizmetleri” bakımından benzer /ilişkili olduğu; anlaşılmaktadır. Belirtilen markalar kapsamındaki mallar /hizmetler bakımından 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında benzerlik ve iltibas ihtimali bulunduğu görülmektedir. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davacının markasının incelenmesinde; dava konusu “… OTOMOTİV+şekil” ibareli marka, siyah renkte, sağ tarafa doğru …bir at figürü ile bu figürün ortasında büyük harflerle, kırmızı renkte “…” ibaresi ve bu ibarenin altında daha küçük punto ile “OTOMOTİV” ibaresinin yer aldığı ve karma bir marka olduğu anlaşılmaktadır.
Davalının markalarının incelenmesinde; davalıya ait markaların, siyah renkte sola doğru …bir at ortak olmak üzere “…………i” ibarelerinin yer aldığı, şekil veya kelime+şekil markaları olduğu, dosya kapsamında yer alan bilgi belge ve Yargıtay – 11. HD., E. 2001/3618 K. 2001/5778 T. 25.06.2001 tarihli kararında da ifade edildiği üzere, davacı markasındaki “…at” figürünün davacı markasının esas unsurunu teşkil eden ibarelerden birisi olduğu, “…” ibaresiyle birlikte ayrı ayrı ve birlikte korunduğu ve çok tanınmış marka olduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davalı adına tescilli markalardaki ”…at” şekli ile davacının markasında yer alan ”…at” şeklinin markalar arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel ve kavramsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davacının markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas bulunduğu anlaşılmıştır.
Netice olarak; dava konusu markanın kapsamında yer alan dava konusu hizmetlerin tamamının redde gerekçe 2000 01673, 2000 01678, 2000 05126 sayılı markalar hariç redde gerekçe diğer markaların kapsamlarında benzer/ilişkili olarak yer aldığı, dava konusu marka ile davalı markaları arasında görsel ve kavramsal benzerlik bulunduğu, dava konusu marka ile davalı markaları arasında dava konusu hizmetler bakımından karıştırılma ihtimali bulunduğu, TÜRKPATENT 2014-M-9855 Sayılı YİDK Kararı’nın yerinde olduğu anlaşılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 80,70-TL karar harcından peşin alınan 25,20-TL’nin mahsubu ile bakiye 55,50-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/10/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸