Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/383 E. 2021/44 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/383
KARAR NO : 2021/44

DAVA : Marka Hakkına Tecavüzün Men ve Ref’i, Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 05/11/2018
KARAR TARİHİ : 25/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka hakkına tecavüzün men ve ref’i, manevi tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; müvekkilinin ilgili sektörde 25 yıldır faaliyetlerini başarıyla sürdüğü ve öncü konumda olduğu, müvekkilinin sahip olduğu markalarıyla uzun yıllardır gerçekleştirilen ticari faaliyetlerden de yüksek meblağlarda gelir elde edildiği, müvekkilinin sahip olduğu … markasının itibarından haksız kazanç sağlamak isteyen, aralarında işbu davanın davalısının da bulunduğu kötüniyetli üçüncü kişilerin bulunduğu, davalının bu tür faaliyetlerinin …FSHHM’nin … D.İş sayılı dosyası kapsamında tespitinin yapıldığı, davalının müvekkil markasına yönelik faaliyetlerinin marka hakkına tecavüz mahiyetinde olduğu belirterek, davalının “…” markasını kullanmasının yasaklanması, marka hakkına tecavüzün meni ve refi ile 150.000 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesi yönünde karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesiyle, davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, 06.04.2017 tarihinde … … ismiyle kendine has … ve sloganıyla resmi bir kurum hüviyetine bürünen firmanın yiyecek ağırlıklı hizmet veren kafe ve kafeterya faaliyetleri konu başlığıyla ticaret hayatına başladığı, pek çok kampüste hizmet verildiği ve ciddi reklam harcamaları yapılarak bu konuma ulaşıldığını, 2009 yılından bu yana süregelen faaliyetler ile bu konuma gelindiği ve ticari ismin … … şeklinde kullanıldığını, kullanımların herhangi bir yasal olmayan yanı bulunmadığını, bu manada ihlal ya da haksız rekabet bulunmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı kullanımlarının davacıdan marka hakkında doğan haklarına tecavüz edip etmediği noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: davalının kişisel gelişim kursu hizmetlerinin davacıya ait …. sayılı … ve …. sayılı … markalarından doğan hakları ihlal eder nitelikte olduğu, davalının kafe hizmeti veya yiyecek ve içecek sunulması hizmetleri bakımından herhangi bir ihlalin sözkonusu olmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun “Marka Hakkına Tecavüz Sayılan Fiilleri” içeren 29. maddesinin (a) bendi uyarınca; “Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.” marka hakkına tecavüz olarak değerlendirmektedir.
SMK’nun “Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları” başlığı ile düzenlenen 7. maddesi ise aşağıdaki şekildedir:
(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c) Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.”
6769 sayılı SMK’nın 29 maddesinde, marka hakkına tecavüz sayılan fiiller belirtilmiş olup;
(1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
(2) 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü tecavüz davalarında def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır.
6769 sayılı SMK’nın 149 ncu maddesine göre, sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
a) Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti.
b) Muhtemel tecavüzün önlenmesi.
c) Tecavüz fiillerinin durdurulması.
ç) Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini.
6769 sayılı SMK 150 maddesine göre; Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlü olduğu bildirilmiş olup, sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilir.
Hak sahibi, sınai mülkiyet hakkının ihlali iddiasına dayalı tazminat davası açmadan önce, delillerin tespiti ya da açılmış tazminat davasında uğramış olduğu zarar miktarının belirlenebilmesi için, sınai mülkiyet hakkının kullanılması ile ilgili belgelerin, tazminat yükümlüsü tarafından mahkemeye sunulması konusunda karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davacı Markası


(09, 16, 28, 35, 38, 41. sınıf)

Dosya ekinde yer alan …FSHHM’nin … d.iş sayılı dosyası incelendiğinde; tespite konu …Ankara adresindeki iş yerinin …’a ait kafe ve ders çalışma salonu olduğu, işyerinin tabelalarında iş yerinde kullanılan zarf, seminer kitapçığı ve kartvizitte … … … şeklinde kullanım olduğunun tespit edildiği, …Ankara adresindeki iş yerinin yine …’a ait olduğu, işyerinin kişisel gelişim kursu olarak faaliyet gösterdiği iş yerinde KPSS ve İngilizce kurslarının düzenleneceği, iş yerinin MEB başvurusunun yapıldığı ve sürecin devam ettiği, iş yerinde tadilat işlerinin devam ettiği, iş yerinin tabelalarında … … …, … … şeklinde, iş yerindeki bez afişte ise … şeklinde kullanımın olduğu tespit edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, dava konusu işaret / markalar arasında … sözcüğü ortaktır. … kelimesi, “Besinlerde bulunan, vücutta genellikle yapılmayan, yağda veya suda çözünebilme özelliği olan, eksikliği veya fazlalığı çeşitli hastalıklara yol açan maddelere verilen genel ad” anlamına gelmektedir. Anlamı itibariyle dava konusu mal/hizmetler bakımından ayırt ediciliği haiz bir sözcüktür. Davalı kullanımında ilaveten yer alan … sözcüğünün ise “Yüksekokul, Bilginler, yazarlar, sanatçılar kurulu” anlamları bulunmaktadır ve bu ibarenin özellikle eğitim ve öğretim hizmetlerinde tanımlayıcı ve tasvir edici olup ayırt ediciliği bulunmamaktadır. Bu durumda davalı ibaresinde yer alan … kelimesinin taraf marka ve kullanımlarını farklılaştırmaya yetmeyen tanımlayıcı veya tasvir edici adlandırma olduğu söylenebilecektir. O halde taraf markalarının/işaretlerinin asli unsurunun “…” ibaresi olduğu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Bu bağlamda bakıldığında ortak … sözcüğüne bağlı olarak davacı markaları ile davalı işareti arasında işitsel ve anlamsal benzerlik bulunduğu anlaşılmaktadır. Görsel manada ise davalı kullanımına konu işaretin markaları gibi tasarlandığı, kullanılan yazı stili ve tasarımların büyük benzerlik gösterdiği, davalı kullanımlarında yer alan kitap okuyan kişiler formundaki logonun da taraf markalarını farklılaştırmaya yetmediği görülmektedir. Bu durumda davalı kullanımlarını gören ortalama tüketiciler bu kullanımın davacıya ait olduğunu veya marka sahibi davacı ile arasında irtibat bulunduğunu düşünebilecektir. Diğer bir deyişle, davacı markalarını gören ve bu marka ile sunulan mal – hizmetlerden daha önce yararlanmış ortalama tüketici kesiminin davalı kullanımına konu işareti gördüğünde de bu işareti davacı markalarının bir devamı ya da serisi gibi algılayabileceği, çağrışım yolu ile davacı markalarını hatırına getirebileceği, tüketicilerin işletmeler arasında idari-ekonomik bir bağ bulunduğu kanısına varabileceği anlaşılmaktadır. Davalı işaretinin kullanıldığı hizmetlere ilişkin; kişisel gelişim kursu hizmetleri davacı markalarının tescilli olduğu hizmetler bakımından aynı/aynı tür olduğu; kafe hizmeti veya yiyecek ve içecek sunulması hizmetleri bakımındansa farklı olduğu değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmeler doğrultusunda davalının kişisel gelişim kursu hizmetlerinin davacıya ait … sayılı markalarından doğan hakları ihlal ettiği; söz konusu tescilli markaların kapsamında bulunmayan kafe hizmeti veya yiyecek ve içecek sunulması hizmetleri bakımından herhangi bir ihlalin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bir tür haksız eylem niteliği taşıyan davalının markaya ve tasarıma tecavüzü sonucu davacı tasarım ve marka sahibinin piyasada edindiği imaj ve güvenden oluşan manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp ve zararlar ile uzun süren çabalarla yaratılan marka imajının zedelenmesi nedeniyle manevi tazminat isteminin yerinde olduğu, davalının basiretli tacir gibi davranmayarak, davacı adına daha önce tescilli markayı bilebilecek durumda iken gerekli izni almaksızın davacı markasını kullanması kusurlu bir davranış olup, izinsiz olarak davacıya ait markanın kullanılması suretiyle oluşan haksız eylemin manevi tazminatı da gerektirdiği sonucuna ulaşılmış neticeten davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabulü ile
Davalının … ibaresini kişisel gelişim kursu hizmetleri yönünden kullanmasının marka hakkına tecavüz niteliğinde olduğunun tespitine, bu kapsamdaki tecavüz fiillerinin önlenmesi ve durdurulmasına,
Davalının … ibaresini kullandığı kişisel gelişim kursuna ilişkin her türlü yayınlanan ve dağıtılan tabela, afiş, zarf, seminer kitapçığı ve kartvizitlere el konularak masrafı davalı tarafa ait olmak üzere … ibaresinin silinmesine, silinmesi mümkün değil ise adı geçen ürünlerin imhasına,
20.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya dair talebin reddine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 1.366,20-TL karar harcının peşin alınan 2.561,63-TL’den mahsubu ile bakiye 1.195,43-TL’nin kararın kesinleşmesini müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Maddi taleplerin kabulü nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Manevi tazminat talebinin kısmen kabulü nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Manevi tazminat talebinin kısmen reddi nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 4.571,93-TL
yargılama giderinin takdiren 3/4’ü olan 3.428,94-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/02/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF :2.602,73-TL
GİDER AVANSI :1.969,20-TL
TOPLAM :4.571,93-TL