Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/717 E. 2023/220 K. 04.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/717 Esas – 2023/220
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.

1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :2022/717 Esas
KARAR NO :2023/220

HAKİM :….
KATİP :….

DAVACI :….
VEKİLİ :Av. ….
DAVALI :….
VEKİLLERİ :Av. ….
Av. ….
DAVA :Tazminat
DAVA TARİHİ :21/10/2022
KARAR TARİHİ :04/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; 02.08.2021 tarihinde davalı tarafından sigortalanan … plakalı araç sürücüsünün, …yönünden karşıdan karşıya geçmekte olan …’in babaannesi…’a çarptığını, meydana gelen kazada desteğin vefat ettiğini, ceza dosyasında alınan raporda desteğin % 75, sürücünün ise % 25 oranında kusurlu olduğunun belirlendiğini, kaza tarihinde 3 yaşında olan müvekkilinin mirasçı sıfatının bulunduğunu, davacının annesinin bilfiil çalışırken çocuğa bakıcının baktığını, yaşamış olması halinde babaannesi tarafından bakılacağı hususunun hayatın olağan akışına göre kabul edilmesi gereken bir durum olduğunu ileri sürerek, belirsiz alacak olarak açtıkları davada, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacının destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilecekler kişiler arasında yer almadığını, …’ın pay dağılım kararlarına göre tek destek olan eşi …’a (davacının dedesine) müvekkili tarafından ödeme yapıldığını, davacının annesinin hayatta olması nedeni ile torunun destek isteminde bulunamayacağını, babasının hayatta olması halinde dahi yaşı itibari ile onun da tazminata hak kazanamayacağını, dolayısıyla …’in de almasının mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla aksi kanaatte olunması halinde destek görme kavramının gerek tanık gerekse de belgeler ile ispatlanması gerektiğini, kaldı ki destek süresinin ne kadar olacağı ile hayatta olan dedenin desteği sağlayıp sağlamayacağı, annenin çalışıp çalışmadığı, çalışmakta ise vefattan sonra zarar oluşup oluşmadığı, annenin ailesinin hayatta olup olmadığı, küçüğün okula başlayacağı yaş gibi birden farklı etkenin değerlendirilmesi ve bu hususların araştırılarak dosyaya kazandırılmasının gerektiğini, davacı ile müteveffanın birlikte yaşadıklarına dair kanıtın bulunmadığını, ayrıca dedenin de hayatta olduğunu, davacının bakım yaşının kreş ile sona ermesi gerektiğini, müteveffanın kazanın meydana gelmesinde asli kusuru olduğunu, kusur raporunu da kabul etmediklerini, müteveffanın % 100 kusurlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dosya içeriği ile toplanan delillerden; taraflar arasında gerçekleşen arabuluculuk görüşmelerinin anlaşamama ile sonuçlandığı, mirasçılık belgesine göre davacı …’in muris …’nin mirasçısı olduğu, …kayıtlarından müteveffa…’ın çalışma kaydının bulunmadığı, UYAP kayıtlarından yapılan incelemeden, müteveffa ile davacının aynı yerde ikamet etmediklerinin belirlendiği, ceza dosyasında alınan kusur raporunda, …’ın asli, sürücünün tali kusurlu olduğu yönünde görüş belirtildiği, davacı tarafın ilk etapta başvurduğu uyuşmazlık hakem heyeti tarafından başvuru sahibinin talebinin kabulü ile 61.303,15 TL destekten yoksun kalma tazminatının 10.02.2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsil edilerek başvuru sahibine ödenmesine karar verildiği, sigorta şirketi tarafından itiraz edilmesi üzerine taraflarca verilen evrakların delil olarak kıymetinin belirlenmesi, getirtilmesi, araştırılması hususlarının mahkeme imkanlarını gerekli kılması nedeni ile Uyuşmazlık Hakem Heyetinin kararının kaldırılmasına ve işten el çekilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere; destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Hukuk Genel Kurulunun 21.04.1982 gün, 979/4-1528-412 sayılı kararında da belirtildiği gibi; “BK’nın 45. maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır, sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür”.
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı kişi, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, bakılanın ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir.
Davalı destekten yoksun kalmadan ileri gelen somut zararı gidermek zorundadır. Bu nedenle tazminat hesabından önce zarar tutarını belirlemek gerekir.
Amaç zarar görenin malvarlığındaki eksilmeyi giderme olduğuna göre, ölüm nedeniyle desteğini yitirenin elde ettiği çıkarlar varsa, bunların zarar tutarından indirilmesi gerekir. Aksi halde zarar görenin malvarlığında olaydan önceki duruma göre bir artış meydana gelmiş olur. Buradaki amaç zarar gödenin malvarlığını zenginleştirmek değil, desteğini yitiren kişiye ölümden önce yaşam düzeyini sürdürebilme olanağı tanımaktır.
O halde hangi nedene dayanırsa dayansın, desteğini yitiren kişi ölümden önceki yaşam düzeyini sürdürebilme olanağına sahip ise destekten yoksunluk zararından söz edilemez. Bakım ihtiyacını azaltan her ne olursa olsun onun indirilmesi gerekir. Bu indirim tazminattan değil zarar miktarı üzerinden yapılır. Yani ölüm nedeniyle elde edilen yarar uğranılan zarardan indirilip gerçek zarar belirlenmelidir.
…Kurulunun 06.03.1978 tarih ve 3 sayılı kararının gerekçesinde de “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmıştır.
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında, mahkememize sunulan dekontlardan da anlaşılacağı üzere maddi yardımların müteveffa tarafından değil, davacının dedesi tarafından yapıldığı, …tarafından gönderilen yazıda müteveffanın herhangi bir gelirinin bulunmadığının bildirildiği, ikametgâh belgelerinden, davacı ile müteveffanın aynı yerde ikamet etmediklerinin belirlendiği, davacının dedesi ve halası olan tanıkların alınan beyanlarında, davacının annesinin çalıştığı süreler içerisinde babaannesinin baktığını belirtmiş olmalarına rağmen bu hususun davacı yan tarafından dahi iddia edilmediği, dava dilekçesinde, desteğin vefat etmemesi halinde babaanne tarafından bakılacak olmasının hayatın olağan akışına uygun düştüğünden bahsedildiği, yine davacı tarafça desteğin herhangi bir işte çalışmadığının belirtilmesine rağmen tanıklarca çalıştığının ifade edildiği, dolayısıyla hem yakın akraba olmaları hem de davacı yanın dahi iddia etmediği olaya ilişkin görgü ve beyanda bulunmaları nedeni ile ifadelerine kuşku ile yaklaşıldığı, … …’nin 07.10.2019 tarih ve 2017/1141-2019/8979 sayılı ilamının da bu yönde olduğu anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca ispat edilemeyen davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda da ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu harcın, peşin alınan 80,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacı yandan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Davalı duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2. maddesi uyarınca hesaplanan 100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/04/2023

Katip ….
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza