Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/380 E. 2021/116 K. 13.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/380
KARAR NO : 2021/116

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 02/11/2018
KARAR TARİHİ : 13/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; davalı şahsın davacının dünya çapında tanınmışlığa ulaşan ve halihazırda Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tanınmış marka olarak tescilli olan markasını kullanarak haksız kazanç elde etme gayreti ile davacının markasına ayırt edilemeyecek kadar benzer … sayılı ‘…’ ibareli marka başvurusunu yaptığını, davacı tarafından ilgili marka başvurusuna itiraz edildiğini, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan değerlendirme neticesinde iltibas olmadığı kanaatine varıldığını ve itirazın reddedildiğini, davacının YİDK nezdinde yayına itirazın yeniden incelenmesi talebinde bulunduğunu, YİDK’nın yaptığı inceleme neticesinde dava konusu YİDK kararı ile davacının tanınmışlığın tespiti bulunan markasın Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği sebebiyle dava konusu başvurudan bir kısım mal/hizmetlerin çıkarıldığını, kalan mal/hizmetler bakımından ise benzerlik bulunmadığı gerekçesi ile itirazın kısmen reddedildiğini, YİDK tarafından davacı markasının tanınmışlığının ve dava konusu marka ile arasında karıştırılmaya yol açacak benzerlik olduğunun kabulüne karşın davacının “…” markasının tanınmışlığından kaynaklanan koruma seviyesinin göz ardı edildiğini, SMK’nın 6/5 md. Kapsamında tanınmış markaların farklı mal ve hizmetler için dahi tescil edilemeyeceğinin hüküm altına alındığını, davacının 1905 yılında Almanya’da kurulduğunu, 1932 yılında dünyanın kullanıma hazır ilk reçine bazlı sentetik yapıştırıcısının icadı ile asıl başarısını gerçekleştirdiğini, dünya çapında 500’ yakın çalışan ve 100 milyon Euro’ya yakın cirosu ile yapıştırıcı sektöründe önde gelen bir kuruluş olduğunu, Türkiye ve Avrupa’da Pazar lideri olduğunu, davacının icadı olan reçine bazlı yapıştırıcıya “…” (… Genel Amaçlı Yapıştırıcı) adını verdiğini, markanın doğuşunu sağlayan sarı-siyah renkli tüp içindeki ürünü günümüzde en bilinen yapıştırıcı olduğunu, …’nun ayrıca okuldan ofise, hobiden endüstriyel uygulamalara kadar her alanda çözümler sunan bir marka olduğunu, davacının fikri ve sınai mülkiyet konusunda hassas olduğunu, üretmiş olduğu ürünleri dünya çapında pazarlamakta ve uzun yıllardır dünyanın hemen her yerinde markalarını tescil ettirdiğini, davacının ticaret unvanı olmakla birlikte üzerinde hak sahipli ve önceliği bulunan … markasının kurum nezdinde … sayı ile “Tanınmış Marka” statüsünde olduğunu, dava konusu YİDK kararında dava konusu marka ile davacının tescilli … markaları arasında iltibas bulunduğu yönündeki değerlendirmesine rağmen kısmen red kararı vermesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı itirazının 35. Sınıfın geriye kalan alt sınıfları/malları için de kabul edilmesi gerektiğini, taraf markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, dava konusu marka başvurusunda … ibaresinin logo kullanılarak büyük harflerle yazıldığını ve “…” ibaresinin küçük harflerle yazılması ile yan unsur olduğunu, markalar arasında iltibas tehlikesi olduğunu, dava konusu markanın ilk kelimesinin davacı markaları ile birebir aynı olmasının markaların seri marka olduğu izlenimi yarattığını, bu durumda davalı şahsın davacı markalarının itibarından/kalite ve güven fonksiyonundan haksız fayda sağlanması, markanın itibarı/kalite ve güven fonksiyonunun zedelenmesi ve ayırt edici karakterinin zarar görmesi/sulandırılması ihtimallerinin söz konusu olduğunu, davacının … markasının tüketiciler nezdinde refleks olarak bilindiğini ve yapıştırıcı denilince akla gelen ilk marka olduğunu, aynı zamanda davacının ticaret unvanı olduğunu, davacının … markasına ilişkin yüksek kalite standartları, Ar-Ge çalışmaları, reklam harcamaları ve dünya çapında sahip olduğu geniş distribütör ağı sayesinde global düzeyde marka değeri yarattığını, marka bilinirliği araştırmasında da görüleceği üzere Türkiye’de en bilinen yapıştırıcı markası olduğunu, davacının özellikle 1, 16 ve 28. Sınıflarda tescilllerinn yoğunluklu olmakla birlikte 1,2,3,5,8,16,17,18,19,20,21,24,28,30,41,42. Sınıflarda da tescili olduğunu, YİDK kararı sonrası dava konusu marka başvurusunda kalan hizmetlerin davacının tanınmış … markasında kapsanan mal grupları ile bağlantılı olduğunu, davalı kurum tarafından tanınmış marka olarak kabul edilen … ibaresinin diğer sektörlerde tescilinin öünün açılması halinde, her sektörde … ibaresinin tescilinin mümkün olacağını böylelikle … ibaresinin ayırt ediciliğinin zedeleneceğini ve markanın sulandırılacağını, davalı şahsın kötü niyetli olduğunu, daha önce … ibareli marka başvurusunun davacı tarafından ikame edilen dava ile hükümsüz kılınmış olmasına rağmen aynı logo ile dava konusu marka başvurusunun yapılmasının davalı şahsın davacı markasına yanaşmaya çalıştığını ya da davacı ile sanki ticari bağlantısı varmış imajı yaratarak haksız fayda sağlamaya çalıştığını gösterdiğini, davacının markalarını belli bir düzeye getirmek için yıllardır emek ve para harcadığını, tüketici nezdinde tanınan markalar haline getirmek için uğraş sarf ettiğini ve markalarını korumak, haksız ve hukuka aykırı kullanımlara engel olmak için tedbirler aldığını ve çaba gösterdiğini, davalı şahsın önceki tarihli … sayılı … markasının Ankara …. FSHHM …K. Sayılı gerekçeli kararı ile hükümsüz kılındığını, dolayısı ile davalı şahsın davacıya ait … ibaresinin tanınmış marka olduğunu ve … markası ile benzer bie markanın farklı mal ve hizmetlerde dahi kullanılmayacağını bildiği halde … ibaresinin yanına ayırt ediciliği olmayan ek unsur getirmek suretiyle yeni başvuru yapmasının kötü niyetli olduğunu, ayrıca yeni başvuruda … ibaresine ek unsur getirilmek sureti ile başvuru yapılmış olsa dahi davalı şahıs kullanımının … esas ve tek unsuru olduğunu, davalı şahsın basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gerektiğini, davalı şahsın davacı ve markasından haberdar olduğunu ve halihazırda … ibareli markasının hükümsüzlüğüne karar verilmişken sonsuz seçeneği varken davalı şashın kötü niyetli olarak davacı markasının tanınmışlığından faydalanma ve ticari bir bağlantı veya işbirliği olduğu kanısı uyandırma amacıyla dava konusu başvuruyu yaptığını, öne sürerek TÜRKPATENT YİDK’nın 02.08.2018 tarih ve … sayılı kararının iptali ile 15.05.2017 tarih ve … sayılı ‘…’ ibareli marka başvurunun hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, davacının … sayılı dava konusu marka başvurusunun yayınına …, … sayılı narkalarını mesnet göstererek ve 6769 sayılı SMK’nın 6 ncı maddesi hükümleri dahilinde itiraz ettiğini, itirazların kısmen kabul edildiğini, itirazlarının kısmen kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğundan bahisle … sayılı YİDK karının iptalini talep ettiğini, davacı iddialarının hukuki olmaktan uzak olduğunu ve davanın tüm yönlerden iptalinin gerektiğini, 6769 s. SMK’nın 6/1 hükmünün uygulanması için ibare ve mal/hizmet benzerliği koşulunun birlikte gerçekleşmesi gerektiğini, dava konusu marka başvurusunda esas tüketicinin aklında kalacak olan unsurun “…” ibaresi olduğunu, bir bütün olarak markayı gören tüketicinin başvuruda yer alan “…” ibaresinin “…” ifadesinin kısaltması olduğunu anlayacağını, kısa ibarelerin ufak bazı değişiklikler ile genel izleniminin farklılaştırılcabileceğini, başvuruya ayırt edicilik katıldığını, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, başvuru kapsamında kalan ürünler ile davacı markalarının kapsamındaki ürünlerin ortalama tüketiciler tarafından ilişkilendirilecek ürünler olmadığını, markaların da aynı olmadığını, aralarında farklılık olduğunu, başvurunun kapsamında kalan mal/hizmetler bakımından ilişikilendirilme ihtimali doğmasının mümkün olmadığını, kurum tarafından yapılan incelemede davacının “kırtasiyeler için veya evlerde kullanılan yapıştırıcılar” yönünden elde ettiği bilinirlik dikkate alınarak bazı hizmetler yönünden 6/5 kapsamında itirazın kısmen kabul edildiğini, kalan hizmetler bakımından SMK 6/5 şartlarının oluşmadığını, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı vekili ek süre talep etmiş, mahkememizce kendisine ek süre verilmiş, ancak buna rağmen davaya cevap vermemiş, sonraki beyanları ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/1, 3, 5, 6, 9 maddeleri kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; dava konusu … sayılı “…” ibareli marka başvurusunun 15.05.2017 tarihinde TÜRKPATENT nezdinde yapıldığı, iş bu markanın ilanına davalı tarafından itiraz edildiği, itirazın TÜRKPATENT Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 14.03.2018 tarih ve E.2018-OE-123131 sayılı kararı ile reddedildiği, davacının itirazının reddi kararına itirazı neticesinde davalı Kurum YİDK tarafından yapılan inceleme sonucunda 02.08.2018 tarih ve … sayılı kararı ile; ”…61 kapsmaında yapılan işaret benzerliği incelenmesinde, başvuru ve itiraz gerekçesi markalarda yer alan ortak unsurun “…” ibaresi olduğu, bunun yanında başvurunun marka örneğinde ayırt edici nitelikte olan “…” ibaresinin de yer aldığı görülmektedir. Başvurunun marka örneğinde yer alan “…” ibaresinin, “…” ibaresi ile yaklaşık aynı büyüklükte yazılması da dikkate alındığında, “…” ve itiraz gerekçesi markalarda yer alan işaretlerin görsel, işitsel ve kavramsal açılardan farklılaştığı kanaatine varılmıştır…İtiraz ekinde sunulan belgelerin incelenmesi neticesinde, başvurunun eşya listesinde yer alan makkar ile aynı veya benzer mal/hizmetler için muterizin, başvurunun başvuru tarihinden önce itiraz konusu ibarenin aynı veya benzeri için ticaret sırasında tescilsiz şekilde herhangi bir kullanımının bulunmadığı belirlenmiştir. Dolayısı ile muterizin 6/3 kapsamında eskiye dayalı kullanım hakkının bulunduğu kanaatine ulaşılmadığından 6/3 kapsamında yapmış olduğu itiraz kabul edilmemiştir. 6/5 kapsamında yapılan incelemede, muteriz adına kayıtlı … ayılı ve “…” ibareli tanınmışlık tespitinin bulunduğu, söz konusu tanınmışlık tespitinin muterizin özellikle üretmekte olduğu “kırtasi için veya evlerde kullanılan yapıştırıcılar” malları dikkate alınarak kayıt altına alındığı görülmüştür. Her ne kadar başvurunun eşya listesinde yapıştırıcılar ile ilgili emtialar mal sınıfı altında bulunmuyor olsa da, 35. Sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların “Kırtasiye, tıbbi ve ev içi kullanım amaçlı olanlar hariç yapıştırıcılar. Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları” bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).”hizmetleri ile “kırtasiye için veya evlerde kullanılan yapıştırıcılar” mallarının ilişkili mal/hizmetler olduğu görüşüne varılmıştır. Sayılan hususlar ve başvurunun marka örneğinde, muteriz adına kayırlı tanınmışlık tespiti bulunan “…” ibaresinin yer almasıda dikkate alındığında, iş başvurunun “35. Sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların “Kırtasiye, tıbbi ve ev içi kullanım amaçlı olanlar hariç yapıştırıcılar. Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları” bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetleri için tescil edilmesi halinde, muterizin tanınmışlık tespiti bulunan markasının Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği halleri ortaya çıkarabileceği kanaatine varıldığından, 6/5 kapsamında yapılan itirazın belirtilen hizmetler açısından kabul edilmesine karar verilmiştir. Başvurunun 6/6 ve 6/9 kapsamında reddini gerektirecek yeterli bilgi ve belgelere ise itiraz ekinde yer verilmediği görüşüne varıldığından, muterizin 6/6 ve 6/9 gerekçeli itirazı haklı bulunmamıştır. …İtirazın kısmen kabulüne ve başvurunun eşya listesinden 35. Sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların “Kırtasiye, tıbbi ve ev içi kullanım amaçlı olanlar hariç yapıştırıcılar. Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları” bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetleri”nin çıkarılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 11/09/2018 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 02/11/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda ve ek raporda özetle:dava konusu marka ile davacının mesnet markaları arasında YİDK kararı ile çıkarılan mal ve hizmetler için emtia benzerliği bulunduğu ancak YİDK kararı sonrasında dava konusu marka kapsamında kalan mal/hizmetler için emtia benzerliği bulunmadığı, dava konusu ile davacının mesnet markalarından …. sayılı markaları arasında işaret benzerlik bulunduğu, dava konusu ile davacının mesnet markalarından … sayılı markaları arasında dava konusu marka kapsamında kalan mal/hizmetler bakımından iltibas tehlikesi bulunmadığı, davacı markasının “kırtasiye için veya evlerde kullanılan yapıştırıcılar” emtialar için tanınmış marka olduğu, dava konusu marka başvurusunda 35. Sınıf 05. Alt grubunda yer alan ve davacı markasının tanınmış olduğu emtialara özgülenmiş satış hizmetinin halihazırda dava konusu YİDK kararı ile çıkarıldığı, kalan hizmetler için tanınmışlığa bağlı iptal koşullarının oluşmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı yönünde kanaat oluşmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun ve ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun ve ek raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Taraf markaları incelendiğinde, dava konusu markadan YİDK kararı ile çıkarılmış 35. Sınıf 05. Alt grubunda yer alan mesnet markalarında yer alan; “Kırtasiye, tıbbi ve ev içi kullanım amaçlı olanlar hariç yapıştırıcılar. Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları” emtialarına özgülenmiş satış hizmetlerinin benzer olduğu, zira mal üretenin aynı zamanda satışını yapacağı da karineten kabul edilmiş olduğundan uygulamada mal ve aynı/benzer malın satışına özgülenmiş mağazacılık hizmetlerinin benzer/ilişkili olduğu, ancak dava konusu marka emtia listesinde kalan emtialar ile davacının mesnet markalarında yer alan emtialar arasında benzerlik bulunmadığı, sonuç olarak, taraf markaları arasında sadece YİDK kararı ile çıkarılan mal ve hizmetler için emtia benzerliği bulunduğu kalan mal/hizmetler için emtia benzerliğinin sağlanmadığı anlaşılmaktadır. Devamla;
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu marka; düz beyaz zemin üzerine koyu kırmızı tonlarında sol tarafta elips şeklinde bir çerçeve içerisinde … ibaresi ile yanında “…” ibarelerinin bir bütün teşkil etmesi ile oluşturulmuş görece uzun bir markadır. “…” ibaresi … ibaresine göre daha kalın harflerle yazıldığı anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde;
-… sayılı … markası ile … sayılı Tanınmış Marka Statüsündeki markası sarı zemin üzerine siyah, kalın, büyük harfler ile yazılmış … ibaresinden oluştuğu,
-… sayılı … markası düz beyaz zemin üzerine, siyah, büyük harflerle yazılmış … ibaresinden oluştuğu,
-… sayılı … magic ibaresinin beyaz zemin üzerine siyah, kalın, büyük harfler ile yazılmış … ibaresi ile bu ibarenin altına konumandırılmış özel bir grafi ile şekillendirilmiş ve yıldız şekilleri ile süslenmiş “magic” ibaresinin bir bütün teşkil etmesi ile oluşturulmuş komplex bir marka olduğu, ancak … ibaresi hem markanın üst bölümünde yer alması hem de “magic” ibaresine göre daha kalın ve büyük karakterlerle yazılmış olması ile ön plana çıktığı,
-… sayılı … …. markaları düz beyaz zemin üzerine, siyah, büyük harflerle yazılmış … ibareleri ile ayırt edici niteliği zayıf, ürün özelliklerini tanımlayan …” ibarelerinin bir bütün teşkil etmesi ile oluşturulmuş markalar olduğu, “…” ibareleri markalarda tali unsur olarak değerlendirildiği,
-….sayılı ”şekil” markasının tamamen konik şekiller içeren bir şekil markası olduğu,
-….sayılı … stic markasının beyaz ambalaj üzerinde yer alan sarı bir etiket ve bu etiket üzerinde siyah, kalın, büyük harfler ile yazılmış … ibaresi ile bu ibarenin altında yer alan “stic” ibaresinden oluştuğu, markada yer alan ambalaj görseli markanın geneli içerisinde ön palan çıktığı,
-… sayılı ….markasının üst bölümünde elips şeklinde bir çerçeve içerisinde Strong&Safe ibaresi ve bu ibarenin altında … ve SUPER ibarelerini içeren alt bölümünün zemini bir araba ve vinç görseli içerdiği, markanın pek çok farklı şekil ve kelime içeren kompleks bir marka olduğu,
Davacı markalarından … sayılı ”şekil” markası haricinde tüm markalarının dava konusu markada da yer alan … unsuruna haiz olduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescilli “…” esas ibareli markalar ile davalının “…+şekil” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri benzer olan mal ve hizmetler yönünden iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, keza davacının seri markasının esaslı unsurunun davalı markasında aynen geçtiği, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, benzer ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “…+şekil” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında bu kapsamda benzer mal ve hizmetler için iltibas bulunduğu, davacıya … tescil sayılı … markasının “kırtasiye için veya evlerde kullanılan yapıştırıcılar” emtiaları için davacı adına tanınmış statüdeki tescilli olduğu, davacı tarafından dosyaya sunulan belgeler incelendiğinde … ibaresine haiz markaların pekçok ülkede tescilli olduğu, ülkemizde görsel ve yazılı basında haberlere konu olduğu, markanın bilinir olduğu, ilgili haberlerde … ibaresinin genel olarak sadece yapıştırıcılar ile ilişkilendirildiği, marka bilinirlik antetinde karşılaştıma yapılan firmaların ürünlerinin de yapıştırılar olduğu göz önüne alındığında davacı yanın “…” markaları özellikle “kırtasiye için veya evlerde kullanılan yapıştırıcılar” için tanınmış bir marka olduğu, dava konusu marka kapsamında davacı markasının tanınmışlığının kabul edildiği benzer emtiaların satışı hizmetinin çıkarıldığı, dava konusu marka kapsamında kalan ve benzer olmayan emtialara bakıldığında ise davacı markalarının doğrudan tanınmışlığı bulunmayan emtiaları kapsadığı, bu noktada ayrıca davacı markası ile dava konusu markanın benzer olmakla birlikte birebir aynı olmaması da göz önüne alındığında tanınmışlığının sair emtia gruplarına sirayet etmesinin beklenemeyeceği ve SMK 6/5 maddesi kapsamında aranılan şartların oluşacağından bahsedilemeyeceği, davacılara ait ticaret unvanının dava konusu markada aynen yer almaması nedeniyle dava konusu markanın davacılara ait ticaret unvanları sebebi ile reddi için gerekli koşulların oluşmadığı, davacının kötüniyet iddiasının ispat edilmesine yeter delil bulunmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/04/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸