Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/220 E. 2021/31 K. 02.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/220 Esas – 2021/31 Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/220
KARAR NO : 2021/31
DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 14/06/2018
KARAR TARİHİ : 02/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; müvekkili şirketin 1994 yılından bu yana ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü 2012 yılında yenilenme safhasına girerek “LAV” ibareli marka ile ticaret hayatlarına devam ettiğini, müvekkilin şirketin 2012 yılından bu yana seri markalarına ilişkin çatı markası olarak LAV ibaresinin seçilmiş olduğunu, seri markalarının esas unsurunu ve ayırt edici unsurunu LAV ibaresinin oluşturduğunu, müvekkili şirkete ait “LAV” ibareli … sayılı tanınmış marka tescilinin mevcut olduğunu, taraf markalarının iltibas oluşturacak düzeyde benzer olduğunu, davalı yan markasının müvekkili firmaya ait tanınmış markalar ile karıştırılacağını, irtibatlandırılacağını, davalı yana ait başvuru ile müvekkilinin seri markaları arasında ortalama tüketicinin doğrudan ilişkilendirme yapacağını, davalı yan markasının başlangıç kısmındaki 3 harfinde aynı sıra ile müvekkiline ait tanınmış ve seri markalarda yer aldığını, dava konusu “…” ibareli başvurunun müvekkiline ait “LAV” esas unsurlu muhtelif markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davalı yana ait başvurunun kötü niyetli olduğunu, müvekkiline ait www.lav.com.tr ibareli alan adının 30.12.2013 tarihinden itibaren tescilli olduğunu, bu alan adının varlığı karşısında da davalı yan markasının reddi gerektiğini, ortalama tüketicilerin dava konusu markayı gördüklerinde doğrudan müvekkili şirket ile ilişkilendireceğini, iddia ederek, YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, dava konusu uyuşmazlığa dair bütüncül değerlendirme yapıldığında davaya konu marka ile redde mesnet gösterilen markaların tüketici zihninde bir ilişkilendirilmeye yol açmasının mümkün olmadığını, davacı yanın tanınmışlık kriterlerini ispat etmeye yeter kanıt sunmadığını, davacı yanın kötü niyet iddialarını ispatlayamadığını, YİDK kararının yerinde olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı DEFACTO PAREKENDE TİCARET AŞ davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı başvurusuna davacı tarafından yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının 6769 sayılı SMK 6/1, 5, 9 md kapsamında yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davalı adına 25. ve 35. sınıfta tescili istemiyle “…” ibareli ve “…” şekilli markanın, 11.01.2017 tarihinde Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde başvuru konusu edildiği, bu başvurunun Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan inceleme sonucunda … başvuru numarası ile 27.02.2017 tarihli 271 sayılı Resmi Bülten’de yayınlanmasına karar verildiği, söz konusu ilan kararına karşı işbu davanın davacısı tarafından “LAV” esas unsurlu markalar mesnet gösterilerek 6769 sayılı SMK’nın 6/1, 6/5, ve 6/9 maddesi uyarınca itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan inceleme sonucunda itirazın reddine karar verilmiştir. Davacı yan bu karara karşı YİDK’na nezdine itirazda bulunduğu, anılan itirazın YİDK tarafından incelendiği ve TÜRKPATENT YİDK tarafından … sayılı kararıyla; “… başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun 6769 s. SMK’nın 6 nci maddesi uyarınca … sayılı “lav”, “law”, “lav”, “lav” ibareli marka ile karıştırılma, ilişkilendirilme olasılığı, tanınmışlık gerekçeleriyle reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. 6769 s. Kanun’un 6(1) fıkrası “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” hükmünü içermektedir. Yerleşik içtihada göre, halkın malların veya hizmetlerin ayni işletmeden veya ticari olarak bağlantılı bir işletmeden geldiğine inanması riski kantin ima olasılığını ortaya çıkartır. Karıştırılma olasılığı, kamunun ilgili kesiminin ihtilafa konu markalar ve mallar veya hizmetler hakkındaki algısı, markaların ve malların veya hizmetlerin benzer kişinin karşılıklı bağımlılığı dahil olmak Üzere inceleme konusu ihtilafa ilişkin tüm faktörler dikkate alınarak, bütüncül olarak değerlendirilmelidir. Karıştırılma olasılığına ilişkin bütüncül değerlendirme yapılırken, ihtilafın konusu markaların görsel, işitsel veya kavramsal benzerliği, işaretlerin bütün olarak oluşturdukları izlenim esasında incelenmelidir, ancak bu yapılırken işaretlerin ayırt edici ve baskın unsurları Özellikle dikkate alınmalıdır. Karıştırılma olasılığına ilişkin genel değerlendirmede, malların veya hizmetlerin ortalama tüketicisinin markalara ilişkin algısı belirleyici etkiye sahiptir. Bu bağlamda, ortalama tüketiciler markayı genellikle bütün olarak algılar ve markanın çeşitli detaylarına ilişkin kapsamlı bir analize girişmez. Karşılama olasılığına ilişkin bütüncül değerlendirmede, ilgili malların veya hizmetlerin ortalama tüketicisinin makul derecede bilgili, gözlemci ve ihtiyatlı varsayılır. Bununla birlikte, ortalama tüketicilerin farklı markalar arasında doğrudan bir karşılaştırma yapma şansına nadiren sahip olduğu, bunun yerine markaların zihninde kalan tam olmayan imajını (hatırasını) esas aldığı faktörü dikkate alınmalıdır. Buna ilaveten, ortalama tüketicilerin dikkat seviyesinin, ihtilafa konu malların veya hizmetlerin niteliğine göre değiştiği de göz önünde bulundurulmalıdır. Önceki tarihli markanın ayırt edici gücü arttıkça, karıştırmanın ortaya çıkması olasılığı da artar. Bu nedenle, ayırt edici gücü, tabiatı gereği veya piyasada sahip olduğu bilinirlik (ün) nedeniyle, daha yüksek olan markalar, ayırt edici gücü düşük olan markalara kıyasla daha geniş korumadan yararlanırlar. Bu nedenle, karıştırılma olasılığının varlığı araştırılırken önceki markanın ayırt edici gücü ve özellikle sahip olduğu bilinirlik (ün) dikkate alınmalıdır. Birden fazla unsurdan oluşan bileşke markalar söz konusu olduğunda, iki marka arasındaki benzerliğin tespiti, bileşke bir markayı oluşturan öğelerden sadece birisini alarak, o ögeyi başka bir markayla karşılaştırmanın ötesinde bir incelemeyi gerektirir. Karşılaştırma, ihtilaf konusu markaların her birini bütün olarak inceleyerek yapılmalıdır, ancak bazı durumlarda, bileşke markayı oluşturan ögelerden biri, bileşke markanın kamunun ilgili kesiminde yarattığı bütüncül algıda baskın konumda bulunabilir. Karıştırılma, ilişkilendirilme olasılığı, tanınmışlık gerekçeli itiraz belirtilen genel ilkeler esas alınarak incelenmiştir. Kurul; “…” ibareli başvuru ile … sayılı “lav”, “law”, “lav”, “l?v” ibareli itiraz gerekçesi markaların görsel, işitsel, kavramsal ve bütün olarak ortaya çıkan izlenim bakımlarından benzer markalar olmadığı ve markalar arasında kolaylıkla fark edilir oldukça belirgin görsel ve işitsel farklılıklar bulunduğu kanaatindedir. Başvuru ile itiraz gerekçesi markaların benzer markalar olarak değerlendirilmemesi nedeniyle, markalar arasında karıştırılma, ilişkilendirilme veya tanınmışlık nedeniyle ilişkilendirilme ihtimallerinin ortaya çıkmayacağı sonucuna varılmıştır. İfadelerine yer verilerek itirazın reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir.” şeklinde karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 24/04/2018 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 14/06/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: dava konusu 2017/002239 işlem numaralı “…” markası ile davacı yana ait “LAV” esas unsurlu muhtelif markalar arasında 25. sınıf ile 35. sınıfın 01. 02. 03. 04. 05. grubunda yer alan tüm emtialar bakımından benzerlik olduğu, davacı markasının salt tanınmışlığına bağlı olarak dava konusu markanın tescilini engelleme hakkı olmadığı, önceye dayalı hak sahipliği dava konusu markanın tescilini engelleme hakkı bulunmadığı, kötü niyet iddiaları ispatlayacak yeterli delilin mevcut olmadığı, TÜRKPATENT YİDK’nın … sayılı kararının 6769 s. SMK’ nın 6/1 maddesi yönünden heyetimiz görüşleri ile uyuşmadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Davacı Markaları

… LAV
(25 ve 35. sınıf) Law
Làv
(01 / 02 / 03 / 05 / 06 / 07 / 08 / 09 / 10 / 12 / 13
14 / 15 / 16 / 17 / 18 / 20 /21/ 22 / 23 / 24 / 25/26
27 / 28 / 29 / 30 / 31 / 32 / 33 / 34 / 35 / 36 / 38
39/ 40 / 41 / 42 / 43/ 44 / 45 )

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında; dava konusu markanın tescili talep edilen 25. ve 35. Sınıf 05. alt grubunda yer alan 25.sınıf: Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. 35. sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için 25.sınıf: Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. emtialar ile davacının itirazına dayanak gösterdiği markaları kapsamındaki 25 sınıf ve 35. Sınıfın 01. 02. 03., 04., 05., grubundaki 25.. Sınıf: Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler,çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri. 35.sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için 25.sınıf: Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler,çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri. emtiaların birebir aynı/ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olduğu görülmektedir.
Şu hâlde SMK 6/1 maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri belirtili emtialar yönünden gerçekleşmiştir. Devamla:
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu markanın “L-A-V-M-İ-İ” harflerinin siyah renkte ve tamamı büyük harflerin kullanılması suretiyle arial yazı tipinde, düz ve dik bir yazı fontu ile oluşturulmuş olup başkaca herhangi bir figüratif unsur içermediği, markanın Türkçe dilinde somut bir anlamının bulunmadığı ve “LAV-Mİİ” şeklinde telaffuz edileceği anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; davacıya ait mesnet gösterilen 2012/81844 sayılı marka times new roman yazı tipinde, tamamı büyük siyah harflerle, tırnaklı ve dik yazı fontu ile ve 2014/04105 sayılı marka ise “L-A-V” harflerinin siyah renkte ve tamamı büyük harflerin kullanılması suretiyle bodoni mt yazı tipinde, düz ve dik bir yazı fontu ile oluşturulmuş olup başkaca herhangi bir figüratif unsur içermeyen markalar olduğu, yalnızca 2014/04105 sayılı markadaki A harfinin üzeri pembe renkli olduğu, davacıya ait mesnet gösterilen 2012/112009 sayılı marka “L-À-V” harflerinin, 2012/82145 sayılı marka ise “L-A-W” harflerinin, ilk harfi büyük olmak üzere küçük harflerle, siyah renkte times new roman, tırnaklı ve dik yazı tipinde kullanılması ile oluşturulmuş olup başkaca herhangi bir figüratif unsur içermediği, davacı yana ait markalardaki “lav” ibaresinin Türkçe dilinde “Yanardağların püskürme sırasında yeryüzüne çıkardıkları, dünyanın derinliklerinden gelen kızgın, erimiş maddeler, püskürtü ” anlamına karşılık geldiği, davacı markalarının “LAV” şeklinde telaffuz edileceği anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Taraf markalarının ayırıcı unsurları olan “…” ibaresi ile “LAV” ibaresi arasında kelimelerin anlamı bakımından benzerlik bulunmadığı tartışma konusu değildir. Öte yandan son harflerinin baskın olduğu altı harfli “…” ibaresi ile “LAV” ibaresi arasında markanın üç harfinin aynen kullanılması yanında, taraf markalarının ilk hecelerinin aynıyet göstermekte olması açık bir şekilde markaları fonetik olarak birbirine yakın kılmaktadır. Dava konusu markanın son hecesinde “Mİİ” ibaresinin bulunması markanın fonetiğini inceltmekte ise de, dava konusu markanın ilk hecesi, davacı markalarında olduğu gibi “LAV” ile neticelendiğinden mevcut farklılığın fonetik olarak markayı farklı kılmaya yetecek düzeyde olmadığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescilli “LAV” esas ibareli markalar ile davalının “…” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının “…” markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas tehlikesi bulunduğu dikkate alınarak, SMK 6/1 maddesi yönünden dava kabul edilmekle diğer hususların davanın esasına daha fazla katkı sağlamayacağı anlaşılmış olup diğer hususlar incelenmeksizin davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile,
TPMK YİDK nın … sayılı kararının iptaline,
Hükümsüzlük yönünden dava konusu marka tescil edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.081,00-TL

yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/02/2021