Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/389 E. 2021/63 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/389
KARAR NO : 2021/63
DAVA : FSEK (Telif Tazminatı)
DAVA TARİHİ : 27/10/2017
KARAR TARİHİ : 09/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan FSEK (Telif Tazminatı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; müvekkilinin, 6114 sayılı Kanun uyarınca; başta yükseköğretim kurumlarında ön lisans veya lisansüstü öğrenim görecek adayların puan sıralamasına göre tespiti veya yerleştirilmesi ile yükseköğretim kurumlarında atama veya yükselmelerde esas alınan sınavlar olmak üzere, ulusal ve uluslararası her türlü bilim, yetenek veya yabancı dil sınavları ile gerektiğinde yerleştirme işlemleri ile mevzuatla verilen diğer görevleri yerine getirmek ve yetkileri kullanmak üzere kamu tüzelkişiliğine sahip bir kuruluş olduğu; müvekkilinin en önemli gelir kaynaklarından birinin, 6114 sayılı Kanun’un 6. maddesinin 16. fıkrasının b bendinde de belirtildiği üzere “yayın ve telif haklarından alınan ücretler” olduğu; 5846 sayılı Kanunun 2. maddesinde ilim ve edebiyat eserlerinin tanımlandığı, müvekkili sınavlarında yer alan soruların, herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler kapsamında ilim ve edebiyat eserleri olduğu; 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 10. maddesi gereğince; müvekkilinin, yılın 42 haftası sınav düzenleyen, uyguladığı tüm sınavlarda soruları hazırlayan ve hazırlatan kamu tüzel kişiliğini haiz ve sınavda yer soruların tümünün mali hak sahibi olduğu; her yıl milyonlarca insanın sınavlarına katıldığı, yaptığı sınavlar gereğince her yaş ve eğitim grubunda tüm Türkiye’de tanınan, etki olarak kitlelere hitap eden bir kamu kurumu olan müvekkilinin mali zarara uğradığı ve kamuoyunda soruların yayılmasıyla itibarının ve mali haklarının zedelendiğinin açık olduğu; 5846 Sayılı Kanun’a göre, eser sahibinin işleme, çoğaltma, yayma, temsil, umuma iletim haklarının bulunduğu; müvekkilinin, sorular üzerindeki bu hak ve yetkilerini, davalı şirkete, kitapların basım tarihi itibariyle devretmediği; bu kapsamda, 14.11.2014 tarihi itibariyle telif sözleşmesi imzalandığı; dava konusu taleplerin bu tarih ve öncesi için olduğu; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 72. maddesi gereğince; tazminat isteminin, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zaman aşımına uğradığı; ancak, tazminatın, ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımının uygulanacağı; davaya konu kitabın basım tarihinin 2013 olduğu; 5846 sayılı Kanun’da telif ücretlerinin hangi sürelerle alınacağına dair hüküm bulunmadığı; bu nedenle, 6098 sayılı Kanun md.146 hükmü gereğince geriye dönük 10 yılın telif ücretinin alınabileceği; bu nedenle tazminat alacağının zamanaşımına uğramadığı, tazminat için belirlenen kesin sürenin uygulanmakta olduğu; konuya ilişkin olarak Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyalarında yer alan gerekçesiz kararın bulunduğu; dava dilekçesi ekinde sunulan Telif Sözleşmesi ve Yönetim Kurulu kararından da gözlemlenebileceği üzere, yayma ve çoğaltma hakkını kullanmak isteyen yayınevlerinin, sözleşme akdi ve telif ücreti ödemek suretiyle yayma ve çoğaltma hakkını kullanmakta olduğu; müvekkiline ait soruların, davalı şirketin 2006-2011 yılları arası Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı yer alan sorular davalıya ait; Tüm TUS Soruları Anatomi; Tüm TUS Soruları Pataloji; Tüm TUS Soruları Farmokoloji; Tüm TUS Soruları Dahiliye Genel Cerrahi; Tüm TUS Soruları Pediatri başlıklı seri halindeki kitaplarda kullanıldığı; müvekkilinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 10.maddesi gereğince, yılın 42 haftası sınav düzenleyen, uyguladığı tüm sınavlarda soruları hazırlayan ve hazırlatan, soru yazarlarını bir araya getiren kamu tüzel kişiliğini haiz bir kurum ve sınavda yer soruların tümünün mali hakkının sahibi olduğu; anılan sınavlarda soru yazarı akademisyenlere ödenen ücretler, yol ve diğer masrafları, memur maaşları, sınav kitapçıklarının basımı, kapak tasarımı, soruların bilimsel kontrolü gibi sınav organizasyonundan haksız olarak yararlanıldığı için 100 TL maddi tazminatın talep edildiği; FSEK m.68, f.1’de yer alan hususların tespiti için dava dilekçesi ekinde sunulan “Telif Ücreti Tarifesi”nin esas alındığı; bu ücretlerin, sınavlar ve yıllar esas alınarak ÖSYM Başkanlığı Yönetim Kurulunca belirlendiği, sorular üzere yayma, çoğaltma, temsil haklarını kullanmak isteyen yayıncıların; sözleşme akdini, telif ücretini ödemek suretiyle kullandığı; bu nedenlerle Kanun’dan aldığı yetki ile soruların hazırlanması sürecinden başlayarak sınav organizasyonunun tüm aşamalarını gerçekleştirmekle görevlendirilmiş olan müvekkiline ait olan soruları, izinsiz olarak kullanan kitap haline getirip kazanç elde eden davalı şirket hakkında, 6100 sayılı HMK’nin 107. maddesi gereğince belirsiz alacak davası açmak suretiyle; şirketin sebebiyet verdiği maddi zarar için md.70/2 gereğince, 100 TL, bununla beraber, HMK’nin 110. maddesine göre terditli olarak; öncelikle davacının anılan kitaplardan elde ettiği karın, kitapların basım tarihi itibariyle esas alınarak, Kültür ve Turizm Bakanlığından elde edilecek bandrol bilgisi ve yayıncının kitapları bastırdığı matbaalardan edinilecek bilgilerden bilirkişi marifetiyle hesaplanarak tespit edilen bedelin md.68 gereğince tespit edilen bedelden indirilerek Başkanlığımıza iadesini, bu hususa ilişkin bedel eğer md. 68 gereği belirlenecek farazi telif sözleşmesi bedelinden az ise, md.68 gereği, bu ücretin 3 katı tutarındaki bedelin iadesini, kitapların basım tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsili ve bağlantılı diğer hususlara karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle, davacının, yurt genelinde Tıpta Uzmanlık Sınavlarının sorularını hazırlayan ve bu sınavları gerçekleştiren kurum olduğu; bu sınavlar yapıldıktan sonra davacı kurumun, kendi internet sitesinde bu sınav sorularını yayınladığı; müvekkilinin, dava dilekçesinde iddia edilen 2006-2011 yılları arası çıkan soruları kendi öğrencilerine dağıtmak amacıyla kitap haline getirdiği; ancak bu kitaplarda sadece bu soruların basılmadığı, bu soruların kitap olarak basılmasının asıl amacının, her sorunun altında uzman hekimlerce açıklamalarının bulunması ve öğrencilerin bu kitaplar sayesinde sınava daha rahat hazırlanabilmesi olduğu; her vatandaşın, davacı ÖSYM’nin internet sitesine girdiği zaman yapılan sınavlara ilişkin tüm soruları görebildiği ve bunları isterse çoğaltabildiği; müvekkilinin TUS sınavlarına hazırlık dershanesi olması nedeniyle, öğrencilerine dağıtmak amacıyla çıkmış sınav sorularını kitap olarak bastığı ve bu soruların her birinin de uzman hekimlerce açıklamasının yapıldığı; daha sonra 6495 Sayılı 12.07.2013 tarihli Kanun’un 33. Maddesinde; “09.10.2003 Tarihli ve 4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun 2.nci maddesine: ‘… tarafından uygulanan sınavlara ait soru ve cevaplar bu Kanun kapsamı dışındadır’ şeklinde değişiklik yapılarak bu tarihten itibaren ÖSYM’nin sitesinde çıkmış sınav sorularının yayınlanmamaya başladığı; bu tarihten sonra yapılan sınavlarda sorulan ÖSYM sorularının gizlilik hakkını da elde ederek Eser statüsünde koruma altına alındığı; müvekkilinin ise bu tarihten sonra çıkmış sınav sorularını zaten basmadığı ve çoğaltmadığı; davacı kurumun davaya konu ettiği kitapların müvekkil tarafından basıldığını ve öğrencilerine dağıtıldığını öğrendiği ve bu nedenle 2014 yılında müvekkili firmaya yazılı ihtarname gönderdiği, basılan kitaplarla ilgili telif bedeli ödenmez ise müvekkilini mahkemeye verebileceğini ve sonucunda bu bedelin 3 katı ödemesi gerekeceğini bildirdiği ve müvekkilini, bu soruları kendi belirledikleri telif fiyatından alması konusunda zorladığı, müvekkilinin, her ne kadar bu soruların eser niteliğini kaybetmiş olduğunu düşünse de, yine de bir kamu kuruluşu ile mahkemelik olmamak için söylenenleri kabullenerek davacı kurum ile telif sözleşmeleri imzalayarak istenen bedelleri davacının hesabına yatırdığı; 20.10.2014 tarihli sözleşmeye göre; davacı kurumun, 2006-2013 yılları arası TUS İlkbahar dönemi ve TUS sonbahar dönemi sınavlarında yer alan sorularının çoğaltma, yayma, işleme, temsil ve umuma iletim haklarının kullanımını 31.12.2018 tarihine kadar, Mali Hak Kullanım Yetki Belgesi ile müvekkiline verdiği; müvekkilinin bu hakların devri karşılığında davacıya 145.250,00-TL bedel ödediği; 14.11.2014 tarihli Sözleşmeye göre; davacı kurumun, 2000-2005 yılları arası TUS İlkbahar dönemi ve TUS sonbahar dönemi sınavlarında yer alan sorularının çoğaltma, yayma, işleme, temsil ve umuma iletim haklarının kullanımını, 31.12.2018 tarihine kadar Mali Hak Kullanım Yetki Belgesi ile müvekkiline verdiği; müvekkilinin bu hakların devri karşılığında davacıya 12.000,00-TL bedel ödediği; müvekkilinin, davacının iddia ettiği yıllara ait tüm soruların yayın hakkını, 6495 Sayılı 12.07.2013 tarihli Kanun’un 33. Maddesinde yapılan değişiklikten ve davacının gönderdiği ihtarname sonrasında satın aldığı; davacının, davaya konu ettiği kitapların varlığını sözleşme yapıldığı tarihte de bilmesine rağmen müvekkile bu soruların yayın hakkını 2018 yılı sonuna kadar verdiği; satın alınan bu eski soruların doğal olarak kullanım hakkının sözleşme öncesindeki dönemi de kapsadığı; sözleşmeler incelendiği zaman müvekkilim 2000 Yılından 2013 yılı da dahil olmak üzere tüm TUS Sorularını basma, çoğaltma ve yayma hakkına sahip olduğu; davacı kurumun, davaya konu kitapları, müvekkilin 2013 yılı içerisinde de bastığını, sözleşme yaptığı 2014 tarihinde biliyor olmasına rağmen bugüne kadar bu konuda müvekkilinden bir talepte bulunmayarak zaman aşımı süresini geçirdiği; davacının 2014 yılında, müvekkilinin 2013 yılında davaya konu bastığı kitaplardan haberinin olmasının, davayı zamanaşımına uğrattığını; sözleşme yapılırken davacının, 2014 yılı içinde müvekkile göndermiş olduğu ihtarnameye ilişkin masrafını da müvekkili firmadan talep etmesi nedeniyle 150 TL tutarındaki bu ücretin de 20.10.2014 tarihinde yatırıldığı; davacının, müvekkilinin söz konusu kitapları 2013 yılında da bastığını bildiği; davacı ile yapılan sözleşmeler ve davacı tarafından gönderilen ihtarnamenin, davaya konu bu kitapların 2013 yılında müvekkil tarafından basıldığının öğrenilmesi üzerine gönderildiği ve bunun üzerine sözleşmelerin imzalandığı, davacının söz konusu davayı haksız olarak açtığı; dava konusu uyuşmazlığın aslında 2014 yılında taraflar arasında imzalanan sözleşmeler ve ödenen bedeller sonucunda çözüldüğü; davacının 4 yıla yakın bir süre çözümlenmiş bir uyuşmazlığı tekrar mahkemeye taşımasının mantıkla uyuşmadığı; 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanunu’nun 2. Maddesine eklenen “… tarafından uygulanan sınavlara ait soru ve cevaplar bu Kanun Kapsamı dışındadır.” cümlesinin iptali istemiyle açılan davada, Anayasa Mahkemesi’nin 04.12.2014 gün ve E:2013/114, K:2014/22 (Yürürlüğü Durdurma) sayılı kararıyla Anayasa’ya aykırı olduğu kanaatine vararak anılan hüküm iptal ettiği; davaya konu olan soruların o dönemde yani Bilgi Edinme Kanununda yapılan değişiklikten önce her yerde olmasının, hatta davacının kendi sitesinde dahi yayınlanmasının, bu soruların Eser niteliklerini kaybettiği ve kamusal bilgiye dönüştüğünü gösterdiği, bu nedenle maddi bir değerinin dahi bulunmadığı; daha sonra kanunda yapılan değişiklikle eser niteliği kazanmış olsa dahi Anayasa Mahkemesi’nin bu kanun maddesini iptal ettiği; müvekkili firmada çalışan uzman hekimlerce bu soruların açıklama ve gerekçelerinin yazılması sonucu bu kitapların değer kazandığı; bu kitapları değerli kılan şeyin, geçmişte her yerde olan bu soruların değil altındaki açıklamalar olduğu; davaya konu kitapların, müvekkili firmanın işi gereği öğrencilerinin alıştırma yapmaları amacıyla bandrolleri alınarak Haziran 2013 yılında 3.000’er adet bastırıldığı; bu kitapların bastırılmış olmasının kullanılmış olduğu anlamına da gelmediği, az sayıda basılmasına ve aradan geçen 4.5 yıla rağmen bu kitapların yarıdan fazlasının müvekkili firmanın deposunda beklediği ve gerektiğinde kontrolünün yapılabileceği; altında açıklaması olmayan hiçbir sorunun kursiyerler için bir kıymetinin bulunmadığı; ÖSYM’nin yapmış olduğu tüm sınavlarda olduğu gibi Tıpta Uzmanlık Sınavına giren her adaydan sınava giriş ücreti aldığı, bu nedenle kamuya mal olmuş soruların gerçek sahiplerinin bu sınava giren adaylar olduğu, bahse konu olan soruların yakın tarihe kadar başta ÖSYM’nin sitesi olmak üzere pek çok kitap ve kaynakta yayınlanmakta olduğu; Anayasa Mahkemesi’nin kanunda yapılan değişikliği iptal etmesinden sonra bugün de aynı soruları yayınlanmaya devam ettiği; bu nedenle bu soruların kamuoyuna yayılmasının davacının iddia ettiği itibarının zedelendiği ve haklarının zedelendiği iddiasının doğru olmadığı, zaten 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanunu’nun 2. maddesine eklenen “… tarafından uygulanan sınavlara ait soru ve cevaplar bu Kanun kapsamı dışındadır.” cümlesinin iptali istemiyle açılan davada, Anayasa Mahkemesi’nin 04.12.2014 gün ve E.2013/114, K:2014/22 (Yürürlüğü Durdurma) sayılı kararıyla Anayasa’ya aykırı olduğu kanaatine varılarak anılan hükmü iptal ettiği; müvekkili firmanın, 2006-2013 yılları arasındaki soruların yayın hakkını, 2014 yılında, davacının baskı ve talebi ile sözleşme yaparak satın aldığı; davacının bedelini almasına rağmen ne istediğini ve neden aynı hususta dava açtığının anlaşılamadığı; davaya konu kitapların, müvekkilinin 2013 yılı içerisinde de bastığı, sözleşme yaptığı 2014 tarihinde biliyor olmasına rağmen bugüne kadar bu konuda müvekkilden bir talepte bulunmayarak ve dava açmayarak, Borçlar Kanunu 72. maddesi uyarınca 2 yıllık zaman aşımı süresini geçirdiği ve benzeri nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; 5846 sayılı yasanın ihlali nedeniyle işleme, çoğaltma, yayma kuralının ihlal edilip edilmediği telif tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Mahkememizce alınan bilirkişi heyet raporuna göre; davaya konu TUS sınav sorularının, hem yazı ile ifade edilmesi ve hem de ortalama nitelikteki bir insanın sergileyebileceğinden daha yaratıcı niteliğe sahip olması nedenleriyle, 5846 Sayılı FSEK md.2/1 kapsamında ilim ve edebiyat eseri olarak kabul edilebileceği; 5846 Sayılı FSEK md.8 ve md.18/2 çerçevesinde değerlendirildiğinde ve davacı Kurum’un ilgili mevzuat çerçevesindeki görev tanımı ve konumu, bahse konu sınava ilişkin yetkisi de göz önüne alındığında, davaya konu TUS sınav soruları üzerindeki mali hakların sahibi olduğunun kabul edilebileceği; rapor ekinde yer alan ve toplam 44 sayfadan oluşan karşılaştırmadan da gözlemlenebileceği üzere, davacı tarafından 2006 ve 2011 yılları arasında gerçekleştirilen TUS sınavındaki sorulara, davalıya ait 5 ciltten oluşan kitaplarda aynen yer verildiği; taraflar arasında yapılan 24.10.2014 tarihli ve 14.11.2014 tarihli sözleşme hükümleri ile birlikte değerlendirildiğinde, davalıya, sözleşmelerin imza tarihlerinden sonraki dönemlerde, davaya konu sorular üzerindeki mali hakların kullanımı ile ilgili bir yetki vermekte olduğu, bu sözleşmelerden önceki bir tarihte (2013 senesi) basılmış olduğu sabit olan kitaplar ile ilgili bu tür bir yetkinin verilmediği; bu nedenle, 2013 senesi içerisinde basılan bu kitaplarda yer alan sorular üzerindeki mali haklardan, 5846 Sayılı FSEK md.22’de ifadesini bulan çoğaltma ve md.23’te tanımlanan yayma haklarının ihlal edildiği; davalıya ait kitaplarda davacı kuruma ait soruların herhangi bir değişiklik yapılmadan birebir aynısının kullanılmasının, sorulardan normal yararlanma ölçülerini aşar nitelikte bir kullanım olduğu; bu anlamda, davalının, md.34 kapsamındaki hukuka uygunluk sebebinden yararlanamayacağı; dava dosyası ve içeriğinin tetkikinde, 2013 senesinde davalı tarafından basılan kitaplara ilişkin olarak davacı kurum tarafından kaleme alınmış bir ihtarname ve diğer iddiaları tevsik eden belgelerin dosya içeriğinde yer almadığı, bu nedenle, davalının bu yöndeki savunmalarının ispatlanamadığı; dava dosyası içerisinde, davalıya ait kitapların piyasada satışa çıkarılıp çıkarılmadığı, piyasada yer almakta ise birim fiyatının ne olduğu, şu zamana kadar davalı tarafından 2013 senesinde basılmış ve basım adetlerine inceleme kısmında yer verilen bu kitaplardan ne kadar ve hangi oranda satış olduğu ve kar miktarlarını ortaya koyacak herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı; hakkaniyete uygun bir hesaplama yapılabilmesi için, bahse konu bilgi ve belgelerin temin edilmesi sonrasında, heyetimize, dava dilekçesinde yer alan hesaplamaları yapabilecek mali müşavirlik/muhasebe konularında uzman bir bilirkişinin atanması gerektiği, takdirin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Mahkememizce 18/12/2018 tarihli celsede heyete mali müşavir katılarak davalı defterleri üzerinden bilirkişi incelemesi yapılmasına ve ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi ek raporuna göre; davalının defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemeler sonucunda, davaya konu beş ayrı kitap için dava tarihi itibariyle tespit edilen, net satış miktar ve tutarlar gözetilerek hesaplama yapıldığında toplam tazminatın 5.287,98 TL tutarında olabileceği, davacının davalıdan FSEK 68/2 maddesi uyarınca bu miktarın 3 kat fazlası olan 15.863,94 TL isteyebileceği, davaya konu beş ayrı kitap için Kültür Bakanlığından talep edilen bandrol miktarları üzerinden hesaplama yapıldığında ise toplam tazminatın 16.061,33 TL tutarında olabileceği, davacının davalıdan FSEK 68/2 maddesi uyarınca bu miktarın 3 kat fazlası olan 48.183,99 TL isteyebileceği, yukarıda belirtilen iki seçenekten hangisinin uygulanacağı takdirinin mahkemeye ait olduğu, davacı tarafın manevi haklarının ihlali nedeniyle FSEK md. 70/1 kapsamında talep edebileceği manevi tazminat takdirinin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Mahkememizce 04/07/2019 tarihli celsede; davacı vekilinin ve davalı vekilinin itirazları kapsamında bilirkişilerden ek rapor alınmasına, 5846 sayılı yasa 68/1 md kapsamında telif tazminatı hesabının yapılmasına, ayrıca her bir soru değeri üzerinden tazminat hesabının yapılmasının istenilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi 2. ek raporuna göre; davalının defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemeler sonucunda, davaya konu beş ayrı kitap için dava tarihi itibariyle tespit edilen, net satış miktar ve tutarlar gözetilerek hesaplama yapıldığında toplam tazminatın 5.287,98 TL tutarında olabileceği, davacının davalıdan FSEK 68/2 maddesi uyarınca bu miktarın 3 kat fazlası olan 15.863,94 TL isteyebileceği, davaya konu beş ayrı kitap için Kültür Bakanlığından talep edilen bandrol miktarları üzerinden hesaplama yapıldığında ise toplam tazminatın 16.061,33 TL tutarında olabileceği, davacının davalıdan FSEK 68/2 maddesi uyarınca bu miktarın 3 kat fazlası olan 48.183,99 TL isteyebileceği, yukarıda belirtilen iki seçenekten hangisinin uygulanacağı takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu, davacı tarafın manevi haklarının ihlali nedeniyle FSEK md. 70/1 kapsamında talep edebileceği manevi tazminat takdirinin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun ve ek raporlarının her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzenlendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeni bir ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
Bilindiği gibi 5846 sayılı FSEK’nun 1/B maddesinin ‘a’ bendinde eser, “sahibinin hususiyetini taşıyan ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini” ifade eder. Buna göre bir fikri ürünün eser sayılabilmesi için iki koşulu birlikte gerçekleştirmesi gereklidir. İlk olarak fikri ürünün sahibinin hususiyetini taşıması, bir başka deyişle kendinden önce ortaya konmuş benzerlerine göre özgün bir niteliğe sahip olması gerekir. İkinci olarak bu fikri ürünün FSEK’nun ikinci ve devamı maddelerinde belirlenen eser kategorilerinden birine dahil edilebilmesi aranmalıdır.
Yasada fikir ve sanat eserlerinin çeşitleri ikinci maddede düzenlenen ilim ve edebiyat eserleri, üçüncü maddede yer verilen musiki eserleri, dördüncü maddede tanımlanan güzel sanat eserleri, beşinci maddede düzenleme bulan sinema eserleri ve son olarak altıncı maddedeki işleme ve derlemeler olarak sayma yöntemiyle belirlenmiş bulunmaktadır.
Yasa eser sahibini bir eseri meydana getiren kişi olarak belirlemiştir. (FSEK md. 8/1) Yasanın 9. maddesinde eser sahiplerinin birden fazla oluşu hallerine yer verilmiştir. Buna göre birden fazla kimsenin birlikte vücuda getirdiği eserin kısımlara ayrılması mümkünse, bunlardan her biri meydana getirdiği bölümün sahibi sayılır. Ancak birden fazla kimsenin iştirakiyle vücuda getirilen eser ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa, bu takdirde eserin sahibi onu meydana getirenlerin oluşturduğu birliktir. (FSEK md. 10/1) Bu ikinci hale yasa eser sahipleri arasındaki birlik adını vermiştir. Yine eser sahipliği yönünden belirlenen karineler yasanın 11 ve 12. maddelerinde yer almaktadır. Buna göre FSEK 11 uyarınca yayınlanmış eser nüshalarında veya güzel sanat eserlerinin aslında eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse aksi kanıtlanıncaya kadar bu eserin sahibi sayılır. Yayımlanmış olan bir eserin sahibi, eser nüshalarında veya aslında mutat olduğu şekilde belirtilmemiş ise bu takdirde eseri yayımlayan, o da belli değilse çoğaltan eser sahibine ait hak ve yetkileri kendi adına kullanabilir.
Diğer taraftan memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki mali hakları, kullanma yetkisi aralarındaki sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça, bunları çalıştıran veya tayin edenlerce kullanılır. Tüzel kişilerin organları hakkında da bu kural uygulanır. (FSEK 18/1).
Eser sahibinin kullanabileceği mali haklar, FSEK 21 ve devamında düzenlenmiştir. Buna göre, mali haklar, FSEK’nun, 21. maddesindeki işleme hakkı, 22. maddesinde düzenlemesini bulan eserin aslı veya kopyalarının herhangi bir şekil veya yöntemle tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli çoğaltma hakkı; 23. maddede belirlenen eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını kiralama, ödünç verme, satışa çıkarma veya diğer yollarla yayma hakkı; 24. maddede doğrudan veya dolaylı olarak bir eserden ses veya resim nakline yarayan aletlerle umumi mahallerde okumak, çalmak, oynatmak, göstermek gibi temsil suretiyle faydalanma hakkı; 25. maddedeki işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı olarak belirlenmiş bulunmaktadır.
FSEK’nun 48.maddesi uyarınca mali haklar süre, yer ve içerik itibariyle sınırlı veya sınırsız; karşılıklı veya karşılıksız olarak başkalarına devredilebilir. Mali hakların sadece kullanma yetkisi de bir başkasına bırakılabilir.
Diğer taraftan, mali bir hakkı yahut kullanma ruhsatını devre yetkili olmıyan kimseden kazanan kimse, iyiniyet sahibi olsa bile korunmaz. Ancak, yetkili olmaksızın mali bir hakkı başkasına devreden veya kullanma ruhsatını veren kimse; salahiyeti bulunmadığına diğer tarafın vakıf olduğunu veya vakıf olması lazımgeldiğini ispat etmedikçe tasarrufun hükümsüz kalmasından doğan zararı tazminle yükümlüdür. Kusur halinde mahkeme; hakkaniyet gerektiriyorsa daha geniş bir tazminata hükmedebilir (FSEK m. 54).
Manevi haklar ise Yasa’nın 14-17.maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre, eser sahibi, eserinin umuma arz ve yayımlanma zamanı ve tarzını belirleme (FSEK md.14); adın belirtilmesi (FSEK md 15); eserde değişiklik yapılmasını men (FSEK md. 16) ve bir kısım eserler yönünden geçerli bulunan zilyed ve malike karşı ileri sürülebilecek eserin aslına ulaşma haklarına sahiptir. Manevi haklar mali hakların aksine, bir başkasına devredilemez ve vazgeçilemez haklardır. Ancak bu hakların kullanılması yetkisi bir başkasına bırakılabilir.
Eser üzerindeki mali ve manevi hakları ihlal edilen kişi, FSEK’nun 66. maddesi uyarınca, tecavüz edene karşı tecavüzün ref’ini (ortadan kaldırılmasını), 69. madde uyarınca muhtemel devam eden tecavüzlerin men’ini (önlenmesini), 68. madde uyarınca, sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya rayiç bedel itibariyle uğradığı zararın en çok üç kat fazlasını isteyebilir. Şüphesiz bir mali hakkı eser sahibinden veya haleflerinden devralan kişi veya kişilerin de bu taleplerde bulunmaları mükündür.
Dosyada yer alan belgelerden:
-Davalı şirket tarafından basıldığı gözlemlenen: “2000 Sonrası Branşlarına Göre Ayrıştırılmış Açıklamalı Tüm TUS Soruları” başlıklı kitabın 1.cildinin tetkikinde, davalı tarafından 2013 tarihinde basıldığı gözlemlenen kitabın 1.cildinin 2000 yılı ile 2013 yılının Nisan TUS Sorularını kapsayacak şekilde basıldığı; 1.cildin içerisinde Anatomi, Fizyoloji, Histoloji ve Embriyoloji konularına ilişkin sorulara yer verilmiş olduğu;
– Davalı şirket tarafından basıldığı gözlemlenen: “2000 Sonrası Branşlarına Göre Ayrıştırılmış Açıklamalı Tüm TUS Soruları” başlıklı kitabın 2.cildinin tetkikinde, davalı tarafından 2013 tarihinde basıldığı gözlemlenen kitabın 2.cildinin 2000 yılı ile 2013 yılının Nisan TUS Sorularını kapsayacak şekilde basıldığı; 2.cildin içerisinde Mikrobiyoloji ve Patoloji konularına ilişkin sorulara yer verilmiş olduğu;
– Davalı şirket tarafından basıldığı gözlemlenen: “2000 Sonrası Branşlarına Göre Ayrıştırılmış Açıklamalı Tüm TUS Soruları” başlıklı kitabın 3.cildinin tetkikinde, davalı tarafından 2013 tarihinde basıldığı gözlemlenen kitabın 3.cildinin 2000 yılı ile 2013 yılının Nisan TUS Sorularını kapsayacak şekilde basıldığı; 3.cildin içerisinde Biyokimya ve Farmakoloji konularına ilişkin sorulara yer verilmiş olduğu;
– Davalı şirket tarafından basıldığı gözlemlenen: “2000 Sonrası Branşlarına Göre Ayrıştırılmış Açıklamalı Tüm TUS Soruları” başlıklı kitabın 4.cildinin tetkikinde, davalı tarafından 2013 tarihinde basıldığı gözlemlenen kitabın 4.cildinin 2000 yılı ile 2013 yılının Nisan TUS Sorularını kapsayacak şekilde basıldığı; 4.cildin içerisinde Dahiliye ve Genel Cerrahi konularına ilişkin sorulara yer verilmiş olduğu;
-Davalı şirket tarafından basıldığı gözlemlenen: “2000 Sonrası Branşlarına Göre Ayrıştırılmış Açıklamalı Tüm TUS Soruları” başlıklı kitabın 5.cildinin tetkikinde, davalı tarafından 2013 tarihinde basıldığı gözlemlenen kitabın 5.cildinin 2000 yılı ile 2013 yılının Nisan TUS Sorularını kapsayacak şekilde basıldığı; 5.cildin içerisinde Pediatri konularına ilişkin sorulara yer verilmiş olduğu;
– Davacı Kurum ile davalı şirket arasında akdedildiği gözlemlenen 24.10.2014 tarihli sözleşme suretinin tetkikinden, sözleşmenin tanımlar kısmında, 2006-2013 yılları arası TUS İlkbahar, TUS Sonbahar Dönemi Sınavlarında yer alan soruların, sorular tanımı içeriğinde olduğu; soruların kağıda basılarak çoğaltılmış nüshaları veya bu nüshalardan oluşan kitap vb. yayınların ürün tanımı içeriğinde olduğu; sözleşme kapsamında eseri kullanma, çoğaltma ve yayma hakkına sahip olan ÖSYM’nin, bu haklarını saklı tutmak kaydıyla ve ayrıca başka yayıncılara da benzer şartlarda devir yetkisini uhdesinde bulundurmak koşuluyla, ÖSYM sorularının kağıda basılarak, dağıtım ve satışını kapsayan çoğaltma ve yayma haklarını, sözleşme kapsamında belirtilen süre ve şartlarla yayıncıya devrettiği ve bu hususun ilgili sözleşmenin konusunu oluşturduğu; sözleşme kapsamında, ÖSYM’nin devrettiği mali hakların davalı şirket (sözleşmeye göre yayıncı) tarafından kullanılabilmesini sağlamak amacıyla FSEK md.14 çerçevesinde belirlenen umuma arz selahiyetine ilişkin manevi hakkın da devredildiği hususlarının belirtildiği; tarafların hak ve yükümlülükleri başlıklı 3.maddesinin 3.1.maddesi ve alt maddeleri ile yayıncının hak ve yükümlülüklerinin belirlendiği; sözleşmenin 3.1.3.maddesine göre: “her tür ürünün çoğaltılmasının sözleşme süresi ile sınırlı olduğu” hususunun belirtildiği; yine sözleşmenin 3.3.maddesinde, ÖSYM ve YAYINCI’nın, SORULAR’ın bu sözleşme öncesinde YAYINCI tarafından kullanılan mali haklarına ilişkin olarak, birbirlerine karşı tüm yükümlülüklerini yerine getirecekleri” hususunun belirtildiği; sözleşmenin 5.maddesinde, sözleşmenin geçerlilik süresinin, imza tarihinden başlayarak 31.12.2018 tarihine kadar olduğu hususunun belirtildiği; yine, sözleşmenin 6.6.maddesinde sözleşmenin 24.10.2014 tarihinde imzalanarak yürürlüğe girdiğinin belirtildiği,
– Davacı Kurum ile davalı şirket arasında akdedildiği gözlemlenen 14.11.2014 tarihli sözleşme suretinin tetkikinde: sözleşmenin tanımlar kısmında, 2000-2005 yılları arası TUS Sınavlarında yer alan soruların, sorular tanımı içeriğinde olduğu; soruların kağıda basılarak çoğaltılmış nüshaları veya bu nüshalardan oluşan kitap vb. yayınların ürün tanımı içeriğinde olduğu; sözleşme kapsamında eseri kullanma, çoğaltma ve yayma hakkına sahip olan ÖSYM’nin, bu haklarını saklı tutmak kaydıyla ve ayrıca başka yayıncılara da benzer şartlarda devir yetkisini uhdesinde bulundurmak koşuluyla, ÖSYM sorularının kağıda basılarak, dağıtım ve satışını kapsayan çoğaltma ve yayma haklarını, sözleşme kapsamında belirtilen süre ve şartlarla yayıncıya devrettiği ve bu hususun ilgili sözleşmenin konusunu oluşturduğu; sözleşme kapsamında, ÖSYM’nin devrettiği mali hakların davalı şirket (sözleşmeye göre yayıncı) tarafından kullanılabilmesini sağlamak amacıyla FSEK md.14 çerçevesinde belirlenen umuma arz selahiyetine ilişkin manevi hakkın da devredildiği hususlarının belirtildiği; tarafların hak ve yükümlülükleri başlıklı 3.maddesinin 3.1.maddesi ve alt maddeleri ile yayıncının hak ve yükümlülüklerinin belirlendiği; sözleşmenin 3.1.3.maddesine göre: “her tür ürünün çoğaltılmasının sözleşme süresi ile sınırlı olduğu” hususunun belirtildiği; yine sözleşmenin 3.3.maddesinde, ÖSYM ve YAYINCI’nın, SORULAR’ın bu sözleşme öncesinde YAYINCI tarafından kullanılan mali haklarına ilişkin olarak, birbirlerine karşı tüm yükümlülüklerini yerine getirecekleri” hususunun belirtildiği; sözleşmenin 5.maddesinde, sözleşmenin geçerlilik süresinin, imza tarihinden başlayarak 31.12.2018 tarihine kadar olduğu hususunun belirtildiği; sözleşmenin 6.6.maddesinde sözleşmenin 14.11.2014 tarihinde imzalanarak yürürlüğe girdiği hususlarının belirtildiği;
-Davalı şirket tarafından, davacı ile akdedilen 14.11.2015 tarihli sözleşme kapsamında ödeme yapmış olduğu ve yine davacı kurumun bu ödeme karşılığında davalı şirkete fatura kesmiş olduğu;
-Davaya konu kitaplara ilişkin davalı şirket tarafından alınmış gözlemlenen bandrollere ilişkin bandrol talep formu suretlerinin; (İlgili belgelerin tetkikinde, davalı tarafından basılmış 2000 Sonrası Tüm TUS Soruları 1.Cilt, 2.Cilt ve 3.Cilt, 4.Cilt ve 5.Cilt için ayrı ayrı 3.000 adet bandrol alınmış olduğu;
-Davaya konu kitapların basımını yaptığı gözlemlenen firma tarafından kaleme alınan yazı ve ekli belgelerin tetkikinde: davalı tarafa ait 2000 Sonrası Tüm TUS Soruları 1.Cilt’in 3000 adet olarak basıldığı ve basım masrafı olarak 4.472,00TL’lik bir bedelin fatura edildiği; davalı tarafa ait 2000 Sonrası Tüm TUS Soruları 2.Cilt’in 3000 adet olarak basıldığı ve basım masrafı olarak 4.300,00TL’lik bir bedelin fatura edildiği; davalı tarafa ait 2000 Sonrası Tüm TUS Soruları 3.Cilt’in 3000 adet olarak basıldığı ve basım masrafı olarak 4.730,00TL’lik bir bedelin fatura edildiği; davalı tarafa ait 2000 Sonrası Tüm TUS Soruları 4.Cilt’in 3000 adet olarak basıldığı ve basım masrafı olarak 4.902,00TL’lik bir bedelin fatura edildiği; davalı tarafa ait 2000 Sonrası Tüm TUS Soruları 5.Cilt’in 3000 adet olarak basıldığı ve basım masrafı olarak 4.300,00TL’lik bir bedelin fatura edildiği tetkik edilmiştir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
ÖSYM Başkanlığı 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun mülga 10’uncu ve 45’inci maddeleriyle teşkil edilen ve Yükseköğretim Kurulu’nun tespit ettiği esaslar çerçevesinde yükseköğretim kurumlarına öğrenci alınması amacıyla sınavları hazırlayan ve yapan, Yükseköğretim Kurulu’nun tespit ettiği esaslara göre değerlendiren, öğrenci adaylarının yükseköğretim kurumlarına yerleştirilmesini sağlayan ve bu faaliyetlerle ilgili araştırmaları ve diğer hizmetleri yapan Yükseköğretim Kurulu’na “bağlı” bir kuruluş iken 03/03/2011 tarih ve 27863 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan 17/2/2011 tarihli ve 6114 sayılı …’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile bu Kanunla ve ilgili diğer mevzuatla verilen görevleri yerine getirmek ve yetkileri kullanmak üzere kamu tüzel kişiliğine, idari ve mali özerkliğe sahip, Yükseköğretim Kurulu ile “ilgili”, merkezi Ankara’da bulunan özel bütçeli bir kuruluş olarak ihdas edilmiştir.
6114 sayılı Kanun geçici madde 1/I gereğince; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Yükseköğretim Kurulu Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezinin kullanımında bulunan taşınırlar ile her türlü hak, borç ve yükümlülükler başkaca bir işleme gerek kalmaksızın Başkanlığa devredilir. Tapuda Yükseköğretim Kurulu adına kayıtlı olup Yükseköğretim Kurulu Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezince fiilen kullanılan taşınmazlar tapuda Başkanlık adına resen tescil edilir. Hazineye ait olup Yükseköğretim Kurulu Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezine tahsis edilen taşınmazlar ise Başkanlığa tahsis edilmiş sayılır.”. Bu kapsamda, 6114 sayılı Kanun’un yayım tarihi olan 03.03.2011 tarihinden itibaren ÖSYM Başkanlığı aslen, bu tarihten öncesi için ise devren iktisap yoluyla FSEK’ten kaynaklanan mali haklar bakımından hak sahibi olup, dava ve takip yetkisini haizdir.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 1/B maddesinde eser, “Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri” olarak tanımlanmıştır. FSEK md 2/I gereğince ise, herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler, ilim ve edebiyat eserleri arasında sayılmıştır. Buna göre, davaya konu sınav soruları ilim ve edebiyat eseridir.
FSEK md. 1/B-(b) ve md. 8/I’de eser sahibi, “eseri meydana getiren kişi” olarak tanımlanmıştır. Kanun gereğince eser sahibi olabilmek için ise eser olarak nitelendirilebilecek bir fikir ve sanat ürününün vücuda getirilmesi yeterlidir.
Eser sahipliği durumu ile eser sahipliğinden doğan hakları kullanma yetkisinin ayırt edilmesi gerekir. FSEK’e göre eser sahibi, eseri meydana getirendir (md. 1/B-b) ve kural olarak mali hakları kullanma yetkisi münhasıran eser sahibine aittir (md. 18/I). Ancak Kanun bazı hallerde (hukuki bir tasarruf, miras, cebri icra veya kamuya mal olma gibi), eseri meydana getiren kişi veya kişilerin dışındaki bazı şahıslara da eser üzerindeki haklardan yararlanabilme imkanı tanımaktadır. Eser sahibi sıfatı devredilemez olup ancak eserden kaynaklanan mali hakların devri mümkündür ve bu kapsamda kendisine mali hak devredilen kişiler, eser sahibi değil, mali hak sahibi olurlar .
FSEK md. 10/I’de; “Birden fazla kimsenin iştirakiyle vücuda getirilen eser ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa, eserin sahibi, onu vücuda getirenlerin birliğidir.” denmektedir.
FSEK md. 10/IV’da; “Birden fazla kimsenin iştiraki ile vücuda getirilen eser ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa bir sözleşmede veya hizmet şartlarında veya eser meydana getirildiğinde yürürlükte olan herhangi bir kanunda aksi öngörülmediği takdirde birlikte eser üzerindeki hakların, eser sahiplerini bir araya getiren gerçek veya tüzel kişi tarafından..” kullanılacağı düzenlenmiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere, eser sahiplerini biraraya getiren ÖSYM, eser sahiplerinin iştirak halinde meydana getirdikleri eser üzerindeki mali hakları kullanmaya yetkilidir.
FSEK md. 6/I hükmünde ise “Diğer bir eserden istifade suretiyle vücuda getirilip de bu esere nispetle müstakil olmayan ve aşağıda başlıcaları yazılı fikir ve sanat mahsulleri işlenmedir” denilerek işleme eser tanımlanmıştır. FSEK md. 21 gereğince, “Bir eserden, onu işlemek suretiyle faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine aittir.”. Bir mali hak olan işleme hakkının kullanılabilmesi için hak sahibi ile yazılı bir sözleşme yapılmış olması zorunluluğu vardır.
ÖSYM sorularının, cevaplar ve açıklamalarla kitap haline getirilmesi FSEK md. 6/I-9’da düzenlenen başkasına ait eserin izah veya şerhi kapsamında işleme eser olarak değerlendirilebilir.
Anılan mevzuat hükümleri dikkate alındığında; davaya konu soruların ilim ve edebiyat eseri olduğu, söz konusu eserlerin davacı tarafından üretilmediği, diğer bir ifadeyle davacının eser sahibi olmadığı ancak mali hak sahibi olduğu, 5846 Sayılı FSEK md.22’de ifadesini bulan çoğaltma ve md.23’te tanımlanan yayma haklarının ihlal edildiği; davalıya ait kitaplarda davacı kuruma ait soruların herhangi bir değişiklik yapılmadan birebir aynısının kullanılmasının, sorulardan normal yararlanma ölçülerini aşar nitelikte bir kullanım olduğu; davalının yayınının hak sahibinden izin alınmaksızın oluşturulmuş işleme eser niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
Alınan bilirkişi raporu ve ek raporlar değerlendirildiğinde tüm dosya kapsamına göre; davalının defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemeler sonucunda, davaya konu beş ayrı kitap için dava tarihi itibariyle tespit edilen, net satış miktar ve tutarlar gözetilerek hesaplama yapıldığında toplam tazminatın 5.287,98 TL tutarında olabileceği, davacının davalıdan FSEK 68/2 maddesi uyarınca bu miktarın 3 kat fazlası olan 15.863,94 TL isteyebileceği, davaya konu beş ayrı kitap için Kültür Bakanlığından talep edilen bandrol miktarları üzerinden hesaplama yapıldığında ise toplam tazminatın 16.061,33 TL tutarında olabileceği, davacının davalıdan isteyebileceği tazminatın FSEK 68/2 maddesi uyarınca bu miktarın 3 kat fazlası olan 48.183,99-TL olacağı anlaşılmış, alınan bandrol miktarı üzerinden yapılacak telif tazminatı hesaplamasının basım yapılan kitap ölçüsüne göre hakkaniyete uygun olacağı anlaşılmış, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
FSEK 68/2 maddesine göre 48.183,99 TL telif tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 3.291,44-TL karar harcından (peşin harç+ıslah harcı) toplam 835,48-TL’nin mahsubu ile bakiye 2.455,96-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.063,92 TL nispi ücreti vekâletin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü yazılı 5.062,68-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalının yaptığı bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf/vekillerinin yüzüne karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/03/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 67,40-TL
ISLAH HARCI : 804,08-TL
GİDER AVANSI :4.191,20-TL
TOPLAM :5.062,68-TL