Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/687 E. 2023/613 K. 30.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2023/687 Esas
KARAR NO : 2023/613

HAKİM : …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … -…

DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/03/2023
KARAR TARİHİ : 30/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin müteahhitlik yaptığını, davalının da … proje adı altında faaliyet gösteren bir firma olduğunu, müvekkilinin …. ilçesi … parsel sayılı yer üzerine yapmakta olduğu inşaatın iç mekan+dış mekan görselleri ve animasyon+maket+katalog hazırlanması işlerini davalının yapması hususunda taraflar arasında anlaşma yapıldığını, bu sözleşmenin 4. Maddesi kapsamında davalının davacıya 1000 adet 29×40 cm ebadında 32 sayfa 250 gr kuşe kağıda trigonomi basılı sıvama kapak, mat selefonlu kapaktaki logo laklı olacak şekilde katalog üretip teslim edeceğini, ancak davalının bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davalının birkaç numune hazırladığını ancak bu numuneler ayıplı olduğu ve çeşitli yazım hataları olduğu için taraflarınca kabul edilmeyip düzeltilmesinin istenildiğini, bu hususta davalıya noter kanalıyla ihtarname gönderildiğini, davalının da katalogların kendi elinde olmayan sebeplerle teslim edilmediği ve ürünlerin haksız yere teslim alınmadığını savunan cevabi ihtarname gönderdiklerini, taraflar arasındaki sözleşmenin toplam bedeli 85.000,00 tl olup bunun 35.000,00 tl sının dava konusu katalog işine ilişkin olduğunu, müvekkilinin davalıya sözleşmede yazılı ödemeler kapsamında toplam 60.000,00 tl ödeme yaptığını, sadece iş tesliminde ödenecek olan 25.000,00 tl’nin ödenmediğini, yapılan 60.000,00 tl ödemenin 10.000,00 tl sinin katalog bedeline ilişkin olduğunu, ancak davalı yanca müvekkiline herhangi bir katalog teslimi olmadığından, ödenen 10.000,00 tl’yi iade etmesi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmede işin geciktirilmesi durumunda 1.500,00 tl günlük gecikme cezası ödeneceğinin kararlaştırıldığını, buna göre de davalının 70.000,00 tl cezai şart bedelini ödemesi gerektiğini, yine davalının sözleşmeye aykırı davranması sebebiyle müvekkilinin yaklaşık 50 milyon tl harcama yaptığı inşaatının tanıtımını yapamadığını ve bu sebeple maddi ve manevi olarak zarara uğradığını, müvekkilinin uğradığı manevi zarar için de 20.000,00 tl manevi tazminat talepleri olduğunu beyan ederek, her türlü fazlaya ve bu davada ileri sürülmeyen hususlara dair hakları saklı kalmak kaydı ile; 10.000,00 tl bedel iadesi, 70.000,00 tl gecikme cezası ve 20.000,00 tl manevi tazminat olmak üzere toplam 100.000,00 tl alacağın, ihtar tarihi olan 02.02.2022 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davacı şirket arasında akdedilen sözleşmenin hukuki niteliği itibariyle bir eser sözleşmesi olduğunu, sözleşmenin 6. Maddesinden sonraki genel hükümlerin açıklandığı kısımda “ihtilaf vukuunda … mahkemeleri ve icra daireleri yetkilidir.” ibaresi bulunduğunu, ancak bu hükmün tarafların her ikisinin tacir olmaması nedeniyle geçersiz olduğunu, tacir sıfatını haiz olmayan müvekkili ile davacı arasında akdedilen sözleşmede yetki sözleşmesi mahiyetinde hüküm bulunmasının, müvekkilinin aleyhine bir düzenleme olduğunu ve ilgili yasa hükmüne aykırılık teşkil ettiğini, bu nedenle somut olayda genel yetki hükümleri uygulanacağını, buna göre de yetkili mahkemenin müvekkilinin yerleşim yeri olan …. Mahkemeleri olduğunu beyan ederek davanın öncelikle yetki kurallarına aykırılık nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise; Davaya konu eser sözleşmesinin ihtilaf konusu olan 4. Maddesine göre müvekkinin 1000 adet 29×40 cm ebadında 32 sayfa 250 gr kuşe kağıda trigonomi basılı sıvama kapak, mat selefonlu kapaktaki logo laklı olacak şekilde katalog üretip 10.10.2021 tarihinde teslim etme borcu altına girdiğini, teslim edilmesi gereken 1000 adet ürünün alt yüklenici … San. Tic. Limited Şirketi’ne yaptırıldığını ve davacıya ürünleri teslim alması için bildirimde bulunulduğunu, ne müvekkili ne de alt yüklenici tarafından yapılan işlemlerde ve edimin ifasında sözleşmeye aykırılık bulunmadığını, ancak yine de kabul anlamına gelmemek kaydı ile davanın kabulü halinde müvekkilinin … San. Tic. Limited Şirketi’ne rücu hakkı doğacağından davanın adı geçen şirkete ihbarını talep ettiklerini, davacı tarafa ürünlerin teslim alınması için yapılan ihbara rağmen davacı tarafça iyi niyetli olmayan bir şekilde ürünlerin teslim alınmasından kaçınıldığını, kendisinin yerleşim yerinde teslim edilmesini talep ettiklerini, müvekkilinin de ifa yerine ilişkin hükümlere aykırı olan bu teklifi reddettiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmede ifa yeri belirlenmediğini, bu durumda ifa yeri konusunda genel hükümlerin uygulanması gerektiğini, 6098 sayılı TBK m. 89/b.2 hükmüne göre “Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde ifa edilir.” hükmü gereğince Müvekkilinin akdedilen sözleşme ile verme yükümlülüğü altına girdiği eşya, parça borcunun konusu olup bu nedenle somut olayda TBK m. 89/b.2 hükmünün uygulanması gerektiğini, Bu bakımdan ifa yerinin, teslim borcunun aranılacak borç olması nedeniyle müvekkilinin yerleşim yeri olduğunun kabulü gerektiğini, Davacı tarafın müvekkili tarafından sözleşmeye konu eserin ayıplı bir şekilde meydana getirildiği ve bu nedenle eserin teslim alınmadığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, ayrıca davacının usulüne uygun bir ayıp ihbarı bulunmadığını ve bu nedenle cezai şart talebinin yerinde olmadığını, davacı tarafın, müvekkili tarafından kendisine Eylül 2022 tarihinde usulüne uygun bir şekilde yapılan ifa teklifini reddederek eseri teslim almaktan kaçındığını, bu nedenle davacının, alacaklının temerrüdüne düştüğünü ve müspet 10.000,00 TL bedelin iade edilmesi talebinin hukuki bir dayanağı bulunmadığını, davacı tarafın müvekkili tarafından meydana getirilen eserleri kabul ettiğini ve çeşitli ticari faaliyetlerinde kullandığını, bu nedenle eser iş sahibi tarafından kabul edildiğinden ayıplı ifa iddiasının kabul edilemez olduğunu, meydana getirilen eserde herhangi bir ayıp bulunmadığını, davacının sözleşmeye dayanarak ceza bedeli talebinin de koşulları oluşmadığından dolayı hukuka aykırı olduğunu, yerleşik … içtihatlarına göre tüzel kişinin manevi zarara uğradığının kabul edilebilmesi için yazılı, sözlü veya görüntülü beyanlar ile tüzel kişinin ticari ve toplumsal itibarına yönelik bir saldırı gerçekleştirilmesi gerektiğini, ancak bunun dışında hukuki ihtilaflardan kaynaklanan ve sözleşmeye aykırılık iddiaları ile öne sürülen manevi tazminat taleplerinin kabul edilmez olduğunu ve haksız kazanç elde etmeye yönelik olduğundan reddi gerektiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı bedel iadesi, gecikme cezası ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizce 03/10/2023 günlü tensip zaptı düzenlenmiş, davalının tacir olup olmadığı hususunun tespiti bakımından müzekkereler yazılmış, gelen cevabi yazılar dava dosyasına eklenmiştir.
…’ndan gelen cevabi yazıda davalının oda kaydının bulunmadığı bildirilmiştir.
…’ndan gelen cevabi yazıda davalının … … Ltd.Şti’nin tek ortağı ve müdürü olduğu, şirketin vergi mükellefi olduğu, davalının bireysel vergi kaydının bulunmadığı yönünde cevap verilmiştir.
Bilindiği üzere görev kamu düzenine ilişkin olup dava şartıdır. Mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görev alanı TTK’nın 4.maddesinde belirlenmiştir.
”MADDE 4- (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560,saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.”
Bu düzenlemeye göre dosya kapsamı değerlendirildiğinde dava TTK’nın 4.maddesi kapsamındaki konusu itibariyle ticari sayılan davalardan değildir. Ayrıca davalının tacir olmadığı, şirket ortağı olmasının davalıyı gerçek kişi tacir yapmayacağı dosya kapsamıyla sabit olup huzurdaki dava HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel yetkili ve görevli Mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanına girmektedir. Anılan gerekçelerle Mahkememizin görevsizliğine dair aşağıda yazılı şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2- Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın yetkili ve görevli …. Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3)HMK’nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,

4)İş bu ilam taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde resen HMK 20. Maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun taraflara ihtaratına,
Dair, tarafların yokluğunda, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde …. Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/10/2023

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza