Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/413 E. 2021/266 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/413
KARAR NO : 2021/266
DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 27/11/2018
KARAR TARİHİ : 08/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili şirketin 2010 yılından itibaren eğitim öğretim hizmetleri sektöründe faaliyet gösterdiğini, diğer davacıların da yine eğitim öğretim hizmetleri alanında hizmet verdiğini ve davacı şirket kurucu ortakları olduklarını, müvekkillerinin 2010 yılı itibariyle asli unsuru “…” olan “özel … koleji” ve “… koleji” markalarını kullandığını, müvekkilinin markasını ilgili sektörde tanınır hale getirdiğini, davalının … Eğitim Yayıncılık Ltd. Şti. adına 30.06.2004 tarihinde tescil edilen “… … şekil” ibareli markayı 13.01.2016 tarihinde devraldığını, davalı tarafın bu markayı kullanım amacıyla değil tehdit amacıyla devraldığını, halbuki müvekkilinin ilk olarak 2012 yılında 2012/62122 sayısı ile markasını tescil başvurusuna konu ettiği halde marka vekilinin hatası nedeniyle markasını tescil ettiremediğini, müvekkilinin anılan ibare üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, davalı tarafın markasının kullanmadığını, davalı tarafın markasının sicil 13.01.2016 tarihinde işlendiğini, bu tarihten itibaren markasını kullanmadığını ve tehdit amaçlı elinde bulundurduğunu, davalının devir tarihinden önce de anılan markanın ciddi bir kullanımının bulunmadığını, davalı tarafın kötü niyetle hareket ettiğini, markasını kullanmadığı halde müvekkili aleyhine İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu ancak yapılan soruşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davalı tarafın bununla da yetinmeyerek Ankara 2. FSHHM’de 2016/398 E sayılı dosya kapsamında maddi ve manevi tazminat talebinde bulunduğunu, davalının kullanmadığı markasıyla sonuç alamayacağını anlayınca 2017/01434 dosya sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davalı markasının taraflarınca açılan YİDK davası sonucunda reddedildiğini, davalın bunun üzerinde 2018/84858 sayılı bir başvuru daha yaptığını, iddia ederek davalı adına tescilli … dosya numaralı markanın 41. Sınıf kapsamındaki “eğitim ve öğretim hizmetleri” emtiası bakımından kısmi def’i, hükümsüzlüğü, iptali ve sicilden terkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesiyle, “… … Şekil” markasının, 2004 yılından bu yana müvekkil ve devraldığı selefleri adına tescilli olduğunu, huzurdaki davanın davacısı aleyhine bu konuda verilmiş emsal kararların mevcut olduğunu, müvekkilinin markasını 2016 yılında devraldığını, davacı şirketin “Özel … Koleji”, “Doğru … Başarıya Götürür” ibarelerini taşıyan bir tescilsiz ibare ile muhtelif okullar ve diğer türlerde eğitim kurumları işletmekte olduğunu, diğer davacıların da bu eylemlere iştirak ettiğini, davacıların “…” ibaresi için yaptıkları başvurunun kurum tarafından kabul görmediğini, davacıların bu kez “tercihim” ibareli bir marka için başvuruda bulunduklarını, bu başvuruya karşı yaptıkları itirazların reddine dair verilen karara karşı Ankara 4. FSHHM’de 2017/142E – 2018/197K sayısı ile ikame edilen dava sonucunda YİDK kararının iptaline karar verildiğini ve davacıların “tercihim” markasının sicilden terkin edildiğini, yine bir kısım davacıların bir yan kuruluşu için “tercihist” ibaresi tescili için yaptıkları başvurunun Ankara 2. FSHHM’nin 2017/138E – 2017/455K sayılı kararı neticesinde sicilden terkin edildiğini, dolayısıyla davacıların müvekkili adına tescilli markaya karşı yaptıkları 3 başvurunun da yargısal süreçler sonucunda reddolunduğunu, davacı yanın davasına gerekçe olarak kendi markalarını meşhur ve maruf hale getirdiğini bahsetmekse ise de ayrıca markanın kullanılmadığını da belirttiklerini, bu durumun çelişki yarattığını, müvekkilinin markasının 2004’ten bu yana süregeldiğini ve fiili kullanımın da mevcut olduğunu, bu nedenle davacının kullanılmama iddiasının yerinde olmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı adına tescilli markanın kötü niyet ve kullanmama nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle:dava konusu … sayılı markanın, dava tarihinden geriye dönük son beş yıl içerisindeki kullanımlarını gösterir hiçbir delilin dosyada mevcut olmadığı, dolayısıyla mezkur delillerin kullanım ispatında dikkate alınabilecek değerlendirme tarih aralığından daha evvelki tarihlere ilişkin olduğu, bu nedenle davalı yanın kullanımının varlığı yönündeki aksi yönlü iddiasına rağmen bu yönde bir kanaate mevcut delillerden varılamadığı, dava konusu markanın kötü niyetli tescil konusu edildiği hususunun ispatlanamadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen ek raporda özetle: davalı adına tescilli olan “… …+şekil” markasının davalı tarafından 2013, 2014 ve 2015 yıllarında, yani dava tarihinden önceki 5 yıllık dönem içinde davalı tarafça 41. Sınıf “eğitim ve öğretim hizmetleri” yönünden dava ciddi olarak kullanıldığı, takdirin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Bilirkişi raporun/ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun / ek raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK)’nın 9/1.maddesinde yer alan “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir” şeklindeki düzenleme ile kanun koyucu Markalar Sicilini kullanılmayan markalardan arındırma amacını gütmektedir. Anılan yasal düzenlemeden önce, mülga 556 sayılı KHK’nın 42/1-c ve 14. maddesinde de en az beş yıldır kullanılmayan markaların, hükümsüzlük/iptal davaları ile sona erdirilmesinin hedeflendiği görülmektedir. Mülga 556 sayılı KHK henüz yürürlükte iken, 42/1-c maddesinin AYM’nin 09.04.2014 ve 2013/147-2014/75 sayılı, 14.maddesinin ise 14.12.2016 tarih ve 2016/148 – 189 sayılı kararıyla iptal edildiği, ikincisinin Resmi Gazete’de yayın tarihinin 06.01.2017 olduğu ve bu tarih itibariyle kullanmama nedeniyle hükümsüzlük/iptal davalarına ilişkin mülga KHK’da yer alan yasal dayanakların ortadan kalktığı görülmektedir. Bununla birlikte markanın son beş yıllık süre içerisinde ciddi şekilde kullanılmaması yukarıda geçen 06.01.2017 tarihinden önce TBMM tarafından kabul edilen 22.12.2016 tarihli 6769 sayılı SMK’nın 9, 19, 25, 26 ve 27.maddelerinde iptal ve def’i sebebi olarak kabul edilmiştir.
Dava tarihi nazara alındığında yürürlükte olan 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun markanın kullanılmaması nedeniyle iptaline ilişkin hükümlerinin somut uyuşmazlığa uygulanması gerekecektir.
6769 sayılı SMK’nnn 9. maddesi uyarınca tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir. Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması, markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması ve markanın marka sahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilir.
6769 sayılı SMK’nın 26. maddesinde kullanmama nedeniyle markanın iptaline karar verme yetkisinin Türk Patent Kurumuna ait olduğu düzenlenmiştir. Ancak bu hüküm SMK’nın 192/1. maddesi uyarınca Kanun’un yayım tarihinden itibaren 7 yıl sonra yürürlüğe gireceği için 6769 sayılı SMK’nın Geçici 4. maddesine göre, SMK’nın 26. madde hükmü yürürlüğe girene kadar, iptal yetkisi, anılan maddedeki usul ve esaslara göre mahkemeler tarafından kullanılır. 26. maddenin yürürlüğe girdiği tarihte mahkemeler tarafından görülmekte olan iptal davaları mahkemeler tarafından sonuçlandırılır. Mahkemelerin bu madde hükmüne göre vermiş olduğu kararlar kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından Kuruma resen gönderilir.
Bu yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, markanın kullanmama nedeniyle iptaline ilişkin iş bu somut uyuşmazlığın mahkememizce çözülmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Kullanmama nedenine dayalı iptal davası açabilmek için herhangi bir hak düşürücü bir süre bulunmamakta olup, önemli olanın, dava tarihinden geriye doğru tescil anına kadar beş yıllık sürenin dolmuş olması olduğu, davalı adına … sayı ile tescilli markanın tescil tarihinin 14/11/2005 olduğu, dava tarihi itibariyle tescil tarihinden itibaren 5 yıllık sürenin dolmuş bulunduğu ve dolayısıyla süre yönünden iptal koşulunun oluştuğu anlaşılmaktadır.
Dava tarihi 27/11/2018 olduğundan dava konusunu oluşturan zaman diliminin 27/11/2013 ve 27/11/2018 tarihlerinin arası olduğu, SMK’nın 9. maddesi uyarınca markasını kullanma külfeti altında bulunan davalının somut uyuşmazlık açısından 27/11/2013 ve 27/11/2018 tarihleri arasında bu kullanımını ispat etmesi gerekmektedir.
Markanın kullanımının ise SMK’nın 7. maddesinin 2. fıkrasının a, b ve c bentlerinde öngörülen şekilde; 7. maddenin 3. fıkrasıyla SMK’nın 9. maddesinin 2 ve 3. fıkrasında açıklandığı şekilde gerçekleşmesinin gerektiği anlaşılmakta olup, yargılama konusu markayı anılan sınıftaki hizmetler için kullandığını ispat yükü davalıdadır.
Dosyada bulunan tüm bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporu birlikte irdelendiğinde;
… EĞİTİM YAYINCILIK İNŞAAT TURİZİM SAN. TİC. LTD. ŞTİ. adına tescilli olan, dava konusu … sayılı markanın kullanımıyla ilgili olarak; dava tarihinden (27.11.2018) geriye doğru beş yıllık ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapmak üzere, davalı taraf vekilince bulunduğu yer olarak belirtilen “Reşat Nuri Sok. No:47/2 Y. Ayrancı Çankaya/Ankara” adresine muhasip bilirkişi tarafından gidilmiş, ibraz edilen … EĞİTİM YAYINCILIK İNŞAAT TUR. SAN. TİC. LTD. ŞTİ. unvanlı şirketin (davalı yana yapılan devir öncesi hak sahibi olan firma)2013, 2014 ve 2015 yıllarına ilişkin defter ve belgeler üzerinde incelemeler yapılmıştır. Yapılan incelemeye göre; davalı … tarafından ibraz edilen ticari defter ve belgeler, … EĞİTİM YAYINCILIK İNŞAAT TUR. SAN. TİC. LTD. ŞTİ. unvanlı şirketin 2013 ila 2015 yıllarına ilişkin ticari defter ve belgeler olduğu, … EĞİTİM YAYINCILIK İNŞAAT TUR. SAN. TİC. LTD. ŞTİ. unvanlı şirketin 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin (Yevmiye, Kebir, Envanter) kâğıt ortamında tutulduğu, tüm defterlerin noter açılış tasdiklerinin süresinde yaptırıldığı, tüm yevmiye defterlerinin noter kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığı, tüm defterlerin kayıt nizamı hükümlerine göre Türkçe ve Türk Lirası cinsinden tutulduğu, defter kayıtlarının kendi içinde birbiri ile uyumlu olduğu, bu haliyle defterlerinin 6102 sayılı TTK’nun 64/3. md ve devamı maddelerde belirtilen tasdik hükümlerine uygun olduğu, defterlerin tasdik yönüyle sahibi lehine delil olma özelliği taşıdığının tespit edildiği tetkik edilmiştir.
Davaya konu markanın “… …+şekil” ibareli olduğu, davalının “…” markasını 41. sınıf yönünden dava tarihinden geriye dönük 5 yıllık süre içerisinde ciddi olarak kullanılıp kullanılmadığına yönelik olarak; … EĞİTİM YAYINCILIK İNŞAAT TUR. SAN. TİC. LTD. ŞTİ unvanlı şirketin 2015 yılında oluşturulduğu anlaşılan vergi levhasında, şirketin ana faaliyetinin; “orta öğretime, yükseköğretime, kamu personeli vb. sınavlara yönelik yardımcı dersler veren dershanelerin faaliyetleri” şeklinde yazılı olduğu, dolayısıyla vergi dairesindeki faaliyetinin de az önce belirtilen faaliyetle aynı olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı tarafça ibraz edilen … EĞİTİM YAYINCILIK İNŞAAT TUR. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.’nin 2013 ila 2015 yıllarına ilişkin ticari defterleri ile bu defterlerin dayanağını oluşturan faturalar, makbuzlar ve diğer tüm belgeler tek tek gözden geçirilmiş olup, sondajlama usulü ile faturalardan her yıl iki tane olmak üzere toplam altı adet fotoğraf alınmıştır. Davalının 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ilişkin deftere ve belgeleri üzerinde yerinde yapılan incelemeler sonucunda davalı adına kayıtlı olan … tescil sayılı “… …+şekil” markasının 41. Sınıf “eğitim ve öğretim hizmetleri” yönünden 2013, 2014 ve 2015 yıllarında yoğun olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Davacının davalının kötü niyetle hareket ettiğine dair iddiası markanın uzun süredir ciddi olarak kullanılması, davalının sırf tehdit amacı ile markayı devraldığına dair iddiaların somut deliller ile desteklenmemiş olması, davalının başvurularının … tescil sayılı markanın devir tarihinden sonra olması, devir tarihinden sonra karşılıklı davaların kötü niyeti ortaya koymaya elverişsiz olması karşısında uygun bulunmamıştır. Açıklanan nedenler ile davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40-TL’nin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacıların yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/07/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸