Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/165 E. 2022/343 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/165
KARAR NO : 2022/343
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … – T.C. Kimlik No: …

VEKİLİ : Av. … -…

DAVA : Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Tecavüzün ve Haksız
Rekabetin Men ve Ref’i, Maddi ve Manevi Tazminat, Erişimin Engellenmesi
DAVA TARİHİ : 08/05/2018
KARAR TARİHİ : 03/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Men ve Ref’i, Maddi ve Manevi Tazminat, Erişimin Engellenmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; müvekkili şirketin kendisine ait “…” ve at üstünde … oyuncusu figürlü markasını uzun yıllardır menşe ülke … başta olmak üzere dünya genelinde, … de dahil 100’den fazla ülkede yoğun ve yaygın bir şekilde kullanıldığını ve tescil kayıtları ile koruma altına alındığına, müvekkili firma ile “…” ve at üstünde … oyuncusu markaları arasında tüketici nezdinde çok güçlü bir bağ oluştuğunu, “…” veya at üstünde … oyuncusu markasının veyahut benzeri bir ibarenin üçüncü kişiler tarafından izinsiz kullanılması veya tescil ettirilmesinin müvekkil firmanın … Sözleşmesi ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ile koruma altına alınan markasal haklarının ve tekel hakkının ihlali olduğunu, davalı şahsın, iş yerinde ve … ve … alan adlı internet sitelerinde, müvekkile ait … nezdinde tescilli, … sayılı tanınmış “… sayılı at üstünde … oyuncusu figürü, … sayılı at üstünde … oyuncusu figürü ve … sayılı “…” markalarının birebir aynısını, müvekkil markalarının da tescilli olduğu 25. sınıfta yer alan ürünlerden “giyim eşyaları” üzerinde, izinsiz ve hukuka aykırı bir biçimde kullandığını, bu hususun tespiti için davalıya ait iş yerinden 5 adet eşofman takım satın alındığını, buna ilişkin olarak taraflarına davalı tarafça satış faturası adı altında davalı şahsın isminin yahut ticaret unvanının yer almadığı, fakat kartvizitlerinin ilişik tutulduğu bir belgenin verildiğini, ancak tüm ısrarlara rağmen yasalara uygun bir satış fişi verilmediğini, davalı tarafın satışını gerçekleştirdikleri ürünler üzerinde müvekkil adına tescilli tanınmış “…” ve “at üstünde … oyuncusu figürü” markalarını müvekkilin izni olmaksızın haksız ve hukuka aykırı olarak kullandığını belirterek; müvekkilin tescilli markasına karşı gerçekleştirilen tecavüzün önlenmesi ve durdurulması ve giderilmesi ile davalıların haksız eylemlerine son verilerek “…” ibaresi ve görselini taşıyan tüm ürünlerin vs. tanıtım araçlarının toplatılması, bu ibarenin her türlü ürün, tanıtım aracı ve … alan adlı internet sitesinden çıkartılması, bunun imkansız olması halinde bunların imhasına, davalının, müvekkil marka hakkına ihlali neticesinde ortaya çıkan haksız rekabetinin men’ine; haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, davalının, müvekkilin haklarına tecavüz teşkil eden eylemleri nedeniyle ortaya çıkan maddi zararın tazmini amacıyla (fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla) şimdilik 50.000,00-TL maddi, manevi zararın giderilmesi amacıyla 10.000,00-TL manevi tazminat ödemesine, davalıya ait … alan adının iptaline, davalıya ait … alan adlı internet sitesine erişimin dava sonuçlanıncaya kadar engellenmesi yönünde ihtiyati tedbire hükmedilmesine, davalı taraflarn müddeabih tutarı olan, en az 60.000,00-TL tutarında bir teminatı depo etmesi yönünde karar verilmesine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 09/03/2020 tarihli dilekçesiyle; dosya kapsamında hazırlanan raporda; davalı taraf ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde, “…” adresindeki iş yerinin davalı …’a değil, davalının abisi “…”a ait olduğunun tespit edildiğini ve bu sebeple öncelikle, HMK’nın 124. madde hükmü uyarınca davadaki husumetin “…”a yöneltilmesini talep etmiş, mahkememizce talep kabul edilerek …’a tebligat çıkarılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle, davacının teminat yatırmasına, vekalet eksikliğinin göz önüne alınmasına ve eğer dava bu şart eksikliğinden reddedilmeyecek ise kesin süre ile giderilmesine, arabuluculuk gereğine ve yetkiye dair sair usuli itirazlarımızın göz önüne alınmasına akabinde esasa dair itirazlarımızın da göz önüne alınmak suretiyle haksız davanın reddini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı kullanımlarının davacının marka hakkından doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet yaratıp yaratmadığı ve tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
…’a yöneltilen husumette, davacının bu yönde bir kusurunun bulunmaması ve HMK’nın 124. madde hükmü uyarınca davadaki husumetin “…”a yöneltilmiş olması nedeniyle … yönünden ücreti vekalet ve yargılama gideri takdirine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Taraf teşkili sağlandıktan sonra yapılan ön inceleme duruşmasında; eldeki davanın maddi manevi tazminat talebi yanında aynı zamanda men ve ref talebini de içerdiği men ve ref talebiyle birlikte açılan tazminat davalarının arabulucuk dava şartına tabi olmadığı dava tarihinin dava dilekçesinin tebliğ tarihi olduğuna dair itirazların da yerinde olmadığı dikkate alınarak arabulucuk yönünden dava şartı nedeniyle davanın reddi talebinin reddi gerekmiş; ayrıca vekaletnamede bulunan eksikliğin giderilmesine yönelik hususun mahkemece süre verilerek yerine getirilebileceği salt vekaletnamedeki eksikliklerin süre verilmeden dava şartı yokluğu nedeniyle red sebebi sayılamayacağı dikkate alınarak davalı vekilinin bu husustaki talebinin de reddine karar verilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Dosyadaki belgelerden;
Davacının delilleri arasında gösterdiği… alan adlı internet sitesinde ana sayfada … işaretinin kullanıldığı, ürün gruplarına üye girişi ile ulaşılabildiği ancak internet sayfasının üye girişinin aktif olmadığı, sayfa içeriğinde davacının at üstünde … oyuncusu figürlü markasına ilişkin kullanımın bulunmadığı;
Davacının delilleri arasında gösterdiği … adresinde yapılan incelemede kullanımlarının … ve at üstünde … oyuncusu figürlü markalara ilişkin olduğu, bu kullanımlar davacının dosyaya sunduğu instagram görselleri ile aynı olduğu;
Davacının delilleri arasında gösterdiği davalıya ait işyerinden satın alındığı bildirilen ürünlere ait sipariş fişi ile kartvizitten “satış faturası” yazan belgede … için ücret alındığı ve faturaya zımbalanmış kartvizitte … ve at üstünde … oyuncusu figürlü markalar ile birlikte davalı ad soyad ve bilgilerinin yer aldığı;
Davacının delilleri arasında gösterdiği ve davalının işyerinden satın alındığı bildirilen ürün görsellerinden eşofman takımının üzerinde, iç etiketinde ve ambalajında … ve at üstünde … oyuncusu figürlü markaların kullanıldığı; tetkik edilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen 09.07.2018 raporda özetle: davalı kullanımlarının davacının …. sayılı marka tescillerinden doğan haklarını ihlal ettiği, bu itibarla haksız rekabet ve tecavüz koşullarının oluştuğu bildirilmiştir.
Mali müşavir bilirkişi tarafından hazırlanan 21/10/2019 tarihli raporda özetle; davalı defterleri üzerinde davacı markasını kullanarak elde ettiği bir kar olup olmadığı hususunda elde edilen kazancın tespiti bakımından dosyaya sunulu belgeler ile davalı şirketin adresinde, davalı şirkete ait bir kısım ticari defter kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde, davalının 2015, 2016, 2017, 2018 yılları Toplam 181.037,78 TL Kar’ı olduğu, takdirin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen 26/02/2020 raporda özetle: davacı adına tescili bulunan … (…) sayılı, … sayılı markaları ile davalı tarafından kullanılan logo arasında iltibasa yol açabilecek derecede benzerlik bulunduğu gibi davalının markayı kullandığı “giyim eşyası” emtiasının davacı markalarının kapsamında bulunduğu, belirtilen nedenlerle markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğu; davacının markasının … kayıtlarında tanınmış marka statüsünde olduğu, davalının markasının davacının markasına benzetilerek ticari anlamda kullanımının davalıya haksız bir yarar sağladığı, davalı adına daha sonradan tescilli bir marka olan … sayılı markasının savunma gerekçesi olarak ileri sürülemeyeceği, davalının tespit edilen fiillerinin marka hakkına tecavüz teşkil eden ve haksız rekabete yol açan fiillerden olduğu; dosya kapsamından ve dosya kapsamında alınan raporlardan davalının marka hakkına tecavüz fiilinin başlangıç ve bitiş tarihinin tespit edilemediği, dava dışı … (Davalının Abisi)’ın defterleri incelenen işletmesinde başka markalı ürünlerin satılıp, satılmadığı, incelenen süreç içinde bütün faaliyetin davacı marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerinden olup olmadığının anlaşılamadığı, bu durumda davacı lehine 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m.151/2(b)’a göre maddi tazminat hesaplanamadığı, manevi zararın tayininin de mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen 30/05/2022 ek raporda özetle: dosya kapsamından ve dosya kapsamında alınan raporlardan davalının marka hakkına tecavüz fiilinin başlangıç ve bitiş tarihinin net olarak tespit edilememesi, davalı …’ın defterlerinden hareketle işletmesinde başka markalı ürünlerin satılıp, satılmadığının ve incelenen süreç içinde bütün faaliyetin davacı marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerinden olup olmadığının da belirlenememesi nedenleriyle davalının 01.01.2015-08.05.2018 tarihleri için belirlenen Net Kâr Tutarının %20 kadarının yani (= 150.085,19 TL x %20) 30.017,04-TL’nin davacı lehine BK 50 maddeye göre maddi tazminat olarak hesaplanabileceği, takdirin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Bilirkişi raporlarının her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) … Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, …, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (…).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 7. Maddeye göre; Marka sahibi; “ (2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması. (3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.” fiillerinin önlenmesini talep edebilecektir.
6769 sayılı SMK m. 29 ile “Marka Hakkına Tecavüz Sayılan Fiiller” düzenlenmiştir.
Buna göre; Aşağıda sayılan fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
6769 sayılı SMK 149. maddesinde “Sınai Mülkiyet Hakkı Tecavüze Uğrayan Hak Sahibinin İleri Sürebileceği Talepler” belirtilmiştir. Bunlar:
a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti
b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi
c)Tecavüz fiillerinin durdurulması
ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini
d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz makine gibi araçlara tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde el konulması
e) (d) bendi uyarınca el konulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması
f) Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d) bendine göre el konulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası.
g) Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması halinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesidir.
6100 sayılı TTK’nın 54. Maddesine göre, “Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.”
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;

Örnek Davacı Markaları Davalı Markası ve Tescilsiz Kullanımları
…+ … …+…
.. …+…
… …
… …
(08, 09, 14, 16, 18, 21, 24, 25, 27. sınıf ) (25. sınıf)

Markayı kullanma hakkı münhasıran sahibine aittir. Tescil edilmiş bir marka sahibi, marka üzerindeki kullanma hakkına (tekel hakkı) dayanarak, kendisinin izni alınmadan, tekel hakkı kapsamında yer alan işlemlerin yapılmasını önleyebilir. Tescil edilmemiş bir markanın sahibi de genel hükümlere göre tecavüzün önlenmesini isteyebilir. Tescil edilmiş markaya hangi hallerde tecavüz edilmiş sayılacağı 6769 s. SMK’nın 29. Maddesinde hükme bağlanmıştır.
Taklit, bir markanın aynen ya da ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kullanılması iken; tağyir, başkasının hak sahibi olduğu bir markanın aynen değil de, değiştirilerek kullanılmasıdır. Bu hallerde fiilin marka hakkına tecavüz sayılabilmesi için, muhataplarının zihninde karışıklık meydana getirebilecek nitelikte olması gerekir. SMK’ da, “marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek”, marka hakkına tecavüz olarak kabul edilmiştir. Zira tescilli bir markanın aynısının ya da benzerinin kullanılması zaten marka üzerindeki “tekel hakkı” na tecavüz oluşturmaktadır.
Markadan doğan tekel hakkına tecavüzden söz edilebilmesi için öncelikle markanın üzerinde kullanıldığı mal ve hizmetlerin benzer olması gerekmektedir. Somut olay açısından davalı yanın ihlal teşkil ettiği iddia edilen ürünlerinin “giysi, giyim eşyaları” olduğu ve davacı yana ait tescilli davaya mesnet gösterilen tescilli markanın da 25. sınıfta tescilli olduğu görülmektedir. Tarafların her ikisinin de giyim sektöründe faaliyet gösterdikleri ve markalarını giyim ürünleri üzerinde kullandıkları dolayısıyla aynı mahiyetteki mal ve hizmetleri tüketiciye ulaştırdıkları tartışmasızdır. Bu meyanda markaya tecavüz eyleminin meydana gelebilmesi için gerekli olan şartlardan ilki, emtia benzerliği/ayniyeti şartının gerçekleştiğini söylemek mümkündür. Dolayısıyla tecavüz eyleminin meydana gelebilmesi için gerekli olan şartlardan ilki olan emtia benzerliği/ayniyeti şartının somut uyuşmazlık yönünden gerçekleştiği görülmektedir.
Öte yandan “…” markasının tanınmış marka olduğunu ileri süren davacı yanca dosyaya sunulan deliller ve hususiyetle “…” ve at üzerinde … oyuncusu figürlü “…” markalarının … ve dünya genelinde geniş bir korumaya alındığını gösterir belgeler, davacının 1983 yılından beri “…” markasını … nezdinde korumaya tabi tuttuğunu gösteren belgeler, davacı şirkete dair gazete ve dergilerde yer alan haberler çerçevesinde yapılan inceleme neticesinde; davacıya ait markaların, coğrafi sınır, kültür ve yaş farkı gözetilmeksizin, aynı çevredeki insanlar tarafından “refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım” yaratan bir marka olduğu, doktrinde ileri sürülen niteliksel (toplumda belirli bir değer ifade etme, itibar ve iyi şöhret sahibi olma) ve niceliksel (toplumda belirli bir tanınmışlık düzeyine sahip olma) unsurlarını barındırdığı; … tarafından tavsiye niteliğinde yayınlanan ve ulusal patent ofislerince de benimsenen “… ” kriterlerinden ‘markanın kullanım süresi, derecesi ve coğrafi bölgesi, markanın uygulandığı ürün ya da hizmetlerin fuar veya sergilerdeki tanıtımları, reklam ve sunumlarının süresi, derecesi ve coğrafi bölgesi ile markanın etkili korunmasının belgeleri ve özellikle yargı organlarının, markayı tanınmış marka olarak tanımaları’ ölçütlerini de karşıladığı anlaşılmaktadır.
Markaya tecavüz iddialarında üzerinde durulması gereken ikinci husus taraf markalarının benzer olup olmadıkları ve ilgili tüketici kesimi nezdinde markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığıdır. Bu durumun tespiti yapılırken bazı temel ilkelerden hareket edilmesi gerekmektedir.
Yargıtay içtihatları ve uluslararası kuruluşlar tarafından belirlenen bazı benzerlik kriterleri mevcuttur. Buna göre markalar arasındaki benzerlik ve tecavüz olgusu incelenirken;
•Markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları,
•Görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlik,
•Çağrıştırma,
•Bir bütün olarak markaların uyandırdığı toplu kanaat,
•Malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu,
•Markayı taşıyan mal veya hizmetin değeri ve alıcının bu mal ve hizmeti almaya ayırdığı zaman, kriterleri ele alınmalıdır.
Bu kriterler çerçevesinde öncelikle markaların esas unsurları tespit edildikten sonra, markaların bütünsel bir yaklaşımla, görsel, anlamsal ve fonetik açıdan karşılaştırması yapılmıştır.
Davacı yanın tescilli ve “…” esas unsuruna sahip markaları kapsamında 25. Sınıf emtiaların mevcut olduğu, kaldı ki davacının … sayısı ile tescilli markasının tanınmış marka statüsünde olduğu, bu tanınmışlığın sadece 25. Sınıftaki giyim ürünlerinde olduğunun kabulü halinde dahi davalının aynı sektöre yönelik ticari faaliyetleri ile davacı markaları kapsamındaki emtiaların benzer olduğu anlaşılmaktadır.
Benzerlik ve karıştırılma ihtimaline dayalı değerlendirmelerde kural olarak orta seviyedeki tüketiciler dikkate alınacak olup; malın hitap ettiği ortalama bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması, benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır. Kural bu olmakla birlikte tüketici kitlesinin niteliğinin her somut olayda ayrıca ele alınması gerekmekte olup tüketicinin dikkat ve özen düzeyi de her mal ve hizmet grubu bakımından farklılaşmaktadır.
Bu çerçevede benzerliği tespit olunan tekstil – giyim ürünlerinin ilgili tüketicilerinin, ilgili mal ve bu malların satışına özgü mağazacılık hizmetlerinin hemen her kesimden tüketiciye hitap eder mahiyette olmaları nedeniyle ortalama dikkat ve özen düzeyinde sahip herhangi bir tüketici grubu olarak değerlendirilebileceği anlaşılmaktadır.
Tespiti gereken diğer husus davalı yanın yukarıda örneklerine yer verilen kullanımlarının, davacı yanın tescilli markaları ile ilgili tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verir bir algıyı yaratıp yaratmayacağıdır.
Davacı markalarının … şeklindeki, “…” ibaresini münhasıran veya çeşitli ek unsurlar ile birlikte ve fakat esas unsur niteliği gösterecek şekilde olduğu noktasında bir tereddüt bulunmamaktadır.
Davalının tescilli markasının …+… ibareli marka olduğu, ancak davalı kullanımlarının tek başına … ibaresi olmadığı, kıyafetlerin üzerinde (…), şeklinde ve ürünlerin etiket ve ambalajları üzerindeki kullanımlarının … şeklinde olduğu anlaşılmaktadır.
“…” ibaresi, ülkemizde popülaritesi ve hatta bilinirliği bulunmayan bir spor dalının adı olmakla birlikte ülkemiz ortalama tüketicisi nezdinde öncelikli olarak yarattığı ilk algının ticari bir marka adı olduğu şüphesizdir. Başka bir ifadeyle anılan ibarenin, tarafların müşterek faaliyet alanı olduğu görülen tekstil ürünleri açısından markasal ayırt ediciliği mevcut olduğu gibi davacı markalarının yıllara sair kullanımları ile de bu ayırt ediciliğin tanınmışlık düzeyinde kabul edilmesi gerektiği, davacının bu kapsamdaki ayırt edici vasfının çok daha yüksek olduğu, davalı kullanımlarının … markası ile sınırlı kalmadığı, davalı kullanıma konu işaretlerin davacı ile özdeşleşmiş … kod numaralı … markası ve … … markalarının ayniyet derecesinde taklidi olduğu, davalının … şeklindeki kullanımına konu tescilli bir markasının da bulunmadığı, yine davalının kullanımlarının ortalama tüketicinin ürün tercihlerine yönelik bir tehdit oluşturduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalı işaretini taşıyan ürünleri gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas bulunduğu ve haksız rekabete yol açacağı, davalı kullanımlarının davacının … sayılı marka tescillerinden doğan haklarına tecavüz oluşturacağı kabul edilmiştir.
Davacı yanın işbu davadaki tecavüz iddiası nedeniyle uğradığı zararlardan doğan tazminat talebini; 6769 sayılı SMK’nın 151/2-b maddesinde yer alan “marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre yaptığı” görülmektedir. Söz konusu maddenin bu seçeneği, marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanması sonucu elde ettiği kazancın gelir tabloları üzerinden hesaplanması ile bir bedel belirlenmesini öngörmektedir. Bu bedel belirlenirken de markanın kullanıldığı ilgili sektöre bağlı olarak markasal kullanımın elde edilen gelire etkisinin araştırılması, kıyaslanması ve diğer birçok kriter göz önüne alınmaktadır. Dosya kapsamından ve dosya kapsamında alınan raporlardan davalının marka hakkına tecavüz fiilinin başlangıç ve bitiş tarihinin net olarak tespit edilememesi, davalı …’ın defterlerinden hareketle işletmesinde başka markalı ürünlerin satılıp, satılmadığının ve incelenen süreç içinde bütün faaliyetin davacı marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerinden olup olmadığının da belirlenememesi nedenleriyle davalının 01.01.2015-08.05.2018 tarihleri için belirlenen Net Kâr Tutarının %20 kadarının yani (= 150.085,19 TL x %20) 30.017,04-TL’nin davacı lehine BK 50 maddeye göre maddi tazminat olarak hesaplanabileceği; davacının davalı yandan talep edebileceği maddi tazminat tutarının olarak 30.017,04-TL olacağı kabul edilmiştir.
Davacının davalı markasını haksız olarak kullanımının manevi zarar da doğuracağı tartışmasızdır. Mahkememizce davalının elde ettiği kazanç miktarı, sektörel teamüller, eylemin süresi, markanın tanınmışlığı ve tescilli olduğu süre nazar alındığında 10.000-TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olacağı kabul edilmiştir.
Davalıya ait tecavüz fiilinin gerçekleştirildiği … alan adının da tecavüzün ve haksız rekabetin kabulü nedeniyle erişime engellenmesine karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilerek aşadaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabulü ile,
Davalının iş yerinde ve internet sitelerinde sattığı bir kısım giyim eşyalarının davacının … sayılı markalarına tecavüz ve haksız rekabet ettiğinin tespitine, tecavüzün ve haksız rekabetin men ve ref’ine,
Davalının ürettiği ve sattığı davacının … sayılı markalarına tecavüz teşkil eden giyim eşyalarına, tanıtım araçlarına el konulmasına, eşyaların ve araçların üzerinden markaların çıkartılması mümkün ise markaların çıkatılmasına, mümkün değil ise imhasına,
30.017,04 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
… alan adına erişimin engellenmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 2.733,56-TL karar harcından peşin alınan 1.024,65-TL’nin mahsubu ile bakiye 1.708,91-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Tecavüzün ve Haksız Rekabetin kabulü nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Maddi tazminat talebinin kısmen kabulü nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Manevi tazminat talebinin kabulü nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Maddi tazminat talebinin kısmen reddi nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 3.740,75-TL yargılama giderinin takdiren 3.000,00-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-… yönünden ücreti vekalet ve yargılama gideri takdirine yer olmadığına;
9-Davalı … tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/11/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸

DAVACI/ MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF :1.065,75-TL
GİDER AVANSI :2.675,00-TL
TOPLAM :3.740,75-TL

Davalı …/ MASRAF DÖKÜMÜ
GİDER AVANSI :1.800,00-TL
TOPLAM :1.800,00-TL