Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/316 E. 2021/408 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/316
KARAR NO : 2021/408
DAVA : Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi ve Tazmini
DAVA TARİHİ : 14/09/2018
KARAR TARİHİ : 09/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 13/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi ve Tazmini davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; davacı …’ın 66 yılı bulan sanat hayatı boyunca yurtiçinde ve yurt dışında pek anıtın eser sahibi olan bir heykeltıraş olduğunu, … ili … ilçesi, … mahallesinde bulunan … Anıtı heykel ve rölyefinin 1973 yılında düzenlenen ulusal bir yarışma sonucu davacı tarafından yapıldığını, tarihe … destanı olarak geçen bu zaferin ulusal bir yarışmayla 50. Yıl kutlamaları çerçevesinde anıtlaştırıldığını, zaman içerisinde heykelde ve rölyefte meydana gelen bozulmalar nedeniyle davacı tarafından davalı Belediyeye müracaatta bulunularak anıtın korunması ve meydana gelen olumsuzlukların sanatçısı tarafından giderilmesinin talep edildiğini, davacının ilk olarak 24.07.2012 ve daha sonra 22.10.2013 tarihinde yaptığı müracaatlara verilen 07.01.2014 tarihli cevapta, anıtın batı cephesinde yer alan rölyefin hırsızlar tarafından sökülerek çalındığı, adli sürecin devam ettiği ve davacı ile iletişime geçilerek imalatların projelendirileceğinin bildirildiğini, davacının bu yazıya istinaden anıtın sanatçısı olarak bakım ve onarıma başlamak için hazır olduğunu bildirdiğini, 28.11.2014 tarihli yazı ile eserin onarımı için gerekli hasar tespit çalışmalarının yapılması için davacının …’a davet edildiğini, yerinde tespit çalışması yapılarak davacının rölyefi eski hale getirmesi için ödenmesi gereken bedelin hesaplanarak davalı Belediyeye bildirildiğini, ancak davalının 17.04.2015 tarihli yazısında 100.000,00-TL’den fazla ödenek ayıramayacağını bildirdiğini, bu tarihten sonra davacı yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle konuyla ilgilenemediğini, aradan geçen zaman içerisinde davalının da anıtın bakım, onarım ve korunmasıyla yeterince ilgilenmemesi nedeniyle anıttaki hasar ve bozulmaların arttığını, güzel sanat eseri niteliğindeki anıtın yasa gereği korunduğunu, davacının eser sahibi olduğu … anıtının ön cephesindeki yaklaşık 18 m’lik duvar üzerinde bulunan 30 m2 büyüklüğündeki bronz rölyefin tamamının yerinden sökülerek anıtın bütünlüğünün bozulduğunu, davacının eserden kaynaklanan manevi haklarının ihlal edildiğini iddia ve beyan ederek, anıta vaki tecavüzün refini, muhtemel tecavüzlerin menini, tamamı yerinden sökülerek yok edilen bronz rölyefin eski hale getirilmesini, eksi hale getirilmesinin davacı tarafından yapılmasını, eski hale getirme masraflarının davalı tarafından karşılanmasını ve eski hale getirme bedeline karşılık olarak şimdilik 10.000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili davaya cevap dilekçesiyle; söz konusu davanın Kültür Bakanlığı’na yöneltilmesi gerektiğini, heykel ve rölyeflerin bütünlüğünü bozan vaki tecavüzleri davacının 2014 yılında öğrendiğini, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, açılan davanın haksız olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; 5846 Sayılı Yasanın 67/4-2 md kapsamında eski hale getirme şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
… 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/222TAL Sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunun tetkikinden; yapılan incelemeler sonucunda; şu an yerinde olmayan rölyeflerin … Anıtı’nın ön cephesindeki yaklaşık 18 metrelik cepheye yapılacağını, rölyeflerin bir kısmının muhafaza edildiğinin saptandığını, elde kalan parçaların fotoğraflanması ve rölyefin orijinal fotoğrafıyla karşılaştırma yapılması sonucunda kompozisyonun yaklaşık %20’sinin korunabildiğini, fotoğraflardan sayılabildiği kadarıyla 32 insan figürünün, 3 adet atın ve çeşitli plastik ögelerin yer aldığı komposizyondan geriye parça parça ve kısmen eksik 7 insan figürüne dair izlere ulaşılabildiği tespit edilmiş ve rölyefin uygulama, nakliye ve montaj sürecinin 1 yıllık sürede tamamlanabileceğini, toplam maliyetin 730.240,00 TL + KDV olacağı yönünde görüş bildirilmiştir.
… Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü … Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün 04.03.2019 tarihli yazısının tetkikinden; 04.03.2019 tarihli yazıda; … ili, … İlçesi, … Mahallesi’nde bulunan “… Anıtı”’nın Kurulun 21.01.2000 tarihli ve 979 sayılı kararıyla korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edildiği bildirilmiştir.
… Koruma Uygulama ve Denetim Şube Müdürlüğü’nün 07.11.2014 tarihli yazısının tetkikinden; Başkanlık Makamına hitaben yazılan 07.11.2014 tarihli yazıda; … Parkı içinde yer alan “… Anıtı”’nın 10.04.2013 tarihinde tahribata uğradığı, anıtın ön yüzünde yer alan rölyeflerin …. isimli şahıslar tarafından kırılmak suretiyle çalındığı, hurdacıya satıldığı, şahısların yakalandığı ve … Çocuk Mahkemesi’nde 2013/365E sayılı ile ceza davası açıldığı, ceza yargılaması sebebiyle adli emanette tutulan rölyef parçalarının Ocak 2014’te adli emanetten teslim alındığı bildirilmiştir.
Teknik İnceleme Raporu:
25/10/2020 tarihli teknik bilirkişi raporunda; ”Dava dosyasında bulunan ve … … Anıtı’nın bütün halini gösteren eski fotoğraflardan anlaşıldığı üzere rölyef kapsamında 3 adet at figürü, 32 tane insan figürü ve yine bu figürlerin bazılarının elinde bulunan yaklaşık 10 tane tüfek, kılıç, balta, kazma vb. savaş silahı olduğu görülmektedir. Yine dava dosyasında bulunan ve rölyefin muhafaza edilebilmiş parçalarının fotoğraflarını gösteren delillerden anlaşıldığı üzere toplamda 8 adet figüre ait kafa ve gövde parçaları, 4 adet kol parçası, 8 adet ayak parçası, 4 tane silah parçası görülebilmektedir. Bu deliller üzerinden hareket edildiğinde davaya konu olan anıt heykelin rölyeflerinin hâlihazırda yaklaşık %20’lik bir bölümünün korunabildiği anlaşılmıştır. Elde bulunan bu parçalarla rölyefin yeniden oluşturulmasının mümkün olamayacağı aşikârdır. Sadece eksik parçaların yeniden yapımı ve dökümü ve de bu yeni parçaların hâlihazırdaki eski parçalar ile birleştirilmesi ise teknik açıdan olumsuz ve sorunlu bir yöntemdir. Bu noktada eski ve yeni parçalar arasında biçimsel anlamda uyuşmazlıklar olması son derece muhtemeldir. Aynı şekilde bu uyuşmazlıkların giderilmesine yönelik tamir ve tesviye işlemleri rölyeflerdeki figürlerin karakteristik yapısını büyük ölçüde bozacak ve bu durum yapıtın özgün biçimine ve bütünlüğüne zarar verecektir. Şunu da göz önünde bulundurmak gerekir ki söz konusu yapıt bronz malzemeden dökümü yapılmış bir kamusal alan heykelidir. Açık mekânın iklim şartları dolayısıyla bronz malzemede zaman içerisinde korozyon görülebilmekte ve bu malzeme yıllar geçtikçe doğal bir biçimde renk ve doku değiştirmektedir. Bahsi geçen rölyeflerin uzun yıllar boyunca hava şartlarına maruz kaldığı göz önünde bulundurulacak olursa eski ve yeni parçaların birleştirilmesinin yine rölyefin bütünlüğüne olumsuz yönde etki edeceği söylenebilir. Ancak hâlihazırda bulunan ve yaklaşık 5 metrekarelik bir alana denk gelen eski parçaların rölyefin orijinal parçaları olduğu düşünüldüğünde bu parçaların korunması ve de rölyefin orijinalliğinin sağlanması önem teşkil etmektedir. Bu noktada orijinal parçalar üzerinden kalıp alınması ve yeniden modelleme esnasında bu orijinal modellerin kullanılması rölyefin özgün biçiminin ve karakterinin korunmasına katkı sağlayabilir. Böylece orijinal parçaların döküm malzemesi olan bu değerli alaşım yeniden döküm aşamasında hammadde olarak değer kazanabilir ve döküm maliyetini azaltabilir. … Anıtı rölyefinin yeniden yaşarlığının sağlanabilmesi için uygun olabilecek yöntem eser sahibi … tarafından rölyefin bir bütün halinde yeniden ele alınmasıdır. Rölyefin uygulanma işlemi çeşitli aşamalardan meydana gelmektedir. Öncelikle rölyefin atölye ortamında kil malzeme ile modellenmesi ve kil rölyefin alçı kalıbının alınması gerekmektedir. 30 metrekarelik bir rölyefin modelleme ve kalıplama süresinin yaklaşık 2 ila 3 aylık bir süreyi kapsayacağı öngörülebilir. 30 metrekarelik bir rölyef için bu aşamadaki kil ve alçı gibi malzemelerin tutarı 2020 yılında ortalama 15.000 Türk Lirasıdır. Bronz döküm işlemi ise kayıp mum tekniğinin uygulanması ve ardından maden dökümünün yapılmasıyla iki aşamadan oluşmaktadır. 30 metrekarelik bir rölyefin dökümünün çok fazla figür parçasından oluşacağı düşünüldüğünde bu parçaların tesviye ve patine işlemleri de dâhil olmak üzere toplam döküm aşamasının yaklaşık 6 aylık bir süreyi kapsayabileceği söylenebilir. 2020 yılına ait güncel fiyatlandırmalar doğrultusunda bronz döküm bedeli metrekare başına 25.000 Türk Lirası tutarındadır. Bu fiyatlandırma üzerinden 30 metrekarelik rölyefin döküm maliyetinin 750.000 Türk Lirası tutacağı anlaşılmaktadır. Eserin …’a nakliyesi ve ilgili alana montajı aşamasında bronz rölyefin maddi ağırlığının göz önünde bulundurulması, rölyefin yerleştirileceği duvarın sağlamlığının önceden kontrol edilmesi ve eğer gerekiyorsa bu yüzeyin brüt beton ile kuvvetlendirilmesi önem arz etmektedir. ” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda ve ek raporda özetle: dava konusu heykel ve rölyeflerden oluşan anıtın … destanını ifade ettiği, sahibinin hususiyetini taşıdığı ve estetik niteliğe haiz olduğu anlaşıldığından; 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında, “güzel sanat eseri” niteliğinde olduğu, dava konusu eserin (… Anıtının) eser sahibinin davacı heykeltıraş … olduğu, güzel sanat eseri üzerinde meydana gelen değişikliklerin eserin bütünlüğünü bozduğu, dolayısıyla davacının bu değişikliklere karşı koyma hakkına sahip olduğu, davacının eserin bütünlüğüne zarar veren değişiklikler konusunda eski hale getirilmesi talebinin yerinde olduğu, söz konusu değişikliğin eski haline getirilmesinin kamunun veya malikin menfaatlerini esaslı surette haleldar etmediği, dosyadaki belgeler uyarınca … anıtının 3. Kişilerce saldırıya uğrayıp tahrip edildiği, rölyeflerin çalındığı, tespit edilen şüpheliler hakkında hırsızlık suçundan dava açıldığı, dava konusu anıtın geniş bir kamusal alanda halka teşhir edildiği, söz konusu açık alanda 3. Kişiler tarafından meydana getirilen hırsızlık eyleminde davalı Belediyenin kusurunun bulunmadığı, bu nedenle davacının manevi tazminat talebinin takdirinin mahkemeye ait olduğu, incelemeler neticesinde davaya konu olan anıt heykele ait rölyeflerin hâlihazırda %20’lik bir bölümünün korunabildiği anlaşılmışsa da; elde bulunan bu parçalarla rölyefin yeniden oluşturulmasının mümkün olamayacağı değerlendirildiğinden eski hale iade için tamamının yeniden yapılması gerektiği, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun ve ek raporun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun ve ek raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Bilindiği gibi 5846 sayılı FSEK’nun 1/B maddesinin ‘a’ bendinde eser, “sahibinin hususiyetini taşıyan ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini” ifade eder. Buna göre bir fikri ürünün eser sayılabilmesi için iki koşulu birlikte gerçekleştirmesi gereklidir. İlk olarak fikri ürünün sahibinin hususiyetini taşıması, bir başka deyişle kendinden önce ortaya konmuş benzerlerine göre özgün bir niteliğe sahip olması gerekir. İkinci olarak bu fikri ürünün FSEK’nun ikinci ve devamı maddelerinde belirlenen eser kategorilerinden birine dahil edilebilmesi aranmalıdır.
Yasada fikir ve sanat eserlerinin çeşitleri ikinci maddede düzenlenen ilim ve edebiyat eserleri, üçüncü maddede yer verilen musiki eserleri, dördüncü maddede tanımlanan güzel sanat eserleri, beşinci maddede düzenleme bulan sinema eserleri ve son olarak altıncı maddedeki işleme ve derlemeler olarak sayma yöntemiyle belirlenmiş bulunmaktadır.
FSEK 4/2. maddesinde; “Heykeller, kabartmalar ve oymalar,” güzel sanat eseri kabul edilmiştir.
FSEK 14/3 Maddesinde; Eserin umuma arz edilmesi veya yayımlanma tarzı, sahibinin şeref ve itibarını zedeleyecek mahiyette ise eser sahibi, başkasına yazılı izin vermiş olsa bile eserin gerek aslının gerek işlenmiş şeklinin umuma tanıtılması veya yayımlanmasını menedebilir. Menetme yetkisinden sözleşme ile vazgeçmek hükümsüzdür. Diğer tarafın tazminat hakkı saklı olduğu,
FSEK 16. Maddesinde; “Eser sahibinin izni olmadıkça eserde veyahut eser sahibinin adında kısaltmalar, ekleme ve başka değiştirmeler yapılamaz.
Kanunun veya eser sahibinin müsaadesiyle bir eseri işliyen, umuma arzeden, çoğaltan, yayımlıyan, temsil eden veya başka bir suretle yayan kimse; işleme, çoğaltma, temsil veya yayım tekniği icabı zaruri görülen değiştirmeleri eser sahibinin hususi bir izni olmaksızın da yapabilir.
Eser sahibi, kayıtsız ve şartsız olarak yazılı izin vermiş olsa bile şeref ve itibarını zedeleyen veya eserin mahiyet ve hususiyetlerini bozan her türlü değiştirilmeleri menedebilir. Menetme yetkisinden bu hususta sözleşme yapılmış olsa bile vazgeçmek hükümsüzdür.” denilmektedir.
FSEK 17. Maddede; “Eser sahibi, gerekli durumlarda, aslın maliki ve zilyedinden, koruma şartlarını yerine getirmek kaydıyla, 4 üncü maddenin 1 inci ve 2 nci bentlerinde sayılan güzel sanat eserlerinin ve 2 nci maddenin 1 inci bendinde ve 3 üncü maddede sayılıp da yazarlarla bestecilerin el yazısıyla yazılmış eserlerinin asıllarından geçici bir süre için yararlanmayı talep etme hakkına sahiptir. Eser sahibinin bu hakkı, bu eserlerin ticaretini yapanlar tarafından eseri satın alan veya elde eden kişilere müzayede ve satış kataloğu veya ilgili belgeler ile açıklanır
Aslın maliki, eser sahibi ile yapmış olduğu sözleşme şartlarına göre eser üzerinde tasarruf edebilir. Ancak eseri bozamaz ve yok edemez ve eser sahibinin haklarına zarar veremez.
Eserin tek ve özgün olması durumunda eser sahibi, kendisine ait tüm dönemleri kapsayan çalışma ve sergilerde kullanmak amacıyla, koruma şartlarını yerine getirerek iade edilmek üzere eseri isteyebilir.” denilmektedir.
FSEK 67/2 maddesinde; “Güzel sanat eserlerinde eser sahibi asıldaki değişikliğin kendisi tarafından yapılmadığını veya eserdeki adının kaldırılmasını yahut değiştirilmesini talep edebilir. Eski halin iadesi mümkün ise değişikliğin izalesi ammenin veya malikin menfaatlerini esaslı surette haleldar etmiyorsa eser sahibi eseri eski hale getirebilir.” denilmektedir.
Yukarıdaki yasa maddeleri gereğince dosya kapsamında yapılan incelemeler neticesinde;
Dava konusu … ili, … ilçesi, … Mahallesinde bulunan … anıtı heykel ve rölyefinin, 31.01.1974 yılında … ili Kutlama Komitesi tarafından yapılan yarışma sonucunda, davacı heykeltıraş … tarafından yapıldığı, dava konusu anıtın … destanını ifade ettiği, sahibinin hususiyetini taşıdığı ve estetik niteliğe haiz olduğu anlaşıldığından güzel sanat eseri olduğu; … Anıtının davacı tarafından yapıldığı, üretildiği, gerek yapılan yazışmalarda, gerekse davacı tarafından sunulan çeşitli yayınlarda açıkça belirtilmiş olup; kanunda belirtilen karineler uyarınca … Anıtının eser sahibinin davacı … olduğu; teknik inceleme ve tespitler bölümünde yapılan değerlendirmeler uyarınca, davaya konu olan anıt heykele ait rölyeflerin hâlihazırda %20’lik bir bölümünün korunabildiği, elde bulunan bu parçalarla rölyefin yeniden oluşturulmasının mümkün olamayacağı, sadece eksik parçaların yeniden yapımı ve dökümü ve de bu yeni parçaların hâlihazırdaki eski parçalar ile birleştirilmesi ise teknik açıdan olumsuz ve sorunlu bir yöntem olacağı, bu noktada eski ve yeni parçalar arasında biçimsel anlamda uyuşmazlıklar olması son derece muhtemel olduğu, aynı şekilde bu uyuşmazlıkların giderilmesine yönelik tamir ve tesviye işlemleri rölyeflerdeki figürlerin karakteristik yapısını büyük ölçüde bozacak ve bu durum yapıtın özgün biçimine ve bütünlüğüne zarar vereceği, bu sebeplerle bahsi geçen rölyefin yeniden yaşarlığının sağlanabilmesi için uygun olabilecek tek yöntem yapıtın uygulayıcısı heykeltıraş … tarafından bir bütün halinde yeniden uygulanması gerektiği; dava konusu uyuşmazlıkta, dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgeler uyarınca; … anıtının ön cephesindeki yaklaşık 18 m’lik duvar üzerinde bulunan 30 m2 büyüklüğündeki bronz rölyefin büyük bir kısmının yerinden söküldüğü, dosyadaki belgeler uyarınca … anıtının 3. Kişilerce saldırıya uğrayıp tahrip edildiği, rölyeflerin çalındığı, tespit edilen şüpheliler hakkında hırsızlık suçundan dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu anıtın geniş bir kamusal alanda halka teşhir edildiği, eserin bulunduğu bölgenin belediyenin sorumluluğu alanında olması nedeni ile söz konusu açık alanda 3. Kişiler tarafından meydana getirilen hırsızlık eyleminde ve eserin zamanla eksilmesi hususunda önlem alınmamasında, eserin koruması noktasında gerekli dikkat ve özeni göstermediği anlaşıldığından davalı belediyenin kusurlu olduğu, rölyeflerde meydana gelen renk vb. bozulmaların; iklim ve çevresel faktörlerden kaynaklanabileceği, davacı, … destanının öyküsünün tarihsel vurgu ile anlatan heykel ve rölyefte bozulmalar meydana geldiği, bazı parçaların kopmuş ve yerinden sökülmüş olduğunu beyan etmiş olup; yapılan incelemede, rölyeflerin büyük bir bölümünün sökülmüş olduğu tespit edildiğinden; eserdeki değişiklik ve bozulmaların eserin bütünlüğünü bozduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında yapılan inceleme ve … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/222 Talimat Sayılı dosyası ile yapılan keşif işlemi ve sonrasında düzenlenen rapor uyarınca … Anıtı’nda yer alan rölyeflerin bir kısmının muhafaza edildiğinin saptandığı, elde kalan parçaların fotoğraflanması ve rölyefin orijinal fotoğrafıyla karşılaştırma yapılması sonucunda kompozisyonun yaklaşık %20’sinin korunabildiği, fotoğraflardan sayılabildiği kadarıyla 32 insan figürünün, 3 adet atın ve çeşitli plastik ögelerin yer aldığı komposizyondan geriye parça parça ve kısmen eksik 7 insan figürüne dair izlere ulaşılabildiği tespit edilmiş olup; dava konusu eserde meydana gelen değişiklik ve yıpranmaların eski hale iadesinin mümkün olduğu, incelemeler neticesinde davaya konu olan anıt heykele ait rölyeflerin hâlihazırda %20’lik bir bölümünün korunabildiği anlaşılmışsa da; elde bulunan bu parçalarla rölyefin yeniden oluşturulmasının mümkün olamayacağı değerlendirildiğinden eski hale iade için tamamının yeniden yapılması gerektiği, tarihsel bir değeri bulunan ve … Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu tarafından kültür varlığı olarak korunan anıtın eski hale iadesinin kamunun veya malikin menfaatlerine esaslı şekilde zarar vermeyeceği, eserde meydana gelen eksiklerin tamamlanması ve eski haline getirilmesi işinin üslup farkı olmaması amacıyla davacı heykeltıraş … tarafından yapılması gerektiği anlaşılmıştır.
Netice olarak, davanın kabulü ile, eser sahipliği davacıya ait olan … ANITI’ndaki ön cephede yer alan ve tamamı yerinden sökülerek yok edilen bronz rölyefin elde kalan kısımlarının kullanılması ve kalan kısımlara yönelik maliyetten davalı tarafın sorumlu olması kaydıyla davacı tarafından eski hale getirilmesine, eski hale getirmeye karar verilmekle eski hale getirme bedeli yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, açıklanan nedenleri ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
Eser sahipliği davacıya ait olan … ANITI’ndaki ön cephede yer alan ve tamamı yerinden sökülerek yok edilen bronz rölyefin elde kalan kısımlarının kullanılması ve kalan kısımlara yönelik maliyetten davalı tarafın sorumlu olması kaydıyla davacı tarafından eski hale getirilmesine,
Eski hale getirmeye karar verilmekle, eski hale getirme bedeli yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcının peşin alınan 170,78-TL’den mahsubu ile bakiye 111,48-TL’nin hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.911,58-TL
yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/12/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

DAVACI/MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 211,88-TL
GİDER AVANSI :2.699,70-TL
TOPLAM :2.911,58-TL