Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/453 E. 2021/318 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/453
KARAR NO : 2021/318

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 26/12/2018
KARAR TARİHİ : 07/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilleri … bünyesinde “…” ad ve logolu televizyon kanalının uzun yıllardır yayında olup, izleyici tarafından tanınmış, bilinen bir marka olduğunu, müvekkilleri adına “…” markasının … numarası ile 38. sınıfta, yine “…” markasının, müvekkilin Şirket adına, 2006/41155 numarası ile 38. sınıfta (Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haber ajansı hizmetleri) sınıfında tescil edildiğini, “…” ibaresini içeren müvekkilleri adına tescilli markaların da bulunduğunu, davalı … tarafından “…” ibaresinin 38. sınıfta tescili için … numarası ile marka tescil başvurusunda bulunulduğunu, söz konusu yayına itiraz edildiğini, itirazın TÜRKPATENT Markalar Dairesi Başkanlığının, 30.03.2018 tarihli kararı ile kısmen kabul edildiğini, davalının markasından “radyo ve televizyon yayın hizmetleri, Haber Ajans hizmetleri” çıkarılırken, “haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil)” emtiaları yönünden tescil işlemlerinin devamına karar verildiğini, karara karşı Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu’na itiraz edildiğini, Kurulun 02.11.2018 tarih … nolu kararı ile haklı görülmeyerek reddedildiğini kurum tarafından verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın kabulü ile Türk Patent ve Marka Kurumu, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun 02.11.2018 tarih, … sayılı kararının iptaline, yargılama sırasında marka başvurusunun tescil edilmiş olması halinde, markanın hükümsüzlüğüne, uyuşmazlık konusu markanın iptali ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, başvuruya konu işareti ile davacı adına tescilli “…” ibaresinin münhasır ya da esas unsur olarak içeren markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğu bu durumun iltibasa neden olacağı iddiasının, başvuru kapsamından çıkarılmayan mallar ve hizmetler bakımından yerinde olmadığını, başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet markalar arasında ortalama tüketicinin görsel, işitsel ve kavramsal algısı bakımından, ilişkilendirilme ihtimali de dâhil iltibasa neden olacak herhangi bir benzerlik bulunmadığını, mallar bakımından aynılık ya da benzerlik söz konusu olmadığı için, davacılar vekilinin SMK m.6/4 hükmü bağlamında ileri sürdüğü iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, tescili talep edilen dava konusu işaretin, tanınmışlığı iddia edilen “…” ibaresini esas ya da münhasır unsur olarak içeren markalar ile söz konusu durumları doğuracak bir ilişki içinde olduğu iddiasının yerinde olmadığını, başvuru ve dava aşamasında kötüniyet iddiasını destekler nitelikte yeterli delil sunulmadığından, bu iddianın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı asil davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın kısmen reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/1, 3, 5, 6, 9 md kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davalının 15.09.2017 tarihinde 2017-GE-367927 sayılı başvurusu ile “…” markası için 38 (01-03). sınıfta yer alan hizmetler açısından başvuruda bulunduğu; Markalar Daire-si Başkanlığı tarafından başvurunun yayınlanmasına karar verildiği, davacı şirket tarafın-dan başvuruya benzerlik, eskiye dayalı kullanım, tanınmışlık, diğer fikri ve kişi hakları ve kötü niyet gerekçeleri ile itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın, 30.03.2018 tarihli kararı ile itirazın kısmen kabul edilerek “SINIFKODU: 38 Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haber ajansı hizmetleri.” açısından başvurunun reddine karar verildiği, davacı yan tarafından Kurum kararına karşı itiraz etmiş olduğu, itirazın TÜRKPATENT Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından incelendiği ve 2019-M-9374 sayılı karar ile”…İtiraza gerekçe olarak gösterilen 2016/67670 sayılı “kobi24” ibareli markanın işbu itiraz sahibinden farklı üçüncü bir kişi adına başvurusunun yapılmış bulunduğu tespit edildiğinden, söz konusu marka itiraz gerekçeleri arasından çıkartılmıştır. Yerleşik içtihada göre, halkın malların veya hizmetlerin aynı işletmeden veya ticari olarak bağlantılı bir işletmeden geldiğine inanması riski karıştırılma olasılığını ortaya çıkartır. Karıştırılma ihtimali incelemesinde mal/hizmet benzerliği, işaret benzerliği, benzerliğe gerekçe olarak gösterilen markanın ayırt edici gücü ve hedef tüketici kitlesinin bilgi ve dikkat düzeyi ele alınır. Bu unsurlardan birinin zayıf olması diğer unsurların güçlü olması ile telafi edilebilir. Örneğin markalar arasında işaret benzerliği zayıf ise yüksek dereceli mal/hizmet benzerliği ve benzerliğe gerekçe olarak gösterilen markanın ayırt edici gücünün yüksek olması durumunda markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunabilir. Öte yandan markalar arasında işaret benzerliğinin bulunmaması ya da mal/hizmet benzerliğinin bulunmaması durumunda, diğer unsurları incelemeye gerek duyulmaksızın markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığına karar verilir. 6769 s. SMK’nın 6/5 maddesi gereğince bir başvurunun reddedilebilmesi için, itiraza mesnet markanın ülkemizde tanınmış bir marka haline geldiğinin kanıtlanması ve bu tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanması, markanın itibarına zarar verilmesi veya söz konusu markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi tehlikesinin doğabileceğinin ortaya konulması gerekmektedir. Dolayısıyla, bir markanın sektöründe belirli bir bilinirliğe sahip olması, aynı ya da benzer başka bir markanın farklı mallar üzerinde tesciline engel oluşturabilmesi için yeterli olmayıp, aynı zamanda yukarıda belirtilen şartların oluşması gerekmektedir. Önceki markanın sahibi fiili ve mevcut zararı göstermek zorunda olmasa da, markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlanacağına ya da markasının itibarına zarar verileceğine ya da markasının ayırt edici karakterinin zedeleneceğine ilişkin olarak gelecekteki (markanın tescil edilmesi veya kullanılması halinde) riske dair farazi (varsayımsal) olmayan ve aksi ispat edilmedikçe iddiayı ispata yeterli ve geçerli olan deliller ileri sürmek zorundadır. Buradan hareketle, itiraz sahibi yukarıda sayılan durumların, olayların olağan akışı içinde öngörülebilir olması bakımından gerçekleşmesi muhtemel olduğunu ortaya koymak durumundadır. Avrupa Birliği Adalet Divanı Genel Mahkemesi’nin 01/02/2012 tarihli T-291/09 sayılı kararının 90. paragrafında, inceleme konusu işaretlerin aynı olması, kötü niyete ilişkin diğer faktörlerin hiçbirisi mevcut değilken, tek başına kötü niyetin varlığını ortaya çıkarmaz tespiti yapılmıştır. Bir diğer deyişle, kötü niyetle başvurusunun yapıldığı iddia edilen işaretle buna karşı öne sürülen itiraz gerekçesi markaların aynı (veya benzer) olması veya markaların benzer olduğu yönündeki iddia, tek başına başvurunun kötü niyetle yapıldığını ispatlamayacaktır. Kurul belirtilen tespiti paylaşmaktadır ve incelenen başvuruyu oluşturan işaretle itiraz gerekçesi markaların benzer olduğu iddiasını, tek başına, başvurunun kötü niyetle yapıldığı ispatlayan bir husus olarak kabul etmemektedir. Somut olaya ilişkin yapılan değerlendirme sonucunda, başvuru ve itiraza dayanak olan markalar iltibasa yol açacak derecede benzer görülmüş ve bu çerçevede, Markalar Dairesi Başkanlığınca verilen kısmi ret kararı, gerekçeleri ve kapsamı isabetli bulunmuştur. Bununla birlikte, başvuru kapsamında kalan hizmetler yönünden iltibas ihtimali görülmediğinden, başvurunun tümden reddi talebi haklı bulunmamıştır. Ayrıca, muterizin tanınmışlık, haksız rekabet ve kötüniyet gerekçeli itirazları, karıştırılma ihtimaline ilişkin yukarıda yapılan değerlendirme ve sunulan bilgi ve belgeler ışığında incelenmiş ve yerinde bulunmamıştır. Sayılan gerekçelerle, itirazın tüm gerekçeleri açısından reddine karar verilmiştir.…” şeklinde karar verildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 26/12/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle:
a. … sayılı “…” ibareli davalı şahıs markasının tesciline karar verilen 38. sınıfında yer alan “Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil).” hizmetleri ile davacının itiraza mesnet …. sayılı markalarının markaların kapsadığı “Radyo ve televizyon yayın hizmetleri; radyo, televiz-yon veya diğer iletişim araçlarında yayın akışının düzenlenmesi hizmetleri… Haber ajansı hizmetleri (toplanan bilginin dağıtılması)” hizmetleri ile benzer olduğu ve taraf marka örneklerinin asli, baskın ve ayırtedici unsurları gözönüne alınarak, görsel, fonetik ve kavramsal bakımdan mukayeselerinde, davaya konu “…” ibareli markanın, davacının itiraza mesnet “…” ibareli seri markalarıyla karıştırılma ihtimali doğuracak düzeyde benzer olduğundan taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nun 6/(1) maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunduğu,
b. … sayılı “…” ibareli davalı şahıs markası açısından 6769 s. SMK’nun 6/(3). maddesi şartlarının oluşmadığı,
c. … sayılı “…” ibareli davalı şahıs markası açısından 6769 s. SMK’nun 6/(5). maddesi şartlarının oluşmadığı,
d. … sayılı “…” ibareli davalı şahıs markası açısından 6769 s. SMK’nun 6/(6). maddesi şartlarının oluşmadığı,
e. … tescil numaralı davalı şahıs marka-sının, kötü niyetli olarak tescil edildiğine dair dosya içinde delil bulunmadığı,
f. Dava konusu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 02.11.2018 tarih ve 2019-M-9374 sayılı kararının (a) bendi uyarınca yerinde olmadığı,
g. … sayılı “…” ibareli davalı şahıs markası açısından, (a) bendinde sayılan tescilli hizmetleri ile ilgili tescil engeli oluştuğu, marka tescil edilmemiş olduğu için hükümsüzlük istenemeyeceği, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Örnek Davacı Markası

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; iltibas ihtimalinin ilk şartı olan davaya konu markanın kapsadığı “Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil)”nin itiraza mesnet …. sayılı markalarının markaların kapsadığı “Radyo ve televizyon yayın hizmetleri; radyo, televizyon veya diğer iletişim araçlarında yayın akışının düzenlenmesi hizmetleri… Haber ajansı hizmetleri (toplanan bilginin dağıtılması)” hizmetleri ile benzerliği kriterinin somut uyuşmazlıkta mevcut olduğu görülmektedir. Kalan mal ve hizmet sınıfları yönünden benzerlik bulunmamaktadır. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu markanın “… + şekil” ibaresinden oluşan bileşke bir marka olduğu, markada hem “Manşet” hem de “…” ibarelerinin oldukça baskın bir şekilde kullanıldığı ve esasen oldukça dikkat çekici kırmızı renkli daha geniş bir kutucuk içerisine yerleştirilerek “…” ibaresine özel vurgu yapıldığı; dolayısıyla, “…” ibaresinin, ön planda asli, baskın ve ayırtedici unsur olarak kullanıldığı ve herhalükarda en azından eş düzeyde markayı temsil eden hakim unsurlardan biri olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı markalarının “…” ortak unsurlu olacak şekilde, şekil unsuru ve çeşitli yan ibareler (haber, fm, spor, sağlık, sanat, anime, aktüel, bilim, aksiyon, ekonomi, çocuk, belgesel, kadın, müzik, plus, film, futbol, haber, oyun, moda) içerdiği, bu hali davacı markalarının “…” esas unsurlu seri markalar olarak kabul edilmesi gerektiği, anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Taraf markaları arasında … ibaresinin esaslı unsur olarak kullanılmasının iltibas ihtimalini ortaya çıkırdığı ve davalının markasında … ibaresinin ön plana çıkartılması nedeni ile manşet ibaresinin yeterli ayırt ediciliği sağlayamadığı, aynı zamanda manşet ibaresinin habercilik yönünden zayıf ibare olduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede; davacı adına tescilli “…” esas ibareli seri markalar ile davalının “…+şekil” ibareli markaları arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, tescili talep edilen 38. sınıfında yer alan “Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil).” hizmetleri ile davacı yana ait davaya ve itiraza mesnet markaları kapsamında yer alan hizmetlerin benzerlik durumu birlikte değerlendirildiğinde, “Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil).” hizmetler yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/(1) maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas tehlikesi bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacının, davalı markasının kapsadığı 38. sınıfa konu hizmetlerde … ve manşet ibarelerini markasal olarak kullandığını gösterir bilgi ve belge sunulmadığı, 6769 s. SMK’nun 6/(3). maddesi koşullarının eldeki davada oluşmadığı, davacının İtiraza mesnet “…” ibareli markasının dava konusu markanın başvuru tarihi olan 15.09.2017 itibarıyla tanınmış bir marka” olduğunu gösterecek delillerin dosya kapsamında bulunmadığı, davacının manşet ve … ibarelerini fiilen internet alan adı, ticaret ünvanı veya işletme adı olarak kullandığını/bu alanda hizmet sunumunu gösteren belge sunumadığı, 6769 s. SMK 6/(6). madde koşullarının somut olayda oluşmadığı, davalının dava konusu başvuruyu davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacıyla yaptığına ilişkin herhangi bir olgu ve olayın varlığına ilişkin dosyada delil bulunmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile
TPMK YİDK’nın … sayılı kararının 38. Sınıfta yer alan “haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil)” hizmet sınıfı yönünden iptaline,
YİDK iptaline yönelik Fazlaya dair talebin reddine,
Dava konusu marka tescil edilmediğinden hükümsüzlükle ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 35,9-TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.232,03-TL yargılama giderinin takdiren 1.200,00-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/10/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 77,00-TL
GİDER AVANSI :2.155,03-TL
TOPLAM :2.232,03-TL