Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/361 E. 2021/90 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/361
KARAR NO : 2021/90

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 02/10/2018
KARAR TARİHİ : 06/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararlarının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalı şahsın … numaralı başvurusuna müvekkili tarafından yapılan itirazın reddedildiğini, … kod numaralı “…” ibareli markanın 29, 30 ve 32. sınıflarda müvekkili adına uzun yıllardır tescilli olduğunu, davalının yaptığı “… kıraathanesi” başvurusunun 30. ve 43. sınıf için olduğunu, müvekkilinin markası ile davalının başvurusunun ortalama seviyedeki tüketici tarafından ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, iltibas tehlikesi bulunduğunu, müvekkilinin 1998 senesinden beri tescilli markasının asli unsurunun “…” ibaresi olduğunu, müvekkilinin 20 yıldır kesintisiz bir şekilde yaptığı kullanımların markayı nihai tüketici nezdinde tanınmış hale getirdiğini, davalı başvurusunun, müvekkilinin markasıyla aynı sınıflarda yer aldığını, dava konusu YİDK kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının müvekkilinin tescilli markaları ile birebir mahiyette okunan dava konusu marka tescil müracaatını gerçekleştirmesinin kötü niyetli olduğunu iddia ederek; … sayılı YİDK kararının iptaline, … numaralı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle; davacı markası ile davalı başvurusu arasındaki benzerlik değerlendirmesinden önce davacıya ait itiraza mesnet … sayılı “…” ibareli markanın kullanılıp kullanılmadığı hususunun ortaya konulması gerektiğini, itiraz sahibi davacının itirazına karşı başvuru sahibi davalı vekili tarafından karşı görüş sunularak, itiraza mesnet … sayılı markanın 6769 sayılı SKM’nın 19/2 maddesi uyarınca tescil kapsamındaki 29, 30, 32. sınıftaki tüm mallar üzerinde kullanımının ispatının talep edildiğini, müvekkili Kurum YİDK tarafından kullanım ispatına ilişkin mevzuat hükümleri kapsamında yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde davacının itiraz gerekçesi … sayılı “…” ibareli markanın kullanımının ispatı için yeteri derecede delil sunulmamış olduğundan, itiraz gerekçesi marka bakımından ciddi kullanımın ispatlanamadığı kanaatine varıldığını, anılan markanın kullanımının ispatı talebine konu 29, 30, 32. sınıfa dahil mallar bakımından 6769 s. SMK madde 6/1 incelemesinde esas alınmasının mümkün görülmediğini, davacı vekilinin davalı başvurusunun 6769 sayılı SMK’nın 6/9 maddesi anlamında kötü niyetli bir başvuru olduğu yönündeki iddialarının hukuka uygun olmadığını, bu konuda itiraz ekinde delil sunulmadığından kötü niyetli bir başvuru olduğunun ispat edilemediğini, dava konusu kararın usule ve hukuka uygun olduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şahıs davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/1, 9 ile 19/2 md kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; 15.08.2017 tarihinde … KIRAATHANESİ ibaresinin marka olarak tescili için 30 ve 43. sınıf için tescil talebinde bulunulduğu, başvurunun … kod numarası ile işleme alınan başvurunun 28.08.2017 tarihli 283 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayımlandığı, dava konusu marka başvurusunun yayımına davacı tarafından 27.10.2017 tarihinde itiraz edildiği, itiraz gerekçelerinin; “benzerlik/karıştırılma ihtimali (6/1)” ve “eskiye dayalı kullanım (6/3)” olarak gösterildiği, yayıma itirazda dayanak gösterilen benzer markanın; … numaralı marka olduğu, itiraza ilişkin açıklamaların dava aşamasındaki iddialarla aynı nitelikte olduğu, muteriz davacının itirazlarının, başvuru sahibine 01.12.2017 tarihinde bildirildiği, bildirim kapsamında 1 ay içinde karşı görüş sunulabileceği hususu ve belirtilen süre içinde herhangi bir bildirimde bulunulmaması halinde başvuruya yapılan itirazın mevcut bilgi ve belgeler doğrultusunda inceleneceğinin belirtildiği, davalı başvuru sahibinin, 29.12.2017 tarihli itiraza karşı görüş bildirme formunda … numaralı markayı, tüm mal ve hizmetler için kullanım ispatı talebine konu ettiği, karşı görüşlere ilişkin açılamaların ise özü itibariyle markaların benzer olmadığına ilişkin olduğu, muteriz davacıya Markalar Dairesi Başkanlığı (MDB) tarafından 05.02.2018 tarihli bildirim yazısı ile başvuru sahibinin kullanım ispatı talebinin bildirildiği, bildirimde, “Kullanım İspatı Delil Formu” kullanılarak yazının tebliğ tarihinden itibaren 1 ay içinde delillerin Kurum’a sunulması gerektiğinin belirtildiği, ayrıca, belirtilen süre içinde delillerin sunulmaması veya sunulan delillerin söz konusu marka/markalar ile ilgili olmaması halinde ve ayrıca başka bir itiraz gerekçesi veya itiraza gerekçe gösterilen başka bir marka da yoksa Kurum’un itirazı reddedeceğinin vurgulandığı, MDB tarafından 30.04.2018 tarihli karar ile “… Md. 6/1 kapsamında yapılan inceleme sonucunda marka/markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunmadığı tespit edilmiş ve itiraz gerekçesi yerinde bulunmamıştır. Md. 6/1 gerekçeli itiraz yerinde bulunmadığından kullanım ispatı talebinin değerlendirilmesine gerek görülmemiştir. Md. 6/3 kapsamında yapılan inceleme sonucunda sunulan bilgi ve belgelerin, söz konusu ibarenin, itiraza konu mallar/hizmetler üzerinde, başvurudan önce Türkiye’de yaygın, fasılasız ve ticari etki doğuracak şekilde kullanıldığını ispatlamaya yeterli olmadığı kanaatine varıldığından itiraz gerekçesi yerinde bulunmamıştır.” gerekçeleriyle yayıma itirazın reddine karar verildiği, marka işlem dosyası kapsamında davacı muteriz tarafından kullanım ispatı talebine karşılık olarak delil sunma formunun sunulduğuna ilişkin bir kayda rastlanmadığı, davacı muterizin, MDB kararına aynı gerekçe ve dayanak, aynı nitelikteki açıklamalarla 26.06.2018 tarihinde itiraz ettiği, söz konusu karara itirazın YİDK tarafından incelendiği ve Kurulun 16.08.2018 tarih ve … sayılı YİDK kararıyla; “… Başvuru sahibinin ilana itiraz aşamasında sunduğu karşı görüşte, 6769 s. SMK madde 19/2 uyarınca itiraz gerekçesi … sayılı markanın tüm mallar ve hizmetler için kullanımının ispatını talep ettiği tespit edilmiştir. İtiraza gerekçe olarak gösterilen … sayılı marka, tescil tarihinden başvurunun yapıldığı tarihe kadar 5 yıllık süre dolmuş olduğundan, bu marka kullanımın ispatı uygulamasına konu olabilecek markadır. Yapılan incelemede, itiraza gerekçe olarak gösterilen … sayılı marka bakımından kullanım ispatına ilişkin delil sunulmadığı belirlendiğinden, 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında yapılan itiraz yerinde görülmemiş ve işbu itirazın reddi gerekmiştir.” gerekçeleriyle itirazın reddine karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 27/08/2018 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 02/10/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda ve ek raporda özetle: dava konusu yapılan “… KIRAATHANESİ” ibareli marka başvurusunun tescile bağlanmamış olması nedeniyle hükümsüzlüğünden söz edilemeyeceği, davacının, dava konusu başvuruya itiraz ederken dayanak yaptığı … tescil numaralı markasının kapsamındaki tüm mal ve hizmetler için kullanımın ispatı talep edilmiş olmasına karşın süresi içinde kullanımın (ya da kullanmamanın haklı sebebinin olduğunun) ispat edilmemesi nedeniyle davacının markasının karıştırılma ihtimali bakımından dikkate alınabilmesinin mümkün olmadığı, davacı tarafından dava konusu başvuruya itiraz aşamasında önceye dayalı kullanım gerekçesi de ileri sürülmüş olmakla birlikte marka işlem dosyası ve dava dosyası kapsamında ne dayanak markası ne tescilsiz herhangi bir işaret ile ilgili olarak markasal kullanımı gösteren herhangi bir delil ibraz edilmediği bu nedenle salt davacı muteriz beyanına dayalı olarak eskiye dayalı kullanımın kabul edilebilmesinin mümkün olmayacağı, somut olayda davalı başvuru sahibinin başvurusunu yaparken kötü niyetli hareket ettiğine ilişkin somut verilerin dosya kapsamında bulunmadığı bu nedenle soyut iddiadan öteye gitmeyen beyanlardan hareketle “dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğu yönünde kanaate ulaşılmasının mümkün olmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun ve ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markası
… KIRAATHANESİ …
(30. ve 43. Sınıf) (29, 30, 32. sınıf)

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, dava konusu yapılan marka başvurusunun, tescile bağlanması için tescil ücreti bildirim yazısının başvuru sahibi davalıya 12.11.2018 tarihinde tebliğ edildiği, ücret noksanının tamamlanması için belirlenmiş olan iki aylık süre içinde başvurunun tescile bağlanmadığı, bu durumda markanın hükümsüzlüğünden söz edilemeyeceği, dava konusu yapılan YİDK kararının dayandırıldığı gerekçenin somut uyuşmazlık ile uyumlu olup olmadığı hususunda değerlendirme yapılabileceği, dava konusu yapılan YİDK kararının temelinin, davacı muterizin dayanak markası ile ilgili olarak başvuru sahibinin kullanım ispatına ilişkin talebini karşılamamış olmasından kaynaklandığı, bu doğrultuda davacının dayanak markasının işlem dosyası kapsamında kullanımının ispat edilip edilmediği ve dava konusu başvurunun kötüniyetli olup olmadığı bakımından yapılan değerlendirmede, davacının dayanak yaptığı … tescil numaralı markasının tescil tarihinin 26.02.2001 olduğu, dava konusu başvurunun yapıldığı tarihin ise 15.08.2017 olduğu, buna göre, dava konusu başvurunun yapıldığı tarihte davacının itirazına dayanak olarak gösterdiği … tescil numaralı markasının yaklaşık olarak 16,5 yıldır tescilli olduğu, dolayısıyla somut olayda başvurusuna itiraz edilen başvuru sahibinin itiraza dayanak markanın kullanıldığının ispatını talep etme hakkı bulunduğu, başvuru sahibi tarafından itiraza karşı görüş sunulurken muteriz davacının dayanak markasının tescil kapsamındaki tüm mal ve hizmetler için kullanımının ispatı talep edildiği, bu talebin açıkça, yazılı olarak ve karşı görüş sunulması için verilen 1 aylık süre içinde yapıldığı, başvuru sahibinin itiraza karşı görüşünü sunarken ileri sürdüğü kullanım ispatı talebinin davacının marka vekiline Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından bildirildiği, ancak kullanım ispatı ya da kullanımın gerçekleşmemesinin haklı sebebi hakkında 1 aylık süre içinde davacı tarafından herhangi bir bilgilendirme yapılmadığı, tüm bu akış içinde davacının dava konusu başvuruya itiraz ederken dayanak yaptığı … tescil numaralı markasının kapsamındaki tüm mal ve hizmetler için kullanımın ispatı talep edilmiş olmasına karşın süresi içinde kullanımın (ya da kullanmamanın haklı sebebinin olduğunun) ispat edilmemesi karşısında davacının markasının karıştırılma ihtimali bakımından dikkate alınabilmesinin mümkün olmadığı, bu durum karşısında dava konusu yapılan YİDK kararında varılan sonucun usule ve davacı muterize yapılan bildirimlere uygun olduğu, davacının eskiye dayalı kullanım iddiasını da somutlaştırmak için herhangi bir delil sunmadığı, davalı başvuru sahibinin başvurusunu yaparken kötü niyetli hareket ettiğine ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmadığından kötü niyet iddiasının ispat edilemediği anlaşılmış açıklanan nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/04/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸