Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/569 E. 2023/33 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/569 Esas – 2023/33
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :2022/569 Esas
KARAR NO :2023/33

HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA :İtirazın iptali
DAVA TARİHİ :10/08/2022
KARAR TARİHİ :17/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; işgücü ve vinç çalıştırma temin hizmetinin karşılığı olarak davalı yanca ödenmesi gereken 40.720,00 TL’nin ödenmemesi üzerine Ankara 2. İcra Dosyasının 2022/9567 Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin davalı tarafın itirazıyla durduğunu ileri sürerek, haklı nedene dayanmayan itirazın iptali ile takibin devamına ve % 20 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 6. ve 6100 sayılı HMK’nin 2. maddeleri gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
Bilindiği üzere de, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nin 4. ve 5. maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup, aynı kanunun 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Yine anılan kanunun 5’inci maddesinde ticari davaların asliye ticaret mahkemelerinde görüleceği ve asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Görüleceği üzere; gerek mutlak, gerekse de nispi ticari davaların asliye ticaret mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Somut olayda; davalının tacir olup olmadığının tespiti bakımından yazılan müzekkerelere verilen cevaplarda, davalının tacir olduğuna dair herhangi bir bilgiye yer verilmediği, davanın faturaya dayalı alacak isteminden ibaret olduğu, yukarıda da açıklandığı üzere sadece davalının tacir sıfatına haiz olması sebebiyle davanın ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, her iki tarafın da tacir, uyuşmazlığın da tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerektiği, ayrıca mevcut davanın TTK’nin 4. maddesinde düzenlenen mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı, böylelikle genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılmasının gerektiği, Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile 6102 sayılı Kanunun 5. maddesinin değiştirildiği, bu değişiklik sonucu, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağının belirlendiği, görev hususunun kamu düzeni ile ilgili olması nedeniyle bu durumun yargılamanın her safhasında ve resen nazara alınmasının gerektiği, davanın açıldığı tarih itibariyle davaya bakma yetki ve görevinin asliye hukuk mahkemesinin görev alanı içerisinde kaldığı anlaşılmakla davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda da açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK’nin 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın yetkili ve görevli Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2. maddesi gereğince yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-İş bu ilam taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde resen HMK 20. maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun taraflara ihtaratına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/01/2023

Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza