Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/441 E. 2021/222 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/441
KARAR NO : 2021/222

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 17/12/2018
KARAR TARİHİ : 17/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili firmanın Türkiye’nin en büyük gruplarından biri olan … Şirketler Grubu’na bağlı şirketler arasında yer aldığını, müvekkili firmanın sanayi (seramik, mobilya, vitrifiye, kiremit, tuğla) otomotiv, sigorta, lojistik ve petrol başta olmak üzere birçok kolda faaliyet gösterdiğini, bu nedenle birçok yerde çeşitli farbrika ve tesislerinin bulunduğunu, yine müvekkili firma adına tescilli … esas unsurlu birçok markasının bulunduğunu, davalı yana ait … sayılı … … markasının, müvekkiline ait … markasına ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu ve iltibas yarattığını, … ibaresinin önüne getirilen … ibaresinin markaya ayırt edicilik getirmediğini ve müvekkiline ait … ibareli markaların serisi izlenimi yarattığını, her iki taraf markasının telaffuz edildiğinde kulakta kalan asıl ve baskın ibarenin … ibaresi olduğunu dolayısıyla markaların … olarak kulağa geleceğini ve yine bu şekilde akılda kalacağını, marka başvurusunun tescilinin talep edildiği 1.sınıfın müvekkili markasının koruma kapsamında bulunan sınıflarla birebir benzediğini, müvekkili firmanın uzun yıllardır yapı malzemeleri alanında faaliyet gösterdiğinin düşünüldüğünde, davalı yanın müşteri çevreleri ile tamamen benzer mahiyette olacağını ve bu nedenle markaların karıştırılacağını, müvekkilinin … ibareli markalarına ilişkin dava dışı firmalara karşı açılmış birçok dava bulunduğunu ve müvekkili firma lehine kararlar verildiğini, davaya konu başvurunun kötüniyetli olduğunu, aynı sektörde faaliyet gösteren söz konusu firmanın, müvekkili firmayı ve müvekkiline ait … ibareli markaları bilmemesinin imkansız olduğunu, davalı yanın söz konusu başvuruyu müvekkilinin tanınmışlığından ve itibarından haksız kazanç elde etme amacıyla yaptığını, … … markasının tesciline karar verilmesi halinde tüketiciler tarafından bu markayı müvekkili firmanın “…” esas unsurlu markalarının serisi olarak algılanacağını ve YİDK tarafından verilen iptal kararının yerinde olmadığını iddia ederek; Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptali ile … başvuru numaralı “… …” ibareli markanın 1.sınıfta yer alan emtialar açısından kısmen hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine, müvekkili adına tescilli markalarla iltibas oluşturacak nitelikteki … başvuru numaralı “… …” markası altında yapılacak üretim, satış, pazarlama gibi her türlü piyasaya sürme faaliyeti ile davalı yanın marka tescil belgesinin olası devrinin dava sonuna dek önlenmesi adına davalı yana tebligat ve duruşma yapılmaksızın 6769 sayılı SMK’nın ilgili maddeleri ve HMK 389 ve devamı maddeleri gözetilerek sicil kaydına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı şirket vekili davaya cevap dilekçesiyle; müvekkili …’nin 1926 yılında Odd Gleditsch tarafından Sandefjord Norveç’te kurulduğunu, dünyanın en büyük 9.boya şirketi olan müvekkili firmanın 90 yılı aşkın süredir uluslararası deneyimiyle faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin Türkiye’deki faaliyetlerini yine Türkiye firması olan … Boya San. ve Tic. A.Ş. tarafından yürütüldüğünü ve daha detaylı bilgiye www…com ve www…com.tr sitelerinden ulaşılabileceğini, … markasının dünyada ve ülkede tanınan, bilinen markalardan olduğunu, müvekkili firma ile özdeşleştiğini ve ayırt edicilik kazandığını, yine müvekkilinin … markasının … markasının “ULTRA”, “IMPRINT”, “GUARD”, “COVER”, “YACHTING” gibi kelime unsurlarının bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş markaları için Türkiye’de tescillerle koruma elde ettiğini, müvekkilinin … … markasının da aynı strateji ile tasarlandığını, davacı yana ait markalar ile müvekkilinin … … markası arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, davacı yanın söz konusu markalarının davacı tarafça kullanılmadığından huzurdaki davada incelemeye alınmaması gerektiğini, davacı yana ait markaların ayırt edici gücü zayıf markalar olduğunu, davacı yana ait markaların “dayanıklılık” anlamına gelen “durability” kelimesinden hareketle meydana getirildiğini, davacı yana ait markaların genel olarak 01, 11, 19, 35 ve 37.sınıfta yer alan malları ve hizmetleri kapsadığını, müvekkiline ait marka başvurusunun 01.sınıf kapsamında yer alan malların incelenmesinde yalnızca davacının 2013 36280 sayılı “…-kim” tescilinin kapsamında yer alan malların değerlendirilebileceğini ancak söz konusu tescile davacı yanın itiraz aşamasında dayanmadığından huzurdaki davada ileri sürülemeyeceğini, incelemeye konu markaların görsel, işitsel ve bir bütün olarak bıraktıkları izlenim açısından benzer bulunmasının mümkün olamayacağını ileri sürerek; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, alınan kararların usul ve yasaya uygun olduğunu, YİDK kararının iptal şartlarının oluşmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/1, 5, 9 ve 19/2 maddeleri kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının 1. Sınıf için oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının 1. Sınıf için oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden;davalı … tarafından … … markasının “01.sınıf: Sanayide kullanılmaya mahsus kimyasal ürünler; suni ve sentetik reçineler; imalatta kullanılmaya mahsus toz, macun, sıvı, dispersiyon, emülsiyon veya granül halinde plastikler; sanayide kullanılmaya mahsus yapışkan maddeler; metal ürünlerin, plastik ürünlerin, MDF ürünlerin (orta yoğunlukta lif levha ürünlerin) ve ahşap ürünlerin koruyucu ve dekoratif yüzey muamelesi için polyester, epoksi, polimer, floropolimer veya poliüretan esaslı ısı ile kürlenen toz halinde endüstriyel amaçlı kimyasal ürünler. 02.sınıf: Boyalar, vernikler, laklar; botlar, gemiler, petrol kuleleri için yosun oluşmasını önleyici boyalar; pas önleyici ürünler ve ahşabı koruyucular; botlar, gemiler ve petrol kuleleri için (boyalar şeklinde) kaplamalar; toz vernikler; metal ürünlerin, plastik ürünlerin, MDF ürünlerin (orta yoğunlukta lif levha ürünlerin) veya ahşap ürünlerin koruyucu ve dekoratif yüzey muamelesi için toz vernikler.’’ sınıflarını kapsayacak şekilde 27.01.2017 tarihinde tescili için başvuruda bulunulduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından başvurunun incelenerek, 27.02.2017 tarih ve 271 sayılı Resmi Marka Bülteninde ilanına karar verildiği, davacı … LOJİSTİK SAN. TİC. A.Ş. tarafından söz konusu yayına ‘…. şekil’ ibareli markalarının gerekçe gösterilerek itiraz edildiği, itirazı inceleyen Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın reddine karar verdiği, İlgili Dairenin bu kararına, davacı tarafından Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu nezdinde itiraz değildiği, söz konusu itirazın, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 12.10.2018 tarih ve … sayılı kararı ile; “… başvuru numaralı ve ‘… …’ ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2016 21009, 2015 96139, 2015 96129, 2015 96123, 2015 96070, 2015 96056, 2015 96049, 2014 35833, 2014 31753, 2014 31747, 2014 31746, 2014 31741, 2014 31733, 2014 31725, 2013 36820, 2013 70873, 2009 52248, 2008 41857, 2008 41856, 2008 41860, 2008 41859, 2008 41858, 2008 41855, 2008 41854, 2008 41853, 2008 41852, 2008 41851, 2008 41850, 2008 41849, 2008 41848 sayılı ve ‘….şekil’ ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali, tanınmışlık ve kötü niyet gerekçelerine dayanılarak 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Bilindiği üzere 6769 s. Kanun’un 6 ncı maddesi (1) inci fıkrası ‘’Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.’’ hükmüne amirdir. Bu bağlamda, bahsi geçen hüküm anlamında karıştırılma ihtimalinden söz edebilmek için öncelikle, iki koşulun birlikte var olması gerekmektedir. Bu iki koşuldan birincisi, tescili talep edilen markanın daha önceden tescilli ya da başvurusu yapılmış bulunan itiraz gerekçesi marka(lar) ile aynı ya da benzer olması, diğeri ise uyuşmazlığa konu markaların aynı ya da benzer/ilişkili mal ya da hizmetleri kapsamasıdır. Yargıtay içtihatları ve doktrince de benimsendiği üzere, 6769 s. Kanun’un ilgili hükmü anlamında markaların benzerliğini markanın bütünü itibariyle orta düzeydeki tüketici kitlesi üzerinde bıraktığı izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırt edici niteliğini ön plana çıkaran unsurlarında aramak gereklidir. Dolayısıyla, benzerlik değerlendirmesinde markanın sadece benzer olan unsurlarını ön plana çıkarıp bu unsurlara vurgu yaparak değerlendirme yapılması kadar, ön planda yer alan asli unsurların göz ardı edilerek farklılıklara vurgu yapılması da markanın temel fonksiyonlarına ve maddenin ruhuna aykırıdır. Bu nedenle, değerlendirmenin, markaların asli ve tali unsurlarının her biri dikkate alınarak, bu unsurların marka üzerindeki fonksiyonları ve hedef tüketici kitlesi üzerindeki etkileri dikkatli bir şekilde değerlendirilerek ve nihai olarak markanın bu unsurların tamamı ile birlikte ve bütünü itibariyle hedef tüketici kitlesi üzerinde bırakacağı etki dikkate alınarak yapılması gerekir. Bu çerçevede yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmamıştır. Bu nedenle, markalar arasında ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmayacağı kanaatine varıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir. 6769 s. SMK 6/1 maddesi gerekçe gösterilerek yapılan itiraz yerinde görülmediğinden, kullanım ispatına ilişkin değerlendirilme yapılmasına da yer olmadığı tespit edilmiştir. Öte yandan, 6769 Sayılı SMK’nın 6/V maddesi ‘’Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya aşırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.’’ hükmüne amirdir. Somut olay açısından, itiraza konu başvurunun tescilinin 6769 Saylı SMK’nın 6/V maddesi hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde de bir kanaat oluşmadığından, tanınmışlık gerekçesine dayalı itiraz da haklı görülmemiştir. Avrupa Birliği Adalet Divanı Genel Mahkemesi’nin 01/02/2012 tarihli T-291/09 sayılı kararının 90. paragrafında, inceleme konusu işaretlerin aynı olması, kötü niyete ilişkin diğer faktörlerin hiçbirisi mevcut değilken, tek başına kötü niyetin varlığını ortaya çıkarmaz tespiti yapılmıştır. Bir diğer deyişle, kötü niyetle başvurusunun yapıldığı iddia edilen işaretle buna karşı öne sürülen itiraz gerekçesi markaların aynı (veya benzer) olması veya markaların benzer olduğu yönündeki iddia, tek başına başvurunun kötü niyetle yapıldığını ispatlamayacaktır. Kurul belirtilen tespiti paylaşmaktadır ve incelenen başvuruyu oluşturan işaretle itiraz gerekçesi markaların benzer olduğu iddiasını, tek başına, başvurunun kötü niyetle yapıldığı ispatlayan bir husus olarak kabul etmemektedir. İtiraz sahibinin, markaların benzer olduğu iddiasının ötesinde, kötü niyet hususunu ispatlar nitelikte herhangi bir kanıt sunmaması dikkate alındığında ve Kurul’da başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde kanaat oluşmadığından kötü niyet gerekçeli itiraz haklı bulunmamıştır. Son olarak, her marka özgünlük derecesi, tasarımı, tescile konu mallar/hizmetlerin bu mal ve hizmetlerin tüketici grubunun özellikleri, markanın tescil kapsamındaki mal/hizmetler üzerindeki ayırt edici niteliği gibi unsurlar açısından kendine özgü özellikler taşıdığından ve ancak tüm bu unsurların birlikte değerlendirilmesi sonunda tescil başvurusuna ilişkin karar oluşturulabildiğinden dilekçede başka marka başvurularına ilişkin verilen kararların işbu itirazın değerlendirilmesinde dayanak gösterilmesi de haklı bulunmamıştır. Sayılan nedenlerle, işbu itirazın reddi gerekmiştir.” şeklinde karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 14/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 17/12/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ ek raporda özetle:davalının … sayılı “… …” ibareli marka başvurusu ile … ibareli davacı markalarının benzer olduğu; başvuru kapsamında yer alan çekişme konusu “01.sınıf: Sanayide kullanılmaya mahsus kimyasal ürünler; suni ve sentetik reçineler; imalatta kullanılmaya mahsus toz, macun, sıvı, dispersiyon, emülsiyon veya granül halinde plastikler; sanayide kullanılmaya mahsus yapışkan maddeler; metal ürünlerin, plastik ürünlerin, MDF ürünlerin (orta yoğunlukta lif levha ürünlerin) ve ahşap ürünlerin koruyucu ve dekoratif yüzey muamelesi için polyester, epoksi, polimer, floropolimer veya poliüretan esaslı ısı ile kürlenen toz halinde endüstriyel amaçlı kimyasal ürünler.” bakımından mal ve hizmet listelerinin benzer/ilişkili olduğu ve markalar arasında çekişmeli emtiaların tamamı (01. Sınıf) bakımından 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas ihtimali bulunduğu, … ibareli davacı markasının “tanınmış marka” olduğu iddiasının ispatlanamadığı, davalı marka başvurusunun kötüniyetle yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun/ ek raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı Markası Davacı Markaları
ın İspatı Yönünden:
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun “Kullanma İspatı”na ilişkin 19/2. Maddesi; “6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması hâlinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir.” hükmünü içermektedir.
… sayılı … … ibareli dava konusu marka başvurusu, 27.01.2017 tarihinde yapılmış olup; itiraz aşamasında başvuru sahibi davalı, davacının itirazına dayanak gösterdiği markalara ilişkin kullanım ispatı istemiştir.
Bu kapsamda davalının itirazına mesnet gösterdiği 2009 52248, 2008 41857, 2008 41856, 2008 41860, 2008 41859, 2008 41858, 2008 41855, 2008 41854, 2008 41853, 2008 41852, 2008 41851, 2008 41850, 2008 41849, 2008 41848 sayılı markaları, dava konusu marka başvurununun yapıldığı tarih itibariyle 5 yılı aşkın süredir tescilli olup, davalının iltibas iddiasına dayanak gösterdiği işbu markaları 01. Sınıftaki çekişme konuısu mallarda kullandığını ispatlaması gerekmektedir.
SMK’nun 9. Maddesi uyarınca şu haller “markayı kullanma” olarak kabul edilir:
a) Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması.
b) Markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması.
Ayrıca markanın, marka sahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilmektedir.
Davalı tarafça TÜRKPATENT nezdinde sunulan; davacı şirketin … markasına ilişkin marka tescil belgesi, davacı tarafından düzenlenmiş faturalar ile davacı adına kesilmiş 2014-2016 yıllarına ait faturalar, davacıya ait 2011-2012 yıllarına ait packing listler (Kargonun içindeki eşyaların adet, parça, ağırlık, boyut ve numaraları ile alıcı bilgilerini ve adresini gösteren ayrıntılı listedir.), davacıya ait 2014/1 tarihli … kataloğu ve içerisinde yer alan SIRLI PORSELEN ürünlerinin fiyat listesi, davacıya ait 2015 yılına ait … Yapı Kimyasalları kataloğu incelendiğinde; davacının 2008 41860 sayılı … markasını 11. Sınıfta yer alan “VİTRİFİYE” emtiası üzerinde, 2008 41856 sayılı … markasını ise 19. Sınıfta yer alan “İNŞAAT YAPIMI MALZEMELERİ” üzerinde kullandığı ve bu kullanımın ispatlandığı anlaşılmıştır.
2009 52248, 2008 41857, 2008 41859, 2008 41858, 2008 41855, 2008 41854, 2008 41853, 2008 41852, 2008 41851, 2008 41850, 2008 41849, 2008 41848 sayılı … ibareli diğer davacı markalarına ilişkin ise kullanım belgesine rastlanmamıştır. Dolayısıyla işbu markaların iltibas değerlendirmesine esas alınması mümkün olmamıştır.
Kullanımı ispatı sunulan 2008 41860 sayılı … markası (11. Sınıf: Vitrifiye) ile 2008 41856 sayılı … markası (19. Sınıf: İnşaat, yol yapımı, tamirat, kaplama amaçlarıyla kullanılan biçimlendirilmemiş halde yapı / inşaat / yol yapımı malzemeleri), sadece kullanıldıkları mallarla sınırlı şekilde iltibas değerlendirmesine esas alınmalıdır.
Davalının itiraza mesnet gösterdiği 2016 21009, 2015 96139, 2015 96129, 2015 96123, 2015 96070, 2015 96056, 2015 96049, 2014 35833, 2014 31753, 2014 31747, 2014 31746, 2014 31741, 2014 31733, 2014 31725, 2013 36820, 2013 70873 sayılı markalarının tescillerinin üzerinden, dava konusu marka başvurusunun yapıldığı 21.01.2017 tarihi itibariyle henüz beş yıllık süre geçmemiştir. Dolayısıyla davacının bu markalar bakımından kullanma ispatı sunma külfeti yoktur. İşbu markalar kapsadıkları tüm mal/hizmetler itibariyle iltibas değerlendirmesine esas alınmalıdır.

Davalının markasının incelenmesinde; davalı marka başvurusu; beyaz zemin üzerine siyah renkte büyük harflerle düz yazı formunda yazılmış … … ibaresinden oluşmaktadır. İskandinav mitolojisinde “DEV” anlamına gelen … ibaresi, davacı şirketin lider/şemsiye markasıdır. … kelimesi ise “beyin sert zarı: beyin ve omuriliğin en dış zarı.” anlamına gelen tıbbi bir terimdir. Bu bağlamda çekişme konusu 01. Sınıftaki mallar bakımından … ibaresi ayırt ediciliği yüksek bir marka işaretidir. Marka hukuku gereği markasal ayırt edicilik çoğunlukla, lider marka yanında kullanılan ve ayırt ediciliği haiz olan esaslı unsura yüklenmektedir. Zira davacının lider markası altında sunduğu mal ve hizmetler dahi, kendi içinde işbu ayırt edici esaslı unsurlar vasıtasıyla farklılaşmaktadır. Bu nedenle … … markasındaki … kelimesinin iltibas değerlendirmesinde ayrıca dikkate alınması gerekmektedir.
Davacı itiraza mesnet olabilecek markalarının incelenmesinde; … kelimesi etrafında türetilmiş seri markalardır. İşbu markalar … kelimesinin sonuna “stone20, derz, sera, ser, fix, cera, tile, construction, court-palace, yapı, building, home, city, roof, kim, tiles” gibi tali unsurlar eklenerek oluşturulmuştur. Markaların tamamında … ibaresi ayırt edici esaslı unsur konumunda olduğu, anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescilli “…” esas ibareli markalar ile davalının “… …” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “… …” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında başvuru kapsamına yer alan çekişme konusu “01.sınıf: Sanayide kullanılmaya mahsus kimyasal ürünler; suni ve sentetik reçineler; imalatta kullanılmaya mahsus toz, macun, sıvı, dispersiyon, emülsiyon veya granül halinde plastikler; sanayide kullanılmaya mahsus yapışkan maddeler; metal ürünlerin, plastik ürünlerin, MDF ürünlerin (orta yoğunlukta lif levha ürünlerin) ve ahşap ürünlerin koruyucu ve dekoratif yüzey muamelesi için polyester, epoksi, polimer, floropolimer veya poliüretan esaslı ısı ile kürlenen toz halinde endüstriyel amaçlı kimyasal ürünler.” bakımından mal ve hizmet listelerinin benzer/ilişkili olduğu ve markalar arasında çekişmeli emtiaların tamamı (01. Sınıf) bakımından 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas ihtimali bulunduğu, davacının … ve … markalarına ilişkin fatura ve kataloglar sunulmuş olmakla birlikte, bu delillerin tek başına tanınmışlığını ispata yeterli ve elverişli olmadığı, markanın kullanım alanını, yaygınlığını ve sektörel bilinirliğini tevsik eden deliller dosya kapsamında yer almadığından; davacının … ibareli markasının tanınmış marka olduğu iddiasının ispatlanamadığı: dosya kapsamında yer alan delillerden davalının yedekleme, şantaj, marka ticareti gibi bir niyetle hareket ettiğine dair delil bulunmadığından; kötüniyet iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmış, iş bu marka ile davacının davası ispat edilmiş olduğundan fazla incelemenin davanın esasına katkı sağlamayacağı da görülmekle açıklanan nedenlerle davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın … sayılı kararın 01. Sınıfta yer alan mal ve hizmetler yönünden iptaline,
Davalıya ait …kod nolu “… …” ibareli markanın 01. Sınıfta yer alan mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.053,00-TL
yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/06/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 77,00-TL
GİDER AVANSI :1.976,00-TL
TOPLAM :2.053,00-TL