Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/406 E. 2021/8 K. 12.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/406
KARAR NO : 2021/8
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Tescili
DAVA TARİHİ : 19/11/2018
KARAR TARİHİ : 12/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka tescili davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; müvekkilinin … sayılı “… … …” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun yayınına davalı tarafça itiraz edildiğini, itirazların kurum tarafından kabul edildiğini, taraf markaları arasında bir benzerliğin bulunmadığını, müvekkili markasının “… … …” şeklinde bütün olduğunu, ret gerekçesi markanın ise “… … …” şeklinde olduğunu, gerek müvekkilinin gerekse de davalının pres makineleri üreten imalat şirketleri olduğunu, dolayısıyla tarafların ilgili tüketicilerinin sıradan tüketiciler olmadığını, sanayi kuruluşları olduğunu, bu tüketiciler nezdinde markaların karıştırılma olasılığının bulunmadığını, “hidrolik” ibaresinin yaygın kullanımı bulunan, bir imalat şeklini ifade eden bir sözcük olarak ayırt edici vasfının düşük olduğunu, bu unsurun ortak kullanılmış olunmasının karıştırılma ihtimaline neden olmayacağını, durumda tüketicinin markanın başındaki “kon” ibaresine odaklanacağını, taraflar arasında süregelen ilişkiler nedeniyle müvekkilinin “…” markasını kullanım hakkının bulunduğunu, müvekkili şirket ortağı ve müdürünün … … ile davalı şirketin ortakları olan … … ve … …’nın kardeş olduklarını, 1997 yılında müvekkili şirket ortağı ile davalı şirket ortaklarından … …’nın … markası ile imalat yaptıklarını, diğer kardeşin ise bu tarihlerde … … Hidrolik Pres İmalat San. Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı olduğunu, 2000 yılında … …’nın diğer iki kardeşine katılması ile … Şti’nin kurulduğunu ve bu şirketin 30.11.2000 tarihinde tescile dildiğini, bundan yaklaşık bir yıl sonra … … ve … …’nın da bu şirkete katıldıklarını, 2001 yılı itibariyle üç kardeşin de hem … Ltd. Şti. hem de davalı şirket’in ayrı ayrı ve birlikte ortakları olduklarını, 2005 yılında davalı kurucu ortağı … …’nın önerisi ile … Ltd. Şti.’nin tasfiye edildiğini ve tarafların davalı şirket üzerinden 30.10.2017 yılına kadar birlikte faaliyet gösterdiklerini, 2017 yılında müvekkili şirketin kurucu ortağı … …’nın, davalı şirket ortaklığından ayrıldığını ve davacı şirketi kurduğunu, tarafların bu ayrılığı anlaşarak kararlaştırdıklarını, davalının, müvekkilinin “… … …” şeklinde başvuru yapacağını bildiğini, müvekkilinin bu ibare üzerinde önceki hak sahibi olduğunu ve 2005 yılına kadar da bu markayı aktif olarak kullandığını, bu anlamda markalar arasında benzerlik var olsa dahi birlikte var olma koşulunun oluştuğunun kabulü gerekeceğini, açıklanan nedenlerle Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 27.09.2018 tarih ve 2018-M-7810 sayılı kararının iptaline karar verilmesini, … sayılı “… … …” ibareli marka başvurusunun tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, verilen kurum kararının yerinde olduğunu, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili davaya cevap dilekçesiyle, davacı firmanın, müvekkilinin markasını taklit ettiğini, ayrıca yine faaliyet alanlarının da örtüştüğünü, bu durumun karıştırılma ihtimaline neden olacağını, başvurunun kötü niyetle yapılmış olduğunu, müvekkilinin eskiye dayalı hak sahibi olduğunu, başvurunun kötü niyetle yapıldığını, “kon” ibaresinin “Konya” ilinde yaygın kullanılan bir kısaltma olduğunu, taraf şirketlerinin de Konya ilinde faaliyet gösterdiğini, aralarında yalnızca semt farkı olduğunu, faaliyet alanlarının “hidrolik pres” imalatına yönelik olduğu düşünüldüğünde sektörel olarak ne kadar benzer olduklarının açık olduğunu, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı başvurusunun reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı yasa 6/1 md kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu … … … ibaresinin 07 ve 35. Mal ve hizmet sınıflarında tescili amacıyla 18.11.2017 tarihinde gerçekleştirildiği görülen … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.12.2017 tarih ve 290 sayılı bültende ilan olunduğu, anılan ilana karşı davalı tarafın … sayılı markalarına dayalı olarak itirazda bulunduğu görülmüş, bu itirazların Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 23.05.2018 tarihli kararı neticesinde haklı bulunmayarak reddedildiği, söz konusu ret kararına karşı davalı yanın bir kez daha itirazda bulunduğu, bu itirazları inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 27.09.2018 tarih ve …. sayılı kararı neticesinde özetle;
“… başvuru numaralı markanın …. sayılı markalarla karıştırılma, ilişkilendirilme olasılığı, tanınmışlık, kötü niyet gerekçeleriyle reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.
İtiraz ekinde başvurunun kötü niyetle yapıldığını gösteren yeterli kanıt sunulmadığından ve Kurul’da başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde kanaat oluşmadığından, kötü niyet gerekçeli itiraz kabul edilmemiştir.
İtiraz dilekçesi ve ekinde, itiraz gerekçesi markanın tanınmış veya bilinir bir marka olduğunu ispatlar kanıtlar sunulmadığından ve Kurul’da itiraz gerekçesi markanın tanınmış veya bilinir bir marka olduğu yönünde kanaat oluşmadığından, tanınmışlık gerekçeli itiraz da haklı görülmemiştir.
Kurul, “… … …” ibareli başvuru ile itiraz gerekçesi markalar arasında güçlü düzeyde görsel ve bütüncül benzerlik bulunduğu görüşündedir. Belirtilen nedenle başvuru ile …. sayılı “… … …”, “… … …” ibareli itiraz gerekçesi markaların benzer olduğu görüşüne ulaşılmıştır. Buna ilaveten başvuru ile …sayılı itiraz gerekçesi markaların aynı ve aynı tür malları ve hizmetleri kapsadıkları tespit edilmiştir. Bu çerçevede, ibareli itiraz gerekçesi markalar arasında karıştırılma, ilişkilendirilme ihtimallerinin ortaya çıkabileceği görüşüne ulaşılmış ve itiraz haklı görülmüştür. Sayılan nedenlerle itirazın kabul edilmesi gerekmiştir.”
şeklindeki gerekçeler ile davalı itirazlarının kabulü ile davacı marka başvurusunun reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 09/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 19/11/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurullarınca düzenlenen raporlarda özetle: dava konusu … sayılı marka başvurusu kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin, davalı yana ait önceki tarihli markalar kapsamında da yer almakta olduğu, bu nedenle markalar arasında emtia benzerliği kriterinin meydana geldiği, ayrıca markaları oluşturan işaretlerin görsel, kavramsal ve işitsel olarak sahip oldukları benzerlik düzeyinin işaretlerin iki ayrı marka olduğu ve fakat bütünsel anlamda aynı ekonomik kaynağa ait markalar oldukları yönünde bir yanılgı doğurabileceği, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporlarının her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporların usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla, yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davacı Markası Davalı Markaları
… … … +şekil … … …+şekil
(07 ve 35. sınıf) … … …+şekil
(07 ve 35. sınıf)

Başvuru konusu marka kapsamında 07 ve 35. Sınıfta yer alan mal ve hizmetlerin tamamı, davalı yanın …. sayılı markası kapsamında da aynı sınıflarda yer almakta olup ayrıca …. sayılı marka kapsamındaki emtialar da başvuruda yer alan 07. Sınıftaki bir kısım mallar ile benzerlik göstermektedir. Benzer tüketici kitlelerine hitap eden, benzer ihtiyaçları karşılamaya yönelik olan, birbirlerini tamamlayıcı nitelikte, ortak satış, sunum ve dağıtım noktaları taşıyan bu mal ve hizmetlerin tüketici nezdinde de benzer olarak algılanacakları anlaşılmaktadır.
Neticeten, başvuru kapsamındaki mal ve hizmetler bakımından markaların kapsam itibariyle benzerlik taşımaları nedeniyle, karıştırılma ihtimali değerlendirmesi açısından ayrıca işaretler bakımından da bir benzerlik karşılaştırması yapılması gerekmektedir.
Davacının markalarının incelenmesinde; başvurunun … … … +şekil şeklinde bir logodan oluştuğu, mavi tonlarda yaratıldığı görülen logoda bir ikiye bölünmüş dişli bir çarkın ortasında boşlukta konumlandırılmış “…” kelimesinin yer aldığı, markanın bütününe bu çark ve sözcük unsurunun hakim olduğu, alt çark bölmesinin daha altında ise markadaki sair unsurlara nazaran oldukça küçük ve tali nitelikte konumlandırılmış “… … HİDROLİK PRES SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.” Şeklindeki davacı ticaret unvanına yer verilmiş olduğu görülmüştür. Başvuruda yer alan “…” ibaresinin dilimizde bilinen herhangi bir anlamı bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davalı yanın markalarına bakıldığında … … …+şekil şeklindeki markada üst kısımda “… …” tamlamasının, alt kısımda ise biraz daha küçük harf karakterleri ile yazılmış “…” ibaresinin yer aldığı, başkaca hiçbir görsel unsur ihtiva etmediği, … … …+şekil şeklindeki markada ise sol kısımda dişli bir çark logosunun “H” harfi ile stilize şekilde kombinasyonu ile oluşturulmuş bir logo ile bu logonun yan kısmında üst bölümde “…” ibaresi ve alt bölümde ise biraz daha küçük harf karakterleri ile yazılmış “… …” ibaresinden oluştuğu, markanın bütününe kırmızı rengin hakim olduğu, her iki markada da “… …” tamlamasının yer aldığı, bu ibarenin aynı zamanda davalı ticaret unvanın kılavuz unsuru da olduğu, ayrıca yine “…” şeklinde dilimizde bilinen bir anlamı bulunmayan bir kelime unsurunun da markalarda hakim unsur/unsurlardan biri olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Neticeten, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak; başvuru konusu marka kapsamında 07 ve 35. Sınıfta yer alan mal ve hizmetlerin tamamının, davalı yanın 2017/54563 sayılı markası kapsamında da aynı sınıflarda yer aldığı, ayrıca … sayılı marka kapsamındaki emtialar da başvuruda yer alan 07. sınıftaki bir kısım mallar ile benzerlik gösterdiği, benzer tüketici kitlelerine hitap eden, benzer ihtiyaçları karşılamaya yönelik olan, birbirlerini tamamlayıcı nitelikte, ortak satış, sunum ve dağıtım noktaları taşıyan bu mal ve hizmetlerin tüketici nezdinde de benzer olarak algılanacakları bununla birlikte dava konusu markanın hakim unsuru olan “…” ibaresinin, “…” şeklinde beş heceli olarak telaffuz edildiği, bu telaffuzda “KON” hecesinin “…” ibaresinin önüne eklenmiş bir hece olmakla birlikte markanın bütünü ile kaynaşır bir algı yaratmadığı, başka bir ifadeyle tüketicinin bu markayı algılarken “KON” hecesi ile “…” ibaresini bağımsız iki parça olarak algılayacağı, her ne kadar “SAN” hecesi de “HİDROLİK” kelimesinin sonuna eklenmiş bir ibare ise de tüketicinin ticaret hayatında aşina olduğu bu kullanım biçiminde “…” ibaresini bir bütün olarak algılayacağı, her halükarda anılan marka içerisinde “…” ibaresinin bağımsız ayırt edici karakterini koruyacak şekilde kullanıldığı, bu ibarenin ise davalı taraf markalarının asli unsurlarından biri olduğu, her ne kadar davalı markalarında “… …” ibaresi de yer almakta ise de ticaret hayatında “isim + …” şeklindeki kombinasyonların, ek bazı sözcükler ile birlikte kullanımında, ek nitelikteki sözcüklerin ayırt edici nitelikleri bulunduğundan bu şekildeki isim tamlamalarına daha zayıf bir ayırt edicilik yükleneceği, kaldı ki dava konusu markada “… …” şeklinde ön planda ve bağımsız olarak yer alan bir kullanım zaten yer almamakta olup markadaki kullanım biçiminin davacı yanın ticaret unvanının marka içerisine yerleştirilmesinden ibaret olduğu, bununla yanı sıra her iki taraf markasında görsel anlamdaki benzerliği kuvvetlendirir nitelikte çarklı bir diş görseli kullanılmış olup “çarklı diş” + “… – …” ibarelerinin taraf markalarının bütünsel algıda birbirlerine yakınlaşması sonucunu da beraberinde getirdiği, ortalama bir tüketicinin taraf markalarını aynı, aynı tür ya da benzer mal ya da hizmetlerde gördüğünde, birbirlerinin devamı, yeni bir versiyonu olarak algılayabileceği, başka bir deyişle işaretlerin aynı iktisadi – idari kaynak tarafından piyasaya sürülmüş markalar oldukları yanılgısına kapılabileceği, karıştırılma ihtimalinin temelinde, makul orandaki ortalama tüketicilerin, bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bir bağlantı kurma ihtimalinin yer aldığı, dolayısıyla tüketicinin bu bağlantıyı kurmasına neden olacak düzeyde taraf markaları arasında görsel, kavramsal ve işitsel benzerlik bulunuyor oluşu nedeniyle somut uyuşmazlıkta iltibas ihtimalinin mevcut olduğu anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/01/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸