Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/387 E. 2022/479 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/387 Esas – 2022/479
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/387 Esas
KARAR NO : 2022/479

TALEP : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
TALEP TARİHİ : 30/05/2022
KARAR TARİHİ : 23/06/2022
GR.KR.YZM.TARİHİ : 24/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA : Konkordato talep edenler vekili mahkememize ibraz etmiş olduğu talep dilekçesi ile özetle; şirket bakımından; konkordato talep eden … Sağlık Hizmetleri Ticaret A.Ş.’nin 2010 yılında kurularak sağlık sektöründe yer alan ve piyasada bilinen ve nitelikli sağlık hizmeti veren tam donanımlı bir sağlık kuruluşu olduğunu, kısa sürede sektöründeki sayılı firmalar arasında yerini alan müvekkilinin tıp ve diğer alanlardaki bilimsel, teknolojik ve sosyolojik gelişmeler doğrultusunda hizmetlerini sürekli gözden geçirerek uluslar arası kalite standartları doğrultusunda hizmet verdiğini, müvekkilinin özellikle Covid-19 salgını süresinde bütün olumsuzluklara rağmen kesintisiz sağlık hizmeti vermeyede devam ettiğini, şirketin sermayesinin 8.000,000,00-TL olup sermayenin tamamının nakden ödendiğini, 2020-2022 yılı pandemi süreci içerisinde uygulanan seyahat ve sokağa çıkma kısıtlamaları nedeniyle piyasada ciddi bir daralmanın görüldüğünü ve bunun neticesinde hasta sayısında beklenilenin üzerinde azalma meydana geldiğini, ayrıca döviz kurlarının da aşırı esnek bir hal aldığını, özellikle döviz kurlarındaki ve fiyatlardaki artışının müvekkili firmanın finansal dengesi üzerinde olumsuz etkiler gösterdiğini, bunun sonucunda müvekkili şirketin finansal dar boğaza düştüğünü ve hizmet süreçlerinin aksamaya başladığını, haliyle müvekkili şirketin nakit kaynaklarında ciddi oranlarda düşüşler yaşandığını, yaşanan bu düşüşe karşılık olarak döviz fiyatlarında ve özellikle enflasyonda gerçekleşen yüksek artışlar borç yükünün artmasına neden olduğunu, müvekkili şirketin vadesi gelen bütün kredi ödemeleri gecikmeli dahi olsa ödenmeye çalışıldığını ancak bu ödemelerin yapılması ile şirkette ciddi nakit sıkışıklığının ortaya çıktığını, ayrıca ileri tarihli borçların ödenmesi noktasında tehlikeli bir finansal durum oluştuğunu, üstelik piyasadaki daratmadan ve devletin bütçe giderlerindeki artıştan dolayı şirketin alacaklarının zamanında tahsilinde de sıkıntılar yaşamasının söz konusu olduğunu, Türk ekonomisi üzerindeki baskı ile müvekkili şirketin krizlerden payını aldığını ve nakit döngüsünün bozulduğunu, ekonomik sıkıntılar nedeniyle para arzının ve yatırımların azalması sonucu müvekkili şirketin nakit akışında sorunlar yaşamış ise de özel sektörün pandemi sonrası yeniden canlanması ülkenin genel öngörüsü olduğunu, bu öngörü dahilinde istihdama katkı borçlarını düzenli olarak ödemeye başlaması ve faaliyetlerine devam etmesi açısından adi konkordato talebinde bulunması zorunluluğunun hasıl olduğunu, ortaklar bakımından ise; konkordato talep eden ortak …’in asıl borçlu şirketin bankalar, finansal kurumlarla akdettiği kredi sözleşmelerine ve senetlere müteselsil kefil olduğunu, banka kredi borçlarını ödeyemediği takdirde ortakların müteselsil kefil sıfatıyla muaccel olacak borçlarını ödeyememe tehlikesi altında olduğunu, bu sebeple şirket ile birlikte konkordato talebinde bulunma mecburiyetinin hasıl olduğunu, aksi halde kendileri ve aileleri yaşamlarını idame ettiremeyecek duruma geleceklerini beyan ederek; konkordato başvurusu yapan müvekkillere hakkında İİK 285. maddesi ve devamı maddeleri gereği öncelikle ve ivedi olarak geçici mühlet kararı verilmesini, İİK 289. maddesi ve devamı maddeleri gereği kesin mühlet kararı verilmesi ve neticede İİK 305. maddesi ve devamı maddeleri gereği konkordatonun tasdiki taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
KABUL VE GEREKÇE : Talep, konkordato istemine ilişkin olup, talep yasal dayanağını İİK. 285 vd. maddelerinde yer almaktadır.
Genel Olarak Konkordato
Konkordato, vadesi gelmiş borçlarını ödeyemeyen veya ödeyememe tehlikesi bulunan borçlunun, kanunda öngörülen şartlarla mahkemenin denetim ve gözetimi altında, alacaklıları ile anlaşmak suretiyle borçlarını tasfiye etmesine veya işletmesinin mali durumunu düzeltmesine imkan veren bir cebri icra hukuku müessesesidir (Murat Atalı / İbrahim Ermenek / Ersin Erdoğan, İcra ve İflas Hukuku, s.617).
Konkordatonun asıl amacı, zor durumda olan borçlunun, borçlarını ödeyerek ticari faaliyetine devam etmesidir. Bu amacın gerçekleşmesi için kanun koyucu çeşitli imkanlar tanımıştır (İİK m.287, 294, 295, 296, 297). Konkordato başvurularında göz önünde bulundurulması gereken en önemli husus konkordatonun amacıdır. Kanun hükümleri, borçlunun faaliyetleri, komiserin işlemleri bu amaç doğrultusunda yorumlanmalıdır.
Konkordato mühletinin verilmesine ilişkin işler, çekişmesiz yargı işlerindendir (HMK m.382/1-f-6).
Derdestlik Dava Şartı
HMK’nın 114/1-ı hükmü gereğince “Aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması” dava şartıdır. Burada önem arz eden husus daha önce açılmış bir davanın bulunması ve bu davaların aynı olmasıdır.
Aynı dava, tarafları, dava sebebi ve talep sonuçları aynı olan davalardır (Yargıtay 11.HD 2019/5348 E, 2020/2524 K). Dava sebebi ise dava konusunun temelini oluşturan hayat olayları, yani maddi vakıalardır (Yargıtay HGK 2017/(22)9-1293 E, 2020/588 K).
HMK’nın 114/1-ı hükmündeki derdestlik dava şartından bahsedebilmek için tarafları, talep sonucu ve dayanılan maddi vakıaların aynı olduğu ve halen görülmekte olan iki davanın bulunması zorunludur. Bu şartlardan birinin sağlanmaması halinde dava şartı yokluğundan bahsedilemez.

Çekişmesiz Yargı İşlerinde Derdestlik
Çekişmesiz yargı işlerinde, kanunda aksine hüküm olmadıkça, verilen karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez (HMK m.388). Dolayısıyla çekişmesiz yargı işleri ile ilgili daha önce verilip kesinleşen bir kararın bulunması, aynı davanın tekrar açılmasına (HMK m.114/1-i) engel değildir. Ancak henüz kesinleşmeyen ve dolayısıyla derdest olan çekişmesiz yargı işleri ile ilgili aynı davanın açılıp açılmadığına ilişkin kanunda açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu noktada (I) HMK m.388’in kıyas yoluyla uygulanıp uygulanmayacağının ve (II) HMK m.385/1 gereğince davanın niteliğine uygun düşüp düşmeyeceğinin değerlendirilmesi gerekecektir.
(I) HMK’nın 388. maddesi, sadece çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararların maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceğini düzenlemiştir. Bu hüküm dava şartına (HMK m.114/1-i) ilişkin değildir. Ancak burada çekişmesiz yargı işlerinde HMK’nın 114/1-i hükmünde düzenlenen dava şartının uygulanmayacağı sonucuna varılmaktadır. HMK m.388’de HMK m.114/1-i hükmünün uygulanmayacağı dahi doğrudan düzenlenmemişken, bunun HMK m.114/1-ı hükmünün uygulanmayacağı şeklinde yorumlanması mümkün değildir. Dolayısıyla HMK’nın 388. maddesindeki düzenlemeden hareketle çekişmesiz yargı işlerinde derdestlik dava şartının (HMK m.114/1-ı) aranmayacağı söylenemez.
(II) HMK’nın 385/1 hükmüne göre niteliğine uygun düştüğü ölçüde, basit yargılama usulüne ilişkin hükümler, çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır. Bu durumda dava şartlarına ilişkin hükümlerin de HMK’nın 385/1 ve 322/1 hükümleri gereğince çekişmesiz yargı işlerine uygulanması yasal olarak mümkündür. Bunun için işin niteliğine uygun düşüp düşmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Derdestlik dava şartında amaç, tarafları, talep sonucu ve dava sebebi aynı olan birden fazla davanın açılmasını engellemektir. Kanun gerekçesinde “Açılmış ve görülmekte olan bir davanın davacısı, hukukî korunma sürecini başlatmıştır. Artık onun aynı davayı yeniden bir başka mahkeme önüne getirmesinde hukuken korunmaya değer güncel bir yararı kalmamıştır; bu bağlamda hukuken korunma ihtiyacı içerisinde bulunmamaktadır ve onun yapacağı tek iş, davanın sonucunu beklemekten ibarettir.” ifadesi ile bu durum dile getirilmiştir. Derdestlik dava şartının bir başka amacı da aynı konuda açılan davalarda çıkması muhtemel farklı hükümlerin ve dolayısıyla hukuki istikrarın sağlanmasıdır.
Çekişmesiz yargı işleri ile ilgili derdest iki davanın yürütülmesi halinde çelişkili kararların çıkma ihtimalinin bulunması, böyle bir durumda üçüncü bir uyuşmazlığın doğacak olması ihtimal dahilindedir. Bu durumda çekişmesiz yargı işlerinde derdestlik dava şartının aranmasının işin niteliğine uygun düşmeyeceği söylenemez. Kaldı ki ilgiliye aynı konuda birden çok dava açma hakkının tanınmasında ilgilinin hukuki yararının bulunduğu söylenemeyeceği gibi, bu durum usul ekonomisi ilkesine de aykırıdır.
Bu değerlendirme neticesinde çekişmesiz yargı işlerinde, HMK’nın 114/1-ı hükmünde düzenlenen derdestlik dava şartının uygulanmasının işin niteliğine uygun ve HMK’nın 385/1 hükmü gereğince mümkün olduğu sonucuna varılmaktadır.
Konkordatonun Amacı Kapsamında Derdestlik
Konkordato çok yönlü bir kurum olup, çeşitli amaçlarla kabul edilmiştir. Bu amaçlar arasında en önemlisi zor durumda olan borçlunun, ekonomik durumunu düzelterek ticari faaliyetini devam ettirmesidir. Bu sayede, hem borçlu, hem alacaklı, hem de ülke ekonomisi kazançlı çıkmaktadır.
Konkordatonun amacına ulaşması için, borçlunun rahat hareket etmesi, alacaklıların baskısı altında kalmadan hareket etmesi amacıyla İİK’nın 294 vd hükümleri uyarınca çeşitli kısıtlamalar getirilmiştir. Bu kısıtlamaların amacı, borçlunun tamamen konkordatoyu başarıya ulaştırmaya odaklanmasıdır.

Konkordato başvurularında derdestliğin dava şartı olarak kabul edilmemesi halinde, konkordato talebi ret edilen veya ret edilme ihtimali yüksek olan borçlular derhal ikinci bir başvuru yaparak, İİK’nın 294 vd hükümlerin korumasından faydalanacaktır. Bu ise hakkın kötüye kullanılmasına zemin hazırlayacak uygulamalara yol açacaktır.
Esas olan, konkordatonun başarıya ulaşmasını arzulayan borçlunun, yaptığı tek başvuru üzerinden, kendisine düşen tüm yükümlülüğü yerine getirerek, uygulanabilir bir projenin tasdikini sağlamaktır. Konkordato sürecinin dinamik olması, borçlunun projesini revize etme imkanının bulunması, komiserin veya mahkemenin projeye müdahale edebilecek olması, süreç içerisinde borçlunun mevcudunu arttırmaya veya borçlarını azaltmaya yönelik faaliyetlerde bulunmasının mümkün olması da dikkate alındığında, derdest bir başvuru varken borçlunun yeniden konkordato talep etmesinde hukuki yararının olduğu söylenemez. Zira borçlunun yeni başvuruda ileri sürebileceği her iddia ve talebini, derdest dosyada da ileri sürme imkanı vardır.
Aynı anda iki konkordato başvurusunu görülmesi halinde, birbirine aykırı kararlar verilebileceği gibi, farklı projelerin onaylanmasına ilişkin kararların da ortaya çıkma ihtimali vardır. Bu durum, hukuki güvenilirliği zedeleyeceği gibi, yeni uyuşmazlıkların doğmasına da yol açacaktır.
Bu değerlendirmeler karşısında, konkordato başvurusunda derdestlik dava şartının uygulanması gerektiği, derdest bir başvuru varken yeni başvuru yapılmasında borçlunun korunmaya değer bir hukuki yararından bahsedilmeyeceği sonucuna varılmaktadır.
Somut Olay Değerlendirmesi
Eldeki dosyada, davacının Ankara …Asliyet Ticaret Mahkemesi’nin ….Karar sayılı dosyasında konkordato talep ettiği, mahkemece İİK 305/c maddesi gereğince 12/05/2022 tarihinde konkordato talebinin reddine karar verildiği, red kararının İstinaf edildiği ve dosyanın İstinaf aşamasında olduğu, davacının bu sefer 30/05/2022 tarihinde eldeki davada konkordato talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Her iki davanın da davacısının aynı olması, her iki davada da konkordato talep edilmiş olması ve her iki davada da dayanılan maddi vakıaların (dava sebebinin) aynı olması sebebiyle, her iki davanın aynı olduğu ve ilk dava kesinleşmeden ikinci davanın açıldığı, bu haliyle derdestlik ile ilgili şekli şartların sağlandığı anlaşılmıştır.
Öte yandan, UYAP üzerinden yapılan incelemede davacıların ilk karara karşı istinaf yoluna başvurduğu, bu durumda ilk kararın istinaf mahkemesince kaldırılması halinde aynı hususa ilişkin iki ayrı davanın görülecek olması, iki dosyada birbiri ile çelişkili karar verme ihtimalinin bulunması karşısında eldeki davanın görülme olanağı bulunmamaktadır.
Davacılar tarafından açılmış ve henüz sonuçlanmamış bir konkordato başvurusu karşısında aynı taleple ikinci kez başvuru yapılmasında borçlunun korunmaya değer hukuki yararının olmadığı anlaşılmıştır. Bu durum HMK’nın 385/1 hükmü gereğince uygulanması gereken HMK’nın 114/1-ı hükmüne de aykırıdır.
Konuya ilişkin İstinaf ve Yargıtay içtihatları incelendiğinde, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin 23.Hukuk Dairesi’nin 2020/722 Esas, 2020/662 Karar sayılı dosyasında konkordato talebinin çekişmesiz yargı işi olduğu ve derdestlik dava şartının konkordato taleplerine uygulanamayacağının belirtilmesine karşın Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesi’nin 2021/9 Esas, 2021/59 Karar, Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesi’nin 2022/917 Esas, 2022/790 Karar ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesi’nin 2021/2234 Esas, 2022/472 Karar sayılı kararlarında konkordato talebinin çekişmesiz yargı işi olduğu, çekişmesiz yargı işlerinde derdestlik dava şartının uygulanabileceğinin belirtildiği yine söz konusu kararlardan Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesi’nin 2021/9 Esas, 2021/59 Karar sayılı kararının, Yargıtay 6.Hukuk Dairesi’nin 2021/2585 Esas, 2022/365 Karar sayılı kararı ile onandığı, Yargıtay onaması ve onanan karar dikkate alındığında mahkememizde konkordato talebinde derdestlik dava şartının uygulanması gerektiği yönünde kanaat oluşmuştur.
Yukarıda anlatılan tüm sebeplerden ötürü Ankara ..Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Karar sayılı dosyasında yapılan konkordato talebinin henüz kesinleşmemesi nedeni ile mevcut dosyamız yönünden derdest dava konumunda olduğu, yukarıda anlatılan Yargıtay içtihatı ile Trabzon ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi kararları da göz önüne alındığında mevcut davanın 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-ı maddesi delaletiyle HMK 115/2 gereğince usulden reddine, karar ile birlikte mahkememiz dosyasında verilen tüm tedbirlerin kaldırılmasına ve geçici komiserler kurulunun görevine son verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen;
1-Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı bulunan … Sağlık Hizmetleri Ticaret Anonim Şirketi’nin konkordato talebinin USULDEN REDDİNE,
Mahkememizce verilen tedbir kararlarının 23/06/2022 günü saat 14.45 itibari ile kaldırılmasına,
Konkordato komiserler kurulunun görevine 23/06/2022 günü saat 14.45 itibari ile son verilmesine,
Konkordato talebinin reddine ilişkin kararın İİK. 288/3. maddesi uyarınca ilanına ve ilgili yerlere bildirilmesine,
2-Harç peşin aldığından harç alınmasına yer olmadığına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin konkordato talep eden üzerinde bırakılmasına,
4-Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesine müteakip talep edene iadesine,
Dair, konkordato talep eden şirket yönetim kurulu başkanı ….’nın yüzüne karşı, konkordato talep eden şirket yönünden kararın tebliğinden, itiraz eden alacaklılar yönünden ise ret kararının ilanından itibaren 10 gün içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/06/2022