Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/410 E. 2023/716 K. 07.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/410 Esas
KARAR NO : 2023/716

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1- … (TCKN: …) –
2- … (TCKN: …) –
3- … (TCKN: …) –
4- … (TCKN: …) –
5- … (TCKN:….)
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – … ….
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
DAVA TARİHİ : 12/02/2021
KARAR TARİHİ : 07/12/2023
GR.KR.YZM.TARİHİ : 07/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA : Davacılar vekili dava dilekçesi ile özetle; icra dosyalarında takibe konu … verilen ve ödenmeyen işçilik alacaklarının davalı şirketten tahsiline dair ilamların icraya konularak davalı şirkete icra emirlerinin gönderildiğini, icra emrinin tebliğ edilmesine rağmen davacıların bu alacaklarının hala ödenmediğini, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 178/4 maddesi gereğince davalı şirketin iflasına karar verilmesini istediklerini, aynı taleple mahkememizin … Esas sayılı dosyası ile işbu davanın davacısı müvekkilleri için açmış oldukları davada; davacı … yönünden işbu dosya üzerinden, diğer müvekkiller yönünden ise yine mahkememizin …. Esas arası seri dosyaları üzerinden görülen ve ve nihayetinde her bir dosya için 15/06/2017 tarihli kararlar ile “Yukarıdaki deliller ile tüm dosya kapsamından; uyuşmazlığın, ilama bağlı işçi alacaklarının ödenmemesi nedeniyle iflas davası olduğu, ancak 15/06/2017 tarihli borç yapılandırma protokolü sonucu anlaşma sağlanmış olup dava konusuz kaldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerektiği sonucuna varılmıştır.” denilerek “Davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına” kararının verildiğini, ancak davalı tarafından mahkememiz kararına konu 15/06/2017 tarihli protokolün (ve 2.7.2018 tarihli işbu protokole ek protokolün) gereğini yerine getirmediğinden işbu davanın açılması zorunluluğunun doğduğunu, …. Esas sayılı dava dosyası ile iflas istemli açtıkları davada ise “… esas sayılı dosyalarında aynı davacılar tarafından aynı davalı aleyhine ve aynı sebebe dayalı olarak aynı konuda açılmış bir dava olduğundan HMK 114/1-ı maddesindeki aynı davanın daha önce açılmış ve halen görülmekte olmaması (derdestlik) dava şartının gerçekleşmediği kanaatine varılmakla davacının iflas davasının dava şartı yokluğu nedeniyle reddine” karar verildiğini ve bu karara karşı yaptıkları istinaf başvurusunun … Dairesi tarafından 09/09/2020 tarihinde reddolunup kararın kesinleştiğini, … esas sayılı dosyalarının kesinleştiğini, davalı aleyhine ve aynı sebebe dayalı olarak aynı konuda açtıkları herhangi bir davalarının bulunmadığını, müvekkillerinin yaşamlarını emekleri ile yürüten işçiler olduğunu, dava dayanağı takiplere konu alacaklarının da işverenlerince ödememesinin onları zaten ekonomik yıkıntı içine soktuğunu, icra takiplerinin yürütülmesininde bu ekonomik yıkıntıları nedeniyle olmadığını, davacılar adına bu davanın açılması için gereken ilk masrafların, İİK. 166. maddesi uyarınca yapılması gereken ilanların ve “iflas avansı” yönünden “adli yardım” isteğinde bulunduklarını ve davacıların 6100 sayılı yasanın 334 ve devamı maddeleri uyarınca adli yardımdan yararlandırılmasını istediklerini beyan ederek; öncelikle davalı şirketin taşınır ve taşınmaz malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerine İİK. 159. maddesi uyarınca iflas muhafaza tedbiri konulmasına, ilamlı alacakları ödenmediğinden davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin müvekkili şirketine karşı yapılan tebligatın geçersiz olduğunu, öncelikle müvekkili şirket aleyhine daha önceden açılan iflas davalarının reddine karar verildiğini ve bu kararların kesinleştiğin, … esas sayılı davalarda, davanın konusuz kalmaması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, … esas sayılı dosyada ise dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, tarafların sulh olduklarını, bu nedenle artık davacının ilama bağlanan alacağın ödenmesine değil sulh protokolüne bağlanan alacağın ödenmesini isteyeceği, davacılara verilen kesin süreye rağmen iflas avansını yatırmadığından davanın reddedilmesi gerektiğini, taraflar arasında imzalanan sulh protokolüne istinaden 5 adet davacıya toplamda 141.641,80-TL ve 102.813,81 USD olmak üzere yaklaşık 1.000.000,00-TL tutarında ödeme yapıldığını, bu nedenle davacıların adli yardım talebinin reddinin gerektiğini, yine her bir davacı yönünden davaların tefrik edilmesinin gerekeceğini, sulh protokolünce yapılan ödemelerin icra dosyasına bildirilmediğini beyan ederek davanın reddini istemiştir.
KABUL GEREKÇE: Dava, İİK 177/4. maddesi gereğince açılan doğrudan iflas talebine ilişkindir.
Davacılar tarafından davalı aleyhine 5 adet icra dosyasında ilamlı icra yapıldığı, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, borcun ödenmemesi üzerine her bir icra dosyasında ayrı ayrı davacı alacaklılar tarafından haciz taleplerinde bulunulduğu ve mevcut davanın açıldığı anlaşılmıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 37. maddesine göre icra emrinde yazılı müddet geçtiği halde borcunu ödemeyenlerin malları haczolunur yahut borçlu iflasa tabi eşhastan olupta alacaklı isterse yetkili ticaret mahkemesince iflasına karar verilir.
Buna göre icra emrinde yazılı müddet geçtiği halde borcun ödenmemesi halinde alacaklının alacağın tahsili için borçlunun mallarını haczedilmesi veya borçlu iflasa tabi ise ticaret mahkemesinin İİK. 134 maddesi gereğince doğrudan iflasını isteme hakkına sahiptir.
Aynı kanunun 43. maddesi gereğince iflas yolu ile takip, ancak Ticaret Kanunu gereğince tacir sayılan veya tacirler hakkındaki hükümlere tabi bulunanlar ile özel kanunlarına göre tacir olmadıkları halde iflasa tabi bulundukları bildirilen hakiki veya hükmi şahıslar hakkında yapılır. Şu kadar ki, alacaklı bu kimseler hakkında haciz yolu ile de takipte bulunabilir.
Bu yollardan birini seçen alacaklı bir defaya mahsus olmak üzere o yolu bırakıp harç ödemeksizin diğerine yeni baştan müracaat edebilir.
İİK. 37 maddesi gereğince ilama değer alacağın ödenmemesi üzerine alacaklının haciz talep etmesi durumunda aynı hüküm gereğince iflas talebinde (İİK. 177/4 maddesi) bulunabilmesi için İİK. 43/2. maddesi gereğince takip yolunun değiştirilerek borçluya iflas ödemelerinin tebliğ edilmesi gerekmektedir. Bir taraftan haciz yoluyla takibe devam ederken diğer taraftan borçlunun iflasının istenmesi mümkün değildir.
Konuya ilişkin …. sayfasında “… Ancak, alacaklı, icra emrindeki süre geçtikten sonra haciz istemiş ve özellikle borçlunun malları haczedilmiş ise, bu halde alacaklının, madde 177/4’e göre doğrudan doğruya iflas yoluna gidebilmesi için madde 43,II’ye göre ilk önce seçmiş olduğu haciz yolundan vazgeçmesi ve bunu icra dairesine bildirmesi gerekir. Alacaklının haciz yolundan vazgeçerek madde 177/4’e göre doğrudan doğruya iflas davası açması halinde borçlunun malları üzerine konulmuş olan haciz kendiliğinden kalkacaktır. Alacaklı haciz yolundan vazgeçmeden (bilakis bir taraftan haciz yolunu devam ettirip, diğer taraftan 177/4’e göre) doğrudan doğruya iflas davası açamaz. Zira, hem icra hem de iflas takiplerinin aynı zamanda yürütülmesine kanun hükümleri müsait değildir.” şeklinde açıklamada bulunduğu görülmüştür.
Somut olayda davacılar tarafından başlatılan ilamlı icra takiplerinde icra emrinin tebliğinden sonra süresinde borcun ödenmemesi üzerine alacaklı tarafından haciz talep edildiği (icra dosyalarından ve davacıların dava dilekçesindeki haciz talep ettiklerine ilişkin açık beyanlarından anlaşıldığı), bu şekilde alacaklının İİK 37. maddesi kapsamında haciz yolunu seçtiği, haciz yolunun seçilmesinden sonra İİK 43/2 maddesine göre takip yolu değiştirilmeksizin İİK 177/4. maddesi gereğince doğrudan iflas davasının açıldığı tespit edilmiştir.
İflas takibi üzerine açılacak iflas davasında geçerli olarak başlatılmış bir iflas takibinin bulunması HMK 114/2. maddesi kapsamında özel dava şartıdır.
HMK 115. maddesi gereğince mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Sonuç olarak, davacılar tarafından başlatılan ilamlı icra takiplerinden sonra İİK. 37 maddesine göre haciz yoluyla takibe devam edilmesi nedeniyle aynı kanunun 43/2 maddesine göre takip yolunun değiştirilerek borçluya iflas ödeme emri çıkarılmadan 177/4’e göre işbu davanın açıldığı, ilama dayalı alacağın icra emrine rağmen ödenmemesi halinde doğrudan iflas davası açılabilmesi için haciz talebinde bulunulmaması gerektiği, geçerli olarak başlatılmış bir iflas takibinin bulunmadığı, İİK. 43/2 maddesinin uygulanması gereken durumlarda geçerli takibin bulunmasının iflas davası yönünden HMK 114/2 kapsamında özel dava şartlarında olduğu, işbu davada özel dava şartının bulunmadığı kanaatine varılmakla -İİK 43, HMK 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-İİK 43, HMK 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 269,85TL olduğundan ve peşin olarak alınan 118,60-TL harcın mahsubu ile bakiye 151,25-TL harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davalı duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 17.900,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,

5-Davacılar tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 10 gün içinde … Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/12/2023

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza