Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2016/194 E. 2022/253 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2016/194 Esas – 2022/253

T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/194
KARAR NO : 2022/253

DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/05/2016
KARAR TARİHİ : 05/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; Diyanet İşleri Başkanlığı ile Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı işbirliği ile 2008 yılında Bosna Hersek’in Maglaj şehrinde inşa edilen ve … Cami ismi verilen cami projesi müvekkil …’e ait olduğunu, bahse konu yere inşa edilen cami ve sözleşmede yer alan eklentileri ile ilgili tüm proje ve tasarım tamamen müvekkiline ait olduğunu, anılan eserin, müvekkilinin mimarlık alanındaki 40 yıllık bir birikiminin ürünü olarak tasarlanmış bir eser olup; FSEK gereğince tüm haklarının da müvekkiline ait olduğunu, davalı … Mühendislik ve Mimarlık Ltd. Şti’nin anılan cami inşasında müşavir (danışman) firma olarak görev yaptığını, müvekkilinin, Bosna Hersek Maglaj şehrinde yapılan caminin kendisine ait olan projesini Türkiye’de Eskişehir Osmangazi Üniversitesi ve Fırat Üniversitesi yerleşkelerinde de inşa edilen camilere de uyguladığını, cami proje ve tasarımla ilgili tüm fikir ve yaratıcılık müvekkilin emeklerinin ürünü olmasına rağmen davalı yanın müvekkilden hiçbir şekilde izin almadan (Bosna Hersek Maglaj cami inşasında müşavir firma olarak görev yaptığı için bir şekilde müvekkile ait proje kayıtlarını ele geçirerek) … Cami (Bosna Hersek Maglaj) ve eklentilerinin bir benzerini Ordu Üniversitesi Kampüsünde inşa edilen cami projesine uyguladığını, böylece davalı mimarlık şirketi hiçbir emek sarf etmeden ve hiçbir karşılık ödemeden müvekkile ait projeyi (fikir ve sanat eserini) izinsiz ve haksız olarak kullandığını, davalı yanın müvekkiline ait projeyi (fikir ve sanat eserini) haksız olarak uygulamakla kalmayıp orijinalinden farklı olarak ve aslına sadık kalmayarak uygulamak suretiyle müvekkilinin mimarlık kariyerine de leke düşürdüğünü, telif hakkını yasal olarak kullananların dahi, telif hakkını veren hak sahibinin şöhretine, unvanına leke düşüremeyecek şekilde hareket etmekle sorumlu olduğu halde; telif hakkı ödemeden ve hiçbir şekilde izin almadan, müvekkile ait projeyi orijinalinden farklı olarak uygulayan davalının bu davranışı ile FSEK md. 21’de yer alan işleme hakkının sınırlarını da aştığını, davalının bu eyleminin intihal olarak tanımlandığını, kullanılan projede müvekkilin adının dahi zikredilmediğini, davalının bu davranışının aynı zamanda FSEK 15/son maddesinin de ihlali olduğunu, davalının bu haksız davranışı ile haksız maddi çıkar elde ettiği gibi, müvekkilinin 40 yıllık birikiminin bir ürünü olan eseri (projeyi) hiç emek sarf etmeden ve birçok kez (dava konusu yer dışında Eskişehir Organize Sanayi ve Kırıkkale Üniversitesi Kampüsüne inşa edilen cami projelerine de uygulamıştır) izinsiz olarak kullandığından, müvekkilinin maddi yönden de (birçok kez) zarara uğrattığını, anılan esere ait projenin asıl sahibi olan müvekkilinden izin alınmış olunsa idi; yasa gereği bununla ilgili telif hakkı, proje bedeli gibi vb. bedellerin de ödenmesi gerekeceğini, davalının bu haksız davranışı nedeniyle müvekkil maddi yönden zarara uğramakla kalmamış; davalının bu haksız kullanıma birçok kez tevessül etmesi nedeniyle manevi olarak da büyük bir yıkıma maruz kaldığını, müvekkilinin uzmanlık alanı olan mimarlık eğitimi konusunda yurt dışında değişik ülkelerde staj ve eğitim gördüğünü, bunun için maddi bedeller dışında, zaman ve emek harcadığını ve 40 yıllık birikimlerinin sonucu olarak bahse konu projeyi yarattığını, davalının ise; müvekkile ait eseri kopyalamak suretiyle, hiçbir emek harcamadan, adeta hazıra konma şeklinde izinsiz, habersiz ve gizlice kullanarak, haksız kazanç elde ettiğini, müvekkilinin dava konusu mimarlık projesinin sadece bir yerde uygulanması için yaklaşık olarak 300.000.00.TL proje ücreti aldığını, ayrıca bu projenin avan proje alarak her uygulandığı yer için ödenmesi gereken bedel proje başına 200.000.00.TL ‘dan aşağı olmadığını, şayet projenin zemine bizzat uygulanması ve denetimi suretiyle de bir hizmet verilmesi halinde mimarlık şirketine işveren tarafından ödenmesi gereken bedelin de ortalama 500.000.00.TL civarındandır. Böylece davalı yanın müvekkilden izinsiz olarak kullandığı proje ile asgari 700.000.00.TL’lık maddi çıkar elde ettiği gibi telif hakkı ödemeyerek de; asgari 300.000,00.TL maddi çıkar elde ettiğini, bir an için davalı yanca uygulanan proje ile müvekkiline ait eser (proje) tıpa tıp birbirinin aynısı olmasa dahi; işlemeden kaynaklanan hak, işleyen açısından, eserin, sahibinin izniyle işlenmesinden sonra varlık kazanacağını, ancak müvekkilinden alınan böyle bir izin de olmadığından davalının işleme hakkına sahip olduğunun söylenemeyeceğini, müvekkilinin bahse konu eserin yerinde incelendiğinde, eserin özünden de ayrılmalar olduğu ve eserin müvekkilden hiçbir şekilde izin alınmadan yapıldığı için davalı açısından FSEK md.21 kapsamında bir işleme hakkından da söz edilemeyeceğinin anlaşılacağı, ayrıca bu durumun, müvekkilinee ait mimarlık şirketinin eserin bütünlüğünün korunmasına ilişkin manevi hakkına tecavüz mahiyetinde olduğunu, davalı yanın müvekkiline ait mimarlık projesini (Fikir ve Sanat Eserini) izinsiz olarak kullanması, belli bir yerde uygulamasının, kendisine ait bir esermiş gibi tanıtması, bu şekilde maddi ve manevi açıdan haksız çıkar elde etmesi nedeniyle; davalının haksız, hukuka aykırı ve izinsiz olarak kullanılması ve müvekkiline ait eseri kendisine aitmiş gibi tanıtması nedeniyle ödemesi gereken telif hakkı karşılığı fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL.’nin haksız fiil tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, davaya konu mimarlık projesinin müvekkilinden izin almaksızın uygulanmış olması nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu maddi zararlar için her türlü fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL. maddi tazminatın haksız fiilin işlendiği (projelerin uygulandığı) tarihten itibaren davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, davalı yanın müvekkiline ait eseri haksız ve hukuka aykırı bir şekilde kullanması, eserin orijinaline sadık kalmayarak eser sahibinin unvan ve şerefine gölge düşürmesi ve eseri kendisine aitmiş gibi tanıtması ve haksız eylemini birçok kez gerçekleşmiş olması nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu manevi zararlar için 50.000,00 TL. manevi tazminatın haksız fiilin işlendiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, davalının müvekkiline ait eseri kendisine aitmiş gibi tanıtması nedeniyle internet sitesindeki haksız tanıtımlarla ilgili reklam niteliğindeki uygulamanın kaldırılmasına, FSEK md. 15 gereğince eserin görülen bir yerine müvekkilinin adının silinmeyecek bir şekilde yazılması ve bu işlemler için gerekli masraflarının davalı yanca karşılanmasına, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle; müvekkili olduğu şirket … Mühendislik ve Mimarlık Ltd. Şti.’nin, beyan edilen cami inşasında müşavir (danışman) olarak faaliyet yürüttüğünü, davacı yanın iddia ettiği cami Ankara’daki hayırsever kuruluşların da katılımı ve girişimi ile Diyanet İşleri Başkanlığı, Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı’nın çalışması ile oluşturularak, inşaatı tamamlanıp kullanıma açılmış olduğunu, bu caminin yapılması aşamasında, dava dışı Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı’nın, önce davacı ile sözleşme yaptığını, fakat belirtilen süre içerisinde davacı edimlerini yerine getirmediğinden ve projeyi tamamlamadığından bu işin yürütümünü davacıdan aldığını; davacı tarafından iddia edilen cami projesini kendisine ait olduğuna dair herhangi bir noter tespitinin, tescilinin olmadığı gibi davacının bu eseri kendisine ait olduğunu belirtmek amacıyla yapmış olduğu resmi tescil talebinin de bulunmadığını; bunun üzerine, Bosna Hersek Maglaj şehrinde mukim bir mimara, cami projesinin hazırlatıldığını, ilgili yerin yetkili mercilerinden projenin onaylanmasını müteakip inşaatın tamamlandığını; bu nedenle de davanın temel dayanağı olarak belirlenen Bosna Hersek … Camii’nde davacının herhangi bir hak sahipliğinin bulunmadığını; Ordu Üniversitesi mülkiyetinde yapılan herhangi bir caminin bulunmadığını; bu caminin, Diyanet Vakfı Ordu Şubesi eliyle hayırseverlerce toplanan yardımlar ile yapımı sürdürülen bir cami olduğunu, Üniversite ile herhangi bir bağının bulunmadığını; yalnızca isminin “İlahiyat Camii” olduğunu; müvekkili şirketin, işbu caminin kontrol ve müşavirlik hizmetlerini “bila bedel” yerine getirmekte olduğunu, davacının iddia ettiği gibi bu cami projesinden herhangi bir kazanç da sağlamadığını; bu nedenle de aynı şekilde davanın Diyanet Vakfı Ordu Şubesi’ne de ihbarına karar verilmesi gerektiğini; Bosna Hersek Cami Projesi’nin davacıya ait olmadığını; bu konuda herhangi bir belge, tescil başvurusunun bulunmadığını ileri sürerek, Diyanet İşleri Başkanlığı’na ve Dini ve Sosyal Hizmetler Vakfı’na davanın ihbarına, Ordu İlahiyat Camii’nin müellif ve hak sahibi mahiyetindeki Diyanet Vakfı Ordu Şubesi davanın ihbarına, davanın dayanağı olan Bosna Hersek … Camii’nin davacının eseri olmadığının tespitine, dava konusu Ordu İlahiyat Camii ile Bosna Hersek … Camii’nin birbirinden farklı mimari yapılar olduğunun ve her ikisinin FSEK 7. madde kapsamında alenileştiğinin belirlenmesine, davacının maddi ve manevi kaybının olmadığının belirlenmesine, davacının dava açmaktaki hukuki yararının olmadığının belirlenmesine, davanın tüm fer’ileri ile birlikte reddine, tüm karşı dava haklarının saklı kalmak kaydıyla karar verilmesini, ayrıca yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı yana tahmiline karar verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN İHBARI:
Davalı vekilinin ihbar talebi ile ilgili olarak DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI DİNİ VE SOSYAL HİZMETLER VAKFI ve DİYANET VAKFI ORDU ŞUBESİNE dava ihbar edilmiştir.

İhbarlı DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI ihbara cevap dilekçesiyle, Bosna Hersek’in Maglaj şehrinde inşa edilen … Camii’nde uygulanan ve davacıya ait olduğu iddia edilen projenin davacıdan izin almadan Ordu Üniversitesi kampüsünde inşa edilen camide uygulandığından bahisle, 1.000,00- TL maddi ve 50.000.00- TL manevi tazminat ödenmesi talebiyle açılan işbu davada, davalı tarafın talebi üzerine dava ihbar edilmiş ise de, işbu davanın konusunu teşkil eden ve davacıya ait olduğu iddia edilen eserin kullanımında Diyanet İşleri Başkanlığının herhangi dahli veya irtibatı bulunmadığını, davaya davalı veya davacı yanında müdahale edilmesinde Başkanlığın herhangi bir hukuki menfaati bulunmadığını, 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un “Görev” başlıklı 1 inci maddesinde, “İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere; Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.” denildikten sonra aynı Kanun’un “Camilerin ibadete açılması ve yönetimi” başlıklı 35 inci maddesinde, “Cami ve mescitler Diyanet İşleri Başkanlığının izni ile ibadete açılır ve Başkanlıkça yönetilir. Hakiki ve hükmi şahıslar tarafından yapıldığı halde izinli veya izinsiz olarak ibadete açılmış bulunan cami ve mescitlerin yönetimi üç ay içinde Diyanet İşleri Başkanlığına devredilir. Diyanet İşleri Başkanlığınca buralara imkanlar nispetinde kadro tahsis edilir. Kadro tahsis edilinceye kadar buralarda görev yapanların mesleki ehliyetleri ile ilgili esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.” hükmüne yer verildiğini, hükümlerden de anlaşılacağı üzere, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevi, cami ve bu mescitlerin ibadete açılmasına izin vermek ve yönetmek olup, cami ve mescit yapmak veya yaptırmak görevi bulunmadığını, bu hususta Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesine herhangi bir ödenek de konulmadığını, bu güne kadar bütün cami ve mescitler, dernek ve vakıflar ile hayır sahibi gerçek kişiler tarafından yaptırıldığını, davaya konu … Camii de, Dini ve Sosyal Hizmetler Vakfı tarafından yaptırıldığını, bahse konu üniversite kampüsündeki cami de Türkiye Diyanet Vakfı Ordu Şube Başkanlığı tarafından yaptırıldığını, dolayısıyla, caminin yine Diyanet İşleri Başkanlığının, davacıya ait projenin uygulanmasında herhangi bir dahli bulunmadığını, 09/03/2017 tarihli Ön İnceleme Duruşma Tutanağı ve 13/03/2017 tarihli ara karar ile, Bosna Hersek Maklaj şehrinde yapılan … Camiinin inşaat projesinin, davacı … ve davalı … Mühendislik ile cami inşaatı ile ilgili yapılmış anlaşmaların istenilmesine karar verilmiş ise de, söz konusu caminin Dini ve Sosyal Hizmetler Vakfı tarafından yaptırılmış olduğundan Diyanet İşleri Başkanlığı ile … veya … Mühendislik arasında düzenlenmiş bir sözleşme bulunmadığını, söz konusu camiye ait projelerin ise adı geçe vakıftan istenilmesinin uygun olacağı, bu itibarla, işbu davanın Diyanet İşleri Başkanlığına ihbarının hukuki dayanaktan yoksun bulunduğu ve davaya müdahale talebi bulunmadığını bildirmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği projenin izinsiz kullanılıp kullanılmadığı mali ve manevi haklarının ihlal edilip edilmediği telif tazminatı şartalrının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Ordu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/26 Tal. Sayılı Dosya Kapsamında Düzenlenen 14/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda; Ordu Üniversitesi kampüsünde inşa edilen camiinin dava dosyasında mimari projesinin bulunmadığı, Bosna-Hersek devletinin Maglaj şehrinde inşa edilen … camisine ait mimari projenin de dava dosyasında bulunmadığı, bu nedenle dava konusu olan Ordu Üniversitesi kampusunda yer alan caminin mimari projesinin, Bosna- Hersek devletinin Maglaj şehrinde bulunan … camisine ait mimari projeden çoğaltılıp çoğaltılmadığının tespit edilemediği, Maglaj’da bulunan … Camisinin dava dosyasında projesi ve net bir fotoğrafının bulunmamasından dolayı internet üzerinden yapılan araştırmalar doğrultusunda (Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı internet sitesi ve Google arama motorunun görsellerinden) edinilen bilgiler kısıtlı verilerle inceleme yapıldığı, Her iki caminin de çift minareli ve tek kubbeli olduğu, Ordu Üniversitesi Camii alt camii olarak ifade edilen 4.5 metre yüksekliğinde yapılan kısmın üzerine ana camii bölümü ve kubbesi bulunduğu, bu alt cami katından sonraki kısmın diğer camii ile kısmen benzer olduğu, Fotoğraflardan görülebildiği kadarıyla ilk bakışta her iki caminin de dıştan bakıldığında birbirine çok benzer özellikler gösterdiği, … Caminin giriş cephesinin kolonlar üzerinde bulunan bir saçak kısmından girildiği, bu saçağın önü ve yanlarının açık olduğu, saçak kısmına merdiven ve rampalarla ulaşılmakta olduğu, minarelere bu açık kısımdan ulaşıldığı, Ordu Üniversitesi Camiinde ise projesine göre ana giriş cephesinde kolanlar arası giydirme cephe yapılarak kapatıldığı, minarelere ulaşım cami içerisinden sağlandığı, bu kısma projesine göre tabi zeminden direkt ulaşıldığı, … Caminin sağ ve sol yan cephelerinde bulunan girişlere dışarıdan merdivenle çıkılan kolonlar üzerinde yükselen balkonlardan ulaşıldığı, Ordu Üniversitesi Camisinde ise sağ ve sol yan cephelerinde bulunan girişlere yanlarda bulunan eklentilerin üzerinden girildiği, bu eklentilere de zeminden merdivenlerle ulaşıldığı, … Camisinin ise fotoğraflara göre düz bir arazide yer aldığı sağ ve sol yan cephelerinde arazi sınırından istinat duvarları ile açılarak bir bodrum katın doğal ışık almasının sağlandığı, bu kısmın ne amaçla kullanıldığının bilinemediği, Ordu Üniversitesi Camisinin ise eğimli bir arazide konumlandırılmış olduğunu ve alt cami kısmının tabi zemin üzerinde yer aldığını, … Caminin tek katlı olduğu, Ordu Üniversitesi Camisinin ise ana giriş bölümündeki merdiven çekirdeklerinden sağlandığı alt ve üst camii kısmından oluşarak iki katlı olduğu, … Camisinde kubbeyi oluşturan ve dört cephede yer alan kemerlerde bulunan kolonların daha kare formunda olup dik bir şekilde tepeden zemine doğru indiği ve kemerlerdeki camların bu kolonların önünde olduğu, Ordu Üniversitesi Camisinde ise bu kemerlerdeki kolonların dikdörtgen formunda daha geniş eğik formunda kemer içlerinde olduğu ve daha sonra zemine dik olarak indiği, projesine göre burada da camların kolonların önünde yer aldığı, … Camisinde bulunan minarelerin fotoğraflardan görüldüğü üzere Ordu Üniversitesi Camiinde bulunan minarelerden daha ince olduğu fakat form olarak aynı olduğu, … Camisinin sadece cami formunda olduğu, eklentileri bulunmadığı, Ordu Üniversitesi Camisinde ise sağ ve sol yan cephelerinde eklentiler bulunduğu, Camilerin tıpatıp benzemediği ancak genel dış kabul olarak benzerlik bulunduğu, Cami projeleri genel olarak ülkemizde birbirinin aynısı olduğunu, Ordu Üniversitesi cami projesinde kullanılan kabuk formunun genel camii proje uygulamalarından farklılık içerdiğini, dosyada bulunan bilgilere göre bu cami formunun davacı tarafından yapıldığının düşünüldüğünü, ancak bu formun daha önceden başka kişiler tarafından kullanılıp kullanılmadığının bilinmediğini, takdirin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 30/05/2018 tarihli ek raporda özetle; cami projelerinin genel olarak ülkemizde birbirinin aynısı olmakla beraber Ordu Üniversitesi cami projesinde kullanılan kabuk formunun genel camii proje uygulamalarından farklılık içerdiği, dava dosyasına ilave edilen Maglaj Camine ait mimari proje incelendiğinde iki caminin kubbe, minare ve dış kabuk cephesinin birbirine benzemekte olduğu ancak fonksiyon ve eklenti detayları olarak birbirinden farklılıklar gösterdiğini, bu nedenle Ordu Üniversitesi Camiinin … Camisinden dıştan bakıldığında kısmen bir esinlenme söz konusu olmakla birlikte fonksiyon ve eklentiler açısından farklı oldukları, Ordu Üniversitesi Camisi ile … Camisi (Maglaj Camii) incelendiğinde iki caminin kubbe, minare ve dış kabuk cepheleri birbirine benzemekte olduğu ancak fonksiyon ve emlenti detayları olarak birbirinden farklılıklar gösterdiği, takdirin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Mahkememizce alınan 13/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle: davaya konu fikri emek ürününün FSEK md. 2/3 doğrultusunda ilim ve edebiyat eseri olduğu, 5846 sayılı FSEK md. 2/3 kapsamında ve ilim edebiyat eseri niteliğini haiz mimari projenin eser sahibinin davacı olduğu; davacının ilgili mimari projeyi dava dışı Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı adına ve eser sözleşmesi kapsamında sipariş üzerinde hazırladığı, bu anlamda davaya konu edilen ve 5846 sayılı FSEK kapsamında bir ilim ve edebiyat eseri olan mimari proje üzerindeki mali hakların, dava dışı Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı’na devredildiği, bu projenin yalnızda Bosna Hersek’teki cami için yapıldığı ve benzeri hiçbir hususa ilişkin düzenlemenin yer almadığı, Diyanet Vakfı Ordu Şubesi’nin 19.04.2017 tarih ve ŞB. 5201/132 sayılı yazı ekinde Sayın Mahkemeye gönderilen davalı … Müh. Mim, Ltd. Şti.’ne ait 1/200 ve 1/100 ölçekli Peyzaj, Statik Tesisat ve Elektrik Projelerinde ıslak imzaların atılmaması ve ilgili kişilerce onaylanmaması ve sadece davalının yuvarlak mührü ve imzasının olması nedeniyle de bu projenin geçersiz olduğu, … Mühendislik Mimarlık Ltd. Şti. tarafından hazırlanan 1/200 ve 1/100 ölçekli Ordu Üniversitesi Camii’nin incelenmesi neticesinde; dava konusu caminin alt cami katında baylar için abdesthanede 9 adet WC, 27 adet abdest alma yeri, 9 adet pisuar, 1 adet engelli WC ve lavabolar bulunduğu, Bayan abdesthanede 4 adet bayan WC, 1 adet engelli WC, 5 adet a, 16 adet abdest alma yerinin bulunduğu, Bay ve bayan için 2 ayrı cami girişinin yer aldığı, engelli asansörü, her iki tarafta da 27 adet basamaklı iniş-çıkış merdiveni, bay ve bayan bölümlerinde ayakkabılıklar ve her iki yönde de minareye çıkış merdivenlerinin bulunduğu, Alt zemin kat olan kısımda 4 adet (orta kısımlarda) dairesel kolonların bulunduğu ve bunların üst zemin tahliyesindeki sabit ve hareketli yükleri taşıdığı, Minare aleminin, 43,00 m., külah kısmı bakır kaplama, diğer yükselen minare kumlama Denizli beyazı traverten kaplama (4 cm mekanik kaplama) olduğu, Alt kubbe kumlama Denizli beyazı traverten kaplama olduğu, Üst kubbe; bakır kaplama, giydirme cephesi silikon olduğu, Zemin kat planında son cemaat ayakkabılık bulunduğu, Cami orta mekanında, mihrap, minber, vaaz kürsüsü ve cemaatin namaz kıldığı mekanın bulunduğu, Ordu Üniversitesi kampüsünde inşa edilen projenin, Bosna-Hersek Maglaj’da inşa edilen cami projesinden alındığı, arazideki durumuna göre, Vaziyet Planında davacı projesinin, araziye adapte edilerek aynı oturum alanının, ölçüler içerisinde kullanıldığı, ilaveten davacı projesinin ön kısmına markiz ilave edildiği, bu nedenle farklı görünüm elde edildiği, fazla emek sarf etmeden yeni bir proje hazırlandığı, davalının yapmış olduğu ve mahkeme vasıtasıyla Diyanet Vakfı Ordu Şubesinden istenilen projesinde davacıya proje müellifi ve/veya başkaca bir biçimde herhangi bir atıfta ve/veya tanımlamada bulunulmadığı, davacının onaylı projesinin kullanılarak yapı ruhsatı alındığının tahmin edildiği ancak, bu konuyla bağlantılı olarak ilgili belediyesinden bilgi alınması gerektiği, davalının Diyanet Vakfi Ordu Şubesinden 19.04.2017 tarih ve Şb. 5201/132 saydı yazı ekinde gönderilen … Mühendislik Mimarlık Ltd. Şti. tarafından hazırlanan 1/200 ölçekli ve 1/100 ölçekli Ordu Üniversitesi Cami projesinin incelenmesi neticesinde, projeyi yapanların isimleri, unvanları ve bağlı oldukları mühendislik oda numaralarının yazılı olduğu halde teknik mühendislerin imzalarının bulunmadığı, çizim tarihi, değişiklik tarihi, pafta inşaat alanı karşılarında yapım tarihlerinin belirtilmediği, projeyi kontrol edenin imzasının olmadığı, onay kısmında da onaylayanın mühür ve imzasının bulunmadığı, bu nedenlerden dolayı, … Müh. Mim. Şirketi tarafından hazırlanan ve mahkemeye sunulan Mimari Tatbikat Projesi yukarıdaki nedenlerden dolayı geçersiz bir proje olduğu, geçerli projenin ise davacının Sayın Mahkemeye sunmuş olduğu imzalı, mühürlü olan proje olduğu, bu anlamda, heyet teknik üyesinin, yukarıda yapmış olduğu karşılaştırmalar ve açıklamaları kapsamında, davaya konu edilen Ordu Üniversitesi Kampüsünde inşa edilen cami inşaat projesinin, Bosna Hersek’te inşa edilen davacı tarafından yaratılan mimari projeden alınmış olduğu, davaya konu mimari projenin, dava dışı Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı adına yaratıldığı ve bu proje üzerindeki mali hakların, dava dışı Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı’na devredildiği, bu doğrultuda davacının davaya konu eser üzerindeki mali haklarını devretmesi nedeniyle bu mali hakların ihlali nedeniyle herhangi bir tazminat talep edemeyeceği, mahkeme tarafından aksi bir kanaate olunursa eylemin FSEK 21, 22 ve 23. Maddelerinin ihlali anlamına geleceği, mimari proje üzerinde eser sahibi olan davacının, 5846 sayılı FSEK md.15 te yer alan adın belirtilmesi salahiyeti ve md.16 da yer alan eserde değişiklik yapılmasını men etme haklarının ihlal edildiği, takdirin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 30/01/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle: kök raporda yer verilen ve mali hakların devri kapsamındaki görüş ve kanaatlerde herhangi bir değişiklik yapılmasını gerektirir bir durum bulunmadığı, Ordu Camisinde birinci bodrum katma iniş çıkış için davacı projesindeki iki kollu merdiven yerine tek kollu merdiven davalı tarafından tadilat yapıldığı, kopyalanan davacıya ait mimari projeden ayrı cami içinden bir merdivenle abdesthanelere ulaşım sağlandığı, bu abdesthanelerin cami projesinde ayrı bir yerde avlunun altında yapıldığı, yapılan tadilatların kopya özelliğinde olduğu, davalı tarafından yapılan ilave ve tadilatların davacı müellifin izni alınmadan davalı şirket tarafından yapıldığı, dosya içeriğindeki dava dosyası ekinde verilen mimari, peyzaj, statik, tesisat, elektrik projelerini yapan teknik mühendislerin imza ve tarih kutularında herhangi bir tarih ve imza atması gerekirken bulunmadığı, Mimarlar Odası imza ve onayları bulunmadığı, bu hususta ise davalı şirketin sorumlu olduğu, mimari proje üzerinde eser sahibi olan davacının, 5846 sayılı FSEK md.15 te yer alan adın belirtilmesi salahiyeti ve md.16 da yer alan eserde değişiklik yapılmasını men etme haklarının ihlal edildiği yönündeki görüşlerin değişmediği, takdirin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 26/04/2021 tarihli raporda özetle;: Maglaj’daki cami düz araziye yerleşirken, Ordu’daki caminin eğimli araziye yerleştiği, Maglaj camisinde camiye “yamuk” şekline yakın bir avludan sonra girilmekte olduğu ve avlunun dükkanlarla çevrelendiği, Ordu Üniversite camisinde avlunun “L” şeklinde olduğu ve dükkân bulunmadığı, Maglaj Camisinin ana boyu 2570×2710 cm iken Ordu Üniversitesi cami ana boyunun 2840×3080 cm. Olduğu, Maglaj Camisinde minarelerin köşe kolonlara yakın yer aldığı, Ordu Camisinde minarelerin köşe kolonlardan ayrık olduğu, Maglaj Camisinde girişlerin mihrap cephesi hariç üç yönden olduğu, rüzgarlık kullanıldığı, Ordu Üniversitesi Camisinde üçü zemin kotunda mihrap cephesi hariç olmak üzere ve biri de alt zeminden (-4,50 kotu) olmak üzere dört adet rüzgârlıksız girişin bulunduğu, Maglaj Camisinde bayan bölümü bulunmadığı, Ordu Üniversite Camisinde alt zeminde minareye bitişik alanda bayan bölümü bulunduğu, Maglaj Camisinde alt zeminde cephe duvarının orta bölümünde çayhane bulunduğu, Ordu Üniversite Camisinde çayhane bulunmadığı, Maglaj Camisinde merdivenler girişe göre sağ ve sol köşede minarelerden uzakta yer alırken, Ordu Üniversite Camisinde bir adedi minarenin önünde, diğeri karşı cephenin (batı) ortasında ve farklı formda yer aldığı, Maglaj Camisinde asansör bulunmadığı, Ordu Üniversite Camisinde asansör bulunduğu, Maglaj Camisinde abdesthaneler alt zeminde giriş cephesinin (kuzey) sağ ve solunda bay ve bayan olarak ayrı konumda olduğu, Ordu Üniversite Camisinde abdesthanelerin alt zeminde doğu cephesinde bay-bayan bitişik konumda ve farklı boyut ve düzende olduğu, Maglaj Camisinde zemin kat-alt zemin kot farkının 350 cm. olduğu, Ordu Üniversitesi Camisinde zemin kat-alt zemin kot farkının 450 cm. Olduğu, Maglaj Camisinde minber mihrabın yanındaki pencereye bitişik planlandığı, Ordu Üniversite Camisinde minber mihrabın yanındaki pencereden yaklaşık 100 cm. uzakta olduğu, Maglaj Camisinde binanın “L” şeklindeki köşe kolonlarının dolu olduğu, Ordu Üniversite Camisinde köşe kolonların boşaltılmış olduğu ve içinden su oluğu geçtiği, Maglaj Camisinde kubbeyi taşıyan dikdörtgen kolonların yönünün dışarı doğru olduğu, Ordu Üniversite Camisinde kubbeyi taşıyan dikdörtgen kolonların yönünün duvar yönünde olduğu, Kubbe yüksekliğinin iki projede de 21.30 olarak tespit edildiği, Cami projelerinin pek karmaşık tasarım kriterlerine sahip olmayıp, mekân açısından tekrar eden sade bir plan yapısına sahip olduğu, sadece ülkemizde 80.000’ den fazla cami olduğu ve bunların büyük bir çoğunluğunun birbirini andırdığı düşünüldüğünde; camileri birbirinden ayıran farklılıkların büyüklük, minare sayısı, kullanılan malzeme ve ufak tefek mekân farklılıkları ile sınırlı olduğu, dava konusu projelerin birbirini andırmakla birlikte detaylı incelendiklerinde farklı oldukları, mimari projenin Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı’nın belirlediği yöntemle ve onun adına yapıldığı, mali hakları kullanım yetkisinin Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı’na ait olduğu, davacının mali ve manevi haklarının ihlal edilmediği, takdirin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 13/12/2021 tarihli raporda ve 15/03/2022 tarihli ek raporda özetle; Bosna Hersek’in Maglaj Şehrine yapılan “… Camisi” isimli caminin mimari projesinin 5846 sayılı FSEK’in 2/3. maddesi bağlamında ilim ve edebiyat eseri olduğu, Dini ve sosyal Hizmetler Vakfı tarafından verilen 30/03/2016 tarih, 67 sayı ve “Vali … Camii Projesi” konulu müzekkere cevabında projenin mimar … tarafından hazırlandığı ve ücreti ödenerek projenin alındığı ve mimari proje ilişkisinin sona erdirildiğinin belirtilmesi, ilgili kurum tarafından dosyaya kazandırılan projelerin alt kısmında “… Mimarlık ve Mühendislik Ltd. Şti.” açıklamasının bulunması, afişte davacının isminin bulunması, projenin başkası tarafından çizildiğine dair herhangi bir beyanın da bulunmaması hususlarının FSEK’in 11. maddesi kapsamındaki karine de göz önünde bulundurulduğunda eser sahibinin davacı … olduğu, dava dışı Dini ve Sosyal Hizmetler Vakfı ve … Mimarlık ve Mühendislik Ltd. Şti. arasında imzalanan 14/03/2008 tarihli sözleşmede FSEK 52. madde uyarınca mali hakların devrine ilişkin herhangi bir maddenin bulunmaması, sözleşmenin genel mahiyetinin şirkete ödenecek 35.000 TL bedel karşılığında mimari bir proje hazırlanması olması, işbu sözleşmenin tarafları arasında bu konuda herhangi bir ihtilafın bulunmaması, projenin Bosna Hersek’te uygulanması noktasında problem yaşanması üzerine proje ilişkisinin sona erdirilmesi ve anılan projenin uygulanması için ilgili vakıf ve dava dışı … ag d.o.o. Maglaj, … arasında sözleşme imzalanarak uygulamanın gerçekleştirilmesi, taraflar arasındaki fiili ilişki bir bütün olarak değerlendirildiğinde mali hakları kullanma yetkisinin dava dışı Dini ve Sosyal Hizmetler Vakfı’na ait olduğu, davanın davacı sıfatıyla “…” tarafından ikâme edildiği, davacının … Mimarlık ve Mühendislik Ltd. Şti.’nin yetkili temsilcisi olduğu, anılan şirketin halen tüzel kişiliği haiz ve faal olduğu görülmekle FSEK 18/2. madde hükmü de göz önüne alındığında davacının mali hakların ihlaline yönelik olarak kendi adına tazminat talep hakkının bulunmadığı, vaki eylemin, eser sahibi davacının “umuma arz salahiyeti” ve “adın belirtilmesi salahiyeti” nin ihlali anlamına geldiği, bu doğrultuda manevi tazminata hükmedilip hükmedilmeyeceği, hükmedilecekse miktarının ne olacağının takdirinin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Bilirkişi raporlarının her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzenlendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporların usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Bilindiği gibi 5846 sayılı FSEK’nun 1/B maddesinin ‘a’ bendinde eser, “sahibinin hususiyetini taşıyan ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini” ifade eder. Buna göre bir fikri ürünün eser sayılabilmesi için iki koşulu birlikte gerçekleştirmesi gereklidir. İlk olarak fikri ürünün sahibinin hususiyetini taşıması, bir başka deyişle kendinden önce ortaya konmuş benzerlerine göre özgün bir niteliğe sahip olması gerekir. İkinci olarak bu fikri ürünün FSEK’nun ikinci ve devamı maddelerinde belirlenen eser kategorilerinden birine dahil edilebilmesi aranmalıdır.
Yasada fikir ve sanat eserlerinin çeşitleri ikinci maddede düzenlenen ilim ve edebiyat eserleri, üçüncü maddede yer verilen musiki eserleri, dördüncü maddede tanımlanan güzel sanat eserleri, beşinci maddede düzenleme bulan sinema eserleri ve son olarak altıncı maddedeki işleme ve derlemeler olarak sayma yöntemiyle belirlenmiş bulunmaktadır. FSEK 2/(1) hükmü uyarınca, ‘Herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler ve her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları’ ilim ve edebiyat eserleri arasında sayılmıştır.
Fsek 2/3 maddesine göre; Bedii vasfı bulunmayan her nevi teknik ve ilmi mahiyette fotoğraf eserleriyle, her nevi haritalar, planlar, projeler, krokiler, resimler, coğrafya ve topoğrafyaya ait maket ve benzerleri, herçeşit mimarlık ve şehircilik tasarım ve projeleri, mimari maketler, endüstri, çevre ve sahne tasarım ve projeleri. İlim ve edebiyat eseri sayılır.
FSEK 22. maddeye göre “Bir eserin aslını veya kopyalarını, herhangi bir şekil veya yöntemle, tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli olarak çoğaltma hakkı münhasıran eser sahibine aittir…”.
Yasa eser sahibinin bir eseri meydana getiren kişi olarak belirlemiştir. (FSEK md. 8/1) Yasanın 9. maddesinde eser sahiplerinin birden fazla oluşu hallerine yer verilmiştir. Buna göre birden fazla kimsenin birlikte vücuda getirdiği eserin kısımlara ayrılması mümkünse, bunlardan her biri meydana getirdiği bölümün sahibi sayılır. Ancak birden fazla kimsenin iştirakiyle vücuda getirilen eser ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa, bu takdirde eserin sahibi onu meydana getirenlerin oluşturduğu birliktir. (FSEK md. 10/1) Bu ikinci hale yasa eser sahipleri arasındaki birlik adını vermiştir.
Yine eser sahipliği yönünden belirlenen karineler yasanın 11 ve 12. maddelerinde yer almaktadır. Buna göre FSEK 11 uyarınca yayınlanmış eser nüshalarında veya güzel sanat eserlerinin aslında eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse aksi kanıtlanıncaya kadar bu eserin sahibi sayılır. Yayımlanmış olan bir eserin sahibi, eser nüshalarında veya aslında mutat olduğu şekilde belirtilmemiş ise bu takdirde eseri yayımlayan, o da belli değilse çoğaltan eser sahibine ait hak ve yetkileri kendi adına kullanabilir.
Diğer taraftan memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki mali hakları, kullanma yetkisi aralarındaki sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça, bunları çalıştıran veya tayin edenlerce kullanılır. Tüzel kişilerin organları hakkında da bu kural uygulanır. (FSEK 18/II).
Eser sahibinin kullanabileceği mali haklar, FSEK 21 ve devamında düzenlenmiştir. Buna göre, mali haklar, FSEK’nun, 21. maddesindeki işleme hakkı, 22. maddesinde düzenlemesini bulan eserin aslı veya kopyalarının herhangi bir şekil veya yöntemle tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli çoğaltma hakkı; 23. maddede belirlenen eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını kiralama, ödünç verme, satışa çıkarma veya diğer yollarla yayma hakkı; 24. maddede doğrudan veya dolaylı olarak bir eserden ses veya resim nakline yarayan aletlerle umumi mahallerde okumak, çalmak, oynatmak, göstermek gibi temsil suretiyle faydalanma hakkı; 25. maddedeki işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı olarak belirlenmiş bulunmaktadır. FSEK’nun 48.maddesi uyarınca mali haklar süre, yer ve içerik itibariyle sınırlı veya sınırsız; karşılıklı veya karşılıksız olarak başkalarına devredilebilir. Mali hakların sadece kullanma yetkisi de bir başkasına bırakılabilir.
Manevi haklar ise Yasa’nın 14-17.maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre, eser sahibi, eserinin umuma arz ve yayımlanma zamanı ve tarzını belirleme (FSEK md.14); adın belirtilmesi (FSEK md 15); eserde değişiklik yapılmasını men (FSEK md. 16) ve bir kısım eserler yönünden geçerli bulunan zilyed ve malike karşı ileri sürülebilecek eserin aslına ulaşma haklarına sahiptir. Manevi haklar mali hakların aksine, bir başkasına devredilemez ve vazgeçilemez haklardır. Ancak bu hakların kullanılması yetkisi bir başkasına bırakılabilir.
Eser üzerindeki mali ve manevi hakları ihlal edilen kişi, FSEK’nun 66. maddesi uyarınca, tecavüz edene karşı tecavüzün ref’ini (ortadan kaldırılmasını), 69. madde uyarınca muhtemel devam eden tecavüzlerin men’ini (önlenmesini), 68. madde uyarınca, sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya rayiç bedel itibariyle uğradığı zararın en çok üç kat fazlasını isteyebilir.
5846 Sayılı Yasanın 54 ncü maddesine göre; Mali bir hakkı yahut kullanma ruhsatını devre salahiyetli olmıyan kimseden iktisap eden, hüsnüniyet sahibi olsa bile himaye görmez. Salahiyeti olmaksızın mali bir hakkı başkasına devreden veya kullanma ruhsatını veren kimse; salahiyeti bulunmadığına diğer tarafın vakıf olduğunu veya vakıf olması lazımgeldiğini ispat etmedikçe tasarrufun hükümsüz kalmasından doğan zararı tazminle mükelleftir. Kusur halinde mahkeme; hakkaniyet gerektiriyorsa daha geniş bir tazminata hükmedebilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelenmiş; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede,
Davada tarafların, Bosna Hersek’in Maglaj şehrine yapılan … Camisi’ne ilişkin mimari projenin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) kapsamında eser niteliği taşıyıp taşımadığı ve hakların kime ait olduğu konusunda ihtilaf halinde oldukları; bilirkişi raporlarında da zikredildiği üzere; davaya konu Bosna Hersek’in Maglaj Şehrine yapılan “… Camisi” isimli caminin projesinin dava dışı Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı ile … Mimarlık ve Mühendislik Ltd. Şti. arasında imzalanan 14/03/2008 tarihli sözleşme uyarınca hazırlandığı, cami mimarisinin her ne kadar belirli özellikleri ihtiva etmesi zorunlu olmakla birlikte, yaratılan tüm konsepte bütünsel olarak bakıldığında projenin eser sahibinin hususiyetini taşıdığı; bu doğrultuda Bosna Hersek’in Maglaj Şehrine yapılan “… Camisi” isimli caminin mimari projesinin 5846 sayılı FSEK’in 2/3. maddesi bağlamında ilim ve edebiyat eseri olduğu; dosya kapsamında Dini ve Sosyal Hizmetler Vakfı tarafından verilen 30/03/2016 tarih, 67 sayı ve “Vali … Camii Projesi” konulu müzekkere cevabında projenin mimar … tarafından hazırlandığı ve ücreti ödenerek projenin alındığı ve mimari proje ilişkisinin sona erdirildiğinin belirtilmesi, ilgili kurum tarafından dosyaya kazandırılan projelerin alt kısmında “… Mimarlık ve Mühendislik Ltd. Şti.” açıklamasının bulunması, afişte davacının isminin bulunması, projenin başkası tarafından çizildiğine dair herhangi bir beyanın da bulunmaması hususları ile FSEK’in 11. maddesi kapsamındaki karine de göz önünde bulundurulduğunda eser sahibinin davacı … olduğu; dava dışı Dini ve Sosyal Hizmetler Vakfı ve … Mimarlık ve Mühendislik Ltd. Şti. arasında imzalanan 14/03/2008 tarihli sözleşmede FSEK 52. madde uyarınca mali hakların devrine ilişkin herhangi bir maddenin bulunmaması, sözleşmenin genel mahiyetinin şirkete ödenecek 35.000 TL bedel karşılığında mimari bir proje hazırlanması olması, işbu sözleşmenin tarafları arasında bu konuda herhangi bir ihtilafın bulunmaması, projenin Bosna Hersek’te uygulanması noktasında problem yaşanması üzerine proje ilişkisinin sona erdirilmesi ve anılan projenin uygulanması için ilgili vakıf ve dava dışı … ag d.o.o. Maglaj, … arasında sözleşme imzalanarak uygulamanın gerçekleştirilmesi, taraflar arasındaki fiili ilişki bir bütün olarak değerlendirildiğinde mali hakları kullanma yetkisinin dava dışı Dini ve Sosyal Hizmetler Vakfı’na ait olduğu; dava dışı Diyanet Vakfi Ordu Şubesinden 19/04/2017 tarih ve Şb. 5201/132 sayılı yazı ekinde gönderilen … Mühendislik Mimarlık Ltd. Şti. tarafından hazırlanan 1/200 ölçekli ve 1/100 ölçekli Ordu Üniversitesi Cami projesinin incelenmesi neticesinde, projeyi yapanların isimleri, unvanları ve bağlı oldukları mühendislik oda numaralarının yazılı olduğu halde teknik mühendislerin imzalarının bulunmadığı, çizim tarihi, değişiklik tarihi, pafta inşaat alanı karşılarında yapım tarihlerinin belirtilmediği, projeyi kontrol edenin imzasının olmadığı, onay kısmında da onaylayanın mühür ve imzasının bulunmadığı, bu nedenlerden dolayı, … Müh. Mim. Şirketi tarafından hazırlanan ve mahkemeye sunulan Mimari Tatbikat Projesinin geçersiz bir proje olduğu; davaya konu projeler karşılaştırmalı olarak incelendiğinde: … Camii’nin tek katlı olduğu, Ordu Üniversitesi Camii’nin ise ana giriş bölümündeki merdiven çekirdeklerinden sağlandığı alt ve üst camii kısmından oluşarak iki katlı olduğu, … Camii’nde avlunun dükkanlar ile çevrelendiği oysa Ordu Üniversitesi Camii’nde dükkan bulunmadığı, … Camii’nde avlunun “yamuk” şeklinde olduğu, Ordu Üniversitesi Camii’nde “L” şeklinde olduğu, … Camii’nin giriş cephesinin kolonlar üzerinde bulunan bir saçak kısmından girildiği, bu saçağın önü ve yanlarının açık olduğu, saçak kısmına merdiven ve rampalarla ulaşılmakta olduğu, minarelere bu açık kısımdan ulaşıldığı, Ordu Üniversitesi Camii’nde ise projesine göre ana giriş cephesinde kolanlar arası giydirme cephe yapılarak kapatıldığı, minarelere ulaşım cami içerisinden sağlandığı, bu kısma projesine göre tabi zeminden direkt ulaşıldığı, … Camii’nin sağ ve sol yan cephelerinde bulunan girişlere dışarıdan merdivenle çıkılan kolonlar üzerinde yükselen balkonlardan ulaşıldığı, Ordu Üniversitesi Camii’nde ise sağ ve sol yan cephelerinde bulunan girişlere yanlarda bulunan eklentilerin üzerinden girildiği, bu eklentilere de zeminden merdivenlerle ulaşıldığı, … Camii’nin fotoğraflara göre düz bir arazide yer aldığı sağ ve sol yan cephelerinde arazi sınırından istinat duvarları ile açılarak bodrum katın doğal ışık almasının sağlandığı, Ordu Üniversitesi Camii’nin ise eğimli bir arazide konumlandırılmış olduğunu ve alt cami kısmının tabi zemin üzerinde yer aldığı, … Camii’nin ana boyunun 2570 x 2710 cm olduğu, Ordu Üniversitesi Camii’nin ana boyunun ise 2840 x 3080 cm. Olduğu, … Camii’nin minarelerinin köşe kolonlarından ayrık olduğu, Ordu Üniversitesi Camii’nin minarelerin köşe kolonlara yakın olduğu, … Camii’nde girişlerin mihrap cephesi hariç üç yönden olduğu, rüzgarlık kullanıldığı, Ordu Üniversitesi Camii’nin üçü zemin kotunda mihrap cephesi hariç olmak üzere ve biri de alt zeminden (-4,50 kotu) olmak üzere dört adet rüzgârlıksız girişin bulunduğu, … Camii’nde bayan bölümü bulunmadığı, Ordu Üniversite Camii’nde alt zeminde minareye bitişik alanda bayan bölümü bulunduğu, … Camii’nde alt zeminde cephe duvarının orta bölümünde çayhane bulunduğu, Ordu Üniversite Camii’nde çayhane bulunmadığı, … Camii’nde merdivenlerin girişe göre sağ ve sol köşede minarelerden uzakta yer aldığı, Ordu Üniversite Camii’nde bir adedi minarenin önünde, diğeri karşı cephenin (batı) ortasında ve farklı formda yer aldığı, … Camii’nde asansör bulunmadığı, Ordu Üniversite Camii’nde asansör bulunduğu, … Camii’nde abdesthanelerin alt zeminde giriş cephesinin (kuzey) sağ ve solunda bay ve bayan olarak ayrı konumda olduğu, Ordu Üniversite Camii’nde abdesthanelerin alt zeminde doğu cephesinde bay-bayan bitişik konumda ve farklı boyut ve düzende olduğu, … Camii’nde zemin kat-alt zemin kot farkının 350 cm. olduğu, Ordu Üniversitesi Camii’nde zemin kat-alt zemin kot farkının 450 cm. Olduğu, … Camii’nde minber mihrabın yanındaki pencereye bitişik planlandığı, Ordu Üniversite Camii’nde minber mihrabın yanındaki pencereden yaklaşık 100 cm. uzakta olduğu, … Camii’nde binanın “L” şeklindeki köşe kolonlarının dolu olduğu, Ordu Üniversite Camii’nde köşe kolonların boşaltılmış olduğu ve içinden su oluğu geçtiği, … Camii’nde kubbeyi taşıyan dikdörtgen kolonların yönünün dışarı doğru olduğu, Ordu Üniversite Camii’nde kubbeyi taşıyan dikdörtgen kolonların yönünün duvar yönünde olduğu, Kubbe yüksekliğinin iki projede de 21.30 olduğu, … Camii’nde kubbeyi oluşturan ve dört cephede yer alan kemerlerde bulunan kolonların daha kare formunda olup dik bir şekilde tepeden zemine doğru indiği ve kemerlerdeki camların bu kolonların önünde olduğu, Ordu Üniversitesi Camii’nde ise bu kemerlerdeki kolonların dikdörtgen formunda daha geniş eğik formunda kemer içlerinde olduğu ve daha sonra zemine dik olarak indiği, projesine göre burada da camların kolonların önünde yer aldığı, sonuç olarak incelemeye konu camilerin tıpatıp benzemediği ancak genel dış görünüş olarak ve özellikle pencerelerden kaynaklı görsel bir benzerlik bulunduğu; dünya genelinde cami projelerinin tamamının tıpatıp aynı olmadığı, temelde ortak özellikler barındırsa da birbirinden farklı projelerin de bulunduğu, davaya konu Ordu Üniversitesi Camii’nin tüm proje olmasa dahi dış görsel olarak davacının eser sahibi olduğu projenin caminin dış görünümüne ilişkin çizimleri ile benzerlik taşıdığı; … Mimarlık ve Mühendislik Ltd. Şti.’nin Ticaret Sicil Gazetesi kayıtları incelendiğinde; davacı …’in 08/03/2002 tarih ve 5501 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde de ilan edildiği üzere şirketi 30 yıl süre ile tek başına temsile yetkili olduğu; eldeki davanın davacı sıfatıyla “…” tarafından ikâme edildiği, davacının … Mimarlık ve Mühendislik Ltd. Şti.’nin yetkili temsilcisi olduğu, anılan şirketin halen tüzel kişiliği haiz ve faal olduğu görülmekle FSEK 18/2. madde hükmü de göz önüne alındığında davacının mali hakların ihlaline yönelik olarak kendi adına tazminat talep edemeyeceği; davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı; davaya konu projenin belirli bir bedel karşılığında dava dışı Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı adına hazırlanması karşısında mali hakları kullanma yetkisinin anılan vakfa ait olduğu; mali hakların ihlali sebebiyle tazminat talep hakkının ilgili vakfa ait olduğu kabul edilmiştir.
Davacının manevi hak ihlaline ilişkin manevi tazminat talebi ile ilgili olarak; FSEK’in bir eserin umuma arz edilip edilmemesini, yayımlanma zamanını ve tarzını münhasıran eser sahibi tayin eder. Aynı şekilde eseri, sahibinin adı veya müstear adı ile yahut adsız olarak, umuma arz etme veya yayımlama hususunda karar vermek salahiyeti münhasıran eser sahibine aittir. Kanunda “umuma arz salahiyeti” ve “adın belirtilmesi salahiyeti” olarak tanınan bu haklar eser sahibinin manevi hakları arasındadır. Bu doğrultuda somut uyuşmazlık ele alındığında, Diyanet Vakfı Ordu Şubesine yazılan müzekkere ile dosyaya kazandırılan Ordu Üniversitesi Camii projesinde davacıya proje müellifi ve/veya başkaca bir biçimde herhangi bir atıfta ve/veya tanımlamada bulunulmadığı, proje ile ilgili olarak herhangi bir izin alınmadığı görülmektedir. Bu sebeple yapılan eylem eser sahibi davacının “umuma arz salahiyeti” ve “adın belirtilmesi salahiyeti” nin ihlali anlamına geldiği, bu durumda Fikir ve Sanat Eserleri Kanunda belirtilen manevi tazminat ile ilgili şartların oluştuğu anlaşılmıştır.
İhlal edilen manevi hakları nedeniyle hükmedilecek tazminatın miktarının eser sahibinin bilimsel kişiliği ve üretkenlik kapasitesi gibi sübjektif unsurlarla, ihlal edilen hakkın biçimi, hakkın ihlal edildiği eserin ulaştığı kitle sayısı, ihlal ile elde edilen faydanın niteliği, miktarı ve benzeri nitelikte olan objektif unsurlar dikkate alınarak belirlenmesi gerekeceğinden hükmedilecek miktarın da tarafların mali ve sosyal durumları ile uyumlu olması gerekmektedir. Bir başka anlatımla, tazminat alacaklısı yönünden bir zenginleşme aracı ve amacını aşar bir gelir haline getirilmemelidir. Açıklanan nedenlerle ihlalin boyutu da göz önüne alınmak suretiyle manevi hak ihlali ile ilgili olarak 10.000-TL manevi tazminat takdir olunmuştur.
Öte yandan dava konusu eserin cami projesi olması karşısında eserin uygun görülecek bir yerinde eser sahibinin adının eklenmesinin de mümkün olduğu kabul edilmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre yukarıda açıklanan nedenlerle, mali haklar yönünden açılan davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, manevi haklar yönünden davacının davasının kısmen kabulü ile, 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, eserin görünen bir yerine davacının adının masrafı davalıdan karşılanmak suretiyle yazılmasına şeklinde aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Mali haklar yönünden açılan davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Manevi haklar yönünden davacının davasının kısmen kabulü ile,
10.000 TL Manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Eserin görünen bir yerine davacının adının masrafı davalıdan karşılanmak suretiyle yazılmasına,
4-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 683,10-TL karar harcının (peşin alınan+ıslah harcı) toplam 2.433,03-TL’den mahsubu ile bakiye 1.749,93-TL’nin kararın kesinleşmesini müteakip istem halinde davacıya iadesine,
4-Manevi haklar yönünden davanın kısmen kabulü nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Mali haklar yönünden davanın dava şartı nedeni ile reddi nedeniyle; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Manevi haklar yönünden davanın kısmen reddi nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 7.375,00-TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü gösterilen 12.684,18-TL yargılama giderinin takdiren 3.171,05-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8- Davalı … MÜHENDİSLİK MİMARLIK LTD ŞTİ’nin yapmış olduğu ve gider avansından ibaret 3.000,00-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranları göz önünde bulundurularak takdiren 2.250,00-TL’sinin davacıdan alınarak davalı … MÜHENDİSLİK MİMARLIK LTD ŞTİ’ne verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/07/2022

¸ ¸

DAVACI /MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 921,53-TL
ISLAH HARCI : 1.545,00-TL
GİDER AVANSI :10.217,65-TL
TOPLAM :12.684,18-TL