Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/179 E. 2023/174 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/179 Esas – 2023/174
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/179 Esas
KARAR NO : 2023/174

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/07/2020
KARAR TARİHİ : 16/03/2023
GR.KR.YZM.TARİHİ : 20/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili ile … Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğü arasında ihale yapılarak imzalanan sözleşmeye istinaden 01.01.2019-31.12.2019 tarihleri arasında 75.000 adet yemek hizmeti sunmak amacıyla imzalanan sözleşmeye aykırılık nedeniyle müvekkiline 08.06.2019 tarihli fatura ile haksız bir şekilde 26 gün eksik çalışan çalıştırıldığı bahsiyle sözleşmenin 16.1.2 maddesine istinaden 40.326,00-TL fatura düzenlendiğini, işçilerin kıdem tazimatı hakedişleri olmadan 14.746,96-TL kıdem tazimanatı kesintisi, 3.919,44-TL yıllık ücretli izin kesintisi yapılıp tamiri ve değişimi davalıya ait olan bulaşık makinesinin tamir edilmemesi nedeniyle de müvekkili şirket tarafından fazladan aylık 12 Sanayi Tüpü kullanıldığını, söz konusu bulaşık makinesi tamir olana kadar toplamda 72 adet piknik tüpü harcandığını ve mali değerinin 26.424,00-TL olduğunu, davalı kurumca Sigorta Primlerinin 30 gün üzerinden yapılmaması nedeniyle müvekkiline 37.134.33-TL’lik hak edişi ödemediğini, söz konusu uyuşmazlığın giderilmesi için Zorunlu Arabuluculuğa götürüldüğünü, ancak anlaşmaya varılamaması nedeniyle dava açılma zorunluluğunun hasıl olduğunu, sözleşmeye aykırılık nedeni ile düzenlenen faturanın sözleşmeye ve hukuka aykırı olduğunu ve müvekkiline iadesi gerektiğini, 01.01.2019-31.12.2019 tarihleri arasında 75.000 adet yemek hizmeti sunmak amacıyla müvekkili ile davalı kamu tüzel kişisi tarafından teknik şartnamesinde en az 7 işçi ile çalışacağına ilişkin sözleşme kurulduğunu, işçilerin devamsızlığı şartnamenin 16.1.2 bendine aykırı bulunarak sözleşme bedelinin %02 oranında (40.326,00-TL) kesinti yapıldığını, ancak söz konusu sözleşmede aradaki ilişki alt işverenlik olarak belirtilmişse de yüklenici tarafından çalıştırılan işçilerin yüklenicinin istihdam ettiği işçiler olmayıp … Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğünün işçileri olduğunu, davalı kurumun üst işvereni olduğu çalışanların ramazan ayında müvekkilinin bilgisi dışında işe gelmediğini, devamsızlığın olduğu 01.05.2019-31.05.2019 tarihin Ramazan ayına denk geldiğini ve günlük ortalama 300 yemek üretimi yapılırken, bu ayda 100 yemek üretimine düştüğünü, bu nedenle … Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğü’nün işçilere izin vermesi nedeniyle vardiyalı olarak çalışıldığını, söz konusu işin bu haliyle dahi tam ve eksiksiz bir şekilde yerine getirildiğini, Teknik Şartname’nin Genel/Özel ve Teknik Özellikleri Başlığı j bendinde “Ramazanda yemek çıkıp çıkmamasında fabrikamız yetkilidir.” denilerek bu yetkisini de ortaya koyduğunu, kamu kurumu tarafından verilen izne rağmen bu kesintinin yapılması ve 1 işçi eksikliği nedeniyle müvekkili aleyhine 40.326,00-TL kesilmesinin Türk Medeni Kanununun 2. maddesi olan “Dürüstlük Kuralına” ve Türk yargı sisteminin “Hakkaniyet” kavramına aykırı düşeceğini, idare tarafından işçilere izin verilmediği kabulünde dahi “Yemek Yapımı, Dağıtımı ve Servise Hazırlanması Hizmeti” Teknik Şartmanesinin “Yemek hazırlama ve dağıtım işi ile ilgili yüklenicinin diğer sorumlulukları” başlıklı düzenlemenin h bendinde “Disiplin ve nizama uymayan ve aykırı davranışlarda bulunan işçiler yükleniciye bildirilecek ve bilidirimi takiben yüklenici tarafından derhal değiştirilecektir.” hükmünün geçtiğini, 01.05.2019-31.05.2019 tarihleri arasında bir bildirimde bulunulmadığını, hatta 12.06.2019 tarihinde devamsızlığa karşı işlem yaptığını, idarece izin verilmemiş olsa dahi idare üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğini, 1.5 ay geçtikten sonra yazılı bir bildirim ile 40.326,00-TL ceza kesildiğini, ayrıca teknik şartnamede işçilerin sigorta primlerinin çalıştıkları gün kadar yatırılmasının zorunlu olduğunu, aylık sigorta primlerinin tam olarak (30 gün) ödeneceği olsa da ilgili personelin giriş çıkış bilgilerini kayıt altına alan cihaz bilgilerine göre söz konusu işçilerin maaş ve SGK prim ödemelerinin yapıldığını, söz konusu durumda Ramazan ayında personelin idarenin kararı ile dönüşümlü olarak çalıştırıldığını, müvekkilinin SGK prim ödemelerini yaptığını ve idare tarafından eksik işçi ve eksik SGK primleri sebebiyle 40.326,00-TL ceza kesildiğini, işçilerin davalıya ait olup aradaki ilişkinin asıl işveren-alt işveren ilişkisi olduğunun belirtildiğini, 4857 sayılı İş Kanununun 2. maddesine göre söz konusu işçilerin hukuki sorumluluğu ve bundan doğan haklarının doğrudan davalıya ait olduğunu, kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin kesintisi yapılarak yapılan ödemelerin sözleşmeye aykırı olduğunu, 4734 sayılı KİK 62. maddesinin 1/e bendi kapsamında alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için ayrıca işyerlerinde en az 1 yıl sürekli çalışması gerektiğini, İş Kanunun 2. maddesine göre ise kıdem tazminatının doğması durumunda dahi sorumluluğun doğrudan idareye ait olacağını, istihdamı kendisi tarafından sağlanan idarenin 1 yıllık süre şartı sağlamadan ve sözleşme süreleri sona ermeden kıdem tazminatı kesintisi yaparak müvekkilinin hakedişini ödemeyişinin kanuna ve hukuka aykırı olduğunu, belirli iş sözleşmesi ile çalışılan işyerinden sözleşme bitiminde kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağı talep edilememesine rağmen işçilerin 14.746,96-TL kıdem tazimanatı kesintisi ile 3.919,44-TL yıllık ücretli izin kesintisi yapılarak hakedişten kesinti yapıldığını, davalı kurumca sigorta primlerinin 30 gün üzerinden yapılmaması nedeniyle 37.134,33-TL’lik hak edişin ödenmemesinin sözleşmeye aykırı olduğunu, davalı tarafından Ramazan ayında işçilerin vardiyalı çalışmasına izin verilmesi ve 30 günden daha az çalışmaları nedeniyle çalışılan gün kadar SGK primlerinin yatırıldığını, kurumca bunun biliniyor olması, hatta işçilere doğrudan kendilerinin izin vermesine rağmen kesilen kesintinin sözleşme hükmüne ve dürüstlük kurullarına aykırı olduğunu, aynı ay içerisinde eksik işçi çalıştırmadan 40.326,00-TL eksik sigortadan 37.134,33-TL hak edişin ödenmemesinin idarenin “Hakkaniyet ve Dürüstlük Kurallarını” kasti olarak ihlal ettiğinin açık olduğunu, 26 gün sessiz kalınarak yeniden ihlali anlamına geleceğini, müvekkilinin tüm işleri eksiksiz yerine getirmesine rağmen ve bu iş eksikliğinin doğrudan idarenin izin vermesinden kaynaklı olarak yapılan işlemlerin hukuka aykırı olduğunu, idarenin sözleşmeye göre tamir ve değişim sorumluluğunu ihlal ederek müvekkiline zarara soktuğunu, müvekkili tarafından Çankırı Silah Fabrikası Müdürlüğü mutfağında kullanılan bulaşık makinasının çok eski olması nedeniyle arıza yaptığını, bunun idareye bildirildiğini ancak herhangi bir tamirat ve değişim yapılmadığını, bu süreçte müvekkili tarafından işlerin layıkıyla yapabilmesi için aylık fazladan 12 sanayi tüpü kullanarak toplamda 72 sanayi tüpü harcandığını ve bunun mali değerinin 26.424,00-TL olduğunu, “Yemek Yapımı, Dağıtımı ve Servise Hazırlanması Hizmeti” başlığı altında düzenlenen “3-o” bendinde “Yüklenicinin kullanımından kaynaklanmayan ve bu durumun fabrikamızın Bakım Onarım Müdürlüğü yetkililerince bir rapor ile tevsiki halinde tespit edilen arıza giderleri idare tarafından karşılanacaktır.” şeklinde düzenleme getirdiğini, müvekkilince idareye karşı bildirim yapıldığını, idarenin 03.09.2019 tarihli yazısında ancak bu zararın giderileceğine ilişkin bir beyanda bulunduğunu, bu süreçte müvekkilinin 26.424,00-TL zararının hala giderilmediğini, sözleşme şartlarının genel işlem koşullarına tabi olup ağır şartlar içerdiğini, “Tenik Şartnamesine Uygun Malzemeli Yemek Yapımı ve Yemekhane Tezgahlarında Self Servis Olarak Dağıtımı Hizmetine Ait Sözleşmesi”nde haksız şartların bulunduğunu beyan ederek; haklı davalarının kabulü ile genel işlem koşullarına tabii sözleşmenin kesin hükümsüzlüğü’ne mahkememiz aksi görüşteyse aleyhe hususların yazılmamış sayılmasına, eksik personel çalıştırılması ve eksik SGK primi yatırılması sebebiyle sözleşmeye aykırılık nedeniyle kesilen cezaların ve haksız şekilde hakedişten tahsil edilen Kıdem Tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağının, tamir edilmeyen bulaşık makinesi sebebiyle alınan sanayi tüpleri sebebiyle uğranılan zararından dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşulu ile şimdilik 10.000-TL’nin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 30/12/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile; mahkeme dosyasında bilirkişi raporunun geldiğini, dava konusu alacak miktarı için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşulu ile açtıkları dava miktarını 10.000.00-TL’den 44.706,40-TL’ye çıkarttıklarını beyan ederek; davalarının kabulüne, alacak miktarı olan 44.706,40-TL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin, müvekkili kurumun tali nitelikteki işi olan yemek yapımı ve yemekhane tezgahlarında self servis olarak dağıtılması işini 2018/546708 ihale kayıt numaralı hizmet alımı ihalesi ile alarak müvekkili ile “Teknik Şartnamesine Uygun Malzemeli Yemek Yapımı ve Yemekhane Tezgahlarında Self Servis Olarak Dağıtımı Hizmetine Ait Sözleşme”si imzaladığını, davacı firmanın açıkça sözleşmeden doğan yükümlülüklerine yerine getirmediğini, hizmet alımı sözleşmesi ve teknik şartname incelendiğinde görüleceği üzere açılan davanın haksız ve sözleşmeye aykırı olduğunu, dava dilekçesinde iddia edilen davacının istihdam ettiği işçilerin kendi işçileri olmayıp müvekkili idarenin işçileri olduğu yönündeki iddianın tamamen gerçek dışı olduğunu ve sözleşmeye aykırı olduğunu, işçilerin tamamının davacı şirket işçileri olduğunu, Hizmet Alımı Sözleşmesinin 22. maddesinde yer alan düzenleme ile Teknik Şartnamenin “Yemek Hazırlama ve Dagıtımı İşi İle İlgili Yüklenicinin Diğer Sorumlulukları” baslıklı maddesinin “j” bendinde yer alan “SGK mevzualı ile her türlü işçi ve işveren hakkındaki mevzuata göre ısçı alınması, İŞÇİ haklarının ödenmesi, işçi çıkarılması vs. konularda tüm sorumluluk yükleniciye ait olup, idare (İhale Makamı) sorumlu sayılmayacaktır ” şeklindeki düzenleme ile de açıkça hükme bağlanmış olup çalışan işçilerin davacı firma tarafından istihdam edildiklerini, davacının dava dilekçesinde 01.05.2019-31.05.2019 tarihleri arasında işçilerinin ramazan ayı olması nedeniyle müvekkili kurumun bilgisi dahilinde vardiyalı olarak çalıştırıldıkları ve yapılan kesintinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu iddia ettiğini ve bu yöndeki iddialarını kabul edilemeyeceğini, zira ramazan ayı ile ilgili düzenlemenin, Teknik Şartnamenin “Genel ve Teknik Özellikler” başlıklı 3. maddesinin j bendinde “…toplu izin, revizyon ve ramazanda yemek çıkıp çıkmamasına fabrikamız yetkilidir. Bu durumlarda firma calıstıracağı personelin 4857 Kanunu hükümlerince hak ettikleri yıllık izinlerinin kullanımı haricinde, işçi sayısını azaltamaz.” şeklinde düzenlenen maddeye açıkça aykırı olarak davacı firma tarafından yanlış uygulandığını, işçilerin ramazan ayı boyunca çalışmalarından müvekkilinin değil davacının sorumlu olduğunu, davacı maddede düzenlenmiş olduğu şekilde işçileri yıllık izin haklarını kullandırmayarak vardiyalı çalıştırdığını ve yine Teknik Şartnamenin “Yemek Hazırlama ve Dağıtımı İşi İle İlgili Yüklenicinin Diğer Sorumlulukları” başlıklı “k” maddesini de yanlış yorumlayarak işçilere eksik ücret ödemesi yaparak sigorta primlerini de eksik yatırdığını, bu maddeye göre işçilerin primlerinin tam olarak yatırılacağını, davacının bu maddeye uymayarak ve aykırı davranarak işçilerin ücretini ve sigorta primlerini eksik ödediğini, bu hususun açıkça sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davacının çalışanların primlerini tam ödemeyerek ve bu kişileri ücretsiz izinli göstererek eksik ödeme yaptığını, taraflarınca yapılan haklı kesintiyi haksızmış gibi ifade ederek bundan müvekkilini sorumlu tutmaya çalışarak mahkemeye yanıltıcı iddialar ileri sürdüğünü, davacının sözleşmesel yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bunun yanısıra davacının 01.05.2019-31.05.2019 tarihlerinin ramazana denk gelmesi nedeniyle günlük yemek üretiminin düştüğü iddiasının gerçekleri yansıtmadığını, ramazan ayında sadece iftarda yemek yenildiğinden yemek sayısında diğer aylara göre bir miktar azalma görülse de ay sonu itibariyle 3104 adet yemek satışının olduğunu, yine davacı firmanın ramazan ayında 1 işçi eksikliğinden 40.326,00-TL ceza kesildiği yönündeki iddiasının da gerçekleri yansıtmadığını, davacının çalışanlarını sözleşmeye aykırı olarak dönüşümlü çalıştırdığını, bu durumun müvekkili idare tarafırıdan istihkak evraklarının incelenmesi aşamasında çalışanların maaşlarının ve sigorta primlerinin eksik yatırıldığının tespiti ile ortaya çıktığını, bunun üzerine davacıya sözleşmenin işçi eksikliğinde yapılacak işlemleri düzenleyen yaptırım hükümleri uygulanarak Sözlesmenin 16.1.2. maddesinde de açıkça belirtildiği üzere; “Taahhüt edilen sayıda personel çalıştırılmaması halinde her sefer için yükleniciden sözleşme bedelinin % 02’si (bindeiki) oranında ceza kesilir” şeklindeki açık hüküm uyarınca cezai işlem uygulandığını, davacının ayrıca idare tarafından yüklenici firmanın denetlenmesi için en az bir fabrika personelinin sürekli görevlendirileceği yönündeki hükme atıf yaparak anılan personelin çalışanların devam durumunu denetleme gibi bir yükümlülüğü varmış izlenimi yaratmasının kabul edilemeyeceğini, yüklenici firmanın personelinin tüm sorumluluğunun yüklenici firmanın yükümlülüğünde olduğunu, bunun müvekkilinden beklenemeyeceğini, nitekim davacının iddia ettiği teknik şartname hükmüne göre sözü edilen personel işçi sendikası adına görev yapan tabldotçu olduğunu ve firmanın getirdiği malzemeleri ve yemekte kullanılan malzemelerin gramajına uygun kullanılıp kullanılmadığının denetimini yapmakla yükümlü olduğunu, Teknik Şartnamenin “Yemek Hazırlama ve Dağıtım İşi İle İlgili Yüklenicinin Diğer Sorumlulukları” başlıklı bölümünün “ö” bendinden “İdare tarafından yüklenici firmanın devamlı denetlenmesi için en az bir fabrika personeli sürekli olarak yemekhanede görevlendirilecektir.” denildiğini ve bu kapsamda denetim yapılacak gramaj tablosunun açıkça madde içeriğinde yer aldığını, davacı firma çalısanlarının hizmet akdi kapsamında yükümlülüklerini denetlemesinin elbetteki müvekkili idare personelinden beklenmeyeceğini, davacının kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin kesintisinin sözleşmeye aykırı olarak yapıldığı yönündeki iddiaları da açıkça sözleşmeye aykırı olduğunu, söz konusu işin personel çalıştırılmaya dayalı bir hizmet alımı olmadığını, çalışanların firma elemanları olup, davacı tarafından istihdam edildiklerini ayrıca 1 yıllık süreyi de tamamladıklarının SGK kayıtları ile sabit olduğunu, kaldı ki kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izinlerin ödenmesine ilişkin hükümlerin sözleşmenin 36. “Diğer Hususlar” maddesinin 9.a. bendinde açıkça hükme bağlandığını buna göre yüklenici firmanın ödemeleri rücuen MKE Hurda İşletmesi Müdürlüğü’ne derhal ödemekle yükümlü olduğunu, aksi halde yüklenicinin önce hak edişinden yetmediğinde teminatından def’aten tahsil edileceğini, yükleniciler tarafından ihaleye ait sözleşmenin bitiminde, o sözleşme kapsamında çalışan işçilerin İş mevzuatına göre hak ettikleri kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin alacağı ve benzeri mali ve sosyal haklarının yasal süresi içinde ödenerek, ödendiğine ve işçinin herhangi bir hakkının kalmadığına ilişkin ibraname ve bu ödemeleri gösteren banka dekontu, ödemelerini işçilerin hesabına yatırıldığına dair bankaca onaylı ödeme tutarlarının gösteriri liste veya PTT makbuzu ile ödeme bordrosunu sözleşmenin bitim tarihini izleyen 15 gün içerisinde ibraz etmedikçe kesin teminatın iade edilmeyeceğini, bu sürenin sonunda ödemelere ilişkin belgelerin İdareye sunulmaması halinde yüklenici işçilerin yıllık ücretli izin alacağı ve sair işçilik haklarına ait hesaplamaların idare tarafından yapılıp yüklenicinin kesin teminatından karşılanmak suretiyle işçilere ödeneceğini, sözleşme bitiminde firmaya Aralık ayı ödeme yazısı ile üzere 15 günlük süre tanındığını ancak firmanın kıdem tazminatını ve çalışanların kullanamadıkları izinlere ait ücretleri yatırmadığından müvekkili tarafından hesaplanarak kişilere ödenerek firmanın aralık ayı istihkakından kesildiğini, davacının tamir ve değişim sorumluluğunun ihlaline ilişkin iddialarının da sözleşmeye aykırı olduğunu, kendisine verilen demirbaşların kayıt altına alınarak sağlam olarak teslim edildiğini, sözleşme ile kendisine kullanılır vaziyette teslim edilen malzeme ve gereçlerde meydana gelen arızaların kendi yetkili servisine yaptırılarak bedelinin de yüklenici firma tarafından karşılanacağı şeklinde düzenlendiğini, davacının arızalanan bulaşık makinesini tamir ettirmeyerek bu süreçte fazladan 12 adet sanayi tüpü kullandığı yönündeki iddialarının kabul edilemeyeceğini, davacının kendi sözleşmesel yükümlülüğünü yerine getirmeyerek böyle bir zararın oluşmasına kendinin sebep olduğunu, tüm bunların yanısıra “tacir” olan davacının sözleşmenin genel işlem şartlarına tabii olduğunu iddia etmesinin kanuna ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına aykırı olduğunu, tacir olan davacının basiretli iş adamı gibi hareket etme yükümlülüğü nedeniyle sözleşmenin sonuçlarına katlanmasının esas olacağını beyanla; öncelikle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KABUL VE GEREKÇE : Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine dayanmaktadır.
Taraflar arasında 26/12/2018 tarihli sözleşmenin akdedildiği, sözleşme kapsamında davacının yüklenici, davalının ise işveren sıfatına haiz olduğu, 01/05/2019 – 31/05/2019 tarihleri arasında sözleşme kapsamında çalışması gereken işçi sayısından daha az miktarda işçi çalıştığı ihtilafsız olup, taraflar arasındaki ihtilafın, sözleşmenin 16.1.2. maddesi uyarınca 26 gün eksik çalışan sebebiyle davalının tanzim etmiş olduğu 40.326,00-TL faturanın sözleşmeye uygun olup olmadığı, ceza faturası tazmininde davacının kusurlu olup olmadığı, davacı hakedişinden kesilen 14.746,96-TL bedelli kıdem tazminatı kesintisi ile 3.919,44-TL yıllık ücretli izin kesintisinin haklı olup olmadığı, yapılan ödemeden kimin sorumlu olduğu, yine davalı kurum tarafından 30 gün üzerinden Sosyal Güvenlik Primi yatırılmaması sebebi ile yapılan kesintiden davacının kusurlu olup olmadığı, kesintinin sözleşmeye uygun olup olmadığı, ayrıca davalıya ait olan bulaşık makinesinin tamir yükümlülüğünün sözleşme kapsamında idareye mi yoksa yüklenici davacıda mı olduğu, bulaşık makinesinin arızalanması sebebi ile var ise davacı zararı ve miktarı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili Uyap’tan vermiş olduğu 24/12/2020 tarihli e-imzalı dilekçesi ile sözleşmenin kesin hükümsüzlüğü, aksi halde yazılmamış talebinden feragat edildiği, davacı vekilinin vekaletnamesinde feragat yetkisinin bulunduğu, aynı dilekçe içeriğinde 10.000,00-TL maddi tazminat talebinin her bir alacak kalemi için ayrı ayrı eşit miktarda talep edildiğinin bildirildiği görülmüştür.
Tarafların bildirmiş olduğu deliller ilgili yerlerden getirtilerek dosya kapsamına alındığı, akabinde mahkememizce dosyaya yapılan değerlendirme sonucu 2020/300 Esas, 2022/811 Karar sayılı kararın verildiği, söz konusu kararın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2023/212 Esas, 2023/322 Karar sayılı kararı ile kaldırıldığı ve mahkememizin yeni esasına kaydedildiği görülmüştür.
Mahkememizce istinafın kaldırma kararı sonrası yapılan yargılama sonunda, davacının taleplerinin tek tek değerlendirilmesinin gerektiği anlaşılmakla;
– Davacının taraflar arasındaki sözleşmenin kesin hükümsüzlüğü ve davacı aleyhine yazılan hususların yazılmamış sayılmasına yönelik talebi değerlendirildiğinde; davacının söz konusu talepten 24/12/2020 tarihli e-imzalı dilekçesi ile feragat etmesi nedeni ile söz konusu talep yönünden davacının davasının feragat nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir.
– Davacının eksik personel çalıştırılması ve eksik SGK primi yatırılması sebebi ile sözleşmeye aykırılık nedeni ile kesilen cezalardan dolayı yapmış olduğu talep değerlendirildiğinde;
Taraflar arasındaki sözleşmenin 16.1.2. maddesinde ” … Yukarıda belirtilen durumlarda ve taahhüdün sözleşme ve eklerindeki hükümlere aykırı yapılması ile çalıştırılacağı taahhüt edilen sayıda personel çalıştırılmaması halinde her sefer için yükleniciden sözleşme bedelinin %0,2’si oranında ceza kesilir. İdare tarafından kesilecek cezanın toplam tutarı hiçbir durumda sözleşme bedelinin %30’unu geçemeyeceği açıktır. ” şeklinde düzenlemenin bulunduğu, söz konusu düzenlemeden de açıkça anlaşılacağı gibi işverenin, taşeron tarafından eksik işçi çalıştırıldığında ceza kesme yetkisinin bulunduğu, bu çerçevede dosya kapsamı üzerinden inceleme yapıldığında davacı şirket tarafından 01/05/2019 – 31/05/2019 tarihleri arasında 26 gün boyunca eksik işçi çalıştırıldığı, eksik işçi çalıştırma hususunun dosya kapsamındaki taraf beyanları dikkate alındığında taraflar arasında niza konusu olmadığı,
davacı tarafından sadece eksik çalışmanın yapıldığı dönemin Ramazan Ayına geldiği ve işçilere davalı tarafından izin verildiği iddia edilmiş ise de, davalının söz konusu işçilere izin verdiğine dair dosya kapsamına herhangi bir delil sunulmadığı, bu nedenden ötürü davacının bu iddiasına mahkememizce itibar edilemeyeceği, zira 03/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda da kesilen ceza faturasının sözleşmeye uygun olduğu yönünde tespit yapıldığı görülmüş olup, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacının eksik işçi çalıştırılmasından kaynaklı ceza faturasına yönelik talebinin yerinde olmadığı ve reddi gerektiği yönünde kanaat oluşmuştur.
Davacı tarafından her ne kadar SGK Priminin eksik yatırılmasından dolayı hakkında ceza uygulandığı ve bu ceza nedeni ile kesilen bedelin iadesi talebinde bulunulmuş ise de, dosya kapsamına alınan 03/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda da açıkça belirtildiği gibi, davacı tarafından davalıya sadece ceza faturası adı altında 40.326,00-TL tutarlı ceza faturasının düzenlendiği, düzenlenen ceza faturasının Mayıs-2019 ayında eksik işçi çalıştırılması ve buna bağlı olarak SGK primlerini eksik yatırmasını kapsadığı, bu ceza tutarına ilave olarak SGK Primlerinin eksik yatırılması sebebi ile ayrıca bir ceza uygulanmadığı ve ayrı bir hakediş kesintisinin yapılmadığının rapor edildiği, söz konusu rapordaki tespitlerin aksini iddia eder bir delilin yani söz konusu ceza faturasından farklı bir ceza faturası düzenlendiğinin davacı tarafından dosyaya sunulmadığı ve dosya içerisinde de bulunmadığı, bu nedenden ötürü bilirkişice yapılan tespit mahkememizce de kabul görmüş ve davacının SGK Priminin eksik yatırılmasından dolayı hakkında ceza uygulandığı ve buna yönelik iade talebinin yerinde olması nedeni ile talebinin reddi gerektiği yönünde mahkememizde kanaat oluşmuştur.
– Davacının hakedişinden kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağı adı altında yapılan kesintilerin iadesine yönelik yapılan talebi değerlendirildiğinde;
Davalı tarafından 14.746,96-TL kıdem tazminatı ve 3,919,44-TL yıllık ücretli izin alacağının davacının hakedişinden kesildiği, davacı tarafından söz konusu işçilerin 1 yıllık kıdem süreleri dolmadığından kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacaklarının doğmadığının iddia edildiği, dosya kapsamına alınan 03/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda davacı bünyesinde çalışan işçilerin sözleşmelerinin sona erdirilip erdirilmediği hususunun tespit edilerek, bu çalışanların sözleşmelerinin sona erdirilmiş olması halinde yıllık ücretli izin alacağı kesintisinin haklı olduğu, anılan çalışanların sözleşmelerinin kıdem tazminatı hakedecek şekilde sonlandırılmış olması halinde kıdem tazminatı tutarlarının davacı şirketin hakedişinden kesilmesinin haklı olduğu, aksi halde yıllık ücretli izin alacağı ve kıdem tazminatı hesap edilerek yüklenici hakedişinden kesilmesinin sözleşme hükümlerine ve kanuna uygun olmadığının rapor edildiği, söz konusu bilirkişi raporundan sonra çalışanların sözleşmesinin feshedilip feshedilmediği ve kıdem tazminatını hakedip etmedikleri hususunun değerlendirilmesi için dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, söz konusu bilirkişi Nedim Güneş Hasgüler tarafından hazırlanan bila tarihli rapora göre; 4857 sayılı İş Kanunun 120.maddesi uyarınca yürürlüğü devam eden Mülga 1475 sayılı İş Kanunun 14/2.maddesi hükmü, 4857 Kanunun 6.maddesinde belirtilen işyeri devrini de içine alan geniş düzenleme gereğince; kıdem tazminatı açısından asıl işveren alt işveren ilişkisinin sona ermesinin ardından işyerinden ayrılan alt işveren ile daha sonra aynı işi alan alt işveren arasında hukuki veya fiili bir bağlantı olsun veya olmasın, kıdem tazminatı açısından önceki işverenin devir tarihindeki ücret ve kendi dönemi ile sınırlı sorumlu olduğu, son alt işverenin ise tüm dönemden sorumluluğunun kabul edildiği, bu çerçevede somut davada dava dışı işçilerin davacı kurumun sözleşme süresi sona erdikten sonra başka firma nezdinde çalışmaya devam ettiği görüldüğünden, nihai takdir ve değerlendirme mahkemeye ait olmak üzere, davacı firma açısından kendi dönemi ile devir tarihindeki ücret dikkate alınarak hesaplama yapılacağı, bordrolarda yer alan ücret üzerinden yapılan hesaplamaya göre davacının 2.081,61-TL fazla kesintisinin bulunduğu, davalı kurumun kendi hesabına göre ise 2.101,31-TL fazla kesintisinin olduğunun rapor edildiği, söz konusu raporlar mahkemece değerlendirildiğinde davaya konu işçilerin aynı işyerinde çalışmaya devam etmeleri, sadece taşeron firmaların değişmesi ve 4857 sayılı İş Kanunun 120., 1475 sayılı Kanunu 14/2 ve 6.maddeleri ile talep konusu kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretleri alacaklarının iş akdinin feshine bağlı alacak olması ve aktivitesi ile muaccel hale gelecek olmaları nedeni ile söz konusu işçilerin aynı işyerin de çalışmaya devam etmeleri ve iş ilişkilerinin sonlandırılmaması hususu göz önüne alındığında henüz kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin hakkına sahip olmadıkları, söz konusu işçilerin sözleşmesi fesih edildiğinde davacı taşeronun davalıya karşı kendi dönemi ile sınırlı olmak üzere kıdem ve yıllık ücretli izinden sorumlu olacağı anlaşılmış ve tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde dava dışı işçilerin aynı işyerin de çalışmaya devam etmeleri nedeni ile kıdem ve yıllık ücretli izinden kaynaklı tazminat haklarının doğmadığı yönünde mahkememizde kanaat oluşmuş ve davalı tarafından 14.746,96-TL kıdem tazminatı ve 3,919,44-TL yıllık ücretli izin alacağı adı altından davacının hakedişinden yapılan kesintilerin yerinde olmadığı ve iadesi gerektiği anlaşılmıştır.
– Davacının bulaşık makinesinin davalı tarafından tamir ettirilmemesi nedeni ile kullanmak zorunda olduğu sanayi tüplerinden dolayı tazminat talebi değerlendirildiğinde;
Dosya kapsamına alınan 03/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere, taraflar arasındaki Teknik Şartname’nin Genel/Özel ve Teknik Özellikler Başlıklı maddesinin “O” maddesi, davalı kurum tarafından davacı şirkete gönderilen 03/09/2019 tarihli ve E.141824 sayılı yazı cevabından yüklenicinin kullanım hatasından kaynaklanmayan, yüklenicinin kullanımından doğmayan ve bu durumun davalı kurum Fabrika Bakım, Onarım Müdürlüğü yetkililerince bir rapor ile tevsiki halinde tespit edilen arıza giderlerinin davalı kurumca karşılanacağı dikkate alındığında, bulaşık makinesinin tamirat ve bakımının davalı kurum tarafından yaptırılmasının ve bedelinin ödenmesinden bulaşık makinesinin arızalanmasından yüklenicinin sorumluluğunun bulunmadığı, davalı kurum ilgili biriminin bu hususu rapor ile tevsik ettiği, bu sebeple tamiratın davalı kurumca yapıldığı, söz konusu bulaşık makinesinin arızalanmasından davacının sorumlu olmaması ve bu arıza nedeni ile haftalık 3, aylık 12 adet tüpün fazladan kullanılması nedeni ile davacının aylık 5.208,00-TL zararının oluştuğu, bulaşık makinesinin arızasının 23/02/2019 ile 21/08/2019 tarihleri aralığında 5 aylık süreç içerisinde gerçekleştiği, bu nedenle davacının sanayi tüpünden dolayı zarar miktarının 5×5.208=26.040,00-TL olduğunun rapor edildiği, söz konusu raporun usul ve yasaya uygun olarak hazırlanması, denetime elverişli olması nedeni ile mahkememizce kabul görmüş olup, davacının bu talebinin kabulünün gerektiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda, davacının bulaşık makinesinin arızasından kaynaklı zarar talebinin 26.040,00-TL yönünden kabulüne, kıdem tazminatı yönünden 14.746,96-TL., yıllık ücretsiz izin yönünden 3.919,44-TL olmak üzere toplam 44.706,40-TL yönünden davacının davasının kabulünün gerektiği, söz konusu bedel için dava dilekçesinde faizin cinsi ve temerrüt tarihi belirtilmediğinden dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi ile fazlaya ilişkin diğer tüm taleplerinin reddinin gerektiği anlaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davanın Kısmen Kabulü ile 44.706,40-TL’nin dava tarihi olan 08/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının sözleşmenin kesin hükümsüzlüğü ve davacı aleyhine yazılan hususların yazılmamış sayılmasına yönelik talebinin feragat nedeni ile Reddine,
3-Davacının fazlaya ilişkin diğer tüm taleplerinin Reddine,
4-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 3.053,89-TL olduğundan peşin olarak alınan 763,78-TL (170,78-TL peşin harç + 593,00-TL ıslah harcı toplamı) harçtan mahsubu ile bakiye 2.290,11-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2. maddesi uyarınca hesaplanan 3.333,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine (davacının 24/12/2020 tarihli dilekçesinde açıkça sözleşmenin kesin hükümsüzlüğü ve aksi halde yazılmamış sayılmasına yönelik talebinin harcını yatırmaması ve bu talebin dava açılırken 10.000,00-TL’lik dava değerinde kaç TL’ye tekabül ettiğinin belirtilmemesi nedeni ile mahkememizce davacının tüm talepleri eşit kabul edilmiş ve hesap bu şekilde yapılmıştır.),
7-Davacı tarafından yapılan 8.880,95‬‬-TL (dava açılış masrafı, posta gideri ve bilirkişi ücreti ve ıslah harcı olmak üzere) yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesap edilen 8.264,78-TL yargılama gideri ile davacı tarafından peşin ve ıslah harcı olarak yatırılan 763,78-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/03/2023