Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2015/476 E. 2023/13 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2015/476 Esas – 2023/13
T.C.
ANKARA
1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2015/476
KARAR NO : 2023/13

DAVA : … (Tecavüzün Ref’i, Maddi ve Manevi Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/12/2015
KARAR TARİHİ : 10/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan … (Maddi ve Manevi Haklara Tecavüz, Tecavüzün Men’i, Ref’i) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalının, müvekkiline ait eserlerden intihal yapmak suretiyle; … . Sınıflar kitaplarını oluşturduğunu, müvekkiline ait kitapların … Sınıflar adlı kitaplar olduğunu belirterek, dava tarihinden itibaren geriye dönük olarak 10 yıllık olmak üzere, … m.68 uyarınca 3 kat telif tazminatı; … m.70/1 uyarınca tazminata; m.70/son uyarınca elde edilen kazancın verilmesine; tazminatların hak ediliş tarihinden itibaren faizinin hesaplanmasına; intihallerin varlığı belirlendikten sonra davalılara ait kitapların basım ve dağıtımının tedbiren önlenmesine ve dava sonucunda tecavüzün ref’ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesiyle; müvekkili şirketin, örgün eğitim-öğretim kapsamında eğitim-öğretim materyali hazırladığını ve bu alanda uzun yıllardır faaliyet gösterdiğini; davacının iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin davaya konu;… Sınıflar, … 1, 2, 3,4 ve 5.Sınıflar adlı yayınları, … (…) tarafından belirlenen ilköğretim ders müfredatına uygun şekilde, mesleki bilgi ve deneyim sahibi öğretmenlerin dahil olduğu uzman kadrosu ile hazırladığını ve bunların yardımcı kitap niteliğinde olduğunu, müvekkili şirketin …. markası ile yayınladığı tüm kitaplarda olduğu gibi huzurdaki davaya konu kitaplarda da 3. Kişilere ait eserlerden alıntı yapılmış olması halinde, bunların kime ait olduğunun açıkça belirtildiğini, 3. Kişilerin telif haklarına tecavüz teşkil edecek tek bir yayınının bulunmadığını, dava dilekçesinin B ve C bendinde her iki tarafa ait 17 kitabın yazıldığını; davacının sadece kitapları tek tek saydığını, ancak davacıya ait kitapların hangi sayfa ya da bölüimünden ne yönde intihalde bulunulduğunun belirtilmediğini, ayrıca bu kitapların hiçbirisinin de mahkemeye sunulmadığını, davacının delillerinin ibrazı ve davasını açıklaması halinde bu yayınları inceleyip açıklamalara karşı beyanda bulunma hakkını saklı tutmak kaydıyla; davacıya ait olarak sayılan kitaplar arasında “… Dilbilgisi ve Yeteneği 6, 7 ve 8. Sınıflar kitaplarının da bulunduğunu; dava dilekçesinin B bendinde davacı tarafından sayılan müvekkili şirkete ait kitapların ise 1, 2, 3, 4 ve 5. Sınıflara ait kitaplar ile son bulduğunun görüldüğünü; dolayısıyla müfredatı farklı olan, üstelik üst sınıflara ait davacı kitaplarından sözde intihal gerçekleştirilerek müvekkil şirkete ait kitapların oluşturulmasına dair iddianın kabul edilemeyeceğini, müvekkili şirkete ait kitaplar ile davacıya ait kitaplar arasında … müfredatına uygun olma gereği noktasında, tıpkı piyasadaki diğer yardımcı kitaplarda olduğu gibi, bir kısım benzerlikler olmasının kaçınılmaz olduğunu, müvekkili şirketin 12.05.2008 tarihinde kitapçılık ve dershanecilik faaliyetine başladığını, yayınlarını da bu tarihten sonra piyasaya sürdüğünü; davacının dava tarihinden geriye dönük 10 yıllık tazminat talep ettiğini, sözde intihal iddiasına konu kitapların hangileri ve baskı tarihlerinin ne olduğu belirtilmeden ve sanki ortada zarar varmış gibi 10 yıllık tazminat talep edilmesinin anlamı ve dayanağının bulunmadığını, müvekkili şirketin telif haklarına tecavüz teşkil edecek bir yayın yapmadığına ilişkin savunmalarına halel gelmemek üzere, Mahkemenin aksi kanaate ulaşması halinde, … m.70 uyarınca temin edilen kardan m.68 uyarınca hükmolunacak telif tazminatı bedelinin indirilmesi gerektiğinin izahtan vareste olduğunu, davacının taleplerinin açık olmadığını, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; 5846 sayılı yasaya muhalefet nedeniyle açılmış olan maddi ve manevi tazminat davası olduğu, haksız iktibas kurallarının intihalin gerçekleşip gerçekleşmediği, tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dava, cevap, cevaba cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tescil ve başvuru dosyaları ile Alâkalı ticaret sicil kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen 12/06/2017 tarihli raporda özetle:139 madde halinde gösterilen intihal iddiasından sadece 3’ünde kısmen benzerliğe rastlandığı; bunun dışında kalan ve müştekinin kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma suçuna ilişkin iddiası bakımından … m.71/1 ve 71/3 maddelerinde ifade edilen suçun maddi unsurlarının gerçekleşmediği kanaatinin oluştuğu, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen 02.02.2018 tarihli ek raporda özetle: davacı tarafın 139 madde halinde ileri sürdüğü intihal iddialarından 136 sının kök raporda tespiti
yapıldığı üzere, davalı tarafın yayımladığı eserlerden doğrudan doğruya usulsüz bir şekilde bire bir
alıntılandığı iddiasının sübuta ermediğinin denetime elverişli ve ayrıntılı olarak ortaya konduğu, her iki
çalışmada benzerlik arz eden bölümlerin bulunmasının ise … dıl bilimi ve dil bilgisi çerçevesinde
kullanılan, kelime, terim vb hususlar ile tablolaştırma veya biçimler açısından olağan olduğu, diğer
yandan kök raporda 65,68 ve 81. sırada benzerlikler tespit edilen ve intihal olarak değerlendirilen
bölümlere ilişkin yeniden yapılan değerlendirmede ise; bu bölümlerde yer alan kelimelerin … dil
bilimine ait genel ifadeler, isimler, kavramlar, tanımlar olduğu, bu bölümlerde yapılan
tablolaştırmaların da her hangi bir özgünlük içerir … kapsamında. korunabilecek yeni ve özgün bir
ifade ediliş tarzı ortaya koymadığı gibi özgünlük içerir şekilde farklı bir şekilde tablolaştırılmasının da
beklenemeyeceği, alıntılandığı iddia edilen kelime, metin ve tabloların işlenen konuların ve bu
konuların anlatımında ya da ifade ediliş biçiminde işin doğası gereği kullanılan kelime, şekil ve
tablolaştırmalar olduğu, … dil bilimi ve di| bilgisi açısından ve hedef alınan öğrenci profili dikkate
alındığında bu hususlarda benzerlik ortaya çıkmasının olağan bir durum
olduğu, benzerlik arz eden
kelime ve tabloların, yukarıda ifade edildiği üzere, yaratıcılık içermeyen özgün nitelikte ifade ediliş
biçimlerinin olmadığı, hal böyle iken bu tür genel geçer ve anonim nitelikteki kelime
ve
dil bilgisi eser niteliği tanımlanmak suretiyle tekelci tablolaştırmalara … dil bilimi ve çerçevesinde
bir koruma sağlamanın, … dil biliminin gelişmesini engelleyeceği gibi genel olarak bilimsel bilginin
yayılmasının ve bu bilginin kullanılarak yeni çalışmalar ortaya çıkarılmasının önünde tekelci nitelikte
yaratmak ve bilimin gelişmesi ve bilginin yayılmasının önüne telif hukukunun amaçları
ile de
bir engel
bağdaşmayan bir engel yaratmak ile sonuçlanacağı, bu bağlamda … no’lu karşılaştırmalara
başka deyişle davacı tarafa
konu kelimeler ve tablolaştırmalarda davacı tarafa hasredilebilecek, bir özgülenebilecek hususiyet bulunmadığı gibi … dili ve dil bilgisi çerçevesinde
genel geçer nitelikte
kelimeler ile konunun anlatılış tarzı bağlamında olağan bir şekilde ve zorunlu olarak ortaya çıkan
eser niteliğinde korunmasının mümkün olmadığı ve bu hususlarda ortaya çıkan tablolaştırmaların benzerlik veya aynılıkların intihal olarak tanlmlanamayacağı kanaatine
varılmış olup, davacı tarafın itirazlarında kök raporda tespiti yapılan hususları değiştirir nitelikte yeni bir durumun ortaya
çıkmadığı, davalı tarafın 65, 68 ve 81 nolu karşılaştırmalar ile ilgili olarak ileri sürdüğü itırazlarının ise
yapılan değerlendirmeler çerçevesinde kabulünün gerektiği, takdirin mahkemeye ait olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen 03/12/2020 tarihli raporda özetle:davalı kullanımları ile davacıya ait eserlerdeki benzerliklerin, oluşturulan tablolar da dahil olmak üzere, bu alanda üretilmiş eserlerde bulunması mümkün unsurlara ilişkin olduğu, benzerliğe esas oluşturan hususların, … korumasından yararlanmayı gerektirecek özgünlükte olmadığı; benzerliklerin olsa olsa esinlenme derecesinde kalmış olabileceği, bunun ise meşru kullanım olarak değerlendirilebileceği, bu hususlara ilişkin hukuki değerlendirmelerin mahkemenin takdirinde olduğu, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporlarının her iki tarafın iddia ve savunmasının kapsamı, taraf delilleri, marka kapsamları dikkate alınarak düzelendiği, hüküm kurmaya yeterli incelemenin yapıldığı, raporun ve ek raporun usul ve yasaya aykırı yönünün bulunmadığı, hukuki değerlendirme nihai olarak mahkememizce yapılacağından yeniden rapor alınmasını gerektirir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Bilindiği gibi 5846 sayılı …’nun 1/B maddesinin ‘a’ bendinde eser, “sahibinin hususiyetini taşıyan ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini” ifade eder. Buna göre bir fikri ürünün eser sayılabilmesi için iki koşulu birlikte gerçekleştirmesi gereklidir. İlk olarak fikri ürünün sahibinin hususiyetini taşıması, bir başka deyişle kendinden önce ortaya konmuş benzerlerine göre özgün bir niteliğe sahip olması gerekir. İkinci olarak bu fikri ürünün …’nun ikinci ve devamı maddelerinde belirlenen eser kategorilerinden birine dahil edilebilmesi aranmalıdır.
Yasada fikir ve sanat eserlerinin çeşitleri ikinci maddede düzenlenen ilim ve edebiyat eserleri, üçüncü maddede yer verilen musiki eserleri, dördüncü maddede tanımlanan güzel sanat eserleri, beşinci maddede düzenleme bulan sinema eserleri ve son olarak altıncı maddedeki işleme ve derlemeler olarak sayma yöntemiyle belirlenmiş bulunmaktadır.
Yasa eser sahibini bir eseri meydana getiren kişi olarak belirlemiştir. (… md. 8/1) Yasanın 9. maddesinde eser sahiplerinin birden fazla oluşu hallerine yer verilmiştir. Buna göre birden fazla kimsenin birlikte vücuda getirdiği eserin kısımlara ayrılması mümkünse, bunlardan her biri meydana getirdiği bölümün sahibi sayılır. Ancak birden fazla kimsenin iştirakiyle vücuda getirilen eser ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa, bu takdirde eserin sahibi onu meydana getirenlerin oluşturduğu birliktir. (… md. 10/1) Bu ikinci hale yasa eser sahipleri arasındaki birlik adını vermiştir. Yine eser sahipliği yönünden belirlenen karineler yasanın 11 ve 12. maddelerinde yer almaktadır. Buna göre … 11 uyarınca yayınlanmış eser nüshalarında veya güzel sanat eserlerinin aslında eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse aksi kanıtlanıncaya kadar bu eserin sahibi sayılır. Yayımlanmış olan bir eserin sahibi, eser nüshalarında veya aslında mutat olduğu şekilde belirtilmemiş ise bu takdirde eseri yayımlayan, o da belli değilse çoğaltan eser sahibine ait hak ve yetkileri kendi adına kullanabilir.
Diğer taraftan memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki mali hakları, kullanma yetkisi aralarındaki sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça, bunları çalıştıran veya tayin edenlerce kullanılır. Tüzel kişilerin organları hakkında da bu kural uygulanır. (… 18/1).
Eser sahibinin kullanabileceği mali haklar, … 21 ve devamında düzenlenmiştir. Buna göre, mali haklar, …’nun, 21. maddesindeki işleme hakkı, 22. maddesinde düzenlemesini bulan eserin aslı veya kopyalarının herhangi bir şekil veya yöntemle tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli çoğaltma hakkı; 23. maddede belirlenen eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını kiralama, ödünç verme, satışa çıkarma veya diğer yollarla yayma hakkı; 24. maddede doğrudan veya dolaylı olarak bir eserden ses veya resim nakline yarayan aletlerle umumi mahallerde okumak, çalmak, oynatmak, göstermek gibi temsil suretiyle faydalanma hakkı; 25. maddedeki işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı olarak belirlenmiş bulunmaktadır.
…’nun 48. maddesi uyarınca mali haklar süre, yer ve içerik itibariyle sınırlı veya sınırsız; karşılıklı veya karşılıksız olarak başkalarına devredilebilir. Mali hakların sadece kullanma yetkisi de bir başkasına bırakılabilir.
Manevi haklar ise Yasa’nın 14-17.maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre, eser sahibi, eserinin umuma arz ve yayımlanma zamanı ve tarzını belirleme (… md.14); adın belirtilmesi (… md 15); eserde değişiklik yapılmasını men (… md. 16) ve bir kısım eserler yönünden geçerli bulunan zilyed ve malike karşı ileri sürülebilecek eserin aslına ulaşma haklarına sahiptir. Manevi haklar mali hakların aksine, bir başkasına devredilemez ve vazgeçilemez haklardır. Ancak bu hakların kullanılması yetkisi bir başkasına bırakılabilir.
  … ‘nun 34. Maddesine göre, (Değişik fıkra: 07/06/1995 – 4110/13 md.) Yayımlanmış musiki, ilim ve edebiyat eserlerinden ve alenileşmiş güzel sanat eserlerinden, maksadın haklı göstereceği bir nispet dahilinde iktisablar yapılmak suretiyle, hal ve vaziyetinden eğitim ve öğretim gayesine tahsis edildiği anlaşılan seçme ve toplama eserler vücuda getirilmesi serbesttir. 2 nci maddenin üçüncü bendinde ve 4 üncü maddenin birinci fıkrasının birinci ve beşinci bentlerinde gösterilen neviden eserler, ancak seçme ve toplama eserin münderecatını aydınlatmak üzere iktibas edilebilir. Ancak bu serbestlik, hak sahibinin meşru menfaatlerine haklı bir sebep olmadan zarar verir veya eserden normal yararlanma ile çelişir şekilde kullanılamaz.
Münhasıran okullara mahsus olarak hazırlanan ve … tarafından onanan (okulradyo) yayımları için de birinci fıkra hükümleri uygulanır.
(Ek fıkra: 03/03/2001 – 4630/18. md.) Yayımlanmış musiki, ilim ve edebiyat eserlerinden ve alenileşmiş güzel sanat eserlerinden, iktibaslar yapılmak suretiyle eğitim ve öğretim gayesi dışında seçme ve toplama eserler vücuda getirilmesi ancak eser sahibinin izniyle mümkündür.
Bütün bu hallerde eser ve eser sahibinin adı mütat şekilde zikredilmek icap eder.
Esasen bir eserin yaratılmasında, eser sahibinin başkalarına ait önceki eserlerden yararlanması olağan ve çoğu zaman bir zorunluluktur. Zira, eser sahibi içinde bulunduğu bilimsel, kültürel ortamı oluşturan önceki araştırma ve eserlerden etkilenmemesi beklenemez. Aksine bir eserin bilimsel niteliği, kendisinden önce aynı alanda ortaya konulmuş çalışma ve eserlerin yeterince araştırılıp değerlendirilmesi düzeyi ile doğru orantılıdır. Ancak bu yapılırken belirli koşullara uyulması gerektiği açıktır.
Bu nedenle …’nun 35. maddesi uyarınca bir eserden belirli kurallara uyulması koşuluyla iktibas yapılması caizdir. Buna göre, alenileşmiş bir eserin bazı cümle ve fıkralarının müstakil bir ilim ve edebiyat eserine alınması mümkündür. Maddenin son fıkrasında iktibasın nasıl yapılacağına dair genel ilkeler ortaya konulmuştur. Bilimsel eserler iktibas yapılırken önceki eserin ve eser sahibinin adı ile ayrıca alıntı yapılan kısmın bulunduğu yer belirtilmelidir.
… ‘nun 38. Maddesine göre, Bütün fikir ve sanat eserlerinin, (…) kar amacı güdülmeksizin şahsen kullanmaya mahsus çoğaltılması mümkündür. Ancak, bu çoğaltma hak sahibinin meşru menfaatlerine haklı bir sebep olmadan zarar veremez ya da eserden normal yararlanmaya aykırı olamaz.
… ‘nun 52. Maddesine göre,  Mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır.
Eser üzerindeki mali ve manevi hakları ihlal edilen kişi, …’nun 66. maddesi uyarınca, tecavüz edene karşı tecavüzün ref’ini (ortadan kaldırılmasını), 69. madde uyarınca muhtemel devam eden tecavüzlerin men’ini (önlenmesini), 68. madde uyarınca, sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya rayiç bedel itibariyle uğradığı zararın en çok üç kat fazlasını isteyebilir.
… 70/1 maddesine göre, manevi hakları haleldar edilen kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat ödenmesi için dava açabilir. Mahkeme, bu para yerine veya bunlara ek olarak başka bir manevi tazminat şekline de hükmedebilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde;
Eser, kendi yaratıcısının bilimsel ve sanatsal özelliğini, hususiyetini yansıtan fikri bir emeğin ürünüdür.
Eser niteliğinde subjektif şartı oluşturan hususiyet kavramı, yenilik unsuruyla ifade olunmaktadır. Öte yandan … belli zamanlarda eserlerden faydalanılmasına sınırlar koyarak izin vermiştir. … 35. Maddede yazılı sınırlar içinde iktibas serbestisi tanınmıştır. İktibasın “aynen” veya “mealen” yapılmasının mümkün olduğuna işaret etmekte yarar görülmektedir. Aynen iktibasta, eser sahibinin kelime ve cümleleri hiçbir değişiklik yapılmadan, birebir alınır ve bunu belirtmek için de alıntıya konu bölüm örneğin tırnak içinde veya farklı yazı karakteriyle gösterilebilir. Buna karşılık mealen iktibasta, alıntıyı yapan, alıntıya konu ifadeleri, anlamda (mealde) herhangi bir değişikliğe meydan vermeden, bozmadan, kendi kelime ve cümleleriyle ifade eder.
Telif korumasına konu olan, soyut fikirler değil, bunların ifade ediliş biçimidir. Bunun yanı sıra, herkesin malumu olan anonim nitelikteki bilgiler; mevzuat; hususiyeti olmayan ifadeler; tarihi olaylar; isimler; doğum ve ölüm tarihleri, günleri için kaynak belirtme zorunluluğu söz konusu değildir. Aynı şekilde, fikirler gibi, telif koruması dışında bırakılan usuller, iş yöntemleri veya salt matematiksel kavramların kullanılmasında, iktibas serbestisinin varlığına ihtiyaç olmadığı gibi, atıf yapılması vb. şekli koşulların yerine getirilmesi de zorunlu değildir. Bu kapsamda örnek olarak, topluma mal olmuş fikirler, bir eserin oluşturulmasında kullanılan üslup, tarz, teknik, metot gibi herkesin kullanımına açık unsurlar sayılabilir.
Davacının iktibas bulunduğuna dair iddiası bilirkişi heyetlerince iki kez incelenmiştir. İktibas bulunduğu bildirilen kavramların ve kısımların benzerlik taşıdığı ancak bunun özellikle dil bilgisi kurallarına ve açıklamalarına ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Şu halde iktibas ve intihal iddiasında bulunulan kısımlar dil bilgisinin zorunlu açıklama kısmına isabet etmekle meşru kullanım sınırında kalmaktadır. Aksinin kabulü ise dil bilgisi kurallarının tek elden çıkması zorunluluğunu doğuracak, her açıklama ve kullanımının intihal sonucu doğurmasını kabul anlamına gelecek ve araştırma, yayın hakkının önüne geçecektir.
İlk bilirkişi raporunun kök ve ek raporu arasında bulunan çelişki nedeni ile mahkememizce yeniden rapor alınması yoluna gidildi ise de ikinci raporda ek rapor ile benzer sonuçlara ulaşmıştır. Teknik incelemeyi gerektiren intihal iddiası mahkememizce alanında uzman bilirkişilere 2 kez inceletilmiş ve çelişkiler giderilmiştir. Diğer yandan davacının emsal karar toplama talebi emsal kararları dosyaya sunma hakkı mahfuz tutulmakla birlikte her dosyanın kendi içinde değerlendirileceği ve dava konularının farklı eserlere ilişkin olması nedeni ile reddedilmiş usul ekonomisi gereğince yeniden bilirkişi incelemesi yapılmaksızın davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre hesaplanan 179,90-TL karar harcından peşin alınan 27,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 152,20-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 15.000,00-TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
Dair, verilen karar hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/01/2023

Katip …. Hakim …
¸ ¸