Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/315 E. 2021/144 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2017/315 Esas – 2021/144 Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/315
KARAR NO : 2021/144

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 29/08/2017
KARAR TARİHİ : 22/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili Üniversitenin 2008 yılında kurulmuş bir vakıf Üniversitesi olduğunu, 4800 öğrencisi olduğunu, 6 tane Fakülte, 3 tane Enstitü ile Türk Patent nezdinde 2009/59920 sayılı “… … ÜNİVERSİTESİ şekil” ve 2015/57186 sayılı “… … ÜNİVERSİTESİ SOSYAL GİRİŞİMCİLİK OKULU” markalarının sahibi olduğunu, müvekkili üniversiteye ait olan “…” ibareli markaların tanınmış marka statüsünde olduğunu, her iki markanın da 41.sınıfta tescilli olduğunu ve yıllardır eğitim-öğretim sektöründe tanınan, güvenilen bir Üniversite olduğunu, davalı yanın müvekkili markalarının tüketici nezdinde kazandığı itibardan haksız bir şekilde yararlanmak amacıyla “ÖZEL … … OKULLARI” markasını 41.sınıfta tescil ettirmek için başvuruda bulunduğunu, dava konusu başvurunun müvekkili markalarıyla iltibas yaratacak düzeyde benzediğini, tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimali bulunduğunu, “…” ibaresinin müvekkili üniversitenin “…” ibareli seri markaları için kullanılan esaslı, ayırt edici ve tüm markalarındaki ortak unsur olduğunu, davalı markası ile müvekkilinin “…” ibareli seri markları arasında görsel, kavramsal ve işitsel olarak benzerlik bulunduğunu, dava konusu markada bulunan “…” ibaresinin kullanılması halinde haksız rekabetin doğacağını, her iki markada da vurgulanan kelimenin “…” kelimesi olduğunu ve yine her iki markada beyaz zemin üzerine siyah renkte, büyük ve kalın harflerle konumlandırıldığını, müvekkili üniversitenin seri markaları ile davalı markasının aynı sınıfta tescilli olduğunu ve her iki taraf markası da aynı hizmeti (eğitim ve öğretim) kapsadığından, aynı tüketici kesimine hitap edildiğini, davalı yanın müvekkili markalarının oluşturduğu olumlu ortamdan yararlanarak halk nezdinde kendi kabul edilirliğini emek, çaba ve yatırım yapmadan atırtmış olacağını iddia ederek; davalı şirkete ait “ÖZEL … … OKULLARI” markasının üzerine ihtiyati tedbir konulmasına ve verilecek karar kesinleşinceye kadar markanın tescil işlemlerinin durdurulmasına, 3. Kişilere devrinin yasaklanması ile bu kararın Türk Patent ve Marka Kurumu’na bildirilmesine, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 25/1 maddesi uyarınca dava konusu … sayılı YİDK kararının iptaline, … başvuru numaralı “ÖZEL … … OKULLARI” markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TürkPatent vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru markası ile davacı markaları arasındaki ortak ibare “…” kelimesi olsa dahi bütünü itibariyle düşünüldüğünde bıraktıkları toplu intiba yönünden birbirlerinden farklı markalar olduğunu, “…” ibaresinin “Nüfusunun çoğu ticaret, sanayi, hizmet veya yönetimle ilgili işlerle uğraşan, genellikle tarımsal etkinliklerin olmadığı yerleşim alanı, kent, site” anlamlarına geldiğini, söz konusu ibarenin marka olarak ayırt ediciliğinin zayıf olduğunu, başvuru konusu markada asıl unsurun “…” ibaresi olmadığını, markalar arasında görsel benzerliğin bulunmadığını ve ortalama tüketici nezdinde karıştırılacak derecede benzemediğini, davacı vekilinin cımbızlama yöntemi ile 4 kelimeden oluşan başvuru markasında yer alan “…” ibaresine vurgu yapılmasının doğru bir yaklaşım olmadığını, markaların genel görünümlerinin ve bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınması gerektiğini, söz konusu iki marka örneğinin aynı firmanın markası gibi algılanabilecek nitelikte olmadığını, davacı vekilinin tanınmışlık ile ilgili iddialarının kabul edilemez nitelikte olduğunu ve son olarak davacı yanın, davalı başvurusunun 556 sayılı KHK’nın 35/1 maddesi anlamında kötü niyetli bir başvuru olduğunu ispat edemediğini ileri sürerek; YİDK kararının usule ve yasaya uygun olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın … İlinde Üniversite düzeyinde faaliyet gösteren bir kurum olduğunu, müvekkili şirketin ise … İlinde ana sınıfı ve ilköğretim düzeyinde faaliyet gösterdiğini ve bu kapsamda markasını tescil ettirmek istediğini, müvekkili ile davacı markaları arasında kullanılan hakim ayırt edici unsurun “…” sözcüğü olmadığını, ayırt edici unsurlarının “…” ve “…” sözcükleri ile diğer sözcük unsurları olduğunu, her iki tarafın da eğitim alanındaki faaliyet alanlarının gerek bulunduğu coğrafi alan itibariyle gerekse de eğitim seviyesi itibariyle farklı olduğunu, anasınıfının ya da bir ilköğretim sınıfı öğrencisinin, davacı yana ait …’da bulunan üniversitesi yerine müvekkilinin okullarında iltibas nedeniyle kayıt yaptırma durumunun olamayacağını, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerliğin bulunmadığını, davacı yanın iddia ettiği marka yazı stili benzerliğinin ya da siyah renk kullanılmış olmasının tescil konusu olamayacağını, renk üzerinden de iltibas iddiasında bulunulamayacağını, “…” kelimesinin kimsenin tekeline bırakılamayacağını ileri sürerek; açılan davanın reddi ile ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
6769 Sayılı SMK’nın Geçici 1. Maddesine göre bu kanunun yayımı tarihinden önce Enstitüye yapılmış olan ulusal ve uluslararası marka ve tasarım başvuruları ile coğrafi işaret başvuruları, başvuru tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılacağından, kanunun yayım tarihi olan 10.01.2017 tarihinden önceki başvurular ve eldeki davada 556 Sayılı KHK hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.
Bu kapsamda uyuşmazlık, davalı başvurusuna davacı tarafından 556 sayılı KHK 8/1-b 8/3 8/4 8/5 ve 35 md kapsamında yapılan itirazın reddiyle ilgili verilen YİDK kararının yerinde olup olmadığı iptal şartlarının oluşup oluşmadığı ve marka tescil edilmiş ise hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Davalı vekilinin yetki itirazı ön inceleme duruşmasında değerlendirilmiş ve dava konusunu YİDK karar iptali olması nedeniyle 6769 Sayılı Yasanın 156/2 maddesi gereğince yetki itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden; … … Eğitim Hizmetleri Danışmanlık Gıda San. Ve Tic. A.Ş. Tarafından ÖZEL … … OKULLARI markasının “41.Sınıf: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.”ni kapsayacak şekilde tescili için 18.03.2016 tarihinde başvuruda bulunulduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından başvurunun incelenerek 12.05.2016 tarih ve 252 sayılı Resmi Marka Bülteninde ilanına karar verildiği, davacı … … ÜNİVERSİTESİ tarafından söz konusu yayına “… … üniversitesi şekil”, “… … üniversitesi sosyal girişimcilik okulu” ibareli markalar gerekçe gösterilerek, karıştırılma ihtimali, tanınmışlık ve kötüniyet gerekçeleriyle itiraz edildiği, dava dışı üçüncü şahıs tarafından “… okulları”, “şehirkoleji şekil”, “…” markalarına dayanılarak itiraz edildiği, itirazı inceleyen Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın reddine karar verildiği, İlgili Dairenin bu kararına, davacı tarafından Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu nezdinde aynı gerekçelerle itiraz edildiği, söz konusu itirazın 09.08.2017 tarih ve … sayılı YİDK kararı ile; “… başvuru numaralı ve ‘özel ismir … okulları’ ibareli başvurunun 556 s. KHK’nın 8 inci maddesi uyarınca 2016 30242, 2015 47238, 2008 75358, 2009 59920, 2015 57186 sayılı ve ‘… okulları’, ‘şehirkoleji şekil’, ‘…’, ‘… … üniversitesi şekil’, ‘… … üniversitesi sosyal girişimcilik okulu’ ibareli markalarla karıştırılma ihtimali, tanınmışlık ve kötü niyet gerekçelerine dayanılarak reddedilmesi talebiyle … adına ve … … ÜNİVERSİTESİ tarafından yapılan itirazlar incelenmiştir.
… … … ÜNİVERSİTESİ tarafından yapılan itirazın incelenmesi:
Bilindiği üzere, 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 8/1 -(b) bendi ‘Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa, tescil edilmiş veya tescil için başvuru yapılmış bir markanın sahibi tarafından itiraz yapılması durumunda tescil edilemez.’ hükmünü içermektedir. Yerleşik içtihada göre, halkın malların veya hizmetlerin aynı işletmeden veya ticari olarak bağlantılı bir işletmeden geldiğine inanması riski karıştırılma olasılığını ortaya çıkartır. Karıştırılma olasılığı, kamunun ilgili kesiminin ihtilafa konu markalar ve mallar veya hizmetler hakkındaki algısı, markaların ve malların veya hizmetlerin benzerliğinin karşılıklı bağımlılığı dahil olmak üzere inceleme konusu ihtilafa ilişkin tüm faktörler dikkate alınarak, bütüncül olarak değerlendirilmelidir. Karıştırılma olasılığına ilişkin bütüncül değerlendirme yapılırken, ihtilafın konusu markaların görsel, işitsel veya kavramsal benzerliği, işaretlerin bütün olarak oluşturdukları izlenim esasında incelenmelidir, ancak bu yapılırken işaretlerin ayırt edici ve baskın unsurları özellikle dikkate alınmalıdır. Karıştırılma olasılığına ilişkin genel değerlendirmede, malların veya hizmetlerin ortalama tüketicisinin markalara ilişkin algısı belirleyici etkiye sahiptir. Bu bağlamda, ortalama tüketiciler markayı genellikle bütün olarak algılar ve markanın çeşitli detaylarına ilişkin kapsamlı bir analize girişmez. Karıştırılma olasılığına ilişkin bütüncül değerlendirmede, ilgili malların veya hizmetlerin ortalama tüketicisinin makul derecede bilgili, gözlemci ve ihtiyatlı varsayılır. Bununla birlikte, ortalama tüketicilerin farklı markalar arasında doğrudan bir karşılaştırma yapma şansına nadiren sahip olduğu, bunu yerine markaların zihninde kalan tam olmayan İmajını (hatırasını) esas aldığı faktörü dikkate alınmalıdır. Buna İlaveten, ortalama tüketicilerin dikkat seviyesinin, ihtilafa konu malların veya hizmetlerin niteliğine göre değiştiği de göz önünde bulundurulmalıdır. Önceki tarihli markanın ayırt edici gücü arttıkça, karıştırılmanın ortaya çıkması olasılığı da artar. Bu nedenle, ayırt edici gücü, tabiatı gereği veya piyasada sahip olduğu bilinirlik (ün) nedeniyle, daha yüksek olan markalar, ayırt edici gücü düşük olan markalara kıyasla daha geniş korumadan yararlanılırlar. Bu nedenle, karıştırılma olasılığının varlığı araştırılırken önceki markanın ayırt edici gücü ve özellikle sahip olduğu bilinirlik (ün) dikkate alınmalıdır. Birden fazla unsurdan oluşan bileşke markalar söz konusu olduğunda, iki marka arasındaki benzerliğin tespiti, bileşke bir markayı oluşturan öğelerden sadece birisini alarak, o öğeyi başka bir markayla karşılaştırmanın ötesinde bir incelemeyi gerektirir. Karşılaştırma, ihtilaf konusu markaların her birini bütün olarak inceleyerek yapılmalıdır, ancak bazı durumlarda, bileşke markayı oluşturan öğelerden biri, bileşke markanın kamunun ilgili kesiminde yarattığı bütüncül algıda baskın konumda bulunabilir. Karıştırılma, ilişkilendirilme olasılığı gerekçeli itiraz belirtilen genel ilkeler esas alınarak incelenmiştir. Kurul’da, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen 2009 59920, 2015 57186 sayılı ve ‘… … üniversitesi şekil’, ‘… … üniversitesi sosyal girişimcilik okulu’ ibareli markalar, ihtiva ettikleri unsurların tamamiyle ve ortalama tüketici nezdinde bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle, ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmamıştır. Bu nedenle, markalar arasında 556 s. KHK’nın 8/1 maddesi hükmü anlamında karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmayacağı düşünüldüğünden, ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimali gerekçeli itiraz yerinde görülmemiştir. Ayrıca, 556 Sayılı KHK’nın 8/IV maddesi uyarınca, başvuru konusu marka ile itiraza gerekçe olan markanın toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, başvurunun farklı mal ve hizmetler için dahi reddedileceği hükme bağlanmıştır. Somut olay açısından, başvurunun tescili halinde, 556 s. KHK’nın 8/4 maddesi hükmünde sayılan durumların ortaya çıkacağına dair yeterli kanıt, argüman, sav, bilgi veya belge bulunmadığından ve Kurul’da bu yönde bir kanaat oluşmadığından, bu gerekçeye dayalı itiraz da kabul edilmemiştir. Öte yandan başvuru sahibinin kötü niyetli olduğunu gösterir kanıtlar itiraz ekinde sunulmadığından ve Kurul’da başvuru sahibinin kötü niyetli olduğu yönünde kanaat oluşmadığından kötü niyet gerekçeli itiraz da haklı görülmemiştir. Kurul, dilekçede yer alan diğer iddiaları da yerinde görmemiş olup bu nedenlerle … … ÜNİVERSİTESİ tarafından yapılan itirazın tüm gerekçeleri ile birlikte reddi gerekmiştir.” gerekçesiyle … … ÜNİVERSİTESİ tarafından yapılan itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 11/08/2017 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 29/08/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: davalının … sayılı ÖZEL … … OKULLARI ibareli marka başvurusu ile … … ÜNİVERSİTESİ ibareli davacı markalarının benzer olduğu; başvurunun kapsadığı 41. Sınıftaki hizmetlerin tamamı bakımından hizmet listelerinin aynı/aynı tür olduğu ve markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında benzerlik ve iltibas ihtimali bulunduğu, davacının, dava konusu ÖZEL … … OKULLARI ibaresi üzerinde 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi anlamında üstün bir hakkı bulunmadığı, davacıların … … ÜNİVERSİTESİ ibareli markasının dava konusu marka başvurusunun yapıldığı 18.03.2016 tarihi itibariyle “eğitim ve öğretim hizmetleri” sektöründe tanınmış marka olduğu, somut olayda KHK 8/4 maddesinin uygulanmasına gerek olmamakla birlikte, tanınmışlığın iltibas ihtimalini arttırdığı, davacı … … ÜNİVERSİTESİ’nin adının, “41/01 Eğitim ve öğretim hizmetleri.” itibariyle, … sayılı ÖZEL … … OKULLARI markası yönünden 556 s. KHK’nin 8/5 maddesi uyarınca tescil engeli oluşturduğu, “ÖZEL … OKULLARI” ibareli davalı marka başvurusunun kötüniyetle yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Uyuşmazlık, dava konusu başvurunun kapsamında kalan mallar yönünden taraf markaları arasında benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca başvurunun reddinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
“Marka tescilinde red için nispi nedenler” başlığı altında düzenlenen 556 sayılı KHK’nın 8. maddesi;
“Madde 8 – Tescil edilmiş veya tescil için başvuru yapılmış bir markanın sahibi tarafından itiraz yapılması durumunda aşağıdaki hallerde marka tescil edilemez:
a) Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı ise ve aynı mal veya hizmetleri kapsıyorsa,
b) Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa.
Marka sahibinin ticari vekili veya temsilcisi tarafından markanın kendi adına tescili için, marka sahibinin izni olmadan ve geçerli bir gerekçe gösterilmeden yapılan başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine red edilir.
Tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescili istenilen marka, aşağıdaki hallerde tescil edilmez.
a) Markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ise,
b)Belirtilen işaret, sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyorsa,
Marka, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir markanın aynı veya benzeri olmakla birlikte, farklı mallar veya hizmetlerde kullanılabilir. Ancak, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu red edilir.
Tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, fotoğrafı, telif hakkı veya herhangi bir sınai mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.
Ortak ve garanti markalarının sona ermesinden itibaren üç yıl içinde ortak marka veya garanti markası ile aynı veya benzeri olan marka tescil başvurusu itiraz üzerine reddedilir.
Bir markanın yenilenmeme nedeniyle koruma süresinin dolmasından sonra iki yıl içerisinde aynı veya benzer markanın, aynı veya benzer mal ve hizmetler için yapılan tescil başvurusu itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Yukarıda ayrıntısı yazılı 8/1-b maddesinde geçen düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 556 sayılı KHK’nın 8. maddesinin (4) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca 556 sayılı KHK’nın 8. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda genel ölçü olarak; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, tüketici kitlesinin bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası Örnek Davacı Markaları

Tarafların emtia gruplarına bakıldığında davalı marka başvurusu kapsamında yer alan 41. Sınıftaki hizmetlerin tamamının, davacı markaları kapsamında koruma altında olduğu, davalı marka başvurusunun hizmet listesinin davacı markaları ile aynı/aynı tür hizmetleri içerdiği görülmektedir. Şu hâlde 556 Sayılı KHK 8/1-b maddesi yönünden tescil engellerinde aranan şartlardan biri 41. Sınıf hizmetler yönünden gerçekleşmiştir.
Davalının markasının incelenmesinde; dava konusu başvurunun siyah renkte düz büyük harflerle yazılmış ÖZEL … … OKULLARI ibaresinden oluştuğu, … ve … ibareleri markanın ayırt edici unsurları olduğu, ÖZEL ve OKULLARI kelimeleri ise yardımcı unsur konumunda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; itiraza mesnet markaların … ve … ibaresi ile buna eklenmiş (yardımcı ya da tali unsurlar) “üniversite” ve “sosyal girişimcilik okulu” gibi kelimelerden oluştuğu, davacı markalarının ayırt edici esaslı unsuru ya da esaslı unsurun bir parçası olan … kelimesinin davalı markasının da esaslı unsuru konumunda olduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Anılan ilkeler dikkate alındığında, davacının itiraza mesnet çok sayıdaki seri markalarının asıl ve ayırt edici unsurunun “…” ibaresi olduğu, davalı markasının da “…” ibaresinin öne çıktığı, bu ibareye eklenen “…” ibaresinin 556 Sayılı KHK 8/1-b maddesi anlamında markalar arasındaki ilişkilendirme ihtimalini ortadan kaldıracak düzeyde markaya ayırt edicilik katmadığı, taraf markalarının tüketici zihninde bıraktığı ses ve iz ile aynı etkiyi doğurduğu, tüketicilerin markanın kapsadığı emtia/hizmeti almak için ayırdıkları süre zarfında taraf markalarını ayırt edemeyecekleri, işaretlerin bu derece benzer olması nedeniyle işletmesel bağlantırılma ihtimalinin de mevcut olduğu, yine tüketiciler nezdinde davalının mezkur markayı davacının vermiş olduğu bir lisansla kullandığı düşüncesine kapılmaları ihtimalinin de yüksek olduğu, davalının dava konusu markayı çekişmeli sınıflar bakımından tescil ettirmesinin, davacının “… … ÜNİVERSİTESİ” ibareli ürün/hizmetler için tüketiciler ve yararlanıcılar nezdinde tesis ettiği imaj, güven ve hatırlanırlıktan haksız olarak istifade etmesi sonucunu doğuracağı, bu durumun ise, markaların aynı işletmeye ait seri markalar olduğu izlenimini yaratacağı, dava konusu davalı markasının davacı markaları ile ilişkilendirme ihtimalini de kapsayacak şekilde karıştırılma tehlikesine yol açacak derecede benzer olduğu, iltibas tehlikesinin bulunması ve emtia listelerinin aynı/benzer olması halinde 556 Sayılı KHK 8. maddesinin (4) numaralı fıkrasının tartışma alanı bulamayacağı izahtan varestedir. Öte yandan gerek dava dosyası, gerekse de işlem dosyası içinde, davacının ÖZEL … … OKULLARI markasını 41. Sınıftaki hizmetler üzerinde, davalıdan önce kullandığını ve işbu hizmetler itibariyle, ÖZEL … … OKULLARI markasının gerçek hak sahibi olduğunu ispatlayan herhangi bir delil bulunmadığı, davacı … … ÜNİVERSİTESİ’nin adının, “41/01 Eğitim ve öğretim hizmetleri.” itibariyle, … sayılı ÖZEL … … OKULLARI markası yönünden 556 s. KHK’nin 8/5 maddesi uyarınca tescil engeli oluşturduğu, ayrıca davalının aynı sektörde davacının seri marka niteliğindeki belli bir tanınmışlığa ulaşmış markasını tanımıyor bilmiyor olması ihtimali bulunmadığı, davacı yanın, davalının kendi markalarının itibarından yararlanmak üzere kötü niyetli olarak başvuruda bulunduğunu ileri sürmekle birlikte, bunu ispata yönelik somut ve inandırıcı herhangi bir delil sunamamış olması karşısında davalının yedekleme, şantaj, marka ticareti gibi bir niyetle hareket ettiğine dair delil bulunmadığından; kötüniyet iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmış ise de karıştırılma ihtimali bulunduğundan açıklanan nedenlerle davanın kabulü yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kabulü ile
TPE YİDK’nın … sayılı kararın iptaline,
Davalıya ait … kod nolu “ÖZEL … … OKULLARI” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,

2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 31,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 27,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 2.339,10-TL
yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/04/2021