Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/679 E. 2022/882 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/558 Esas – 2022/783
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :2022/558 Esas
KARAR NO :2022/783

DAVA :Manevi tazminat
DAVA TARİHİ :04/08/2022
KARAR TARİHİ :29/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan haksız şikayet nedeniyle kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkilinin yetkilisi olduğu şirketin mülkiyetinde bulunan maden cevherinin yükleme ve sevkiyatının durdurulması amacıyla hırsızlık suçunu işlediği iddiasıyla yapılan suç duyurusu üzerine kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davalıların takipsizliğe itirazları sonucunda … 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin … değişik iş sayılı kararı ile kararın kesinleştiğini, davacının kişilik haklarının zedelenmesi nedeniyle manevi zararın meydana geldiğini, şikâyete konu maden cevherinin 2002-2015 tarihleri arasında müvekkili şirket tarafından üretilen cevher olduğunu, bu cevherleri taşınmazında stokladığını, davalı şirketin hiçbir somut veriye dayanmadan yaptığı şikâyet dolayısıyla müvekkiline hırsızlık isnadında bulunulduğunu ileri sürerek, 250.000,00 TL manevi tazminatın şikâyetin yapıldığı 17.11.2021 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; taraf sıfatı yokluğundan davanın reddinin gerektiğini, aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, vekâletname aslını ve onaylı örneğini vermeyen avukatın dava açamayacağını, yetkili … adına yapılmış bir arabuluculuk başvurusunun da olmadığını, başvurunun şirket adına yapıldığını, manevi tazminat iddiasında bulunan davacının hukuki yararının bulunmadığını, … Madencilik şirketi aleyhine herhangi bir şikâyetin olmadığını, tüzel kişilerin manevi tazminat talebinde bulunmayacaklarını, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, talepleri doğrultusunda maden sahasında yapılan yükleme ve sevkiyatın durdurulduğunu, hak arama özgürlüğü çerçevesinde hareket edildiğini, sahada sevkiyat ve yükleme yapan kişiler hakkında şikayetçi olunduğunu ve istenilen tazminat miktarının yüksek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dava, haksız şikâyet nedeniyle kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ile toplanan delillerden; davacı şirket yetkilisi …’ın soruşturma aşamasındaki beyanında, yetkilisi olduğu … Madencilik şirketinin Karakuz maden sahasında 2002-2015 yılları arasında ruhsat sahibi … Holding’in rödovansçısı olarak çalışarak üretim yaptıklarını, cevherin bir kısmını ileride satmak üzere kendilerine ait taşınmazlarda stokladıklarını, tüm resmi beyanları bu şekilde verdiklerini, … Mineral şirketinin kendilerinin ürettiği stok cevheri üzerinde hak iddiasında bulunduğunu, yakın zamanda … Holding tarafından stok cevherinin sahadan nakledilmesi için 24.08.2021 tarihinde yazı gönderilmesi üzerine nakile başladıklarını, Hekimhan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/32 sayılı değişik iş kararının itirazları üzerine kaldırıldığını, stok cevherinin kendilerine ait olduğunu, aralarındaki uyuşmazlığın hukuki nitelikte olduğunu belirttiği, diğer yandan, … Mineral ve Madencilik şirketi tarafından Hekimhan Asliye Hukuk Mahkemesinden ihtiyati tedbir talebinde bulunulduğu, yapılan istemde, 07.10.2021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 06.10.2021 tarihli ve 4610 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararına istinaden T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığından sözleşme ile devralınan Karakuz demir maden sahasından, herhangi bir hakka dayalı olmaksızın 15.11.2021 tarihinde maden cevheri sevkiyatı yapmak isteyen … Madencilik yetkilileri tarafından sahaya makine getirildiği bilgisinin alınması üzerine müvekkil şirket çalışanlarının sahaya gönderilerek söz konusu hukuka aykırı yükleme ve sevkiyatı kayıt altına aldıklarını, sonrasında şikayet haklarını da kullandıklarını, müvekkilinin T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile yapılan işletme hakkının devir sözleşmesi bedeline sahada yer alan tüm emtia bedellerinin de dâhil olduğunu, dolayısıyla herhangi bir hakka dayanmaksızın ve hakkın varlığını ispata yarar belge ve bilgiler sunmaksızın ruhsat sahasında yapılacak her türlü madencilik faaliyeti yüklemenin ve sevkiyat yapmanın müvekkiline zarar vereceğinin açık olduğunu ifade ettiği, aynı dosyada davalı şirket vekili ise demir cevherlerin … Holdinge ait olmadığını, … Holding’in yazısı ve Maden Yönetmeliğinin 48. maddesi uyarınca kendisine ait malzemeyi sevk etme hakkına sahip olduğunu beyan ettiği, Hekimhan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/284 sayılı dosyasında yapılan ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararın istinaf incelemesini yapan Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 30.06.2022 gün ve 2022/1560-1328 sayılı ilamında; taraflar arasındaki anlaşmazlığın stok cevherinin işletme sahasında bulunup bulunmadığı ve kime ait olduğu noktasında toplanması nedeni ile davanın esastan çözümlenip stok cevherinin davacıya ait olduğunun belirlenmesi halinde, davacı yönünden telafisi güç bir zararın doğmaması için ihtiyati tedbir talebinin kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin doğru olmadığından bahisle Hekimhan Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.03.2022 tarih ve 2021/284 sayılı ara kararı kaldırılmak sureti ile düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği ve Yargıtay HGK’nin 18.10.2022 tarih ve 2021/4-383-2022/1288 sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 6098 sayılı TBK’nin 58. maddesi gereğince kişilik hakları zarara uğrayanların manevi tazminat isteme hakları vardır. Kişilik haklarına yapılan saldırının hukuka uygun sayılması için her şeyden önce kişinin hukukça korunan bir üstün hak ve çıkarının bulunması gerekir. Kişilik haklarının ihlâli görünümünü taşıyan eylem ve açıklamalar başkalarının veya kamunun üstün çıkarını korumak için yapılmışsa, doğru amaca yönelik olduklarından hukuka aykırı sayılamaz. Bu nedenle zabıtaya ya da suçları kovuşturmakla yetkili makamlara yapılan ceza şikâyetleri, ihbarlar, yetkili mercilerde yapılan icra takipleri, açılan hukuk davaları hukuka aykırı değildir. Ancak tecavüzün hukuka uygun olduğunu kabul edebilmek için, hukukça korunan üstün hak ve çıkarın olması yeterli değildir; aynı zamanda bu hak ve çıkarın kötüye kullanılmamış olması da gerekir. Hak arama özgürlüğü diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişinin salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamayacağı, belirtilen hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olmasının zorunlu olmadığı, şikâyeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığının yeterli olduğunu, bu olgu veya emareye dayanılarak, başkalarının da böyle bir olay karşısında, davalı gibi hareket etmesinin uygun görüleceği, diğer bir anlatımla orta düzeydeki kişinin de somut olaydaki gibi davranacağı ve bu çerçevenin içinde kalan şikâyet hakkının yerinde kullanıldığı kabul edilmelidir. Aksi hâlde şikâyetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı ve şikâyet edilenin kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Somut olayda da 07.10.2021 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 06.10.2021 tarihli ve 4610 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararına istinaden T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından … ili, Hekimhan ilçesi dâhilinde Karakuz demir maden sahası işletme hakkını yapılan sözleşme ile devralan davalı şirketin, maden cevheri sevkiyatı yapmak isteyen … Madencilik Sanayi ve Ticaret şirketinden hak iddiasında bulunduğu, hukuk mahkemelerinde görülen dosyalardan da anlaşılacağı üzere stok cevherinin kime ait olduğu hususunun ihtilaflı olduğu, bu durumda şikâyeti haklı gösterecek olguların yeterli kabul edilmesi gerektiği, takipsizlik kararı verilmesinin bu olguların bulunmadığını göstermeyeceği, bahsi geçen olgular karşısında orta düzeydeki kişilerin de davalı şirket ve yetkilisi gibi davranacakları, dolayısıyla belirtilen çerçevede kalan şikâyet hakkının yerinde kullanıldığı kabul edilerek davacı tarafın tazminat isteme hakkının bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda da açıklandığı üzerine;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 80,70-TL olduğundan, peşin alınan 4.269,38-TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.188,68-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
3-Zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davalı taraf duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/3. maddesi uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısım var ise talep halinde karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/11/2022