Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2016/344 E. 2022/34 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/344
KARAR NO : 2022/34
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …,

DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Markaya Tecavüzün Tespiti, Men’i, Ref’i, Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 03/08/2016
KARAR TARİHİ : 01/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan markaya tecavüzün tespiti, men’i, ref’i, maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkilin 1995 yılından beri emlak sektöründe çalıştığını ve 2007/60684 sayılı “…..” markasının tescil sahibi olduğunu, müvekkilinin markasının tanınır olduğunu, internet üzerinden yapılacak bir araştırmada bu tanınmışlığının görülebileceğini, müvekkili markasının hukuka aykırı bir şekilde davalı yanca kullanıldığını, Adana’da bulunan ve yetkilisinin ….. olduğu ve aynı zamanda ticaret sicilinde kayıtlı bir şirket olduğunu, anılan firmaya iadeli taahhütlü yazı gönderdiklerini, gelen cevabi yazıda kendi isimlerinin ….. İnşaat olması sebebiyle kullanmaya devam edeceklerini belirttiklerini, üstelik davalı yanın, 2016/31390 sayılı marka başvurusunun da bulunduğunu, anılan başvuruya itiraz ettiklerini, davalı yan kullanımının müvekkil markasından doğan hakları ihlal ettiğini, davalının kendi internet sitesi ve sahibinden.com sitesine verdiği çok sayıda ilan ile eylemlerini sürdürdüğünü, davalı eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabete sebebiyet verdiğini, davalının kendi internet sitesi ve sahibinden.com üzerinden … ibaresini kullanmak suretiyle yaptığı eylemlerinin davacının marka hakkına tecavüz niteliğinde olduğunun tespitine, tecavüzün men ve ref’ine, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesine, mahkeme ilamının masrafın davalıdan alınmak suretiyle Yurt genelinde yayınlanan tirajı yüksek bir gazetede ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
TEFRİK:
İş bu dava dosyası mahkememizin 2016/305 E. Sayılı dava dosyasından tefrik edilerek 2016/344 E. numarasını almıştır.
CEVAP:
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; davacının iddialarının hukuken bir geçerliliğinin bulunmadığını, müvekkili şirketin davacı ile aynı ilde ticari faaliyet göstermediğini, müvekkilinin isim ve ticari unvanlarının farklı olduğunu, taraf markalarında sadece “….” ibaresinin ortak olduğun, müvekkili markasının yanında “….” ibarelerinin de bulunduğunu, davacının hangi müşterisinin, müvekkilinden, sırf davacının markasını taklit ediyor iddiasından ötürü ev veya işyeri satın almış olabileceğini mahkemeye sorduklarını, müvekkili şirketin zaten kendi markası için TÜRK PATENT kurumuna başvuruda bulunduğunu, müvekkilinin kendi web sitesi ve müşterilerinin hiçbir şekilde davacı yan ile haksız rekabet oluşturmadığını, müvekkilinin davacı iddiaları aksine herhangi bir şekilde zarar kastı ile hareket etmediğini, davacının Adana ilinde kendi ismi ya da şubesi ya da bayisinin dahi bulunmadığını, davacının iddialarının tamamen soyut iddialardan ibaret olduğunu, müvekkiline karşı itham edilen suçlamaların iyi niyetli olmadığını, dosya kapsamındaki tazminat hesaplamalarını 556 s. KHK 66/2-b maddesine dayandırdıklarını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GÖREV-YETKİ- ZAMANAŞIMI- HUKUKİ YARAR YOKLUĞU İTİRAZI
Davalı vekilinin davaya cevap verdiği ve yetki görev zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de; itirazlarının HMK’ya uygun olmadığı, davalı vekilinin yetki ile ilgili itirazının 556 KHK 63/1 maddesi gereğince yerinde olmadığı, yine görevle ilgili itirazın 556 KHK 71/1 maddesi gereğince yerinde olmadığı, dava konusu itibariyle marka sahibi davacının markasına tecavüzün tespiti, men ve ref’i ile buna bağlı olarak maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı bulunduğu, bu nedenle dava açmakta hukuki yararının bulunduğu; eldeki davanın eda davası olması ve tecavüz devam ettiği sürece zamanaşımının söz konusu olamayacağı anlaşıldığından görev, yetki, hukuki yarar yokluğu ve zaman aşımı itirazlarının reddine karar verilmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı kullanımlarının davacının tescilli markasına tecavüz edip etmediği, maddi ve manevi tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda/ek raporlarda özetle: davacı yanın 2007/60684 sayısı ile tescilli markası ile davalı yanın “…..”, “…” şeklindeki kullanımlarının, iltibasa neden olabilecek düzeyde benzer olduklarını, davalı yanın 2016/31390 sayısı ile tescilli “…” markası kapsamında 36. Sınıftaki “gayrimenkul komisyonculuğu” hizmetlerinin yer almadığı, bu nedenle davalının fiili kullanımlarının anılan markanın tescili kapsamında kalmayacağı, zira davalı faaliyetlerinin genel anlamda gayrimenkul komisyonculuğuna yönelik olduğu, sadece kendi yaptığı dairelerin satımı ile sınırlı faaliyette bulunduğunu gösterir hiçbir delilin dosyada mevcut olmadığı, hesaplamanın TBK 50 maddesi uyarınca yapılması gerektiği, TBK 50 maddesi kapsamında yapılan hesaplama sonucunda davacının, davalıdan elde edebileceği yoksun kaldığı kazanca ilişkin tazminatın en az 5.000-TL olabileceği, manevi tazminata ilişkin takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun/ek raporların her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 9. maddesine göre;
a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması,
b) Tescilli bir marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk üzerinde, işaret ile tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali olan herhangi bir işaretin kullanılması halinde marka sahibinin, izni alınmadan markasının kullanılmasının önlenmesini talep etme yetkisi bulunmaktadır.
556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61. maddesine göre ise,
a) 9 uncu maddenin ihlali, marka hakkına tecavüz teşkil etmektedir.
Görüldüğü üzere 61. maddenin a bendine göre marka hakkına tecavüz sayılan hallerden biri de 9. maddenin ihlalidir. 9. maddenin kapsamına ise aynı veya benzer markaların aynı veya benzer mal veya hizmetlerde kullanılması girmektedir.
Bilindiği üzere, bir markanın sahibinin izni olmadan, başkası tarafından 556 sayılı KHK’ nin 9. maddesinin 1. fıkrasının a, b ve c bentlerinde öngörülen model ve 2. fıkrasında açıklandığı şekilde kullanılması marka hakkına tecavüzdür. Çünkü anılan KHK’ nin 61/a maddesinde tecavüz, 9. maddenin ihlâli olarak ifade edilmiştir. Diğer yandan kullanma ile neyin kastedildiği de 556 sayılı KHK’ nin 9/2. maddesinde gösterilmiştir. Anılan 9. maddenin II. fıkrasının a bendi uyarınca tescilli markanın izinsiz biçimde, mal veya ambalajı üzerine konulması marka hakkına tecavüz teşkil etmektedir.
Ayrıca d bendinde “Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.” ihlallerden sayılmıştır.
Tecavüzün varlığına hükmedebilmek için; davacı markalarıyla davalının tescilsiz kullandığı işaretin ve bunların emtia ve hizmetlerinin aynı veya benzer bulunması ve bunun iltibasa yol açması zorunludur.
Bir eylemin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında haksız rekabet sayılabilmesi için gerekli şartları 54. maddede yapılan tanımdan çıkartmak mümkündür. Buna göre haksız rekabet eyleminin varlığı için üç unsurun kümülatif olarak bulunması gerekmektedir: İktisadî rekabet, iyi niyet kurallarına aykırılık ve kötüye kullanım. Haksız rekabetin varlığı için ilk şart, iktisadi hayatta gerçeklesen bir rekabet ortamının varlığıdır. Haksız rekabetin varlığına ilişkin ikinci şart objektif iyi niyet (dürüstlük) kurallarına aykırı bir davranıştır ki, bu kriter, haksız rekabet hukukunun özünü oluşturmaktadır. 54. maddede açıkça “dürüstlük kuralları ve diğer şekillerdeki davranışlar” ifadesi kullanıldığından, aldatıcı hareketi iyiniyet kurallarına aykırı davranışların bir görünüm biçimi olarak nitelendirmek gerekmektedir.
Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin hükümlerinin uygulanması açısından varlığı gereken iyi niyet kurallarına aykırılık kriteri kaynağını Türk Medenî Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenmiş olan dürüstlük kuralından almaktadır. Bu iyiniyet kuralına aykırı hareketler iktisadi rekabetin kötüye kullanımıdır. Nitekim TTK’ nun 55. maddesinin 2. bendi hükmüne göre; ” Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek” iyiniyet kurallarına aykırı bir hareket tarzı olarak düzenlenmiştir.
556 sayılı KHK’ nin 62/1-a ve b maddesi gereğince, marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibi tecavüz fiillerinin durdurulması, giderilmesi, maddi ve manevî zararlarının tazminini, aynı biçimde Türk Ticaret Kanunu’ nun 56/a, b, c, d. maddesi gereğince, haksız rekabet yüzünden müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari işletmesi veya diğer iktisadi menfaatleri bakımından zarar gören veya böyle bir tehlikeye maruz bulunan kimse, fiilin haksız olduğunun tespitini, haksız rekabetin men`ini ve haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını ve manevî zararlarının tazminini isteyebilir. Bu tedbirlerin istenebilmesi için mütecavizlerin kusurunun bulunması da gerekmez.
Türk Borçlar Kanunu’nun “zararın tayini” başlıklı 50/2 maddesinde, zararın miktarının tam olarak belirlenmesi mümkün olmaması durumunda hâkimin hakkaniyete uygun bir miktar tayin edebileceği hüküm altına alınmıştır. Zaten TBK 50 ve devamı maddelerin konuluş amacı da davacının ispat edemediği zararının telafisi amacıyla hakkaniyete uygun olan bedelin bulunmasıdır. Böylesi bir durumda yapılması gereken TBK 50 hükmünü sunulan ticari kayıtlarla birlikte değerlendirmek ve sunulan delillerin ışığında TBK 50 uyarınca hakkaniyete uygun bir tazminat hesabı yapmaktır. Bu hesaplama yapılırken, salt zararı net olarak ispatlayamayan hak sahibini cezalandırmak, tecavüz eylemini gerçekleştiren mütecavizleri ise cesaretlendirmeye yol açacak düzeyde bir hesaplama yapılmamalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davacı Markaları Davalı Markası
2007/60684 kod numaralı 2016/31390 kod numaralı
… EMLAK MÜŞAVİRLİK …
İNŞAAT TURİZM SANAYİ VE (36 ve 37. sınıf)
TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ
(36. sınıf)

Dosya kapsamından davacı yanın, davalı şirket yetkilisi olduğunu belirttiği ….’a Ankara…. Noterliği 16001 yevmiye sayı ve 03.05.2016 tarihli ihtarnamesini keşide ederek “…” markasına dair kullanımlarını durdurmasını ihtar ettiği görülmektedir.
Davalı yanın söz konusu iddiasına yönelik yapılan araştırmada davalının 2016/31390 sayılı ibareli marka başvurusunu 06.04.2016 tarihinde 36. ve 37. sınıf emtiaları kapsayacak şekilde başvuru konusu edildiği, başvurunun yayınına yönelik davacı gerçekleştirilen itiraz sonucunda 36. Sınıftaki “Sigorta Hizmetleri. Finansal ve Parasal Hizmetler. Gayrimenkul Komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük Müşavirliği Hizmetleri” emtialarının çıkartıldığı, anılan markanın 26.01.2017 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/14 Talimat sayılı dosyası kapsamında davalı yan ticari defterleri incelenmek suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, yapılan inceleme neticesinde; davalı şirketin 2015 ve 2016 yıllarında emlak komisyonculuğu faaliyetinin olmadığı, şirketin 2016 yılında inşaat işi yaptığını, 2015-2016 yıllarında gelirinin bulunmadığı şeklinde değerlendirmelerde bulunulduğu görülmüştür.
Markaya Tecavüz Yönünden Değerlendirme:
www.sahibinden.com internet sitesindeki görsellerden de görülebileceği üzere davalı yanın “… EMLAK” ve “… EMLAK” şeklinde kullanımlarının mevcut olduğu, nitekim davalının da bizzat cevap dilekçesinde fiili kullanımlarının “… PARK İNŞAAT” şeklinde olduğunu ikrar ettiği; davalı yanın www.rotaemlakadana.com web sayfasının 07.07.2012 tarihinden itibaren sahibi olduğu; siteye ilişkin 10.01.2016 tarihli webarşiv kaydı incelendiğinde; davalı yan kullanımlarında “…” ibaresinin esas unsur olarak markasal etki doğuracak şekilde kullanıldığı, bu ibare yanında yer alan “PARK, EMLAK” şeklindeki ibarelerin tali nitelikte, markasal ayırt edicilikleri zayıf sözcükler olduğu, bu bağlamda söz konusu kullanımların, davacı adına tescilli “… EMLAK” esas unsurlu markalar ile ortalama tüketici nezdinde normal şartlarda iltibas oluşturabilecek düzeyde benzerlik gösterdiği; bununla birlikte davalı yanın 06.04.2016 tarihinden itibaren tescilli “…” markasının mevcut olduğu, ancak markası kapsamından davacı itirazları sonrasında 36. sınıftaki “Gayrimenkul Komisyonculuğu” hizmetlerinin çıkartılmasına karar verildiği, her ne kadar davalının 37. sınıfta “inşaat hizmetleri” emtialarında da tescilinin bulunduğu ve günümüzde inşaat hizmeti sunan firmaların, kendi yaptıkları dairelerin tüketiciye ilk elden satışına aracılık ettikleri görülmekte ise de somut uyuşmazlıkta davalının ticari faaliyetlerinin, sadece kendi yaptığı inşaat işlerinin satımına yönelik olduğunu gösterir hiçbir delilin dosyada mevcut olmadığı, sahibinden.com adresinde ve kendi web sitesinde yer alan ilanların çeşitli dairelerin satımı/kiralanmasına yönelik olduğu; Ancak Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/14 Talimat sayılı dosyası kapsamında davalı yan ticari kayıtlarında yapılan incelemelerde, davalının 2015-2016 yıllarında emlak komisyonculuğu faaliyetinin bulunmadığı, faaliyetlerinin inşaat sektörüne yönelik olduğu tespitlerinde bulunulduğu; davalının sahibinden.com sitesindeki ilanlarına konu ticari faaliyetlerinin ve yine web sitesi üzerinden gerçekleştirdiği faaliyetlerinin, ticari sonuçlarının, ticari kayıtlarına yansıtılmamış olduğu, eğer ki davalı sadece kendisinin yaptığı inşaatlara konu taşınmazların satışını gerçekleştiriyor ise bu durumda 2016 yılı Nisan ayından itibaren “…” markasını kullanarak gerçekleştirdiği ticari eylemlerinin, davalının kendisi adına 2016/31390 sayılı tescilli markası kapsamında kalacağı, 556 s. KHK döneminde tescilli bir markaya dayalı kullanımların ise marka hakkına tecavüz ya da haksız rekabet olarak değerlendirilemeyeceği ve ancak bu tarihten önceki kullanımlarının davacının marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilebileceği, ancak zaten davalının sahibinden.com ve rotaemlakadana.com web siteleri üzerinden gerçekleştirdiği faaliyetlerin gayrimenkul komisyonculuğuna yönelik olduğunun görülebildiği, bu eylemlerin ise davacının tescilli markalarından doğan hakları ihlal eder mahiyette olduğu, başka bir ifadeyle davalının “…” ibaresi ile iltibas teşkil eden eylemlerinin genel anlamda gayrimenkul komisyonculuğu faaliyetlerine yönelik olması nedeniyle davacı tescilli markalarından doğan hakları ihlal ettiği anlaşılmıştır.

Tazminat Açısından Değerlendirme:
Tazminat yönünden alınan bilirkişi raporunda da zikredildiği üzere; davacı vekili, müvekkilinin uğradığı zararlardan dolayı yoksun kaldığı kazancın hesaplanmasına ilişkin tercihini 556 s. KHK’nın 66/2-b maddesinde yer alan “Marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre,” yönünde kullandığını beyan etmiş, davalı … Gayrimenkul Yatırımları Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. 2015 ve 2016 yıllarına ilişkin ticari defterleri üzerinde talimat yoluyla yaptırılan inceleme neticesinde düzenlenmiş olan 12.07.2018 havale tarihli Bilirkişi Raporunda, şirketin 05.10.2015 tarihlinde kurulduğu, şirketin 2015 ve 2016 yıllarında emlak komisyonculuğu faaliyetinde bulunmadığı, şirketin 2016 yılında inşaat işi yapmaya başladığı, şirketin 2015-2016 yıllarında gelir elde etmediği hususlarının tespit edildiği anlaşılmıştır.
Davalı … Gayrimenkul Yatırımları Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından maliyeye verilen 2015 ve 2016 yılı kurumlar vergisi beyannamesi ekindeki gelir tablolarında da davalı şirketin 2015 ve 2016 yıllarında her hangi bir satış yapmadığı, ilgili yıllarda gelir elde etmediğine dair bir beyanda bulunduğu; bu bilgilere göre “Marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre” davalının mali tabloları üzerinde tazminat hesaplanabilecek bir kazancı bulunmadığı; böylesi bir durumda yapılması gereken TBK 50 hükmünün sunulan ticari kayıtlar ile birlikte değerlendirdiği, davacı vekilinin Sahibinden BBBBB Paz. Ve Tic. A.Ş. tarafından müvekkili firmaya kesilen fatura örneklerini dosyaya sunduklarını ve tazminat hesaplaması yapılırken bu faturaların göz önünde bulundurulmasını talep etmiş ise de, faturaların kime (hangi firma adına) düzenlendiğinin anlaşılamadığı/okunamadığı, okunsa bile söz konusu faturalar karşılığı yapılan ödemelerin davalı eylemleriyle ilgili olduğuna dair bir bağlantılı kurulması ve tespit yapılmasının mümkün bulunmadığı; sektörel teamüller, tecavüz eyleminin süresi, markanın bilinirlik derecesi, mütecavizin eyleminin kapsamı, mütecavizin işletmesinin büyüklüğü ve dosyaya sunulan belge ve bilgiler ve ıslah dilekçesi kapsamında davacının davalıdan talep edebileceği maddi tazminat tutarı mahkememizce 5.000,00-TL olarak kabul edilmiştir.
Davacı manevi tazminatta da talep etmiştir. Mütecavizin kusurlu olması şartıyla, markası ile işletmesinin ticari hayattaki imajının ve kendisine duyulan güvenin sarsılması nedeniyle, marka sahibinin ticari ve kişisel varlığında meydana gelen olumsuz sonuçların ortadan kaldırılması amacıyla manevi tazminat ödenmesine karar verilebilir. Davalının, davacının marka hakkına tecavüz eylemi ve haksız rekabeti kusur niteliğinde olduğundan davacının manevi tazminata hak kazanacağından hareket ile somut olayın özelliği hak ve nesafet ilkesi gereği 5.000,00-TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Açıklanan nedenler ile davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabulü ile;
Davalının kendi internet sitesi ve sahibinden.com üzerinden … ibaresini kullanmak suretiyle yaptığı eylemlerinin davacının marka hakkına tecavüz niteliğinde olduğunun tespitine, tecavüzün men ve ref’ine, 5.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren mevduata uygulanarak en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren mevduata uygulanarak en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Manevi tazminata ilişkin fazlaya dair talebin reddine,
Mahkeme ilamının masrafın davalıdan alınmak suretiyle Yurt genelinde yayınlanan tirajı yüksek bir gazetede ilanına,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 683,10-TL karar harcından (peşin harç:29,20-TL +ıslah harcı: 83,68-TL) toplam 112,88-TL’nin mahsubu ile bakiye 570,22-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Markaya tecavüzün tespiti, men ve ref’i taleplerinin kabulü nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL maktu ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Maddi tazminat talebinin kabulü nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.000,00-TL ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Manevi tazminat talebinin kısmen kabulü nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.000,00-TL ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Manevi tazminat talebinin kısmen reddi nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.000,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 4.255,90-TL
yargılama giderinin takdiren 3.500,00-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/02/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 54,40-TL
GİDER AVANSI :4.201,50-TL
TOPLAM :4.255,90-TL