Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/136 E. 2021/64 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/136
KARAR NO : 2021/64

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; müvekkilinin sıcak ve soğuk tutkal yapıştırıcı sistemleri ile bağlı makine ekipmanlarının üretimi ve satışı alanında ticari faaliyet gösteren alanının tanınan ve bilinen kuruluşlarından olduğunu, 2006 yılında İspanya menşeli … firması ile birleşmek suretiyle “…”, “…” ve “ … …” markaları ile faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirketin bu faaliyetlerinde ülkemizde çeşitli distribütörlük sözleşmeleri imzaladığını ve ürünlerini ülkemizde de sattığını, davalı taraf ile de bu kapsamda faaliyetlerin yürütüldüğünü, ancak davalının daha sonra müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğu “… …”, “… …”, “…” ve “… şekil” markalarını tescil ettirdiğini, müvekkili tarafından davalıya ait markaların hükümsüzlüğü talebiyle 08.01.2016 tarihinde dava açıldığını ve … sayılı markaların kötü niyetle tescil edildiğinden bahisle İstanbul 1. Anadolu FSHHM’nin…K sayılı kararı ile hüküm kurulduğunu, müvekkilinin bu dava akabinde 22.03.2016 tarihinde … sayılı “… …” ibareli başvurusunu 07 ve 09. Sınıf emtialarda gerçekleştirdiğini, ancak başvurularının davalı adına tescilli markalar nedeniyle 07. Sınıfta reddedildiğini, davalı markaları hakkında verilen hükümsüzlük kararının geçmişe etkili olmak üzere sonuçlar doğurduğunu, dolayısıyla hükümsüzlük davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, ancak kurumun bu hususu dikkate almadığını ve taleplerini reddettiğini, müvekkilinin hak sahipliği ve haklılığı ihtimalinin bu kararlar ile yok edilmiş olduğunu, müvekkilin tarafından açılan davanın tarihi 08.01.2016 olup başvuru tarihinin ise 22.03.2016 olduğunu, bu sebeple YİDK kararı ile mahkeme kararı arasındaki irtibatın sabit olduğunu ve kararın YİDK kararını birinci dereceden etkileyecek olduğunu, İstanbul Anadolu 1. FSHHM’nin …K sayılı kararının sonuçlarının anılan karar kesinleşinceye kadar bekletici mesele yapılmasını, iddia ve savunmalarına ekleyerek … sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce 22/11/2018 tarihli celse arakararı ile marka başvurusunun yayına itiraz eden şirket hakkında (… Kimya ve Ambalaj Sanayi Limited Şirketi) ayrı dava açıp birleştirmek üzere davacı vekiline iki haftalık kesin mehil verilmiş, davacı vekili tarafından taraf teşkili için 05/12/2018 tarihinde açılan dava mahkememizin 2018/424 esas sırasına kaydedilmiş 10/12/2018 tarih 2018/424 E. 2018/274 K. Sayılı birleştirme kararıyla, dava mahkememizin 2018/136 E. ile birleştirilmiş, davacı vekili birleşen davada da 2018/136 E. Sayılı dosyadaki iddialarını tekrar etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle, redde gerekçe gösterilen … sayılı markaların hükümsüzlüğü talebiyle açılan davanın, YİDK karar tarihi itibariyle anılan markalar aleyhinde kesinleşmiş bir hükümsüzlük davası bulunmaması nedeniyle bekletici mesele olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, dava konusu marka ile redde mesnet markaların ayırt edicilik özelliğini sağlayan kısımlar açısından karıştırılmaya neden olabilecek düzeyde benzer olduklarını, markaların 07. sınıftaki emtialarda benzer olduklarını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket davaya cevap vermemiş, ön inceleme duruşmasına katılmamış, bilirkişi raporu alındıktan sonra sunduğu dilekçe ile davanın reddini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; dava konusu … başvuru sayılı marka başvurusu ile redde mesnet … sayılı marka arasında 556 s. KHK’nın 8/1-b bendi kapsamında benzerlik ve iltibas ihtimalinin bulunup bulunmadığı ve buna bağlı olarak YİDK kararının yerinde olup olmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; davacı yan adına … … ibareli marka tescil başvurusunun, 22.03.2016 tarihinde 07 ve 09. Sınıf emtiaları kapsayacak şekilde TÜRKPATENT nezdinde konu edildiği, bu başvurunun Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan inceleme sonucunda … başvuru numarası ile 27.02.2017 tarihli ve 271 sayılı Resmi Bülten’de yayınlanmasına karar verildiği, anılan ilana karşı iş bu davanın davalısı … KİMYA VE AMBALAJ SAN. TİC. LTD. ŞTİ. tarafından bir kısım markalar mesnet gösterilerek 556 sayılı KHK’nın 8/1-b ve sair nedenlerle itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan inceleme sonucunda itirazların 07. Sınıfta yer alan emtialar bakımından kabul edildiği ve başvuru ile ret gerekçesi 2008/69346 ve 2008/68914 sayılı markalar arasında benzerlik ve iltibas ihtimali bulunduğu kanaatine varıldığı, karara karşı davacı yanın itirazı üzerine davanın Yeniden İnceleme ve Değerlendirme kurulu tarafından tekrar değerlendirildiği, 13.02.2018 tarih ve … sayılı kararıyla; “Yapılan inceleme sonucunda başvuru ile kısmi redde mesnet gösterlien markaların bağlantı kurulması ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açabilecek derecede benzer olduğu kanaatine ulaşılmıştır. Ayrıca kısmi ret kararına konu mallar ile aynı tür/benzer malların kısmi ret gerekçesi markaların tescil kapsamında bulunduğu tespit edilmiştir. Markaların benzerliği, malların aynı tür / benzer olması ve bu benzerliklerin düzeyi birlikte değerlendirildiğinde, kısmi ret kararına konu mallar bakımından markalar arasında 556s. KHK 8/1-b bendi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunduğu kanaatine varılmış, aynı yönde Markalar Dairesince verilen karar yerinde görülmüştür. Diğer yanda, başvurunun reddine dayanak olan markalar hakkında hükümsüzlük davası hakkında ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın halen kesinleşmemiş olması… kesinleşmiş kararın çıkmasının uzun yıllar alabilecek olması gibi hususları göz önüne alan kurul, somut olayda yargı sürecinin bekletici sorun yapılması talebini kabul etmemiş ve mevcut hukuki duruma göre karar verilmesi gerektiği görüşüne ulaşılmıştır.” şeklinde karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 23/02/2018 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 21/04/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilinin eldeki davayı ikame ettiği tetkik edilmiş, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: dava konusu … sayılı marka ile bu markanın 07. Sınıf emtialar bakımından kısmen reddine gerekçe gösterilen davalı markaları arasında 556 s. KHK’ nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik koşulunun gerçekleştiği, dava konusu YİDK kararının bu görüş ile örtüştüğü, davalı kurumca, İstanbul 1. Anadolu FSHHM’nin …K sayılı kararının, dava konusu marka başvurusu açısında bekletici mesele yapılıp yapılmayacağı mevzusunun hukuki bir değerlendirme niteliğinde olduğu, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.
“Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” başlığı altında düzenlenen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesi ise;
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin (5) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin 1. fıkrasında geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

YİDK kararının verildiği tarihteki mevcut duruma göre karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin açmış olduğu hükümsüzlük davasının bekletici mesele yapılması talebi mahkememizce yerinde görülmemiştir.
Dava konusu marka başvurusu kapsamında reddine karar verilen emtia grubu, redde mesnet önceki tarihli markalar benzer nitelikte boya makineleri, tutkal makineleri, yapıştırıcı makineler, elektrikli tutkal tabancaları vb nitelikteki makine ve bunların parçalarına yönelik olup taraf markaları kapsamındaki emtialar bu kapsamda birbirleri benzer işlevlere yönelik makine ve robotlardır.
Davacının markasının incelenmesinde; dava konusu marka … … şeklinde, “…” ve “…” ibareli iki yabancı kelimeden oluştuğu anlaşılmaktadır.
Davalının markalarının incelenmesinde; … m ve … … ibarelerinden oluştuğu, figüratif unsurlar taşıdıkları, anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Her ne kadar redde mesnet markalarda bir takım figüratif unsurların var olduğu görülmekte ise de davalıya ait önceki markaları oluşturan kelimelerin dava konusu marka içerisinde aynen yer almasının ilgili tüketici nezdinde iki marka arasında görsel bir ilişkinin var olduğu algısını oluşturmak için yeterli olduğu, taraf markalarında ortak olarak yer alan ibareler dilimizce hiçbir anlamı bulunmayan yabancı kökenli kelimeler olup İngilizce’ de bilinen anlamlarının bulunmadığı, dolayısıyla tüketicinin taraf markalarını bu çerçevede anlamsal olarak karşılaştırması mümkün değil ise de önceki markaların esas unsurunu, sonraki marka içerisinde gördüğünde, markalar arasında bir ilişki kurmasının kaçınılmaz olduğu, dava konusu markanın, davalı yana ait önceki markaları oluşturan kelimelerden oluşmakta olduğu, bu kapsamda dava konusu markanın telaffuzu itibariyle davalı markaları ile benzer olduğu anlaşılmaktadır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacı adına tescili istenen “… …” esas ibareli marka ile davalının “… m ve … cınnınnatı” ibareli markası arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davacının markasını gördüğünde bunun davalıların mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olduğu, taraf markaları arasında iltibas bulunduğu, 07. sınıf ürünler yönünden emtiaların birbiri ile aynı, aynı tür ya da benzer nitelikte olduğu dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/03/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸