Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/470 E. 2022/550 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/470 Esas – 2022/550
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/470 Esas
KARAR NO : 2022/550

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 24/06/2022
KARAR TARİHİ : 15/09/2022
GR.KR.YZM.TARİHİ : 16/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacılar vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkillerinin davalı firmanın ortaklarından olup, 6000 payın 1000’er payına sahip olduklarını, geri kalan 4000 paya ise şirketin 2021 yılı yönetim kurulu üyeleri olan … ise eşit şekilde sahip olduğunu, 31.03.2022 tarihinde yapılan … Yazılım Tanıtım Bilişim Danışmanlık İç ve Dış Ticaret Anonim Şirketi’nin genel kurulunda, şirketin yönetim kurulu, çoğunluk hisselerini elinde bulundurmasından ötürü keyfi, hukuka ve kanuna, esas sözleşmeye, iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırı kararlar aldığını, Genel Kurul’un 4 nolu bendinde bilanço ve kar/zarar hesaplarının oy çokluğu ile tasdikine karar verildiğini, buna karşın, genel kurul davetinde, müvekkillerine 2021 yılının faaliyet raporu, bilançosu ve denetim raporunun gönderilmediğini, genel kurulda 2021 yılının faaliyetleri ve bilançosunun açık olarak açıklanmadığını, denetim raporu olmadığından ötürü yapılan harcamaların denetlenemediğini, hesaplarda oldukça fahiş harcamalar ve yönetim kurulunun kendileri üzerine çıkarmış olduğu fahiş rakamlar olduğunu, ayrıca Yönetim Kurulu üyelerinin 5 nolu bentte görüldüğü üzere oy birliği ile ibra edilmediğini, genel kurulun 4 nolu bendinin devamında, esas sözleşmede belirtilen yedek akçe ve temettünün ayrıldıktan sonra, “… ve kalan karın yatırım faaliyetleri için şirkette tututlmasına … oy çokluğu ile karar verilmiştir.” ibaresinin iptalinin gerektiğini, öncelikle şirketin yatırım faaliyetlerinin neler olduğunun belirtilmediğini, burada 2021 yılı yönetim kurulu üyelerinin müvekkillerinin hak ettikleri kar payını almaması için bu kararı aldıklarını, yatırım faaliyetlerinin neler olduğunun açıklanmadığını, denetim raporu olmadığından ötürü yapılan harcamaların da denetlenemediğini, yönetim kurulunun genel kurul kararı olmadan kendileri üzerine çıkardığı paraların oldukça yüksek olduğunu ve şirketin içini boşaltmaya yönelik eylemler olduğunu, bu sebeple denetime elverişsiz bilanço ve kar/zarar hesaplarının oy çokluğu ile tasdikine ilişkin kararın iptalini talep etme zaruretinin hasıl olduğunu, ayrıca Yönetim Kurulu üyelerinin 5 nolu bentte görüldüğü üzere oy birliği ile ibra edilmediğini, genel kurulun 4 nolu bendinin devamında, esas sözleşmede belirtilen yedek akçe ve temettünün ayrıldıktan sonra, “… ve kalan karın yatırım faaliyetleri için şirkette tututlmasına … oy çokluğu ile karar verilmiştir.” ibaresinin iptalinin gerektiğini, şirketin yatırım faaliyetlerinin neler olduğu belirtilmediğini, 2021 yılı yönetim kurulu üyelerinin müvekkillerinin hak ettikleri kar payını almaması için bu kararı aldıklarını, yatırım faaliyetlerinin neler olduğunun açıklanmadığını, yatırım nedeniyle kar payını dağıtmama kararı alındıktan sonra 7. madde de şirketin kar payının yarısından fazlasını, yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı, kar payı, prim ve ikramiye karşılığı olarak dağıtılmasına karar alındığını, yönetim kurulu yatırım faaliyeti olarak kastettiği kişisel yatırımlarının şirket tarafından karşılanmasının ortada olduğunu, genel kurulun 7 nolu bendinde “… Şirket yönetim kurulunun teklifi üzerine, Şirket yönetim kurulu üyelerinden …’na 2021 yılında çalışmaları karşılığında göstermiş olduğu performanslarından dolayı vergiler ve diğer yasal kesintiler hariç toplam 75 milyon TL.nin eşit şekilde bölünerek her bir yönetim kurulu üyesine ayrı ayrı ödenmesine ve bu ödemenin 10 milyon TL.sinin huzur hakkı, 50 milyon TL.sinin kar payı, 10 milyon TL.sinin prim, 5 milyon TL.sinin ikramiye şeklinde ödenmesi ile daha önceki yıllarda ortaklar lehine alınan projelerde çalışmaya yönelik tüm ödeme kararlarının 2022 yılı itibariyle kaldırılmasına … oy çokluğu ile karar verildi.” maddesinin iptalinin gerektiğini, bu rakamların oldukça fahiş olduğunu, bu durumun örtülü kar payı dağıtımı anlamına geldiğini, yönetim kurulu üyelerinin her biri 2021 yılı için aylık 95.000’er TL maaş aldıklarını, müvekkillerinin kararlara olumsuz oy kullanarak her bir karar altına muhalefet şerhini düştüğünü, yönetim kurulunu oluşturan çoğunluk pay sahiplerinin 1. derece yakınlarını da şirket bünyesinde çalıştırmaya başladıklarını, şirketin faaliyeti ve bilançosunun şeffaf olmadığını, denetleme raporunun bulunmadığını, diğer ortaklara denetleme raporu sunulmadığını, müvekkillerinin kar payından mahrum bırakılmasının, karın yarısından fazlasının yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı, kar payı, prim ve ikramiye adı altında yönetim kuruluna ödenmesi kararı alınması, alınan kararı yönetim kurulu üyelerinin pay çoğunluğunu elinde bulundurarak kendi oyları ile alması, esas sözleşmede yönetim kuruluna huzur hakkı, kar payı, prim ve ikramiye gibi ödemelerin bulunmaması, yönetim kurulunun kendi kendisine haksız ücretler belirleyerek sahip olduğu pay çokluğuna dayanarak karar alması hukuka, kanuna, esas sözleşmeye, iyi niyet ve dürüstlük kurallarına açıkça aykırı olduğunu beyan ederek; 31.03.2022 tarihinde yapılan Genel Kurul Tutanağında alınan kararlardan öncelikle 7 nolu bentte karar altına alınan şirket yönetim kurulu üyelerine ödenecek huzur hakkı, kar payı, prim ve ikramiye ödemelerine ilişkin kararın, yargılama sürecinin uzunluğu ve uygulanması halinde telafisi mümkün olmayacak zararlara yol açması ihtimaline karşın uygulanmasının tedbiren durdurulmasına, 4 nolu bendinde alınan “Yapılan oylama sonucunda bilança ve kar/zarar hesapları 4000 adet olumlu, 2000 adet olumsuz oy kullanılarak oy çokluğu ile tasdik edildi.” kısmı ile “… ve kalan karın yatırım faaliyetleri için Şirkette tutulmasına 4.000 adet olumlu, 2000 adet olumsuz oy kullanılarak oy çokluğu ile karar verildi.” dair verilen genel kurul kararlarının iptaline, 7 nolu bentte “Şirket yönetim kurulunun teklifi üzerine, Şirket yönetim kurulu üyelerinden ….’na 2021 yılında çalışmaları karşılığında, göstermiş olduğu performanlarından dolayı vergiler ve diğer yasal kesintiler hariç 75 Milyon TL.nin eşit şekilde bölünerek her bir yönetim kurulu üyesine ayrı ayrı ödenmesine ve bu ödemenin 10 Milyon TL.sinin huzur hakkı, 50 Milyon TL.sinin kar payı, 10 Milyon TL.sinin prim, 5 Milyon TL.sinin ikramiye şeklinde ödenmesi ile daha önceki yıllarda ortaklar lehine alınan projelerde çalışmaya yönelik tüm ödeme kararlarının 2022 yılı itibariyle kaldırılmasına 4.000 adet olumlu, 2000 adet olumsuz oy kullanılarak oy çokluğu ile karar verildi.” dair verilen genel kurul kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; huzurda görülmekte olan davada davacılar vekilinin 31.03.2022 tarihinde yapılan 2021 Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağı’nın (4) ve (7) nolu bentlerinde alınan kararların iptali ile huzur hakkı, kar payı, prim, ikramiye ödemelerine ilişkin kararın uygulanmasının tedbiren durdurulmasına karar verilmesinin talep edildiğini, Ancak söz konusu davanın haksız olup reddinin gerektiğini, davacıların genel kurul kararlarından iptalini istedikleri hususlara yönelik ilk olarak; 2021 Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağı’nın; 4 nolu bendinde yer alan “Yapılan oylama sonucunda bilanço ve kar/ zarar hesapları 4000 adet olumlu, 2000 adet olumsuz oy kullanılarak oy çokluğu ile tasdik edildi” kısmı ile “… Ve kalan karın yatırım faaliyetleri için şirkette tutulmasına 4000 adet olumlu, 2000 adet olumsuz oy kullanılarak oy çokluğu ile karar verildi.” dair verilen genel kurul kararının iptalinin istendiğini, söz konusu hususa yönelik itiraz bu husus da aranan şekli kurallara uygun olmayıp usulen reddinin gerektiğini, davacılar “… Ve kalan karın yatırım faaliyetleri için şirkette tutulmasına 4000 adet olumlu, 2000 adet olumsuz oy kullanılarak oy çokluğu ile karar verildi.” şeklinde alınan kararın ilgili bölümünün iptalini talep etmişlerse de bu maddede herhangi bir muhalefet şerhlerinin bulunmadığını, genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde de görüleceği üzere her iki davacının da 4. maddede sadece; “…denetim raporlarının tarafıma gönderilmemesi, hesapların tam ve denetlenebilir olmaması nedeniyle muhalefet ediyorum.” şeklinde bir beyanda bulunduklarını, bunun akabinde yazılı olan “…ve kalan karın yatırım faaliyetleri için şirkette tutulmasına…” bölümünden sonra herhangi bir muhalefet şerhinin bulunmadığını, davacıların “…ve kalan karın yatırım faaliyetleri için şirkette tutulmasına…” kısmının iptalini isteme haklarının hukuken mümkün olmadığını, davacıların muhalefete ilişkin beyanlarının da bu kısım ile ilgili olmayıp sadece kar/zarar hesaplarına ilişkin olduğunu, mahkememizce bu hususa yönelik usulden red taleplerinin yerinde görülmemesi halinde bu maddeye yönelik incelemenin esastan da reddinin gerektiğini, ticaret hukukunun temel prensiplerinin kanuna aykırı olmadığı müddetçe şirket ana sözleşmesinin şirketin iş ve işleyişi ile ilgili süreçlerde ilk uygulanacak kuralları belirlemesi olduğunu, müvekkili şirket ana sözleşmesi incelendiğinde “Karın Tespiti Ve Dağıtımı” başlıklı 13. maddesinde; “Şirketin net dönem karı yapılmış her çeşit masrafların çıkarılmasından sonra kalan miktardır. Net dönem karından her yıl %5 genel kanuni yedek akçe ayrılır; kalan miktarın %5’i pay sahiplerine kar payı, pay sahibinin esas sermaye payı için şirkete yaptığı ödemelerle orantılı olarak hesaplanır. Net dönem karının geri kalan kısmı, genel kurulun tespit edeceği şekil ve surette dağıtılır.” yazılı olduğunu, bu husus TTK’nın ilgili maddeleri de değerlendirildiğinde kanuna uygun ve kanun tarafından da korunan bir hak niteliği taşıdığını, genel kurulda gerek kanuna gerekse ana sözleşmeye uygun şekilde karar alındığını, kaldı ki kalan kısmın da yatırım faaliyetleri doğrultusunda şirkette tutulmasına karar verildiğini, diğer taraftan müvekkili şirketin yaptığı iş itibariyle bir teknoloji şirketi olduğunu, mevcut cirosu geliştirdiği bir uygulama/aplikasyon ile sadece apple store ve google store şirketlerinden olduğunu, dolayısıyla sadece 2 fatura kesilerek ticari işletme varlığını sürdürdüğünü, davacı taraf dava dilekçesinin 5 numaralı bendi ile “Şirket yönetim kurulunun teklifi üzerine, şirket yönetim kurulu üyelerinden …’na 2021 yılında çalışmaları karşılığında, göstermiş oldukları performanslarından dolayı vergiler ve diğer yasal kesintiler hariç 75 milyon TL’nin eşit şekilde bölünerek her bir yönetim kurulu üyesine ayrı ayrı ödenmesine ve bu ödemenin 10 Milyon TL’sinin huzur hakkı, 50 Milyon TL’sinin kar payı, 10 milyon TL’sinin prim, 5 Milyon TL’sinin ikramiye şeklinde ödenmesi ile daha önceki yıllarda ortaklar lehine alınan projelerde çalışmaya yönelik tüm ödeme kararlarının 2022 yılı itibariyle kaldırılmasına 4000 adet olumlu, 2000 adet olumsuz oy kullanılarak oy çokluğu ile karar verildi.” şeklinde alınan kararın iptalini talep ettiğini, yapılan olağan genel kurul toplantısında da yönetim kurulu üyelerine ödenecek olan huzur hakkı, ikramiye, prim ve kar payı şirketin iş hacminin, kar miktarının ve bilançosunun büyüklüğü düşünüldüğünde fahiş olmadığının görüleceğini, yönetim kurulu tarafından 2021 yılında yapılan çalışmaların karşılığında şirketin büyük oranda büyüdüğünü, üyelerin emek ve mesailerinin karşılığında da şirket karı ile uygun düşen bir miktarın bu kişilere ödenmesine karar verildiğini, şirket faaliyetleri kapsamında mevcut yönetim kurulu üyeleri için davaya konu genel kurulda alınan kararların çok açık olduğunu, söz konusu kararların gerek yönetim kurulu üyelerinin seçimi gerekse seçilen yönetim kurulu üyelerine ödenecek mali haklar konusunda tam bir görüş birliği olup bu kararların tamamının oy birliği ile çıktığını, davacı tarafın dava dilekçesinin 8 numaralı bendinde “yönetim kurulunu oluşturan çoğunluk pay sahipleri, 1. derece yakınlarını da şirket bünyesinde çalıştırmaya başlamıştır. Bir nevi çoğunluk hisselerine güvenerek şirketi çiftlik haline dönüştürmüşlerdir. Bunlarla ilgili genel kurulu bilgilendirmemiş ve verilen ücretleri müvekkilleri ile paylaşılmadığını” belirtmek suretiyle şirketin çiftlik gibi yönetildiği yönünde iddia da bulunduğunu, şirkette hiçbir yönetim kurulu üyesinin 1. derece akrabası çalışmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinin 9 numaralı bendinde “Şirketin faaliyeti ve bilançosu şeffaf değildir. Denetleme raporu bulunmamaktadır. Diğer ortaklara denetleme raporu sunulmamıştır. Şirket içerisinde bir takım ajans ve kişilere fahiş rakamlar çıktığı görülmektedir. İlgili ajans ve şirketin ilişkisi açıklanmamıştır.” denilmek suretiyle şirketin sağlıklı yönetilmediği ve şirket ortakları ile denetleme raporlarının paylaşılmadığını ileri sürdüğünü, ileri sürülen iddiaların mevzuattan uzak olduğu gibi gerçekle de bağdaşmadığını, davacılar tarafından dava dilekçesinin 7 nolu bendinde şirket eski yönetim kurulu üyelerine yapılan, maaş ve ortaklara borçlar adı altında ki ödemelerin şirketin içinin boşaltıldığını iddia ettiklerini, ancak söz konusu iddianın tamamen kötü niyetli ve doğru olmayan iddiaları içerdiğini, davacıların alındığını iddia ettiği maaş ödemelerinin her bir ortağa eşit olacak şekilde tüm ortaklara yapıldığını, sadece eski yönetim kurulu üyelerine ödeme yapılmadığını, davacıların alındığını iddia ettiği ortaklara borç kalemi olarak söz konusu 2021 yılı dönemine ilişkin olmak üzere 2022 yılı içinde ödenecek huzur hakları/prim miktarları üzerinde sözlü anlaşması doğrultusunda tüm ortaklara yapılan avans ödemeleri olduğunu, dolayısıyla bu ödeme kaleminde de davacıların belirttiği gibi eski yönetim kurulu üyelerine ödeme değil tüm ortaklara yapılan borç ödemesi olduğunu, davacıların iptalini istediği her iki genel kurul kararının da kanuna, esas sözleşmeye, objektif iyi niyet kurallarına uygun olduğunu ve bu sebeple davacının taleplerinin reddinin gerektiğini, davacıların şirketin içinin boşaltıldığı yönündeki iddialarının da kendileri tarafından çürütüldüğünü, zira söz konusu yönetim kurulu değişikliği talebi ortak bir karar olarak davacıların diğer ortaklara olan güvensizliğini ortadan kaldıracak şekilde tanzim edildiğini beyan ederek; 31.03.2022 tarihinde yapılan 2021 Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağı’nın 7 nolu bendinin uygulanmasının durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine, 31.03.2022 tarihinde yapılan 2021 Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağı’nın 4 nolu bendinin iptaline yönelik davanın öncelikle usulden kabul görmediği takdirde esastan reddine, 31.03.2022 tarihinde yapılan 2021 Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağı’nın 7 nolu bendinin iptaline yönelik davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

KABUL VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirketin 31.03.2022 tarihinde yapılan 2021 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan (4) nolu kararın “…yapılan oylama sonucunda bilanço ve kar zarar hesapları 4000 adet olumlu, 2000 adet olumsuz oy kullanılarak oy çokluğu ile tasdik edildi…” ibaresi ile aynı maddede yer alan “…ve kalan karın yatırım faaliyetleri için şirkette tutulmasına 4000 adet olumlu, 2000 adet olumsuz oy kullanılarak oy çokluğu ile karar verildi…” ibaresinin ve (7) nolu kararın TTK.’nun 445. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
Mevcut genel kurul kararlarının iptali davası 2021 yılı olağan genel kurulunun yapıldığı 31.03.2022 tarihinden itibaren TTK.’nun 445. maddesi gereğince 3 aylık süre içerisinde 24.06.2022 tarihinde mahkememize süresi içerisinde açılmıştır.
Davalı şirketin 2021 yılı olağan genel kurul toplantısına tüm hissedarların katıldığı, hissedar sayısının 9 olduğu, toplam hisse miktarının 6000 adet bulunduğu, davacıların her birinin ayrı ayrı 1000’er adetten toplam 2000 adet hissesinin bulunduğu dosyanın yapılan incelemesinden anlaşılmıştır.
İptale konu 31.03.2022 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde; davacıların (4) ve (7) nolu kararlara oylama yapılmadan önce muhalefet şerhlerini yazdırdığı, söz konusu muhalefetlerin her ne kadar Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarına göre karara peşinen muhalefet olmaz (Yargıtay 11. HD. 2018/2156 esas-2019/4580 karar) kuralına aykırı ise de, peşinen yapılan muhalefetlerden sonra ilgili kararlarla ilgili oylamaların yapıldığı, oylamaların bitiminde tekrar davacıların ayrı ayrı muhalefet şerhlerini düştüğü, bu çerçevede davacıların TTK.’nun 446/1-a maddesindeki genel kurul kararının iptali davasının açılabilmesi için gerekli muhalefet şerhini tutanağa geçirttiği mahkememizce kabul edilmiştir.
Yukarıda bahsedilen kabuller çerçevesinde davacının talepleri değerlendirildiğinde;
Davacı tarafından (4) nolu kararın “…yapılan oylama sonucunda bilanço ve kar zarar hesapları 4000 adet olumlu, 2000 adet olumsuz oy kullanılarak oy çokluğu ile tasdik edildi…” ibaresinin iptalinin talep edildiği, iptal gerekçesi olarak da davalı şirketin 2021 yılı faaliyet raporu, bilançosu ve denetim raporunun kendilerine gönderilmediği, bu nedenden ötürü gerekli denetimi yapamadıklarını belirterek iptal talep edilmiş ise de, söz konusu genel kurulun yapılmasına ilişkin davette açıkça finansal tabloların ve yönetim kurulu yıllık faaliyet raporunun şirket merkezinde genel kurul toplantısından en az 15 gün önce şirket merkezinde pay sahiplerinin incelemesine açıldığının belirtildiği, davacı pay sahipleri tarafından bu haklarının engellendiğine dair dosyada herhangi bir iddialarının bulunmadığı, kaldı ki davalı şirketin iptalin dayanağı olarak gösterilen faaliyet raporu, denetim raporu ve bilançoyu her bir pay sahibine ayrı ayrı göndererek tebliğ etme gibi bir yükümlülüğünün bulunmadığı, davacılar tarafından finansal tabloların müzakeresinin TTK.’nun 420. maddesi gereğince erteleme hakları var iken bu haklarını da kullanmaması hususu da göz önüne alındığında, davacıların iptalini istedikleri 4.maddedeki bilanço ve kar/zarar hesaplarına ilişkin kısmın iptali şartlarının oluşmadığı ve bu taleplerinin reddi yönünde mahkememizce kanaat oluşmuştur.
Davacıların (4) nolu kararın “…ve kalan karın yatırım faaliyetleri için şirkette tutulmasına 4000 adet olumlu, 2000 adet olumsuz oy kullanılarak oy çokluğu ile karar verildi…” ibaresinin iptalinin talep edildiği, iptal gerekçesi olarak da davalı şirketin 2021 yılı faaliyet raporu, bilançosu ve denetim raporunun kendilerine gönderilmediği, bu nedenden ötürü gerekli denetimi yapamadıklarını belirterek iptal talep edilmiş ise de, söz konusu genel kurulun yapılmasına ilişkin davette açıkça finansal tabloların ve yönetim kurulu yıllık faaliyet raporunun şirket merkezinde genel kurul toplantısından en az 15 gün önce şirket merkezinde pay sahiplerinin incelemesine açıldığının belirtildiği, davacı pay sahipleri tarafından bu haklarının engellendiğine dair dosyada herhangi bir iddialarının bulunmadığı, kaldı ki davalı şirketin iptalin dayanağı olarak gösterilen faaliyet raporu, denetim raporu ve bilançoyu her bir pay sahibine ayrı ayrı göndererek tebliğ etme gibi bir yükümlülüğünün bulunmadığı, TTK 408/1-d gereği yıllık kar üzerindeki tasarruf yetkisinin genel kurulda olduğu, mevcut olayımızda da genel kurulun bu yetkisini kullandığı anlaşılmakla alınan kararın şirket ana sözleşmesine, kanuna ve dürüstlük kurallarına aykırı olmadığı yönünde mahkememizce kanaat oluşmuş ve söz konusu maddenin iptali talebinin reddi gerektiği anlaşılmıştır.
Davacıların (7) no’lu kararın iptalinin talep edildiği, söz konusu talebin dayanağı olarak da ilgili kararda hükmedilen ücretlerin fahiş olduğu, dürüstlük kurallarına aykırı bulunduğu ve hükmedilen ücretler ile örtülü kar payı dağıtımı yapıldığı iddia edilerek iptalinin talep edildiği, bu çerçevede talep değerlendirildiğinde TTK’nun 394 maddesi gereğince “Yönetim kurulu üyelerine tutarı esas sözleşme ile veya genel kurul kararı ile belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kardan pay ödenebilir.” şeklinde düzenlemenin bulunduğu, mevcut olayımızda kanuni düzenleme çerçevesinde genel kurul kararı ile bu hususta bir düzenleme yapıldığı anlaşılmıştır. Davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin 2019 yılı Olağan Genel Kurulunda ….’ın atandığı, 2021 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısının (7) maddesinde hükmedilen huzur hakkı, kar payı, prim ve ikramiyelerin söz konusu yönetim kurulu üyelerine verilmesinin kararlaştırıldığı, (7). maddenin oylamasında yukarıda ismi geçen 4 adet yönetim kurulu üyesinin pay sahibi sıfatı ile oy kullandığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/1650 Esas, 2022/981 Karar sayılı kararında “… TTK.’nun 394. madde hükmüne göre esas sözleşmeye konulacak hüküm ile veya genel kurul kararı ile yönetim kurulu üyelerine belirli dönemlerde ücret ödenmesinin kararlaştırılabileceği, ilgili kararın alınmasında pay sahibi yönetim kurulu üyeleri oy hakkından mahrum olmalarına rağmen oy kullanmış olsalar da pay sahibi yönetim kurulu üyelerinin oyları hesaba katılmasa dahi kullanılan diğer oyların toplamı basit çoğunlukla kararın alınması için yeterli olduğundan ücret ödemesine ilişkin kararın TTK.’nun 394. maddesine uygun olması, …” şeklinde olduğu, söz konusu Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin kararından da açıkça anlaşılacağı gibi, yönetim kurulunda bulunan pay sahiplerinin genel kurulda TTK.’nun 394. maddesi gereğince yönetim kuruluna verilecek huzur hakkı, prim gibi ücretlerin belirlenmesinde oydan yoksun olduğunun belirtildiği, Yargıtay’ın bu kabulünün yasal dayanağının TTK’nın 436/1 maddesi olduğu, mevcut olayımızda yönetici konumunda olan …’ın söz konusu maddenin görüşülmesinde oy kullandığı, söz konusu yönetici pay sahiplerinin oyu olmadan TTK.’nun 421. maddesi gereğince söz konusu karar için gerekli basit çoğunluğun bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacılar tarafından her ne kadar söz konu 7 nolu kararın iptali talep edilmiş ise de söz konusu kararın TTK nın 436/1 ve TTK nın 421. Maddelerine açıkça aykırı olarak alınması nedeni ile yokluk halininde mahkemece değerlendirilmesi şarttır.
Yokluk , bir hukuki işlemin doğabilmesi için öngörülen kurucu/şekli nitelikte olan emredici hükümlere aykırılık halidir (Mehmet Bahtiyar, Ortaklıklar Hukuku, 14. Bası, Beta, İstanbul, 2020,s.198). Bu aykırılık, işlemin esaslı noktadaki kurucu unsurlarında eksikliğe yol açar ve işlemi “yokluk” ile sakat hale getirir. Yok sayılan işlem, şeklen dahi meydana gelmemiştir. Yokluk, bunu ileri sürme konusunda hukuki menfaati bulunan herkes tarafından her zaman ileri sürülebilir ve tespit ettirilebilir, hâkim tarafından da re’sen dikkate alınır. Mahkemenin vereceği tespit hükmü, bu durumu açıklayıcı niteliktedir. Yokluk ve butlan hallerinin varlığı halinde bu hususun mahkemelerce re’sen gözönünde bulundurulacağı ve herkesin bu geçersizliği, 6102 S. TTK 445-446 düzenlenen koşullara tabi olmaksızın ileri sürebileceği Hukuk Genel Kurulu’nun 12.03.2008 gün ve 2008/11-246 E., 2008/239 K. sayılı ilamı ile de benimsenmiştir.
Yukarıdaki kabulden hareketle TTK nın 436/1 ve TTK nın 421. Maddelerine açıkça aykırı olarak alınan 7 nolu kararın yoklukla malul olduğu kabul mahkememizce kabul edilmiştir.

Ayrıca TTK. 449. maddesi gereğince tüm yönetim kurulu üyelerine meşruhatlı davetiyenin tebliğ edildiği ve mahkememizin 15/09/2022 tarihli celsesinde dinlenildiği görülmekle yapıldığı tarihten itibaren yok hükmünde olan genel kurulun 7. maddesi yönünden telafisi güç ve imkansız zararın önüne geçilmesi saikiyle TTK. 449. maddesi kapsamında yürütülmesinin geri bırakılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.
HÜKÜM :
Davanın Kısmen Kabulüne ile;
1-a-Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasına kayıtlı davalı … Yazılım Tanıtım Bilişim Danışmanlık İç ve Dış Ticaret Anonim Şirketi’nin 31/03/2022 tarihinde yapılan 2021 yılı ait Olağan Genel Kurul Toplantısının 7. Maddesinin YOKLUKLA MALUL OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
b-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
c-Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasına kayıtlı davalı … YAZILIM TANITIM BİLİŞİM DANIŞMANLIK İÇ VE DIŞ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nin 31/03/2022 tarihinde yapılan 2021 yılı ait Olağan Genel Kurul Toplantısının 7. Maddesinin TTK. 449. maddesi gereğince YÜRÜTÜLMESİNİN GERİ BIRAKILMASINA,
2-Harçlar Kanununa göre alınması zorunlu 80,70-TL harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacılar duruşmada kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul ve red oranına göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
4-Davalı duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul ve red oranına göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 277,20-TL (dava açılış masrafı ve posta gideri olmak üzere) davanın kabul ve red oranına göre (mevcut dosyada kabul ve red oranı davacının talebi bir karar yönünden kabul, bir karar yönünden red olduğundan %50+%50 kabul edilmiştir) hesap edilen 138,60-TL yargılama gideri ile davacı tarafından yatırılan 80,70-TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde, yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/09/2022