Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/382 E. 2021/29 K. 02.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/382
KARAR NO : 2021/29
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 05/11/2018
KARAR TARİHİ : 02/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; müvekkilinin 1886 yılında faaliyetlerine başladığını, otomotiv ve sanayi teknolojileri, dayanıklı tüketim ürünleri ve bina teknolojilerinde dünyanın önde gelen üreticilerinden biri olduğunu, 2010 yılında yaklaşık 285.000 çalışanı ile 43,7 milyar Euro’luk bir ciroya sahip olduğunu, ülkemizdeki faaliyetlerinin de oldukça eskiye dayandığını, Türkiye’de 1910 yılında verdiği bir temsilcilikle faaliyetlerine başladığını, basında da sıkça yer almakta olduğunu, … markasının ilk kez Almanya’da 1900 yılında tescil edildiğini, 115 yılı aşkın bir süredir aralıksız kullanım sonucunda bugün ülkelerde tescilli ve tanınmış durumda olduğunu, Türk Patent nezdinde de çok sayıda tescilli markasının bulunduğunu, tescili talep edilen 09 ve 11.sınıftaki malların kapsamı düşünüldüğünde Car System unsurlarının ayırt edici olmadığını ve tanımlayıcı olduğunu, ibarelerin Türk tüketiciler tarafından yaygınlıkla bilindiğini, davaya konu … ibareli markanın başında yer alan … ibaresinin markanın esas unsuru olduğunu, müvekkiline ait markaların … ibaresinden oluştuğunu, dolayısı ile markaların benzer olduğunu, www…com, www…com.tr, www…com.tr internet sitelerinde fiili olarak kırmızı renkli … ibaresinin kullanıldığını, davaya konu markanın müvekkiline ait markalar ile aynı ve benzer tertip tarzına sahip olduğunu, markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu ve aynı marka serisinden biri olarak algılanacağını davaya konu marka kapsamında emtiaların müvekkil şirkete ait markalardaki emtialar ile aynı ve benzer olduğunu bu durumun iltibasa yol açacağını, … markalarının yüksek ayırt ediciliğe sahip olduğunu, yüksek ayırt ediciliğin iltibası arttıran bir husus olduğunu, özellikle müvekkilinin … Car Service şeklindeki kullanımının … Car System ibaresi ile olan benzerliğinin tüketici gözünde iltibas ihtimalini arttıracağını, Carsystem/Car Service ibarelerinin araba ile ilgili bir hizmete atfetmesi nedeniyle tüketicide benzer bir çağrışım yaratacağını ve müvekkilinin … Car Service alanındaki faaliyetlerinin bir parçası olarak algılanmasına sebep olacağını, … markasının T/00144 sayı ile tanınmış marka olarak kayıtlı olduğunu, iddialarını tesvik eder nitelikte Mahkeme Kararları ve Türk Patent kararlarının bulunduğunu, ulusal basında yer alan haberlerden bazılarının dosyada sunulduğunu, davaya konu markanın tanınmış markanın ayırt ediciliğine zarar vereceğini ve markadan haksız fayda sağlayacağını, davalı şahısın … Elektronik … unvanı altında toptan oto teyp ve ses sistemlerinin satışı ile iştigal ettiğini, davalının tacir olduğunu ve basiretli bir tacirden beklenen özeni göstermediğini, … markalarının tanınmışlık düzeyi dikkate alındığında davalının … markalarından haberdar olmamasının mümkün olmadığını, başvuru sahibinin kötü niyetli olduğunu, davaya konu … Sayılı YİDK kararının iptali ile dava konusu … sayılı … ibaresi marka olarak tescil edildiği takdirde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, davalı başvurusunun konusu olan işaretin davacıya ait tescilli markalarla toplu olarak bıraktığı umumi intiba itibariyle ilk bakışta kolayca ayırt edilemeyecek şekilde benzediğinden ve iltibasa sebebiyet vereceğinden söz edilemeyeceğini ve söz konusu iki marka örneğinin aynı firmanın markası gibi algılanacak nitelikte olmadığı gibi karıştırılma olasılıklarının da bulunmadığını, davalı şirketin başvurusu ile davacı şirkete ait markanın kavramsal, görsel bakımdan ve bıraktıkları toplu intiba yönünden birbirinden farklı markalar olduğunu, taraf markaları arasında ortak bir kelime dahi bulunmadığını, markaların telaffuzlarının farklı olduğunu, anlamsal olarak … ibaresinin Patron anlamına geldiğini, genel izlenim bakımından markalarda farklılık olduğunu, dava dilekçesinde başvuru konusu markaya kırmızı olması nedeniyle benzer olduğu iddia edilen … sayılı markanın 35 ve 37. Sınıflarda, … sayılı markanın da 41 ve 37.sınıflarda tescilli olduğunu, işaret olarak benzememekle beraber mal/hizmet sınıflarının da farklı olduğunu, davacının dava dilekçesinde siyah renkli olarak tescil edilen … ibareli markalarını (boschklima,…-career, ebikebosch, boschebike, …-ebike, …-automotivetecnology, …-otomotiveteknoloji, …-climate, …-ısı sistemleri) kırmızı renkte yazarak başvuru konusu marka ile benzediğini iddia ettiğini ancak anılan markaların siyah renkli olduğunu ve başvuru markasına tertip tarzı itibariyle benzemediğini, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığı için davacının diğer iddialarının mesnetsiz kaldığını, kötü niyetin de ispatlanamadığını, davacının tanımışlık iddiasının da mesnetsiz olduğunu, tanınmışlık maddesindeki üç şarttan hiçbirisinin gerçekleşmediğini, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından verilen kararın usule ve hukuka uygun olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; benzerliğin dava dilekçesinde iki ya da üç sayfada ortaya konmamasının markaların benzer olmadığını gösterdiğini, davacı markasının işadamı … …’ un kendi adını işletmeye vermesi ile doğduğunu, … kelimesinin… kelimesinden geldiğini ve Almanya, İspanya ve Hollanda da kullanıldığını, … kelimesinin ise Patron anlamına geldiğini, söylenişlerinin farklı olduğunu, ,kelimelerin iltibas ihtimalinin bulunmadığını, … markasının ülkemizde ağırlıklı olarak beyaz eşya sektöründe faaliyet gösterdiğini, beraberinde otomotiv yedek parçaları sektöründe de faaliyet gösterdiğini, otomotiv sektöründeki markaların … Car Service ve …-automotive markaları olduğunu, … markasının kullanılırken ibarelerin ayrı ayrı birleştirilmeden kullanıldığını, müvekkil markasındaki tüm ibarelerin ise birleşik olduğunu, davacının … kelimesi geçen 30’un üzerinde markaya sahip olduğunu her markanın farklı bir ürün grubu için kullanıldığını, yazı, karakter ve renk özelliklerinden dolayı iki markanın benzer olduğu iddiasını kabul etmediklerini, bu açıdan markaların bariz bir şekilde farklı olduğunu, dava dilekçesindeki verilen örneklerin bu davada hiçbir benzerliğinin bulunmadığını, müvekkili ile aynı sektörde iş yapan ve tescilli … Plus markasının 130 ülkede … markası ile faaliyette bulunduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/1, 4, 5, 9 md kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; … sayılı … markasının 09, 11. Sınıflarda yer alan emtiaları kapsayacak şekilde davalı … adına tescili için 07.11.2017 tarihinde başvuruda bulunulduğu, başvuruyu inceleyen Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından başvurunun 27.12.2017 tarih ve 291 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde ilanına karar verildiği, başvurunun ilanına davacı tarafından ….sayılı markalara dayanılarak benzerlik/karıştırılma ihtimali tanınmışlık ve kötü niyet gerekçeleri ile itiraz edildiği, yine dava dışı ….tarafından itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından davacı itirazının reddedildiği, ancak dava dışı …. firmasının itirazının kısmen kabul edildiği ve 09. Sınıf “Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları” emtialarının başvuru kapsamından çıkartıldığı, Markalar Dairesi’nin ret kararına davacı tarafından itiraz edilerek yeniden incelenme istendiği, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 05.09.2018 tarihli ve … sayılı kararı “… başvuru numaralı … ibareli başvurunun 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca … sayılı markalarla karıştırılma, ilişkilendirilme olasılığı tanınmışlık gerekçeleriyle reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. Başvuru markası ile itiraz gerekçesi markalar arasındaki belirgin görsel, işitsel ve bütünsel farklılıkları dikkate alan Kurul, … ibareli başvuru ile itiraz gerekçesi markaların görsel, işitsel, kavramsal ve bütün olarak ortaya çıkan izlenim bakımlarından benzer markalar olmadığı kanaatine ulaşmıştır. Buna ilaveten başvuruda kırmızı rengin bir tonunun kullanılmış olmasının da incelenen vakadaki baskın farklılıklar göz önünde bulundurulduğunda başvuru ile itiraz gerekçesi markaların benzer markalar olarak değerlendirilmemesi nedeniyle markalar arasında karıştırılma, ilişkilendirilme veya tanınmışlık nedeniyle ilişkilendirilme ihtimallerinin ortaya çıkmayacağı sonucuna varılmıştır. Sayılan nedenlerle itirazın reddedilmesi gerekmiştir.” gerekçesiyle itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 07/09/2018 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 05/11/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: … sayılı … ibareli davalı marka başvurusu ile … ibareli davacı markaları arasında benzerlik ve davalı başvurusunun kapsadığı tüm mallar (09 ve 11. Sınıflar) bakımından 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırma ihtimali BULUNDUĞU, davacının … ibareli markasının Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlam tanınmış marka olduğu ve 6769 sayılı SMK’nun 6/4 maddesi uyarınca davalı markasının aynı/benzer mallarda (09 ve 11. sınıflar) tesciline engel teşkil ettiği, davacının … ibareli markasının ülkemizde tanınmış marka olduğu, 6769 sayılı SMK’nun 6/5 maddesinde sayılan koşulların somut olayda gerçekleştiği ve tanınmışlığın davalı başvurusunun kapsadığı tüm mallar bakımından tescil engeli yarattığı, kötü niyet iddiasının ispatlanamadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu markada yer alan davalı marka başvurusunun kapsadığı 09/08, 12, 15 alt gruplarındakiler hariç 09. Sınıfta yer alan mallar ile 11. Sınıfta yer alan malların tamamı, davacının … ibareli markaları kapsamındaki mallarla aynı/aynı tür emtialardır. Bu kapsamda davalı marka başvurusu kapsamında yer alan “09/08 Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar.” emtiası ile davacı markalarının kapsadığı 25. Sınıftaki giyim eşyası emtiası; “09/12 Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil)” emtiası ile davacı markalarının kapsadığı “Su hortumu, püskürtücüler ve püskürtme başlıkları” emtiası; “09/15 Metronomlar” emtiası ile davacı markalarının kapsadığı ölçme aletleri emtiası benzer ve ilişkili mallardır. Zira bu mallar aynı yerlerde, yan yana satılan, benzer ihtiyaçları gideren, ikame ve tamamlayıcı yanları bulunan ve aynı satış pazarlama ağları ile satışa sunulan mallardır. Davalı marka başvurusunun kapsadığı 09 ve 11. Sınıflardaki malların tamamı bakımından taraf markalarının emtia listeleri aynı/aynı tür ve benzer/İlişkili mallardan oluşmaktadır. Şu hâlde SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir. Davalı marka başvurusunda başkaca emtia grupları da yer almakta olup bulunan diğer emtiaların tescil engelinin bulunup bulunmayacağı hususları 6/1 maddesine göre inceleme yapılması akabinde değerlendirilecektir.
Davalının markasının incelenmesinde; davalı marka başvurusu … ibaresinden oluşmaktadır. Markada yer alan … kelimesi “patron”, CAR kelimesi “araba”, SYSTEM kelimesi ise “sistem” anlamına gelen İngilizce ibarelerdir. CAR ve SYSTEM sözcükleri, markanın kapsadığı 09 ve 11. Sınıflardaki mallar bakımından tanımlayıcılık içerdiğinden markanın tali unsurlardır. Markada vurgu ve ayırt edicilik … sözcüğüne yüklenmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacı markaları … ibresi ile bu ibareye eklenmiş … gibi tali unsurlardan oluşmaktadır. Davacı markalarının tamamında … kelimesi ayırt edici esaslı unsur konumundadır. … kelimesi, davacı firmanın kurucusu … …’un soy adı olup, herhangi bir anlamı bulunamadığı anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Taraf markalarının ayırıcı unsurları olan ”Patron” anlamına gelen “…” ibaresi ile herhangi bir anlamı bulunmayan “…” ibaresi arasında anlam bakımından benzerlik karşılaştırması yapılması mümkün değildir. Öte yandan “…” harflerinden oluşan davalı markası ile … baskın unsurlu davacı markalarının özellikle … Service +şekil ibareli davacı markasının renk ve yazım kompozisyonu ile baştaki üç harfin dizilimi itibariyle görsel açıdan görsel benzerlik bulunmaktadır. BOS ve BOŞ şeklinde okunan taraf markaları arasında yoğun işitsel benzerlik bulunduğu anlaşılmaktadır. Şu hâlde SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan karıştırılma ihtimali de belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescilli “…” esas ibareli marka ile davalının “…” esas ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu benzer ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “…” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas tehlikesi bulunduğu anlaşılmaktadır.
İltibas tehlikesinin bulunması halinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının uygulama alanı bulacağı ve tartışılması gerektiği izahtan varestedir. 6/5 maddesinin uygulama alanı bulabilmesi için de itiraza mesnet markanın tanınmış olması yanında 6/5 maddesinde belirtili üç şarttan en az birinin yerine gelmiş olması aranacaktır. Bu üç şart; itiraza mesnet markanın Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ihtimalleridir. Markanın tanınmışlığı nedeniyle haksız yarar sağlanması esasen, tanınmış markanın sahip olduğu imajın devri suretiyle gerçekleşebilecektir. Bu şekilde imaj devrinden söz edilebilmesi için haksız yarar sağladığı iddia edilen marka ile tanınmış markanın tescil edildiği mal veya hizmetler arasında bir bağlantı kurulması ihtimali aranmaktadır. Tanınmış markadan haksız yararlanmanın, kullanan açısından ekonomik açıdan bir artışı ifade etmesine rağmen, itibarına zarar vermenin marka sahibinin ekonomik açıdan zarar görmesini ifade ettiği hususu vurgulanmaktadır. Markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi (sulandırılma) ise sonraki tarihli marka ile tanınmış marka arasında düşünsel bir bağın mevcut olması ve bu durumun tanınmış markanın reklam değerini tehlikeye düşürmesi halinde söz konusu olabilecektir.
Bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere; dosya kapsamına davacı yan tarafından sunulan delillerden davacının … ibareli markasının ülkemizin yanı sıra pek çok ülkede maruf hale geldiği, yani Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamında tanınmış marka olduğu ispatlanmıştır. Bu husus Yargıtayın yerleşik içtihatları ile de sabittir. Davacının … ibareli markası, Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamında tanınmış marka olduğundan 6769 sayılı SMK’nun 6/4 Maddesi uyarınca davalı markasının aynı ve benzer mallarda hiç şüphesiz (09 ve 11. sınıflar) tescile engel teşkil etmektedir.
Davacının … ibareli markalarının “beyaz eşya” ve “araç servis (bakım, onarım) hizmetleri” üzerinde dava konusu başvuru tarihi itibariyle tanınmış marka olduğu kabul edildiğinden, tüketiciler “beyaz eşya” ve “araç servis (bakım, onarım) hizmetleri” üzerinde bilip tanıdıkları … ibaresini … ibaresi üzerinde gördüklerinde taraf markalarını büyük olasılıkla ilişkilendirecekler ve tanınmış … markasından edindikleri izlenimi davalı markasına nakledeceklerdir. Zira markalar arasında bu şekilde imaj transferine uygun düzeyde baskın ve yoğun bir benzerlik vardır. Bu koşullarda, davalı markasının tanınmışlığının 09 ve 11. sınıflardaki benzer olmayan mallar bakımından da SMK m. 6/5 anlamında haksız yarar sağlanmasına, imaj zedelenmesine, itibar kaybına ve markanın ayırt ediciliğinin zayıflamasına yol açabileceği sonucuna varılmıştır. Davalının markanın amaç ve fonksiyonlarına aykırı olarak davacıyı ve 3. kişileri baskı altına alma, engelleme, santaj, yedekleme, tuzak, marka ticareti yapma konusunda kötüniyetli başvuruda bulunduğuna dair delilin mevcut olmadığı, yalnızca benzer marka başvurusunda bulunmak kötüniyetli başvuru olduğunu kabule yeterli olmadığı davacının kötü niyet iddiasını ispat edemediği anlaşılmaktadır.
Açıklanan tüm nedenlerle davanın tümden kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPMK YİDK nın … sayılı kararının iptaline,
Davalı adına tescilli … sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.074,50-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/02/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ:
İLK MASRAF : 77,00-TL
GİDER AVANSI :1.997,50-TL
TOPLAM :2.074,50-TL