Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/201 E. 2021/43 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/201
KARAR NO : 2021/43
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 09/08/2018
KARAR TARİHİ : 25/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı…vekil dava dilekçesiyle; müvekkilinin, … sayılı “…” marka başvurusunun, davalı…tarafa ait … ve … sayılı markalar nedeniyle reddedildiğini, eskiye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği kapsamında YİDK nezdinde yapılan itirazların ise gerekçesiz ve hatalı bir şekilde reddedildiğini, müvekkilinin 56 yıllık deneyim ve birikimiyle kozmetik sektöründe faaliyet gösteren köklü bir şirket olduğunu, müvekkilinin kendi ürettiği markaları, yerel ve uluslar arası piyasalarda satılmakta olduğunu, müvekkilinin “…” markasının; bir çok satış sitesinde ve mağazada yer alan ve Pazar payı yüksek bir marka olduğunu, müvekkilinin 2004 yılından bu yana aktif olarak kullandığı markasının, davalı…markalarından yarar sağlama, karşı tarafı zarara uğratma gibi bir ihtiyacı ve isteğinin olmadığını, müvekkilinin zaten 2004 yılından bu yana … 03, 05 ve 08. Sınıflarda tescilli bir “…” markasının mevcut olduğunu, ancak müvekkilinin tescilli markasını yenileme süresi içerisinde yenilemek yerine logo ve sınıflarını değiştirerek yeniden marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin logo ve sınıf değişikliğine giderek yeniden yaptığı başvuru, önceki markasının yenileme süresi bitiminden sonra gerçekleşmiş ise de müvekkilinin önceki markasının koruma dönemi sonra erdikten sonra da markasını kullanmaya devam ettiğini, müvekkilinin yenileme işlemini gerçekleştirmemiş olmasının 10 yıldır kullandığı ve kullanmaya devam ettiği marka üzerinde doğmuş olan hakkının göz ardı edilmesine neden olmaması gerektiğini, anılan markanın müvekkili ile özdeşleştiğini, davalı…markası ile iltibas yaratacak bir benzerliğe sahip olmadığını, markaları şekil, renk ve yazı karakteri açısından birbirinden tamamen farklı olduklarını, bu nedenle markaların benzer olarak söylenemeyeceklerini, markaların tüketiciler nezdinde karışıklığa yol açmayacağını, markaların bütün olarak ele alınarak değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkilinin yoğun kullanım ile birlikte gelen tanınmışlığı ve ayrıca fiilen kullanılmış olmasının tüketici nezdinde de bilinirlik yarattığını, müvekkilinin yeni bir firma olmadığını ve … markasının da piyasaya yeni sürülmüş bir marka olmadığını, iddia ederek, YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı…vekilince Ankara 2 FSHHM’nin …. K. sayılı dosyası ile Davalı …şirketi hakkında dava ikame edilmiş, davacı…vekilince mahkememiz dosyasındaki dava dilekçesinde bildirilen hususlar tekrar edilmiş, mahkemece taraf teşkili nedeniyle 16/08/2019 tarihli karar ile dava mahkememiz dosyası ile birleştirilmiştir.
CEVAP:
Davalı…TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesiyle, başvuru konu işaret ile mesnet markalar arasında tarihsel olarak öncelik – sonralık ilişkisinin mevcut olduğu konusunda bir şüphe olmadığını, markaların genel izlenimleri bakımından birbirleri ile karıştırılmaya yol açacak derecede benzer olduklarını, davacının … sayılı markasından doğan hakların sona erdiğini, dolayısıyla bu markaya dayanılarak bir hak iddia edilemeyeceğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraf teşkili için birleşen davada davalı…şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkilinin cilt bakım ve güzellik ürünleri alanında çalışan köklü bir firma olduğunu, müvekkilinin “…” markası altında sunduğu ürün ve hizmetleri farklı cilt sorunlarını dermokozmetik yoldan tedavisinde ve çeşitli cilt ihtiyaçlarına karşılık veren dünya çapında en etkin ve en bilinen ürün/hizmetler arasında yer aldığını, müvekkilinin anılan ibare üzerinde gerçek hak sahibi olduğu gibi 03, 05 ve 44. Sınıflarda … ve … sayılı tescillerinin davacı…yandan da öncesinde TÜRKPATENT nezdinde bulunduğu gibi daha sonra da … ve … sayılı markalarını da tescil ettirdiğini, müvekkilinin uluslar arası ofislerde de tescillerinin bulunduğunu, 40 yılı aşkın bir süredir aktif şekilde pek çok ülkede markasını tescil ettirdiğini ve kullandığını, müvekkili markalarını taşıyan ürünlerin Türkiye’de de çok yaygın kullanıldığını, yalnızca İstanbul ilinde 42 eczanede satışının yapıldığını, müvekkilinin www…com ve www…com.tr alan adlarının sahibi de olduğunu, davacı…yanın gerçekleştirdiği marka başvurusunun müvekkili markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, davacının daha önce de …. sayısı ile aynı markanın birebir aynı ürünler ve hizmetler için tescili başvurusunda bulunduğu ve bu başvurunun da müvekkilinin itirazı üzerine tümden reddedildiğini, bu kararın kesinleştiğini, davacının da markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunun farkında olduğunu, “…” ve “…” ibareleri arasında yalnızca “h” ve “m” harfleri bakımından bir fark oluştuğunu ancak bu ufak değişikliklerin, her ikisi de kelime markası olan taraf markalarının farklılaştırmaya yeterli olmadığını, ayrıca müvekkili markasının da “estederm” şeklinde okunacağını ve bu nedenle aslında okunuşları arasında tek bir harf farkının bulunduğunu, taraf markalarının herhangi bir dilde bir anlamının bulunmadığını, bu nedenle markalar kapsamındaki emtiaların da aynı, aynı tür mal ve hizmetler oldukları göz önüne alındığında işaretler arasında iltibas ihtimalinin var olacağını, tarafların faaliyet gösterdikleri kozmetik/dermokozmetik sektöründe … ibaresinin tüketicilerce doğrudan müvekkili markaları ile ilişkilendirileceğini, google arama motoruna “… nemlendirici” şeklinde arama yapıldığını arama motorunun otomatik düzeltme yaparak müvekkilinin markası olan “…” markasına yönlendirme yaptığını, müvekkili markalarının aynı zamanda tanınmış olduğunu, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı…başvurusuna davacı…tarafından yapılan itiraz sonucunda verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davacı…tarafından “… ” ibareli markanın 03 ve 35. sınıfta tescili istemiyle, 18.01.2017 tarihinde … nezdinde başvuruda bulunulduğu, bu başvurunun Kurum tarafından yapılan inceleme sonucunda … başvuru numarası ile 27.02.2017 tarihli ve 271 sayılı Resmi Bülten’de yayınlanmasına karar verildiği, söz konusu ilan kararına karşı işbu davanın davalısı tarafından itiraz edilmiş, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan inceleme sonucunda itirazın reddine karar verildiği, davacı…yan bu karara karşı YİDK’na itirazlarının yeniden incelenmesi adına itirazda bulunduğu, anılan itirazın da YİDK tarafından 2018-M-2598 sayılı kararla; “… başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun …, … sayılı markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK 6/1 maddesi uyarınca reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvuru hakkındaki ret kararının kaldırılması talebiyle başvuru sahibi tarafından yapılan itiraz incelenmiştir. Yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuru ile …, … sayılı markaların ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimaline neden olabilecek şekilde benzer oldukları kanaatine varılmıştır. Bunun yanı sıra, başvuru ile …, … sayılı markaların eşya listeleri kapsamında aynı/aynı tür mallar/hizmetlerin yer aldığı belirlenmiştir. Markaların benzerliği ve mallar/hizmetlerin aynı/aynı tür olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, işbu başvuru ile …, … sayılı markalar arasında 6769 s. SMK 6/1 maddesi hükmü anlamında ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkabileceği kanaatine varılmıştır. Ayrıca başvuru sahibi adına kayıtlı … başvuru numaralı “…” ibareli markanın yenilenmemesi nedeniyle hükümden düştüğü tespit edildiğinden, başvuru sahibinin müktesep hak iddiası yerinde bulunmamıştır.” şeklinde karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı…şirkete 09/04/2018 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 31/05/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı…vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: dava konusu … sayılı marka başvurusu kapsamında yer alan emtiaların, ret gerekçesi davalı…markaları kapsamındaki emtialar ile aynı veya benzer olduğu, taraf markaları arasında iltibas ihtimalinin mevcut olduğu, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen ek raporda özetle: dava konusu … sayılı marka başvurusu kapsamında yer alan emtiaların, ret gerekçesi davalı…markaları kapsamındaki emtialar ile aynı veya benzer olduğu, taraf markaları arasında iltibas ihtimalinin mevcut olduğu, davacının 10 yıllık yenileme süresi içerisinde yenilemediği ve bu nedenle dava konusu markanın başvuru tarihi itibarı ile tescilli olmayan bir markaya dayalı olarak müktesep hak iddiasında bulunamayacağı, davacın önceye dayalı hak sahibi olması durumunun dava konusu markanın, tesciline imkan sağlayan bir iddia olarak ileri sürülemeyeceği, önceye dayalı hak sahipliğinin sadece 3. kişi markalarının tesciline itiraz hakkı sağlayan bir müessese olduğu, dava konusu markanın başvuru tarihi itibarı ile davalı…markalarının tescilli bir şekilde marka sicilinde mevcudiyeti karşısında önceye dayalı hak sahipliği iddiasıyla 6/1 de açıklanan tescil engelinin aşılması imkanı vermeyeceği takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davacı…Markası Davalı…Markaları

Dava konusu markanın tescili talep edilen 03 ve 35. sınıfta yer alan mal ve hizmetleri, davalı…yanın ret gerekçesi markaları kapsamında da aynı sınıf ve alt grupları içerecek şekilde aynı veya benzer ifadelerle yer aldığı görülmektedir.
Davacının markasının incelenmesinde; dava konusu marka … şeklinde düz, karakteristik bir özellik içermeyen, tamamı siyah ve büyük harflerle yazılmış, yedi harften oluşan bir sözcük markasıdır. “E” harfinin üzerine yer alan apostrof işaretinin Fransızca da kullanılan bir harf olduğu, esaslı unsurun … ibaresi olduğu anlaşılmıştır.
Davalının markalarının incelenmesinde; ret gerekçesi davalı…markalarından … markasının yine hiçbir karakteristik unsur içermeyen tamamı düz ve siyah harfler ile yazılmış dokuz harften oluşan bir sözcük markası olduğu, INSTITUT … PARİS +şekil markasında ise “…” sözcüğünün yanı sıra “institut” ve “Paris” kelimelerinin de yer aldığı, … ibaresinin markanın merkezindeki konumlandırması itibariyle bu markada da “…” ibaresinin ön plana çıkan unsur olduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Davalının “…” markasındaki “h” ve “m” harfleri dışındaki tüm harflerin, dava konusu davacı…markasında da birebir aynı dizilimde yer aldığı, bu nedenle 7 ve 9 harften oluşan markaların görsel anlamda güçlü bir benzerlik taşıdığı, taraf markalarının bütünsel olarak dilimizde somut bir anlam taşımadığı, literatürel açıdan bakıldığında ESTHE kelimesinin dilimize de “estetik” olarak geçmiş ESTHETIC kelimesinin kökü olduğu, DERM kelimesinin ise İngilizce’de DERMATOLOJI ibaresinin kısaltması olduğu, kelime ve kısaltma kombinasyonunun İngilizce veya Türkçe de bilinen bir anlamı olmadığı, davalı…yana ait markada da aynı kelime kombinasyonunun mevcut olduğu, dolayısıyla her ne kadar taraf markalarının bütün olarak tek başına bir anlamı yok ise de anlamsal çağrışımlar açısından birbirileri ile çok yakınlık gösterdiği, dava konusu markalar ortak olarak 7 harfi aynı dizilimde taşımakta olduklarından fonetik açıdan da güçlü bir benzerlik bulunacağı anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede; taraf markaları bir bütün olarak ele alındıklarında, davalı…yanın ret gerekçesi markaları ile davacı…yan markası arasındaki yüksek düzeyli görsel ve işitsel benzerlik ile birlikte yine bu benzerlikten ve anlamsal çağrışımdan kaynaklı olarak tüketicinin işaretler arasında bir ilişki kurma ihtimali olduğu, aynı veya benzer emtiaları kapsayan taraf markalarını taşıyan ürünlerin benzer satış noktalarında, aynı reyonlarda, yan yana tüketiciye sunulması ihtimalinin kuvvetle muhtemel olacağı, davalıya ait ürünlerden daha önce yararlanmış bir tüketicinin daha sonra dava konusu marka ile karşı karşıya kaldığında hafızasında kalan ize istinaden tercihlerini yönlendireceği düşünüldüğünde dava konusu markayı daha önce satın aldığı marka zannedebileceği, böyle bir yanılgıya düşmese dahi bu defa taraf markalarının aynı iktisadi – idari kaynaktan gelen markalar oldukları yanılgısına düşebilecekleri, davacının üstün hak iddiasının tescile dayanak olarak ileri sürülmesinin mümkün olmadığı, daha evvel kullandığını beyan ettiği marka açısından 10 yıllık yenileme süresinin geçirildiği, bu markanın müktesep hak iddiasına dayanak olamayacağı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı…üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/02/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸