Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/807 E. 2022/782 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/807 Esas – 2022/782
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/807 Esas
KARAR NO : 2022/782

DAVA : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/10/2018
KARAR TARİHİ : 29/11/2022
GR.KR.YZM.TARİHİ : 29/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Yapı Tic. Ltd. Şti.’nin …. parselinde kain taşınmaz üzerinde yaptığı binadaki … nolu konutu. ekli sözleşme ile müvekkiline satmayı vaad ettiğini, buna ilişkin taraflar arasında inşaat yapımı ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, taraflar arasındaki sözleşmenin Tüketici Yasası’nın 40 ve 41. Maddelerine göre Noterde yapılması gerektiği halde, şayet taraflar bunun yazılı olarak yapmışlarsa bu sözleşmenin geçersizliğinin yüklenici tarafından iddia edilemeyeceğinin yasa maddesinde yer aldığını, gerek müvekkiline yüklenen sözleşme şartlarının ifa edilmesi gerekse yasa maddesinin açık izahatı birlikte değerlendirildiğinde davacı müvekkili ile davalı şirket arasında geçerli bir gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi olduğunu, sözleşmede görüldüğü üzere müvekkilinin, bir kısım ödemeleri peşin yapmış, 144.000,00 TL için de toplam 48 adet her biri 3.000,00 TL lik ayrı ayrı senet vermiş olduğunu, dava konusu senetlerin tamamının tartışmasız bir şekilde müvekkili şahıs ile davalı … Yapı şirketi arasında yapılan Tüketici Yasası’nda tanımlı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine/tüketici işlemine dayalı olarak satış bedelinin taksitler halinde ödenmesine ilişkin olarak nama düzenlenmesi gerekirken emre yazılı düzenlendiğini, dava konusu senetlerin nama yazılı olarak düzenlenmemesi halinde geçersiz olacağının kati olarak zikredilmiş olduğunu beyan ederek; müvekkilinin davalı tarafa borçlu olmadığının tespiti ile tamamı 27 Haziran 2015 tanzim tarihli, 20.10.2018 vade tarihli, 3.000,00 TL miktarlı 39 nolu senet, 20.11.2018 vade tarihli, 3.000,00 TL miktarlı 40 nolu senet, 20….2018 vade tarihli, 3.000,00 TL miktarlı 41 nolu senet, 20.01.2019 vade tarihli, 3.000,00 TL miktarlı 42 nolu senet, 20.02.2019 vade tarihli, 3.000,00 TL miktarlı 43 nolu senet, 20.03.2019 vade tarihli, 3.000,00 TL miktarlı 44 nolu senet, 20.04.2019 vade tarihli, 3.000,00 TL miktarlı 45 nolu senet, 20.05.2019 vade tarihli, 3.000,00 TL miktarlı 46 nolu senet, 20.06.2019 vade tarihli, 3.000,00 TL miktarlı 47 nolu senet, 20.07.2019 vade tarihli, 3.000,00 TL miktarlı 48 nolu senetlerin iptaline, sözleşmeden ve diğer hususlardan dolayı müvekkilin uğradığı, uğrayacağı zararlar ve her türlü dava ve tazminat haklarının saklı tutulmasına,
yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: kıymetli evrakların sebepten mücerret hukuki vasıtalar olup, davacının öne sürmüş olduğu diğer davalı ile arasındaki ilişkinin müvekkili bankayı hiçbir surette bağlamayacağını ve bu ilişkinin müvekkili bankaya karşı ileri sürülemeyeceğini, müvekkili bankanın dava konusu ihtilafta sadece iyiniyetli üçüncü kişi durumunda olduğunu, dava tarihine kadar senetlerin geçersizliği yönünde ya da nama değil de emre yazılı olduğu yönünde her hangi bir beyanı bulunmayan yada her hangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmeyen davacı tarafın iyi niyet ve inandırıcılık konusunda ciddi tereddütler oluşturduğu kanaatinde olduklarını, zira tüm senetlerin bizzat davacı tarafın açık rıza ve iradesiyle imzalanmış olup, işbu senetlerin hukuki vasıflarında her hangi bir eksiklikte söz konusu olmadığını belirterek davanın, öncelikle husumet yönünden olmak üzere, daha sonra da mahkemece resen gözetilecek diğer gerekçelerle; esas yönünden de tümden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
KABUL VE GEREKÇE : Dava, İİK 72 madde hukuki sebebine dayalı menfi tespit davasıdır.
Davacı ile davalılar arasındaki hukuki uyuşmazlığın davanın konusunu oluşturan 10 adet toplamda 30.000,00-TL tutarındaki bonolar nedeni ile davacının davalılara borçlu olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Davalılardan, … Yapı Tic.Ltd.Şti. hakkında Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, …. Karar sayılı kararı ile 17/04/2019 tarihinde iflasına karar verilmiştir.
Mevcut dosyanın davacı tarafından Ankara ….Tüketici Mahkemesi’ne açıldığı, söz konusu Tüketici Mahkemesi tarafından mevcut davanın sıra cetveline itiraz davası olduğundan bahis ile Asliye Ticaret Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verildiği, Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzisi yapılan dosyanın …. Karar sayılı kararı ile HSYK’nın 03/04/2018 tarih ve 538 sayılı kararı dayanak gösterilerek Ankara 1,2,3.Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verildiği ve dosyanın mahkememize tevzi edildiği görülmüştür.
Öncelikle burada değinilmesi gereken Tüketici Mahkemesi’nin görevsizlik kararıdır. Tüketici Mahkemesi her ne kadar davalılardan …….Ltd.Şti.’nin iflas ettiğinden bahis ile mevcut davanın kayıt kabule dönüştüğü ve Ticaret Mahkemesi’nde bakılması gerektiği belirtilmiş ise de Tüketici Kanunu 83/2.maddesi uyarınca görevsizlik kararı verilmesinin mümkün olmadığı, söz konusu düzenleme karşısında mevcut davaya devam etmesi gerektiği, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin …. Karar sayılı kararı ile aynı dairenin …. Karar sayılı kararınında aynı yönde olduğu, mahkemenin kabulüne göre de sadece ……lTd.Şti. yönünde görevsizlik kararı verilmesi gerekirken tüm davalılar yönünden görevsizlik kararı verilmesinin yanlış olduğu anlaşılmıştır.
İİK’nın 235 ve devamı maddelerinde sıra cetveline itiraz davasının düzenlendiği, söz konusu maddelerden açıkça anlaşılacağı gibi bir davanın sıra cetveline itiraz ya da kayıt kabul davası olabilmesi için öncelikle davanın konusunun bir alacağa ilişkin olmasının gerektiği, mevcut olayımızda davanın konusunun alacak olmadığı, menfi tespit olduğu, menfi tespit talebinin sıra cetveline yazılmasının mümkün olmadığı, bu nedenden dolayı mevcut davanın sıra cetveline itiraz ya da kayıt kabul davası olmasının mümkün olmadığı anlaşılmış ve mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1)Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince davanın usulden REDDİNE,
2)Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3)HMK’nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4)İş bu ilam taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde resen HMK 20. Maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun taraflara ihtaratına,
Dair, tarafların yokluğunda kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/11/2022