Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/446 E. 2021/292 K. 27.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/446
KARAR NO : 2021/292

DAVA : Kullanmama Nedeniyle İptal
DAVA TARİHİ : 21/12/2018
KARAR TARİHİ : 23/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; müvekkili şirketin 1995 yılından itibaren The … Company tarafından üretilen ürünlerin Orta Doğu ve Afrika’da, Avrupa’da satım ve dağıtımını sağladığını, müvekkilinin markasının, 1976 yılından beri Orta Doğu, Avrupa ve Afrika ülkelerinde satım ve dağıtımı gerçekleştirilen “…” markasını taşıyan ürünler oldukça bilinir hale geldiğini, müvekkiline ait markanın tanınmışlığında ürünlerin doğal olması ve güvenilir olması oldukça etkili olduğunu, markanın kelime olarak da, tat, zevk ve birçok farklı dillerde de elması çağrıştırdığını, müvekkiline ait “…” markasının, 2006 yılından itibaren farklı ülkelerde de tescili sağlanarak müvekkili şirket tarafından, markanın tüketici nezdinde tanınması yönünde faaliyet göstermeye devam ettiğini, Slovenya, Slovakya, Letonya, Macaristan, Hırvatistan gibi birçok ülkede tescilleri bulunduğunu, müvekkili tarafından davalı aleyhine Ankara 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde 11.04.2014 tarihinde marka hükümsüzlüğü davası açıldığını, 556 Sayılı KHK 42/1-c hükmünün Anayasa Mahkemesince iptal edilmeden önce açılan davada davalı markasının hükümsüzlüğü talebinin, hükümsüzlük hususundaki maddenin iptali üzerine, davalı markasının 556 sayılı KHK m.14/1 uyarınca iptali yönünden yürütülen dava söz konusu maddenin de Anayasa’ya aykırılığı neticesinde reddedildiğini, dosyanın temyiz aşamasında davalı tarafından birçok delil ibraz edilmiş olmasına karşın ülkemizde mevcut bir kullanımı ispat eder delil ibraz edilemediğini, davalının söz konusu davanın kesinleşmesini dahi beklemeksizin 13.04.2016 tarihinde yeniden aynı ibareli aynı sınıfta yeni bir başvuru gerçekleştirdiğini, söz konusu başvuru nedeniyle müvekkili tarafından YİDK karar iptali davacı açıldığını, davanın da Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde … E.sayılı dosya üzerinden görüldüğünü, söz konusu davada da aynı markanın tekrar tescil edilmek istenmesinin kullanmama nedeniyle iptal hükümlerini dolanmak ve müvekkil marka tescillerini engellemek amacıyla olduğu iddiası ve müvekkilin önceki tarihli ticaret unvanı tescilinin varlığı nedeniyle YİDK kararının yerinde olmadığı gerekçesiyle iptalinin talep edildiğini, aynı şekilde 13.04.2016 tarihinde gerçekleştirilen yeni başvuru ile birlikte 06.09.2016 tarihinde de davaya konu 2007 55937 sayılı “…” marka tescilinin yenilenme işlemi gerçekleştirildiğini, müvekkili markasının birçok ülkede özellikle de markayı taşıyan ürünlerin kalitesi dolayısıyla belirli bir tanınmışlığa eriştiğini, uzun yıllardır aynı sektörde faaliyet gösteren müvekkili şirketin, 1995 yılından itibaren müvekkilin aynı zamanda ticaret unvanı olan “…” ibaresini satım ve dağıtımını gerçekleştirdiği ürünlerde kullandığını, uzun yıllardır, büyük uğraşlar neticesinde müvekkili markasının özellikle meyve sularının doğal üretimi neticesinde belirli bir tanınmışlığa eriştiğini, davalının markasının kullanmadığını, Türkiye sektöründe “…” markasının tescilli olduğu sınıf ve alt sınıflarda kullanılmadığı ve bilinmediğini, kullanmamaya dayalı olarak Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılan ve Ankara 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi davamız iptal kararı nedeniyle reddedilmiş ve bu karar da 20.12.2018 tarihinde kesinleştiğini, dolayısıyla kayıtlı olduğu sınıfta bir veya birkaç ürün için kullanılması halinde bu durumun diğer ürünler bakımından da markanın kullanıldığı anlamının çıkarılamayacağını, davalının davanın açıldığı tarihten geriye dönük olarak 5 yıl boyunca kullanılıp kullanılmadığının tespiti gerektiğini, müvekkili şirketin, markanın asıl hak sahibi olarak, Türkiye’de de marka tescilini gerçekleştirmek istediğini,ü davalı tarafından kullanılmamakta olan ve aynı zamanda asıl olarak müvekkile ait olan “…” ibaresini ülkemizde müvekkil adına tescil edilemediğini, davalının, marka hakkını kötüye kullandığını, ülkemizde markasını kullanmadığı halde, sicilde tescilini sağlayarak müvekkil markasının ülkemizde yasal kullanımını engellemek amacında olduğunu, davalı tüm açılan ve kesinleşen davalarda müvekkili markasından haberdar olduğunu ve bazı hususlarda uyuşmazlık olduğunu ikrar ettiğini, bu anlamda müvekkil markasından haberdar olmasına karşın, kullanma amacı olmaksızın ülkemizde markanın tescil edilmesinin nedeninin müvekkil faaliyetlerini engellemek olduğunu, davaya konu marka başvurusu uluslararası başvuru yoluyla ülkemizde tescil edilmiştir. Marka tescil kapsamında; “Beers, mineral and aerated waters and other non-alcoholic beverages; fruit drinks and fruit juices; syrups and other preparations for making beverages.” yani dava dışı yeni tarihli davalı marka başvuru kapsamında olan “Biralar, maden suları ve sodalar ve diğer alkolsüz meşrubatlar, meyve içecekleri ve meyve suları, şuruplar ve meşrubat yapımında kullanılan diğer preparatlar.” ürünleri ile aynı olduğunu, davalının söz konusu ürünlerin hiçbiri yönünden “…” markasını kullanımı söz konusu olmadığını, bu yönde de hiçbir şekilde diğer davalar kapsamında olduğu gibi herhangi bir delil davalı tarafından ibraz edilemediğini, açıklanan nedenlerle, davalı taraf adına kayıtlı Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde 2007 55937 tescil numaralı “…” ibareli markanın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı adına tescilli markanın SMK 9. maddesi kapsamında kullanmama nedeniyle iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava dilekçesi tebliğ olunmuş, davalı tarafından davaya cevap verilmemiş, sunulan deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE:
Markanın iptalinin talep edilebileceği haller, 6769 sayılı SMK m.26/1’nde tahdidi olarak belirtilmiştir. Bunların arasında markanın kullanılmaması da sayılmıştır.
6769 sayılı SMK m.26/1(a), m.9/1 fıkrasında belirtilen hallerin mevcut olması durumunda talep üzerine markanın iptaline karar verileceğini hükme bağlamıştır.
Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) m.9 “markanın kullanılması” ile ilgilidir. Sınai Mülkiyet Kanunu’nun aşağıya aynen alınan m.9/2 ve m.9/3 hükmü marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmasının diğer bir değişle kullanım kabul edilen hallerini düzenlemektedir.
“m.9(1) Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir.
m.9/(2) Aşağıda belirtilen durumlar da birinci fıkra anlamında markayı kullanma kabul edilir:
a) Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması.
b) Markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması.
m.9(3) Markanın, marka sahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilir.”
Maddenin mehazını, 2015/2424 sayılı AB Marka Tüzüğünün 15 inci ve 2015/2436 sayılı AB Marka Direktifinin 16 ncı maddeleri oluşturmaktadır.”
Düzenleme bağlamında belirtilmelidir ki kullanma kavramından anlaşılması gereken illa ki söz konusu madde kapsamında belirlenen hususlarla sınırlı olmamalıdır. Söz gelimi anılan markanın gazete reklam ve ilanlarında yer alması, TV reklamlarında yayınlanması, promosyonunun yapılması ve benzeri hususların da m.9 anlamında birer kullanma hali kabul edilmesi gerekir. Ancak 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m.9 anlamında bir kullanımdan bahsedilmek için de söz konusu kullanımın muhakkak Türkiye’de gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
Markanın kullanıldığının kabulü için kullanımın ciddi olması da gerekmektedir. “Markayı ciddi bir şekilde kullanma, markadan işlevlerine uygun bir tarzda yarar elde edecek, yani onun malın veya hizmetin piyasada tanınmasını ve diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayrılmasını sağlayacak şekilde ve yoğunlukla piyasada veya piyasaya hitap eden, piyasayı etkileyen yerlerde kullanılması demektir.” (Tekinalp, Ünal, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul, 2004, s.424). Kullanımın ciddi olup olmadığı, objektif kıstaslara göre tayin edilir ve özellikle mal/hizmetin türü, marka kullanımının şekli, kapsamı ve süresi üzerinde durulur. Örneğin pahalı ve gelişmiş teknolojiye sahip bir malın, az sayıda alıcıya hitap edeceği düşünülerek, satışının fazla olmaması, kullanmanın ciddi olmadığını göstermez. Buna karşılık bisküvi, sigara, kalem gibi mallarda cironun ve satış sayısının yüksek olması koşulu aranabilir.
Markanın ciddi şekilde kullanılıp kullanılmadığı belirlenirken, markanın ve marka sahibi işletmenin bir takım özellikleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin ayırt edici niteliği zayıf olan bir marka için kullanımın oldukça yoğun olması gerekebilir. Bunun yanında marka sahibinin faaliyet alanının genişliği veya darlığı, ürettiği mal veya hizmetlere duyulan gereksinimin derecesi, işletmenin hacmi ve benzeri durumlar, kullanımın biçim ve şartlarına etki edebilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;

Davalı Markası
Eldeki davada, dava tarihinden (21.12.2018) geriye doğru olan beş yıl içinde (21.12.2014 – 21.12.2018 yılları aralığında) dava konusu markanın kullanımının gerçekleşip gerçekleşmediği hakkında değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Tüm dosya kapsamına göre, dosyada davalı şirket tarafından sunulan 32. sınıfta yer alan malların satışına ilişkin herhangi bir belge ve faturaya rastlanılmamıştır.
Yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda; davacının kullanılmama nedeniyle dava konusu markanın iptali talebi dikkate alındığında, davalının 2007 55937 tescil numaralı ”…” ibareli markasının tescilli olduğu 32. Sınıf mallar yönünden “markanın kullanılması” için öngörülen koşullar doğrultusunda markasal herhangi bir kullanımda bulunduğunu ispat edemediği anlaşılmış ve tüm dosya kapsamına göre davanın tümden kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
Davalıya ait … kod nolu “…” ibareli markanın kullanmama nedeniyle iptaline,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 1.338,50-TL
yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı.23/09/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 77,00-TL
GİDER AVANSI :1.261,50-TL
TOPLAM :1.338,50-TL