Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/587 E. 2023/674 K. 20.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/587 Esas
KARAR NO : 2023/674

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … (TCKN: …) – ….
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …

DAVALI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ : 09/08/2023
KARAR TARİHİ : 20/11/2023
GR.KR.YZM.TARİHİ : 21/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …. Ticaret Sicil Numarası ile kayıtlı …. Şirketi’nin % 65’lik hissesinin sahibi, aynı zamanda şirketin yönetim kurulu üyesi ve kanuni temsilcisi olduğunu, müvekkilinin ortağı ve kanuni temsilcisi olduğu …’nın yurtdışından ithal edeceği ürünler için bankalar tarafından açılan akreditif ve rotatif kredilerin vadelerinin gelmesi 15.000.000,00-TL civarındaki ödemelerin zamanında geçekleştirilememesi nedeniyle ithal edilen ürünlerin gümrükten çekilemediğini, bahse konu ürünlerin değerinin düşmesi ve şirketin ciddi ve telafisi imkansız zararlara uğrama riskini beraberinde getirdiğini, ürünlerin gümrükten çekilebilmesi için 15.000.000,00-TL civarındaki bir paranın ivedilikle temini zaruri hale geldiğini, 15.000.000,-TL civarında bir para arayışına giren müvekkilinin ortağı olduğu … A.Ş.’nin de bayisi olduğu … şirketinin sahibi …’in daha önce ödünç para alıp verdiği, ihtiyaç duydukça nakit para aldığı … ile bu konuyu görüşebileceğini ve müvekkilinin acil ihtiyaç duyduğu 15.000.000,00-TL’nin …’dan temin edebileceğini belirtmesi üzerine, mali açıdan zor durumda bulunan müvekkilinin …’den … ile konuyu görüşmesini talep ettiğini, … ile görüşen …’in müvekkiline …’un 35.000.000,00-TL’yi verebileceğini söylediğini, 35.000.000-TL’nin 20.000.000-TL’sini müvekkiline, 10.000.000-TL’sini kendi ihtiyacı için, …’un da 5.000.000-TL’sini kendisinin kullanmak istediğini de belirterek, bahse konu 35.000.000-TL’nin …’un karısı …’a ait … üzerinden bir … şirketinden alınacağını, bu nedenle de faturalandırılması gerektiğini, bunun için de, … şirketinden para alındıktan sonra iade edilmek/geri verilmek üzere bir taşınmazın …’e devredilmesi gerektiğini ifade ettiğini, müvekkilinin Tuzer aracılığıyla …’dan gelen teklifi kabul ederek, şahsına ait, devir tarihinde yaklaşık değeri 30.000.000, – 35.000.000,- TL olan, …. Parselde bulunan 20 bağımsız bölüm numaralı dükkanı 04.11.2022 tarihinde 1.663.514,00-TL’si banka aracılığıyla havale, 71.800,00-doları elden ödenmişçesine düzenlenen belgedeki tutarlar toplamı olan 3.000.000,00-TL bedelle, …’un karısı …’un % 100 hissesine sahip olduğu …’ne devrettiğini, devre konu taşınmaz gerçek değerinin yaklaşık onda biri bedelle tapuda devredildiğini, ancak verilmesi vadedilen para değişik bahanelerle şu ana kadar verilmediği gibi, taşınmazın da iade edilmediğini, hatta taşınmazın hali hazırdaki kiracısından öğrenildiğine göre tapu devrinin akabinde, kiracıya, malikin değiştiği, kira bedellerinin yeni malike ödenmesi gerektiği yönünde bildirimler yapıldığını, davalının müvekkilinin içinde bulunduğu zor durumdan aşırı biçimde yararlanarak, aldatarak tapu devrinin gerçekleşmesini sağladığı, kendi lehine oransız çıkar elde ettiği ve kötü niyetli olduğunu, devredilen taşınmazın üçüncü kişilere devrinin önüne geçilmesi için tapu kaydına ihtiyati tedbir konulması; tapu kaydının iptali ve müvekkil adına tescili talepli işbu davanın açılması zarureti hasıl olduğunu, esasa ilişkin olarak; müvekkiline ait taşınmazın yaklaşık değerinin onda biri bedelle davalıya devredildiğinden, davaya konu uyuşmazlıkta, karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık olduğunu ve taşınmazın devrinin de müvekkilinin içinde bulunduğu zor durumdan kaynaklandığını, müvekkilinin aldatıldığını, müvekkilinin şahsına ait taşınmazın karısının % 100 ortağı olduğu …’ne devrini sağladığını, davalının aldatma kastıyla hareket ettiğini ve aldatma fiilini işlediğini, davalının müvekkili taşınmazın devrine ikna etmek için ona bilerek ve isteyerek gerçek dışı beyanda bulunduğunu, davalının aldatma fiili ile müvekkilinin taşınmazını davalıya devretmesi arasında illiyet bağının olduğunu, zira taşınmazın devrinin aldatma neticesinde yapıldığını beyan ederek; sair sebepler muvacehesinde öncelikle, dava konusu taşınmazın davalı tarafından üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesini teminen taşınmazın kaydı üzerine teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına, davalarının kabulü ile davalı üzerindeki tapu kaydının öncelikle “gabin (aşırı yararlanma)” sebebiyle, bunun kabul edilmemesi halinde “hile (aldatma)” sebebiyle iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline; dava konusu gayrimenkulün davalı adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline, yargılama giderleri ile yasal vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacının iddialarını kabul etmenin mümkün olmadığı gibi davanın da reddinin gerektiğini, davacı davasını gabin hukuksal nedenine dayandırdığını, davacının davasını gabin hukuksal nedenine dayandırmasının mümkün olmadığını, gabinin varlığından söz edebilmek için öncelikle bir sözleşmenin varlığının, bunun yanı sıra karşılıklı edimlerden söz etmek gerekeceğini, ayrıca gabin iddiasında bulunan ile aleyhinde gabin iddiasında bulunulanın sözleşmenin bizzat tarafları olması gerektiğini, davacı kendisinin değil, ortağı ve yetkilisi olduğu şirketin mali açıdan zor durumda olduğunu ileri sürdüğünü, bu zor durumundan faydalananların ise dava dışı … ile … adlı kişiler olduğunu belirttiğini, dava dilekçesinde açıkça mali açıdan zor durumda olanın bizzat davacı olmadığını ve kendi lehine fayda sağlayanın da müvekkili şirket olmadığının açıkça anlaşıldığını, diğer yandan dava dışı … ile …’in müvekkili şirketi temsile yönelik bir sıfatlarının da bulunmadığını, diğer yandan davacının dava dilekçesinde … İnş. Ve İth.İhr. Dış Tic. A.Ş.’nin bankalar tarafından açılan akreditif ve rotatif kredilerin vadelerinin gelmesi nedeniyle ödemelerin zamanında gerçekleştirilememesi nedeniyle para arayışına girdiklerini, bu nedenle şirketin mali açıdan zor duruma düştüğünü, bu zor durum halinden müvekkili şirketi hukuken temsil yetkileri bulunmayan dava dışı … ile …’in faydalandığını belirttiğini, tecrübesizlik, düşüncesizlik (hafiflik) hallerinin varlığı gabin için olmazsa olmaz bir kural olduğunu, davacının … İnş. Ve İth.İhr. Dış Tic. A.Ş.’nin yetkilisi ve ortağı olduğu gibi diğer yandan … kayıtlı bulunan … ticaret sicil numaralı … Şirketi ile … ticaret sicil numaralı … … Anonim Şirketi’nin ortak ve yetkilileri arasında yer alan bir iş insanı olduğunu, aktif olarak 3 şirkette ortak ve yönetici sıfatıyla yer alan birinin tecrübesizlik ve düşüncesizlik halinden söz etmenin mümkün olmadığını, davacının … İnş. ve İth.İhr. Dış Tic. A.Ş.’nin 15.000.000 TL’ye ihtiyacı olduğunu belirttiğini, taraflarınca tespit edilen 2 şirketi daha bulunan ve hali hazırda 30.000.000,00 TL değeri olduğu iddia edilen taşınmazını bizzat kendi ihtiyacı nedeniyle de değil, davada taraf olmayan … İnş. ve İth.İhr. Dış Tic. A.Ş., … ile …’in ihtiyacı nedeniyle 3.000.000-TL’ye satıldığının ileri sürülmesinin tamamen hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının gabin iddiasını ileri sürerek bilerek ve isteyerek satmış olduğu taşınmazını gerçek dışı iddialar ileri sürerek geri alma amacı güttüğünü, davayı kabul etmemekle birlikte her ne kadar davacı gabin hukuksal nedenine dayanmış ise de iddianın ileri sürülüş biçiminden bu davada inançlı işlem hukuksal nedenine dayanıldığını, taşınmazın mülkiyetinin teminat amacıyla inançlı işlemle devrinin yapıldığının ileri sürüldüğünü, davacının iddiasının inançlı işleme dayandığını, tarafların bir ayni hakkın devri üzerinde anlaştığını, tüm sözleşmelerin devir niyeti ciddi olmak kaydıyla, mülkiyet devri için geçerli bir hukuki sebep olabileceğini, inanç sözleşmesinde de mülkiyetin devrinin taraflarca gerçekten arzu edildiğinden, bu sözleşme de mülkiyet devrinin hukuki sebebi olabileceğini, inanç anlaşmasının taşınmazların inançlı devrinin hukuki sebebi olmasına da kanunen herhangi bir engel olmayacağını, burada ispat konusu meselenin satım sözleşmesi görünümünde gerçekleşen resmi şekle uygun sözleşmenin esasen bir inanç sözleşmesi olduğunun ispatı olduğunu, satım sözleşmesinden ayrı olarak akdedilmiş geçerliliği şekle bağlı bir sözleşmenin varlığını iddia etmediğini, davacı tarafın gabin iddiasına dayanarak tanık deliline dayanmış ise de dava dilekçesinde inançlı işleme dayanıldığı anlaşıldığından iddiasını ancak ve ancak yazılı delil ile ispat edebileceğini, bu nedenle davacının tanık dinletme talebine muvafakatlerinin bulunmadığını, müvekkili şirketin dava dışı …San. ve Tic. A.Ş. ile müvekkili şirketin … olması için sözleşme imzaladıklarını, sözleşme uyarınca müvekkili şirket tarafından … markalı elektrikli araçlar ile söz konusu araçlara yedek parçalarının satışı ile satış sonrası hizmetlerinin verilmesi işini gerçekleştirmeyi üstlendiğini, müvekkilinin söz konusu sözleşme kapsamında … markalı elektrikli araçların satın alınması amacıyla dava dışı …San. Ve Tic. A.Ş.’ye 13.06.2022 tarihinde araç alımı avans bedeli açıklaması ile 400.000,00 USD, 10.08.2022 tarihinde araç alım bedeli açıklaması ile 500.000,00-TL, 10.08.2022 tarihinde araç alım bedeli avansı açıklaması ile 500.000,00-TL, 11.08.2022 tarihinde araç alım bedeli avansı ile 300.000,00-TL para gönderdiğini, ancak söz konusu paraların gönderilmesine rağmen … markalı elektrikli araçların müvekkiline teslim edilmediğini, davacının diğer şirketi olan … … A.Ş.’de …San. Ve Tic. A.Ş.’nin bayisi olduğunu, söz konusu şirketin bayisi olduğundan dolayı …San. Ve Tic. A.Ş.’nin müvekkili şirket tarafından araç alım bedeli olarak paraların gönderildiğini ve ayrıca taşınmazın satış tarihinde sahibi olan …’i yakından tanıdığını, diğer yandan, müvekkili şirkete … markalı elektrikli araçlar teslim olmadığını ve ödenen paralarda müvekkili şirkete iade edilmediğini, müvekkili şirket gönderdiği paraların iadesi için hukuki işlem başlatmayı düşündüğü sırada davacı taraf, dava dışı …San. Ve Tic. A.Ş.’yi devralmayı düşündüğünü, borçlarını ödemek istediğini, kendi adına kayıtlı dava konusu taşınmazı müvekkili şirkete satabileceğini, satış tarihi itibariyle taşınmazın değerinin 11.500,00-TL ile 12.000,00-TL arasında olduğunu, müvekkil şirket tarafından gönderilen paraların toplamı düşüldükten sonra kalan bakiyenin davacıya ödenmesi halinde taşınmazı müvekkili şirkete devredebileceği teklifinde bulunulduğunu, söz konusu teklif müvekkili şirket tarafından uygun bulunduğunu, taşınmazın devir tarihi itibariyle 10.08.2022 tarihinde gönderilen 400.000,00 USD TCMB verileri dikkate alınarak Türk Lirasına çevrildiğini, bulunan rakama gönderilen diğer paraların da eklenmesiyle bakiye kalan 3.000.000,00 TL’nin müvekkili şirket tarafından davacıya ödenmesinin kabul edildiğini, bunun üzerine taşınmaz 04.11.2022 tarihinde 3.000.000 TL bedelle müvekkili şirkete devredildiğini, böylece müvekkili şirket taşınmazı devir tarihi olan 04.11.2022 tarihinde yaklaşık piyasa değeri olan 11.500,00 TL’ye taşınmazı satın aldığını, taşınmazın satış akit tabloları incelendiğinde davacı tarafından taşınmazın 03.04.2020 tarihinde 1.950.000,00 TL’ye satın alındığı görüldüğünde yaklaşık iki sene sonra taşınmazın % 590 oranında artışla müvekkili şirket tarafından satın alınmasının gayet normal olduğunu, taşınmazın devrinden sonra dava dışı …San. Ve Tic. A.Ş.’nin hisseleri şirket sahibi … tarafından …. Noterliğinde yapılan 06.01.2023 tarih ve … yevmiye sayılı anonim şirket hisse devri sözleşmesi ile davacıya devredildiğini, ancak söz konusu devir işleminin ticaret sicil gazetesinde ilan edilmediğini beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KABUL VE GEREKÇE : Dava, Tapu İptali ve Tescil davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilafın; davacı tarafından davalıya devredilen taşınmazın devrinde aşırı yararlanma şartlarının bulunup bulunmadığı, şartlar bulunuyor ise davaya konu taşınmazın tapusunun iptali ve tescilinin mümkün olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Davaya konu … no’lu bağımsız bölümün dükkan vasfında olduğu, söz konusu bağımsız bölümün davacı tarafından 04/11/2022 tarihinde tapunun … yevmiye no’lu işlemi ile davalı şirkete devredildiği görülmüştür.
….’ne davacının esnaf mı, tacir mi olduğuna ilişkin yazıya verilen 16/08/2023 tarihli yazı cevabında, davacı …’ın ticari kaydının olmadığı, yalnızca kira gelirinden dolayı gayrimenkul sermayeye iradı yönünden dairelerinin mükellefi olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda, Ticaret Mahkemelerinin görev alanının 6102 sayılı TTK’nun 4. ve 5. maddelerinde düzenlendiği, söz konusu düzenleme kapsamında kalan davalara Ticaret Mahkemesinin bakmakla görevli olduğu, mevcut olayımızın konusunun TTK 4. ve 5. maddeleri kapsamında bulunmadığı, yine mevcut olayımızda davalı tacir konumunda ise de davacının tacir konumunda bulunmadığı (davacının bir şirkette ortak olmasının kendisine tacir sıfatı kazandırmayacağı), sadece davalının tacir olmasının mevcut davayı Ticaret mahkemesinin görev alanına sokmayacağı, … kaydına göre davalının herhangi bir işletmesinin de bulunmadığı, bundan dolayı mevcut tapu devrinin davalının işletmesi ile alakalı olmasının da mümkün olmadığı, devre konu taşınmazın dükkan olmasının mevcut davayı ticaret mahkemesi alanına sokmayacağı (…. ), aşırı yararlanmadan dolayı tapu iptali ve tescil davasında Asliye Hukuk ile Asliye Ticaret arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu görülmüş olup tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, mevcut davanın konusunun TTK 4. ve 5. maddeler kapsamında bulunmaması ve davalının tacir olmaması nedeni ile mevcut davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesinde olduğu anlaşılmış ve görevsizlik nedeni ile usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1) Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince davanın usulden REDDİNE,
2) Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3) HMK’nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4) İş bu ilam taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde resen HMK 20. maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun taraflara ihtaratına,
Dair, tarafların yokluğunda, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/11/2023

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza