Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/439 E. 2021/175 K. 01.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/439
KARAR NO : 2021/175

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Tescili
DAVA TARİHİ : 14/12/2018
KARAR TARİHİ : 01/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka tescili davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davacının gerçekleştirdiği ticari faaliyetlerde kullanmak amacı ile … ibareli markanın 09, 35, 42. Sınıflarda tescili çin davalı kuruma başvuruda bulunduğunu, davalı vakfın davaya konu … sayılı … ibareli marka başvurusuna kendi adına tescilli 2015/53194 sayılı … ve 2015/53195 sayılı … Vakfı ibareli markaları ile iltibas oluşturacağı, ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu karıştırılma ihtimali gerekçeleri ile itiraz ettiğini, ilgili itirazın reddedildiğini, davalı vakfın bu defa YİDK nezdinde itiraz ettiğini, davalı kurum YİDK’da verilen karar uyarınca dava konusu başvurunun davalı vakfın 2015/53194 sayılı … ibareli markası ile arasında karıştırılma ihtimali olabileceğinden bahisle 42. Sınıfa dahil hizmetler bakımından itirazlarının reddedildiğini, verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, davaya konu YİDK kararından her iki markanın da 3 harften oluştuğunu, görsel ve işitsel yönden benzerlik bulunduğunu, her iki markanın da standart büyük harfler ile yazıldığını, her ne kadar markaların son harfleri farklı olsa da tüketilerin soldan sağa doğru okuması sebebiyle sonundaki bu farklılığın markalar arasındaki görsel ve işitsel benzerliği ortadan kaldırmadığını, işitsel olarak taraf markaların ortalama tüketici için kulakta bıraktıkları izlenimin benzer olduğunu, markaları arasında görece düşük benzerliğin hizmetlerin aynılığı ile dengeleneceğini ve 6769 s. SMK’nın 6/1 m. uyarınca ilişkilenidirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali olabilceğine karar verildiğini, taraf markaların nitelikleri itibariyle ayırt edicilikleri düşük olan “zayıf marka” statüsünde markalar olduğunu, davalının … markasının standart yazı ile yazılan ve içerisinde ayırt edici olacak başka bir unsur barındırmadığını ve … Vakfı adının ilk harflerinden oluştuğunu, bu markanın 42. Sınıfa dahil hizmetler de tüketici algısını etkileyecek derecede herhangi bir tanınmışlık/bilinirlik olgusu taşımadığını, zayıf marka olan ibarelerde ise küçük değişikliklerin dahi farklı unsur olarak değerlendirileceğini, önceki marka hakkı sahibine de bu duruma katlanma yükümlülüğü yüklendiğini, davalı kuruma ait pekçok karar da açıkça belirtildiği gibi, zayıf markalar üzerinde gerçekleştirilecek küçük değişiklikleri dahi ayırt edicilik sağlamaya yeterlidir, dava konusu YİDK kararında da aslında kaçamaklı olarak bu hususun ikrar edildiğini, benerlik derecesinin “görece düşük benzerlik” olarak tanımlandığını, markaların okunuşlarınının YİDK kararında iddia edildiği gibi “k-e” şeklinde olmadığını, TDK nezdinde k harfinden son okunuş esnasında gelmesi gereken yan sesin e harfı olduğunun bildirildiğini ancak gene bizzat TDK tarafından bu udurmun istisnaları olduğunu, özellikle oku nuşlarda k sessiz harfinden sonra birçok alanda ve kelimede a seslisinin geldiğini, MGK, SGK, TDK, KDV gibi örnekleri çoğaltmanın mümkün olduğunu, özellikle iki K harfinin yan yana geldiği durumlarda Türkçe okunuş bakımından KA şeklinde okunduğunu, YİDK tarafından davacı marka başvurusunun vekeke olarak okunuşunun neye göre yapıldığının anlaşılmadığını ve bu yorumun hatalı olduğunu, ilgili marka başvurusunun ve-kaka olarak okunduğunu, davalı vakıf markasının ise ve-ka-ve olarak okunduğunu, dolayısı ile her iki marka yan yana getirildiğinde markalar arasında ses olarak büyük farklılık bulunduğunu, davalı kuruma ait marka inceleme kılavuzu 110. Syf.’da kelime markaları için “uzun kelimelerin karıştırılma ihtimali kısa kelimelerin karıştırılma ihtimalinden daha fazladır” denildiğini, yani kısa harflerden oluşan markalarda farklılığın daha çok ortaya çıktığını, ilgili kılavuzda ayrıca özellikle az kelimeden oluşan markalarda yer alan ince ve kalın sesli harfler ile sert sessiz harflerin (p, ç, t, k) farklılık yarattığının açıklandığını, dava konusu marka başvuruunda ki adet sert sessiz K harfinin bulunduğunu, hem ikinci hecede hem de son hecedeki sesli harf okunuşlarının da farklı olduğunu, davalı kurumun kendi hazırladığı kılavuz ile çeliştiğini, taraf markaların birbirinden farklı olduğunu, iptali talep edilen YİDK kararından 42. Sınıfa dahil hizmetler bakımından hitap edilen tüketici kitlesinin orta düzeyli olduğu belirtilmişse de bu beyana katılmanın mümkün olmadığını, 42. Sınıf hizmetlrein içeriği dikkate alındığında hizmeti yerine getirecek olan tüketici kitlesinin algı düzeyinin ortalamanın üzerinde hatta yüksek algı kapasitesine haiz, bilgisayar programlama yapabilen, bilgisayar donanım kiralaması yapacak, bilimsel inceleme ve araştırma yapabilecek bilgi birikimine sahip olabilen bir kitle olduğunu, algı düzeyi yüksek ve en küçük bir değişikliği algılayacak mahiyetteki tüketici kitlesi nezdinde dava konusu marka başvurusu ile davalı vakıf markası arasında karıştırılma ihtimali kurmayacağını, taraf markaların sessel olarak değerlendirilişi ve markaların hitap ettiği tüketii kitlesinin orta düzeyli kitle olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu öne sürerek YİDK’nın … sayılı kararının iptali ile … sayılı ‘…’ ibareli markanın reddedilen 42. Sınıfta davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, dava konusu marka başvurusu ile davalı vakfın redde mesnet markalarının kısmen aynı/aynı tür emtiaları içerdiklerini ve açıklanacağı üzere markalar arasında iltibasa sebbiyet verecek derecede benzerlik olduğunu, dava konusu marka başvurusu incelendiğinde … ibaresinden oluştuğunu, münhasıran harf unsurundan oluşan markanın tıpkı redde mesnet markadaki gibi düz bir yazı stili ile siyah renkte büyük harflerle kaleme alındığını, üç harfin yan yana gelmesi ile oluşturulmuş taraf markaların tertip tarzının aynı olduğunu, redde mesnet davalı markası incelendiğinde, … ibarelerinden oluştuğunu, taraf markaların düz bir yazı stili ile siyah renkte büyük harflerle kaleme alındığını, her iki markanında üç harften oluştuğunu ve bu 3 harften 2 sinin aynı olduğunu ve aynı sıralama ile tüketiciye sunulduklarını, aynı olan iki harfin markaların başında yer aldığını, okumanın soldan sağa yapılması ve vurgunun ilk kısım üzerinde toplanması sebebiyle her iki markanın da VE-KE olarak okunmaya başlanacağını, bu iki harfteki ayniyetin markalar arasında sadece görsel değil işitsel olarak da ayırt edilemeyecek kadar benzerlik kurulmasına neden olduğunu, markaların sonunda yer alan tek harf farklılığın bu ayniyet ve benzerliği ortadan kaldırmadığını, davacı marka başvurusunun bu haliyle davalının mesnet markasına yakınlaşma çabası içerisinde olduğunun görüldüğünü, bu haliyle markanın iltibas ve haksız yararlanmaya neden olmasının kaçınılmaz olduğunu, dava konusu marka başvurusunun redde mesnet markanın serisi ve devamı olarak algılanacağını, iki markayı her zaman yan yana karşılaştırma imkanı olmayan tüketici kitlesinin davalı markasının ektisi ve akılda bıraktığı imajı nedeniyle davacı markasına yöneleceği ve davacı markasının bu durumdan haksız yarar sağlayacağının açık olduğunu, bu duurumun aynı zamanda davalı vakıf markasının sulandırılmasına ve itibarının zedelenmesine de neden olacağını, davacı dilekçesinin sonuç ve istem bölümünde Sayın Mahkemeden dava konusu markanın tesciline karar verilmesini talep ettiğini, bu talebin ayrıca reddinin gerektiğini, tescilin idari bir işlem olduğunu ve münhasıran Kurum görev alanına girdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Vakıf vekili cevap dilekçesiyle, davalı vakfın Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk özel vakfı olduğunu, 17.01.1969’da … tarafından hayata geçirildiğini, maddi imkanları kısıtlı binlerce yetenekli gence eğitimde fırsat eşitliği yaratmak için burs verdiklerini, Türkiye’de eğitim, sağlık ve kültür dünyasına ışık tutma hedefinde olduklarını, topluma hizmet ettiklerini, davalı vakfa ait eğitim, sağlık ve kültür kuruluşlarının listesini sunduklarını, 2002 yılından itibaren ülke yararına hizmet veren, katkıda bulunan kişi ve/veya kurumları tanıtmak ve desteklemek amacıyla … Ödülü projesini hayata geçiridklerini, davacı iddialarının aksine taraf markaların 6769 s. SMK m 6/1-b anlamında iltibas yaratacak derecede benzer olduğunu, taraf markaların görseli işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğu gibi 42. Sınıfta yer alan hizmetler bakımından da ayniyet taşıdıklarını, markalar arasındaki benzerliğin; görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik olarak ortaya çıktığını ve bu tür benzerlik hallerinin hepsinin birsen aynı somut olayda bulunmasının şart olmadığını, somut olaydaki özelliklere göre bunlardan herhangi birinin varlığının sınıfsal benzerlik de dikkate alındığında karıştırılma ihtimalinin varlığının kabulü için yeterli olduğunu, davacının dava dilekçesinde hiçbir gerekçeye yer vermeden davalı vakıf markasının zayıf marka olduğu iddiasında bulunduğunu, oysa bunun hiçbir dayanağı olmadığını, her kısa markanın zayıf marka olarak nitelendirilemeyeceğini, davalı vakıf markasının tüketici nezdinde tanınmış marka niteliğine haiz bir marka olduğunu ve zayıf marka olarak nitelendirilmesine itiraz ettiklerini, … ibareli davaya konu marka başvurusunun davalı vakıf adına tescilli ve tanınmıl … ibareli marka ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, taraf markaların ilk iki harfinin aynı olduğunu, siyah renkle oluşturulduklarını, büyük harf ile oluşturulduklarını, herhangi bir şekle haiz olmadıklarını, benzer yazı karakterleriyle oluşturulduklarını, bu hususlar dahilinde taraf markaların görsel olarak da benzer olduklarını, davacının dava konusu markanın ve-ka-ka, davalı markasının ise ve-ka-ve şeklinde okunacağı iddiasının kabul edilebilir olmadığını, bir an için kabul edilse dahi okunuş sırasında iki harf farklılık oluşacağını ve markaların benzer olarak nitelendirileceğini, ancak bu şekilde okunuşun dilbilgisi kurallarına uygun olmadığını, taraf markaların ve-ke-ke ve ve-ke-ve olarak okunacağını, bu hususun YİDK kararında da bu şekilde ifade edildiğini, taraf markalar arasındaki tek farkın son harfte olduğunu ve tüketici nezdinde karışıklık doğmasının kaçınılmaz olduğunu, davacının 42. Sınıfta yer alan hizmetlerin tüketicisinin yüksek algı kapasitesine haiz kişiler olduğu iddiasının kabul edilemez olduğunu, ilgili sınıf kapsamındaki hizmetler incelendiğinde hizmetlerin tüketicisinin her kesimden olabileceğini, örneğin “bilgisayarı virüse karşı koruma” himetinin bilgisayarı olan herkes tarafından talep edilebileceğini, taraf markaların benzer olması ve kullanılacakları ürünlerin aynı olması sebebiyle tüketici nezdinde söz konusu ürünler bakımından karışıklık doğacağını, bu nedenle tüketicilerin aslında almak istemedikleri ürün dışında, başka bir ütünü almak durumuyla karşı karşıya kalacağını ve söz konusu marka sahipleri arasında iktisadi anlamda bir ilişki olduğunu düşüneceklerini, bu durumunda davalı vakıf tanınmışlığını olumsuz etkileyeceğinive davacının bu tanınmışlıktan haksız kazanç sağlamasına neden olacağını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusunun reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/1 maddesi kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu … sayılı “…” ibareli marka başvurusu 25.11.2017 tarihinde TÜRKPATENT nezdinde yapıldığı, işbu markanın ilanına davalı vakıf tarafından itiraz edildiği, TÜRKPATENT Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 29.05.2018 tarih ve E.2018-OE-250761 sayılı kararı ile itiraz reddedildiği, davalı Vakfın ilgili karara itirazı neticesinde davalı kurum YİDK’nın 01.10.2018 tarih ve … sayılı kararı ile itiraza mesnet 2015/53194 sayılı marka gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi hükümleri gereğince dava konusu marka başvurusu 42. Sınıfa dahil ”Bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri; mühendislik hizmetleri, mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri, kalite ve standart belgelendirme amaçlı mal/hizmetlerin test edilmesi. Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri. Bu sınıfa dahil olup mühendislik, mimarlık, bilgisayar hizmetleri kapsamına girmeyen her türlü tasarım hizmetleri; grafik sanat tasarım hizmetleri (reklam amaçlı tasarım ve peyzaj tasarımı hariç). Sanat eserleri orijinallik onay hizmetleri.” hizmetler bakımından reddine oybirliği ile karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 16/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 14/12/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda ve ek raporda özetle:dava konusu … ibareli marka başvurusu ile davalının 2015/53194 sayılı … ibareli markası arasında işaret benzerliği bulunduğu, taraf markalar arasında 42. Sınıf emtialar bakımıdan emtia benzerliği bulunduğu, taraf markalar arasında birbirine gönderme/ hatırlatma/ çağrıştırma yapma yeteneğinin bulunduğu ve firmalar arasında bir illiyet bağının kurulabileceği dolayısı ile iltibas ihtimalinin bulunduğu, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun ve ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun ve ek raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı Markası Davacı Markaları

… …
(42. sınıf) (41, 42, 44. sınıf)

Dava konusu … sayılı başvurunun emtia listesinden çıkarılan mal ve hizmetler ile davalı vakfın YİDK aşamasında itirazına dayanak gösterdiği marka ve emtia emtia kapsamları incelendiğinde, dava konusu YİDK kararı ile dava konusu marka başvurusunun reddedildiği 42. Sınıf hizmetler yönünden 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi anlamında emtia benzerliği gerçekleştiği, taraf markaların 42. Sınıf anlamında aynı ya da aynı tür emtiaları kapsadıkları görülmüştür. Şu hâlde SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan karıştırılma ihtimali de belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Devamla;
Davacının markasının incelenmesinde; … ibareli dava konusu markanın bir kelime markası olduğu, herhangi bir şekil unsuru içermediği anlaşılmaktadır.
Davalının markasının incelenmesinde; … ibareli dava konusu markanın bir kelime markası olduğu, herhangi bir şekil unsuru içermediği anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Taraf markaları harflerden oluşan kelime markası olup, yazım stilleri, görüntüleri oldukça yakındır. 3 harfin diziliminden oluşan iki markanın benzer görüntü altında ilk iki harfinin aynı olması hâlinde ortalama tüketicinin iltibasa düşme ihtimali doğacaktır. İltibas ihtimali marka açısından yeterli tescil engelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davalı adına tescilli “…” esas ibareli markalar ile davacının “…” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davacının “…” markasını gördüğünde bunun davalının mesnet markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas bulunduğu; davacı markaları ile dava konusu marka arasında emtia benzerliğinin bulunduğu 42. Sınıf hizmetle açısından, taraf markalar arasında bütünsel olarak bıraktıkları genel görünüm anlamında benzerlik göz önüne alındığında markaların birbirine gönderme/ hatırlatma/ çağrıştırma yapma yeteneğinin bulunduğu ve firmalar arasında bir illiyet bağının kurulabileceği dolayısı ile iltibas ihtimalinin bulunduğu kabul edilerek, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/06/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸