Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/733 E. 2023/565 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/733 Esas
KARAR NO : 2023/565

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – (Geçici kimlik no:…)
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALILAR : 1- … – (T.C:…) – …,
2- … – (T.C:…) – …
VEKİLİ : Av. … – ….

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/10/2022
KARAR TARİHİ : 11/10/2023
KR.YZL.TARİHİ : 25/10/2023

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sahibi olduğu taşınmazın satışı hakkında bilgi amacıyla eşiyle birlikte gittiği davalı Emlakçı … yanında (tarafsızlığından şüphe duyduğu) … bir tercüman marifetiyle istenen irtibat için bilgilerinin alınması dışında kendisine ne bir sözleşme, ne de bir senet düzenlendiğine dair hiçbir bilgi verilmediğini, kendisi de böylesi bir iradede de bulunmadığını, kaldı ki somut gerçeklikte (emlakçının alıcıyla kendisinin doğrudan görüştürülme imkanının bulunmadığı ifadeleri vb şüpheli tavırlarından ötürü) böylesi bir düşünceden vazgeçerek, konuyu kapattığını ve oradan ayrıldığını, dolayısıyla ortada takip ve dava konusu bir borcu haklı kılacak hiçbir hukuki ve somut gerçeklik de bulunmadığını, ancak sonradan öğrendiği …. sayılı icra takibi ve …. D. İş sayılı ihtiyati hacziyle anlaşılmıştır ki, hiçbir zaman vaki olmayan bir irade ve işlemden (hem satış hem de senede ilişkin) ötürü tamamen haksız ve kötü niyetlilikle TMK.m.2 ve 3 ilkeleri hilafına borçlandırıldığını ve aynı saiklerle sözde senet davalılar arasında devre konu edildiğini, müvekkilinin söz konusu bonoya ilişkin hiçbir borcunun bulunmadığının tespitine, varsa herhangi bir protokol ve başkaca senetlerin iptaline, icra veznesine girecek paranın davalıya ödenmemesine, yapılan haksız icra takibinin iptaline, davalıların bu haksız ve kötüniyetle yapılan takip ve hacizlerle müvekkiline sebebiyet verdikleri zararlardan ötürü %20’den aşağı olmamak kaydıyla en yüksek halden tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde belirttiği hususların hiçbirisi gerçeği yansıtmadığını, … bir tercüman marifetiyle istenen irtibat bilgilerinin alınması dışında sözleşme ya da senet düzenlenmediğini, böyle bir iradede bulunmadığını ve emlakçının alıcıyla kendisinin görüştürme imkanının bulunmadığını belirttiğini iddia ettiğini, bu iddiaların hiçbiri gerçeği yansıtmadığını, davacı …, kendisine ait …. No’lu taşınmazın satışı için müvekkili …’ın yanına taşınmazını satmaya geldiğini ve daha sonra alıcı olan diğer davalı …’ın da gelmesi ile birlikte 725.000,00 TL(yediyüzyirmibeşbin) bedel karşılığında söz konusu taşınmazın müvekkili …’a satışı konusunda anlaşıldığını, bu anlaşmaya istinaden de 13.06.2022 tarihinde taraflar arasında “Gayrimenkul Satış Mukavelesi” adı altında emlak komisyonunu da içeren bir sözleşme düzenlendiğini, bahsi geçen gayrimenkul satış sözleşmesinde satıcı olarak davacı …, alıcı olarak davalı …, emlakçı olarak da diğer davalı …, tercüman olarak da … göründüğünü, dolayısıyla davacının alıcıyla görüştürülmeyeceği iddiası tamamen gerçek dışı olduğunu, sözleşmeye göre davacıya ait taşınmazın satışı konusunda 725.000,00 TL bedel karşılığında anlaşıldığını, alıcı …’a 30.000,00 TL bedelli güvence senedi verileceği belirtildiğini, aynı şekilde satıcının gayrimenkulü satmaktan vazgeçmesi durumunda da %4 emlak komisyonu ödeyeceği belirtildiğini, özel şartlar isimli kısımda da satıcının haklı sebep olmaksızın vazgeçmesi durumunda da emlakçının alıcıya verilen senedi işleme koyabileceği belirtildiğini, her ne kadar sözleşmede 30.000-TL bedelli senet düzenleneceği belirtilmiş ise de %4 emlak komisyonuna denk gelmesi açısından 29.000,00 TL üzerinden dava konusu senet düzenlendiğini, davacı yanın dava dilekçesinde iddia ettiği hususların hiçbirisi gerçeği yansıtmadığını, davaya konu kambiyo senedi, taraflar arasında düzenlenmiş bir sözleşmeye dayalı olarak davacı/borçlu tarafından bizzat düzenlendiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, KABUL VE DEĞERLENDİRME: Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
…. D.İş. Sayılı dosyasının Uyap kayıtları, …. Esas sayılı dosyasının Uyap kayıtları getirtilerek dosya kapsamına alınmıştır.
…’ne yazılan müzekkereye verilen 29/05/2023 tarihli cevabi yazıda özetle; “…Bilindiği üzere, Türk hukuk mevzuatında yabancılık sebebine bağlı olarak teminat yatırma yükümlülüğü 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir.
Yabancılık sebebine dayalı olarak teminat yatırma zorunluluğunu öngören 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 48. maddesinin 1. fıkrasına göre, “Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır”. Bu madde hükmü ile …’de dava açan, açılmış davaya müdahale eden, icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzelkişiler için teminat gösterme yükümlülüğü getirilmiştir.
Mezkûr maddenin teminattan muafiyet halini düzenleyen 2. fıkrasında ise, Mahkemenin dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutacağı bildirilmiştir. Bu maddeye göre, muafiyetin karşılıklılık esası çerçevesinde tanınması mümkündür. Karşılıklılıktan amaç, davacı veya müdahil veya icra takibi yapan yabancının mensup olduğu devlette Türk vatandaşları için de aynı muafiyet işleminin tanınabilmesidir.
Diğer taraftan, 5718 sayılı Kanun’un 1. maddesi teminattan muafiyeti öngören sözleşmeleri saklı tutmuştur. Bu nedenle, davacının mensup olduğu veya ikamet ettiği ülke ile … arasında teminattan muafiyeti öngören iki taraflı veya çok taraflı bir sözleşme varsa, ilgili yabancı uyruklu veya …’de ikametgâhı olmayan kişi teminat yatırmayacaktır.
… ile … arasında teminattan muafiyet öngören herhangi bir ikili adlî yardımlaşma anlaşması bulunmadığı gibi, … …’nin de katılmış olduğu 23 Mart 1972 tarih ve 14137 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair … Sözleşmesi’ne de taraf değildir.
Konuya ilişkin olarak …’ndan alınan ve bir örneği ekte iletilen 29.01.2021 tarihli ve … sayılı yazıda, … ‘ndan alınan Nota’ya atfen, … ile Ülkemiz arasında teminattan muafiyete ilişkin hukukî veya fiilî mütekabiliyet bulunmadığı yönünde cevap alındığı belirtilmiştir.
Yukarıdaki açıklamaların ışığı altında, …’de dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan … uyruklu gerçek veya tüzel kişilerin teminat yatırmaktan muaf tutulup tutulmayacağı hususunun yargı yetkisi ve takdir hakkı dâhilinde değerlendirmesi keyfiyetinin Mahkemesine ait olduğu düşünülmektedir …” denilmiştir.
5781 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 48. maddesinde “(1) Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır. (2) Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar.” hükmü bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 88/1. maddesinde “Hâkim tarafından belirlenen kesin süre içinde teminat gösterilmezse, dava usulden reddedilir..” ve HMK’nın 84/3. maddesinde “Mecburi dava ve takip arkadaşlığında teminat gösterme yükümlülüğü, bu yükümlülüğün tüm davacılar bakımından mevcut olması hâlinde doğar…” hükümleri bulunmaktadır. Aynı Kanun’un 114/1-ğ bendinde ise dava şartları sayılırken; Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi ” de dava şartı olarak düzenlenmiştir.
Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde; Türk mahkemelerinde, dava açan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, kural olarak yargılama giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere, mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadırlar. Teminat gösterilmesi hususu dava şartı olarak düzenlenmiş bulunduğundan taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemelerce bu husus re’sen nazara alınmak zorundadır. Mahkeme, takdir ettiği teminatı göstermesi için, yabancı davacıya uygun kesin bir süre (HMK m.88/1 kıyasen) verir. Yabancı davacı (mahkemece) kendisine verilen kesin süre içinde istenilen teminatı gösterirse, mahkeme davaya devam eder. Yabancı davacı, kendisine verilen kesin süre içinde istenilen teminatı göstermez ise, dava usulden reddedilir (HMK m.88/1 kıyasen). Kural bu olmakla birlikte; teminat alınmasının istisnaları da bulunmaktadır. İlk istisna; karşılıklılık esasıdır. Mahkeme, yabancı davacıyı, karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar (MÖHUK m.48/2). Karşılıklılık, iki şekilde olabilir: a)… ile yabancı devlet arasında anlaşma bulunması, Yabancı davacının mensup olduğu (yabancı) devlet ile … arasında, teminattan muafiyet hakkında bir anlaşma (sözleşme) varsa, davacı, Türk mahkemesinde dava açarken teminat göstermekle yükümlü değildir; yani teminattan muaftır (MÖHUK m.48/2). b) Ülkeler arasında fiili karşılıklılık (uygulama) bulunmasıdır. Yabancı davacının teminat gösterme yükümlülüğünün ikinci istisnası, fiili karşılıklılıktır. Buna göre, yabancı davacının mensup olduğu (yabancı) devlet ile … arasında, teminattan muafiyet hakkında (bir anlaşma yoksa da) fiili bir karşılıklılık (uygulama) varsa, mahkeme, yabancı davacıyı teminat göstermekten muaf tutar. (…. sayılı ilamı)
Somut olaya gelince; davacı, … isimli … vatandaşı yabancı gerçek kişi olup yukarıda açıklanan teminattan muafiyete ilişkin koşullar mevcut olmadığından teminat gösterme zorunluluğu bulunmaktadır. 01/06/2023 tarihli ara kararının 1 nolu ara kararı gereğince “Davacı tarafa, 6100 Sayılı HMK 84. maddesi ile 5718 sayılı MÖHUK’un 48.maddesi uyarınca mahkememizce takdir edilen 10.000,00TL nakdi teminatı ya da Türk Bankalarından verilme aynı miktarlı kesin-süresiz teminat mektubunu mahkeme veznesine depo etmesi için dört haftalık kesin süre verilmesine, bu süre içerisinde depo edilmemesi halinde davanın usulden reddine karar verileceğinin ihtarına ( işbu ara kararın tebliği sureti ile ihtarına)” karar verilmiş, ara karar davacı vekiline 12/06/2023 tarihinde tebliğ edilmiş, ancak takdir edilen teminat tutarı mahkeme veznesine depo edilmemiştir. Verilen kesin süreye rağmen belirlenen teminat tutarının mahkeme veznesine depo edilmemiş olması karşısında davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 88/1.maddesi gereğince davanın USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu harcın, peşin alınan 80,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 189,15‬ TL harcın karar kesinleştiğinde, istek halinde yatırana iadesine,
3-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmının HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda davanın değeri itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/10/2023

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır