Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2016/156 E. 2021/209 K. 11.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Karar
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/156
KARAR NO : 2021/209

DAVA : Endüstriyel Tasarıma Tecavüzün Tespiti, Men’i, Ref’i, Maddi ve
Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 19/04/2016
KARAR TARİHİ : 11/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan endüstriyel tasarıma tecavüzün tespiti, men’i, ref’i, maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili … Ofis Mobilyaları Oto İnş. Gıda Nak. San. Tic. Ltd. Şti.’nin Ankara Siteler mobilyacılar bölgesinin en işlek yeri olan Karacakaya Caddesi üzerinde büyük harflerle … yazan büyük bir mağazada mobilya satışı yapan, 37 ilde bayisi olan ve ürünlerini www.violaburo.com internet adresinde tanıtan, mobilya sektöründe yurt çapında çok tanınan bir firma olduğunu, mvekkilinin … seri markalarının yanında kendi tasarımı olan 61 adet büro mobilyası ürününü 2012/06519, 2014/00937, 2015/00322, 2015/08880 tescil numaraları ile endüstriyel tasarım olarak tescil ettirdiğini, davalı firmanın müvekkilinin 2012/06519 tasarım tescil no’lu ürünlerinin 1, 2, 6 ve 9 no’lu koltuk tasarımlarını kendi mobilya mağazalarında, bu ürünlerin tescilli tasarımlarında en ufak bir değişiklik yapmaksızın birebir taklit ederek sattığını, aleyhine tespit istenen firmanın, müvekkilinin tescilli tasarımlarının birebir aynılarını ve ayırt edilmeyecek kadar benzerlerini satmasının müvekkilinin tescilli haklarına aleni bir tecavüz teşkil ettiğini, davayı açmadan önce davalı firmanın tecavüzünü yerinde tespit edebilmek için Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin … D. iş sayılı dosya ile davalının ….Yenimahalle-Ankara adreslerindeki mobilya mağazalarına gidilerek yerinde delil tespiti yapıldığını, bu delil tespitleri neticesinde alınan bilirkişi raporunda özetle; müvekkilinin 2012/06519-1 sıra nolu koltuk tasarımında uygulanan form, biçim, şekil, çizgisellik ve kapitonelerin davalının satışını yaptığı tespite konu koltukta birebir taklit edildiği ve her iki koltuğun birbirinin aynısı olduğunu, müvekkilinin 2012/06519-2 sıra nolu koltuk tasarımındaki koltuk yanları/kolçakları ve oturma minder/fontları ile davalının satışını yaptığı tespite konu koltuktaki tasarım arasında genel görünüm, form, biçim, şekil ve çizgisellik ile ahşap malzemenin yan/kolçak yüzeylerin üst ve alın kısımlarındaki uygulamaların benzer olduğu, bu iki tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimler arasında belirgin bir farklılık bulunmadığı ve iki koltuğun benzer olduğunu, müvekkilinin 2012/06519-6 sıra nolu koltuk tasarımında uygulanan form biçim, şekil, çizgisellik, kapitoneler, ahşap kolçaklar, oturma ve yaslanma font/minderlerinin görünümünün davalının satışını yaptığı tespite konu koltukta birebir taklit edildiği ve iki koltuğun birbirinin aynısı olduğunu, müvekkilinin 2012/06519-9 sıra nolu koltuk tasarımındaki koltuk yanları/kolçakları ve oturma minder/fontları ile davalının satışını yaptığı tespite konu koltuktaki tasarım arasında genel görünüm, form biçim, şekil ve çizgisellik ile koltuk yanları üzerine konulan kolçakların önemli derecede benzer olduğu, bu iki tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimler arasında belirgin bir farklılık bulunmadığı ve iki koltuğun benzer olduğunun belirtildiğini, davalının, müvekkilinin herhangi bir izni ya da lisans sözleşmesi vb. bir durum olmaksızın müvekkilinin tescilli ürünlerinin aynılarını ve benzerlerini ürettiğini, davanın açıldığı tarih itibariyle davalının, tecavüz konusu mobilyaları satmaya devam ettiğini, davalı aleyhine dava ürünlerinin üretiminin ve satışının durdurulması bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, müvekkilinin endüstriyel tasarımdan doğan haklarının ihlal edilmesinden ve davalının tasarımı ve tescili müvekkiline ait olan 4 farklı ürünü hukuka aykırı şekilde üretip satmasından ötürü zarara uğradığını ve pazar payının bir kısmını kaybettiğini, davalı firmanın, müvekkilinin ürünlerini üretip sattığını gören başka firmaların da müvekkilinin ürünlerini taklit etmeye ve satmaya başladıklarını, karşı taraftan maddi tazminat olarak hem fiili kayıplarını, hem de yoksun kalınan kazancı talep ettiklerini, müvekkilinin yoksun kalınan kazancının hesaplanmasında, tasarımdan doğan hakka tecavüz edenin, tasarımı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre hesaplanmasını tercih ettiğini, davalının ihlal konusu üretiminin piyasada saygın bir isme sahip olan müvekkilinin ticari itibarının azalmasına yol açtığı ve bu durumun müvekkiline manevi açıdan da zarar verdiğini, manevi zararlarının 10.000,00 TL olduğunu, 554 sayılı KHK’nın ilgili maddeleri uyarınca; davalının dava konusu ürünlerin üretilmesi fiilinin tecavüz olup olmadığının tespitine, davalının, müvekkilinin tasarımdan doğan haklarına tecavüz fiillerinin durdurulması ve önlenmesine, davalının, müvekkilinin tasarımdan doğan haklarına tecavüz suretiyle üretilen veya bunların üretiminde doğrudan doğruya kullanılan araçlara el konulmasına, davalının, müvekkilinin tasarımdan doğan haklarına tecavüzünün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınmasına, özellikle 554 sayılı KHK’ya göre el konulan ürünlerin ve araçların şekillerinin değiştirilmesi veya tasarımdan doğan haklara tecavüzün önlenmesi için, kaçınılmaz ise imhasına, müvekkilinin tasarımdan doğan haklarına tecavüz eden davalı aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafları tecavüz eden tarafından karşılanarak, ilgililere tebliğ edilmesi ve kamuya ilan yoluyla duyurulmasına, davalının yukarıda sayılan kanuna aykırı, mütecaviz fiillerinden ve haksız rekabet teşkil eden davranışları nedeniyle uğramış oldukları doğrudan ve dolaylı tüm maddi zararlar için fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla kısmi olarak 1.000 TL, ihlal konusu fiilin öğrenildiği tarihten itibaren işleyecek olan kanuni ve temerrüt faiziyle birlikte müvekkili şirkete ödenmesine, bunun yanında davalının müvekkiline vermiş olduğu manevi zararlar için 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine, müvekkilinin fiili zararlarının ve yoksun kalınan kazancının, tasarımdan doğan hakka tecavüz edenin, tasarımı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre hesaplanması için bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı şirket vekili cevap dilekçesiyle, davaya dayanak olarak gösterilen tespit incelemesi sırasında yapılan bilirkişi incelemesinin gerekli özen gösterilmeden ve açılmış dava tespit davası olduğundan yeterli inceleme yapılmadan hazırlandığını, dava dilekçesindeki iddiaların asılsız olduğunu, davacı tarafın ellerinde bulunan Türk Patent Enstitüsünden almış oldukları 2012/06519 tescil numaralı ürünlerinin 1, 2, 6, 9 nolu tescilli koltuk tasarımlarının müvekkili şirket tarafından kullanılmasının hukuka aykırı olduğunu öne sürdüğünü, davacının Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyası üzerinden yapılan incelemenin hukuka uygun olmadığını, müvekkilin davacının ürünlerine ve tasarım belgesine tecavüz etmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, bunun sebebinin, ürünlerin birbirinden çizgi, desen ve kullanılan malzeme açısından ciddi farklılıklar taşıması ve davacıya ait tasarım belgesinin hükümsüzlüğünün gerekiyor olması olduğunu, bir ürünün tasarım sayılabilmesi için yeni ve ayırt ediciliğe sahip bir ürün olması gerektiğini, yeni ve ayırt ediciliğe sahip olmayan tasarımların koruma kapsamı altına alınmasının usul ve yasaya uygun olmadığını, bir tasarımın aynısının daha önce bir başkası tarafından kullanılması veya kamuya sunulması durumunda artık bu tasarımın yeniliğinden söz edilemeyeceğini, yukarıda açıklanan sebeple Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyası üzerinden alınmış olan bilirkişi raporunda tespit edilmiş olan benzerlikler çok ufak detaylardan ibaret olduğundan, davacıya ait ürünler yeni olmadığından ve yeni olmayan ürünler için alınmış tasarım belgesi de hükümsüz olduğundan hukuki olarak bir sonuç doğurmadığını, dolayısıyla davacı şirketin elindeki tasarım belgesi ile müvekkilinin satışını yapmakta olduğu ürünlerin, kendi ürünlerine ve tasarım hakkına tecavüz ettiğini ileri sürmesinin mümkün olmadığını, TÜRKPATENT’e yapılan tasarım tescil başvurularının sadece başvuru şartları ve 554 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 3. maddesi kapsamına göre incelenerek tescil edildiğini, yani sadece başvuru için gerekli evrakların (dilekçe, vekâletname, ücret vb.) var olup olmadığı hususunda incelemenin yapılması olduğunu, bunun dışında tasarımın yenilik unsuru taşıyıp taşımadığı, bir başka şahıs ya da firma tarafından önceye dayalı bir kullanımı olup olmadığı hakkında herhangi bir inceleme ya da araştırma yapılmadığını, bu sebeple tasarım belgesine sahip olmak için ciddi bir araştırma yapmak gerekmediğini, davacının da söz konusu durumdan faydalandığını ve ürünü yeni olmamasına ve tasarım sayılmamasına rağmen TÜRKPATENT’e yapmış olduğu başvuru neticesinde hükümsüzlüğüne karar verilmesi gereken tasarım tescil belgesini aldığını, bilirkişinin raporunda bahsetmiş olduğu ortak olarak gösterilecek noktaların, koltuk tasarımında uygulanan form biçimi, şekil, çizgisellik ve kapitoneler, koltuk yanları, oturma minderleri, genel görünüm, form, biçim, şekil, çizgisellik ahşap malzemenin yan kolçak yüzeylerinin üst ve alın kısımlarındaki uygulamaların benzer oluşu gibi benzerlikler olduğunu, söz konusu benzerliklerin zaten dava konusu tasarım belgesine konu ürünlerin standart özelliği olarak gösterilebilecek şeyler olduğunu ve davacının tasarım belgesinden çok daha önceki tarihlerde birçok firma tarafından aynı ürünlerin üretiminin ve satışının yapılmaya başlandığını, yani söz konusu ürünlerin yaygın kullanım alanına sahip olduğunu, müvekkilinin fiilinin hukuka aykırılık teşkil etmediğini, bunun sebebinin davacıya ait olan tasarım belgesinin hukuki olarak geçerlilik teşkil etmemesi ve iki ürünün birbirinden farklı olmasından kaynaklandığını, müvekkilinin ürünleri hakkında verilecek herhangi bir ihtiyati tedbir kararı halinde müvekkilinin ciddi bir mağduriyet yaşayacağını ve haksız yere malları üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanacağını, müvekkiline karşı açılmış tecavüz davasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin üretimini yapmakta olduğu ürünlerle davacıya ait ürünlere tecavüz etmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını; çünkü müvekkiline ait ürün ve davacıya ait ürünün birbirinden tamamen farklı iki ayrı ürün olduğunu, davacı tarafın haksız kazanç sağlamak adına kötü niyetli olarak bu davayı açtığını, açılmış davanın reddi gerektiğini, davacı tarafından açılmış davanın ve ihtiyati tedbir talebinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı kullanımlarının davacının tescilli tasarımına tecavüz teşkil edip etmediği, maddi ve manevi tazminat ve ilan şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği’nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Ankara 4. FSHHM … D. İş Sayılı Dosyasına Sunulan Bilirkişi Raporu
25.03.2016 tarihli raporda özetle; “Tespite konu olan Türk Patent Enstitüsü nezdinde tasarım tescilleri yapılmış, … OFİS MOB. OTO İNŞ. GIDA NAKL. TİC. LTD. ŞTİ adına tescilli 2012/06519 no’lu Çoklu Tasarım Tescilinde yer alan 1 ve 6 nolu koltukların birebir aynı, 2 ve 9 nolu koltukların benzer olduğu, tasarımın aynı ve/veya belirgin şekilde benzerinin ticari anlamda kullanılması halinin mevcut olduğu, sonuç ve kanaatine” varıldığı ifade edilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle: tasarımların benzerliğiyle ilgili olarak; davacıya ait 2012 06519 numaralı çoklu tasarım tescillerinde yer alan 1 ve 6 numaralı koltuk tasarımları ile tespit davası aşamasında dosyaya sunulan bilirkişi raporunda yer verilen davalının kullanımlarına ait koltuk tasarımlarına ilişkin görsellerin aynı tasarımlar olduğu, davacıya ait 2012 06519 numaralı çoklu tasarım tescillerinde yer alan 2 ve 9 numaralı koltuk tasarımları ile tespit davası aşamasında dosyaya sunulan bilirkişi raporunda yer verilen davalının kullanımlarına ait koltuk tasarımlarına ilişkin görsellerin benzer tasarımlar olduğu, davalının davacı tasarımları ile aynı/benzer tasarımları kullanımı ile ilgili olarak herhangi bir izninin bulunmadığı, dolayısıyla davalının fiilinin davacının tescilli tasarım haklarına tecavüz teşkil ettiği, maddi tazminatla ilgili olarak; davacı yanca dosyaya emsal nitelikte lisan sözleşmeleri sunulmadığından ve dosyadaki mevcut belgelerden, davacının tercihi doğrultusunda 554 sayılı KHK’nin 52/2-c maddesine göre maddi tazminat tespiti mümkün olmadığından, marka hakkına tecavüzden önceki döneme ilişkin olarak davacının dosyaya birden çok emsal niteliğinde lisans (noter tasdikli) sözleşmesi/leri sunması gerektiği, piyasada uygulanan “kâra ve/veya ciroya endeksli nispi lisans bedeli” belirleme yöntemiyle hakkaniyete uygun bir bedelinin hesaplanabilmesi için, tecavüzün başladığı (tespit talep tarihi 09.03.2016) tarihinden dava tarihine (19.04.2016) kadar, davalının 2016 yılına ait kanuni defterlerinin (Yevmiye Defteri, Kebir Defteri, Envanter Defteri), tecavüzün başladığı tarihinden dava tarihine kadar olan, davalının 2016 yılına ait gelir tablosu ve bilançosunun (vergi dairesine verilen kurumlar vergisi beyannamesi ekindeki mali tabloların), tecavüzün başladığı tarihinden dava tarihine kadar, davalının -iptal edilenler dahil- satış faturalarının (sıralı olarak), tecavüzün başladığı tarihinden dava tarihine kadar olan, davacının 2016 yılına ait gelir tablosu ve bilançosunun (vergi dairesine verilen kurumlar vergisi beyannamesi ekindeki mali tabloların) dosyaya sunulması ve/veya dosyaya kazandırılması gerektiği, belgelerin dosyaya sunulmaması durumunda, mahkemece yetki verilmesi halinde, TBK. m. 50/2 kapsamında hakkaniyete uygun bir maddi tazminatın belirlenebileceği, manevi tazminat takdirinin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen 03.01.2020 tarihli raporda özetle: davalıya ait mali tablolardaki verilerden hareketle, ihale konusu dört ayrı tasarım için ihlal süresi de gözetilerek yapılan hesaplama sonucunda, davacının davalıdan TBK 50/2 maddesi uyarınca 7.710,71 TL’den az olmamak üzere maddi tazminat talep edebileceği, manevi tazminat takdirinin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen 03.03.2020 tarihli ek raporda özetle; davalıya ait mali tablolardaki verilerden hareketle, ihale konu üç ayrı tasarım için ihlal süresi de gözetilerek yapılan hesaplama sonucunda, davacının davalıdan 5.783,03-TL’den az olmamak üzere maddi tazminat talep edebileceği, manevi tazminat takdirinin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporlarının her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporların ve ek raporların usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirmenin nihai olarak mahkememizce yapılacağı anlaşılmakla yeni heyetten rapor alınması veya mevcut bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
ISLAH:
Davacı vekili 24/11/2021 tarihli ıslah dilekçesiyle, maddi tazminat talebini 5.783,03-TL olarak ıslah etmiştir.
GEREKÇE:
554 sayılı KHK’nın 3/1-a maddesinde, “Tasarım; bir ürünün tümü veya bir parçası ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, doku, malzeme ve esneklik gibi insan duyularıyla algılanan çeşitli unsur ve özelliklerinin oluşturduğu bütün” olarak tanımlanmıştır. Maddede bahsi geçen görünüm sadece gözle görülüp fark edilen görünüm olmayıp, insanın beş duyusu ile algılayıp farkına varabileceği ve maddede “her türlü bütün” olarak tanımlanan görünümdür.
Yine KHK’nın 5, 6 ve 7. maddelerinde her hangi bir tasarımın tescil edilebilirlik koşulları düzenlenmiş olup, bu bağlamda bir tasarımın tescili için yeni ve ayırt edici nitelikte olması gerektiği vurgulanmıştır.
Yenilik mutlak, nitelikli ve objektif olmalı, ayrıca iki unsuru ihtiva etmelidir. Bunlardan birincisi karşılaştırılan tasarımın davalı tasarımla aynı olması, ikincisi ise önceki tasarımların kamuya sunulmuş olması gerektiğidir. Yenilik incelemesinde tasarımlar arasında bire-bir aynılık aranmakta, ayrıca benzerlik testinde, aynı izlenimi uyandırma, iltibas veya iltibas tehlikesi olguları araştırılmamaktadır. Ancak küçük ayrıntılardaki farklılıklar dikkate alınmayacaktır. (md. 6/2.cümle) Küçük farklılıkların neler oldukları ise yargıcın takdirine bırakılmıştır. Kural olarak önceki tasarıma görünüm anlamında bir ek yapmayan, ondan sapma sağlamayan farklılıklar küçük kabul edilmektedir. Ancak tüm bunlar tek başına yeterli olmamakta, önceki tasarımların ayrıca kamuya sunulmuş olması gerekmektedir. Kamuya sunma, “sergileme, satış, kullanma, tarif, yayım, tanıtım vb” şekillerde olabilir. (md. 6/2) Aksi halde davalı tasarım öncekiyle aynı olsa da yine yeni kabul edilecektir.
Ayırt edici nitelik ise, KHK’nın 7/1. md’de;“Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenimle, kıyaslanan tasarımın bıraktığı izlenim arasındaki belirgin fark” şeklinde tanımlanmıştır. Yine md. 7/3 gereğince, ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, kıyaslanan tasarımların ilke olarak farklılıklarından çok ortak özellikleri üzerinde durulmalı, tasarımcının tasarımını geliştirme açısından ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduğu dikkate alınmalıdır. Şu halde “Ayırt Edici Nitelik Testinde” üç unsur bulunduğunu söylemek mümkündür. Bunlardan birincisi tescili istenilen tasarımın rüçhan veya başvuru tarihinden önce piyasaya sunulan veya anılan tarihler itibariyle korunan tasarımlar olması(md. 7/2-a,b), ikincisi bilgilenmiş kullanıcıların tescili istenilen tasarımı kullanan, bu nedenle de bilgi ve deneyim sahibi olan ancak uzman olmayan kişiler olarak algılanması, üçüncüsü ise, kıyaslama yapılırken tasarımların bilgilenmiş kullanıcılar üzerinde bıraktıkları genel izlenim üzerinde yoğunlaşıp, tasarımların farklılıklardan ziyade ortak özelliklerinin dikkate alınması, tasarımın zorunlu kıldığı şeklin koruma dışı bırakıldığı hatırlanıp, tasarımcılara bırakılan seçenek özgürlüğünün açıklanan şekilde belirlenecek olmasıdır.
KHK’nın “Diğer Koruma Dışı Haller” başlığıyla düzenlenen 10.maddesinde ise teknik fonksiyonunun gerçekleştirilmesinde, tasarımcıya, tasarıma ilişkin özellik ve unsurlarda hiç bir seçenek özgürlüğü bırakmayan tasarımlar koruma kapsamı dışındadır. Tasarlanan veya tasarımın uygulandığı ürünü, başka bir ürüne mekanik olarak monte edebilmek veya bağlayabilmek için ancak zorunlu biçim ve boyutlarda üretilebilen tasarımlar koruma kapsamı dışındadır hükmüne yer verilmiştir.
KHK’nın “Hükümsüzlük Halleri” başlığıyla düzenlenen 43. maddesinde tasarımın hükümsüz sayılmasına yetkili mahkeme tarafından karar verilecek durumlar:
a) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci ila 10 uncu, maddelerinde belirtilen koruma şartlarına sahip olmadığı ispat edilmişse;
b) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 13 üncü, 14 üncü, 15 inci ve 16 ncı maddesinde belirtilen hak sahipliğinin başka kişiye veya kişilere ait olduğu ispat edilmişse;
c) Tescilli bir tasarım, sonradan kamuya açıklanan aynı veya benzer nitelikteki diğer tasarımın başvuru tarihi kendisinden önce ise;
Tasarım belgesi sahibinin, 13 üncü, 14 üncü, 15 inci ve 16 ncı maddelere göre tasarım hakkına sahip bulunmadığı hakkındaki iddia, ancak, bu maddelerde belirtilen hak sahipleri tarafından ileri sürülür. Bu durumda, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 19 uncu maddesi hükmü uygulanır.
Hükümsüzlük nedenleri tasarım başvurusu veya tescilin sadece bir bölümüne ilişkin bulunuyorsa, sadece o bölümü etkileyen ürün veya ürünler için iptal suretiyle, kısmi hükümsüzlüğe karar verilir ifadeleri ile açıklanmıştır.
Bu çerçevede, Davalı/Karşı Davacı tarafından dosyaya sunulan deliller arasından Wayback Machine ismi ile bilinen uygulama ile erişilebilen ve raporun kaleme alındığı tarihte yeniden erişilip incelenerek bu inceleme sonucunda ulaşılabilen görseller aşağıda tablo içinde bir arada sunularak değerlendirilmiştir.
Madde 11 – Bir tasarımın koruma kapsamı belirlenirken buna, 7 nci maddeye uygun olarak o tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimle bariz bir benzerlik gösteren bütün tasarımlar dikkate alınır.
    Koruma kapsamının belirlenmesinde, kıyaslanan tasarımların farklılıklarından çok ortak özelliklerine ağırlık verilir ve tasarımcının tasarlama açısından seçenek özgürlüğüne sahip olduğu dikkate alınır.
554 sayılı KHK’nın 17. Maddesine göre tasarımın kullanılması hak ve yetkileri münhasıran tasarım hakkı sahibinindir. Üçüncü kişiler, tasarım hakkı sahibinin izni olmadan koruma kapsamındaki tasarlanan veya tasarımın uygulandığı bir ürünü üretemez, piyasaya sunamaz, satamaz, sözleşme yapmak için icapta bulunamaz, ithal edemez, ticari amaçlı kullanamaz veya bu amaçlarla elde bulunduramaz.
554 sayılı KHK, Tasarım Hakkına Tecavüz Sayılan Fiilleri aşağıdaki şekilde açıklamaktadır:
Madde 48 – Aşağıda yazılı fiiller tasarım hakkına tecavüz sayılır.
a) Tasarım hakkı sahibinin izni olmaksızın tasarımın aynını veya belirgin bir şekilde benzerini yapmak, üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme akdi için icapta bulunmak, kullanmak, ithal etmek ve bu amaçlarla depolama, elde bulundurmak;
b) Tasarım belgesi sahibi tarafından sözleşmeye dayalı lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devir etmek,
c) Bu maddenin önceki a ila b bendlerinde yazılı fiillere iştirak veya yardım veya bunları teşvik etmek veya hangi şekil ve şartlarda olursa olsun bu fiillerin yapılmasını kolaylaştırmak,
d) Kendisinde bulunan ve haksız olarak üretilen veya ticaret alanına çıkarılan eşyanın nereden alındığını veya nasıl sağlandığını bildirmekten kaçınmak,
e) Gasp, Tasarım başvurusu bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 34 üncü maddesine göre yayınlandığı takdirde, başvuru sahibi, tasarıma vaki tecavüzlerden dolayı hukuk ve ceza davası açmaya yetkilidir.
Tecavüz eden, başvurudan veya kapsamından haberdar edilmiş ise, başvurunun yayımlanmış olmasına bakılmaz. Tecavüz edenin kötü niyetli olduğuna mahkeme tarafından hükmolunursa, yayından önce de tecavüzün varlığı kabul edilir.
Koruma kapsamındaki tasarımın tescilli olduğuna ilişkin kaydın ürün, ambalaj veya fatura üzerine konulmamış olması, eylemi tecavüz olmaktan çıkarmaz.
48 inci Maddede sayılan fiilleri işleyen kusurlu kişiler Tasarım hakkı sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür.
49 ncu maddede Tasarım hakkı tecavüze uğrayan kişinin tasarıma yönelik tecavüzün durdurulması men, ref’ini isteyebileceği hüküm altına alınmış olup ayrıca ilan talep edebileceği de belirtilmiştir.
Davalıların işyerinde davacı tasarımlarına ayniyet derecesinde benzer olan tasarımda kıyafetlerin ticari amaçla bulundurulduğunun tespit edilmesi halinde KHK’nın 48.maddesi kapsamında davalıların (a) bendinde sayılan fiileri işlediği ve davacının tasarım hakkına tecavüz ettiği söylenebilecektir.
Davalıların davaya konu eyleminin 554 sayılı KHK uyarınca tasarım hakkına tecavüz sayılan ve haksız rekabet eylemi oluşturan fiillerden olması durumunda davacı taraf 554 sayılı KHK’nın 48.maddede sayılan fiileri işleyen kusurlu kişilerden 554 sayılı KHK’nın 50. maddesi uyarınca zararının tazminini talep edebilecektir.
51 nci maddeye göre, Tasarım hakkı sahibi, tasarımın kendi izni olmaksızın kullanılması sonucunda uğramış olduğu zarar miktarının belirlenmesi için tazminat yükümlüsünden tasarımın kullanılması ile ilgili belgeleri vermesini talep eder.
52 ncü maddeye göre; Tasarım hakkı sahibinin uğradığı zarar, sadece fiili kaybın değerini değil, ayrıca Tasarımdan doğan haklara tecavüz dolayısıyla yokun kalınan kazancı da kapsar.
Yoksun kalınan kazanç, zarar gören tasarım hakkı sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden birine göre hesap edilir.
a)Tasarımdan doğan haklara tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, Tasarım hakkı sahibinin Tasarım kullanması ile elde edilebileceği muhtemel gelire göre,
b)Tasarımdan doğan haklara tecavüz edenin, tasarımı kullanmakla elde ettiği kazanca göre,
c)Tasarımdan doğan haklara tecavüz edenin, tasarımı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre.
Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle tasarımın ekonomik önemi, tasarımdan doğan haklara tecavüz edildiği anda geçerlilik süresi ve tecavüz sırasında tasarıma ilişkin lisansların sayısı ve çeşidi gibi etkenler göz önünde tutulur.
TTK’ nın 54. maddesi haksız rekabeti “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar” olarak tanımlamaktadır. 55. madde, iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırılık oluşturan halleri sınırlayıcı olmaksızın saymaktadır. Bu hükümlerin konuluş amacı, ticari hayatın gerektirdiği dürüstlüğü, bir başka deyişle ticari ahlâkı hâkim kılmak olduğundan, ticaret serbestîsini ve rekabeti bu yönden sınırlandırmaktadırlar. Genel kabul gören görüşe göre, serbest piyasa ekonomisinin özünü rekabet serbestisi oluşturduğu için, esas olan, özel olarak koruma altına alınmış bir ürün söz konusu olmadığı sürece önceki ürünlerden yararlanma ve bunlara benzetme özgürlüğüdür. Yargıtay da 1999 yılında verdiği bir kararında bu ilkeyi benimsediğini açıkça belli etmiştir.
59. Maddeye göre, Dava sonucunda haklı çıkan taraf, haklı bir sebebin veya menfaatının bulunması halinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere, kesinleşmiş kararın günlük gazete, radyo, televizyon veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesini talep etmek hakkına sahiptir.
İlanın şekli ve kapsamı kararda tesbit edilir. İlan hakkı, kararın kesinleşmesinden sonra üç ay içinde talep edilmezse düşer.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Davacı Tasarımı
2012 06519 kod numaralı
1 nolu tasarım
2 nolu tasarım
6 nolu tasarım
9 nolu tasarım

Ankara 3. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 28.03.2017 tarihli gerekçeli kararında; “….davalıya ait 2012/06519 2-6 ve 9 numaralı tasarımların, davaya mesnet tasarımlar ve deliller karşısında yenilik ve ayırt edici nitelik koşullarını sağladığı ancak 2012/06519-1 numaralı tasarımın yenilik ve ayırt edici nitelik koşullarını sağlamadığı, dolayısıyla 2012/06519-1 sayılı tasarım açısından kısmi hükümsüzlük koşullarının oluştuğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.” denilmek suretiyle davacıya ait 2012/06519-1 numaralı tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Söz konusu karar, taraflarca kanun yolu başvurusuna konu edilmemesi sonucunda 10.09.2018 tarihinde kesinleşmiştir. Bu husus, 17.09.2018 tarihli kesinleşme şerhi ile kayıt altına alınmıştır.
Somut olayda bahse konu olan tasarım, koltuk tasarımıdır. Koltuk bir mobilya türüdür. Koltuk, deri, kumaş ve daha bir sürü maddeden yapılabilir. Koltuk insanların üzerine oturup rahatlaması ve yorgunluğunu dindirmesi için tasarlanmış bir eşyadır. Genelde kolçakla sınırlandırılır ve vücut, minder ve şilteler ile desteklenir. Herkesin evinde, ofisinde bulunan bu eşya günlük hayatta çok sık kullanılır. Dolayısıyla da birçok koltuk türüne ulaşmak mümkündür. Zira koltuk kullanılan malzeme, kaplama, hatta chesterfield modeller gibi dikiş türüne göre dahi çeşitlenebilir. Kısaca koltuk insanoğlunun uzun yıllardır kullandığı bir mobilya türüdür. Bu sürenin uzunluğu nedeni ile çok farklı koltuk türlerine ulaşmak mümkündür.
Davacıya ait 2012/06519 numaralı çoklu tasarım tescillerinde yer alan 6 numaralı koltuk tasarımları ile tespit davası aşamasında dosyaya sunulan bilirkişi raporunda yer verilen davalının kullanımlarına ait koltuk tasarımına ilişkin görsellerin aynı tasarımlar olduğu, davacıya ait 2012/06519 numaralı çoklu tasarım tescillerinde yer alan 2 ve 9 numaralı koltuk tasarımları ile tespit davası aşamasında dosyaya sunulan bilirkişi raporunda yer verilen davalının kullanımlarına ait koltuk tasarımına ilişkin görsellerin benzer tasarımlar olduğu bilirkişi incelemesi ile anlaşılmış, davalının davacıya ait 3 ayrı tescilli tasarımı kullanması fiilinin davacının tasarım hakkına tecavüz teşkil ettiği kabul edilmiştir.
Davalının ofis mobilyaları imalatı ve alım satımı faaliyetiyle iştigal ettiği, ihlale konu üç ayrı tasarımdan davalı yanca ilk olarak ne zaman üretildiği ve ne zaman satışa sunulduğu, toplam kaç adet üretildiği ya da satıldığının tespitine yönelik olarak 2015 ve 2016 yıllarına ilişkin defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemeler neticesinde; davalının ticaretini ve imalatını yaptığı ürünler için 2015 ve 2016 yıllarında hiçbir stok kaydı (kartı) tutmadığı, ilgili yıllardaki satış faturaları tek tek gözden geçirildiğinde, genellikle büro mobilyaları, sehpa, dolap, koltuk, makam koltuğu, sekreter koltuğu, şef koltuğu, dolap, koltuk takımı vs. isimler kullanarak satış faturaları düzenlendiği, özel tasarımlara sahip olan koltuklar için düzenlenen satış faturalarında özel bir isim kullanılmadığı, tüm koltuk satışları için ayrım yapılmaksızın “koltuk” adı ile fatura düzenlendiği tespit edilmiştir. Davalı tarafça stok kartı tutulmadığından ve ihlale konu olan veya olmayan tüm koltuklar davalının satış faturalarında “koltuk” ismi ile satıldığından, davalının defter ve belgeleri üzerinden, davacının 2012 069519/2, 6 ve 9 numaralı tasarımlarından, davalı tarafça taklit edilerek kaç adet üretildiği ve satıldığı hususunda net bir tespit yapılması mümkün olmamıştır.
Davalının defterleri üzerinden tazminat hesaplanamaması halinde BK 50/2 maddesi kapsamında; her ne kadar davalının defter ve belgeleri üzerinden ihlale konu ürünlerden kaç adet (ne kadar) sattığı net olarak tespit edilememiş ise de, davacı adına tescilli olan 2012 06519/6 numaralı koltuk tasarımı ile davalının adresinde bulunan ve satışa sunulan koltuğun/ürünün aynı, davacı adına tescilli olan 2012 06519/2 ve 9 numaralı koltuk tasarımları ile davalının adresinde bulunan koltukların/ürünlerin benzer olduğu ve ihlale konu üç tasarım üzerinden BK 50/2 maddesi kapsamı gözetilerek; davalının satış yaptığı tüm ürünlerin çeşidi, sattığı koltukların çeşidi, bilançosu ve gelir tablosundaki mali veriler ile net kazancı dikkate alınarak, kazancının oluşumunu sağlayan tek faktörün tasarım olmadığı, gelirin oluşumunda rol oynayan tasarım dışı bir dizi unsurların bulunduğu, tasarımın satışa/kâra olan etkisinin firmadan firmaya, ürünün kalitesine, faaliyette bulunulan sektöre, firmanın organizasyon yapısına, satış ve dağıtım ağına, reklam ve tanıtım faaliyetlerine, pazarlama tekniğine, sektördeki rekabetin yoğunluğuna, rakip firmaların satış politikalarına, pazardaki arz ve talep miktarlarına, ikame ürünlerin çeşidine vb. unsurlara bağlı bağlı olarak değiştiği de dikkate alınarak, üç tasarım için yeni bir hesaplama yapıldığında, davalının ihlale konu her bir tasarım için toplam satışlar içindeki payının %5 olabileceği, davalı firma tarafından ihlal süresince yapılan toplam satışların (%5 X 3 adet tasarım=) %15’nin taklit ürün olabileceği, dolayısıyla elde ettiği net kârının %15’nin taklit ürünlerden elde edilen kazanç olabileceği değerlendirilmektedir. Buna göre davacının davalıdan (38.553,56 X %15=) 5.783,03-TL’den az olmamak üzere maddi tazminat talep edebileceği anlaşılmış, davacının ıslah dilekçesi göz önünde bulundurularak 5.783,03-TL maddi tazminata hükmetmek gerekmiştir.
Manevi tazminatın hesaplanmasına ilişkin olarak Endüstriyel Tasarımlar Kanun Hükmünde Kararnamesi’nde herhangi bir düzenleme yoktur. Bu nedenle tecavüz nedeniyle tasarım sahibinin duyduğu acı, elem, ticari hayattaki güven zedelenmesini dikkate alarak manevi tazminatın miktarı genel hükümler çerçevesinde 2.000,00-TL tayin edilmiş ayrıca tecavüz edilen tasarım sayısı da göz önünde bulundurulmuş ve bir taraf için zenginleşme diğer taraf içinde ekonomik çöküntü sağlamayacak şekilde tespit edilmiş ve mahkememizce davacının 554 sayılı KHK’dan kaynaklı tasarımdan doğan hakkına tecavüz olduğu kabul edilerek bilirkişi raporu ve ek raporları da gözönünde bulundurulmuş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabulü ile,
Davalı tarafından koltuk satışı yapılmak suretiyle davacının … numaralı koltuk tasarımına yapılan tecavüzün tespiti ile men ve ref’ine,
Tecavüzü oluşturan koltuklar ve bunların üretimine münhasır olarak kullanılan cihaz, makine gibi araçlara diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde el konulmasına, ürünlerin tecavüzü engelleyecek şekilde şekillerin değiştirilmesine tecavüzün bu şekilde giderilmesi mümkün değil ise imhasına,
Kararın bir örneğinin ülke genelinde yayınlanan tirajı yüksek bir gazetede ilanına
5.783,03 maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminata ilişkin fazlaya dair talebin reddine,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 531,66-TL karar harcından peşin harç (187,86)+ıslah harcı (98,76-TL) olmak üzere toplam 286,62-TL’nin mahsubu ile bakiye 245,04-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Tecavüzün tespiti, men ve ref talebinin kabulü nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Maddi Tazminat talebinin kabulü nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.783,03-TL ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Manevi tazminat talebinin kısmen kabulü nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Manevi tazminat talebinin kısmen reddi nedeniyle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00-TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

7-Davacının yapmış olduğu ve ve aşağıda dökümü gösterilen 2.230,26-TL yargılama giderinin takdiren 2.000,00-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı.11/06/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸

MASRAF DÖKÜMÜ
İLK MASRAF : 221,36-TL
GİDER AVANSI :2.008,90-TL
TOPLAM :2.230,26-TL