Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/363 E. 2021/16 K. 19.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/363
KARAR NO : 2021/16
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 18/10/2018
KARAR TARİHİ : 19/01/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; davalının … ibareli markanın tescili için başvuru yaptığını, … sayı ile işleme alınan … marka başvurusunun ilanına, anılan başvurunun, müvekkili şirkete ait “…” markaları ile benzer olması nedeni ile 6769 sayılı KHK’nın 6. maddesi ve Türk Ticaret Kanunu haksız rekabete ilişkin hükümleri uyarınca itiraz edildiğini, söz konusu itirazların YİDK’nın … sayılı kararı ile reddedildiğini, … ibareli marka başvurusu müvekkili adına tescilli ve müvekkili hizmetlerini ayırmaya yarayan … ibareli markalar ile ayırt edilemeyecek kadar benzer ve tescili halinde müvekkili şirket adına tescilli … ibareli markalar ile görsel ve fonetik açıdan ayırt edilmeyecek kadar benzer olduğu için halk nezdinde iltibas yaratacağının açık olacağını, YİDK kararının iptali gerektiğini, müvekkili …’nin Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden ve öncü bankalarından olduğunu, uzun yıllardır sunduğu hizmet çeşitliliği ve sayısız reklam kampanyaları itibariyle her kesim tüketiciye hitap ettiğini, geniş şube ağıyla Türkiye’nin her coğrafi bölgesindeki her kesim tarafından bilinen ve sunduğu hizmetleriyle kalite sembolü haline geldiğini, müvekkili şirketin ticari başarısı ve tüketicide yarattığı güven neticesinde hem müvekkili bankanın kendisi hem de kendisi ile özdeşleşmiş tescilli markalarının “tanınmış” hale geldiğini, itirazlarına dayanak yaptığı … ve … numaralı markalarının 2003 yılına dayanan aktif kullanımının olduğunu, müvekkili adına tescilli tanınmış … markaları ve davalı adına tescili talep edilen … markası ayırt edilemeyecek derecede benzer ve müvekkili markaları ile seri marka izlenimi yaratarak, halk tarafından karıştırılmaya sebebiyet verir nitelikte olduğunu, markaların tüketicilerde görsel ve işitsel olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer olduklarını, müvekkiline ait “…” ibareli markaların 6769 sayılı SMK’nın 6/5’nci maddesi anlamında tanınmış marka olduğunu, … markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer … markasının tesciline izin verilmesinin müvekkilinin emek ve zaman harcayarak itibar edindirdiği … markalarının ayırt edici vasfının zedelenmesine neden olacağını, öncü ve toplumda saygınlığı yakalamış müvekkiline ait … markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olan … ibaresinin tesadüfen seçildiğinin düşünülemeyeceğini, davalı yana ait … ibareli marka başvurusunun Türk Ticaret Kanunu anlamında haksız rekabet oluşturduğunu, iddia ederek; 18.10.2018 tarih ve … sayılı YİDK kararının iptali ile … sayılı … ibareli marka başvurusunun kapsadığı tüm ürün ve hizmetler bakımından tescile uygun olmadığının tespiti ile işlemden kaldırılması veya tescil işlemleri tamamlanmış ise hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … Patent vekili cevap dilekçesiyle, davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, davalı markasını okuyan veya gören ortalama dikkate sahip ve her iki işareti yan yana karşılaştırma imkânı olmayan kişinin zihnindeki intibaın, davacıya ait markaların bıraktığı intiba ile aynı olmadığını, söz konusu iki marka örneğinin, aynı firmanın markası gibi algılanabilecek nitelikte olmadığı gibi iki markanın karıştırılma olasılığının da olmadığını, başvuru konusu markanın “cil” ve “para” ibarelerinin birleşiminden oluşan ve görüldüğü gibi okunan bir ibare olduğunu, davacı markalarının ise “chip” ve “para” ibarelerinin birleşiminden oluşan “chip” ibaresinin “çip” olarak okunduğu bir marka olduğunu, her iki ibarenin görsel, fonetik ve kavramsal olarak birbirine benzemediğini, her iki markada da ortak olan “para” ibaresinin ayırt ediciliği düşük zayıf bir ibare olduğunu, zayıf markaların ayırt edici gücü yüksek markalar gibi korunmasının mümkün olmadığını, zayıf markaları adına marka olarak tescil ettirenlerin, sonraki zamanlarda anılan işaretleri başkalarının da diğer ayırt edici eklerle birlikte tescil edilebileceğini öngörmeleri ve buna katlanmaları beklentisinin marka hukukunun evrensel bir prensibi olduğunu, başvuru markası kapsamında yer alan 09., 35., 36. sınıf mal ve hizmetlerin davacı markalarının bazıları kapsamında yer alsa da; davacı markaları ile başvuru markasının kapsadıkları mal/hizmetlerin aynı/benzer olması halinin başvuru markası bakımından bir tescil engeli oluşturabilmesi için 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi uyarınca markaların benzer olması ve iltibas yaratması koşullarının da birlikte gerçekleşmesi gerektiğini, markalar arasında, 6769 sayılı kanunun 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, davaya konu markanın yasada öngörülen amacına ve kendisinden beklenen iktisadi işlevlerine aykırı amaçlarla yapılmış bir tescil başvurusu olduğu yönünde yeterli kanaate ulaşılmadığını, davacının, davalının başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olduğunu ispat edemediğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı asil davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/1, 5, 9 md kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının ve haksız rekabet şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden;
18.07.2017 tarihinde yapılan dava konusu marka başvurusunda 09 / 35 / 36. sınıf için tescil talebinde bulunulduğu, dava konusu marka başvurusunun yayımına davacı tarafından yapılan itirazda; karıştırılma ihtimali (6/1) gerekçesine dayanıldığı, davacının itirazına dayanak yaptığı benzer markalar; …, 2003/00356 numaralı markalar olduğu, itiraza ilişkin açıklamalar, dava dilekçesindeki iddialar ile aynı nitelikte olduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı (MDB) tarafından davacı muterizin yayıma itirazı haklı bulunmayarak reddedildiği, muteriz davacı şirketin, MDB’nın kararına itiraz ederek, itirazlarının yeniden incelenmesini talep ettiği, itirazın yeniden incelenmesi talebi, marka başvurusunun yayımına yapılan itiraz ile aynı gerekçe, dayanak ve açıklamaları içerdiği, söz konusu itirazın incelenmesi neticesinde, dava konusu yapılan 18.08.2018 tarih ve … sayılı YİDK kararının davacı muterizin itirazları hakkında verilen kısmında; “… başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca … sayılı “…”, “…” ibareli markalarla karıştırılma, ilişkilendirilme olasılığı, tanınmışlık, kötü niyet gerekçeleriyle reddedilmesi talebiyle yapılan itirazlar incelenmiştir. İnceleme esnasında her iki itirazın da “…” adına, ayni gerekçelerle yapıldığı ve birinin konusunun 13/11/2017, diğerinin konusunun ise 12/02/2018 tarihli Resmi Marka Bülteninde ilan edilen mal ve hizmetler olduğu tespit edilmiştir. Bu çerçevede, aynı sahip adına aynı gerekçelerle yapılan itirazların tek bir değerlendirmeyle sonuçlandırılması yerinde görülmüştür. İtirazların ekinde başvurunun kötü niyetle yapıldığını gösteren kanıtlar sunulmadığından ve Kurul’da başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde kanaat oluşmadığından, kötü niyet gerekçeli itirazlar kabul edilmemiştir. Avrupa Birliği Adalet Divanı Genel Mahkemesi ‘nin 01/02/2012 tarihli T-291/09 sayılı kararının 90. paragrafında, inceleme konusu işaretlerin aynı olması, kötü niyete ilişkin diğer faktörlerin hiçbirisi mevcut değilken, tek başına kötü niyetin varlığını ortaya çıkarmaz tespiti yapılmıştır. Bir diğer deyişle, kötü niyetle başvurusunun yapıldığı iddia edilen işaretle buna karşı öne sürülen itiraz gerekçesi markaların aynı (veya benzer) olması veya markaların benzer olduğu yönündeki iddia, tek başına başvurunun kötü niyetle yapıldığını ispatlamayacaktır. Kurul belirtilen tespiti paylaşmaktadır ve incelenen başvuruyu oluşturan işaretle itiraz gerekçesi markaların benzer olduğu iddiasını, tek başına, başvurunun kötü niyetle yapıldığı ispatlayan bir husus olarak kabul etmemektedir, itiraz sahibinin, markaların benzer olduğu iddiasının ötesinde, kötü niyet hususunu ispatlar nitelikte herhangi bir kanıt sunmaması dikkate alındığında, kötü niyet gerekçeli itirazlar haklı bulunmamıştır. Takiben karıştırılma, ilişkilendirilme olasılığı gerekçeli itirazlar değerlendirilmiştir. Karıştırılma, ilişkilendirilme olasılığı, tanınmıştık gerekçeli itirazlar belirtilen genel ilkeler esas alınarak incelenmiştir. Başvuru ile itiraz gerekçesi markaların ortak kelime unsurunu teşkil eden para” ibaresinin ticaret alanında ortak kullanıma açık olan ve ayırt edici niteliği bulunmayan bir adlandırma olması hususunu, başvuru ile itiraz gerekçesi markalar arasındaki belirgin ve kolaylıkla algılanır farklılıklarla birlikte dikkate alan Kurul; “…” ibareli başvuru ile ….sayılı “…”, “…” ibareli itiraz gerekçesi markaların görsel, işitsel, kavramsal ve bütün olarak ortaya çıkan izlenim bakımlarından benzer markalar olmadığı kanaatine ulaşmıştır. Başvuru ile itiraz gerekçesi markaların benzer markalar olarak değerlendirilmemesi nedeniyle, markalar arasında karıştırılma, ilişkilendirilme veya tanınmışlık nedeniyle ilişkilendirilme ihtimallerinin ortaya çıkmayacağı sonucuna varılmıştır. Sayılan nedenlerle itirazların reddedilmesi gerekmiştir.” şeklinde karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 27/08/2018 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 18/10/2018 arihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: dava konusu marka ile davacı markaları arasında dava konusu markanın kapsamındaki SINIF KODU 09: Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar, manyetik/optik okuyuculu kartlar, SINIF KODU 35: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) ve SINIF KODU 36: (tamamı) Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri., bakımından karıştırılma ihtimali bulunduğu, davacının tanınmışlık iddialarını marka işlem dosyası ve dava dosyası kapsamında ispat edemediği, dava konusu marka başvurusunun kötüniyetli yapıldığı yönündeki iddianın ispat edilemediği, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, mahkemece bilirkişi raporu ile ortak görüş paylaşılamıyor olsa dahi hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markaları
… …
(09, 35, 36. sınıflar) …+şekil (09 ve 36. sınıflar)

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu markanın kapsamında bulunan 09. sınıf: Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar, manyetik/optik okuyuculu kartlar 35. Sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) ve 36. sınıf: (tamamı) Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetlerinin davacının dayanak markalarında yer alan mallarla/hizmetlerle aynı/benzer olduğundan ilişki bulunduğu görülmektedir. Bu hizmet/mallar yönünden SMK 6/1 maddesinde geçen emtia benzerliği koşullarının oluştuğu anlaşılmaktadır.
Bu kapsamda markaların karşılaştırılmasında;
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu … ibareli marka başvurusunun beyaz bir zemin üzerine siyah renkle, tüm harfleri küçük olacak şekilde, düz bir yazım tarzıyla … yazılmak suretiyle oluşturulduğu, markada başka bir ek unsurun ya da şeklin bulunmadığı, anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; … ibareli markanın beyaz bir zemin üzerine siyah renkle, düz bir yazım tarzıyla ilk harfi büyük olmak üzere … yazılmak suretiyle oluşturulduğu, markada başka bir ek unsurun ya da şeklin bulunmadığı, … ibareli markanın sarı bir zemin üzerine siyah renkle, tüm harfleri büyük olmak üzere, düz bir yazım tarzıyla … yazılmak suretiyle oluşturulduğu, markada başka bir ek unsurun ya da şeklin bulunmadığı, anlaşılmıştır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Taraf markalarının ayırıcı unsurları olan “…” ibaresi ile davacı markaları karşılaştırıldığında, karşılaştırma konusu markalar sırasıyla …, … ve … biçimindedir. Markalardaki harf dizilimleri, yazı karakterleri birbirine görsel ve işitsel açıdan yakın algı oluşturabilecek düzeydedir. Markalardaki ortak “para” ibaresi nedeniyle ilgili tüketici kitlesi nazarında para ile ilgili mal veya hizmetler için birbiri ile bağlantılı yahut birbirinin devamı niteliğindeki işaretlerle karşı karşıya kalındığı algısı ortaya çıkabilecektir. Taraf markaları ile ilgili olarak yapılan araştırmalarda doğrudan bir anlam bulunduğu hususunda herhangi bir tespit yapılmamıştır. Bu durum karşısında da ilgili tüketicinin markaları her zaman yan yana görmesi veya karşılaştırması mümkün olmadığı için hafzasında kalacak bütüsel izlerin özellikle görsel ve işitsel olarak birbirine son derce yakın olacağı düşünülmektedir. Yapılan bu açıklamalar karşısında marka işaretleri arasında bütünsel olarak birbirleri ile ilişkilendirilebilecek düzeyde benzerlik ilişkisi bulunduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davalı adına tescilli “…” esas ibareli marka ile davacının “… ve …” ibareli markaları arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak sesçil ve görsel olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “…” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının yukarıda gösterilen aynı/benzer/ilişkili mal ve hizmetler yönünden ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas tehlikesi bulunduğu anlaşılmıştır.
Ayrıca, davacının “…” ibareli markasının ülke genelindeki satış düzeyi, bilinirliği, reklam düzeyi nedenleri ile “parasal/finansal” alan için 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 5. fıkrası anlamında tanınmış marka olarak mahkememizce kabulü karşısında, tanınmışlığın davalı şirkete ait farklı mallarda tescili istenen benzer işaret için tescil engeli oluşturup oluşturmayacağının tespiti için anılan madde hükmünün somut olayla ilgili olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Daha evvel de izah edildiği üzere anılan maddede tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile sonraki markanın tescil başvurusunun reddedileceği düzenlenmiştir.
Davalı şirkete ait başvuru konusu markanın kullanılacağı aynı/benzer/ilişkili bulunmayan mallar ile davacı markasının tanındığı mahkememizce kabul edilen “parasal/finansal” emtialar birbirlerinden tamamen farklı nitelikteki mallar olmaları ve çok farklı ihtiyaçları karşılamaları nedeniyle aralarında herhangi bir bağlantı kurulmasının söz konusu olamayacağı, davalı şirkete ait marka kapsamındaki malların hitap ettiği ortalama tüketicilerin davalı şirketin mallarını satın aldığı veya kullandığı sırada bu malları davacının “para ve finans” ürünüyle ve davacı şirketle ilişkilendirmesinin mümkün bulunmaması karşısında 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 5. fıkrasında tescil engeli olarak düzenlenmiş bulunan haksız bir yararın sağlanması, markanın itibarına zarar verilmesi veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi gibi koşulların somut olayda gerçekleşmediği, dosya kapsamı itibariyle sunulan deliller çerçevesinde marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı iddiasının yerinde olmadığı, anlaşılmakla YİDK kararının tümden iptaline ilişkin davacı isteminin reddine karar verilmesi gerekmiş ve davanın kısmen kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Bknz. aynı yönde, Derby/ Derbytech kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 08.12.2011, 2009/14791 Esas ve 2011/16644 Karar.)
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile
TPE YİDK’nın … sayılı kararının 09. sınıfta bulunan “manyetik, optik kayıt taşıyıcılar, manyetik/optik okuyucu kartlar” 35. sınıfta bulunan “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için manyetik, optik kayıt taşıyıcılar, manyetik/optik okuyucu kartlar (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri yöntemler ile sağlanabilir)” ve 36 sınıfta bulunan “sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri” mal ve hizmet grupları yönünden iptaline,
YİDK iptaline yönelik fazlaya dair talebin reddine,
Hükümsüzlük talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile, davalı adına tescilli … sayılı “…” ibareli markanın 09 sınıfta bulunan “manyetik, optik kayıt taşıyıcılar, manyetik/optik okuyucu kartlar” 35 sınıfta bulunan “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için manyetik, optik kayıt taşıyıcılar, manyetik/optik okuyucu kartlar (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri yöntemler ile sağlanabilir)” ve 36 sınıfta bulunan “sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri” mal ve hizmet grupları yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
Hükümsüzlüğe ilişkin fazlaya dair talebin reddine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.164,20-TL

yargılama giderinin kabul/ret oranına göre 1/2 si oranında olan 1.082,10-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 19/01/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 77,00-TL
GİDER AVANSI :2.087,20-TL
TOPLAM :2.164,20-TL