Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/418 E. 2021/165 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/418
KARAR NO : 2021/165

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 30/11/2018
KARAR TARİHİ : 25/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili şirketin 1961 yılından bugüne kadar özellikle bisküviler, krakerler, gofretler, pastalar, tartlar, kekler ve sair ürünlerin imali, ithali, ihracı ve ticareti alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkiline ait “…” markasının Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tanınmış marka olarak kabul edildiğini, meşhur ve maruf bir marka olduğunu, WIPO (Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı) nezdinde 12.11.2009 tarih ve … no ile tescil edildiğini, müvekkilinin “FİT” ibaresini ilk olarak 2000 yılında tescil ettirdiğini ve bu marka üzerinde yatırımlar yaparak markalarını da arttırdığını, müvekkili markaları ile dava konusu markanın hem ibareleri hem de hükümzülüğü talep edilen emtiaları karıştırılmaya yetekcek derecede benzer olduğunu, dava konusu … markasının … TEA kelimelerinden oluştuğunu, davaya konu markanın emtia listesinin çoğunun gıda ürünleri olduğunu, markada geçen TEA ibaresinin ayırt ediciliği olmadığını, dava konusu markanın esas unsurunun … ibaresi olduğunu, dava konusu markanın müvekkili markasından tek farkı sonuna “O” harfinin eklenmiş olduğunu, dava konusu markanın tesciline karar verilmesi halinde tescilli markaların başına sonuna birkaç harf eklenerek oluşturulan markaların tescil edilebileceği gibi bir sonuç doğuracağını, dava konusu markanın tescili için başvurusu yapılan 30. Sınıfta yer alan emitaların birebir aynı, aynı olduğunu, taraf markalarında ortak olan emtialardan 30. Sınıftaki yer alan emtiların günlük tüketime konu ürünler olduğunu, genellikle ucuz fiyatlı ürünler olduğunu, tüketicilerin ürünleri alırken çok fazla zaman harcamayacağını, tüketicilerin FİT markalı ürünlerin akılda bıraktığı izlenim ile dava konusu … markalı ürünleri satın alma eğiliminde bulunabileceğini, bu durumun ise davalının müvekkili itibarından haksız yarar elde etmesine neden olacağını, karışıklığın daha da artmasına sebebiyet vereceğini, dava konusu … ibaresinin müvekkiline ait markaların devamı serisi veya alt markası olarak algılanacağını, davalının kötü niyetli olarak müvekkilinin tüketiciler nezdinde yarattığı güven ve haklı ününden faydalanma kastı ile başvuruda bulunduğunu, TTK haksız rekabet hükümlerinde de aykırılık teşkil ettiğini, muhatap firmanın TTK m.18’de yer alan “basiretli tacir gibi hareket etme” yükümlülüğüne de aykırı davrandığını, müvekkili markalarına ayırt edilemeyecek derecede benzeyen … esas unsurlu marka ile müvekkili markalarının aynı satış noktalarında, aynı raflarda, yan yana ve aynı cinsteki mallar üzerinde kullanılması sebebiyle karıştırılacağını, bu durumun müvekkilinin tanınmış markasıyla karıştırılması sonucunu doğuracağını, davalı yanın tescil başvurusunun başından beri kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin işletmesi ile bağlantı içerisinde algılandığını ve “FİT” sözcüğünün müvekkili ile özdeşleştiğini, ayırt edici özellik kazanmış bir marka haline geldiğini, davalının bu tanınmışlıktan dolayı haksız kazanç sağlayacağını iddia ederek, davalı Türk Patent 05.10.2018 tarih ve … sayılı YİDK kararının iptaline, … sayı ile tescil başvurusu yapılan “…” ibareli markanın tescili halinde başvuruda bulunulan 30. Sınıfta bulunan tüm emtialar yönünden iptaline, hükümsüz sayılmasına ve Markalar Sicilinden terkinine, dava konusu markanın huzurdaki dava sonuçlanıncaya kadar üçüncü kişilere devrinin önlenmesine dair ihtiyati tedbire kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili cevap dilekçesiyle; açılan davanın yerinde olmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu söyleyerek davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili cevap dilekçesiyle, müvekkilinin … ibareli markanın anlam bakımdan farklılık gösterdiğinin aşikar olduğunu, FİT ibaresinin ortak olduğu hususunun kabul edilmemekle birlikte …’nun kelime anlamının Yunan’ca da “Bitki anlamına gelen bir ön ek” olduğunu, Tıpta tedavi yöntemi olarak kullanılan FİTOTERAPİ’nin de bitkisel tedavi anlamına geldiğini, TEA ibaresinin İngilizce’de çay anlamında olduğunu, … ibaresinin oluşturulmasında amacın bitkisel çay üretimi ve satışı gerçekleştirmek olduğunu, … ibaresinin yazılış şekli, sesli okunuşunun Fİ+TO+TEA olarak telaffuz edildiğini, FİT ibaresinin tek hecede dahi kullanılmadığını, bu nedenle müvekkilinin markası ile davacının FİT markalarının iltibasının mümkün olmayacağını, müvekkilinin markasının ayırt edici nitelik taşıyan özgün ve karakteristik unsurlar içerdiğini, davacı yanın markasının bisküvi, kraker emtiası ve diyet ürünlerini kapsayacak şekilde olduğunu, müvekkilinin markasının ise bitki çayı olduğunu bu nedenle mal ve hizmetlerin aynı sınıfta yer almalarına rağmen farklı malları içerdiğini belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/1 maddesi kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
TÜRKPATENT’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu … sayılı … şeklindeki başvurunun 30. Sınıflarda yer alan tüm emtiaları kapsayacak şekilde başvuru konusu edildiği, yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun 28.01.2018 tarih ve 292 sayılı Bülten’de ilanına karar verildiği, söz konusu yayıma karşı davacı yanın 6/1 maddesine dayalı olarak itiraz gerçekleştirdiği, davacının itirazına dayanak yaptığı benzer markalar; fit”, “fit x”, “fit indeks” ibareli markalardır. (İtiraza ilişkin açıklamalar, dava dilekçesindeki iddialar ile aynı nitelikte değildir. Dava aşamasında 6/5 ve6/9.m. de dayanılmıştır.) Başvuru sahibinin yayıma itirazlara karşı sunduğu karşı görüş sunduğu görülmüş olup, davacının yaptığı yayıma itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından red edildiği, anılan ret kararına karşı bir kez daha itiraz ettiği görülen davacı yanın işbu itirazlarının; Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 18.06.2018 tarih ve …. sayılı kararı neticesinde özetle;“ … başvuru numaralı “fıtotea” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun …. sayılı “fit x”, “fit indeks”, “fit ındex”, “fit” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. “……Yapılan incelemede başvuru ve itiraz gerekçesi markalar da yer alan ortak olan “Fit” ibaresi olduğu, bu ibarenin “zinde kalma, zindelik” gibi Türkiye’de yaygın kullanılır anlamları bu halleri sağlayan ürünlere işaret etmek için pazarda yoğun kullanımı gibi nedenlerle ayırt ediciliğinin düşük olduğu görüşüne varılmıştır. Belirtilen husus göz önüne alınarak yapılan değerlendirme sonucunda başvuru ve itiraz gerekçesi markalar arasında ilişkilendirilme ihtimal de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimali bulunmadığı kanaatine varıldığından işbu itirazın reddedilmesine karar verilmiştir.” şeklindeki gerekçeler ile itirazın reddine karar verildiği ve YİDK kararlarının davacı Şirket’e 09/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 30/11/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda ve ek raporda özetle: FİT ibareli davacı markası ile … sayılı “…” ibareli davalı marka başvurusu arasında 6769 sayılı SMK’nun 6/1 maddesi kapsamında benzerlik ve iltibas ihtimali bulunmadığı, davacının FİT ibareli markasının tanınmış marka olduğu iddiasının ispatlanamadığı ve 6769 sayılı KHK’nın 6/5 maddesinde sayılan koşulların somut olayda gerçekleşmediği, davalı marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi rapor/ekraporuna mal ve hizmet sınıflarının karışlaştırılması yönündeki teknik kısmına itibar edilmiş, ancak markaların benzerliği yönünde Yargıtay içtihatları doğrultusunda itibar edilmemiş, mahkememizce inceleme yapılmıştır.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı Markası Davacı Markaları
Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; davalı marka başvurusu 2017/2 sayılı Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ gereği, 30. Sınıftaki tüm alt gruplarını kapsamaktadır. Davacının FİT ibareli itiraza mesnet markaları ise 05, 29, 30, 31, 32 ve 35. Sınıflarlarda tescillidir. Yani taraf markalarının emtia listelerinin davalı marka başvurusunun kapsadığı 30.sınfıta yer alan tüm mallar bakımından aynı/aynı tür mallardan oluştuğu, görülmektedir. Şu hâlde, SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; davalı marka başvurusu … ibaresinin herhangi bir şekil unsuru içermeden beyaz zemin üzerine siyah renk kullanılarak, standart yazı karakteriyle kalın ve büyük harflerden oluşan bir sözcük markası olduğu, markanın … ve TEA kelimesinin birleşiminden türetilmiş bir ibare olduğu, anlaşılmıştır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı markalarının FİT kelimesi etrafında türetilmiş sözcük ve seri markalar olduğu, davacının FİT ibareli markaları yukarıda açıklandığı üzere gıda ürünleri üzerinde tescilli olduğu anlaşılmaktadır. Davacı markalarının baskın unsuru FİT ibaresidir.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Anılan ilkeler dikkate alındığında, davacının itiraza mesnet çok sayıdaki seri markalarının asıl ve ayırt edici unsurunun “FİT” ibaresi olduğu, davalı markasının da “FİT” ibaresi ile başladığı, bu kısmın taraf markalarında öne çıktığı, bu ibareye eklenen “…” ibaresinin 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 6/1 maddesi anlamında markalar arasındaki ilişkilendirme ihtimalini ortadan kaldıracak düzeyde markaya ayırt edicilik katmadığı, taraf markalarının tüketici zihninde bıraktığı ses ve iz ile aynı etkiyi doğurduğu, tüketicilerin markanın kapsadığı emtia/hizmeti almak için ayırdıkları süre zarfında taraf markalarını ayırt edemeyecekleri, işaretlerin bu derece benzer olması nedeniyle işletmesel bağlantırılma ihtimalinin de mevcut olduğu, yine tüketiciler nezdinde davalının mezkur markayı davacının vermiş olduğu bir lisansla kullandığı düşüncesine kapılmaları ihtimalinin de yüksek olduğu, davalının dava konusu markayı çekişmeli sınıflar bakımından tescil ettirmesinin, davacının “Fit” ibareli ürün/hizmetler için tüketiciler ve yararlanıcılar nezdinde tesis ettiği imaj, güven ve hatırlanırlıktan haksız olarak istifade etmesi sonucunu doğuracağı, bu durumun ise, markaların aynı işletmeye ait seri markalar olduğu izlenimini yaratacağı, Yargıtay 11. HD’nin ….karar sayılı kararında “…” ile “FİT” markasının benzer bulunduğu hususu da gözönünde bulundurulduğunda dava konusu davalı markasının davacı markaları ile ilişkilendirme ihtimalini de kapsayacak şekilde karıştırılma tehlikesine yol açacak derecede benzer olduğu anlaşılmaktadır. İltibas tehlikesinin bulunması ve emtia listelerinin aynı/benzer olması halinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) ve (9) numaralı fıkrasının tartışma alanı bulamayacağı izahtan varestedir. Açıklanan nedenleri ile neticeten davanın tümden kabulü ile; TPMK YİDK’nın … sayılı kararın iptaline, davalıya ait … kod nolu “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK’nın … sayılı kararın iptaline,
Davalıya ait … kod nolu “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30.-TL karar harcından peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40.-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00.-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 2.156,70-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/05/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ:
İLK MASRAF : 77,00-TL
GİDER AVANSI :2.079,70-TL
TOPLAM :2.156,70-TL