Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/178 E. 2021/3 K. 12.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/178
KARAR NO : 2021/3

DAVA : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 23/05/2017
KARAR TARİHİ : 12/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesiyle; müvekkili şirketin … markası ile bir dünya şirketi olarak faaliyet gösterdiğini, müvekkili markalarının şirket kurucusuna devlet tarafından verilmiş olan soyadından geldiğini ve tanınmış marka olduğunu, müvekkili şirketin 1942 yılından bu yana “eczacı” esas unsurundan türeyen “…” markasını kullandığını, müvekkili markasının ayrıca 26.06.2009 tarih, ….sayılı kurum kararı ile tanınmış marka belgesine haiz olduğunu, müvekkili ticaret unvanı ve tanınmış markası olan “…” ibaresinin asli unsurunun “eczacı” olduğu ve bu marka ile tescilli yüzlerce markalarının olduğunu, müvekkili markalarının toplum nezdinde “eczacı” olarak tanındığını, buna dair örnekleri dosyaya sunduklarını, dava konusu … … markasının müvekkili markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, bu marka başvurusunun ilanına yapılan itirazın haksız biçimde reddedildiğini, daha önce İstanbul 1. FSHHM’nin … K. sayılı kararı ile “… optik” markası ile müvekkili markaları arasında iltibasın oluşacağına hükmedildiğini iddia ederek 16.02.2018 tarihli ve … sayılı YİDK kararının iptaline ve tescil edilmesi halinde … sayılı … … ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesiyle; önceki markanın ayırt edici gücünün karıştırılma ihtimalinin belirlenmesinde esas alınacak kriterlerden biri olduğunu, “eczacı” sözcüğünün Türk Dil Kurumu internet sitesinde “eczacılık fakültesinden mezun olarak eczacılık mesleğini yapmaya hak kazanmış kimse” olarak tanımlandığını, söz konusu ibarenin bir meslek adı olduğunu, bu nedenle herkesin kullanabileceği, ayırt edici gücü zayıf bir ibare olduğunu, markaların “eczacı” kelimesi nedeniyle benzer olduğundan bahsedilemeyeceğini, davacı markalarında ek olarak “başı” ibaresi yer alırken dava konusu markada “oğlu” ibaresinin kullanıldığını ve “…” kelimesinin de yer aldığını, ayırt ediciliği düşük unsurlardaki ortaklık karşısında diğer bileşenlere yönelmek gerektiğini, taraf markalarının tertip tarzının, yazım stillerinin, ihtiva ettikleri farklı şekillerin ve renk unsurlarının markalar arasında karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırdığını, markaların bir bütün olarak ele alınması gerektiğini, dava konusu markanın 8/4 uyarınca reddini gerektirecek bir durum bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; kendisinin de bir eczacı olduğunu, bu ibarenin bir meslek adı olduğunu, toplumda sağlık faaliyeti yürüten bir meslek grubunun isminin kullanılmasından yoksun bırakılmanın hukuka ve hakkaniyete aykırı olacağını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
6769 Sayılı SMK’nın Geçici 1. Maddesine göre bu kanunun yayımı tarihinden önce Enstitüye yapılmış olan ulusal ve uluslararası marka ve tasarım başvuruları ile coğrafi işaret başvuruları, başvuru tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılacağından, kanunun yayım tarihi olan 10.01.2017 tarihinden önceki başvurular ve eldeki davada 556 Sayılı KHK hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.
Bu kapsamda uyuşmazlık dava konusu başvurunun kapsamında kalan mallar yönünden taraf markaları arasında benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca başvurunun reddinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Türk Patent’den celbedilen işlem dosyasının tetkikinden:
Davalı … San. Ltd. Şti. tarafından … … markasının “03.Sınıf: 03/01 Ağartma ve temizlik amaçlı maddeler. 03/02 Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil). 03/03 Sabunlar. 03/04 Diş bakımı ürünleri. 03/05 Aşındırıcı ürünler (zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar dahil). 03/06 Parlatma ve bakım ürünleri (deri, vinil, metal, ahşap için). 35.Sınıf: 35/01 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri. 35/02 Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. 35/03 İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. 35/04 Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri. 35/05 Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. 35/06 Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için (03. sınıf) Ağartma ve temizlik amaçlı maddeler. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil). Sabunlar. Diş bakımı ürünleri. Aşındırıcı ürünler (zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar dahil). Parlatma ve bakım ürünleri (deri, vinil, metal, ahşap için). mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” emtialarını kapsayacak şekilde tescili için 17.09.2014 tarihinde başvuruda bulunulduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından başvurunun “35/06 Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için (03. sınıf) Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil). Sabunlar. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” bakımından 556 s. KHK’nın 7/1-b bendi kapsamında resen reddine ve kalan emtialar için 12.03.2015 tarih ve 235 sayılı Resmi Marka Bülteninde ilanına karar verildiği, başvurunun ilanına davacı …Ş. tarafından … sayılı ECZACI ve … ibareli markalara dayanılarak iltibas ve tanınmışlık gerekçesiyle itiraz edildiği, dava dışı … tarafından ise “…” markasına dayanılarak itiraz edildiği, her iki itirazın da Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddine karar verildiği, ilgili dairenin bu kararına, davacı şirket tarafından Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu nezdinde itiraz edildiği, 20.03.2017 tarih ve 2017-M-1773 sayılı YİDK kararı ile;
“… başvuru numaralı “… …” ibareli başvurunun 556 s. KHK’nın 8. Maddesi uyarınca … sayılı markalara dayanılarak ve tanınmışlık gerekçeleri ile reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir. 8/1 kapsamında yapılan incelemede, başvuru ile itiraz gerekçesi markalarda yer alan ortak unsurun “eczacı” ibaresi olduğu, ibarenin başvurunun marka örneğinde “…” şeklinde, itiraz gerekçesi markalar ise “…” şeklinde kullanıldığı görülmüştür. Her ne kadar “eczacı” ibaresi başvuru ve itiraz gerekçesi markalarda ortak unsur olarak yer alıyor olsa da, söz konusu ibarenin bir meslek adı olması ve ayırt edici niteliğinin bulunmaması, ibarenin başvuruda “-oğlu” eki, itiraz gerekçesi markalarda ise “-başı” eki ile birlikte kullanılması, ayrıca başvurunun marka örneğinde Türkçe karşılığı “biberiye” olan Almanca “…” kelimesine de yer verilmiş olması hususları birlikte göz önüne alındığında, “… …” ve itiraz gerekçesi markaların birbirlerinden farklılaştığı, bu nedenle ibareler arasında ilişkilendirilme/iltibas ihtimali oluşturacak düzeyde işaret benzerliği bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Belirtilen gerekçeler dikkate alındığında, başvuru ve itiraz gerekçesi markalar arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimali bulunmadığı görüşüne varıldığından, 8/1 kapsamında yapılan itiraz reddedilmiştir. Başvurunun tanınmışlık gerekçesi ile reddini gerektirecek yeterli bilgi ve belgelere ise itiraz ekinde yer verilmediği görüşüne varıldığından, 8/4 kapsamında yapılan itiraz reddedilmiştir” şeklinde karar verildiği, dava konusu YİDK kararının davacı şirkete 29/03/2017 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık yasal süre içerisinde 23/05/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmış, işin esasına girilmiştir.
İlk bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda ve ek raporda özetle: dava konusu … sayılı ibareli marka ile davacı yanın “ECZACI” ve “…” ibareli markaları arasında 556 s. KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında iltibasa neden olabilecek bir benzerliğin mevcut olmadığı, 8/4 maddesinin şartlarının somut uyuşmazlık açısından gerçekleşmediği, 8/5 maddesi uyarınca davacı yanın tescilli ticaret unvanından kaynaklı bir hak sahipliğine dayalı olarak, dava konusu işaret yönünden üstün bir hak sahibi olmayacağı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Davacı vekili rapora ve ek rapora ”raporun birebir aynı markaya ait emsal kararlara aykırı olduğunu,“…” ile“…” markaları arasındaki benzerlik ve iltibas tehlikesi aşikar iken aksi yönde kanaati anlayabilmenin mümkün olmadığını, 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinde sayılan şartlarının tamamının somut olayda gerçekleştiğini, dava konusu markanın müvekkilinin markası ile benzer olduğunu, alelade vatandaş hafızasında detaylar dışında bırakacağı genel izlenimi itibari ile müvekkili şirketlee bağlantılı olduğu veya müvekkil şirket ürünü olduğu husularının düşünülmesinin kaçınılmaz olduğunu, yine KHK’nın 8/5 maddesindeki tüm şartların somut olayda mevcut olduğunu, müvekkili şirketin uzun yıllar boyunca kamuoyu nezdinde … ve ECZACI olarak tanınıp bilindiğini, her iki ibarenin de müvekkili şirketi temsil etmekte olduğunu, Yargıtay 11. HD’nin …. K sayılı ilamı ile “E …” markası ile “…” markası arasında iltibas ihtimali olmadığına dair verilen yerel mahkeme kararının bozulduğunu, yine İstanbul …. FSHHM’nin … K. sayılı kararında … Spor Kulübü ile Ankara Eczacı İhtisas Gençlik ve Spor Kulübü Derneği markaları arasında iltibas ihtimalinin bulunduğuna hükmedildiğini, aynı şekilde İstanbul 1. FSHHM’nin …. sayılı kararında “…” ve “… OPTİK” markaları arasında iltibas bulunduğuna karar verildiğini bu kararlar karşısında kök ve ek raporun hatalı değerlendirmeler içerdiğini ileri sürerek yeni bir heyetten rapor alınmasını talep etmiştir.
Mahkememizce itirazlar bağlamında yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen 04/09/2019 tarihli raporda özetle: … sayılı … … ibareli davalı … başvurusu ile … ibareli davacı markaları arasında, başvurunun kapsadığı tüm mal ve hizmetler (03 ve 35. Sınıflar) bakımından 556 s. KHK m. 8/1-b anlamında “karıştırılma ihtimali” bulunduğu, davacının … ibareli markasının “ilaç ve kimyasal ürünler” sektöründe tanınmış marka olduğu ve tanınmışlığın iltibas ihtimalini arttırdığı, davalı … başvurusunun kötüniyetler yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Her iki rapor arasında mübayenet bulunduğundan çelişkinin giderilmesi için yeni bir heyetten rapor alınmıştır.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen 10/03/2020 tarihli raporda özetle:
Taraf markaları arasındaki benzerliğin 556 sayılı KHK’nın 8/1 -b maddesi anlamında karıştırmaya yetecek düzeyde olmadığı, davacı yana ait EZCACIBAŞI ibareli markaların tanınmış marka olduğu, dava konusu markanın tesciline izin verilmesi halinde davacı yanın tanınmış … markalarıın 556 sayılı KHK 8/4 kapsamında ayırt edici gücünün zedelenebileceği ve markanın sulandırılmasına neden olabileceği, bu sebeple TÜRKPATENT YİDK tarafından verilen YİDK kararının iptali koşullarının ve dava konusu marka tescilli markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Hükme esas alınan ikinci ve üçüncü heyet bilirkişi raporlarının her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporların usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Uyuşmazlık dava konusu başvurunun kapsamında kalan mallar yönünden taraf markaları arasında benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca başvurunun reddinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
“Marka tescilinde red için nispi nedenler” başlığı altında düzenlenen 556 sayılı KHK’nın 8. maddesi;
“Madde 8 – Tescil edilmiş veya tescil için başvuru yapılmış bir markanın sahibi tarafından itiraz yapılması durumunda aşağıdaki hallerde marka tescil edilemez:
a) Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı ise ve aynı mal veya hizmetleri kapsıyorsa,
b) Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa.
Marka sahibinin ticari vekili veya temsilcisi tarafından markanın kendi adına tescili için, marka sahibinin izni olmadan ve geçerli bir gerekçe gösterilmeden yapılan başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine red edilir.
Tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescili istenilen marka, aşağıdaki hallerde tescil edilmez.
a) Markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ise,
b)Belirtilen işaret, sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyorsa,
Marka, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir markanın aynı veya benzeri olmakla birlikte, farklı mallar veya hizmetlerde kullanılabilir. Ancak, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu red edilir.
Tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, fotoğrafı, telif hakkı veya herhangi bir sınai mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.
Ortak ve garanti markalarının sona ermesinden itibaren üç yıl içinde ortak marka veya garanti markası ile aynı veya benzeri olan marka tescil başvurusu itiraz üzerine reddedilir.
Bir markanın yenilenmeme nedeniyle koruma süresinin dolmasından sonra iki yıl içerisinde aynı veya benzer markanın, aynı veya benzer mal ve hizmetler için yapılan tescil başvurusu itiraz üzerine reddedilir.” şeklindedir.
Yukarıda ayrıntısı yazılı 8/1-b maddesinde geçen düzenleme uyarınca getirilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescil başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynı ya da benzer olması, ikincisi ise; her iki markanın da kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olmasıdır. Ancak burada 556 sayılı KHK’nın 8. maddesinin (4) numaralı fıkrasının hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir. Tanınmış marka kavramı yerleşik Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Ayrıca 556 sayılı KHK’nın 8. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde geçen “halk tarafından karıştırılma ihtimali” konusunda genel ölçünün; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulması gerekmektedir. Taraf markalarının kapsadığı 03 ve 35. Sınıflardaki mal ve hizmetlerin tüketicileri toplumun her kesiminden kişilerdir. Dolayısıyla, eğitim, bilgi, kültür farkına karşın pek çok kişi dava konusu markaların tüketicileri olabilir. Bu sebeple bu markaları taşıyan mal/hizmetlerin ortalama tüketicisinin kimi zaman markayı detaylı şekilde incelemeden hareket edebileceği ve davalının mal/hizmetini tercih ederken davacı markasından edindiği olumlu imajı davalı markasına kolaylıkla aktarabileceği ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır.
Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, tüketici kitlesinin bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma, ilişkilendirme ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Bir başka anlatımla, “iltibas tehlikesi” görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı Markası İtiraza Mesnet Davacı Markaları

… … … +şekil
(03, 35. sınıf) …
eczacı
(01 / 02 / 03/ 04/ 05 / 06 / 07 / 08 / 09 / 10 / 11 /
12 / 13 /14 / 15 / 16 / 17 / 18 / 19 / 20 / 21 / 22 /
23 / 24 /25 / 26 / 27 / 28 / 29 / 30 / 31 / 32 / 33 /
34 / 36 /37 / 38 / 39 / 40 / 41 / 42 / 43 / 44 / 45. Sınıflar)

Hükümsüzlüğe Dayanak
Örnek Davacı Markaları
… City TM
… HİJYEN MAX+şekil
… Bilişim+şekil
… Sens+şekil
… Sağlıklı Bir Gelecek +şekil
… EGO

Davalının markasının incelenmesinde; davalı … başvurusu … … şeklinde olduğu, markanın siyah renkte büyük harflerle yazılmış … ve … kelimelerinden oluştuğu, markada yer alan “…” kelimesi Almanca “biberiye” anlamına geldiği, “…” kelimesi ise TDK Güncel Türkçe Sözlük uyarınca “Eczacılık fakültesinden mezun olarak eczacılık mesleğini yapmaya hak kazanmış kimse” anlamına gelen “eczacı” kelimesi ile “Erkek evlat, mahdum” anlamına gelen “oğul” kelimesinden türetilmiş bir kelime olduğu, ”eczacı” kelimesinin kökenini oluşturan “ecza” kelimesi de “Canlılardaki rahatsızlıkların bozuklukların ve çeşitli hastalıkların tanısı, önlenmesi veya tedavisi için yararlanılan doğal veya sentez yoluyla hazırlanmış madde.” anlamına geldiği anlaşılmaktadır.
Davacının markalarının incelenmesinde; itiraza mesnet …+şekil, …, … ve Eczacı şeklinde olup, Eczacı markası hariç diğer tüm markalarda … kelimesinin ayırt edici esaslı unsur olduğu anlaşılmaktadır.
Markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Davacı adına tescilli 2005/7024 sayılı marka “e+…” ibaresinden oluşmaktadır. Aynı sınıfa ilişkin dava konusu başvuru da “…” kelimesinden oluşmakta olup, marka kompozisyonunda “e” harfi farklı renkte ve baskın nitelikte kullanılmaktadır. Bu durumda, her iki işaretin de baskın nitelikteki “e” harfini içeren kelime ve yine “eczacı” ibarelerinden türetilerek meydana getirilmiş oldukları dikkate alındığında, işaretler arasında 556 sayılı KHK m. 8/1-b anlamında ilişkilendirilme ihtimali içerecek şekilde iltibas tehlikesi bulunduğunun kabulü gerekir. (Bknz, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2015/12573 E. ve 2017/429. K.)
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davalı şirketin başvurusu olan “… …” markasının tescil edilmek istendiği 03. ve 35. sınıflardaki tüm mal ve hizmetler bakımından ortalama tüketici kitlesine hitap ettiği, ortalama tütetici kitlesinin de, markaları ayırt etmede, kimi zaman markayı detaylı şekilde incelemeden hareket edebileceği ve davalının mal ve hizmetini tercih ederken davacı markasından edindiği olumlu imajı davalı markasına kolaylıkla aktarabileceği ihtimalinin bulunduğu, davalı … başvurusunun kapsadığı 03. Sınıftaki malların tamamı ile 35/01, 02, 03, 04, 05 altı gruplarındaki hizmetlerin, davacı markaları kapsamında aynen yer aldığı, yani, taraf markalarının emtia listeleri 03 sınıf ile 35/01, 02, 03, 04, 05 alt gruplarındaki tüm mal ve hizmetler bakımından aynı/aynı tür emtialardan oluştuğu, 03. Sınıftaki malların satışına 35/06 alt grubundaki perakende satış hizmetleri bakımından ise, markaların emtia listelerinin benzer/ilişkili mal ve hizmetlerden oluştuğu, davacının redde mesnet markaları 03. Sınıftaki malları kapsadığı, bir emtia ile onun perakende satış hizmeti arasında benzerlik ilişkisi olduğunun yargı kararları ile de kabul edildiği, dava konusu marka başvurusunun kapsadığı 35/06 alt grubundaki hizmetler bakımından da taraf markalarının emtia listelerinin benzer olduğu, davacının hükümsüzlük istemine dayanak gösterdiği 2013 82851 sayılı … PROFESYONEL markasının 03. Sınıftaki malların satılına ilişkin 35/06 alt grubunda tescilli olduğu, bu marka ile başvurunun emtia listesi aynı/aynı tür olduğu, sonuç itibariyle; … esas unsurlu davacı markaları ile … … ibareli davalı … başvurusunun 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibasa yol açacak kadar benzer olduğu, başvurunun kapsadığı 03. ve 35. Sınıflardaki tüm mal/hizmetler bakımından markalar arasında ilişkilendirme durumunun mevcut olduğu ve iltibas riskinin bulunduğu, bu nedenle markalar arasında işbu mal ve hizmetler bakımından karıştırma ihtimali bulunduğu, davacının … markasının “ilaç ve kimyasal ürünler” sektöründe tanınmış marka olması karşısında, somut olayda markaların emtia listeleri, çekişmeli mal ve hizmetlerin tamamı bakımından aynı/aynı tür ve benzer mal ve hizmetlerden oluştuğu kabul edildiğinden, bu durumun iltibası artıran bir unsur olduğu ancak KHK 8/4 maddesinin somut olaya tatbikine gerek bulunmadığı, davalı … başvurusunun kötü niyetle yapıldığına dair bunu ispata yeterli herhangi bir delile dosyada rastlanmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
Davanın kabulü ile
1-TPE YİDK’nın … sayılı kararın iptaline,
2-Davalıya ait … kod nolu “… …” markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,

3-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 59,30-TL karar harcından peşin alınan 31,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 27,90-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 6.015,00-TL
yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/01/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 67,40-TL
GİDER AVANSI :5.947,60-TL
TOPLAM :6.015,00-TL