Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/421 E. 2021/405 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/421
KARAR NO : 2021/405

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 03/12/2018
KARAR TARİHİ : 09/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 13/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili şirketin kozmetik sektöründe faaliyet gösteren dünyanın en büyük şirketlerinden biri olduğunu ve 130 senden fazla bir süredir cilt bakım ürünleri açısından lider üreticilerden birisi olarak kabul edildiğini, müvekkili şirketin dünya çapında pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de tescilli birçok markanın sahibi olduğunu, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde “…” ibareli yüzlerce markasının ve ayrıca tanınmış marka olarak kayıtlı T/00191 sayılı “…” markasına sahip olduğunu, ayrıca müvekkili şirketin 03. Sınıfta tescilli, 27.04.2010 başvuru ve 17.02.2012 tescil tarihli 2010/45823 sayılı “… …” markasının da sahibi olduğunu ve anılan markanın 5 yıldan fazla süredir tescilli olduğunu, herhangi bir uyuşmazlığa konu olmadığını dolayısıyla müvekkili şirket için müktesep hak sağladığını, müvekkili şirkete ait 2010/45823 sayılı “… …” markasının tarihinin, işbu davaya konu başvuruların reddine gerekçe gösterilen 2013/87822 sayılı “…” markasının tescil tarihi olan 30.10.2014 ve 2016/51333 sayılı “… … NATURAL’S” markasının tescil tarihi olan 11.04.2017 tarihlerinden çok daha eskiye dayandığını, müvekkili şirkete ait eski tarihli marka tescilinin de 03. Sınıfta yer alan “vücut ve güzellik bakımı için müstahzarlar; kişisel kullanım için deodorantlar ve ter önleyiciler” mallarını kapsadığını, aynı şekilde davaya konu “… … …” ve “… … … … …” marka başvurularının kapsamında da 03. Sınıfta yer alan “kozmetik cilt bakım müstahzarları” malları ile ayniyet derecesinde benzer olduğunu, müvekkili şirkete ait davaya konu başvuruların esas unsurlarının “…” olduğu kabul edilirse, markaların davalı şirket markalarından zaten yeterince farklılaştığının kabul edilmesi gerektiğini, davaya konu markaların esas unsurlarının “…” değil de “…” olduğu kabul edilirse de, müvekkili şirkete ait 2010/45823 sayılı “… …” markasının da esas unsurunun “…” olduğunu ve aynı esas unsura sahip markaların aynı mallar için tescilli olması sebebiyle kazanılmış hakkın varlığının kabulü gerektiğini, başvuruda yer alan işaretin, itiraza gerekçe marka sahibi adına tescilli olan işaret ile haksız rekabet oluşturacak şekilde ona yakınlaşma ve benzetme ihtimalinin de mevcut olmaması gerektiği prensibi açsından bakıldığında da müvekkili şirkete ait davaya konu marka başvurularında böyle bir kastın/ihtimalin bulunmadığını, müvekkili şirketin 2010/45823 sayılı “… …” mark tescilinden farklı olarak yeni başvurularında tanınmış “…” markasını da ekleyerek davalının markalarından tamamen uzaklaşan yeni markalar yarattığını, müvekkili şirketin marka başvuruları ile redde gerekçe gösterilen 2016/51333 sayılı “… … NATURAL’S” ve 2013/87822 sayılı “…” markaları ile karıştırılma ihtimalini yaratacak derece de benzer olmadığını, davalı şirketin itiraza gerekçe gösterdiği diğer markalar olan 2013/65725 “… … NATURAL’S”, 2013/87821 sayılı “… …” ve 2014/71815 sayılı “… …” markaları yayına itiraz üzerine verilen Kurum kararlarında müvekkil şirkete ait başvurular ile benzer görülmediğini ve ret kararına gerekçe olarak sayılmadığını, redde gerekçe gösterilen 2013/87822 sayılı “…” ve 2016/51333 sayılı “… … NATURAL’S” markalarında ortak esas unsur olarak yer alan “…” ibaresinin “şehir, şehirle ilgili” anlamına gelip, kozmetik sektöründe yer alan mallar bakımından şehirde yaşayan kişiler için kozmetik ürünleri veya şehrin yaşam koşulları göz önüne alınarak üretilmiş kozmetik ve bakım ürünleri anlamında 03. Sınıfta yer alan mallar bakımından tanımlayıcı olduğunu ve ayırt edici niteliğinin düşük olduğunu, sektörün özellikleri göz önüne alındığında “…” ibaresinin kişisel bakım ve güzellik sektöründe oldukça yaygın kullanıldığını, TÜRKPATENT online veri tabanında yapılan araştırmada 03. Sınıftaki mallar bakımından “…” ibaresini içeren 50’den fazla marka olduğu sonucuna ulaşıldığını, müvekkili şirkete ait davaya konu “… … …” ve “… … … … …” marka başvurularında asıl dikkat çeken ve ayırt edici unsurun “…” ibaresi olduğunu ve bu itibarla müvekkili tarafından yaratılmış, özgün ve hiçbir sözlük anlamı olmayan “…” markalarının yüksek ayırt edici karakteri de dikkate alındığında, redde gerekçe gösterilen markalar ile davaya konu marka başvuruları arasında görsel, işitsel veya anlamsal olarak benzerliğin mevcut olmadığını, müvekkili şirkete ait marka başvurularında başka kelime unsurlarının da yer aldığını, bu kelime unsurlarından sadece bir tanesinin ortak olması sebebiyle markaların benzer olduğu sonucuna varılmasının yanlış olduğunu ve aksi bir değerlendirmenin her bir kelimeyi tescil ettiren sadece bir tek kişinin kullanabilmesi, sonraki tarihli markalarda aynı kelimenin kullanılmasının mümkün olmaması sonucunu doğuracağını, müvekkili şirkete ait davaya konu marka başvurularının tescil edilmek istendiği mallar ile redde gerekçe gösterilen markaların kapsadığı malların aynı ve benzer olmadığını, davaya konu marka başvurularının kapsamında yalnızca “kozmetik cilt bakımı müstahzarları” yer aldığını, redde gerekçe gösterilen markaların kapsamındaki malların müvekkili şirketin marka başvurularına konu cilt bakım ürünleri ile hiçbir alakasının olmadığını, redde gerekçe gösterilen markaların itiraz sahibi davalı şirketin yayına itiraz kapsamında sunduğu dilekçede yer verilen görsellerden ve yine dilekçede paylaştığı kendisine ait internet sitesi incelendiğinde görüldüğü üzere saç bakım ürünleri üzerinde kullanıldığı, davaya konu marka başvurularının ise cilt bakım ürünleri üzerinde tescil edilmek istendiği dolayısıyla söz konusu mallar arasında da tüketicilerin yanılmasının mümkün olmayacağını, ortalama tüketicinin davaya konu “… … …” ve “… … … … …” markalarını gördüğünde bu markaları itiraz sahibi davalı şirket ile değil, müvekkilin tek başına da tescilli ve yaygın kullanımı bulunan “…” tanınmış markası ile iliştireceğini, müvekkili şirkete ait davaya konu marka başvurularında, tanınmış “…” markası çatı marka niteliğinde olduğu, bu markaların “…” serisinden başka bir marka serisine ait olduğunun düşünülmesinin hayatın olağan akışına aykırı olacağını, müvekkili şirkete ait “…” markasının tanınmış olduğunu ancak davalı şirketin “…” markalarının tanınmış olmadığını, belirterek Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı ve … sayılı kararlarının tümden iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, dava konusu markalar ile itiraza mesnet markalar karşılaştırıldığında markalarda ortak olarak yer alan ibarenin “…” ve “… …” olduğunu, bunun dışında davacı markaların da çatı marka mahiyetinde olan “…” ibaresinin yer aldığını, davacı markasının esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğu ve markalar arasında karşılaştırma yaparken bu ibarenin dikkate alınması ve değerlendirmenin buna göre yapılmasının kaçınılmaz olduğunu, bu açıdan değerlendirildiğinde markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali olduğunu, dava konusu markalarda yer alan “…” ibaresinin çatı marka mahiyetinde olduğunu ve markalar arasında kıyaslama yapılırken çatı markanın geri planda tutulması, markada yer alan diğer unsurların ön planda değerlendirilmesi gerektiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkili şirketin 1997 yılından beri kişisel bakım ürünlerini Türk tüketiciyle buluşturmak ve yer aldığı pazarda tüketicinin ihtiyaçları doğrultusunda kaliteli ürünler sunmak amacıyla kurulduğunu, ithalatçı ve ihracatçı kimliğiyle Türkiye’de sektöre değer katan ve Türk kozmetik sektörünü uluslararası alanda başarılı bir şekilde temsil eden yerli firmalardan biri olduğunu ve Avrupa, Amerika ve Asya pazarlarına da ihracat yapmakta olduğunu, müvekkili şirketin belirtilen pazarlarda ve özellikle de Türkiye’de tanınan markaları olan “…”, “… …”, “… … NATURAL’S” markalarının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde 03. Sınıflar üzerinde tescilli olduğunu, “… …” ve “… … NATURAL’S” markalarının ise ayrıca 35. Sınıf üzerinde de tescilli olduğunu, müvekkil markalarının tamamının WIPO nezdinde farklı ülkelerde geçerli olacak şekilde tescillendiğini, müvekkili şirketin “…” ve “… … NATURAL’S” markalarının tüketici nezdinde bilinirliğini arttırmak amacıyla birçok gösteri, fuar ve konserlere sponsorluk yaptığını ve reklamlar verdiğini, davacının tescilini talep ettiği dava konusu markalar ile müvekkili şirket markalarını okuyan veya gören ortalama dikkate sahip tüketici nezdinde intiba, biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve fonetik olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede benzerlik gösterdiğini, müvekkili şirketin 03. Sınıfta tescilli markaları incelendiğinde “…” kelimesinin baskın unsur olduğunu ve müvekkili şirketin asıl markası olduğunu, ülkemizde İngilizce bilme seviyesi göz önüne alındığı takdirde, tüketicilerin çoğunluğu tarafından anlamından bağımsız olarak müvekkilin tüm ürünlerini “…” markası olarak bilindiğini, davacı yanın asıl markasının “…” olması nedeniyle, aynı Nice sınıfında tescilini talep ettiği ürünün “…” kelimesini içermesi tüketici nezdinde karışıklığa, müvekkil markasıyla benzerliğe ve haksız rekabete sebebiyet vereceğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurularının reddiyle ilgili verilen her iki YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu “… … …” ve “… … … … …” marka başvurusunun davacı … tarafından 09.06.2017 tarihinde 03. sınıfta yer alan “cosmetic skin … preparations.” emtialarını içerecek şekilde gerçekleştirildiği; söz konusu başvurulardan “… … …” ibareli başvurunun 2017/75770 numarası ile işleme alındığı ve TÜRKPATENT tarafından incelenerek 27.09.2017 tarih ve 285 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayınlanarak ilan edildiği, “… … … … …” ibareli başvurunun 2017/82972 numarası ile işleme alındığı ve TÜRKPATENT tarafından incelenerek 12.10.2017 tarih ve 286 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayınlanarak ilan edildiği, anılan ilanlara karşı davalı tarafça önceki tarihli muhtelif markaların varlığına dayanılarak itiraz edildiği ve bu itirazların Markalar Dairesi Başkanlığı’nca kabul edilerek davaya konu markaların reddolunduğu, bunun üzerine davacı yanca bu kararlara itiraz edildiği, davacı yanın itirazları üzerine Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından gerçekleştirilen incelemeler sonucunda YİDK tarafından verilen 01.10.2018 tarihli … ve 20.11.2018 tarihli … sayılı kararlar neticesinde davacı yanca gerçekleştirilen itirazların reddine karar verildiği;
… sayılı YİDK kararıyla; “Kurul; “…” ibaresini bağımsız ayırt edici unsur olarak içeren “… … skin” ibareli başvuru ile 2016/51333, 2013/87822 sayılı “… … natural’s”, “…” ibareli ret gerekçesi markaları görsel, işitsel ve bütün olarak ortaya çıkan izlenim bakımlarından benzer markalar olduğu görüşündedir. Buna ilaveten, başvuru ile 2016/51333, 2013/87822 sayılı ret gerekçesi markaların aynı/aynı tür ve benzer nitelikte malları kapsadıkları tespit edilmiştir. Bu çerçevede, başvuru ile 2016/51333, 2013/87822 sayılı ret gerekçesi markalar arasında karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkabileceği kanaatine varılmış ve aynı tespit doğrultusunda Markalar Dairesi Başkanlığı’nca verilen ret kararı yerinde görülmüştür. Ayrıca başvuru sahibi adına önceden tescilli 2010/45823 sayılı “… spirit” ibareli marka, incelenen başvurudan farklı unsurlar içerdiğinden, bu markanın incelenen başvuru için müktesep hak sağlamayacağı kanaatine varılmıştır. Sayılan nedenlerle itirazın reddedilmesi gerekmiştir”
… sayılı YİDK kararıyla;“Kurul; “…” ibaresini bağımsız ayırt edici unsur olarak içeren başvuru ile 2013/87822 sayılı “…” ibareli ret gerekçesi markanın görsel, işitsel ve bütün olarak ortaya çıkan izlenim bakımlarından benzer markalar olduğu görüşündedir. Buna ilaveten, markaların aynı/aynı tür malları kapsadıkları tespit edilmiştir. Bu çerçevede, başvuru ile 2013/87822 sayılı ret gerekçesi marka arasında karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkabileceği kanaatine varılmış ve aynı tespit doğrultusunda Markalar Dairesi Başkanlığı’nca verilen ret kararı yerinde görülmüştür. Ayrıca başvuru sahibi adına önceden tescilli 2010/45823 sayılı “… spirit” ibareli marka başvurusuna yayıma itiraz aşamasında herhangi bir itiraz yapılmaksızın tescil edildiği, dolaysıyla başvuru sahibinin “… spirit”” ibareli markasının tescilinin işbu itiraz açısından bir emsal teşkil etmeyeceği, bununla birlikte başvuru sahibine ait önceden tescilli söz konusu markanın incelenen başvurudan farklı unsurlar içerdiği, belirtilen hususlar ışığında başvuru sahibince ileri sürülen 2010/45823 sayılı “… spirit” ibareli markanın incelenen başvuru için kazanılmış hak sağlamayacağı kanaatine varılmıştır. Sayılan nedenlerle itirazın reddedilmesi gerekmiştir.”
şeklinde karar verildiği, eldeki davanın her iki YİDK kararı yönünden iki aylık yasal süre içerisinde 03/12/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle:dava konusu 2017/75770 sayılı “… … …” ve 2017/82972 sayılı “… … … … …” markalarının davalı yana ait redde gerekçe gösterilen 2016/51333 “…” ve 2013/87822 “… … NATURAL’S” ibareli markaları ile ilgili tüketici nezdinde iltibas tehlikesi doğuracak düzeyde benzer oldukları, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından verilen … ve … sayılı kararların heyetimiz görüşü ile uyarlılık içerisinde olduğu, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun ve ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun ve ek raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markası

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; davacı yana ait dava konusu markaların spesifik olarak 03. sınıfta yer alan mal ve hizmet sınıflarından “Cosmetic skin … preparations.” yani “kozmetik cilt bakım müstahzarları” mal ve hizmetleri bakımından tescil edilmek istendiği görülmekte olup davalı yana ait redde gerekçe gösterilen markaların tescilli olduğu 03. Sınıfta yer alan mal ve hizmetlerden “kozmetik ürünler” sınıfı ile benzerlik gösterdiği, bu bakımından 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında benzerlik ve iltibas ihtimali bulunduğu görülmektedir.
Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davacının markalarının incelenmesinde; dava konusu markalardan 2017/75770 başvuru numaralı markasının beyaz fon üzerine siyah renk ve büyük harfler kullanılarak ve herhangi bir figüratif unsura yer verilmeksizin yan yana getirilmiş “… … …” ibarelerinden oluştuğu; davaya konu diğer marka olan 2017/82972 başvuru numaralı markasında ise lacivert arka plan üzerinde üst kısımda davacıya ait çatı marka niteliğinde olan yuvarlak şekil içerisindeki “…” ibaresinin aldığı, alt kısımda ise yeşil arka plan üzerine lacivert renk kullanılacak şekilde, alt alta farklı yazı fontları ve farklı büyüklükler kullanılarak “…”, “…”, “…” ve “…” ibarelerine yer verildiği ve figuratif bir görünüm oluşturduğu anlaşılmaktadır.
Davalının markalarının incelenmesinde; itiraza gerekçe gösterilen davalı markalarından olan 2016/51333 sayılı davalı markasının beyaz arka plan üzerine siyah renk kullanılarak ve herhangi bir figüratif unsura yer verilmeksizin kullanılan “…” ibaresinden oluştuğu; itiraza gerekçe gösterilen markalardan bir diğeri olan 2013/87822 sayılı markasında ise beyaz arka plan üzerinde siyah ve büyük harflerle ve dikkat çekecek şekilde “…” ibaresine yer verildiği, “…” ibaresinin üst kısmında yine beyaz arka fon üzerinde ve “…” ibaresiyle birleşecek şekilde daha küçük ve pembe harflerle, tali nitelikteki “…” ibaresine yer verildiği ve “…” ibaresinin alt kısmında da siyah arka fon üzerine daha küçük ve beyaz harflerle “NATURAL’S” ibaresi bulunduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak taraf markaları incelendiğinde; davalının itirazına mesnet markalarıyla dava konusu başvurular arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, taraf markalarının birebir aynı emtia grubunun kapsadığı da göz önünde bulundurulduğunda hitap ettikleri ortak tüketici grubunda, “… … …” ve “… … … … …” markalarının tüketiciler nezdinde taraf markalar arasında bir ilişki bulunduğu izlenimi uyandıracağı, bu nedenle de karıştırma ve iltibas tehlikesi doğurma ihtimalinin somut uyuşmazlık yönünden gerçekleştiği; her ne kadar davacı yan 2010/45823 sayılı … … ibareli 17.02.2012 tescil tarihli ve 03.sınıfta “Preparations for body and beauty …; deodorants and anti-perspirants for personal use” (Vücut ve güzellik bakımı için hazırlıklar; kişisel kullanım için deodorantlar ve ter önleyiciler) emtialarında tescilli markasına dayalı olarak müktesep hak iddiasında bulunmakta ise de müktesep hakkın varlığı için aranılan 3 temel kriter arasında olan (karşılaştırılan işaretlerin çekişmesiz olması, önceki ve sonraki markalar kapsamındaki emtiaların aynı, aynı tür olması ve sonraki marka ile önceki markanın esas unsurunun korunması) esas unsurların korunması ilkesi bakımından, önceki markada “…” ibaresinin yanında yer alan “spirit” kavramının da en az “…” kelimesi kadar anılan markada ön planda olduğu ve esaslı unsurlardan biri olduğu, dolayısıyla davacının anılan markasındaki esaslı unsurlardan birinden vazgeçilmek ve dava konusu sonraki markalarda bu ibare yanında çeşitli ek kelime ve şekil unsurlarına yer verilmek suretiyle gerçekleştirilen başvuruların, “…” ibaresi üzerindeki farklı hak sahipliklerinin varlığı da göz önüne alındığında, davacı lehine müktesep hak sağlamayacağı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/12/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸