Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/458 E. 2022/846 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :2022/458 Esas
KARAR NO :2022/846

DAVA :Şirket hisse devri sözleşmesinin tespiti, tescili ve ilanı
DAVA TARİHİ :14/04/2022
KARAR TARİHİ :20/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan şirket hisse devri sözleşmesinin tespiti, tescili ve ilanı davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkilinin, sahibi olduğu şirketteki tüm hisselerini …. yevmiye numaralı Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesi ile davalıya devretmesine rağmen ticaret sicil müdürlüğü tarafından gerekli işlemlerin yapılmadığını ileri sürerek, şirket hisselerinin tümünün davacı tarafından davalıya devredildiğinin tespitine, gerek devrin gerekse de şirket müdürlüğü sıfatının sona erdiğinin ticaret siciline tescili ile ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Davanın açıldığı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin …sayılı ilamıyla dosyanın yetkisizlik nedeni ile mahkememize gönderildiği görülmüştür.
Dosya içeriği ile toplanan delillerden; davacı tarafından davalı aleyhine pay devrinin tespiti ve ilanı amacıyla açılan dava sonucunda Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesinin ….sayılı ilamı ile; …. yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesi doğrultusunda, davacının sahibi olduğu tüm hisseleri davalı …’e 15.10.2018 tarihinde devrettiğinin tespitine ve ticaret sicil gazetesinde ilanına karar verildiği, hükmün istinaf edilmeksizin kesinleştiği, ticaret sicil müdürlüğünce çıkarılan tebligatlardan bir kısmının iade gelmesi nedeni ile tescil işlemlerinin yapılmadığı, ayrıca anılan mahkeme ilamının gereği olan ilanların da yapılmaması yoluna gidildiği anlaşılmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki kesin hüküm, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda dava şartı olarak kabul edilmiştir. Buna göre kesin hüküm, 6100 sayılı HMK’nin 303. maddesinde “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder. Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir…” hükmü bulunmaktadır. Bu hükme göre kesin hükümden bahsedebilmek için; a) davanın taraflarının aynı olması ve b) dava sebeplerinin aynı olması ve c) dava konusunun aynı olması gerekir. Tarafların aynı olmasından anlaşılması gereken; her iki davada da tarafların aynı kişiler olması anlamına gelir. Ancak bir hükmün daha sonra açılan bir davada maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmesi için şekli anlamda kesinleşmiş olması bir başka ifade ile derdest olmaması gerekir. Hükmün kesinleştiği de HMK’nin 302/4.maddesi gereği ilamın altına veya arkasına yazılıp, tarih ve mahkeme mührü konulmak ve başkan veya hâkim tarafından imzalanmak suretiyle belirtilir. Kesin hüküm, taraflar ve tarafların küllî halefleri için olumsuz dava şartıdır.
Somut olayda; ilk davanın hüküm fıkrasında hisse devrinin tespit ve ilanına karar verildiği, eldeki davada davacı yanın; hisse devrinin ve müdürlük sıfatının sona erdiğine ilişkin tespit, tescil ve ilan taleplerinin olduğu, hisse devrinin tespit ve ilanı yönünden kesin hükmün bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği, dolayısıyla kesin hükme dahil olmayan talepler bakımından davacının hukuki yararının bulunup bulunmadığının tartışılmasının zorunluluk arz ettiği cihetle; bilindiği ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24.02.2020 gün ve 2019/3559-2020/1920; 26.10.2015 gün ve 2015/4058-10985 sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 595. maddesi gereğince şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse esas sermaye payının devri için ortaklar genel kurulunun onayının şart olduğu, aynı kanunun 598. maddesi uyarınca da payların geçişlerinin tescil edilmesi için şirket müdürleri tarafından ticaret siciline başvurulması gerektiği, müdür tarafından başvurulmadığı takdirde ayrılan ortağın, bu paylarla ilgili olarak adının silinmesi için ticaret sicil müdürlüğüne başvurabileceği, somut olayda; devir sözleşmesinin noterde yapılmasından sonra ortaklar kurulunun 15.10.2018 tarihinde toplanarak devri onayladığı, bu şekilde anılan kanunun 595/2. maddesi hükmü gereği devrin onayla geçerli hale geldiği, şirket müdürü olan davacının tüm yetkilerinin genel kurul kararıyla iptal edilerek …’in şirket müdürü olarak yetkili kılındığı, ancak belirtilen kararın ticaret siciline tescil edilmediği, ticaret sicil kayıtlarına göre davacının halen şirket müdürü olarak göründüğü, bu takdirde Ticaret Sicil Gazetesinde yer alan kayıtlarından davacının hali hazırda müdür konumunda olması nedeni ile payla ilgili olarak kaydının silinmesi için ticaret sicil müdürlüğüne başvuruda bulunabileceği gibi bunun kabul edilmemesi halinde ayrılan ortak olarak da başvuru yapabileceği, Ticaret Sicil Müdürlüğünün de belirtilen yasa hükümleri doğrultusunda ve Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda zikredilen kararı karşısında ortaklıktan çıkmaya ve müdürlük sıfatının sona erdiğine ilişkin tescil ve ilan işlemlerini yapmak zorunda olduğu, kaldı ki ortaklıktan çıkma kararının ilanına ilişkin olarak kesin hüküm bulunduğu, ilgili mahkemenin kararı gereğince ilanın yapılması ile üçüncü kişilerin durumdan haberdar olacakları, bu itibarla tescil yönünden de hukuki yararın bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde; 6102 sayılı Kanunun 598/2. maddesi gereğince davacının tescil davasını açmakta hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, HMK’nin 114/1-h-i. hükmündeki dava şartlarının bulunmaması sebebiyle aynı kanunun 115/2. hükmü uyarınca davanın usulden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda da açıklandığı üzere;
1-Davanın usulden REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması zorunlu 80,70-TL harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/12/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza