Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/447 E. 2021/158 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/447
KARAR NO : 2021/158

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 21/12/2018
KARAR TARİHİ : 27/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilinin … ve … tarafından 1999 yılında kurulduğunu, o tarihten bu yana “…” markası ile faaliyet gösterdiğini, müvekkili markasının ve logosunun Türkiye ve dünyada tanınmış hale geldiğini, dünyanın pek çok ünlü markasının Türkiye haklarının sahibinin müvekkili olduğunu, müvekkilinin perakende sektöründeki deneyimi ve vizyonunun turizm ve inşaat sektörüne de yansıdığını, ….Otellerinin müvekkilinin olduğunu, müvekkilinin markalarının muhtelif sınıflarda tescilli olduğunu, yine ticaret unvanında “…” ibaresinin yer aldığını ve kuruluşundan bu yana faturalarında, internet sayfasında, yazışmalarında, antetli kağıtlarında vs mecralarda bu ibareyi kullandığını, müvekkili markasının meşhur ve maruf hale geldiğini, dava konusu başvuruya yönelik itirazlarının reddedildiğini, marka başvurusunda kullanılan “… … kuruluşudur” ibaresinin müvekkili için kabul edilemez olduğunu, … … ibaresinin ilk defa müvekkili tarafından kullanıldığını, yine 35. Sınıfta 2005 yılından tescilli markasının mevcut olduğunu, davalı şirketin anılan markayı tescil ettirerek müvekkili şirketin tanınırlığından faydalanmaya çalıştığını, davalı şirketler grubundan olan … Grup Mimarlık.. Ltd. Şti. firmasına karşı Bakırköy 2. FSHHM’de açılan ….K sayılı ilamda tecavüz davasında mahkemece tecavüzün varlığının tespit edildiğini, davanın kabulüne karar verilerek … sayılı TÜRKPATENT YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, başvuru konusu marka ile davacının markaları her ne kadar işaret anlamında düşük düzeyli benzer de olsa başvuru kapsamında yer alan hizmetlerin ya da benzerlerinin davacı şirketin itiraza konu markalarında yer almadığını, bu nedenle işaretler arasında iltibas tehlikesinin doğmayacağını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkili şirketin 2003 yılından kurulduğunu ve 16 yıldır akaryakıt istasyonu inşa projelendirme ve bu konuda danışmanlık, gayrimenkul danışmanlığı, petrol istasyonları ruhsat alım satımı, otelcilik hizmetleri, restoran hizmetleri, finans hizmetleri gibi bir çok alanda faaliyet gösteren enternasyonel bir firma olduğunu, davacının 36, 39 ve 43. Sınıflarda tescilli bir markası bulunmadığı gibi bu alanlarda faaliyetinin da bulunmadığını, davacının çeşitli markaların distribütörlüğünü yapıyor olmasının bu dava ile bir ilgisi olmadığını, davacının … ve … sayılı markaları ile sicil kaydına rastlanmayan … sayılı markalarını hiçbirinin müvekkili ile aynı sınıfta olmadığını, müvekkilinin ilk tescilinin 2006 yılında … grup şeklinde olduğunu, bu tescilden önce de uzun yıllar tescilsiz olarak markanın kullanıldığını, dolayısıyla müvekkilinin 2006 yılından gelen kazanılmış hakkının mevcut olduğunu, davacının tanınmışlık iddialarının ispata muhtaç olduğunu, kaldı ki davacı markasının tanınmış olmadığını, markanın kullanımını gösterir delillerin tanınmışlık için yeterli olmadığını, davacının bahsettiği Bakırköy 2. FSHHM’nin ….K sayılı dosyasının huzurdaki dava ile bir bağının olmadığını, anılan kararda markanın tescil edildiği şekliyle kullanılması gerektiğinin vurgulandığını, kararın istinaf incelenmesinde olduğunu, ayrıca kararda davacının markası ile müvekkili şirketin markasının sınıfsal farklılığının da vurgulandığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/1 maddesi kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu … sayılı ”… …+şekil” ibareli başvurunun 03.05.2017 tarihinde 36, 39 ve 43. Sınıf hizmetleri kapsayacak şekilde başvuru konusu edildiği, yapılan ilk inceleme sonrasında başvurunun 12.06.2017 tarih ve 278 sayılı bültende ilan edildiği, anılan ilana karşı davacı yanın önceki birtakım tescilli markalarına dayalı olarak itirazda bulunduğu, davalı tarafın ise bunun üzerine kullanım ispatı talebinde bulunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 28.02.2018 tarihli kararı neticesinde …. sayılı markalar yönünden kullanım ispatı talebinin, itiraz gerekçesi markaların itiraza konu başvurunun başvuru/rüçhan tarihinde Türkiye’de en az beş yıldır tescilli olmaması nedeniyle dikkate alınmadığı, ayrıca kullanım ispatı talep edilen tüm markalarda söz konusu emtialar mevcut olmadığı için talebin dikkate alınmadığını, bununla birlikte markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı gerekçeleriyle itirazların reddine karar verildiği görülmüştür. Söz konusu ret kararına karşı davacı yanın bir kez daha itirazda bulunarak kararın kaldırılması ve başvurunun reddini talep ettiği görülmüş, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 10.10.2018 tarih ve … sayılı kararı neticesinde özetle; “… sayılı başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki karara karşı başvurunun …, … sayılı markalara dayalı karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6. Madde uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Başvuru kapsamında yer alan hizmetler ile aynı/aynı tür hizmetlerin itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların eşya listelerinde yer almadığı tespit edilmiştir. Başvuru kapsamında yer alan hizmetler ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların eşya listelerinde yer alan mal ve hizmetler arasındaki benzerlik düzeyi ve başvuruya konu marka ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar arasındaki benzerlik düzeyi birlikte değerlendirildiğinde, söz konusu markalar arasında karıştırılma ya da ilişkilendirilme ihtimali bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Markalar arasında karıştırılma ya da ilişkilendirme ihtimali bulunmadığı için kullanım ispatı talebinin değerlendirilmesi gerekli görülmemiştir” Ayrıca başvuruya konusu marka muterize ait ticaret unvanından farklı olduğundan başvurunun SMK m. 6/6 çerçevesinde reddedilmesi talebi kabul edilmemiştir. İlaveten itiraza gerekçe olarak gösterilen markanın tanınmış olduğu ve başvurunun kötü niyetle yapıldığı iddiaları yeterli bilgi ve belge ile desteklenmediğinden yerinde bulunmamıştır” şeklinde karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 24/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 21/12/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: dava konusu … sayılı başvuru kapsamındaki 36. Sınıftaki “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri” ile 43. sınıftaki “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.“ bakımından, başvuru ile davacı markaları kapsamındaki bir kısım emtia arasında dolaylı bir benzerlik ilişkisi bulunduğu, bununla birlikte ayırt edici vasfı yüksek “…” markasının, yukarıdaki emtialar yönünden benzerlik gösteren davacı markaları olan … sayılı “… …” ve … sayılı “… collection” markaları ile dava konusu markada birebir aynı şekilde yer alıyor oluşu, markalar arasında yüksek düzeyli görsel, anlamsal ve işitsel benzerliği yol açtığından, emtialar arasındaki düşük düzeyli ilişkinin, yüksek düzeyli işaret ilişkisi nedeniyle 6/1 maddesi uyarınca iltibasa neden olabileceği, davalının … sayılı markasının, davalı lehine müktesep hak oluşturmayacağı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Taraf markaları emtia kapsamları incelendiğinde, markaların doğrudan ortak bir mal veya hizmet listesi içermemektedir. Ancak sınıflandırma tebliği bağlayıcı nitelikte olmayıp yalnızca başvuru gerçekleştirecek hak sahipleri adına yol gösterici nitelikte bir tebliğdir. Dava konusu marka kapsamında 43. sınıfta yer alan “yiyecek ve İçecek sağlanması hizmetleri” emtiası ile davacının … … markasının emtia listesinde yer alan 29 ve 30. sınıftaki bir kısım gıda ürünleri ilişkilidir. Yine yiyecek ve İçecek sağlanması hizmetlerinin verildiği geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri de Yargıtay kararları ile bağlantılı hizmet sınıfları olarak kabul edilmiştir. Yiyecek içecek hizmetlerinin bağlantılı olduğu bu hizmet gruplarının da zayıf benzerlik gösterdiğinin kabulü gerekmiştir. Ayrıca dava konusu marka kapsamında yer alan 36. sınıftaki “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri.” ile davacı yanın 37. sınıfta yer alan “inşaat hizmetlerinin” benzer nitelikte, birbirini tamamlayan, aynı tüketici kitlesine hitap eden, her zaman olmasa da pek çok zaman aynı dağıtım kanalı ile tüketiciye ulaşabilen hizmetler olduğu, araçlara verilen hizmetlerin bir bütün halinde verildiği, günümüzde gelişen inşaat sektörü ile birlikte projeyi gerçekleştiren firmaların aynı zamanda dairelerinin satışlarını da gerçekleştirdiği bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla ister büyük ölçekli bir proje olsun ister standart bir inşaat projesi olsun, inşaat hizmetini gerçekleştiren kaynak ile ortaya çıkan taşınmazın satışını gerçekleştiren kaynak çoğu zaman aynı olup inşaat ve emlak hizmetleri günümüzde iç içe geçmiş halleri bulunmaktadır. Bu kapsamda, davalı markasında yer alan 43. sınıfta yer alan “yiyecek ve İçecek sağlanması hizmetleri” ve 36. sınıftaki “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri.” mal ve hizmet sınıfı davacı markalarının emtia lisesi ile benzerdir.
Tabi sınıfsal farklılığın mevcut olduğu ve emtialar arasındaki ilişkinin bu nedenle daha dolaylı olduğu bir durumda, iltibas ihtimalinden bahsedilebilmesi için işaretler arasındaki benzerliğin düzeyinin çok daha yüksek olması gerekmekte olup bu kriter karşılanmadan doğrudan bir karşılaştırma ihtimalinin varlığından söz edilmesi mümkün görülmemektedir. Bu nedenle aşağıda markaları oluşturan işaretlerin de ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalının markasının incelenmesinde; başvurunun … …+şekil şeklinde yeşil renkli, “…” ve “…” kelimelerinin altlı üstlü konumlandırılması ile oluşturulmuş bir marka olduğu, başvuruda “D” harfinin sol üst köşesinde grafik çalışması yapıldığı görülmekle birlikte bu hususun başvurunun bütününü etkiler nitelikte olmadığı, “…” kelimesinin “…” ibaresine nazaran nispeten daha büyük yazıldığı anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı yanın benzer emtiaları ihtiva ettiği tespit olunan markalarından … sayılı … …+şekil markasının, dava konusu marka ile birebir aynı unsurları ihtiva ettiği, … sayılı … … markasının ise “…” ibaresinin yanı sıra ticaret hayatında yaygın kullanıma haiz olduğu bilinen “collection” kelimesine yer verildiği anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin dilimizde bilinen bir anlamı bulunmayan yaratılmış bir kelimedir. Bu ibare taraf markalarının ayırıcı unsuru konumda olup, taraf markaları açısından fonetik benzerlik doğurmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, dava konusu marka ile davacı yanın … …+şekil markası ayniyet düzeyinde bir benzerlik taşımakla birlikte, davacı yanın … … markasının da yine esas unsurunun “…” ibaresi olmasındna kaynaklı işaretler arasında yüksek düzeyli bir benzerlik bulunduğu, emtialar arasındaki ilişkinin nispeten daha dolaylı olduğu bir durumda, tüketicinin işaretler arasında yanılgıya düşmesi ancak işaretler arasındaki yüksek düzeyli benzerlik hali ile mümkün olduğu, zira böyle bir durumda tüketici, önceden bir şekilde gördüğü, işittiği ya da deneyimlediği marka ile sonraki marka arasında ister istemez bir ilişki kuracak olup özellikle de markaların kaynağı noktasında yanılgıya düşme ihtimalinin kuvvetle muhtemel olacağı, taraf markalarını oluşturan işaretlerin yüksek düzeydeki benzerlikleri ve “…” ibaresinin ayırt edici vasfı yüksek, farazi, somut bir anlamı bulunmayan, yaratılmış bir marka olduğu gözetildiğinde, bu markayı tecrübe etmiş bir tüketicinin, markanın aynısının, önceki markanın deneyimlendiği emtialar ile ilişkili mal veya hizmet sınıflarında karşı karşıya kaldığında, algısında işaretler arasında doğrudan bir çağrışım kuracağı, bu çağrışımın başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantılandırmayı tesis edecek düzeyde olacağı, buna bağlı olarak ise karıştırılma ihtimalinin oluşmasına neden olacağı ve imaj transferine yol açabileceği anlaşılmaktadır. Hal böyleyken 6/1 maddesi kapsamında başvuruda yer alan 36. Sınıftaki “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri” ile 43. sınıftaki “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.“ bakımından işaretler arasında iltibasa yol açacak düzeyde bir benzerliğin mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan davalının … sayılı başvuru kapsamında kazanılmış hak iddiasında bulunduğu görülmektedir. Bu marka kapsamında 6/1 maddesi uyarınca benzerliği tespit olunan 36. sınıf ve 43. sınıf hizmetlerin aynen yer aldığı anlaşılmaktadır. Başvurunun tescili üzerinden, dava konusu marka itibariyle uzun yıllar geçmiş olduğundan markanın taraflar arasında çekişme konusu olmaktan çıktığı görülmekte ise de üktesep hakkın varlığında, önceki marka ile sonraki marka arasında tereddüt oluşturmayacak ve bağlantısal ilişkiyi zayıflatmayacak düzeyde bir devam ilişkisi olması gerektiği, davalının önceki markası ile dava konusu marka arasında bu boyutta bir ilişkinin mevcut olmadığı görülmektedir. Keza … sayılı markada D harfinin kullanımı ve ekil unsuru asli unsur olacak şekilde kullanılmıştır. Her ne kadar … ibaresine de yer verildi ise de yaratılan dava konusu markada yer verilmeyen şekil unsurunun bağlantısal ilişkiyi zayıflattığı, iki marka arasındaki benzerlik düzeyinin müktesep hak kriteri için aranılan düzeyde olmadığı anlaşılmış, kazanılmış hak savunmasına itibar edilmemiştir.
Davacının tanınmışlığını ortalaya koyan yeterli delile dosya içerisinde yer vermediği, ayrıca davalının kötüniyetini ortaya koyan somut olgu ve emare bulunmadığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile
TPMK YİDK’nın … sayılı kararının 36. Sınıftaki “gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri” ile 43. sınıftaki “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri, geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri ” mal ve hizmet sınıfları yönünden iptaline,
YİDK iptaline yönelik Fazlaya dair talebin reddine,
Hükümsüzlük talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile,
Davalı şirket adına tescilli … sayılı “… … +Şekil” ibareli markanın tescilli olduğu 36. Sınıftaki “gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri” ile 43. sınıftaki “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri, geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri ” mal ve hizmet sınıfları yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
Hüküsüzlüğe ilişkin Fazlaya dair talebin reddine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.115,90-TL yargılama giderinin takdiren 1.500,00 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/04/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 77,00-TL
GİDER AVANSI :2.038,90-TL
TOPLAM :2.115,90-TL