Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/261 E. 2022/63 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/261
KARAR NO : 2022/63
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : ………
VEKİLİ : Av. … – UETS
DAVALI : …

VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetn Tespiti, Men ve Ref’i, Maddi ve
Manevi Tazminat İtibar Tazminatı
DAVA TARİHİ : 04/08/2017
KARAR TARİHİ : 03/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men ve Ref’i, Maddi ve Manevi Tazminat, İtibar Tazminatı davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; 11.08.2016 tarihinde … isimli bir şahıs tarafından gönderilen mailde, davalı … firmasına ait web sitesinde, hiçbir ek açıklama bulunmadan TÜBİTAK logosu kullanılmak suretiyle satış yapıldığı ve kurum logosunun pek çok paket üzerinde kullanıldığının belirtildiğini, aynı şahıs tarafından 16.08.2016 tarihinde gönderilen ihtarnamede yine … firmasının www….boya.com.tr üzerinden ihtarnameye konu ürünlerde “tübitak ile geliştirilmiş ilk ve tek ısı yalıtım malzemesi” ibarensin yer aldığını, davalı firma tarafından gönderilen 25.08.2016 tarihli cevabi ihtarnamede satışı yapılırken kullanılan “deflin” markasının … Dekorasyon isimli diğer firmaya ait olduğunun belirtildiğini, TÜRKPATENT kurumu veritabanında yapılan araştırmada 2010 56110 sayılı ve 30.08.2010 tarihli markanın … Dekorasyon firmasına ait olduğunun görüldüğünü, müvekkili tarafından yapılan araştırmada, davalı … firmasına yönelik desteklenen herhangi bir projenin tespit edilmediğini, ancak … firmasının 2010 yılında yaptığı 71001917 sayılı bir projenin desteklendiğinin tespit edildiğini, müvekkili kurum tarafından, davalılara gönderilen ihtarnamede kurum tarafından yalnızca “hibe” olarak destek verildiğini, projelerin TÜBİTAK tarafından veya hiçbir şekilde kuruluşla işbirliği içerisinde yürütülmediğini, davalıların, kurum logosunu yasal olarak kullanım haklarının bulunmadığını, … firmasının ihtarnameye yönelik cevaplarında, ihtarnameden haberdar olduklarını, bir suretinin de pazarlama firmaları olan … firmasına gönderdiklerini ifade ettiğini, ancak hala www….boya.com.tr web sayfasında müvekkili markasının izinsiz olarak kullanılmaya devam edildiğini, davalının TÜBİTAK ile geliştirilmiş ürünleri varmış gibi algı yarattığını, davalıların söz konusu eylemlerden müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarını, davalılar eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet olduğunu, davalıların, müvekkil kurum logosunu ürünleri üzerinde kullanarak haksız kazanç ve rekabet geliştirdiklerini, müvekkilinin marka hakkının bu eylemler nedeniyle ihlal edildiğini, TÜBİTAK ile Davalı … arasında imzalanmış olan proje sözleşmesinin 10. Maddesinde “destek alarak başarıyla tamamlanmış proje sonucunda veya proje süresince ticari bir ürün ortaya çıkması ve pazara sunulması halinde, bu ürünün üzerinde, “bu ürün TÜBİTAK Teknoloji ve Yenilik Destek Programından yararlanılarak geliştirilmiş olup ürün/hizmet ile ilgili tüm sorumluluk (kuruluşun ticaret unvanı veya işletme adı) aittir” ifadesinin ancak TÜBİTAK onayı ile yer alabileceğini, aynı maddenin devamında “kuruluşa sağlana proje desteği maddi nitelikte olup kuruluşa proje desteği sağlanıyor olması, proje ve proje çıktılarının TÜBİTAK tarafından onaylandığı veya Kuruluş ve TÜBİTAK tarafından birlikte ve işbirliği ile gerçekleştirildiği anlamını taşımaz, bu nedenle kuruluş, TÜBİTAK tarafından projeye maddi destek sağlandığının belirtilmesi dışında projenin bizzat TÜBİTAK tarafından veya TÜBİTAK işbirliği içerisinde yürütüldüğü izlenimini verecek herhangi bir açıklamada bulunamaz. TÜBİTAK markasının toplumda uyandırdığı güven duygusundan haksız bir şekilde yarar sağlama amacı taşıyan kullanımlar marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilecektir” ifadelerinin yer aldığını, dolayısıyla davalılar kullanımlarının aynı zamanda ilgili sözleşmeye de aykırılık teşkil ettiğini, davalılar kullanımlarının müvekkilinin ticari itibarına zarar verir nitelikte olduğunu, davalıların kusurlu olduğunu, kendilerine gönderilen ihtara rağmen ve kurumca verilmiş herhangi bir izin olmadığı halde müvekkil ibarelerinin kullanılmaya devam edildiğini, yoksun kalınan kazanca ilişkin taleplerinin SMK 151/2-c fıkrasına göre talep ettiklerini talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle, müvekkili şirketin yalnızca ürün pazarlaması yaptığını, müvekkilinin diğer davalı firmanın distribütörü olduğunu ve dava konusu ürünlerin tanıtım, satış ve pazarlamasını yaptığını, buna dair taraflar arasında imzalanan Bursa 23. Noterliği’nin 29.12.2016 tarih ve 41471 yevmiye sayılı numaralı sözleşmenin mevcut odluğunu, davacının da aslında bu hususu kabul ettiğini, müvekkilinin, ürünlerin içeriği ve ambalajından sorumlu olmadığını, dolayısıyla müvekkilinin dava konusu ürünlerin üretim aşamasında TÜBİTAK’tan destek aldığından da TÜBİTAK isminin ambalajda nasıl kullanılması gerektiğinde de haberdar olmadığını, diğer davalı şirket ile yapılan görüşmelerde müvekkiline TÜBİTAK ile bu hususta görüşüldüğü, ambalajdan logonun kaldırıldığı ve yeni ambalajların gönderileceği şeklinde bilgi verildiğini, nitekim yapılan değişiklikle TÜBİTAK logolarının kaldırılmış olduğunu ve ürün satışlarının bu şekilde devam ettiğini, müvekkili tarafından satılan ürünlerin ne şekilde TÜBİTAK’ın itibarının sarsmış olabileceğini, şikayette bulunan Bedii ÖZDMİR isimli kişi dışında bugüne kadar hiçbir bireysel ya da kurumsal müşteriden şikayet almadıklarını, bu şikayetin TÜBİTAK firmasının güvenilirliğini ve itibarını zedelediği olgusunun kabul edilebilir olmadığını, müvekkilinin satışını yaptığı ürünlerin kendisini kanıtlamış ürünler olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … BOYA vekili cevap dilekçesiyle, dava konusu ürünlerin üretim sürecinde davacı kurum tarafından müvekkili şirkete hibe desteği sağlandığını, bunun yanında müvekkili şirketin, TÜBİTAK tarafından kontrol ve sair hususlar için yetkilendirilen profesör ve diğer görevliler ile işbirliği koordinasyon içinde projeyi tamamladığını, dava dışı şahsın müvekkilinin üretimini yaptığı ürünü evinin iç cephesine uygulamak adına satın aldığını ancak yanlış uygulama yapmış olması nedeniyle gerekli verimi alamadığını, konuyla ilgili müvekkil şirketle iletişime geçerek şikayette bulunduğunu, şahıs ile anlaşılamaması üzerine kendilerini uygunsuz bir dille davacı kuruma şikayet ettiğini, davacı kurum çalışanı Murat SOLAK isimli şahıs ile yapılan görüşmelerde, müvekkilinin, isim/logo kullanım amacını açıkladığını, anılan şahıs tarafından müvekkiline olumlu ya da olumsuz bir cevap verilmediğini, bilahare ilgili şahıs ile telefon görüşmesi de yaptıklarını ancak daha sonra TÜBİTAK tarafından müvekkili şirkete hiçbir dönüş yapılmadığını, bunun üzerine TÜBİTAK tarafından 3 ay kadar sonra müvekkili şirkete Ankara 54. Noterliği’nin 7970 yevmiye sayalı 14.02.2016 tarihli ihtarnamesinin gönderildiğini, bu ihtarname ile kullanımların durdurulmasının ihtar olunduğunu, bu ihtarnameye 23.02.2017 tarihinde usulüne uygun olarak logo ve ifade kullanımının durdurulacağı yönünde cevap verildiğini, müvekkilinin, davacı kuruma ait logoyu kullanmış olmasının marka hakkına tecavüz oluşturmadığını, müvekkili ambalajlarında davacı kurum logosu dışında CE, TSE gibi logoların da mevcut olduğunu, TÜBİTAK logosunun, ürünün, üretim aşamasında kurumdan destek alındığının belirtilmesi, kurumun üretimdeki katkısının ifade edilmesi adına kullanıldığını, nitekim müvekkilinin 17.07.2012 tarihli proje bitirme belgesi, TÜBİTAK’ın önermesi sonucu müvekkiline yatırım teşvik belgesinin Ekonomi Bakanlığınca verildiğini, dolayısıyla müvekkilinin tıpkı TSE, CE işaretleri gibi TÜBİTAK logosunu da kullanmasının haklı dayanağı olduğunu, ortalama bir tüketicinin dahi TSE, CE logoları yanında yer alan TÜBİTAK logosunu gördüğünde ürünü TÜBİTAK’ın ürettiği manasına gelmeyeceğinin farkı olacağını, kaldı ki müvekkilinin 14.02.2017 tarihli ihtarname sonrasında TÜBİTAK logosu bulunmayan ambalajları ürettiğini, aynı şekilde internet sitesi için de ilgili yerlerle görüşülerek yeni site tasarlanmasının sağlandığını, davacının iddia ettiği şekilde “TÜBİTAK” ibaresinin müvekkilince kullanımlarının dayanaksız olmadığını, davacının itibarının zedelendiği yönündeki iddiaların yerinde olmadığını, sadece üçüncü bir kişinin hiçbir dayanağı olmayan ve soyut bir iftiradan ileri gitmeyen şikayet mailine dayalı olarak davacı kurumun itibarının zedelenmiş olmasından bahsedilemeyeceğini, müvekkilinin bu sayede haksız bir kazanç elde ettiği yönündeki iddiaların soyut olduğunu, tazminat talebinin haksız olduğunu, müvekkilinin TÜBİTAK logosu kullanımını sonlandırması sonrasında dahi satışlarında herhangi bir düşüş olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı markasının davalı tarafından kullanımı nedeniyle maddi manevi tazminat şartlarının ve markaya tecavüz şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığı ile alınan 12/03/2019 tarihli 2019/2 Talimat raporunda özetle; markanın kullanımına ilişkin bir belge ve ifadeye rastlanmadığı, ancak davalı şirketlerden … şirketinin üretici olduğu 2011 yılından 2016 yılı dahil olmak üzere net kar elde edemediği ve zarar beyanında bulunduğu, 2017 yılında ise dava konusu ürünün satışından 22.598,60 TL vergi öncesi kar elde ettiği vergi düşüldükten sonraki net karın (22.598,60 x 0,20 = 4.519,72) 18.078,88 TL olduğunun hesaplandığını, davalı diğer şirketin dava konusu ürünleri üretici … şirketinden alarak sattığı ürüne ait tanıtım reklam ve satılan ürünün inşaat alanına sevk işlerinin bu şirket tarafında gerçekleştirmesi sebebiyle yukarıda görüleceği üzere alım miktarı ve satış miktarı arasında brüt bir karlılığı olsa da bahsedilen giderler nedeniyle zarar ettiği tespit edildiğini, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen 12/06/2019 raporda özetle: davalılarca gerçekleştirilen kullanımların, davacı adına tescilli markalardan doğan hakları ihlal eder ve davalılar lehine haksız menfaat sağlar kullanımlar olduğu, davacı yanın 151/2-c bendi uyarınca emsal olabilecek herhangi bir sözleşmeyi dosyaya ibraz etmediği, bu nedenle varsayımsal olarak bir lisans bedeli belirlenmesi gerektiği, söz konusu varsayımsal lisans bedelinin asgari 5.000 TL olarak belirlenebileceği, manevi tazminat ve itibar tazminatının takdirinin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen 28/10/2019 tarihli ek raporda özetle: kök rapordaki görüş ve değerlendirmelerin korunduğunu, emsal olarak belirlenen yıllık lisans bedelinin dava dilekçesi ekinde yer alan tüketici şikayetine konu bildirim esas alınarak bir yıllık olarak 5.000-TL şeklinde hesaplandığını, eylem tarihinin 2011 ‘den başlayacağının kabulü halinde ise emsal lisans bedelinin toplam 35.000-TL olabileceğini, takdirinin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen 05/05/2020 tarihli 2.ek raporda özetle: 28.10.2019 tarihli ek raporundaki görüşlerin geçerliliğini koruduğunu, Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesince sunulan mali rapor kapsamındaki bedeller üzerinden bir değerlendirme yapılması halinde 7 yıllık dönem için … Şirketi yönünden 27.795TL-83.387-TL, … şirketi yönünden ise 25.966TL-77.899-TL arasında bir tazminatın belirlenebileceği, tecavüzün ağırlığına göre azami veya asgari sınırdan hüküm kurma ve davalılar yönünden müşterek veya ayrı ayrı tazminata hükmedilip edilmeyeceği konusunda tüm takdirin mahkemeye ait olduğu, davacının Ankara 3. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/262 E sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporundaki emsal lisans sözleşmesinin işbu dava açısından da emsal kabul edilmesi halinde yıllık asgari 5.000-TL ve azami 10.000-TL olmak üzere, 7 yıllık asgari bedelin 35.000-TL, 7 yıllık azami bedelin ise 70.000-TL olacağı, bu asgari ve azami bedeller üzerinden davalılar yönünden müşterek veya ayrı ayrı tazminata hükmedilip edilmeyeceği hususundaki takdirinin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen 03/08/2021 tarihli 3.ek raporda özetle: birinci ve ikinci ek rapor arasındaki maddi tazminat miktarının farklı olmasının nedeninin birinci raporun düzenlenmesi aşamasında davalı şirketlilerin cirolarının bilinmiyor olması, ikinci rapor düzenlendiği aşamada davalı şirketlilerin cirolarının tespit edilmiş ve biliniyor olmasından kaynaklandığı, davalı iki ayrı şirketin 7 yıllık ihlal süresi boyunca elde ettikleri ciroya emsal lisans bedeli çarpanı olarak ek raporumuzda da azami oran olarak belirttiğim %3’ün uygulanmasının hakkaniyete uygun olacağı, buna göre davacının 6769 s. SMK’nin 151/2-c maddesinde göre talep edebileceği maddi tazminatın; … Boya Dekorasyon İnş. Tic. San. Ltd. Şti. yönünden (2.779.587,01 TL X %3=) 83.387,00 TL tutarında olacağı, … Yapı Malz. Yalıtım boya paz. Ltd. Şti. Yönünden (2.596.642,02 TL x %3=) 77.899,00 TL tutarında olacağı, manevi tazminat ve itibar tazminatı yönünden takdirin, tarafların kusur ve tutumları doğrultusunda mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporları mahkememizce incelenmiş, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
GEREKÇE:
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun “Marka Hakkına Tecavüz Sayılan Fiilleri” içeren 29. maddesinin (a) bendi uyarınca; “Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.” marka hakkına tecavüz olarak değerlendirmektedir.
SMK’nun “Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları” başlığı ile düzenlenen 7. maddesi ise aşağıdaki şekildedir:
(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c) Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.”
6769 sayılı SMK’nın 29 maddesinde, marka hakkına tecavüz sayılan fiiller belirtilmiş olup;
(1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
(2) 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü tecavüz davalarında def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır.
6769 sayılı SMK’nın 149 ncu maddesine göre, sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
a) Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti.
b) Muhtemel tecavüzün önlenmesi.
c) Tecavüz fiillerinin durdurulması.
ç) Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini.
6769 sayılı SMK 150 maddesine göre; Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlü olduğu bildirilmiş olup, sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilir.
Hak sahibi, sınai mülkiyet hakkının ihlali iddiasına dayalı tazminat davası açmadan önce, delillerin tespiti ya da açılmış tazminat davasında uğramış olduğu zarar miktarının belirlenebilmesi için, sınai mülkiyet hakkının kullanılması ile ilgili belgelerin, tazminat yükümlüsü tarafından mahkemeye sunulması konusunda karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Davacı kurumun TÜRKPATENT nezdinde muhtelif sınıflarda (1’den 45e kadar) tescilli markaları bulunduğu gibi ayrıca T/01691 sayılı tanınmış markanın da sahibi olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce 23.08.2017 tarihinde, davalıya ait www….boya.com.tr web sitesi üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, yapılan incelemeler sonucu düzenlenen 23.08.2017 tarihli bilirkişi raporunda “… thermoproof doğal ısı yalıtım sıvası tübitak desteklidir” biçiminde açıklama ile “… thermoproof tübitak buluş özelliği almış tek yalıtım malzemesi” “Türkiye’nin ilk ve tek Tübitak onaylı buluşu” gibi açıklamaların yer aldığı, İnternet sitesindeki “… thermoproof” ürün fotoğraflarının sol üst köşesinde ürün fotoğrafı büyütüldüğünde daha belirgin hale gelen TÜBİTAK markasının yer aldığı, davalı web sitesindeki kullanımların, davacı yanın 2006/17747 ve 2007/67835 sayılı markalarından doğan haklara karıştırılma ihtimali yaratır kullanımlar olduğunu, bu kullanımların SMK 7/2 ve 7/3 anlamında tecavüz teşkil ettiği, mezkur kullanımların aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporlarından da anlaşılacağı üzere; davalı yanın web sitesi ve ürünleri üzerinde davacı kuruma ait TÜBİTAK tanınmış marka ve logosunu kullandığı; www….boya.com.tr web sitesinde yer alan bu ve bunun gibi kullanımlar ile yine dosya içerisinde davacı yanın EK – 1 olarak sunduğu kullanımların tamamında davacı kurum logo ve markalarının yer aldığı görülmektedir.
Davacı yanın özellikle 2007/67835 sayılı markasını 45 sınıflı bir başvuru olması ve daha da ötesinde davacı yanın TÜBİTAK+şekil markasının T/01691 sayı ve 22.02.2008 tarihinde TÜRKPATENT tanınmış markalar siciline kayıt edilen tanınmış marka statüsünde olması sebebiyle, söz konusu ibarenin, bu mahiyetteki izinsiz kullanımlarının, davacı yanın tescilli markalarından doğan hakları ihlal eder bir kullanım olarak kabul edilmiştir.
Davacı taraf ile davalılardan … firması arasında 30.05.2011 tarihinde imzalandığı görülen ve davalı tarafın, “TÜBİTAK” markası ve logosunun kullanımlarına geçerli sebep olarak dayandırdığı TÜBİTAK Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Çerçevesinde Ses Nem ve Isıya Karşı Yüksek Yalıtım Özellikli Sıva Malzemesi Geliştirilmesi başlıklı ve 7100917 numaralı Proje Sözleşmesi”nin “REKLAM YASAĞI” başlıklı 10. Maddesinin 1. Fıkrasında “Destek alarak başarıyla tamamlanmış proje sonucunda veya proje süresince ticari bir ürün ortaya çıkması ve pazara sunulması halinde, bu ürünün üzerinde, “bu ürün TÜBİTAK Teknoloji ve Yenilik Destek Programından yararlanılarak geliştirilmiş olup ürün/hizmet ile ilgili tüm sorumluluk (kuruluşun ticaret unvanı veya işletme adı) aittir” ifadesi TÜBİTAK onayı ile yer alabilir.” düzenlemesine yer verilmiş 2. Maddede ise “kuruluşa sağlanan proje desteği maddi nitelikte olup kuruluşa proje desteği sağlanıyor olması, proje ve proje çıktılarının TÜBİTAK tarafından onaylandığı ve kuruluş ve TÜBİTAK tarafından birlikte ve işbirliği ile gerçekleştirildiği anlamını taşımaz. Bu nedenle kuruluş, TÜBİTAK tarafından projeye maddi destek sağlandığının belirtilmesi dışında, projenin bizzat TÜBİTAK tarafından veya TÜBİTAK ile işbiliği içerisinde yürütüldüğü izlenimini verecek herhangi bir açıklamada bulunamaz. TÜBİTAK markasının toplumda uyandırdığı güven duygusundan haksız bir şekilde yarar sağlama amacı taşıyan kullanımlar marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilecektir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Maddenin 3. Bendinde ise “Kuruluş, hiçbir yazışma, doküman, reklam ve tanıtımda TÜBİTAK logosunu kullanamayacağı gibi, TÜBİTAK’tan alınan desteğin içeriği ve mahiyetine ilişkin yanlış ve yanıltıcı bilgi veremez” düzenlemesine de yer verilmiştir.
Bu durumda taraflar arasındaki sözleşmenin 10.1, 10.2 ve 10.3 maddelerine kararlaştırılan maddeler çok açık olup davalı yanın mezkur kullanımlarını ilgili sözleşmeye dayandırması mümkün görülmemiştir.
Buna göre davalı yanın davalılarca piyasaya sunulan söz konusu ürünler üzerinde davacı markası ile iltibas yaratabilecek, karıştırılabilecek, muhataplar nezdinde davacı-davalı arasında bir ilişkinin var olduğu algısı yaratabilecek nitelikteki bu kullanımlar, davalı lehine haksız bir menfaat teminine sebep olabileceği gibi aynı zamanda tüketicinin, önceden bildiği, tanıdığı, güvendiği ve daha önemlisi özünde kamusal bir garanti algısı yaratır bir marka olan “TÜBİTAK” markasının bu şekilde kullanımları sonucunda, aldığı mal ya da hizmette memnun kalmama ihtimali bulunan tüketicinin, davacı yan markasına olan güveni de sarsılabilecektir.
Dolayısıyla 6769 s. SMK’nın 7. Maddesinde yer alan “Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve/veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması” ve 29/1-c bendi uyarınca ise “Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.” eylemlerinin gerçekleştiği anlaşılmış, davalılar eylemlerinin davacının sahip olduğu marka hakkının ihlali olarak kabul edilmiştir.
Bilirkişi incelemesi ile davalı defterleri incelenmiştir, davalı iki ayrı şirketin 7 yıllık ihlal süresi boyunca elde ettikleri ciroya emsal lisans bedeli çarpanı olarak ek raporda azami oran olarak belirtilen %3’ün uygulanmasının hakkaniyete uygun olacağı, buna göre davacının 6769 s. SMK’nin 151/2-c maddesinde göre talep edebileceği maddi tazminatın; … Boya Dekorasyon İnş. Tic. San. Ltd. Şti. yönünden (2.779.587,01 TL X %3=) 83.387,00 TL tutarında olacağı, … Yapı Malz. Yalıtım boya paz. Ltd. Şti. Yönünden (2.596.642,02 TL x %3=) 77.899,00 TL tutarında olacağı anlaşılmıştır.
Bir tür haksız eylem niteliği taşıyan davalının markaya ve tasarıma tecavüzü sonucu davacı marka sahibinin piyasada edindiği imaj ve güvenden oluşan manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp ve zararlar ile uzun süren çabalarla yaratılan marka imajının zedelenmesi nedeniyle manevi tazminat isteminin yerinde olduğu, davalının basiretli tacir gibi davranmayarak, davacı adına daha önce tescilli markayı bilebilecek durumda iken gerekli izni almaksızın davacı markasını kullanması kusurlu bir davranış olup, izinsiz olarak davacıya ait markanın kullanılması suretiyle oluşan haksız eylemin manevi tazminatı da gerektirdiği sonucuna ulaşılmış neticeten davanın kısmen kabulü ile davalıların TÜBİTAK’a ait marka ve logoyu kullanarak ürettikleri ürünlerin ve yaptıkları yayınların davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet niteliğinde olduğunun tespitine, tecavüzün ve haksız rekabetin men ve refine, 77.899,00 TL maddi tazminatın davalı … YAPI MALZEMELERİ YALITIM BOYA PAZARLAMA LTD. ŞTİ’den dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, 83.387,00 TL maddi tazminatın davalı … BOYA DEKORASYON İNŞAAT TİCARET SANAYİ LTD. ŞTİ’den dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, eylemin ağırlığı dikkate alınarak 15.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, davacıların manevi tazminatı aşar şekilde itibar kaybettiklerine dair somut veri bulunmadığından itibar tazminatına yönelik talebin reddine, mahkememiz kararının masrafın davalıdan alınmak kaydı ile Türkiye genelinde tirajı en yüksek gazetelerden birinde ilanına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
(Mahkememizce hüküm kurulup, duruşma zaptı çıktısı alınmış taraflara verilmiştir. Hazır olan taraflara zaptın verilmesi ve dosyaya eklenmesi akabinde onaylanması sırasında mahkeme katibince sehven manevi tazminat ve itibar tazminatına ilişkin kısmın kesildiği anlaşılmaktadır. Zaptın hazır olan taraflara teslim edilmiş olması ve dava dosyası içerisine konulmuş olması nedeni ile kısa karar gerekçeli karar çelişkisi olmayacağı değerlendirilmiş, dosyaya eklenen zabıt dosyaya taranmıştır. )
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabulü ile
Davalıların TÜBİTAK’a ait marka ve logoyu kullanarak ürettikleri ürünlerin ve yaptıkları yayınların davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet niteliğinde olduğunun tespitine, tecavüzün ve haksız rekabetin men ve refine,
77.899,00 TL maddi tazminatın davalı … YAPI MALZEMELERİ YALITIM BOYA PAZARLAMA LTD. ŞTİ’den dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine,
83.387,00 TL maddi tazminatın davalı … BOYA DEKORASYON İNŞAAT TİCARET SANAYİ LTD. ŞTİ’den dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine,
15.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine,
İtibar tazminatına yönelik talebin reddine,
Mahkememiz kararının masrafın davalıdan alınmak kaydı ile Türkiye genelinde tirajı en yüksek gazetelerden birinde ilanına,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 12.042,00-TL karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Maddi taleplerin (markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespitini men ve ref’i) kabulü nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Maddi tazminat talebinin kabulü nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 20.697,17-TL ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,

5-Manevi tazminat talebinin kabulü nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-İtibar tazminatının reddi nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

7-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 4.992,10-TL yargılama giderinin takdiren 3.308,06-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/03/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
GİDER AVANSI :4.992,10-TL
TOPLAM :4.992,10-TL